poet
stringlengths 3
47
| title
stringlengths 1
168
| poem
stringlengths 3
159k
|
---|---|---|
İlyas Memiş | Yürüyüş |
Yürü dağ taş demeden kayalarda iz kalsın,
Yürü sessiz sedasız izler sahipsiz kalsın.
Yürü kar kış demeden, yürü bu hengâmeden,
Kalpler sükûn içinde bırak tertemiz kalsın.
Ekim 2011
|
Mehmet Çoban | Yürüyüş (042 - Yeminliyim..) |
Çevremde mazlumlar
Ezilip duruyorlar
İnsanlığa sürekli
Dram yaşatıyorlar
Gücü eline alanlar
Alkışlayan uşaklar
İkiyüzlü insanlar
Ön yüzünde
Yalan ağıtlar
Arka yüzünde
İnce hesaplar
Ve ölen insanlar
Ve ölen çocuklar
Ve ölen mazlumlar
Ve kaçan Avrupalılar
Ve kaçan Amerikalar
Ve kaçan dünyalılar
Ve kaçan insanlar
Gerçeklerden karanlığa
Sürekli koşan insanlar…
Ve bu gün,
Ortadoğu dinlerinde
Giriyor kutsal aylar
Müslüman’ları
Hıristiyan’ları
Musevileri bağlar
Ama bu toplumlar
Bu ayda savaşıyorlar
Acımasızca öldürüyorlar
Bu gün,
Yeminliyim..
Ağıt yakmayacağım
Lanetler okumayacağım
Kinle ve nefretle
Kendimi doldurmayacağım
Bu gün,
Yeminliyim….
Hidayeti istemeye
Hem zulmedene
Hem mazlumlara
Hem öldürenlere
Hem ölenlere
Hem riyakârlara
Hem uşaklara
Hem savaş çıkaranlara
Hem savaş yapanlara
Hem savaşı destekleyenlere
Hem savaşı istemeyenlere
Ya Rabbi! ..
Herkese, hepimize
Akıl, izan, anlayış ver..
Herkese, hepimize
Aydınlığa hidayet ver..
İntikamla ve hırsla
Kin ve nefretlerle
Körelmiş gözlerimize
Kararmış kalplerimize
Merhamet ve sevgi ver..
Aydınlık ve hidayet ver..
27.07.2006 - İzmir
|
Mustafa Uzelli | Yürüyüş Marşı |
Gelin bahçeye çıkalım
Bahçede spor yapalım.
Asker gibi yürüyüp,
Düzgün adım atalım.
Bir ki üç dört- bir ki üç dört
Sol - sol - sol sağ sol sağ.
Sol deyince sol ayak,
Sağ deyince sağ ayak
Sert adımlarla yürüyüp
Resmi geçit yapalım.
Bir ki üç dört- bir ki üç dört
Sol - sol - sol sağ sol sağ.
15 Mayıs 1975 İst.
|
Mehmet Çoban | Yürüyüş (017 – Hangi sevgi? ..) |
Bir gün,
Şimşek çaktı beynimde
Kalbimde fırtınalar koptu
Ortalık karardı birden
Sanki gerçekler kayboldu
Diyordum,
…..Diyordun,
………...Diyoruz...
…..…………Diyordular..
“Yaratılanı severim
Yaratandan ötürü..”
Evet,
Severim yaratılanları,
Doğayı, hayvanları,
Yıldızları, insanları,
Ayı, güneşi, denizi
Ağaçları, çiçekleri
Her şeyi, her şeyi
Yaratılanı severim,
Çünkü yaratanı severim
Sonra baktım,
Gerçeklerle yüzleştim
Hepsini sevmişim
Benliğimde, benimde
Hayallerimde sözlerimde
Yapılanlara baktım,
“Yaratılanı severken
Yaratandan ötürü..”
Yaratanın yolunda değilim,
Kendime farklı yol çizmişim,
Dünyamı kendim kurmuşum,
Hayatımı kendim kurmuşum,
Şiirler yazmış, besteler yapmışım
Sazlar çalmış, şarkılar söylemişim
Yasaklarını sürekli çiğnemişim
Sarhoş ağızlarla sevgimi haykırmışım
Sanki inadına, sanki alay edercesine
Sanki ne dediğimi bilmeden sevmişim
Ben seni takmadan seviyorum demişim
Söylemlerimde yaratan gezerken,
Benim haberim olmamış dininden,
Dininin emirlerinden,
Yaratanımın söylediklerinden
Yaratanın insandan istediğinden
Bazılarını dini yaşıyor görmüşüm
Onlara baktıkça hor görmüşüm
Beni onlarla bir tutacaklar diye
Birçok felsefe üretmişim
Ürettiğim felsefelerle
Düşünce hapishanesi kurmuşum
Sevdiğim tanrıyı oraya hapsetmişim
Sanki altın kafesin içine sokmuşum
Tanrıma rağmen bunları yapmışım
O ne dedi, ne diyor dememişim,
Sorup, soramaya tenezzül etmemişim
Kendi kendime demişim bilmeden
Tanrı öyle demez, böyle demez
Tanrı şöyle yapmaz, böyle yapmaz
Eğer böyle dediyse, asla olmaz
Bu zamanda, bu çağda olmaz
Tanrı böyle diyorsa tanrı olamaz
Tanrı böyle emrederse tanrı olamaz
Yaratmışım kendime göre bir tanrı
Demişim tanımam asla başka tanrı
Doğru dürüst tanrının sözlerini bilmeden
Tanrı sözü düşmemiş hiç dilimden
Düşündüm,
Tanrının emirlerini yapmıyorsam
Tanrının yasaklarını çiğniyorsam
Tanrının sözleriyle düşünmüyorsam
Tanrının ne dediğini bilmiyorsam
Düşündüm,
Ben gerçekten tanrıyı seviyor muyum?
Düşündüm,
İnsan sevdiğinin ne dediğini bilmez mi?
İnsan sevdiğini dinlemez mi?
İnsan sevdiğini üzer mi?
İnsan sevdiğine karşı çıkar mı?
İnsan sevdiğini sevenleri horlar mı?
Biz onlar gibi ibadet mi edeceğiz?
Biz onlar gibi diri, diri mezara mı gireceğiz?
Biz onlar gibi dünya nimetlerini tatmadan mı öleceğiz?
Biz onlar gibi hayatımızı yaşamadan mı gideceğiz?
Biz onlar gibi……
……………Biz onlar gibi..
…………………Biz onlar gibi…
Biz onlar gibi dediklerim,
Elinden geldiğince,
Tanrının emirlerini yerine getirenler değil mi?
Eksiği gediği ile tanrısını dinleyenler değil mi?
Yok, yok demişim, ben kendime,
Onlar gibi eksik gedik yapacağıma,
Ya hiç yapmam, ya da tam yaparım
Felsefeye bak, ne de kandırmışım kendimi
Öyle derken, böyle derken ömür geçti gitti
Yani öyle bir felsefe üretmişim ki,
Başkaları,
Yanlış yapıyorlar diye,
Tanrının yoluna hiç girmemişim..
Tanrıyı hiçbir zaman dinlememişim
Tanrıyı hayatımda istememişim
Yanlış yapanlar var diye,
Tanrıyı hiç takmamışım..
Doğrusunu yaparak,
Yanlışı olanlara göstereceğime,
Salıvermişim ucunu, yaşamışım tanrının aksine! ...
Üstelik dönüyor ve diyorum ki,
“Ben yaratılanı severim
Yaratandan ötürü……”
Bu gerçekler karşısında,
Utandım,
……….Yerlere girdim,
……………Düşüncelerimde rezil oldum..
Dedim kendi kendime,
Yahu, ne ikiyüzlüyüm ben…
Hem tanrımı seveceğim
Hem sevdiğim tanrının
Emirlerini yapmayacağım
Tanrıya göre düşünmeyeceğim
Tanrıyı hayatıma sokmayacağım
Ve üstelik,
Tanrının kitabını okumadan
Tanrı neler diyor bilmeden
Tanrı adına, söz söyleyeceğim
Tanrı adına sevgiden söz edeceğim..
Bu nasıl sevgiyse? ! …..
Pişmanlığın acısıyla.,
Döndüm tanrıma,
Tanrım şaşkınım,
Gerçekten şaşkınım
Ben nasıl bu kadar yanılabildim?
Ben nasıl bu kadar kendimi aldatabildim? ..
Affet beni! .. Affet beni tanrım! ...
25.05.2006 - İzmir
|
Fahrettin Koç | Yürüyüşün Gülüşün Ömürdür Senin |
Yürüyüşün gülüşün ömürdür senin,
Sevda yazan gözlerin kömürdür senin,
Dudakların bir karar mühürdür senin,
Benimsin, benimsin, benimsin artık,
Tanrı göstermesin hiç, bize ayrılık.
Sevgin dünyamda satır, sen sütün sanki,
Aşkım seninle özdeş bir bütün sanki,
Sen alın yazım, kaşın virgülün sanki,
Benimsin, benimsin, benimsin artık,
Tanrı göstermesin hiç, bize ayrılık.
Güzeller güzelisin bir gelin gibi,
Durma utangaç tavırla elin gibi,
Bir tanemsin göğsündeki benin gibi,
Benimsin, benimsin, benimsin artık,
Tanrı göstermesin hiç, bize ayrılık.
31 Aralık 1990, İstanbul.
|
Vahit Kemal Kısa | Yusuf |
Yusuf'un düşleri...Zindana dair. Benimki de öyle... Yusuf zincirden çıkmayı....Ben zinciri özledim...Kartal çığlıkları başımda...Sıcak et kokusu sarmış dört bir yanı...Kurban edilen, edene minnettar...Kavuşma gününe hevesli...Bizler bilmeyiz, gelir dört bir yandan bıçak...Tutan el tanıdık amma niyetler kaçamak....Beyhudem, zamanım sensiz geçmekte....İklim çoktan döndü erken gecelere, ay çekildi kabuğuna hilal tek...Bir yıldız eklesem ona, birde melek...Konsa başucuna... Tutsa o yıldızı hiç bırakmasa...Yusuf hürriyeti ben mahpusu özlerim...Kalmasın Yusuf yalnız...Ben prangayı seçerim....
|
Ünal Çağabey | Yusuf'a Dokun Züleyha |
Yusuf’a dokun Züleyha
Yusuf’a;
Kirli ellerin kabuklarıyla
Kuyudan peygamber çıkan ah’a
Yusuf’a dokun Züleyha
Karanlık gözlerinle bir gece,
iblisin kılığında
Yusuf’a züleyha..
Ne zindan dinler ne darağacı
Sallansa da beden arşta
Peygamber yüzlü insana;
ve Muhammed’i bir gülümseme
Asırlar öncesinden semaya,
sadık bir kölenin gülüşüyle
Muhammed’e dokun züleyha
Muhammed’e züleyha..
Kalbi korkakların işidir ihanet,
içinde zerafet bulunmayan
ölmüş bir adalet,
Kokmuş bir yaşam taşıyan,
Kalbi korkakların işidir ihanet;
Ve de gözleri çarpıkların..
Yusuf’a dokun züleyha
Yusuf’a firavunun evinde,
Asiye dahi inanmışken Musa’ya,
Kenan Nuh’un gözyaşlarında boğuluyken;
Yusuf’a dokun züleyha,
Yusuf’a Muhammed’i bir gülümseyişle,
Selam ederek Allah’a...
Ünal ÇAGABEY
Mamoste-î Ardî Muşî
Selahaddîné bé kûds
|
Mehmet Tevfik Temiztürk | Yuşa Hazretlerinin Mezarı 17 m Uzunluğunda |
Kazmaya cesaret yok içinde bir dev yatar,
Dünya’nın çok yerinde böyle mezarlardan var…
Açılmış olanlar da sergilenir apaçık,
Nemalanan olacak örtbas etse de mantık…
Saklatılacaktır ki kargaşalar dinmesin,
Batıl coştukça coşsun hakikat bilinmesin…
İsterim açıklansın insan bencil yaratık,
Rab’bine hep karşıdır ve inkâra alışık…
(2012)
|
İzzet Kocadağ | Yusuf Bey |
Ağabeyim saymıştım, yakın bilmiştim epey,
Sevgim saygım sonsuzdu, ummazdım böyle bir şey.
Olmadık bir sebepten, yıktın döktün ne varsa,
Öyle olsun bakalım, çok kırıldım Yusuf Bey!
Şubat 1994 - Konya
|
Yusuf Tuna | Yuşa Peygamber Muhammed ümmeti olmuştur |
Yuşa Peygamber sağ iken Hak'ka dua etmiş,
Hak izni ile Muhammed ümmeti olmuştur.
Sevgiyle peygamberlik görevi ifa etmiş,
Bu sebeple ahir zamanda görev almıştır.
Manevi olarak cihan içinde koşuyor,
Ehline malum olup o dünyada yaşıyor.
Şu anda dini koruma görevi taşıyor,
Yüce Rabbim şimdi onu görevli kılmıştır.
Müslümanların gönlüne ışık yakmaktadır,
İnananın bütün yükünü taşımaktadır.
İstanbul'a manevi olarak bakmaktadır,
Müslümanları korumayı görev bilmiştir.
Sevda ile yanan Arzu ile Kamber idi,
Müminleri koruyan sanki bir çember idi.
Allah için savaş yapan bir peygamber idi,
Cihat için çıkarak İstanbul'a gelmiştir.
Yusuf Ashab-ı Kehf ile beraberce kalıp,
Divan-ı Salihin içinde Hızır'ı bulup.
İsa Peygamber ile beraber görev alıp,
O ahir zamanda Mehdi'ye bağlı kalmıştır.
|
Kağızmanlı Cemal Hoca | Yusuf Çavuş |
Hayata atıldın, geçti
Her mihnetin Yusuf Çavuş
Dostların memnun ediyor
Nezaketin Yusuf Çavuş
Dilinde vardır Hak virdi
Sen de mi çektin aşk derdi
Birçok gönüllere girdi
Muhabbetin Yusuf Çavuş
Mürşidâna hürmeti var
Ulemayı candan sever
Yüzün güleç, sözün kibar
Hem ülfetin Yusuf Çavuş
Camuşlu’da çektin figan
Oluklu’da kıldın iskan
Söyler sana gelen mihman
Sadâkatın Yusuf Çavuş
Hak kâmil etsin imanın
Ebed solmasın gülşanın
Böylece gitsin devranın
Saltanatın Yusuf Çavuş
Umaram görmeyesin gam
Her iki cihanda sitem
Mevla artırsın dembedem
Zerafetin Yusuf Çavuş
Duacındır Cemâl Hoca
Hak şerefin kılsın yüce
Mevla kabul etsin hacca
Var niyetin Yusuf Çavuş
|
Vehbiye Yersel | Yusuf bey kardeşime |
Bu dünya imtihan yeri,
sabret üstadım sabret.
Sana kötülük yapanı,
Allah'a havale et.
22.01.2014
|
Yusuf Bulut 2 | Yusuf Bulut Ersin Çakıl Mani Atışması 1 |
MANİ
Kahveler çok kalaba,
Gelenlere merhaba,
Oturmaya bir yer yok,
Zorun gitmesin ağa.
Saat: 22:52 Yusuf Bulut
31 Mayıs 2013 Cuma
MANİ
Köyün yolları bozuk,
Kızların aklı uçuk,
Ben yari çok sevdim,
Tozu dumanı yuttuk.
Saat:22:56 Ersin Çakıl
31 Mayıs 2013 Cuma
MANİ
Bozuk yoldan gidilmez,
Tozdan bir yar seçilmez,
Güzeli ben hor görmem,
Çirkine yar denilmez.
Saat:23:00 Yusuf Bulut
31 Mayıs 2013 Cuma
MANİ
Bardaklarda var kaşık,
Onlardan çıkan ses çık,
Bizim Ersin aşıktır,
Kızın aklı karışık.
Saat:23:01 Ersin Çakıl
31 Mayıs 2013 Cuma
MANİ
Köye bir hoca geldi,
Bize vaaz ederdi,
Sakın içki içmeyin,
Akşam kendi içerdi.
Saat:23:02 Ersin Çakıl
31 Mayıs 2013 Cuma
MANİ
Seninki sahte hoca,
İlim okur boyunca,
Kırılma ha bey amca,
Gönül çeker huyunca.
Saat:23:06 Yusuf Bulut
31 Mayıs 2013 Cuma
MANİ
Asmalarda var üzüm,
Nerdesin iki gözüm,
Gözlerim hep yollarda,
Ağlarım kara gözlüm.
Saat:23:07 Ersin Çakıl
31 Mayıs 2013 Cuma
MANİ
Asmadan üzüm topla,
Daldan dala hep zıpla,
Senin gözün değilim,
Git başka yare hopla.
Saat:23:08 Yusuf Bulut
31 Mayıs 2013 Cuma
MANİ
Daldan dala atlama,
Üzümleri toplama,
Bir yerini kırarsın,
Karşıma sakın çıkma.
Saat:23:10 Ersin Çakıl
31 Mayıs 2013 Cuma
MANİ
Asmada üzüm koruk,
Tadından dilim buruk,
Senin dengin değilim,
Var git dengine moruk.
Saat:23:14 Yusuf Bulut
31 Mayıs 2013 Cuma
MANİ
Asena gibi kıvır,
Hep karı gibi dırdır,
Palavraya gerek yok,
Kendi düvenini kıvır.
Saat:23:15 Ersin Çakıl
31 Mayıs 2013 Cuma
MANİ
Düveninden taş düşmüş,
Başına dert üşüşmüş,
Boşuna sevme beni,
Saç beyaza dönüşmüş.
Saat:23:18 Yusuf Bulut
31 Mayıs 2013 Cuma
MANİ
Arabam dört çekerdir,
Otomatik vitestir,
Moruk benle yarışma,
Kızlar hep benimledir.
Saat:23:20 Ersin Çakıl
31 Mayıs 2013 Cuma
MANİ
Araban var, derdin var,
Yolda bitmez kazalar,
Kızlardan yana dert çok,
Birbirini kovalar.
Saat:23:23 Yusuf Bulut
31 Mayıs 2013 Cuma
MANİ
Rampada tokatlarım,
Benzinini çalarım,
Moruk fazla yazma bak,
Kalemini kırarım.
Saat:23:25 Ersin Çakıl
31 Mayıs 2013 Cuma
MANİ
Rampada gaz kesilmez,
Manide aşk sezilmez,
Yazmak yürekten gelir,
Yazmadan hissedilmez.
Saat:23:27 Yusuf Bulut
31 Mayıs 2013 Cuma
MANİ
Fındıklı yüksektedir,
Sert rüzgar esmektedir,
Fındıklı’ya sen çıkma,
Beynin üşümektedir.
Saat:23:29 Ersin Çakıl
31 Mayıs 2013 Cuma
MANİ
Köyünüz dağ dibinde,
Söz çoktur edibinde,
Kaz Dağı daha yüksek,
Var mıdır edebinde?
Saat:23:35 Yusuf Bulut
31 Mayıs 2013 Cuma
MANİ
Kazın tüyü çok ise,
Yorgan yastık yok ise,
Çalı üstünde uyu,
Fazla üşüdün ise.
Saat:23:36 Ersin Çakıl
31 Mayıs 2013 Cuma
MANİ
Köy misafirhanesi,
Köyün söyleyin nesi?
Konuk ağırlanmaz mı?
Konuğun yok kimsesi.
Saat:23:39 Yusuf Bulut
31 Mayıs 2013 Cuma
MANİ
Kalem elinde durma,
Yaz Yusuf’um, yaz durma,
Put gibi dondun kaldın,
Aklını karıştırma.
Saat:23:41 Ersin Çakıl
31 Mayıs 2013 Cuma
|
Binali Kılıç | Yusuf dostum |
Nasıl vasfedeyim Yusuf dostumu?
İçime bir ateş salan Yusuf'um.
Sıcak bir şevkatle tutar destimi.
İlçemiz Tutak'tan falan Yusuf'um.
Elinde bir baston,gözünde bir cam.
İçinde bir arzu,gönlünde bir gam.
Gezer mahzun,mahzun bir inancı tam.
Ömrünün çoğusu talan Yusuf'um.
Feryadı duyulmaz,aşıkım der de.
Teller düzen tutmaz,bozulur perde.
Aşık meclisini gördüğü yerde,
Gönlü aşk ateşi dolan Yusuf'um.
Yoksulluk solumuş,her nefesinde.
Gam toplanmış tellerinin sesinde.
Bir yavrusu olmuş kırk ellisinde.
Yüzü bir nebzecik gülen Yusuf'um.
Mutluluk hiç kapısını çalmamış.
Dostum diyip,kucağına almamış.
Binali'den başka dostu kalmamış.
Bir gece sessizce ölen Yusufum.
................................................07.12.2000
|
Yusuf Tuna | Yuşa tepesinde Yuşa Peygamber yatıyor |
Musa Peygamberin yeğeni olan peygamber,
Yuşa tepesinde Yuşa Peygamber yatıyor.
Onun ile Türkler sanki Arzu ile Kamber,
Yuşa tepesinde Yuşa Peygamber yatıyor.
Onu görenlerin korkudan patlardı ödü,
Tarihlerde savaşçı peygamber geçer adı.
Savaşların yenilmez kahramanı o idi,
Yuşa tepesinde Yuşa Peygamber yatıyor.
Ta Mısır'dan kalkarak Anadoluya geldi,
O da bu mübarek toprakları aziz bildi.
İstanbul içinde savaşırken şehit oldu,
Yuşa tepesinde Yuşa Peygamber yatıyor.
Ölmeden önce Allah'a şunları söyledi,
Rabbim beni Muhammed'e ümmet eyle dedi.
Allah onu Muhammed ümmetinden eyledi,
Yuşa tepesinde Yuşa Peygamber yatıyor.
Yusuf sakın ola sorma bizlerin nesi o?
Sevgi ile bizim yüreğimizin sesi o.
Şimdi İstanbul'un manevi sorumlusu o,
Yuşa tepesinde Yuşa Peygamber yatıyor.
|
Abdullah Yaşar Erdoğan | Yusuf Has Hacib |
Türk-İslam âlimleri serisi – 67
YUSUF HAS HACİB
D. 1017 – Ö. 1077
Asil bir aileye mensup bilinmekte,
Denilir ki bin on yedi de doğmuş
Bazen Balasunlu Yusuf diye söylenmekte.
Balasun’da tahsil ve terbiye görmüş,
Karahanlı hükümetine hizmet etmiş,
Kendisini de çok iyi, yetiştirmiş,
Manzum “Kutadgu Bilig” adlı eser yazar,
Uluğ Kara Buğra Han’a da takdim etmiş.
Türklerin ahlak, hukuk sistemini yazmış,
Devlet idaresini de güzel anlatmış,
“Uluğ Has Hacib” unvanına layık olur,
Hacib, başvezir makamına layık görülmüş.
Bu makamla “Yusuf Has Hacib” denilmiştir,
Tarih ve edebiyat sayfasına girmiştir,
Türk İslam edebiyatının ilk yazarı,
Türk tarihinin de mümtaz mütefekkiridir.
Şair, Araştırmacı, Yazar: Abdullah Yaşar Erdoğan
|
Yusuf Önder Bahçeci | Yusuf Gibiydim |
Solan resimlere bakıyorum, sigara yakıyorum,
Dualar ediyorum, yalvarıyorum, sabır diyorum,
Beni bilenler bilir, Yusuf gibiydim, deliriyorum,
Solan resimlere bakıyorum, sigara yakıyorum,
Dualar ediyorum, yalvarıyorum, sabır diyorum...
|
Yusuf Tuna | Yusuf Has Hacip bakın ne diyor |
Kötülük cahillikten doğar hastalıkla kötülükler aynı noksandan gelir,
Fakat tedavi ile hasta olana şifa verilebilir terbiye ile kötüler iyi olur.
Okuma yolu ile cahil olan insanlar ile bilgisizler bilginin yolunu bulur.
Kötülük zehirdir o zehiri yersen yıkılırsın zehir yiyenin hayatı mahvolur.
|
Mehmet Şahan | Yusuf Hoş Geldin... |
Fakir hanemize sanki ay doğdu,
Hoş geldin ay yüzlü Yusuf hoş geldin!
Girdin gönlümüze hüzün kayboldu,
Hoş geldin ay yüzlü Yusuf hoş geldin!
Yaratan nefesin verince cana,
Yeniden bir Şahan geldi Cihan’a!
Cennet’in kokusun koklarken ana,
Hoş geldin ay yüzlü Yusuf hoş geldin!
Hakk’ın emaneti, oğulun balı
Kökleri Cennet’te Tuba’nın dalı!
Sen cevahir olsan ben de hamalı,
Hoş geldin ay yüzlü Yusuf hoş geldin!
Bahtın açık olsun aya benzesin,
Tahtın göz üstünde yaya benzesin!
Ahdın melekteki huya benzesin,
Hoş geldin ay yüzlü Yusuf hoş geldin!
Ömrünce tırnağın değmesin taşa,
Musibet toprağın yağmasın başa!
Gürlesin yaprağın adınla yaşa,
Hoş geldin ay yüzlü Yusuf hoş geldin!
Analı, babalı soylar süresin
Edepli, hayâlı boylar süresin!
Elinle, obanla toylar süresin
Hoş geldin ay yüzlü Yusuf hoş geldin!
Allah’ın lütfûne fikir az gelir,
Şahan der toruna zikir az gelir!
Seni Yaratan’a şükür az gelir,
Hoş geldin ay yüzlü Yusuf hoş geldin!
|
Yusuf Kemal Çetin | Yusuf Kemal Çetin Sözleri (16) |
' Dökülen gözyaşı geri gelmediğine göre,
İnsanların birbirini üzmelerine hakları olamaz '
' Spor barışa atılan temeldir '
' Ben varken yaşlı bir insanın ayakta olması,
Gençliğime yapılan hakarettir '
' Temizliğin cinsiyet ayrımı olamaz '
' Basit hatalar komik olabiir,
Ama işlenilen günah ağlatır '
' Yaşamak,
Kendini ne kadar sevdiğine bağlıdır '
' Hayatın boş olduğunu söyleyen,
Basitliğini kabul etmiştir '
' İki beyaz renk hayatın gerçeğini yansıtır.
Biri evlilik diğeri ölümdür '
' Hayat pembe renk gibi değildir '
' Hata yapmaktan korkma bu seni büyütür.
Ama günah işlemekten kork bu seni ağlatacaktır '
' Bir erkek çok deli sevip yüreği alev alev yangın olabilir.
Ama,
Sevdiği kadın bir üzülür bir gözyaşı dökerse o yangını söndürebilir '
' Erkekler olmasaydı kadınların anlamı ortaya çıkmazdı '
12/02/08
salı
|
Yusuf Tuna | Yusuf Has Hacip diyor ki |
Ülkeye askerle gidilir,
Kılıç ile fethedilir.
Adalet tesis edilir,
Kalem ile yönetilir.
|
Yusuf Kemal Çetin | Yusuf Kemal Çetin Sözleri (11) |
' Bir kadını bedenen taciz etmedikçe,
Ruhen onu beğenmek gözlerimdeki özgürlüktür '
' Bir insan bir insanın kalbini kırdığında,
Sevgi kendini sorgular '
' Bir insanla muhatap olmak,
O insanı benimsemekle alakalıdır '
' Bir insanın arkasından konuşup yorumda bulunmak,
En adi yaklaşım en basit savunmadır '
' Kişiliği olmayan bir insanla konu tartışmak,
Akıl işi değildir '
' Kıskanç bir duyguya sahip olan insan hakkında,
ne kişilik nede sevgiden bahsedilemez '
' Bazı insanlar köpek gibidir,
Kayıtsız kaldıkça mutlaka susacaktır '
' Görüntüsü insan içi köpek olan insanlar olduğu kadar,
Dışı hayvan görünümü dost canlısı olan köpeklerde vardır '
' Seni sevmek diye birşey yoktur.
Seni anlamak vardır '
' Demokrasinin olmadığı bir ortamda yapılan yargısız infaz,
O mahkümun işlediği suçtan daha utanç vericidir '
' Yargının olmadığı bir ortamda,
Suçlu bulunmaz '
' Adaleti sağlamayan şerefini kaybeder '
10/02/08
pazar
|
Yusuf Tuna | Yusuf Has Hacip’ten nasihat |
İyi nam ve şöhrete adının yayılmasını istersen,
Şu beş şeyi kendinden uzak tut,bunları alma.
Birinci acelecilik, ikinci cimrilik, üçüncü hiddet,
Bunlara karşı mukavemet et, mağlup olma.
Bir bey için fena olan şeylerin dördüncüsü inatçılıktır,
Beşincisi ona yakışmayanın yalancılık olduğunu bilir.
Kötülük cahillikten doğar hastalıklar ve kötülükler hep,
Bilindiği üzere hayatta hep aynı noksandan ileri gelir.
Fakat tedavi ile bu cihanda hastalığa şifa verilebilir;
Terbiye ile kötüler iyi edilebilir ve insan şifa bulur.
Okutma yolu ile de bilgisizlere bilgi verilmiş olur,
Kötülük zehirdir onu yeme senin hayatın mahvolur.
|
Nuray Özgüney | Yusuf ile Züleyha |
derler ki; bir zamanlar züleyha
büyük bir aşk ile bağlanmıştır yusufa
ancak sevgisi onu var etmek için değil
bir tek kendine ait kılmak emeliyle kaplamıştır benliğini
öyle ki bu uğurda iftiralar atmaya kadar vardırmıştır işi
ve yusuf bir anda zindanda bulmuştur kendini
zamanında mısıra sultan olmak için
kuyuda yusuf olmayı öğrenen peygamber
bu defada zindan da hakkın tecellisini sabırla bekler
öte yandan zaman
züleyhanın tüm güzelliğini ondan çalarak geçer
gün gelir yusuf sultan olur mısıra
ve gezmekte iken halkının arasında
ona tanınmadan bir nazar edebilmek uğruna
bir hicaba bürünerek bir duvarın dibine saklanan züleyha
uzakta at üstünde görünce sevdiğinin heybetini
bir derin ah ile inleyerek bırakır nefesini
öyle derinden çıkan bir ahtır ki bu
yakar yusufun kırbacını ve can havliyle fırlatır elindekini
işte o zaman el açar züleyha ve der ki;
“ey rabbim,
o ki koskoca mısırın sultanı,
sana sevgili peygamber
bense aşık garip bir kadın
gel gör ki,
benim yüreğimde taşıdığım aşkın bir zerresini
o elinde taşıyamıyor...”
Hikaye : Muhiddin ATTAR
Nakleden: Cemalnur SARGUT
Şiir : Nuray Özgüney
|
Şadan Yenişafak | Yusuf Misali |
Yüreği coşan aşık Hakka elini açtı
Gönlünden çağlıyanı şimdi aleme saçtı
Nedametle Tutundu şimdi dostun eline
Günah kuyularından Yusuf misali kaçtı
|
Yusuf Tuna | Yusuf İmamoğlu vurularak şehit oldu |
Ailesi Bulgaristandan göçüp gelmişti,
Yusuf İmamoğlu vurularak şehit oldu.
Esareti gördüğünden Ülkücü olmuştu,
Yusuf İmamoğlu vurularak şehit oldu.
Fakir olduğu için yazları iş bulurdu,
Babası ölmüş anası Bursada kalırdı.
Ekmek ile vatanın kıymetini bilirdi,
Yusuf İmamoğlu vurularak şehit oldu.
Gece gündüz çalışıp kendini derse verdi,
Kazanıp Edebiyat Fakültesine girdi.
Komünistler onu kendi okulunda vurdu,
Yusuf İmamoğlu vurularak şehit oldu.
O ülkü bayrağını İstanbula dikmişti,
Aç kalmıştı hayatta ne zorluklar çekmişti.
Cebinden sadece otuz beş kuruş çıkmıştı,
Yusuf İmamoğlu vurularak şehit oldu.
Yusuf onların aşkını gönlüne katıyor,
Alp Erenlerin kalbi hep onunla atıyor.
O şimdi güzel vatanın kalbinde yatıyor,
Yusuf İmamoğlu vurularak şehit oldu.
|
İsmail Hakkı İzmir | Yusuf ‘nu Kaybetmiş Antalya |
Rüzgar kızmış, fırtına çıkarmış.
Deniz kızmış, dalgalanmış.
Güneş ise sinirlenip gitmiş.
Yusuf ‘u kaybetmişiz
Antalya ağlıyor
Yollar yaşlar ile dolu
Nehirler denizler taşıyor
Sensiz yapamıyorlar
Antalya soruyor
Yusuf’um nerede
Ne fayda
Giden gelmiyor
Allah’ın verdiği,
Canı Allah alır
Antalya acılı
Antalya Yusuf’nu kaybetmiş
|
Mahmut Cantekin | Yusuf’um |
“Öğrencilerime Sevgilerimle”
Uzanmış divana hasta yatıyor,
Yeter kalk Yusuf’um gel aramıza…
Minicik yüreği küt küt atıyor,
Yeter kalk Yusuf’um gel aramıza…
Nasıl da sararmış senin gül yüzün,
Melül melül bakar güzelim gözün,
Tane tane çıkar ağzından sözün,
Yeter kalk Yusuf’um gel aramıza…
Öğretmenin akar gözünde yaşlar,
Yaralı gönlüne basıyor taşlar,
Umutla bekliyor tüm arkadaşlar,
Yeter kalk Yusuf’um gel aramıza…
Garip yüreğimin gülü yıldızı,
Odan da küçükmüş almıyor bizi,
Annen düşmüş derde tutmuyor dizi,
Yeter kalk Yusuf’um gel aramıza…
Cantekin der; canım her bir öğrenci,
İyi bak kendine göster direnci,
Sizler yarınımız her can bir inci,
Yeter kalk Yusuf’um gel aramıza…
|
Gündüz Kılıç | Yusufiyeli'ye |
Bir Vakittir ki düşman gün yüzünde
Gündüzler gecede gece bir karanlığın içinde
Sır olmuş Yusufiyeli ateşler titredi kurşun sesinde
Bu gün düşman düğün dernek taşmedreseliler yas içinde...
|
Batur Nafiz Tançağlar | Yut Pekmezi |
Üzüm pekmezi ve dut pekmezi.
Bin derde devadır, tut pekmezi.
Kışın üşürsen, halsiz düşersen,
Durma! Kaşık kaşık yut pekmezi…
23 Ekim 2010 C.Tesiı 19:23
Kocasinan/Bahçelievler/ İst.
|
Nafi Çağlar Hacıömerli | Yut Pekmezi |
Üzüm pekmezi ve dut pekmezi.
Bin derde devadır, tut pekmezi.
Kışın üşürsen, halsiz düşersen,
Durma! Kaşık kaşık yut pekmezi…
23 Ekim 2010 C.Tesiı 19:23
Kocasinan/Bahçelievler/ İst.
|
Yusuf Tuna | Yusuf Tuna bak ne diyor |
Fikir yapısı ile aklı görmemeli hakir,
İnsanda olan akıl fikir ile değer bulur.
Akıl ile fikiri dengede tutmak gerekir,
Akıl fukara olursa fikir ukala olur.
|
Arda Girgin | Yut Beni Sularında Karadeniz |
Rüzgar sert
Savrulan savrulana
Söylemek dert
Susan susana
Gidiyorum akıntıya açıklara
Rüzgara karşı yelken açtım
Yut beni sularında Karadeniz
Boğ beni senden korkmuyorum
Deniz dalgalı
Boğulan boğulana
Dağlar dumanlı
Dağılan dağılana
|
Yusuf Sönmezler | Yusuf'u Fani |
Yusuf'u Fani
Ha bu gün, ha yarın düzelir diye
Aha gelip geçti bu fani ömür
Düzelmemiş atan Adem’den beri
Boş yere bekleme Yusuf’u Fani
Parmak izleri hep ayrı ayrıysa
Gönüller bir olup nikah bozarsa
Kalemler ustaca yanlış yazarsa
Birlik nasıl olur Yusuf’u Fani
Alimler çoğaldı kime inanam
Rabbimden gayriye nasıl güvenem
Zahmet çekip doğurmuşsun be anam
Tat almaz cümleden Yusuf’u Fani
Kelep, kelep sarılalım ne olur
Dünya muhabbeti inan bal olur
Gayrılıklar atom olur, toz olur
İmtihandır geçer Yusuf’u Fani
Yusuf Sönmezler (23 nisan 2011)
|
Yusuf Tuna | Yusufiyeli Cengiz Akyıldız şehit oldu |
On iki eylülde yıllarca zulüm görmüştü,
Yusufiyeli Cengiz Akyıldız şehit oldu.
Hayatını vatanına dinine vermişti,
Yusufiyeli Cengiz Akyıldız şehit oldu.
Vatan aşkıyla çalışırken onu vurdular,
Vatan düşmanları onun kanına girdiler.
Hainler onun yaşamasını çok gördüler,
Yusufiyeli Cengiz Akyıldız şehit oldu.
Ülkemizde oynanan oyunları bozmuştu,
O din ile devlet düşmanlarına kızmıştı.
Öleceğini biliyordu şiir yazmıştı,
Yusufiyeli Cengiz Akyıldız şehit oldu.
Onun fikirleri ile ülkemiz gelişti,
Zulmün her türlüsüne göğüs gerip alıştı.
Bıkıp usanmadan vatanı için çalıştı,
Yusufiyeli Cengiz Akyıldız şehit oldu.
Yusuf onun gidişi ile zehir oldu aşım,
Senin için akıyor bak gözümdeki yaşım.
Mekanın cennet olsun kıymetli gönüldaşım,
Yusufiyeli Cengiz Akyıldız şehit oldu.
|
Ali Uzun | Yutar dünya |
Gelen gider ölen gider,
Milyar canı yutar dünya.
İnsan eker tohum, bider,
Heder olur batar dünya.
Dilim varmıyor demeye,
Herkes sırada ölmeye,
Çare yoktur kurtulmaya,
Boşa kaçma tutar dünya.
Yalan dünya acımasız,
Nice can aldı vicdansız,
Gaddar doymuyor insafsız,
Derdime dert katar dünya.
Dünya fani kul geçici,
Azrail tırpan biçici,
Bütün canlılar göçücü,
Ömür kısa biter dünya.
Ben giderim adım kalır,
Acı, tatlı, tadım kalır,
Mikrop, dedi kodum kalır,
Aşılanır beter dünya.
Ali Uzun bekler sıra,
Haydi sende teneşire,
Vakit tamam yerin bura,
Çık üstüne yatar dünya.
|
Veysel Şimşek | Yutar İstanbul |
Kocaeli İstanbul derya denizler,
Bin asır geçsede siilinmez izler,
Gelenler pişmandır gelmeyen özler,
Daha çoklarını yutar İstanbul.
Boştur İstabul'lu olma havası,
Fakire dar zengine harran ovası,
Dört bir yanı dolu çakal yuvası,
Daha çoklarını yutar İstanbul.
Sorunlar diz boyu tutmaz ayarı,
Ne gel ne git merak etme bu yeri,
Sanki esir kampı köle diyarı,
Daha çoklarını yutar İstanbul.
Göründüğü gibi değil sen öyle zannet,
Fakire Cehennem Zengine Cennet,
Ağaya patrona ne gerek minnet,
Fakiri ezer zengini tutar İstanbul.
Altındır toprağı parası pulu,
Olursun ağanın patronun kulu,
Akılsız insanın uçurum yolu,
Daha çoklarını yutar İstanbul.
Aç gözünü çekme gözüne perde,
Hep söylerim eski İstanbul nerde,
Kula kulun kul olduğu yerde,
Daha çoklarını yutar İstanbul.
Veysel'dir İstanbul gerçeği yazan,
Çok merak edersen gelde bir uzan,
Bizler kepçe olduk İstanbul kazan,
Daha çoklarını yutar İstanbul.
Tel:05379590555
|
A. Yüksel Şanlıer | Yutuğ (Dilber) |
Nazlı dilber nazlanırdır çok zaman,
Gül verirsen, hoşlanırdır her zaman,
Konca güllerden, verirsen mutludur,
Gül bağından gül derip git sormadan.
|
Esra Aksu | Yutsaydım Eğer Birgün Kusardım İhanetini |
Yutsaydım eğer,birgün kusardım ihanetini..
Fazlasıyla sınanmıştı sevdası iki gönlün bir kanatla uçarken; gereği yoktu jilet kesiği sözlerin ve dahi şifası namümkün sayrılığın..
Evlat acısı gibi çöreklendi kalbimin en huzurlu yerine ihanetin! Hani söylenir durur ya “ummazdım senden böylesini”
Hüznü beka bilen yazgımın sana dönük yüzünden utanç beliriyor asma yüzünü,pahası buymuş sevdamın diyemesem de anlaşılır olsun isterim bedelin..
Sözcükleri peşpeşe dizebilen ellerimde değilmiş marifet,
meğer dizleri üstüne çöküp vazgeçebilen ruhumdaymış asalet!
Sana dair yazdığım son satırların adıyken nedamet
yokluğuna vurduğun mühür müdür yaşadığın selamet? !
Bir değil ahımın estirdiği rüzgar; ne cennete yükselten atlar görüyor gözüm ne de sair cihette söylenen sözler.Tüm meydanları şahit olsun bu şehrin ve bütün kuleleri, senden caydım dünya nimetim ahiret servetim! Avuç içlerini kaşıdığın ellerimle yazıyor; adını sahiplenen dudaklarımla ikrah ediyorum ziftli kuyulardan kaldırmadıkça başını külliyen vedalaşıp, ne ölüne ne ölüme..
Varsın zayi olsun emeklerim bir zindanın civar semtinde,varsın belam olsun satırlarım şerhinde,sen ki denize kıyısı olan her yerde ihanetin resmini çizmişsin ellerinle! Daha iflah olur mu dersin bu sevda ve utanmadan yazacak mısın “yarım kalan bendim aslında”
& fersude &
18.08.2011
02.55 Çamlıca
|
A. Yüksel Şanlıer | yutuğ (Dönmez giden) |
Gün batar kuşlar döner,dönmez giden,
Her giden memnun ki, kalmış her giden,
Yer karanlık, gök karanlık korkmadan,
Hep yatarlar, dönmüyor! onlar neden?
|
Ramazan Sarıtemur | Yuva |
İki minik serçe bir yuva kurdular kuru dala
Yıkıldı yuva, her taraftan vuran fırtınayla.
23 Kasım 2012 / saat: 14:07
|
A. Yüksel Şanlıer | Yutuğ(Dilber) |
Nazlı dilber nazlanırdır çok zaman,
Gül verirsen, hoşlanırdır her zaman,
Konca güllerden, verirsen mutludur,
Gül bağından gül derip git sormadan.
|
Mustafa Hasoğlu | Yuva Kurdum |
Yuva kurdum evim bomboş
Eve geldim sarhoş sarhoş
Malım olsa neye yarar
Yaşıyorum herşey bomboş.
Kayıp ettim ben yolumu
Issızda gördüm ben sonumu
Malım olsa neye yarar
Bulamıyorum yolumu.
İçerimde yoktur neşe
Önem vermem üçe, beşe
Malım olsa neye yarar
Hayatımda yoktur neşe.
Ne olur bilmem vallah
Benide yaradan Allah
Malım olsa neye yarar
Unutmaz benide Allah.
|
Mehmet Ali Şahin | Yuvadan Bir Kuş Uçtu |
Yuvadan bir kuş uçtu
Yandı yürek tutuştu
Yuvadan ikinci kuş uçtu
Yürek falan kalmadı
|
Bahtiyar Keskin | Yuvamda Mutluyum |
Kader Mekanı Elde,
Hayır Vefalı Evde,
Ben Yuvamda Mutluyum..
Nak: Yuvasız Kuşlar Gibi,)
Ben Yuvamda Mutluyum. 2
Sarayda Köşkte Deyil,
Handa Hamamda Deyil,
Bahçede Bağda Deyil, 2
Ben Yuvamda Mutluyum. 2
Rüya Tabiri Belde,
Hâyel Perdesi Köyde,
Hülyaların Kentinde,
Ben Yuvamda Mutluyum...
Güneş Gibi Parlayan,
Irmaklarda Çağlayan,
Sevincinden Ağlayan,
Ben Yuvamda Mutluyum...
23 Nisan 1993
|
Kemal Kabcık | Yuvalar Muhafaza Eylensin İNŞALLAH; SEVGİ ve SAYGI IŞIĞI ile, AZİM ve SABIR IŞIĞI ile! . = 000.00.001 = |
= 11 Temmuz 2013 Perşembe 11:39:24 =
Yuvalar Muhafaza Eylensin İNŞALLAH; SEVGİ ve SAYGI IŞIĞI ile, AZİM ve SABIR IŞIĞI ile! .
******
Önce; SAĞLIK, Sonra; GÖREV! .
Paylaşamamanın Temelinde; KENDİ RAHATINI KAÇIRMAMAK VARDIR! . = 000.000.006 =
09 Temmuz 2013 Salı 17:07:19
******
Öykümüzü Söylemezler - Ferhat Tunç - Video Vidivodo
Güzellikler Unutulabilir Mi; Her Yer: Pir Sultan Ferhat TUNÇ! .
Bilinir Pir Sultan Abdal Efendimizin Can Yoldaşı Ferhat TUNÇ! .
Dile Geliyor Çok Şükür Türkülerin Sesi, Nefesi ve Güzel Demi! .
Türkü Demlemeli Kalpte, Türkü Demlemeli Canda ÇOK ŞÜKÜRLERLE! .
Çok Şükürler Olsun Alemlerin Rabbi Olan Allah’ımıza! “YUNUS! .”
{ Yazan: Kemal KABCIK – ANTALYA - 09.07.2013 17:20:00 }
******
09 Temmuz 2013 Salı 17:21:59
Zafer Gündoğdu YASEMEN türkü - YouTube
ŞU ZAMAN VAR YA ŞU ZAMAN Pir Sultan Ferhat’a Biçilmiş Kaftan! .
Gün Doğdu Pir Sultan Abdal Dostu Pir Sultan Ferhat TUNÇ’lara! .
Zaferi; Pir Sultan Ferhat TUNÇ Güzelliği, Çığlıklar ile Oldu! .
Zafer GÜNDOĞDU Hocamız; YENİ: PİR SULTAN ABDAL DOSTLUKLARINA! .
Çok Geçmez; Az Bir Zaman Sonra ALTI MİLYAR İNSAN FERHAT TUNÇ! .
{ Yazan: Kemal KABCIK – ANTALYA - 09.07.2013 17:26:53 }
******
"Hizmet Alarak MUTLU Olamayanlara, Hizmet Vererek MUTLU Kalmaya:
ADAPTE Ediniz; DAİMA! ."
-------------------
= 11 Temmuz 2013 Perşembe 11:41:03 =
İzel Resmi Fan Sitesi - Anasayfa
Dün; KADIN GÖREVDE İDİ, Bugün; KADIN GÖREVLEYDİ,
Yarın; KADIN GÖREVE YÜRÜYECEK! . = 000.000.004 =
******
11 Temmuz 2013 Perşembe 07:50:55
İzel Resmi Fan Sitesi; Sana, Bana, BİZE: Bin UMUT, Bin HUZUR! .
= I =
Şu An Sanatçı Canımız ve Ablamız ve de Mekânımız “İZEL” CLUB! .
İzel Ablamızın Neşeli Umudu! Ve İzel Ablamızın Neşeli Huzuru! .
Kitap Okumanın Yararlı Olduğuna İnan! . ve Şarkılar Da Okusan! .
Şarkı Okuyamıyorum Diye Üzülme; İstesen Başarırsın Ablamızla! .
{ Yazan: Kemal KABCIK – ANTALTA - 11 Temmuz 2013 Perşembe 07:54:12 }
******
11 Temmuz 2013 Perşembe 07:56:17
Bir Boşluk İçerisinde Olsan Da; HAYATINA MANA ARAYIŞI İçinde Olacaksın! .
= 000.021 =
Hayatın Mana Özü; Kitap Sayfalarına Yansıyan Işığın Duyarlılığında İse? .
SEVGİ ve İNSANLIK; ÖĞRETMEN EMEĞİNİN GÖLGESİNDE YER ALAN: BİR IŞIĞIMIZ! .
= XV =
BİZİ; BİR BEKLEYEN VAR, EY KARDEŞİM! . BEKLEYENİMİZİ; TANIYIVER NE OLUR! .
EVLİ OLSA İDİM; EŞİMLE, EVLADIMLA, ANNEMLE ve de BABAMLA VUSLATA ERMEK! .
OLGUN MEYVE YÜKLÜ AĞAÇ; NASİBİMİZ İÇİN DALLARINI EĞMİŞ: BİZLERİ BEKLER! .
YETMİŞ DÖRT MİLYONA ADANMIŞ AĞAÇTAN; NASİP ALMAYI DÜŞÜNEN: KAÇ KİŞİYİZ? .
{ Metin Yazarı: Kemal KABCIK – ANTALYA - 02 Aralık 2011 Cuma 21:22:11 }
Seveceksin ve Sayacaksın; HAYATIN MANASINI YAKALAYABİLMEK İÇİN! . ŞÜKÜR! .
= VATANIMIZ SAĞOLSUN İNŞALLAH! . DOSTLUKLARIMIZ SAĞOLSUN İNŞALLAH! . =
YETMİŞ DÖRT MİLYON İNSANIMIZIN MUTLULUĞUNA ADANACAKSIN AŞKLARIMIZ İÇİN! .
******
11 Temmuz 2013 Perşembe 07:59:40
İzel Resmi Fan Sitesi; Sana, Bana, BİZE: Bin UMUT, Bin HUZUR! .
= II =
Şu An Sanatçı Canımız ve Ablamız ve Mekânımız; İZEL FAN CLUB! .
İzel Ablada; BİN BİR UMUT! . Ve De İzel Ablada; BİN BİR HUZUR! .
Masal Kitabı Da Okurdun Değil Mi; İZEL ABLAdan BİN BİR ŞARKI! .
Hangi Şarkısı, Diyemeyiz; Çünkü Ruhumuz Sağlık, Bedenimiz De! .
{ Yazan: Kemal KABCIK – ANTALTA - 11 Temmuz 2013 Perşembe 08:05:19 }
******
ÖNCE SAĞLIK; Ruh ve Bedenimizde! .
SONRA GÖREV; Dinlenmelerimiz ve Çalışmalarımızda! .
******
"Hizmet Alarak MUTLU Olamayanlara, Hizmet Vererek MUTLU Kalmaya:
ADAPTE Ediniz; DAİMA! ."
******
Yuvalar Muhafaza Eylensin İNŞALLAH; SEVGİ ve SAYGI IŞIĞI ile, AZİM ve SABIR IŞIĞI ile! . = 000.00.001 =
http://www.kalplerindili.com/web/showthread.php? t=27632&p=80178#post80178
|
Abdullah Toroslu | Yuvalar Yangın Yeri |
Din hâkimken haneye; bir cennetken o yerler;
Ne zaman ki çıktı din; döndü evler gayyaya!
İnşaallah durumu, tez fark edip şu serler;
Tam geçmeden iş işten; bakar dini ihya’ya!
Ondan başka her formül, istisnasız denendi!
Ne yazık ki hiç biri; getirmedi huzuru.
Fıtratlara ters şeyin, olmaz iken menendi;
Din düşmanı nadanlar, tercih etti hep zoru.
Bin bir türlü fitneler, doldururken dar’ları;
İlim bilmez ebeveyn, kucak açtı onlara.
Yanlış kıstas yüzünden, nur zannedip narları;
Hak kitabı unutup, din dediler zanlara.
Yuvalar yangın yeri, tehlikede bireyler!
Dünyevilik illeti; boğmak üzre imanı!
Haram olan ne varsa; yiyip, içip giyerler!
Sonra da hayâsızca, suçlar onlar zamanı.
Tek gaye var menfaat; herkes onun peşinde!
Rızaya talip olan; binde birde kalıyor.
Çoklar gafil ukba’dan, yitmiş dünya işinde!
Ateşlerin içine, balıklama dalıyor.
Ey akiller yetişin, söndürelim şu har’ı!
Yoksa yangın içine, bizleri de alacak!
Zira halkın ekseri, kar sanıyor zararı!
Koşmaz isek imdada; yarın çok geç olacak!
Abdullah Toroslu
26.03.2013-İzmir
|
Mete Tuğluk | Yuvargen |
yuvargen yuvarlanmakta
düşmekte denizden parçalanmakta
parçalardan biri bir
bir bölü iki eşit iki
işte doğa dizgesi
budist bir samurai kılıcı kırık
tozkoparan iskender almış tüm yayları
söylemeli tanrıya
hayvan bağırsakları sağlamlaştırılmalı...
|
Aşık Ronedi | Yuvanıza Yuvanıza |
Neşe mutluluklar dolsun
Yuvanıza yuvanıza
Hiç kötülükler girmesin
Yuvanıza yuvanıza
En kötü günde gülesin
Herşey gönlünüzce olsun
Mutluluk ve huzur dolsun
Yuvanıza yuvanıza
Meyvesiz ağaç kalmasın
Yaz baharda çiçek açsın
Tatlı diller sizle kalsın
Yuvanızda yuvanızda
Çocuklu bir yaşam olsun
Mutluluk ve neşe dolsun
Keder hüzün hep yok olsun
Yuvanızda yuvanızda
|
Süleyman Sönmez | Yuvamızın Kapısında |
Mor çiğdemler açarken kırlarda
Kelebekler konuşurken papatyalarla
Sarmaşık güllerle bezenmiş
Bekliyordun ezelden beri
Biliyorum yuvamızın kapısında.
|
Salim Şengül | Yuvamızda; Sevgi,Saygı,Muhabbet Olsun… |
Ey gönlümün dilberi, gel ki hasretlik bitsin,
Bekleyişim son bulsun, gönlüm neşeyle dolsun,
Bir yuva kuralım ki, bir örnek teşkil etsin,
İçinde sevgi, saygı, bir de muhabbet olsun.
Öyle bir gün yaşat ki, tadı damağ'mda kalsın,
Sen öptükce sevgilim, dudaklarım ballansın,
Bizim hayatımızdan,sevenler örnek alsın,
İçinde sevgi, saygı, bir de muhabbet olsun.
Her an senin yanında, seninle olacağım,
Seninle bir yastıkta, baki yaşayacağım,
Bir dünya vaad et ki, hiç unutmayacağım,
İçinde sevgi, saygı, bir de muhabbet olsun.
Senin yüce sevgini, hiç unutmayacağım,
Sensin benim güneşim, senle ısınacağım,
Bana bir hayat sunki, bahtiyar olacağım,
İçinde sevgi, saygı, bir de muhabbet olsun.
Kalbimi sana açtım, boşuna gezme seyyah,
Kal kalabildiğince, gönlüm sana karargâh,
Bir yuva kuralım ki, gören desin maaşallah,
İçinde sevgi, saygı, bir de muhabbet olsun.
Salim bey’m damarımda, hem de iliğimdesin,
Her nefeste çektiğim, nefis oksijenimsin,
Bir yuva kuralım ki, sevenler hep imrensin,
İçinde sevgi, saygı, bir de muhabbet olsun.
26-Nisan-2013 Cumartesi
|
Özdemir Asaf | Yuvarlağın Köşeleri-Akıldan, Okuldan Yana-Etika-Birinci Bölüm-116 |
AKILDAN, OKULDAN YANA-ETİKA-116
Öğrenci sözlü sınavda:
Hatırlamadığını bilmediği için bilemiyor.
Öğretmen:
Bilmediğini hatırlamadığı için, hatırladığını soruyor.
|
Naim Yalnız | Yuvanın,Mutluluk Kaynağı Çocuk.(Aile ve Çocuk Haftası) |
Allah'ın,en güzel hediyesidir,
Yuvanın mutluluk kaynağı,çocuk;
Doğa'nın müjdesi,tatlı sesidir
Yuvanın mutluluk kaynağı,çocuk.
Anne için,eşsiz bir değerdir o,
Baba için,umut; bir cevherdir o;
Ailede seven,sevilendir o
Yuvanın mutluluk kaynağı,çocuk.
Anne-baba,iyi örnek olmalı,
Çocuğa üzüntü,yaşatmamalı;
Güzel davranışlar kazandırmalı
Yuvanın mutluluk kaynağı,çocuk.
Çocuğu kırmayıp,hiç üzmemeli,
Ve ne de şımartıp,delirtmemeli;
Her şeyin dozunu,iyi bilmeli
Yuvanın mutluluk kaynağı,çocuk.
Bugün küçük ama,yarın büyüktür,
Sevgiye,saygıya hepten layıktır;
Her şeye duyarlı,her an ayıktır
Yuvanın mutluluk kaynağı,çocuk...
AŞAĞIDAKİ RESİM:
Oğlumuz Türkay ve gelinimiz Sufay
nur'un; Hollanda'nın Utrecht(Utreh)
kentindeki arkadaşları Anna'ları ziya
retlerinde,her iki ailenin de bebekle
riyle birlikte mutlu görünümlerini ser
gileyen güzel bir anı resmi.
|
Özdemir Asaf | Yuvarlağın Köşeleri-Akıldan, Okuldan Yana-Etika-Birinci Bölüm-120 |
AKILDAN, OKULDAN YANA-ETİKA-120
Doğru kurulmuş bir problem: Biri bunu yanlış çözdü. Daha doğrusu çözemedi.
Kuruluşunda bir yanlışlık olan problem: Bir öğrenci bunu, yanlışlığı sezmeden doğru çözdü.
Sınavı problemi çözemeyen kazanır.
|
Özdemir Asaf | Yuvarlağın Köşeleri-Akıldan, Okuldan Yana-Etika-Birinci Bölüm-123 |
AKILDAN, OKULDAN YANA-ETİKA-123
Okul birinci sınıfda başlar, yaşam birinci sınıfda biter.
Okullarında birinci olanların çoğu yaşama geç bitsin deye mi yaşamda sonuncu kalırlar.
|
Özdemir Asaf | Yuvarlağın Köşeleri-Görel-Etika-Birinci Bölüm-208 |
GÖREL-ETİKA-208
– İnsan mı paraya bağlı, para mı insana bağlı?
– Bu, insana bağlı.
|
Özdemir Asaf | Yuvarlağın Köşeleri-Hayvanlarla Aramızdaki-Etika-Birinci Bölüm-172 |
HAYVANLARLA ARAMIZDAKİ-ETİKA-172
Köpek kızdırılırsa ısırır. Köpek neye kızar? Bunu o bilmez; bunu bilmek bize düşüyor. Ben biliyorum.
Köpeğin bilmediğini benim nasıl bildiğimi ben ne köpeği anlatabilirim ne de sizlere.
Ama beni bu konuda çürütemezsiniz de. Buyurun, işte köpek.. Atılın üstüne doğru.
|
Özdemir Asaf | Yuvarlağın Köşeleri-Konumuz Düşünmek-Etika-Birinci Bölüm-112 |
KONUMUZ DÜŞÜNMEK-ETİKA-112
Açlığı yok edecek doktrin mi bulmak isteyorsun? Öyleyse ne politika yapar durursun!
Dünyadakilerin yarısı açtır. Politika, bölgedeki açları azaltacağını ileri sürüp dünyadakileri çoğaltan gecikmenin adıdır.
|
Özdemir Asaf | Yuvarlağın Köşeleri-Konumuz Düşünmek-Etika-Birinci Bölüm-111 |
KONUMUZ DÜŞÜNMEK-ETİKA-111
Eskiden bir şato bir soyu, bir aşk bir şövalyeyi, bir davaa bir aileyi doyururmuş.
Şimdi bir soy bir konağı, bir şövalye bir aşkı, bir aile bir davayı besleyemeyor.
|
Özdemir Asaf | Yuvarlağın Köşeleri-Konumuz Düşünmek-Etika-Birinci Bölüm-94 |
KONUMUZ DÜŞÜNMEK-ETİKA-94
“Düşkuran”ın adresini istediler benden:
Tarih Caddesi, Kahramanlık Yılları Mahallesi, Teknik Gelişim Sokağı, Konfor Apartımanı, İyi İşler Katı, Güvenç Dairesi.
|
Özdemir Asaf | Yuvarlağın Köşeleri-Hayvanlarla Aramızdaki-Etika-Birinci Bölüm-174 |
HAYVANLARLA ARAMIZDAKİ-ETİKA-174
Hayvan bir edimden bir edime geçer. Bütün hayvanlar için bu böyledir. İnsan da öyle.. Yalnız o iki edim arasında bir düşün alanından geçer. Yazık ki bütün insanlar için bu böyle değildir.
|
Özdemir Asaf | Yuvarlağın Köşeleri-Sevgi İle Sevgiye Karşı-Etika-Birinci Bölüm-125 |
SEVGİ İLE SEVGİYE KARŞI - ETİKA-125
Kadınları sevmek bir kadına haksızlık etmek demektir.
Bir kadını sevmek kadınlara haksızlık etmek demektir.
|
Özdemir Asaf | Yuvarlağın Köşeleri-Sevgi İle Sevgiye Karşı-Etika-Birinci Bölüm-136 |
SEVGİ İLE SEVGİYE KARŞI-ETİKA-136
Sevgi’den ad yapılıyor.. Mutlu’dan ad yapılıyor..
Aşk adında ne bir kadın gördüm ne de bir erkek.. Bu korku neden?
|
Özdemir Asaf | Yuvarlağın Köşeleri-Yaşamak Ölmek-Etika-Birinci Bölüm-58 |
YAŞAMAK ÖLMEK-ETİKA-58
Gençlik’in yaşlılık çağları vardır. Orada birçok genç ölür.
Yaşlılık’ın da gençlik çağları vardır.. Orada da birçok genç ölür.
|
Özdemir Asaf | Yuvarlağın Köşeleri-Sevgi İle Sevgiye Karşı-Etika-Birinci Bölüm-140 |
SEVGİ İLE SEVGİYE KARŞI-ETİKA-140
Sevgi bir kişiyi ikide yarım kılar. Aşk iki kişiyi birde.
|
Ahmet Hanif Aktaş | Yuvarlak dünya |
YUVARLAK DÜNYA
tersine döndü dünya
yuvarlanıp düştü dünya
çırpınırken yüreğim göğsümde
göğsümde kayboldu dünya.
|
Özdemir Asaf | Yuvarlağın Köşeleri-Sevgi İle Sevgiye Karşı-Etika-Birinci Bölüm-148 |
SEVGİ İLE SEVGİYE KARŞI - ETİKA-148
Sevgisiz bir bağlılık..
Bu, insanı yaşa yaşaya öldüren bir yaşamda sürükler.
Sevgiyle bağlılık..
Bu insanı öldüre öldüre yaşatan bir yaşamda sürdürür.
|
Özdemir Asaf | Yuvarlağın Köşeleri-Sevgi İle Sevgiye Karşı-Etika-Birinci Bölüm-164 |
Sevgi İle Sevgiye Karşı-Etika-164
Aşka gönül ile düşersen yanarsın. Zekâ ile düşersen kavrulursun.
Akıl ile düşersen çıldırırsın. Duygu ile düşersen gülünç olursun.
Aşka düşmezsen kalabalığa karışırsın, ezilirsin.
Sersem sersem bakınıp durma, bir yol seç.
|
Özdemir Asaf | Yuvarlağın Köşeleri-Sevgi İle Sevgiye Karşı-Etika-Birinci Bölüm-129 |
SEVGİ İLE SEVGİYE KARŞI-ETİKA-129
Aşkın sana doga gereğince verildiğini sanma.... Sen hayvan değilsin.
Doganın sana aşk gereğince verildiğini sanma... Sen hayvan değilsin.
Doga ölümde, insan aşkda uludur.
|
Işık German Ersoy | Yuvarlanan Taş Yosun Tutmaz |
Sabah sporu yapan
Yavru taşla babası
Dağdan aşağıya doğru
Hızla yuvarlanırlarken
Bir ara yavru taş
Baba dedi
Neden çevredeki bazı taşlar
Yosun tutmuş
Hiç hareket etmiyorlar
Babası gülümseyerek
Bizim gibi her sabah
Spor yapmadıkları için
Yavrucuğum
|
Özdemir Asaf | Yuvarlağın Köşeleri-Konumuz Düşünmek-Etika-Birinci Bölüm-98 |
KONUMUZ DÜŞÜNMEK-ETİKA-98
Şu hayvan o kadar vahşî ki.. Onun üstesinden ancak insan gelebilir.
|
Emrullah Erdinç | Yuvaya Geri Dönen Kus |
Hayvanlar aglemine
bak bak ki ibret alasin.
Hayvan degip gecme
bak yuvasina nasil dönuyor.
Sen yavrunu bir insan olarak
nasil birakirsin sokaga.
Hayvanlar alemine bak
bak ki ibret alasin.
Vijdanin hicmi sizlamadi
kus kadar beynindemi yok.
Hayvanlar alemine bak
bakki ibret alasin.
|
Derdi Derya | Yuvası Dağılmış Anneler Ağlar |
Çekilmez bir derttir nasıl yazayım
Yuvası dağılmış anneler ağlar
Kıbrıs soydaşlarım gamlı gezeyim
Yuvası dağılmış anneler ağlar
Kıbrıs yetimleri perişan olmuş
Anne hasretiyle bağrını delmiş
Yeşil Lefkoşe'nin gülleri solmuş
Yuvası dağılmış anneler ağlar
Yeşil Kıbrıs'ta da şehitler yatar
Anneler babalar her gün yas tutar
Türkün askerleri cepheyi bekler
Yuvası dağılmış anneler ağlar
Pis Makaryos papaz zulümün yeter
Türkün aslanları vur emri bekler
Yine havalandı geliyor jetler
Yuvası dağılmış anneler ağlar
Aşık Derdi Derya papaza lanet
Ta ezelden beri boz eşek inat
Yeter Lefkoşa'da sürdün sefalet
Yuvası dağılmış anneler ağlar
|
Yuksel Akcum | Yuvayı Dişi Kuş Yapar mı? |
YUVAYI DİŞİ KUŞ YAPAR MI!
Kadın dediğin yuvasını korur; Bir dişi panter gibi; gerçekten nasıl korur kadın yuvasını tüm açmazlara göğüs gererek mi; Aldatılma ister kadın,ister erkek tarafından yapılsın farketmez amma tamda bu noktada erkek hakim toplumumuzda erkek daha kolay aldatanda oluyor.Kadın ise kullanılan hep.Geleneksel toplum yapımıza göre kadın yargılanmaya daha açık,ve bu daha çok kadının kadına yaklaşımıyla yada açık ifadeyle kadın kadının düşmanı oluyor.
Özgüveni gelişmemiş kadın bir korumacı rolünde kaldığı için bu duruma yani erkeğin aldatmalarına kısmi göz yumuyor erkektir yapar nasılsa bana geri döner diyerek; ve zamanla zincirler birer birer kırılırken kadının masumiyeti zedelenmeye,inanan ve seven rolündeki saçımı süpürge ettim bak evlatlarımı yetiştirdim diye ağlamaya başlayan kadın; Erkeğin iç işleri bakanım dediği kadın her şey yolunda giderken kadın birden kaplan kesilir.Dişi panter gibi koruduğu yuvası yavaş,yavaş giderken kadın kadına düşman kesiliyor.Çünkü erkek gidebilir,yapabilir zihniyeti ucu kendine dokunmaya başladığında ve izlediği bir televizyon dizisi değildir,magazin hiç değil duvara doslama zamanı gelmiştir.En kolay yol kadın tu kaka be bunun için geleneksel ananeler töreler devrededir kolay yoldan hallolacaktır.Ardamarı çatlayan kadındır hedef tahtasıda,12 den vurulacak olan kadındır.Töreler ne emrederse o olacaktır sonunda.Aldatan erkekse takım elbiseleri giyer ve kahvehaneye yada birahanede alır soluğu ama kızmayın pelesent etmek değl derdim siz erkekleri.En çokta erkek acır kadına.Kadın kadına düşmandır artık.
Kadın dediğin yuvasını korur,yuvasını yuva yapan kadındır,dişi kuştur anadır.Kadın hem hemcinsine karşı güçlü olacak hemde eşine karşı.Erkek hakim ataerkil toplum bunu emreder burada.
Yanlızlıklar,içimizde büyüyen yalnızlıklar binlerce insanıniçinde nefes alıp verirken bu yanlızlıklar durumunda kadın ne yapmalı.Gelecek kadın mı kitabıda 300.sayfada şöyle yazmız yazar,cinsiyet hiyerarjisinin bütün toplumsal anlamlardaki başı sonu belli olmıyan varlığı,bir çok kadının kendi toplumsal çevresindeki erkeklerin karşısındak alışılagelmiş ezikliklerine meydan okumak yerine uyum sağlamakta daha rahat edilebilmelerine yol açıyor.Yni kadın her durumda uyum sağlamalı.
Kadını başkaldırısı erkeğine değil önce kadına,kadını uzaklaştırınca olay biter mi bitiyor mu acaba; Kanıyan yara sizce kadının kimliğimi,erkeğin kimliğimi sorgulamaya nereden başlamalı Yanlızlık dehlizinde kadınlar mı, erkekler mi; Evlikliklerde mutluluk kavramı evli olupta yanlız erkekler ve /veya kadınlar mı; yanlızlıklar başlayan mutsuzluklar ve kendini yenilemiyen pelesent kadınlar mı veya erkekler mi; Ne olusa olsun kısırdöngülere sürüklenen evlilikler.
Başta en başta birleştirici olan geleneksel davranan birleştici rolunu üstlenen aile yakınları,çevre el etek olarak masum fertlerin herşeyin düzgün gittiği sana o insanlar başta kapıyı çalmadan gelen güzel insanlar bu durumlarda gelmez olurlar kavgalar çekişmeler yanlız bir durumda devam eder bu arada. taki zincirler kırılmaya kopmaya başladığı ana kadarson perde kapanmak üzeredir.cümbüş vardır artık,akıllar havalarda uçuşur.Gene çözüm noktasında kadın tek başınadır.Aldatanda,Aldatılanda olsan fark etmez artık.Perde kapanıyor yo ya perde kapınmıyor.Ortada kalan üçünçü bir kişi var o unutuldu o tukakadır.
Geldiği noktaya geri döner o herkes rahatlamıştır.Erkek kravatını itakım elbisesini giymiştir o ait olduğu yerde kalmıştır.
Zaman herşeyin ilacıdır de akıl veren akıl fukaraları geleneksel yapı bozulmamıştır.Ama her iki taraftada kadın,kadının düşmanıdır.Kadın yaralanmıştır.İp boynundadır hep taşımak üzere..........mi?
YÜKSEL AKCUM.16.05.2007
|
Gülseven Aksoy | Yuvayı yuva yapan.. |
Evi ev yapan ne tuğlalar nede içinde ki mobilyalardır..
Evi yuva yapan; odalardan yükselen çocuk sesleri,mutfaktan yayılan çayın o büyüleyici kokusu,birlik ve beraberliğin verdiği o güven duygusu,
ve bir annenin şefkatli elleridir..
Her odasından yüreklere dağılan annenin o bağışlayıcı sevgi kokusudur yuvayı yuva yapan..
_20.11.2013
|
Şerafettin Muş | Yuvarlandık ovalara |
Yuvarlandık ovalara
Dağların doruklarından
Yuvarlandık ovalara
Güneşin ışıklarıyla
Yuvarlandık ovalara
Yorgun ama çakmak çakmak
Bakan gözlerine bakmak
Sessizliğin sesi olmak
Yuvarlandık ovalara
Uçsuz bucaksız evrenin
İnsana değer vermenin
Anlamı vardır sözlerin
Yuvarlandık ovalara
Gelen konar giden göçer
Hayatına değer biçer
Aşkın zehirini içer
Yuvarlandık ovalara
Bunca zaman nerdeydin
Nedir amacınla derdin
Neden aramadın derdin
Yuvarlandık ovalara
Düşüncesiyle duyguyla
Çağlıyor bak akan suyla
Durmaz bilmeyen yanıyla
Yuvarlandık ovalara
Yolumuz dünya ya düşmüş
Bu dünyadan gelen geçmiş
Kendine bir bedel biçmiş
Yuvarlandık ovalara
Çıkar ilişkilerinden
İğrenir iğreçliklerinden
Kaçarken böylelerinden
Yuvarlandık ovalara
Tekkesi okulu yoktur
Kalemi kağıdı çoktur
Sessizliğin sesi yoktur
Yuvarlandık ovalara
Temizdir fark edilemez
Onsuz yola gidilemez
Dost Şeref gibi dinnenmez
Yuvarlandık ovalara
19/07/2013
Dost Şeref
|
Gürkan Kaya | Yuvayı Dişi Kuş Yapar |
Yuvayı
Dişi Kuş
Yapar
Bir
Başka
Dişi Kuş
Yüzünden
Bozar
Yuvayı
Kuş
Kafalı
Erkek Kuş
|
Sinan Karakaş | Yuyamaz |
Günah sevap Hak katında,
Kul niyeti okuyamaz,
İnsan fıtratın hattında,
Yazgıyı kimse yuyamaz.
|
Sibel Çebi | Yüz |
Yüz yıllardır
Bir yüze hasret ben
Yüz para etmez
Yüzsüzün tekisin sen
|
Sinan Karakaş | Yuyuldu |
Sonsuz sessizlik duyuldu,
Sessiz kalanlar yuyuldu,
Ne nefis kaldı ne iblis,
Kurala bir bir uyuldu.
|
Adnan Şahin | Yüz Gerek |
Bu dünyada bakmak için her yüze
Yüz gerek kardeşim yüz
Gitmek için dostlar kahvesine
Yüz gerek kardeşim yüz
Gecmek için kasapın önünden
Yemek için hergün öğünden
Mahcup olmamak için düğünden
Yüz gerek kardeşim yüz gerek
|
İnci İnceer | Yüz de yüz... |
Ne yapsın yüzsüze yetmediyse ‘ikiyüz’
Kalkmazdı umut rafa verseydiniz bi dört yüz
Verseydiniz, oyun oynar şarkı söyler
Öğretmen ya da kim bilir ne olurdu cemile
‘Bir hilâl uğruna’ değil heyhat
Öldük, yüzde yüz haince
12 Eylül… 2015!
|
Mahmut Nazik | Yüz Güzeli |
Yüz güzeli gocayınca
Gönül güzeli her
Zaman gonca.
Mahmut Nazik Aralık 2015 Mersin
|
Musa Özsoy | Yüz Kırk Sekizinci Gün |
Yüz kırk sekizinci günü bugün ayrıldığımızın,
Yüz kırk sekizinci günü bırakılışımın,
Kalbimin, aşkımın şaşkınlığının...
Dibe vurmuş gemi misali,
Biletsiz yolcu gibi yaşadığımın...
On sekizinci on dört şubatında hayatımın,
Yüz kırk sekizinci günü yalnızlığımın...
Çekip gittiğinin yüz kırk sekizinci günü,
Okyanusun ortasında boğulmaya terkedişinin,
Bakışlarının değiştiğinin,
Engellere yenildiğinin,
Bir efsane aşkın bitişinin,
Yüz kırk sekizinci günü bugün sensizliğimin...
|
Emin Çelimli | Yüz Karası Değil |
Benim günaydınım ocaktan çıkınca başlar
Görünce ailemi sevinçten akar yaşlar
O an güneş doğar evime yanar ışıklar
Yüz karası değil bir lokma ekmek parası.
Her gün veda ederim çoçuğuma eşime
Korkuyla inerim yerden Dörtyüz metre dibe
Emanet ederim canımı yüce Rabbime
Yüz karası değil bir lokma ekmek parası.
Soma’nın kaderi başka iş yok yapılacak
İnmezsen ocağa çoluk çocuk aç kalacak
Kömürden para harcamaya kıyılmayacak
Yüz karası değil bir lokma ekmek parası.
Çaresiz ineriz ocaklara dizi dizi
Her an kömür karası bir ölüm bekler bizi
Gözü yaşlı bırakırız sevdiklerimizi
Yüz karası değil bir lokma ekmek parası.
Sağ salim çıktığımız da ölümlü ocaktan
Korkmayız dışarıda kavrulsak ta sıcaktan
Anı yaşarız endişe ederiz vuslattan
Yüz karası değil bir lokma ekmek parası.
Emin ÇELİMLİ
|
Metin Duran | Yüz İkinci Yıldızı Daha Çok Sevdim |
Ey sevgili....
Eyyyyy gökyüzü simalı yar.
Yüzündeki benler yıldız olmuş,
Gökyüzüne inat parladıkça parlıyor.
Kaşların hilal,
Gözlerin kapkara bulut.
Yağmur damlası gibi yüreğime sızıyor.
Tam yüz iki yıldız düşmüş tenine.
Her biri başka güzel ama,
Yüz ikinci yıldız daha başka parlıyor.
Bilirsinki ne yıldızlar tutulur,
Ne mehtap,
Nede bulutlar,
N e d e s e n.....
Gördüğün gibi işte, geriye sadece hayal kalıyor.
19.06.2007 (Dnzl)
|
İhsan Ertem | Yüz Karası |
Olağanmış, doğalmış madenciler ölürmüş
Kömür karası üstü, zehirli dil yarası
Dikkat eden maçayı tek seferde bulurmuş
Nefesleri çaldınız, kaş ile göz arası
İnşallah, maaşallah, topladınız arpayı
Acemden ayakkabı, saat, küpe, kârpayı
Milletin canı çekse pullu, boklu sarpayı
Gönderdin polis jopu, asker kasaturası
Şehit kelle gözünde, hak arayan çapulcu
Vatan diyen turancı, özgürlük diyen solcu
İstikbal belirliyor yobaz, nuskacı, falcı
İnsan hayatlarının olmaz yazı turası
Kurcalayıp bozdunuz, değişmez yasaları
Taşeronla kurdunuz, pazarlık masaları
Kömür ile değişip Cemal’i, Musa’ları
Yaptınız maaşları anca kefen parası
Yüzleri kara elmas, sırf görünür gözleri
Bir avuç su yeterli, temizler bu yüzleri
Göller, denizler yetmez arıtmaya sizleri
Nemrud’un, Firavun’un, Süfyan’ın maskarası
Sönsuza dek süremez tiranlığın, sömürün
Biter din ticaretin, baki sürmez ömürün
Sadaka dağıttığın, torba torba kömürün
Canla takas edildi, ödendi faturası
Sanki afrika, sanki soma değil, Somali
Satılmış, kiralanmış,köleleşmiş Soma’lı
Taziyeye gelinmez jandarmalı tomalı
Tarihin, insanlığın, islamın yüzkarası.
|
Affan Dede | Yüz Metrekare Ayrılık |
Ev soğuk
Mutfak ile kırgınız
Misafir odasına gelen giden yok
Çocuklar zıplamıyor koltuklarda
Belki de bize inat
Şimdi kan ağlıyor gibiler..
Fabrika ayarlarını özlemişiz.
Dış kapıda başlıyor karanlık
Girişi huzur-bozan hüzün kaplı ev..
Hani çocukların mızmızlanması
Mutfaktan gelen yemek kokusu hani
Nedir bu açlık sahi..
Huzur kokan ev nerde
O tükenmeyen seramoni, her akşam.
Soruyorum ya..
Susuyor herşey!
Gardropp susuyor
Elbiseler nakaratta
Sadece duvarların bağırtısı var
Biliyorum, cevapsızlığı
Yine de soruyorum
Cevabını bile bile soruyorum
Utanmıyorum.
Cüretini ömrümden alan insanım benim
Hem Muhammedî gönlüme yaslanıp
ve hem gündelik 'şeriati' tavırlarıma gücenen insanım:
Şimdi ebu zer vâkârıyla daha isyankar ve daha asiyim
Sabırsızım!
Kim vurduya giden maktül gibi sevgimiz..
Artakalansa iki cam biblo
paramparça..
Evin zerresine nakşolmuş koşuşturmaları
şimdi birer payandadır omzuma..
Biraz tebessüme kaçıyorsa rengim
bundandır..
Eli kırılası leheb gibiydiler
Camdan biblolarımızı düşürenler
Kurufasulyeye kan doğrandı
ve hesabı biz ödedik.
Afiyetle çıkıp gittiler
Geriye bir sessiz ev,
iki kırık biblo
ve bağrışan duvarlar kaldı.
insan yalnızlaşınca
geceye ay doğmuyor
Zifirî karanlıktır zaman.
Bir şekilde hicran yağıyor göz-yüzü'nden
Yüz metrekarelik ayrılık başlıyor
Yüz metrekare yalnızlık..
Ne oldu bize böyle..
|
Ali Ertürk | Yüz lira borç |
YÜZ LİRA BORÇ
İsteyemedim kimseden
Bir lira borç.
Hatta verip almadıklarımdan bile.
Zordayım bu akşam,
Umudum sizde,
Gökyüzünden tanıdık yıldızlar.
Dardayım,
Nolur,
Yüz lira borç verin bana.
Billahi yarın veririm.
Bursa 12 mayıs 2010
|
Sinan Aydındağ | Yüz on yedi gün sonra |
Yüz on yedi gün sonra hasretlik bitecek 21/01/2004
Oğlunuz tekrar eve dönecek
Neşenize bir neşe daha katacak
Bekleyin yüz on yedi gün sonra.
Antalya’da deniz varmış bana ne
Turunçgillerin vatanıymış bana ne
Ay batmış güneş çıkmış bana ne
Sizden ayrı cennet olsa bana ne.
|
Şükrü Topallar | Yüz Nakli |
Yüz kerrede yapılsa yüzsüzlere yüz nakli,
Sevinmeyin yüzsüzler; yüzsüzlük kalır baki.
Şükrü Topallar
30. Mart. 2012 İzmit
|
Ufuk Bayraktar | Yüz On İki (Düzyazı) |
112 ACİL SERVİS’İ NASIL BİLİRSİNİZ?
Günün ne getireceğinden habersiz uyandım yine. Televizyondaki uyanışlar kadar renkli değil hiçbir uyanışım. İlk günaydın genellikle 112 istasyonunda gelir her şeye rağmen gülümseyen bir dudaktan. Ve o ‘’günaydın’’a dek düşünülür uzaktaki herkes…
Beyazlarına beyazlar katmakta durmadan şehir. Ve bütün bir şehir senin bir an önce gelmeni bekler. Zaman zaman bilinir çektiğin çile, bilinir değerin; zaman zamansa bilinmez… Herkes kendini bilir tek!
İlk iş ambulanslar kontrol edilir tek tek. Kolay değil bir insanın hayatı; bazen gözden kaçabilecek küçük bir ampul ilaçtır hayat. Amaç, pamuk ipliğine bağlı yaşama bir ilmik daha atmaktır. Omuzlarda ağır bir yük, kalplerde bir işe yaramanın sevinci ve ‘’var olmanın dayanılmaz hafifliği…’’
Kontroller ve eksiklerin giderilmesinden sonra başlar bizim maceramız. Tam 24 saat boyunca bir an olsun durmayan telefonlara cevap vermek zorundasınız. İşi gücü olmayanlar nedense yalnız bırakmazlar bizi: ilan-ı aşk edenler mi dersiniz, bütün öfkesini kusup küfredenler mi… Bazense daha bir acı çalar telefon; birinin bize ihtiyacı vardır ve hiç susmayan telefondan yer edinebilmişse ulaştırır sesini bize. O an zaman durur sanki. Umut sizsiniz… Tanrım! Ne ağır bir sorumluluk bu… Her şey unutulur o an, bütün tıbbi bilgiler tek tek hatırlanır. Bir yürek, ancak böyle yaşama bağlanır…
Bazen bir kalp krizidir gidilen hasta, bazen trafik kazası… ve varılan her hasta ‘’en ağır hasta’’dır, bunu bilmelisiniz! Dedim ya; herkes bir tek kendini bilir ve vardığınız her yer insanın kendi bencilliğidir. Korkudan ne yapacağını bilmez bir sürü insan karşılar sizi, hastaya müdahale ederken, bir yandan da onları sakinleştirmelisiniz: hayatta en yalnız olduğunuz andır bu! Bütün hareketleriniz kontrol altındadır ve dilinizden dökülecek kelimeler beklenir korku ve umutla… Siz de korkarsınız; doğabilecek her aksilik hayat vermek için dokunan ellerinizden bilinir; herkes kendini bilir…
İnsanların en panik olduğu anlarda yanlarında olursunuz. Olumsuzluklar arada bir yaşansa da genelde bilinir kıymetiniz. Size vurmak için uzanan ellerin, ellerinize sarıldığını da bilirsiniz… Siz de en çok kendinizi bilirsiniz, hastalığa düşmeden bilmezsiniz…
Zamana karşı savaşınızda hep galip olmak istersiniz. Çoğu zaman zafer sizindir ama mağlubiyetleriniz de olur… Bunu anlatamazsınız kimseye; o an sizin de anneniz ölmüştür! Ama demir perde inmiş bir kere kalbe, hissettiremezsiniz. Bir sonraki savaşta kazanabilmek için güçlü kalmalısınız…
Bütün enerjiniz gün boyu boşalır boşalır, tekrar dolar… Anka kuşu gibi; her yangının ardından, kendi küllerinden doğar savaşma kabiliyetiniz. Ve 24 saat bitip dinlenmeye çekilene dek, ölüp ölüp dirileceksiniz…
Hiç kimse sizi bilmeyecek, herkes kendini bilecek. Her umutsuzluğa, yeni bir umut olup dikileceksiniz. Hiçbir zaman heykeliniz dikilmeyecek; isimsiz kahramanlar olup bir gün gerçekten öleceksiniz; yaşamanın aslında ne olduğunu hissederek…
|
Uğur Musab Şahin | Yüz Verirsen Danaya |
Dün, hak edenlerin hayallerini süslerdin
Bugünse, hak etmeyenlerin oyuncağısın.
Paramparça, bölük pörçük ve kırık dökük
Gönül bahçelerinde, sefa salıncağısın.
Daha buzağıyken yüz verirsen danaya,
Kasap’a kuyruk sallar, boynuz atar anaya.
Aç ağız aç kalamaz, fırıncıya kuyruk sallar,
Davulu görünce oynar, ölüyü görünce ağlar.
Adam yere bakar, su ağır akarsa kork denir
Cambaz ipte, balık diptedir, devir o devir.
Adam adamdır, olmasa da hiç parası pulu,
Eşek eşektir, semeri ipek olsa da bez çulu.
El yaptığından değil, yapmadığından mesul.
Amaç yaşamak mı, yaşatmak mı adabı usul
Ne yapacağımı söyle, düşündüğümü bırak.
Çiçeğin dikeni mi, dikenin çiçeği mi bak.
2002
Hiçbir şey yolunda gitmezken, bir de sen gittin yar
Şans diye bir şey yoksa bil ki kader de, kısmet var..
Adın dilimin tadıydı, haz veriyordu aşk yarası.
Gül verene gülüvermek midir, yüreğimin yarısı?
Vazgeçemediklerim vazgeçirdi, bu hayattan.
Kalbi bende olmayanı taşıdım, ağır dünyadan.
Kurduğum hayali, başkasıyla yaşıyorum ben?
Ben: Bana layık gördüm, hak etmedim sandın sen.
Hayatın tadını değil, ben kaçabilsem senden.
Sen bensiz yapamazdın, keyfini kaçırdım desem.
Hafıza geriliği mi, yara derinliği mi unutman
Senin unutman, akıl yerine yüreğinde olmam.
Akıl yürekten öndedir, yüreği değil aklı duy
Yedisinde neyse yetmişinde o, değişmez huy
Kaderle keder ayrıdır, kader alın yazısı
Keder kimine çile, kimi için yürek acısı.
2002
Emanet ödendi, amel faturasını taşımaktayım.
Mülk sahibi beni bekliyor, ecelime koşmaktayım.
Nereden, niçin nereye bin dört yüz yıllıki soru.
Ölmeyeceğini sanan nefis, bu ne meyl-i kusuru?
2000-
Hoş ve rahat yaşama arzusu, kötü sonuca sebep.
Başkasında kusur aramayı, kusur bilmektir edep.
Her risk başarı değil ki, her başarı mutlak bir risktir.
Ömür; Ne kadar değil, niçin yaşadığını bilmektir.
Hep iyi niyetimden kaybettim bak, bugüne değin.
İyi niyetimi de kaybettim, heba oldu onca emeğim.
2002
Ne kadar zor, ölümü beklemeden ölmek
Ve yatağında, öleceğin günü beklemek
Gerçeği saklama telaşında ki, ev ahalisi.
Ziyarete gelen, aynı dostlar ziyaretçisi.
Fısıltılı muhabbet, sık çalan telefonlar.
Sanki başında değirmen taşı, gramofonlar
“İyisin” der, umursamazların umursayanı
Misafirin yanında, ağlamazların ağlaması
Başucunda, on gün duran meyve sepeti
Eşinin kurmaya çalıştığı, sahte empati
Ne kadar zordur, çayda şeker gibi erimek
Uykuda geçecek geceyi, uyanık geçirmek
2018
|
Abdulkadir Özdem | Geçilemez Çanakkale |
Çanakkale yüz yaşında,
Bir asırlık Çanakkale
Yedi düvel bir olsa da,
Geçilemez! Çanakkale.
Düşman sardı etrafımı,
Denizleri dağlarımı,
İşgal edip bir su gibi,
İçilemez! Çanakkale.
Ben kahraman Türk oğluyum,
Soyum, sopum belli benim.
Orta Asya Anayurdum,
Göçülemez! Çanakkale.
Seyit Onbaşı burada,
Yahya Çavuşum şurada.
Dağ başında bir ot gibi,
Biçilemez! Çanakkale.
Yüzbaşı Ramazan Ağa,
Hamidiye tabyasında.
Ey İngiliz, ey Fransız,
Saçılamaz! Çanakkale.
Top mermisi havalandı,
Mahmut Çavuşun izniyle
Batırıyor Bouvet'i
Açılamaz! Çanakkale.
Mayın döşe ey Nusret’im
Hafız Nazmi’nin eliyle.
Batır bütün gemileri,
Tutulamaz! Çanakkale.
Kilitbahir'li Hasan Bey,
Top mermisi atıyordu.
Kürdü, Laz'ı hep birlikte,
Ayrılamaz! Çanakkale
On sekiz mart denizlerde,
Hintli, İskoç, İzlandalı
Saldırıyor hep birlikte,
İtilemez! Çanakkale.
Anlatmaya çalıştığım,
Hayalimde Çanakkale.
Birlik ile beraberlik,
Bölünemez! Çanakkale.
Ayrılamaz! Tutulamaz!
Geçilemez! Çanakkale...
Erzurum/18 Aralık 2014
|
Süheyl Türkoğlu | Yüz Sürdüm Allahıma |
Yüz sürdüm Allahıma
Yalvarıp yakardım
Adalet diledim
Yarattıklarına.
Revamı Afganistan
Zulümler beşiği
Sen bilirsin deyip
Açtım avuçlarımı.
Irak'ta acımasız
Vurdular herkesi
Şikayetim var
Durdur bunu mevla.
Güzelim Lübnan
Yerle bir oldu
Masum kanı emiyor
Canavar riya.
Affet beni Tanrım
Doğrusunu bilemedim.
Yüzleşirse dürüstlükle,
Ağlar Amerika.
|
Ozan Daniel Eicher | Yüz Yetmiş Sekiz |
Yüz yetmiş sekizinci günüm senle ortak hayatımda
Yüz yetmiş yedinci sancım senle olan
Yüz yetmiş altıncı gün doğuşu; güneşsiz, bulutlara karşı
Ve yine aynı hisler aynı dilekler
Bugün yağmurlar yağmalı
Bulutlar dağılmalı
Ve güneş yeri göğü aydınlatmalı
Bugün yağacak yağmur gözyaşlarım olmalı
Gözyaşlarım kalbimden akıp
Seni söküp atmalı
Kapatmalı en derin yaramı
Yeni günde yeni güneş yüzüme vurduğunda
Yeni bir ben olmalı
Ruhum ışıldamalı
Senin gölgen üzerime vurmuyorken
Bir anı da böyle yaşamalı
Ve bende güneş doğarken sende gece olmalı
Buzlarım erirken ayaklarına karlar yağmalı
2/5/'7 - 05:42
|
Hasan Sancak | Yüz senede bir gelir-“Böyle Yiğit Kahraman” TÜRK Milleti unutma-Atatürk senin Atan |
Samsun ufkundan doğdu-Atatürk denen güneş
Gerçekten çok sevindi-anne baba ve kardeş
Sesine ses vermiştir-Türk Milleti topluca
Esenlikle tütmüştür-evlerde bütün baca
Yüz senede bir gelir-“Böyle Yiğit Kahraman”
TÜRK Milleti unutma-Atatürk senin Atan
Acı keder yerine-geldi millete sevinç
Hepsi ayağa kalktı-kendisine geldi dinç
Amca dayı ve nine-senin sevginle yaşar
Atam bizi kurtardın-ağlıyorken zarı zar
Yüz senede bir gelir-“Böyle Yiğit Kahraman”
TÜRK Milleti unutma-Atatürk senin Atan
Kuru ekmek yiyorken-bize verdin besini
Türk Milleti duymuştur-Atatürk’üm sesini
Hainler ve düşmanlar atıldı memleketten
Bütünüyle kurtulduk-çok kötü bir illetten
Yüz senede bir gelir-“Böyle Yiğit Kahraman”
TÜRK Milleti unutma-Atatürk senin Atan
Güneş gibi ısıttın-ruhumuz içimizi
Hiç unutmayacağız-Atatürk’ümüz sizi
Karanlıkta kalmışken-millet buldu ışığı
Harekete geçirdin-ülkemdeki her sağı
Yüz senede bir gelir-“Böyle Yiğit Kahraman”
TÜRK Milleti unutma-Atatürk senin Atan
Kol kanadı kalkmayan-bu halk buldu saygıyı
İçimizden attın Sen-unutturdun kaygıyı
Şerefli asaletli-milleti oluşturdun
Aynı hedef potada-bizleri buluşturdun
Yüz senede bir gelir-“Böyle Yiğit Kahraman”
TÜRK Milleti unutma-Atatürk senin Atan
Sana bakan gözlerim-Atam Seni gözlerim
Bağımsız millet yaptın-sonsuza dek özlerim
81 il topluca-ilçe belde ve köyler
Öğretmen Hasan söyler-hepsi dualar eyler
Yüz senede bir gelir-“Böyle Yiğit Kahraman”
TÜRK Milleti unutma-Atatürk senin Atan
|
Yusuf Tuna | Yüzbaşı Songül Yakut şehit oldu |
Jandarmanın ilk kadın komutanı,
Yüzbaşı Songül Yakut şehit oldu.
Canından aziz bilmişti vatanı,
Yüzbaşı Songül Yakut şehit oldu.
Babası ölünce yetim kalmıştı,
Zorlukla okuyup asker olmuştu.
Gönlü vatan aşkı ile dolmuştu,
Yüzbaşı Songül Yakut şehit oldu.
Hain olanlarca hedef tutuldu,
Ergenekon kumpasında atıldı.
Sonra aklanıp orduya katıldı,
Yüzbaşı Songül Yakut şehit oldu.
Anasının elinden öpüyordu,
Yüreğinde fırtına kopuyordu.
Şimdi Siirt'te görev yapıyordu,
Yüzbaşı Songül Yakut şehit oldu.
Yusuf ağlasın Kato ile Gabar,
Şenoba'dan ulaştı kötü haber.
Aydoğan Aydın Paşayla beraber,
Yüzbaşı Songül Yakut şehit oldu.
|
Avni Temiz | Yüz Yıl Önce Yazıldı Çanakkale Destanı |
Yurdun dört bir yanında işgaller başlamıştı
İtilaf devletleri bölüşürken vatanı..
Elde kazma kürekle düşmanı taşlamıştı,
-Binlerce şehit verdik unuttun mu atanı
-Yüzyıl önce yazıldı, Çanakkale destanı..
Üç yanı denizlerle çevrili vatanımız
Bu vatan için aktı nehir gibi kanımız
Kemiği sızlar şimdi toprakta yatanımız;
-Bizler için can verdi unuttun mu atanı
-Yüzyıl önce yazıldı, Çanakkale destanı..
Atatürk'ün hedefi Akdenizdi gidişte
Seyit Onbaşı topa mermiyi sürdü işte
Allah'ın izni ile hedefi buldu işte;
-Onlar ekmek yemedi, sen ye diye pastanı
-Yüzyıl önce yazıldı, Çanakkale destanı..
Allah Allah diyerek düşmana vuruyordu
Al kınalı kuzular toprağa düşüyordu
Şaşırmıştı düşmanlar geriye koşuyordu;
-Unutma, unutturma, Şehitlerini tanı
-Yüz yıl önce yazıldı, Çanakkale destanı..
Son damla kan akmadan, Türk'e kefen biçilmez,
Yedi düvel anladı Çanakkale geçilmez,
Şahadet denen şerbet vatan yoksa içilmez;
-Bırakmak için bize bu güzelim vatanı
-Yüzyıl önce yazıldı, Çanakkale destanı..
18.12.2013
|
Mikdat Bal | Yüzde doksan |
Çok gezdim dolaşdım dünya sathında
Kendime dönmeye yol bulamadım
Çok günah işledim bu hayatımda
Nefsine mukayet kul olamadım
Uyanığım sandım uyudum gezdim
Günah ben işledim şeytana kızım
Nefsime zulmettim herkesi üzdüm
Ben bir diken oldum gül olamadım
Zararla ulaştım dünden bu güne
Utanırım dönüp bakınca düne
Günahı işledim günah üstüne
Sevaplardan yana bol olamadım
Ettiklerime çok pişmanın şimdi
Öyle ağır bir yük sırtıma bindi
Gözyaşımın çoğu dünya içindi
Damlaya damlaya göl olamadım
Mikdat der Rabbime ayandır halim
Yüzde doksan dokuz benim misalim
Kendimden kaçardım olsa mecalim
Kendimi atacak çöl bulamadım.
|
Subsets and Splits