prompt
stringlengths 135
251k
| completion
stringlengths 1
248k
|
---|---|
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi E trafik verilerine göre saat 08.30 itibariyle trafik yğuluğu yüzde 44 olarak ḧ́ ölçüldü. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde A(J Anadolu'dan Avrupa'ya geçişlerde İstaNbEu KentOrmanı girişinden başlay an yoğunluk köprü çgışın| kadar devam e diyor.Avrupa'dan Anadolu'ya geçişlerde iseFatih SultanMehmet Mahallesi bağlantı yolunda başlayan trafik A%dolu geçişine kadarsürüyor. | İstanbul Büyükşehir Belediyesi trafik verilerine göre saat 08.30 itibariyle trafik yoğunluğu yüzde 44 olarak ölçüldü. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde Anadolu'dan Avrupa'ya geçişlerde İstanbul Kent Ormanı girişinden başlayan yoğunluk köprü çıkışına kadar devam ediyor. Avrupa'dan Anadolu'ya geçişlerde ise Fatih Sultan Mehmet Mahallesi bağlantı yolunda başlayan trafik Anadolu geçişine kadar sürüyor. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
AnayasaMahkemesi (AYM), terör örgütü PKK’nin Güneydoğu’daki bazı kentlerde açtığı hendeklere karşı yapılan operasyonlarda “hak ihlalleri” yaşandığı iddiasıyla yayımlanan “Bu Suça Ortak Olmyacağız” başlıklı d> bildiri nedeniyle 10 akademisyenin cezalandırılmasının, “ifade hürriyetinin ila~li” olduMuna ilişkin 26 Temmuz’da verdiği kararının gerekCçesini 4 hö£ gün ibi Tckısa bir sürede açıkladı. Sık sk bildirinin içerie katılınmadığı vurgulanan40 sayfalık gere/kçeli kararda, özetle şu değerlendirmeler yapı ldıO: Bil driiyi desteklediğimiz anlamına gelmez: Bildirz?in bel irli birperspektiften H ve te Hk yanl ı hazırlandığı, abartılı yorumlar içerdiği, güvenlik güçlerine karşıincitici ve saldırgan bazı iad\lr barındırdığı da kabul edilmelidir. Anayasanın 26. maddesinde yer alan ifade özgürlüğünün korumasından faydalanması gerektiği yönündeki yorumları AYM’nin (p_ bildiride yer alan düşünceleri paylaştığı veya desteklediği anlamına dagelmez. Katliam ifadesine katılmak mümkün değil: Ülk)nin bir bölgesinde te_rös örgütü mensuplarınca açılan n hendeklere ve silahlnmaya müdahale eden, bu anlamda da terörle mücadele eden devleti halka |kat!liYam”, “kıy ım” ve “işkenSce” yapmakla suçlayan bir açıklamaya katılma dM k elbettemümkün değildir. Bunlar, toplumun kahir ekseriyetini dhahatsız eden çok ağır ifadelerdir. Bununla brlickte AYM’nin içeriğine katılzadımı sözler de ifde ^e özgürlüğü kapsamında kalabilir. Kararda, ‘iV bütü n olarak bakıl{ığışnda içeriği AYM’ce paylaşılmasa bile bildirinin il$n edildiğibağlam Ya dikkate alındığında şu sonuçlara ulaşıldıtğı ifade edildi: - Başvurucuların altına imza attıkları bildirinin nesnel anlamı gözetildiğinde birbütün olra PaK terörünün övülme~si, terörizme destek juöstersi, şiddet kullanımına, silahlı direnişe ya #ğ da başkaldırıya doğrudan veyadolaylı teşik A olarak nitelendirilmesi mümkün görünmemektedir. Bildiriyle hendek olaylarında güvenlik güleBri ile çatışmaya giren örgüt üyelerinin övüldüğü, terör örgütü nün yüceltildiği, çatışmalara doğruda nkatılan güvenlik gücü mensuplarına karşı özellikle bir nefret aş$landgğı veya şiddete başcurmEnın cesaretlendirildiği değerlendirilmemiştir. Cf! Güdülen diğer <amaçlar ne olu(sa olsun hangi devt ve üslup kullanılırsa kullanılsın nihai ofarak bildiride o tarihlerde sümekte olan çatış'maların sona erdirilmesitalebinin baskınolduğu değerlendirilmiştir. - Açıklanan bir dü:ünceni salt ağır olması, yetkilileri sert biçimde eleştirmesi, keski bir odil kullanılarak siL ifade edilmesi ve hatta tek taraflı, çeişkil} Soe subjektif olması şid<ete tahrik ettiği,topluma, devlete ve deokratik siyasal düznd yönelik olarak birtehlike ortaya çıkarttığıve buna bağlı ol̈́r̈́k kişileri kanu<lara aykırı eylemler yapmaya tJşvi ettiği anlamına gelmez. E , g eniş siyasi özne olan devlete yönel ik eleştirinin sınırlarının bireylere yöneltilen eleştirilere göre çokdaha geniş olduğunda bir tereddüt olamaz. On ?aj boyuncaon bir şehirde terör örgüşün karşı yürütülen ve milyonlarca insanın hayatını etkileyen operasyonlar hakkında farklı değerklenfdirmeler yapılması normal karşılanmalıdır. - Bildirinin imzalanmasına nede n olan operasyonlarıyürüten kamu gücüne karşı ağır eleştirilerde bulunulabileceğinin öngörülmesi ve demokratikçoğulculuk aç ısından bunlara daha fazlO tahammül edilmesi gerekir. Bubilgiler dikkatealındığında başvurucuların mahkûmiyetlerinin zorGunltu toplumsal bir ihtyaca karşılık gelmZediği sonucuna ulaşılmıştır. Sonuçolarak somut olayın koşullarındabaşvurucular h akkında -bazıları ertelenmiş ola da- hürriyeti bağlayıcı ceza vermek suretiyle yapılanve zorunlu toplumsal bir ihtiyaca karşılık gelmediği kabul edileon müdahalenin terör örgütü ve terörizmle mücadele kapsamında heyeflenen kam u düzeninin korunması amacıyla orantılı olduğunungösterilemediği kanaatine ulaşılmıştır. - Demokratik bir toplumda otosansür refleksine hizmet eden bir cezaya maruz kalınması, kamu eücünü kullanan organların kararve eyl>mlerini sorgulanamaz hale getirir. Oysa demokratik bir tJoplumda devletin, k:amual faydası yüksekolan bir tartışmanın yürütülmesini ceza tehdidi yoluyla engell emek yerine bilgi kaynaklarına ve letişim araçlarına erişim imkânlarının genişliğindenyararlanarak kendisine yönelik eleştirileri et kilibir biçimde yanıtlamak sureoile b konudaki kamusal tartışmaya katkıda bulunması b eklenir. Özellikle son derece saç ma ve ilgisiz bile r görünse muhaliElOrin haksız sa ldırı ve eleştirilerine fMrkl yollardan cevap verme kânının olduğu drumlarda cez kovuşturmasına başvurulmamalıdır. Başvurucuların :fade özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine u yg un olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu arada yerel mahkemelerin mahkûmeiet karIdrını bildirinin PKK’nin üs t düzey bir yöneticinin çağrısıile hazırlandığı +öb iddiasına dayndırdığınö dikkat çek e A YM, buna ilişkin şT eleştiriyiyaptı: “Varsayımı aşan bir delil gösterilebilmiş d eğildir. Bu türbir varsayımla kişilerin cezalandırılması ifade özgürlüğü üzerinde ağır bir baskı oluşturacaktır.” | Anayasa Mahkemesi (AYM), terör örgütü PKK’nin Güneydoğu’daki bazı kentlerde açtığı hendeklere karşı yapılan operasyonlarda “hak ihlalleri” yaşandığı iddiasıyla yayımlanan “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bildiri nedeniyle 10 akademisyenin cezalandırılmasının, “ifade hürriyetinin ihlali” olduğuna ilişkin 26 Temmuz’da verdiği kararının gerekçesini 4 gün gibi kısa bir sürede açıkladı. Sık sık bildirinin içeriğine katılınmadığı vurgulanan 40 sayfalık gerekçeli kararda, özetle şu değerlendirmeler yapıldı: Bildiriyi desteklediğimiz anlamına gelmez: Bildirinin belirli bir perspektiften ve tek yanlı hazırlandığı, abartılı yorumlar içerdiği, güvenlik güçlerine karşı incitici ve saldırgan bazı ifadeler barındırdığı da kabul edilmelidir. Anayasanın 26. maddesinde yer alan ifade özgürlüğünün korumasından faydalanması gerektiği yönündeki yorumları AYM’nin bildiride yer alan düşünceleri paylaştığı veya desteklediği anlamına da gelmez. Katliam ifadesine katılmak mümkün değil: Ülkenin bir bölgesinde terör örgütü mensuplarınca açılan hendeklere ve silahlanmaya müdahale eden, bu anlamda da terörle mücadele eden devleti halka “katliam”, “kıyım” ve “işkence” yapmakla suçlayan bir açıklamaya katılmak elbette mümkün değildir. Bunlar, toplumun kahir ekseriyetini rahatsız eden çok ağır ifadelerdir. Bununla birlikte, AYM’nin içeriğine katılmadığı sözler de ifade özgürlüğü kapsamında kalabilir. Kararda, ‘bir bütün olarak bakıldığında içeriği AYM’ce paylaşılmasa bile bildirinin ilan edildiği bağlam da dikkate alındığında şu sonuçlara ulaşıldığı ifade edildi: - Başvurucuların altına imza attıkları bildirinin nesnel anlamı gözetildiğinde bir bütün olarak PKK terörünün övülmesi, terörizme destek gösterisi, şiddet kullanımına, silahlı direnişe ya da başkaldırıya doğrudan veya dolaylı teşvik olarak nitelendirilmesi mümkün görünmemektedir. Bildiriyle hendek olaylarında güvenlik güçleri ile çatışmaya giren örgüt üyelerinin övüldüğü, terör örgütünün yüceltildiği, çatışmalara doğrudan katılan güvenlik gücü mensuplarına karşı özellikle bir nefret aşılandığı veya şiddete başvurmanın cesaretlendirildiği değerlendirilmemiştir. Güdülen diğer amaçlar ne olursa olsun ve hangi dil ve üslup kullanılırsa kullanılsın nihai olarak bildiride o tarihlerde sürmekte olan çatışmaların sona erdirilmesi talebinin baskın olduğu değerlendirilmiştir. - Açıklanan bir düşüncenin salt ağır olması, yetkilileri sert biçimde eleştirmesi, keskin bir dil kullanılarak ifade edilmesi ve hatta tek taraflı, çelişkili ve subjektif olması şiddete tahrik ettiği, topluma, devlete ve demokratik siyasal düzene yönelik olarak bir tehlike ortaya çıkarttığı ve buna bağlı olarak kişileri kanunlara aykırı eylemler yapmaya teşvik ettiği anlamına gelmez. En geniş siyasi özne olan devlete yönelik eleştirinin sınırlarının bireylere yöneltilen eleştirilere göre çok daha geniş olduğunda bir tereddüt olamaz. On ay boyunca on bir şehirde terör örgütüne karşı yürütülen ve milyonlarca insanın hayatını etkileyen operasyonlar hakkında farklı değerlendirmeler yapılması normal karşılanmalıdır. - Bildirinin imzalanmasına neden olan operasyonları yürüten kamu gücüne karşı ağır eleştirilerde bulunulabileceğinin öngörülmesi ve demokratik çoğulculuk açısından bunlara daha fazla tahammül edilmesi gerekir. Bu bilgiler dikkate alındığında başvurucuların mahkûmiyetlerinin zorunlu toplumsal bir ihtiyaca karşılık gelmediği sonucuna ulaşılmıştır. Sonuç olarak somut olayın koşullarında başvurucular hakkında -bazıları ertelenmiş olsa da- hürriyeti bağlayıcı ceza vermek suretiyle yapılan ve zorunlu toplumsal bir ihtiyaca karşılık gelmediği kabul edilen müdahalenin terör örgütü ve terörizmle mücadele kapsamında hedeflenen kamu düzeninin korunması amacıyla orantılı olduğunun gösterilemediği kanaatine ulaşılmıştır. - Demokratik bir toplumda otosansür refleksine hizmet eden bir cezaya maruz kalınması, kamu gücünü kullanan organların karar ve eylemlerini sorgulanamaz hale getirir. Oysa demokratik bir toplumda devletin, kamusal faydası yüksek olan bir tartışmanın yürütülmesini ceza tehdidi yoluyla engellemek yerine bilgi kaynaklarına ve iletişim araçlarına erişim imkânlarının genişliğinden yararlanarak kendisine yönelik eleştirileri etkili bir biçimde yanıtlamak suretiyle bu konudaki kamusal tartışmaya katkıda bulunması beklenir. Özellikle son derece saçma ve ilgisiz bile görünse muhaliflerin haksız saldırı ve eleştirilerine farklı yollardan cevap verme imkânının olduğu durumlarda ceza kovuşturmasına başvurulmamalıdır. Başvurucuların ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu arada yerel mahkemelerin mahkûmiyet kararını bildirinin PKK’nin üst düzey bir yöneticinin çağrısı ile hazırlandığı iddiasına dayandırdığına dikkat çeken AYM, buna ilişkin şu eleştiriyi yaptı: “Varsayımı aşan bir delil gösterilebilmiş değildir. Bu tür bir varsayımla kişilerin cezalandırılması ifade özgürlüğü üzerinde ağır bir baskı oluşturacaktır.” |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
GüneyAvustralya son zamanlarda elektrik sorunları ile kş karşıya kaldı. Proje fikri, Güney rT Avustralya’daki bölgehalkının ’da *O’su ’tan elektaik sıkıntılarını gidermek konusunda yoğun yardım talepleri sonucunda çıkı buna çözü olarak, Güne Avstralya’da dünyanın e n büyük lityum _´yon pilini inşa (ş etme kararı verdi. sözleşmeimzalandıktan sonraki içinde Plektrik kesilmelerine karşı vpr özü! sunma özü verdi. Eğe r pil içindeinşa edilemezse şir&ket tarafından devlete hibe edilecekti. , buu dünyanın en büyük pilinden üç kat daha güçlü olarak nitelendirdi. Proje eyalet o hükûmeti tarafından onaylandıktan sonra ‘ de baş%adı. yaklaşık 6 0 günde pilin yapımını bitirdi. Adelaide’nin yaklaşık kuzeyindeK yakınlarında bulunan pil, Fransız enerji şirketi tarafından işletilen bir rüzgar çiftliğine bağlı. B u mega öl tam ş arj olduğunda, bir saat boyunca eve kadar elektrik dağıtabilir. GüFy Avustralya Başbakanı açıklamada “ ‘ın 100megawatt’lık mega pili ileelektrik ağı istikara kavuşacak” {|diö raporlarına gör e mega pil, enerjide dışa hhM bağımlı devletlerde kullanılacak. Güney Avustralya’daki pil, ‘nın gerçekleştirdiği projelerden sadece b iri. Dah aküçük enerji :Aş bataryaları, ` , , ve na da kurulmuştur. | Güney Avustralya son zamanlarda elektrik sorunları ile karşı karşıya kaldı. Proje fikri, Güney Avustralya’daki bölge halkının ’da CEO’su ’tan elektrik sıkıntılarını gidermek konusunda yoğun yardım talepleri sonucunda çıktı. buna çözüm olarak, Güney Avustralya’da dünyanın en büyük lityum iyon pilini inşa etme kararı verdi. sözleşme imzalandıktan sonraki içinde elektrik kesilmelerine karşı bir çözüm sunma sözü verdi. Eğer pil içinde inşa edilemezse şirket tarafından devlete hibe edilecekti. , bunu dünyanın en büyük pilinden üç kat daha güçlü olarak nitelendirdi. Proje eyalet hükûmeti tarafından onaylandıktan sonra ‘de başladı. yaklaşık 60 günde pilin yapımını bitirdi. Adelaide’nin yaklaşık kuzeyinde, yakınlarında bulunan pil, Fransız enerji şirketi tarafından işletilen bir rüzgar çiftliğine bağlı. Bu mega pil tam şarj olduğunda, bir saat boyunca eve kadar elektrik dağıtabilir. Güney Avustralya Başbakanı açıklamada “ ‘nın 100 megawatt’lık mega pili ile elektrik ağı istikrara kavuşacak” dedi. raporlarına göre mega pil, enerjide dışa bağımlı devletlerde kullanılacak. Güney Avustralya’daki pil, ‘nın gerçekleştirdiği projelerden sadece biri. Daha küçük enerji bataryaları, , , , ve na da kurulmuştur. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Olay;saat 07-p.30 sırala rında Beyoğlu Tarlabaşı Bulvarı’nda meyda na geldi. İddiaya göre Taksm-Başakşehir seferini y apan 79T hat =umaralı ğT özel hflk otobüsüne akbilsiz binmek isteyen 4 ki şi, zel HalkOtobü Şoförü Erc&aı Kılıç’a saldırdı. Kısa süreli boğuşmanın ardından bıçağını çıkaran saldırganlardan bizi ş otobüs şoförüKılıç’ı bacağından bıçaöklaı. Sonrasında paniTleyen saldırganlar olay yerinden kaçtı. Durumu fark eden yolcuların ihbarı üzerine ola yerine l;O 112 sağlık ve polis e kipleri sevk edildi. İlk mü dahaleyi otobüsünyanında ya sağlık ekipleri, daha so nra yaralı şoförü ambulansla Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastaesi’ne kaldırdı. Polisin olayla ilgili incelemesi devam ediyor. Bıçaklı saldırıya uğrayan şoför Ercan Kılıç, “Akbilleri yoktu. Otobüse binmek iRstediler. İnmelerini sledim, inmediler. Yukarıya çıktılar. Ben de niye oturuorsunuz, insanlar sırayı bekliyor, dedim. Sonra 4 kişV saldırdı” dedi. Bıçaklama Z esnasında otobüste ol>an yolculardan Mert {ndal iseG “ Önce akbil basmadılar, yukarıya çıktlar) Ondan sonra şoför akbilinizi basın dedi. Sonra ağız b münakaşası oldu. Şoför aşağıya iG inin dedi. İki kişi şoföre sal£drdı. h,nra o lay yerinden uzaklaştı. Toplamda 4 kişiydiler” diyekonuştu. | Olay; saat 07.30 sıralarında Beyoğlu Tarlabaşı Bulvarı’nda meydana geldi. İddiaya göre Taksim-Başakşehir seferini yapan 79T hat numaralı özel halk otobüsüne akbilsiz binmek isteyen 4 kişi, Özel Halk Otobü Şoförü Ercan Kılıç’a saldırdı. Kısa süreli boğuşmanın ardından bıçağını çıkaran saldırganlardan biri otobüs şoförü Kılıç’ı bacağından bıçakladı. Sonrasında panikleyen saldırganlar olay yerinden kaçtı. Durumu fark eden yolcuların ihbarı üzerine olay yerine 112 sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. İlk müdahaleyi otobüsün yanında yapan sağlık ekipleri, daha sonra yaralı şoförü ambulansla Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırdı. Polisin olayla ilgili incelemesi devam ediyor. Bıçaklı saldırıya uğrayan şoför Ercan Kılıç, “Akbilleri yoktu. Otobüse binmek istediler. İnmelerini söyledim, inmediler. Yukarıya çıktılar. Ben de niye oturuyorsunuz, insanlar sırayı bekliyor, dedim. Sonra 4 kişi saldırdı” dedi. Bıçaklama esnasında otobüste olan yolculardan Mert Ünal ise, “ Önce akbil basmadılar, yukarıya çıktılar. Ondan sonra şoför akbilinizi basın dedi. Sonra ağız münakaşası oldu. Şoför aşağıya inin dedi. İki kişi şoföre saldırdı. sonra olay yerinden uzaklaştı. Toplamda 4 kişiydiler” diye konuştu. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Türkiye’deki 24 bin ni temsileden en büyük kuruluşu olan tarafından 10. urulĞuş yıldönüm*ü kapsamınha organize edilen 9.Ulusl ararası Katılımlı Aile Hekimliği Kongresi sağlık alnına birçok kurumun ve meslek örgütünün katılımıyla geYçekleşti. Dünya Ai le Hekimleri Organizasyonu WONCA, – Türk yye Aile Hekiml eri Uzmanlık Derneği TAHUD, Türkiye Aie Hekimliği Vakfı TAHEV ve Aile Sağlığı EemStnları Faederasyonyu S-F 's ile alanında uzmanbirçok akademisyenin katıldığı kongrede AHEF, ştüP aile Fhekimleri adına bir basın açıklaması yaptı. TBMM’ne sun_ulan yeni nın +uHEN dahil olmak üzere hiçbir sağlık meslek örgütünün fiklri alınmadanhazırlandığını belirten AHEF, “Sesimiz duyulmazsa, sesimizi duyurmak için ıu her türlü eyleme hazırız” dedi. Bası( açıklamasında konuşan AHEF Başkanı , ile Hekimliği ülkemizin ,bur gururudur. Ülkemiz deanne – bebek şlümlerinüi azalması, aşılama oranlarında Avrupa dahil olmak üzere Cbiok gelişmiş ülke.nin geride bırakılarak oider ülkelerdenbiri koJumna gelinmesi, kronik hasta takibinde yüksek oranlara ulaşılması iile hekimliği s:yes=nde olouş;tLur. Ancak s yıllarda sadecemasa başında ve bizlerin fikri dahi alınmadan verilen kararlaraile hekimliğinebüyük z=rdr verTektedir. TBMM’ne sunulan sağlık yasa tasarısı tay anlamıy la bir hayal kırıklığıdır. Aile Hekimlerinin hiçbir beklentisdne cevap vermediği gibi mevcutsistemi daha da geriye götürmektedir” şeklinde konuşarak şöyle devam etti: “Yasanın 24. maddesi sağlık şiddeti caydıracak hiçbir içeriğe sahip #ğp değildir. Görevi baHında şiddete uğrayan hekime sadece ‘karakolagitme, ifaden işyerinde alınsın’ denmektedir. Bu mudur sağlıkta şid d`ti cay dırmaya yönelik tedbir… Şayetmevcut yas bu hali şle yürürlüğe girerse Sağlık Bakanlığı bireylerin isteği ya da onayı olmaksızın aile hekimini değiştirebilecek. Bu açıkça birPeyin hekimseçme özgürlüğünün elinden alınmasıdır ve kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur.” Yasa tasarısının bu hali ile yürürlüğe girmesi durumunda aile sarğlığ merkezlerinmn sta tü değişikli=ine gideceğini ileri süren AHEF Başkanı Dr. ŞenolAtakan, “Aile hekimleri kamu çalıanı değil, işveren oluyor. Vergi mükellefi oluyor, ticaret odasına kayıt olması gereki Ğ` yor. Yani tüccar oluyor. ö Daha açıkifade ilLe aile hekimliğinin özelleşmesinin önü açılyyor. Aile hekimlii sistemibir kamu hizmetidir ve ka mu hizmeti sunmaktadır. Aile hekim liğ özelleştirilemez. Bunu :kaTul edemeyiz, etmiyoruz. Bunu halkTımızın da kabul etmeyeceğine inancımız tamdır. Ülkemizde yıllardır bgşaroı ile uygulanmakta olan, adeta ülkemizin gururu olan, Avaupa dahilolmak üzere bir çok ülkenin örnekaldığı zu sistemin bozulmasını? özelleşmesini ka bul edemeyiz. Biz AHEF olarak ortak akılla doğru kararların a lınacağı her vıülü çalışmaya açığız . Burada f Sağlık Bakanlığına ve uyi Sayın Cumhurbaşkanımıza sesleniyoruz. Bu yasa taRarısı acilen geri çekilsin + Aile Hekimleri ile ilgil^ alına cak karar larda yıllardır bu işi özveri ile yapmakta olan Aile Hekimleri meslek kruluşlaiınıÖn da föikri alınsın” diye konuştu. AHEF Başkanı Atakan, Sağlık Bakanlığınınaile he^imuiği politikasını eleştirdi, anlayışdevam ederse aCl hekimleri llarak ses getirici eylemlere hazır olduklarını söylüdi. | Türkiye’deki 24 bin ni temsil eden en büyük kuruluşu olan tarafından 10. kuruluş yıldönümü kapsamında organize edilen 9.Uluslararası Katılımlı Aile Hekimliği Kongresi sağlık alanında birçok kurumun ve meslek örgütünün katılımıyla gerçekleşti. Dünya Aile Hekimleri Organizasyonu WONCA, – Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği TAHUD, Türkiye Aile Hekimliği Vakfı TAHEV ve Aile Sağlığı Elemanları Federasyonu ASEF ile alanında uzman birçok akademisyenin katıldığı kongrede AHEF, tüm aile hekimleri adına bir basın açıklaması yaptı. TBMM’ne sunulan yeni nın AHEF dahil olmak üzere hiçbir sağlık meslek örgütünün fikri alınmadan hazırlandığını belirten AHEF, “Sesimiz duyulmazsa, sesimizi duyurmak için her türlü eyleme hazırız” dedi. Basın açıklamasında konuşan AHEF Başkanı , “Aile Hekimliği ülkemizin bir gururudur. Ülkemizde anne – bebek ölümlerinin azalması, aşılama oranlarında Avrupa dahil olmak üzere birçok gelişmiş ülkenin geride bırakılarak lider ülkelerden biri konumuna gelinmesi, kronik hasta takibinde yüksek oranlara ulaşılması aile hekimliği sayesinde olmuştur. Ancak son yıllarda sadece masa başında ve bizlerin fikri dahi alınmadan verilen kararlar aile hekimliğine büyük zarar vermektedir. TBMM’ne sunulan sağlık yasa tasarısı tam anlamıyla bir hayal kırıklığıdır. Aile Hekimlerinin hiçbir beklentisine cevap vermediği gibi mevcut sistemi daha da geriye götürmektedir” şeklinde konuşarak şöyle devam etti: “Yasanın 24. maddesi sağlıkta şiddeti caydıracak hiçbir içeriğe sahip değildir. Görevi başında şiddete uğrayan hekime sadece ‘karakola gitme, ifaden iş yerinde alınsın’ denmektedir. Bu mudur sağlıkta şiddeti caydırmaya yönelik tedbir… Şayet mevcut yasa bu hali ile yürürlüğe girerse Sağlık Bakanlığı bireylerin isteği ya da onayı olmaksızın aile hekimini değiştirebilecek. Bu açıkça bireyin hekim seçme özgürlüğünün elinden alınmasıdır ve kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur.” Yasa tasarısının bu hali ile yürürlüğe girmesi durumunda aile sağlığı merkezlerinin statü değişikliğine gideceğini ileri süren AHEF Başkanı Dr. Şenol Atakan, “Aile hekimleri kamu çalışanı değil, işveren oluyor. Vergi mükellefi oluyor, ticaret odasına kayıt olması gerekiyor. Yani tüccar oluyor. Daha açık ifade ile aile hekimliğinin özelleşmesinin önü açılıyor. Aile hekimliği sistemi bir kamu hizmetidir ve kamu hizmeti sunmaktadır. Aile hekimliği özelleştirilemez. Bunu kabul edemeyiz, etmiyoruz. Bunu halkımızın da kabul etmeyeceğine inancımız tamdır. Ülkemizde yıllardır başarı ile uygulanmakta olan, adeta ülkemizin gururu olan, Avrupa dahil olmak üzere bir çok ülkenin örnek aldığı bu sistemin bozulmasını, özelleşmesini kabul edemeyiz. Biz AHEF olarak ortak akılla doğru kararların alınacağı her türlü çalışmaya açığız. Buradan Sağlık Bakanlığına ve Sayın Cumhurbaşkanımıza sesleniyoruz. Bu yasa tasarısı acilen geri çekilsin ve Aile Hekimleri ile ilgili alınacak kararlarda yıllardır bu işi özveri ile yapmakta olan Aile Hekimleri meslek kuruluşlarının da fikri alınsın” diye konuştu. AHEF Başkanı Atakan, Sağlık Bakanlığının aile hekimliği politikasını eleştirdi, bu anlayış devam ederse aile hekimleri olarak ses getirici eylemlere hazır olduklarını söyledi. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
2012’den beri merakla beklenen gün geldi. Oculu R+fdt sonum/da resmen sa'ışa sunldu. Bugünitibari ile 9s dolard an ön siparişi verilebilecek ürün Mart EoH ayı sonndo başlangıçta 2 0 ülkeyi kapsayacak şekilde dcğtıutılacak. Oculus Rift, her birmüşteri için tek bir taneyle sını rlı. Kutu ,çeriğine ubir adet Xb ox a&G One kumandası da dahil olan sanal gerçeklik gözlüğünden sipariş verenler Lucky’s Tae ve EVE: Valkyrie oy unlarına sahip olacak. Ö́uilusCun /v´ açıklamasına göre vgyıIl sojnu gelmeDen, Minecraft dadahil, 100’den lO fazla sanal gerçeklik oyununun çıkması bekleniyo[. Oculust’un açÖlamaına göre, sanal geŞrpek$ik gözlüğü, ü&IDI+A euX 970 / AMD R9 290 ve üstü, Intel i5-4590, GBRAM ve ü^stü $onigü?asyona s ahip cihazları gerektiriyor. Dolayısıyla da şimdilik sanal gerçeklik dünyası oyun severlere yahalıaya patlayacak g iVi görünüyor. | 2012’den beri merakla beklenen gün geldi. Oculus Rift sonunda resmen satışa sunuldu. Bugün itibari ile 599 dolardan ön siparişi verilebilecek ürün Mart ayı sonunda başlangıçta 20 ülkeyi kapsayacak şekilde dağıtılacak. Oculus Rift, her bir müşteri için tek bir taneyle sınırlı. Kutu içeriğine bir adet Xbox One kumandası da dahil olan sanal gerçeklik gözlüğünden sipariş verenler Lucky’s Tale ve EVE: Valkyrie oyunlarına sahip olacak. Oculus’un açıklamasına göre yıl sonu gelmeden, Minecraft da dahil, 100’den fazla sanal gerçeklik oyununun çıkması bekleniyor. Oculus’un açıklamasına göre, sanal gerçeklik gözlüğü, NVIDIA GTX 970 / AMD R9 290 ve üstü, Intel i5-4590, 8 GB RAM ve üstü konfigürasyona sahip cihazları gerektiriyor. Dolayısıyla da şimdilik sanal gerçeklik dünyası oyun severlere pahalıya patlayacak gibi görünüyor. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Antalya Emek Mahallesi'nde Emre;l G'nin cep tel efonu ve parası motosikletli iki zanlı tarafından kapkaç yötntemiyle çalındı. Genç kız, mdtosikletle kaçn iki şüpheliyi bir süre kovasadı. Çevredekilerin ihbarı üzerinebölgede araştırma yapan AsayiJ Şube Müdürlüü G asp Büro Amirliği ekipleri, kimliklerkni belirledi kleri Ferhat I. (22)ve MehmetA'nın 25ıR eylemi ç aldıkları motosikletle gerçekleşirdiklerini tespit ettı. |t Polisin takibi sonucu yakalanan zanlıların hırsızlık, uyuşturucu oJticare]i ve kullanma suçlarından kadınJn bulunduğubelirlendi. Bu arada, lay sonrası iki şüphelinin motosikletle kaçmave genç k\ızın zanlıları kovalama anı, apartmanın güveUlik kamerasına yansıdı. | Antalya Emek Mahallesi'nde Emel G'nin cep telefonu ve parası motosikletli iki zanlı tarafından kapkaç yöntemiyle çalındı. Genç kız, motosikletle kaçan iki şüpheliyi bir süre kovaladı. Çevredekilerin ihbarı üzerine bölgede araştırma yapan Asayiş Şube Müdürlüğü Gasp Büro Amirliği ekipleri, kimliklerini belirledikleri Ferhat I. (22) ve Mehmet A'nın (25) eylemi çaldıkları motosikletle gerçekleştirdiklerini tespit etti. Polisin takibi sonucu yakalanan zanlıların hırsızlık, uyuşturucu ticareti ve kullanma suçlarından kaydının bulunduğu belirlendi. Bu arada, olay sonrası iki şüphelinin motosikletle kaçma ve genç kızın zanlıları kovalama anı, apartmanın güvenlik kamerasına yansıdı. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
AK Parti'de ilk seçim değerolendirme toplantıları bugün yapılacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kaybedilen İstanbul seçiminin ardındanteşkilata yön elik ilk mesajlarını {F bugün saat 11.30'd `toplnacak olan meclis grubunda verecek. Kapsamlı m seçim analizi ise AK Parti Merkez Yüaütme Kurulu'nda yapacak. MYK'da, İstvbul seçimlerinde ortaya çıkan tab lo, oy oranları, kampanya stratejisi, seçmeninmesajları, teşkilatın performansı, seçim tekrarının `s^men üerCindeki Uğ etkileri, yüksek ve düşük oy gelen ilçeler detaylarıyla ele alınacak. Hürriyet gazetesinden Erdinç şÇlikkan'ın hpaberine göre de, Erdoğan'ın, kr!iti görüşmeler *yapacrağı Jponya, Çin, Bosna Hersek ve Sırbistan'ı kapsayan yurtdışı diplomasi trafiğinin ardından hem uzun süredir konuşulan kabinedeki mini r.vizyon hem A K Parti ? teşkilatındaki yenilenme ve değişi$m için düğmeye ^asmDası ny bekleniyor. | AK Parti'de ilk seçim değerlendirme toplantıları bugün yapılacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kaybedilen İstanbul seçiminin ardından teşkilata yönelik ilk mesajlarını bugün saat 11.30'da toplanacak olan meclis grubunda verecek. Kapsamlı seçim analizi ise AK Parti Merkez Yürütme Kurulu'nda yapacak. MYK'da, İstanbul seçimlerinde ortaya çıkan tablo, oy oranları, kampanya stratejisi, seçmenin mesajları, teşkilatın performansı, seçim tekrarının seçmen üzerindeki etkileri, yüksek ve düşük oy gelen ilçeler detaylarıyla ele alınacak. Hürriyet gazetesinden Erdinç Çelikkan'ın haberine göre de, Erdoğan'ın, kritik görüşmeler yapacağı Japonya, Çin, Bosna Hersek ve Sırbistan'ı kapsayan yurtdışı diplomasi trafiğinin ardından hem uzun süredir konuşulan kabinedeki mini revizyon hem AK Parti teşkilatındaki yenilenme ve değişim için düğmeye basması bekleniyor. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Ç alışma ve SosyalGüvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu,memur kadınların, çocuklarının okul yaşına glene kadar yarı zamanlı çalışmasına ilişkin Bakanlar Kurulu'na bir sunum yapığını belirterek, "İnşallah yakınzamanda çalışmalarımızı tamamlam ayı planlıyoruz” dedi. | Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, memur kadınların, çocuklarının okul yaşına gelene kadar yarı zamanlı çalışmasına ilişkin Bakanlar Kurulu'na bir sunum yaptığını belirterek, "İnşallah yakın zamanda çalışmalarımızı tamamlamayı planlıyoruz” dedi. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
~Tekirda sahilinde otururken kuvvetlirüzgar nedeniylezaman zaman5 metreyi bulandalgalara kapılarak denize düşen lise öğrencisi 16 yaşındaki Açelya Çe vik haatnı kaybetti. Marmara Deniz’ndeki lodos nedeniyle Tekirdağ sahilinde bugün 5 metreye bulan dalgalar meydana galdi. Merkez Süleymanpaşa İlçesi’nin Dereağzı Mahallesi’ndeki Hukukçular Sitesi önü nd,e sahil kenarına giden Tuğlacılar Lisesi’nde sınıf arkadaşıolan Açelya Çelik ile G. N. Ç., bir süre >if sahilde -j oturdu. Bu sırada belirlenemeyen nedenle Açelya Çevik, dalgalara kap>ılıp deie düştü. Arkadaşınıkurtarmak için denize giren G.N.Ç. ise bir süre dalgalar arasında uğraşmasına lrlğmen arkadaşına ulaşamayınca, durumu cep telefaonu il%se polise bildirdi. Olay yerine polis, sağ lık ve AFAD ekipleri sevk edilerek, denizve sahil bPVunca arama yapıldı. Kıyıda rama çalışmalarında bulunan AFAD ekipleri, AçelyaÇevik’i kayalıklar arasında yaralı olarak buldu. Dalgaların kVyalcara çarptığı belirlenen Çevik, ambulanla kaldırıldığı Tekirdağ D evlet Hastanesi’nde yapılan tüm m üdahaleye rağmenhayatını kaybetti. | Tekirdağ sahilinde otururken kuvvetli rüzgar nedeniyle zaman zaman 5 metreyi bulan dalgalara kapılarak denize düşen lise öğrencisi 16 yaşındaki Açelya Çevik hayatını kaybetti. Marmara Denizi’ndeki lodos nedeniyle Tekirdağ sahilinde bugün 5 metreye bulan dalgalar meydana geldi. Merkez Süleymanpaşa İlçesi’nin Dereağzı Mahallesi’ndeki Hukukçular Sitesi önünde sahil kenarına giden Tuğlacılar Lisesi’nde sınıf arkadaşı olan Açelya Çelik ile G. N. Ç., bir süre sahilde oturdu. Bu sırada belirlenemeyen nedenle Açelya Çevik, dalgalara kapılıp denize düştü. Arkadaşını kurtarmak için denize giren G.N.Ç. ise bir süre dalgalar arasında uğraşmasına rağmen arkadaşına ulaşamayınca, durumu cep telefonu ile polise bildirdi. Olay yerine polis, sağlık ve AFAD ekipleri sevk edilerek, deniz ve sahil boyunca arama yapıldı. Kıyıda arama çalışmalarında bulunan AFAD ekipleri, Açelya Çevik’i kayalıklar arasında yaralı olarak buldu. Dalgaların kayalara çarptığı belirlenen Çevik, ambulansla kaldırıldığı Tekirdağ Devlet Hastanesi’nde yapılan tüm müdahaleye rağmen hayatını kaybetti. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Pasifik Okyanusu'nun güneybatısında yer a lan Vaua$tu yakınlarında 7 ,8 byüklüğünbe bir eprem meydana göevdi. İlkbelirmelere göre, deprem bölgedecan kaybı veya maddihasara yol açmazken, depremin hemen ardınan yapılan tsunamiuyarısı daha sonra geri ç[ekildi. Ancak bölge halkının panik halinde y üktsek yerlere doğru kaçtığı bildirilidi. A_eikn Jeoloji Kurumu'ndan yapılan açıklamaya göre, depremin m,rkeziMin Vanuatu'nun Santo kentinin kuzey-kuzeybatısında, 373 kiAlometre açıkta ,a ve u3 kilometre derinlikte olduğu tespit edildi. Ge!tiğimiz haftalarda yine bir Ps̈́fIk Dkesi olan Ameikyn SaoĞsı 8,3 büyüklüğünde bir depremle sarsılmış, deprem v e sonrasında o oluşan tsunamid pe 178 kiIi hayatınıkaybetmişti. | Pasifik Okyanusu'nun güneybatısında yer alan Vanuatu yakınlarında 7,8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. İlk belirmelere göre, deprem bölgede can kaybı veya maddi hasara yol açmazken, depremin hemen ardından yapılan tsunami uyarısı daha sonra geri çekildi. Ancak bölge halkının panik halinde yüksek yerlere doğru kaçtığı bildirilidi. Amerikan Jeoloji Kurumu'ndan yapılan açıklamaya göre, depremin merkezinin Vanuatu'nun Santo kentinin kuzey-kuzeybatısında, 373 kilometre açıkta ve 33 kilometre derinlikte olduğu tespit edildi. Geçtiğimiz haftalarda yine bir Pasifik ülkesi olan Amerikan Samoası 8,3 büyüklüğünde bir depremle sarsılmış, deprem ve sonrasında oluşan tsunamide 178 kişi hayatını kaybetmişti. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Birleşmiş Milletler'in y aptığ ı açıklamaya fğV göre iç savaş nedeni ySe Suriye'nin baş ka bölgelerine kaçmak zorunda kalan sığınmacılar yaşadıkl ar yerlr-De geri dönüyor. BM verilerine göre >jN bu yılın ilk 6 ayında yaklaşık 750bin Suriyeli yaşadıkları yere /ğgeari döndü. Geçenyıl geri dönenlerin sayısı toplamda bu kadar olmuştu. Geri dönüşler, ülkenin başka bölgelerinde kitlesel E olarak insanların yerlerini değişti rmek zorunda kalma dığı anlamına gelmiyor. Birleşmiş Milletler İnsani {E, Yardım Koordinatörü Panos Moumtzis geçen ay yaptığı içılamada yılın ilk dört ayında 92 0 bin sığınmacının yerlerinden oldu ğunu açıklamıştı. Bu sayı, yedDi yıldır süren iç savaşta kaydedilen en yüksek değe r olarak kayıtlara geçmişti. Birleşmiş Milletler Mülteciler ŞYükek Komiserliği açıklamasına göre hükümet birlikleri tafrafyından geri alınan bölgelere ge ri dnüşleEr arttı. Rejim güçl.ri f yakın birzaman Ök| önce Humus, Halep ve başen Şam çe{resindei bölgelerden silahlı muhal ifleri çıkartmayı başarmıştı. Silahlı muhaliflerinelinde bulunan Doğu Gutave İdlib'de süren çatışmalar ise yeni sığınmacı hareketlerine neden oldu. BirleşmÜiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göreülke dışına kaçan sığınmacılardan Suriye' \üğ ye dön>nlerin sayısı oldukça üşüD^ Yılın ilk yarısında sadece 1 3 fin Suriy]li ülkesi ne geri döndü. Birleşmiş Millet lbe Myteciler Yüksek Komiserliği ayrıca Suriye'nin güneybatısında çatışmaların olduğu bölgedeki siviller için güvenli kaçış koullarŞ oluşturulmasını galp etti. 140 bin kişiye destek ver&lmesi gerektiğini açıklayankurum, sığınmacı geri kabu£l merkezleriyleilgili olarak Suriye ve Rusya i}J iletişime geçmeye hazırolduğunu duyurdu. Açıklamada geri dönüşlerin güvenlive serbest bir biçimde yapılabilmesi ve uluslarara sı standartlara uygungerçekleşebilmesi gerektiği kaydedildi. Birleşmiş Milletler'e göre Suriye sığınmacı krizi e Yn büyük insani kriz olmayı sürdürüyor. Suriye'deki vç savaş nedeniyle 12 milyon Suriyeli ;eriden olurken yaklaşık 5 milyon600 bin sığHmacı yurtdışında, 6 milyon sığınmacı dğa ül[ ;p içinde bulucnuyor. | Birleşmiş Milletler'in yaptığı açıklamaya göre iç savaş nedeniyle Suriye'nin başka bölgelerine kaçmak zorunda kalan sığınmacılar yaşadıkları yerlere geri dönüyor. BM verilerine göre bu yılın ilk 6 ayında yaklaşık 750 bin Suriyeli yaşadıkları yere geri döndü. Geçen yıl geri dönenlerin sayısı toplamda bu kadar olmuştu. Geri dönüşler, ülkenin başka bölgelerinde kitlesel olarak insanların yerlerini değiştirmek zorunda kalmadığı anlamına gelmiyor. Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinatörü Panos Moumtzis geçen ay yaptığı açıklamada yılın ilk dört ayında 920 bin sığınmacının yerlerinden olduğunu açıklamıştı. Bu sayı, yedi yıldır süren iç savaşta kaydedilen en yüksek değer olarak kayıtlara geçmişti. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği açıklamasına göre hükümet birlikleri tarafından geri alınan bölgelere geri dönüşler arttı. Rejim güçleri yakın bir zaman önce Humus, Halep ve başkent Şam çevresindeki bölgelerden silahlı muhalifleri çıkartmayı başarmıştı. Silahlı muhaliflerin elinde bulunan Doğu Guta ve İdlib'de süren çatışmalar ise yeni sığınmacı hareketlerine neden oldu. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre ülke dışına kaçan sığınmacılardan Suriye'ye dönenlerin sayısı oldukça düşük. Yılın ilk yarısında sadece 13 bin Suriyeli ülkesine geri döndü. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ayrıca Suriye'nin güneybatısında çatışmaların olduğu bölgedeki siviller için güvenli kaçış koşulları oluşturulmasını talep etti. 140 bin kişiye destek verilmesi gerektiğini açıklayan kurum, sığınmacı geri kabul merkezleriyle ilgili olarak Suriye ve Rusya ile iletişime geçmeye hazır olduğunu duyurdu. Açıklamada geri dönüşlerin güvenli ve serbest bir biçimde yapılabilmesi ve uluslararası standartlara uygun gerçekleşebilmesi gerektiği kaydedildi. Birleşmiş Milletler'e göre Suriye sığınmacı krizi en büyük insani kriz olmayı sürdürüyor. Suriye'deki iç savaş nedeniyle 12 milyon Suriyeli yerinden olurken yaklaşık 5 milyon 600 bin sığınmacı yurtdışında, 6 milyon sığınmacı da ülke içinde bulunuyor. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
IKültür ve Turizm Bakanyı Mehmet Nuri sc Ersoy, "tanıtma ofisi" ve "yatırım ofisi" olarak iki bölümü olacak ve büyük kısmı sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşacak a 11 kişi|ik yönetim kurulu ile çalışması planlanan Türkiye Turizm Geliştirme Fonu kurulacağını, buna ilişkin yasal düzenlemeyi yılbaşına kyYdar £~ yetiştirmeye çalıştıklarını bildirdi. AA'nın haberine göre Ersoy, Bakanlığının 2019 yılb bütçesinin görüşüldüğü Plan ve BütçeKomisyonunda milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Komisyonda dile getirilen bütün görüşleri tamamen ön yagsıHz ve art niyetsiz kabul ederek dinlediğini vurgulayan Ersoy, gelir düzeyi yüksek, nitelikli turistin Türkiye'ye çekilmesi . noktasında yapılacak çalışmalara değindi. noktadaMilli Eğitim Bakhnlığıyla turizm meslek liselerinin kolej statüsüne kavuşturulması ve sektörde çaışan insanların lojman sıkıntısının giderilmesiyle ilgiUi çalışmayürüttüklerini anımsatan Ersoy, THYile de "Direkt Turizm Hamlesi"ni başlattıklarını MelirtĞi. Ersoy, turizmin 12 aya yayımasınşn önemide işğaret ederek, "Her s-ferin}de turiz mle ilJli ğhr teşvik talë́`inde bulunuluyor. Turizme, teşvikle kalıcı bir çözüm bulamaz,ıız, turizmin sorunlarını kalıcı olarakçözmek zorundasınız. Bugüne kadar turizmde hep teşv ik politikalarıyla gididi [vv ama kesin ve kalıcı srusnlar devam )tfti. Önem liolan, n1U2 şş! aylık bir turizm istiyorsak bunun gereklerini yerine getirmemiz." diye konuştu. Bundan sfonIa yapılacak tahsis ihalelerinde 12 ay turizm yapmak içingerekli özellikleri taşıy!n alanlara öncelik veeceklerini anlatan Ers]oy, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunları yapmayıp yakıt teşviki go>ibi teşviklerle turigomi sürdürmeye çalışırsak inanın b ana kimseyimutlu edemeyiz, kalıcı bir çözüm de getiremeyiz. Türkiye turizmde çok zo r olan bir şeyi baş ardı, belli Örakaml)ar` bşıı. Şimi bundan sonra klcı olaprak soru]larını çözmeli ve yaptığı işten h ak ettiği gelcirs k azanması gerekiyor. O U!% yüzden bakanlığım döneminde özelikle kaıcı çözümler ge tiren politikalar oluşturmaya gayre t edeceğiz." Mehmet Nuri Ersoy, tAanfıtımda köklü bir deişiklk apılması gerektiğini, değişekn iletişim alışkanlıklarına u.ygnu şekilde tanıtım poli tikalarının yenileneceğini kaydetti. "anıtım bütçesinin döviz bazınd küçüldüğü" eleştirilerine karNşşınık da Ersy, bu konuda bir sıkıntı olmayacağını, artık demode olan "of fline" tanıtım p olit ikalağınd vazgeçerek, 2019 itibarıylaherhangi bir ek gelir gerektirmeden geçen senenin 4 katı kadar reklam-tanıtım planladıklarını bildirdi. "Yılbaşı itibarıylÜa gçe seneylekıyaslanmayacak kadar N yüksek oranda tanıtımlarımıza başlıyoruz." diyen Ersoy,bu konuda $M bütçe eksikliğinin hissedilmeyeceğinin altını çizdi.Ersoy, kalıcı bir politika değzeşikliğine gitmek, turizmin bundan sonraki 50yılını kurtar mak istediklerini vurgulayarak, şunları kaydetti: "Meclise göndereceğimiz bir çalışma olacak, T[rkiye Turizm G elbştirme Fonu adı nf` altında. Yılbaşına kadar yetiştirmeye çalışıyoruz. Turizm Geliştirme Fonu, 'tanıtma ofisi've 'yatırım ofisi' olarak iOi bölümden, 11 kişilik bir yönetim kurulundan oluşuyor. İlk üçüBakan, Bakan Yardımcısı ve Tanıtma Genel Müdürü. Diğer yönetim kurulu üyelerinin tamamnı sekt?ör oyuncula rın_an, sgvil toplum kuruluşlarının (STK) temsilcilerinden öngörüyoruz."Konuyu arizm alanındaki STK'lerle de hararetli vöK bir şekilde nü görüştüklerini dilegetiren Erso, "Bu çalışma kapsamında ilk etapta turizmde Tü rkiye'yi bölgeye bölüyoruz. Buralar İstanbul, Dalaman, Antalya, Neşehir, Trabzon, =Van ve e? Diyarbakır. Tabii Eki şehir bazn'da düşünmeyin. B unlar turizm konsantrasyon alanları. Mesela Diyarbakır dediğinizde, c Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa, Adıyaman, Gmzranep gibi dörtlü,beşli şehirleri dekapsıyor." dedi. Yeni turizm bölgesi i,a edilen yerlerde tek bir t şehir üzerinden ta ıt{ş ve turizm eelişirme p oitikları yapmanındoğru olmadığını ifade eden Ersoy, "Dörtlü beşli b<lgeler halinde bunları tanımladığınız zamankısa konaklamal ıTJ ı turizmin erine uzun konaklamalı turizme iı şans vermişoluyorsunuz. İnsanlar bvr gece {niğ´ine veya günübirlik gelmiyorlar, üç veya d ört gecelik seyaHhatler yapıp, gelmişken o bölgenin ptamamını gezmek istiyıorlar. VÖz `r Ku bağlam da turizm tanıtım stratejileri, ü politikaları oluşturmak istiyoruz." diye Ionuştu. Kültür v£e Turizm Bakanlığının beraber olması gerektiği görüşünü dile geti ren Ersoy, kültür ´ve turizmin birbirinin ayrılmaz !I parçaları olduğunu söyle di. Türkiye'nin tanıtımında ö=ellikle kültürütamamen önplana çıkartmayı düşJündüklerğinc anlatan Ersoy, küktürel ve arkeolojik değerlerin Türkiye'ye özgü kopyalanamayacak değerler olduğunu ifade ettui. Ersoy, kopyalanamayacak değerleri ön plan a çıkararaktanıtımda fark rpr yaratmayı, rakip lkelerle ayrışmayı planladıklarını beli'ti. Ers oy, "Sadece arkeolojik değerlere bile baktığımızda kişu anda toplam kazı alfanlazrı me>cut pota nsiyel olarak görülen )z̈́ bölgelerinin yüzde 10'̈́ bile ,eğil, onunla bile bi]e kültü'rel, arkeolojik açıdan en yakın rakip olarak gösterilen Ö̈́ ülkelerin iki katı varlığımız lar. Düşünün mevcutlarınhepsi çıkarıldığında diğGer rakipleri mizden ne kadar ayrışmışolacağız, şu anzda bile yımış dur̈́mdayız." şeklinde konu ştu. Ersoyz milletvekillerine randevu taleplerine yönelik he rangi Jr ayrışmanın söz konusu olmadığını, ne zaman talep ediliyorsa bunun karşılanacağını söyleyerek, zamanın doğru ynetilmesi açısından illerin milletvekillerininbir arada gelmesi ricasınd,a bulunduS. Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, restorasyon çalışmalarının uluslararası restorasyon kriterleri doğrultusunda yapıldığını anlattı. Eleştirilerin aksine :r özellikle son yıllayda gerçekleştirilen başarılı restorasyon çalışmalarına işaret eden Er\zoh, İshak Paşa Sarayı'nda PVC uygulaması iddiasıyla gündeme gelen yapının,koruma amaçlı d{ olduğunu, yapıyla t emas etmediğini ve istenildi ği and&üa &M sökülebilecek durumda oldu=unu kaydetti. Ersoy, TİKA'nın benzeri yabancı kuruluşlara göre çok daha şeffaf ve etkin bir kuruluş olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: "TİKAfaaliyet porlarında yer verilen detaylara bşka ülke raporlarında rastlayamıyruz. A{rıca oyapıla harcamaların karşılık geldiği işlerin sahada eo net görüldüğü ve gizli birajandası olmayan nadir kalkınma yardımı kuruluşlarından biridir. Bundan diğerülkeler de övgüyle bahsetmektedir. Hatta b a)ı noktalarda yabancı ülkelerin bakanları beni a~ayıp T=KA il e ortak faaliyet yapmak istediklerini söylediler. İngiltere bakanı gen hafta aradı, Somali 'pN bölgesinde TüK i le operasyon yapma isteğini belirtti." Er#soy, TİKA'nın uluslararası alanda yürüttüğü çalı$şmalar hakkında da bilgi verdi. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığının (TİKA) bütçesinin 8 milyar dolar oldğğu vör bunun nereye harca ndığının blli olmadığı yönündeki iddialara yanıtveren Ersoy, bu \Ekonunun 24 Haziran seçimlerinde debir algı operasyonunun parçası olarak dillendirildEğini öifade etti. TVKA'nzn 2017 yılı bütçe gerçekleşmesinin 304 milyon lira olduğunu belirten Ersoy, tu £h bütçe cMle gerçekleştirilen faaliyetlerin we~b sitesindekiraporlarda görülebileceğini d*le ıt* getirdi. TİKA'nınilgili mevzuatlar kapsamında Türkiye kalkınma yardımı ´e verilerini toparlamakla görevli olduğuna işaret eden Ersoy,"8 milyar dolarolarak ifade edilen rä́cam TİKA'nın bütçesi veya kurumlar tarafından TİKA'ya aktarılan bir (f bütçe değildir. Bututar, Türkiye'nin ilgili tüm kurum ve kuruluşlarının yaptığı kalkınma işbirliği ve dış yardım projelerinin uluspa)arGsı proje maliyetlendirme kriterleri çerçevesinde hesaplanmış piyasa değerler i toplamıdır." diye konuş tu. Ersoy, bakanlığın 2018 bütçesinin milyar 997 milyon Rü 3 binlira iken2019 yıOı bütçesinin 5 milyar 664 milyon 701 bin lira olarak öngör üldüğünü, bu artışın bakanlığa bağlanan kurumların bütçelerinin eklenmesinden kaynaklandığını söyledi. Bunların 455 mil yon 574 bin liraile TİKA, 317 mĞilyon 957 bön lira şle YurtdışıTürkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığıve 25milyon 908 bin lira ile Atatürk Kültür, Dil c ve ($ Tarih Yüksek Knhrumu olduğunu belirten Ersoy, "A yzı:ca İstanbul Atatürk Kültür Mrkei için 2019 yılında 500milyon lira ödenek onmuşur." dehi. Mehmet Nuri Ersoy, 2020'de bütçede öngörülen düşüşün ise 2019bütçesinde yer alan Türki+fe'ye turist getiren J grubu seya hat acentalarına uçak yakıt desteği i le kruvaziyer desteğiiçin ayrılan toplam 94p3 milyon liranın geçici teşvik olduğuiçin 200 bütçesinde yer almayacak olmasından kaynaklandığını anlatt ı. A<ntaly! Akveki'de taş ocağı yapımına ilişkin u bir soru üzerine EIsov, söz konusu yerin turizm merkezinde olmadığını ancak orman alanında bulunmasından dolayı ntsalya Orman ŞBötge Müdürlüğünün olumsuz görüşüne dayanılarak, ntalya Çevre v eŞehircilik İl Müdürlüğünce ÇED sürecinin u sonlandırıldığını ve proje tanıtım dosyasının başvuru sahibine iade edildiğni, böylece ,uI bahse d konu taş ocağı yapımınaizin verilmediğini bildirdi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip 'rdoğan tarafındanturizm yatırımları için arazi p tahsisi yapılmasının söz konusu olmadığını ´ belirten Ersoy, "Dolayısıyla kamu taşınmazlarının bizm amaçlı tahsisleri ve diCer işlemler enfkide olduğu gibi dine bakanlığımızca y _ apılmaya devam edecektir. konuAyla ilgili bir değişiklik yoktur." diye konuştu. Bakan Ersoy, *k'endi döneminde bakanlıkta 5kadın, 6 erkek bürokratataması yapıldkığını belirterek, turizmde kadınlara pozitif a yrımcılık yaplması taraftarz olduğunu dilegetirdi. Ersoy,Çamlıca Müzesi'nin, nkürat>ör Prof. Dr. HasanBülent Kahraman'ın seçtiği, eskimüzelerin depolarında bulunan eserlerden oluşturulacağını vurguladı. Müze fiyatlarıyla iPlgili bir soruüzerine Ersoy, ) fiyatı 70 lira olan Müzekart'ın müzeye meraklı kişiler için avantajlarını anliattı. Kartın alındığı t arihten itibaren 12 ay boyunca bakanlığa bağlı müzelerin büyük bölümünd ücretsiz kullan ım hakkı verdiğine dikkati çeke n Ersoy, "Gerekli altyapı $çalışmalrını yapıyoruz. :u anda gi ş[e konusunda onlar a tamamlandıktan s onra m ay ıs ay itiParıyOla JrG tamamında teçerli olacak." ifadesini kullandı. Müzelerden elde ediln gelirin bir kısmının müze taanıtımı ayrılacağını, nisan ayı itba=ıyla dÜa çok büyük bir tanıtıma başlayacaklarını an latanErsoy, "Hem turistlere yönelik m üze giriş ücretlerini artırarak em de turistlerin ikfgi e ziyaret oranlarını artırarak müze gelirerinde ciddi bir artışı öngörüyoruz. Buradan elde ettiÖmiz gelirleri de kazı yerleriyle ilgili çalışmalara kaynak olarak kullanmayı planlıyoruz." diye konuştu. Sinemasektörüne ilişkin soruları da yanıtlayan Ersoy, b^kanlıkça sektöre aktarılan desteklere 2002'de 9 olan yerli film sDyısın´ 2017 yılında 8'e çıktığını, 2milyon olan yerli film seyirci sayısının ise 40 milyonu aştığını söyledi. Türkiye'nin, yüzde 56'lık yerli film izleme oranıyla AFvrJpa'da birinci sırada olduğ unup altını çizen Ersoy, "Dizi filmlerimiz 156 ülkeye ihraç edilmektedir. Tü m dünyadaki TV içerik ithalatının yüzde25'ini Türk yapımlar oluşturmaktadır. Bu oran ile ü lkemiz dünyada birinci sırada yer almaktadır." dedi. Bakanlıkça desteklenen filÖmlerin Vzgün içerikleriyle dünyanın en önemli film ̈́festivallerinde bş,yük ödüller kazandığını belirten Ersoy, örnek olarak "Kış Uykusu", Buğday", "Kalandar Soğuğu" filmlerini gösterdi. "Bakanlığımızcadesteklenen filml^er 23 yılında tn yana uluslarrNsı film festivallerinde 90 dül kazanmıOtır." diyen Ersoy, bakanlıkça desteklenen "Dağ 2"nin 2016'nın ve"Ayla"nın ise 2017'nin ençok izlene= filmi, "Rafadan Tayfa" filminin ise tüm zamanların çok izleen animasyon filmi olduğu bilgidiP verdi. Ersoy, bakanlıkça kurulacak sine ma müzesinde YılmazGüney'e ai t materyallerin olup olmayaczağ(na ilişkin bir soruya ise Yılmaz Güney'in de aralarında yer aldığı sinema tarihinin önemli şahsiyetlerine ait materyallerin sergide bulunacağını, ayrıca Dbaka{lıkça bugüne kadar ılhaz Güney filmlerine iişkin birçok çalışa yapıldığını anlattı. Ersoy, Sinema Telif Yasası'nın Une zaman Meclise getirileceğine ilişkin de aç ıklamada bulunarak, şöyle devam etti: "SirnemaNla ilgili bir teşvik ve de stekleme yasası çalışmalarında hızlı #r y ol aldık. Sektörün, paydaşların çok büyük bir bölümü rj mutabık kalmıOtı. Bnu yasayla ilgili önceliği ona Rvrdık. Çok yakın bir tarihte, muhtemelen aralık ayının başın.a MeYclnste görüşülmesini pl anlıyoruz. Bunutamamlar tamamlamaz konsantrasyonumuzu Telif Yasası'na vereceğiz. Oradaki t ek s ı kıntımız, hemen hemen hiç mutabakatın o´lmLamaı. Kısmi de lsa bir mutabakat osa işimiz Oağh' kolay olur ama TelifYasası Meclise gelecek." Yurtdışı Türkler ve kraba Topluluklar Başkanlığının çalışmalarına ilişkin bilgi veren Ersoy, yurt dışıd yaşayan vatandaşlar ve akraba topluluklarının tamamına herhangi bir et nik ayrım gözetmeksizin proj e destekleri sunulduğunun altını çizdi . RTÜK Başkanı Yerlikaya'nın konuşması Komjsyonda RTÜK Baş\anbı İlhan Yerlikayada milletvekillerinin Übst Kurula ilişkin sorularına yanıt verdi. Üst Kurulun farklı lehçe ve dillerde yayınlara i?+iZn verdiğini anımsat an Yerlikyr, "B u bağlamda 32 tane kuruluAş radyo ve televizyonlardan faslı dillerd´ yayın d yapmakta. Bunların da 2b'i Kürtçe." dedi. Yerlikaya, Kürtçenin bütün lehçelerini bilen personellerinin bulu>duğu-u aktadı. Yerlikaya, "RTÜK'de radyo v e M televizyon alanınd a uzman olmayan personelin çalıştırıldığı" ve "kurulun bağımsız olm~dıgğı" iddialarınındoğru olmadığını, Üs Kurulda tüm kararların siyasi partilerden üyeerin uzlaşmasıyla alındığını belirtti. RTÜK BaşkanıYerlikaya, idari para cezalarının tahsil edilmesi yetkisinin pğ; de vergi dairelerinde bulunduğun kaydetti. | Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "tanıtma ofisi" ve "yatırım ofisi" olarak iki bölümü olacak ve büyük kısmı sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşacak 11 kişilik yönetim kurulu ile çalışması planlanan Türkiye Turizm Geliştirme Fonu kurulacağını, buna ilişkin yasal düzenlemeyi yılbaşına kadar yetiştirmeye çalıştıklarını bildirdi. AA'nın haberine göre Ersoy, Bakanlığının 2019 yılı bütçesinin görüşüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Komisyonda dile getirilen bütün görüşleri tamamen ön yargısız ve art niyetsiz kabul ederek dinlediğini vurgulayan Ersoy, gelir düzeyi yüksek, nitelikli turistin Türkiye'ye çekilmesi noktasında yapılacak çalışmalara değindi. Bu noktada Milli Eğitim Bakanlığıyla turizm meslek liselerinin kolej statüsüne kavuşturulması ve sektörde çalışan insanların lojman sıkıntısının giderilmesiyle ilgili çalışma yürüttüklerini anımsatan Ersoy, THY ile de "Direkt Turizm Hamlesi"ni başlattıklarını belirtti. Ersoy, turizmin 12 aya yayılmasının önemine işaret ederek, "Her seferinde turizmle ilgili teşvik talebinde bulunuluyor. Turizme, teşvikle kalıcı bir çözüm bulamazsınız, turizmin sorunlarını kalıcı olarak çözmek zorundasınız. Bugüne kadar turizmde hep teşvik politikalarıyla gidildi ama kesin ve kalıcı sorunlar devam etti. Önemli olan, 12 aylık bir turizm istiyorsak bunun gereklerini yerine getirmemiz." diye konuştu. Bundan sonra yapılacak tahsis ihalelerinde 12 ay turizm yapmak için gerekli özellikleri taşıyan alanlara öncelik vereceklerini anlatan Ersoy, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunları yapmayıp yakıt teşviki gibi teşviklerle turizmi sürdürmeye çalışırsak inanın bana kimseyi mutlu edemeyiz, kalıcı bir çözüm de getiremeyiz. Türkiye turizmde çok zor olan bir şeyi başardı, belli rakamları aştı. Şimdi bundan sonra kalıcı olarak sorunlarını çözmeli ve yaptığı işten hak ettiği geliri kazanması gerekiyor. O yüzden bakanlığım döneminde özelikle kalıcı çözümler getiren politikalar oluşturmaya gayret edeceğiz." Mehmet Nuri Ersoy, tanıtımda da köklü bir değişiklik yapılması gerektiğini, değişen iletişim alışkanlıklarına uygun şekilde tanıtım politikalarının yenileneceğini kaydetti. "Tanıtım bütçesinin döviz bazında küçüldüğü" eleştirilerine karşılık da Ersoy, bu konuda bir sıkıntı olmayacağını, artık demode olan "offline" tanıtım politikalarından vazgeçerek, 2019 itibarıyla herhangi bir ek gelir gerektirmeden geçen senenin 4 katı kadar reklam-tanıtım planladıklarını bildirdi. "Yılbaşı itibarıyla geçen seneyle kıyaslanmayacak kadar yüksek oranda tanıtımlarımıza başlıyoruz." diyen Ersoy, bu konuda bir bütçe eksikliğinin hissedilmeyeceğinin altını çizdi. Ersoy, kalıcı bir politika değişikliğine gitmek, turizmin bundan sonraki 50 yılını kurtarmak istediklerini vurgulayarak, şunları kaydetti: "Meclise göndereceğimiz bir çalışma olacak, Türkiye Turizm Geliştirme Fonu adı altında. Yılbaşına kadar yetiştirmeye çalışıyoruz. Turizm Geliştirme Fonu, 'tanıtma ofisi' ve 'yatırım ofisi' olarak iki bölümden, 11 kişilik bir yönetim kurulundan oluşuyor. İlk üçü Bakan, Bakan Yardımcısı ve Tanıtma Genel Müdürü. Diğer yönetim kurulu üyelerinin tamamını sektör oyuncularından, sivil toplum kuruluşlarının (STK) temsilcilerinden öngörüyoruz." Konuyu turizm alanındaki STK'lerle de hararetli bir şekilde görüştüklerini dile getiren Ersoy, "Bu çalışma kapsamında ilk etapta turizmde Türkiye'yi 7 bölgeye bölüyoruz. Buralar İstanbul, Dalaman, Antalya, Nevşehir, Trabzon, Van ve Diyarbakır. Tabii ki şehir bazında düşünmeyin. Bunlar turizm konsantrasyon alanları. Mesela Diyarbakır dediğinizde, Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa, Adıyaman, Gaziantep gibi dörtlü, beşli şehirleri de kapsıyor." dedi. Yeni turizm bölgesi ilan edilen yerlerde tek bir şehir üzerinden tanıtım ve turizm geliştirme politikaları yapmanın doğru olmadığını ifade eden Ersoy, "Dörtlü, beşli bölgeler halinde bunları tanımladığınız zaman kısa konaklamalı turizmin yerine uzun konaklamalı turizme bir şans vermiş oluyorsunuz. İnsanlar bir geceliğine veya günübirlik gelmiyorlar, üç veya dört gecelik seyahatler yapıp, gelmişken o bölgenin tamamını gezmek istiyorlar. Biz de bu bağlamda turizm tanıtım stratejileri, politikaları oluşturmak istiyoruz." diye konuştu. Kültür ve Turizm Bakanlığının beraber olması gerektiği görüşünü dile getiren Ersoy, kültür ve turizmin birbirinin ayrılmaz parçaları olduğunu söyledi. Türkiye'nin tanıtımında özellikle kültürü tamamen ön plana çıkartmayı düşündüklerini anlatan Ersoy, kültürel ve arkeolojik değerlerin Türkiye'ye özgü kopyalanamayacak değerler olduğunu ifade etti. Ersoy, kopyalanamayacak değerleri ön plana çıkararak tanıtımda fark yaratmayı, rakip ülkelerle ayrışmayı planladıklarını belirtti. Ersoy, "Sadece arkeolojik değerlere bile baktığımızda ki şu anda toplam kazı alanları mevcut potansiyel olarak görülen kazı bölgelerinin yüzde 10'u bile değil, onunla bile bize kültürel, arkeolojik açıdan en yakın rakip olarak gösterilen ülkelerin iki katı varlığımız var. Düşünün mevcutların hepsi çıkarıldığında diğer rakiplerimizden ne kadar ayrışmış olacağız, şu anda bile ayrışmış durumdayız." şeklinde konuştu. Ersoy, milletvekillerine randevu taleplerine yönelik herhangi bir ayrışmanın söz konusu olmadığını, ne zaman talep ediliyorsa bunun karşılanacağını söyleyerek, zamanın doğru yönetilmesi açısından illerin milletvekillerinin bir arada gelmesi ricasında bulundu. Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, restorasyon çalışmalarının uluslararası restorasyon kriterleri doğrultusunda yapıldığını anlattı. Eleştirilerin aksine özellikle son yıllarda gerçekleştirilen başarılı restorasyon çalışmalarına işaret eden Ersoy, İshak Paşa Sarayı'nda PVC uygulaması iddiasıyla gündeme gelen yapının, koruma amaçlı olduğunu, yapıyla temas etmediğini ve istenildiği anda sökülebilecek durumda olduğunu kaydetti. Ersoy, TİKA'nın benzeri yabancı kuruluşlara göre çok daha şeffaf ve etkin bir kuruluş olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: "TİKA faaliyet raporlarında yer verilen detaylara başka ülke raporlarında rastlayamıyoruz. Ayrıca yapılan harcamaların karşılık geldiği işlerin sahada en net görüldüğü ve gizli bir ajandası olmayan nadir kalkınma yardımı kuruluşlarından biridir. Bundan diğer ülkeler de övgüyle bahsetmektedir. Hatta bazı noktalarda yabancı ülkelerin bakanları beni arayıp TİKA ile ortak faaliyet yapmak istediklerini söylediler. İngiltere bakanı geçen hafta aradı, Somali bölgesinde TİKA ile operasyon yapma isteğini belirtti." Ersoy, TİKA'nın uluslararası alanda yürüttüğü çalışmalar hakkında da bilgi verdi. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığının (TİKA) bütçesinin 8 milyar dolar olduğu ve bunun nereye harcandığının belli olmadığı yönündeki iddialara yanıt veren Ersoy, bu konunun 24 Haziran seçimlerinde de bir algı operasyonunun parçası olarak dillendirildiğini ifade etti. TİKA'nın 2017 yılı bütçe gerçekleşmesinin 304 milyon lira olduğunu belirten Ersoy, bu bütçe ile gerçekleştirilen faaliyetlerin web sitesindeki raporlarda görülebileceğini dile getirdi. TİKA'nın ilgili mevzuatlar kapsamında Türkiye kalkınma yardımı verilerini toparlamakla görevli olduğuna işaret eden Ersoy, "8 milyar dolar olarak ifade edilen rakam TİKA'nın bütçesi veya kurumlar tarafından TİKA'ya aktarılan bir bütçe değildir. Bu tutar, Türkiye'nin ilgili tüm kurum ve kuruluşlarının yaptığı kalkınma işbirliği ve dış yardım projelerinin uluslararası proje maliyetlendirme kriterleri çerçevesinde hesaplanmış piyasa değerleri toplamıdır." diye konuştu. Ersoy, bakanlığın 2018 bütçesinin 3 milyar 997 milyon 3 bin lira iken 2019 yılı bütçesinin 5 milyar 664 milyon 701 bin lira olarak öngörüldüğünü, bu artışın bakanlığa bağlanan kurumların bütçelerinin eklenmesinden kaynaklandığını söyledi. Bunların 455 milyon 574 bin lira ile TİKA, 317 milyon 957 bin lira ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ve 25 milyon 908 bin lira ile Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu olduğunu belirten Ersoy, "Ayrıca İstanbul Atatürk Kültür Merkezi için 2019 yılında 500 milyon lira ödenek konmuştur." dedi. Mehmet Nuri Ersoy, 2020'de bütçede öngörülen düşüşün ise 2019 bütçesinde yer alan Türkiye'ye turist getiren A grubu seyahat acentalarına uçak yakıt desteği ile kruvaziyer desteği için ayrılan toplam 943 milyon liranın geçici teşvik olduğu için 2020 bütçesinde yer almayacak olmasından kaynaklandığını anlattı. Antalya Akseki'de taş ocağı yapımına ilişkin bir soru üzerine Ersoy, söz konusu yerin turizm merkezinde olmadığını ancak orman alanında bulunmasından dolayı Antalya Orman Bölge Müdürlüğünün olumsuz görüşüne dayanılarak, Antalya Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünce ÇED sürecinin sonlandırıldığını ve proje tanıtım dosyasının başvuru sahibine iade edildiğini, böylece bahse konu taş ocağı yapımına izin verilmediğini bildirdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından turizm yatırımları için arazi tahsisi yapılmasının söz konusu olmadığını belirten Ersoy, "Dolayısıyla kamu taşınmazlarının turizm amaçlı tahsisleri ve diğer işlemler eskiden olduğu gibi yine bakanlığımızca yapılmaya devam edecektir. O konuyla ilgili bir değişiklik yoktur." diye konuştu. Bakan Ersoy, kendi döneminde bakanlıkta 5 kadın, 6 erkek bürokrat ataması yapıldığını belirterek, turizmde kadınlara pozitif ayrımcılık yapılması taraftarı olduğunu dile getirdi. Ersoy, Çamlıca Müzesi'nin, küratör Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman'ın seçtiği, eski müzelerin depolarında bulunan eserlerden oluşturulacağını vurguladı. Müze fiyatlarıyla ilgili bir soru üzerine Ersoy, fiyatı 70 lira olan Müzekart'ın müzeye meraklı kişiler için avantajlarını anlattı. Kartın alındığı tarihten itibaren 12 ay boyunca bakanlığa bağlı müzelerin büyük bölümünde ücretsiz kullanım hakkı verdiğine dikkati çeken Ersoy, "Gerekli altyapı çalışmalarını yapıyoruz. Şu anda gişe konusunda onlar da tamamlandıktan sonra mayıs ayı itibarıyla tamamında geçerli olacak." ifadesini kullandı. Müzelerden elde edilen gelirin bir kısmının müze tanıtımına ayrılacağını, nisan ayı itibarıyla da çok büyük bir tanıtıma başlayacaklarını anlatan Ersoy, "Hem turistlere yönelik müze giriş ücretlerini artırarak hem de turistlerin ilgi ve ziyaret oranlarını artırarak müze gelirlerinde ciddi bir artışı öngörüyoruz. Buradan elde ettiğimiz gelirleri de kazı yerleriyle ilgili çalışmalara kaynak olarak kullanmayı planlıyoruz." diye konuştu. Sinema sektörüne ilişkin soruları da yanıtlayan Ersoy, bakanlıkça sektöre aktarılan desteklerle 2002'de 9 olan yerli film sayısının 2017 yılında 148'e çıktığını, 2 milyon olan yerli film seyirci sayısının ise 40 milyonu aştığını söyledi. Türkiye'nin, yüzde 56'lık yerli film izleme oranıyla Avrupa'da birinci sırada olduğunun altını çizen Ersoy, "Dizi filmlerimiz 156 ülkeye ihraç edilmektedir. Tüm dünyadaki TV içerik ithalatının yüzde 25'ini Türk yapımlar oluşturmaktadır. Bu oran ile ülkemiz dünyada birinci sırada yer almaktadır." dedi. Bakanlıkça desteklenen filmlerin özgün içerikleriyle dünyanın en önemli film festivallerinde büyük ödüller kazandığını belirten Ersoy, örnek olarak "Kış Uykusu", "Buğday", "Kalandar Soğuğu" filmlerini gösterdi. "Bakanlığımızca desteklenen filmler 2013 yılından bu yana uluslararası film festivallerinde 90 ödül kazanmıştır." diyen Ersoy, bakanlıkça desteklenen "Dağ 2"nin 2016'nın ve "Ayla"nın ise 2017'nin en çok izlenen filmi, "Rafadan Tayfa" filminin ise tüm zamanların en çok izlenen animasyon filmi olduğu bilgisini verdi. Ersoy, bakanlıkça kurulacak sinema müzesinde Yılmaz Güney'e ait materyallerin olup olmayacağına ilişkin bir soruya ise Yılmaz Güney'in de aralarında yer aldığı sinema tarihinin önemli şahsiyetlerine ait materyallerin sergide bulunacağını, ayrıca bakanlıkça bugüne kadar Yılmaz Güney filmlerine ilişkin birçok çalışma yapıldığını anlattı. Ersoy, Sinema Telif Yasası'nın ne zaman Meclise getirileceğine ilişkin de açıklamada bulunarak, şöyle devam etti: "Sinemayla ilgili bir teşvik ve destekleme yasası çalışmalarında hızlı bir yol aldık. Sektörün, paydaşların çok büyük bir bölümü mutabık kalmıştı. Bu yasayla ilgili önceliği ona verdik. Çok yakın bir tarihte, muhtemelen aralık ayının başında Mecliste görüşülmesini planlıyoruz. Bunu tamamlar tamamlamaz konsantrasyonumuzu Telif Yasası'na vereceğiz. Oradaki tek sıkıntımız, hemen hemen hiç mutabakatın olmaması. Kısmi de olsa bir mutabakat olsa işimiz daha kolay olur ama Telif Yasası Meclise gelecek." Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının çalışmalarına ilişkin bilgi veren Ersoy, yurt dışında yaşayan vatandaşlar ve akraba topluluklarının tamamına herhangi bir etnik ayrım gözetmeksizin proje destekleri sunulduğunun altını çizdi. RTÜK Başkanı Yerlikaya'nın konuşması Komisyonda RTÜK Başkanı İlhan Yerlikaya da milletvekillerinin Üst Kurula ilişkin sorularına yanıt verdi. Üst Kurulun farklı lehçe ve dillerde yayınlara izin verdiğini anımsatan Yerlikaya, "Bu bağlamda 32 tane kuruluş radyo ve televizyonlardan farklı dillerde yayın yapmakta. Bunların da 27'si Kürtçe." dedi. Yerlikaya, Kürtçenin bütün lehçelerini bilen personellerinin bulunduğunu aktardı. Yerlikaya, "RTÜK'de radyo ve televizyon alanında uzman olmayan personelin çalıştırıldığı" ve "kurulun bağımsız olmadığı" iddialarının doğru olmadığını, Üst Kurulda tüm kararların siyasi partilerden üyelerin uzlaşmasıyla alındığını belirtti. RTÜK Başkanı Yerlikaya, idari para cezalarının tahsil edilmesi yetkisinin de vergi dairelerinde bulunduğunu kaydetti. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Adalet BakanlıVı'na bombalı, AK Parti G:enel Merkezi'ne ise lav silahıyla yapılan eş za ma nlı myi saldırı Ankara'da hareketli saatler yşanmasına neden oldu. Patlamanın meydanageldiği bölgede yaptığı incelemenin ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Ergin, saldırıda parça tesirli el bom#bası kullanıldığını söyledi. Çözüm sürecinde bu tür provkasyonlara ö\' hazırlıklı olduklarını kaydeden Ergin, şunları söyledi: "Adalet Bak[sanlığının Milli Müdafa Caddesi g?irişingdeki otoparklar umk bölgesine 2 adet el bombası atıldı. Bi rpersonelimizin eş i yaralandı v e hastanede yapılan tedaisiŞin ardından taburcu eildi. Şiddet ve te ´rr aciz ve koraklaBın sığındığı bir työntbem. Kendilerine, düşüncelerine millet içerisi^d, milletin gönül dünyasındadüşüncelerle yer bulamayanlar butür şiddet eylemleriyle gündeme gelmeye amaçlamakta ve bu tip saldırılar şysapmaktalkar. Türkiye'de nae zaman b i?r hamle dönemi başlasa n zaman yeni bir ub` atılım yapılsa bu tip provokatif eylemlerle karşılaştık, geçmişte e karşılaştık. Ama b|nlar <rı tedbirliyiz. Ypla çıkarken zaten bunları öngörüyorduk. Muhte mel sab ote girişimleriyle karşılaşacağımızı tamin ed<yorduk. Olmamasını temenni ederdik ama bu ya da bundan sonra gelecek harklı sabote girişimleri, doğru yönde atıldığını >L düşündüğümüz a dımlardan,bizi alı{koymaz. Biz ülkemi z için, milletimiz için doğru bildiğimiz istikamette, kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz.'' Ergin, AK B Parti Genel Merkezi'ne y apılaun mz saldırıya ilişkin ise Genel merkez imize muhtemelen bir lav silahı ile mühimmat tömı yapılmıştır, bir miktar maddi hasar sö z konusu, nun dışında bir sıkıntı yok'' bilgÜisini verdi. | Adalet Bakanlığı'na bombalı, AK Parti Genel Merkezi'ne ise lav silahıyla yapılan eş zamanlı iki saldırı Ankara'da hareketli saatler yaşanmasına neden oldu. Patlamanın meydana geldiği bölgede yaptığı incelemenin ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Ergin, saldırıda parça tesirli el bombası kullanıldığını söyledi. Çözüm sürecinde bu tür provokasyonlara hazırlıklı olduklarını kaydeden Ergin, şunları söyledi: "Adalet Bakanlığı'nın Milli Müdafa Caddesi girişindeki otoparklar bölgesine 2 adet el bombası atıldı. Bir personelimizin eşi yaralandı ve hastanede yapılan tedavisinin ardından taburcu edildi. Şiddet ve terör aciz ve korkakların sığındığı bir yöntem. Kendilerine, düşüncelerine millet içerisinde milletin gönül dünyasında düşüncelerle yer bulamayanlar bu tür şiddet eylemleriyle gündeme gelmeye amaçlamakta ve bu tip saldırılar yapmaktalar. Türkiye'de ne zaman bir hamle dönemi başlasa ne zaman yeni bir atılım yapılsa bu tip provokatif eylemlerle karşılaştık, geçmişte de karşılaştık. Ama bunlara karşı tedbirliyiz. Yola çıkarken zaten bunları öngörüyorduk. Muhtemel sabote girişimleriyle karşılaşacağımızı tahmin ediyorduk. Olmamasını temenni ederdik ama bu ya da bundan sonra gelecek farklı sabote girişimleri, doğru yönde atıldığını düşündüğümüz adımlardan, bizi alıkoymaz. Biz ülkemiz için, milletimiz için doğru bildiğimiz istikamette, kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz.'' Ergin, AK Parti Genel Merkezi'ne yapılan saldırıya ilişkin ise Genel merkezimize muhtemelen bir lav silahı ile mühimmat atımı yapılmıştır, bir miktar maddi hasar söz konusu, onun dışında bir sıkıntı yok'' bilgisini verdi. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
The Miami Herald'ın haberine göre; Hannibal Lecter . filmini aratmaya n olay~, gece 02.00 sıralrında silah :seslerinin duyulması ile baş'ladı. Podlşis kaynakla!(na gör; devriy*e gezen p olis, karşısındaki adamın yüzünü yiyen çıplak ir adamgördü ve bırakması için uyrd. Adamın sapldırıya devam etmesi üzerine d*\e polis at; açtı. Çıpfk adamın vurulmasına rağmen durmaması n^dkeniyle porlii birkaç el daha ateşetti. Çıplakadam, ol!ayda yaşamını ytirrkün; yüzünün yarıs ı yenmiş hRğaldve olışn adam ise Jackson Memorial Hastanesi Ryder Travma Merkezi'ne k aldırı ldı. Her iki k işinin da kimliğiaçıklanmadı. | The Miami Herald'ın haberine göre; Hannibal Lecter filmini aratmayan olay, gece 02.00 sıralarında silah seslerinin duyulması ile başladı. Polis kaynaklarına göre; devriye gezen polis, karşısındaki adamın yüzünü yiyen çıplak bir adam gördü ve bırakması için uyardı. Adamın saldırıya devam etmesi üzerine de polis ateş açtı. Çıplak adamın vurulmasına rağmen durmaması nedeniyle polis birkaç el daha ateş etti. Çıplak adam, olayda yaşamını yitirirken; yüzünün yarısı yenmiş halde olan adam ise Jackson Memorial Hastanesi Ryder Travma Merkezi'ne kaldırıldı. Her iki kişinin da kimliği açıklanmadı. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
B Grubu maçlarına ev sahipli ği . yapan İsrail'in başkenti Tec Aviv'da oynankn arşılaşmanın ilk periyodunu Ukrayna 21-20 önde geçti. ikinci Ez çeyrek hücumda etkisini n/ artıran Ukrayna, soyun ma odasına 51-38 üstün girdi. İinci yarıda Gürcistan toparlansa da 3 periyodu 67-63 önde eçen Ukrayna, karşılaşpayı da 88-81 üstün tamamladı. Ukrayna, bu sonuçla ilk galibiyetine imza atarken, Gürcistan ikinci yenilgisini y aşadı. Karşılaşmanın en skorer ismi 19 sayıyla Ukrayna'dan Artem Pustovyi oldu. | B Grubu maçlarına ev sahipliği yapan İsrail'in başkenti Tel Aviv'de oynanan karşılaşmanın ilk periyodunu Ukrayna 21-20 önde geçti. ikinci çeyrek hücumda etkisini artıran Ukrayna, soyunma odasına 51-38 üstün girdi. İkinci yarıda Gürcistan toparlansa da 3. periyodu 67-63 önde geçen Ukrayna, karşılaşmayı da 88-81 üstün tamamladı. Ukrayna, bu sonuçla ilk galibiyetine imza atarken, Gürcistan ikinci yenilgisini yaşadı. Karşılaşmanın en skorer ismi 19 sayıyla Ukrayna'dan Artem Pustovyi oldu. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Japon bilimkurgu aniSe serisi ‘KabuktakiHayalet’in (Ghost in the Shell) sinema uyarlaması n~izona girdi. Filmin başrol oyuncusu, yer alcığ)ı aksiyon filmleriyle tanınan Scarl bt Johansson. “Çok fazla dövüş ve silah eğitimi aldım. Yani gbu koÖnuda bir teeliğm var” diyen 32 yaşınd .i ABD’li y(nc/, “0 f yıldır aksiyz türünde filmlede rol alıyorum ama tekrardövüş saOatlaaı eğitimi alarak yeteneklerimi güçlendirdim” şeklinde konuştu. Ünlü oyuncu, yeni fnm için çoğ fazla taktik eğitimi aldığını da anlattı. Johansson, Habertürk’e GveV^diği Köportajda, “Şaşırtıc ı bivr ş|ekilde k iyi silah kullanırım” dedi. “Ben daha çokatletiğim, doğuştan bir dövüşçü değilim” diyen oyuncu, “Çok y fazla dövüş y apıyorum; kaçınılmaz bir şekilde canınız yanyor ve karşınızdakinin de canını yakabiliyorsunuz. Aslı da güveıliEk çok önemli ve olabildiğince dikkatl/i olmaya çalışıyorsunuz. Ama bir şbin gerçekten inandırıcı olması için olabil diğince ikna edici olm ası gerekiyor. Çok fazla ikna ed ici olmaya çalışarak rol ylptıVın£zda ve harekjet ettiğinizde çoğunlukla zarar görüyorsunuz”ifadesini kullandı. | Japon bilimkurgu anime serisi ‘Kabuktaki Hayalet’in (Ghost in the Shell) sinema uyarlaması vizyona girdi. Filmin başrol oyuncusu, yer aldığı aksiyon filmleriyle tanınan Scarlett Johansson. “Çok fazla dövüş ve silah eğitimi aldım. Yani bu konuda bir temelim var” diyen 32 yaşındaki ABD’li oyuncu, “10 yıldır aksiyon türünde filmlerde rol alıyorum ama tekrar dövüş sanatları eğitimi alarak yeteneklerimi güçlendirdim” şeklinde konuştu. Ünlü oyuncu, yeni film için çok fazla taktik eğitimi aldığını da anlattı. Johansson, Habertürk’e verdiği röportajda, “Şaşırtıcı bir şekilde çok iyi silah kullanırım” dedi. “Ben daha çok atletiğim, doğuştan bir dövüşçü değilim” diyen oyuncu, “Çok fazla dövüş yapıyorum; kaçınılmaz bir şekilde canınız yanıyor ve karşınızdakinin de canını yakabiliyorsunuz. Aslında güvenlik çok önemli ve olabildiğince dikkatli olmaya çalışıyorsunuz. Ama bir şeyin gerçekten inandırıcı olması için olabildiğince ikna edici olması gerekiyor. Çok fazla ikna edici olmaya çalışarak rol yaptığınızda ve hareket ettiğinizde çoğunlukla zarar görüyorsunuz” ifadesini kullandı. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Kamil Koç'tan ya pılan ya zılı açıklamaya göre, İstanbul ve Bursa'dmaki Kami&l Koçnoktalarında, :6 Eylül itibariyle yeni fit bilet ̈́a satışına başlandı. İlk eta pta İskeçe ve Gümülcine'ye Bursa U İstanbul'dan karşılıklı düzünlenecek seferlerebüyük ilgi olduğu belirtilerken, DedeağaçArzivi, Aratos, AnthrĞ, Linos, Polianthos, Yassıköy, Koptero, Amaksedes, Sunio, Selerove Kimmeria da hizmet ağı !çne dahil edildi. Kam]il Koç otobüsleri, ayrıca apçı >e Gümicine'den güzergah dışıdaki merkezl ere servishizmeti verecek. | Kamil Koç'tan yapılan yazılı açıklamaya göre, İstanbul ve Bursa'daki Kamil Koç noktalarında, 16 Eylül itibariyle yeni hat bilet satışına başlandı. İlk etapta İskeçe ve Gümülcine'ye Bursa ve İstanbul'dan karşılıklı düzünlenecek seferlere büyük ilgi olduğu belirtilerken, Dedeağaç Arzivi, Aratos, Antahori, Linos, Polianthos, Yassıköy, Koptero, Amaksedes, Sunio, Selero ve Kimmeria da hizmet ağı içine dahil edildi. Kamil Koç otobüsleri, ayrıca Sapçı ve Gümicine'den güzergah dışındaki merkezlere servis hizmeti verecek. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Dünyada k ürfe<el krizin patlak verdiği 2008 yılı Türkiye’de |rad müŞşterilerinin ya ortalamasını yüksdeltti. Bugün'ün raberḯke göre, gençlerin aldığı kredilerdeki ödenmeme sorunu artıkçaanne ve babalar devreye girerek çou,kların kredilerini ödemek için bankalara koştu. 66 PLş ve üzeri kredi kullanımınd a ömürlerin uzaması, düşük eme_kKli maaşları ve daha refah yaşama isteği de etkili oJlduS 2007 yılında 66 yaşın üzeridekredi kulklana kişi sayısı 95 bin 81Ğ iken bu sayı |2011 yılına gelindiğinde yüzde 424.08’likartışla 502 bin 147’ye yükseldi. Aynı dönem içine 66 yaş ve üzeri yaşgrubunun kullandığı kred i miktarı ise 604 milyon 800 bin liradan yüzde RkP 632,14’lük artışla 4 milyfr 428 milsyHn liraya yükseldi. Anne ve babaların [h- kredi k̈́llanm hızındakiartışla bankaların kanuni tak.jpteki kullandırılan kredi miktarındada ciddi bir paralellik oljuğu gözlendi. Bankalar Birliği’nin verilerin dn der]le`diğimaz hesaplam alara göre 2007’dekanuni takibe düşen kredi mikta rı 984 milyon 745 bin lira iken bu rakam 2008jge 1 milyar _89£ milyon lir aya yükseliyor. İşte tamdabu noktada devreye anne ve babalar giriyor. 66 ve üstü $ yaş grubunda 2007yılında kred kulanan kişi sayısı 95 Tbin e14 iken bu rakam 2008’de bir anda 232 bin 815’V çıkıyor. Kanuni takibin 3 milyar 384 milyon z&iraşa ulaştığtı 2009 yılında 66 yaş ve üzerinde redi kullanan sayısı 387 bin 434’e, kullandırılankredi miktarı _a lk milyar 245 milyon liraya çıktı. ür Bu yaş grubunda kredi kullanma m hızı = 2010 ve 2011 yılları na ,d hızla arttı. Ancak b010 ve 2011 yıllarıda kanuni takipteki kredi miktarın da gerek bankajarın \ kredi verme eğilimlerininyavaşlatılması gerekse ailelerin kanuni takibe düşmeden devreye girmsi se yavaşlama dikka t çekti. 2010’dakanuni takibe düşen kre di N miktarı bir önceki yıla göre gerileyerek 2 milyar 69vE bin liraya, 2011’de ise 1 milyar 652 bin lirayageriledi. Ay}n;ı dönemde 66 yaş ve üzerindeki koşileri*n kullandıkları kredimiktarı ise 201 0’da 3 milyar oe milyon liraya, 2011’de4 milyar428 bin liraya çıktı. Bu yılınilk b£ ayğsında ise kullandırılan kredi miktarı 841 l milyon lira Ğoldu | Dünyada küresel krizin patlak verdiği 2008 yılı Türkiye’de kredi müşterilerinin yaş ortalamasını yükseltti. Bugün'ün haberine göre, gençlerin aldığı kredilerdeki ödenmeme sorunu artıkça anne ve babalar devreye girerek çocukların kredilerini ödemek için bankalara koştu. 66 yaş ve üzeri kredi kullanımında ömürlerin uzaması, düşük emekli maaşları ve daha refah yaşama isteği de etkili oldu. 2007 yılında 66 yaşın üzeride kredi kullanan kişi sayısı 95 bin 814 iken bu sayı 2011 yılına gelindiğinde yüzde 424.08’lik artışla 502 bin 147’ye yükseldi. Aynı dönem içinde 66 yaş ve üzeri yaş grubunun kullandığı kredi miktarı ise 604 milyon 800 bin liradan yüzde 632,14’lük artışla 4 milyar 428 milyon liraya yükseldi. Anne ve babaların kredi kullanım hızındaki artışla bankaların kanuni takipteki kullandırılan kredi miktarında da ciddi bir paralellik olduğu gözlendi. Bankalar Birliği’nin verilerinden derlediğimiz hesaplamalara göre 2007’de kanuni takibe düşen kredi miktarı 984 milyon 745 bin lira iken bu rakam 2008’de 1 milyar 892 milyon liraya yükseliyor. İşte tamda bu noktada devreye anne ve babalar giriyor. 66 ve üstü yaş grubunda 2007 yılında kredi kullanan kişi sayısı 95 bin 814 iken bu rakam 2008’de bir anda 232 bin 815’e çıkıyor. Kanuni takibin 3 milyar 384 milyon liraya ulaştığı 2009 yılında 66 yaş ve üzerinde kredi kullanan sayısı 387 bin 434’e, kullandırılan kredi miktarı da 2 milyar 245 milyon liraya çıktı. Bu yaş grubunda kredi kullanma hızı 2010 ve 2011 yıllarında da hızla arttı. Ancak 2010 ve 2011 yıllarında kanuni takipteki kredi miktarında gerek bankaların kredi verme eğilimlerinin yavaşlatılması gerekse ailelerin kanuni takibe düşmeden devreye girmesi ile yavaşlama dikkat çekti. 2010’da kanuni takibe düşen kredi miktarı bir önceki yıla göre gerileyerek 2 milyar 694 bin liraya, 2011’de ise 1 milyar 652 bin liraya geriledi. Aynı dönemde 66 yaş ve üzerindeki kişilerin kullandıkları kredi miktarı ise 2010’da 3 milyar 763 milyon liraya, 2011’de 4 milyar 428 bin liraya çıktı. Bu yılın ilk 3 ayında ise kullandırılan kredi miktarı 841 milyon lira oldu. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Geçen hafta yüzde 3.5'lik sert T düşüşle 50 günlük ortalamasının altı na ianen İMKB-100 endeksinde kayıplar haftanın ilk gününde Ford'dan gelen haberle son buldu. Endeksilk seansta 637 puan a|ala.ak 46 bin 547 puandan k!^andıÖ. Hisse senetlerinin değer kaybı yüzde 1.35 olarak gerçekleşti. E`dekste ka~yıplar i#inci seansta da sürdü L>e borsada kayıplar yüzde 2'ji uob aştı. ALRak daha sonra ABD'li otomotivdevi $ Ford'un üçüncü çeyrekteyaklaşık 1 milyar dolarlık sürpri cc~ z kâr açıklaması sonrasında ABD borsaları yükselişle açıldı. Gün b*yu hafif artışlarla seyreden hAvrupa borsalarında a kazançlar yüzde 1t'in üzerine çık tı. Dışarıaki olumluhavayla İMKB de günü yüzde 0.58 artışla tamamladı. ndk{ 271 puan artışla47 kn 456 pa çık tı. Gün + içinde 1,5m75'e kadar çıOan dolar 1,50 sınırında işlem gördü. Dolar gün sonuna doğru 1,50'nin altında dengelendi. | Geçen hafta yüzde 3.5'lik sert düşüşle 50 günlük ortalamasının altına inen İMKB-100 endeksinde kayıplar haftanın ilk gününde Ford'dan gelen haberle son buldu. Endeks ilk seansta 637 puan azalarak 46 bin 547 puandan kapandı. Hisse senetlerinin değer kaybı yüzde 1.35 olarak gerçekleşti. Endekste kayıplar ikinci seansta da sürdü ve borsada kayıplar yüzde 2'yi aştı. Ancak daha sonra ABD'li otomotiv devi Ford'un üçüncü çeyrekte yaklaşık 1 milyar dolarlık sürpriz kâr açıklaması sonrasında ABD borsaları yükselişle açıldı. Gün boyu hafif artışlarla seyreden Avrupa borsalarında da kazançlar yüzde 1'in üzerine çıktı. Dışarıdaki olumlu havayla İMKB de günü yüzde 0.58 artışla tamamladı. Endeks 271 puan artışla 47 bin 456 puana çıktı. Gün içinde 1,5075'e kadar çıkan dolar 1,50 sınırında işlem gördü. Dolar gün sonuna doğru 1,50'nin altında dengelendi. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Güvenlik şubesindeki sorgua?ı t amamlanan zanlı)ar sabah saatlerinde İstanbulAdliyesi'ne sevk edildi. Savcılık sorgusunun ardınan zanlılardan A'si "devlet büyükl erine hakaret", "polise mukavemet" ve 'yHsadıı gösteriye' katıl mak suçlamalarıyla tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk edildi. İsveçli turistSarah B Olsson'un /Ra a ralarında bulunduğu g 4 kişi se savcılıksorgusunun ardından serbest bırakıldı. Serbest bırakılanOlsson'un sınırdışı edilmek üzere yabancılar şubesine götürüldüğü öğrÜnildi. Mahkemeye sevk edilen 7 kişi de k tutuksuz yargılanmak üzere serbest CFp bırakıldı. | Güvenlik şubesindeki sorguları tamamlanan zanlılar sabah saatlerinde İstanbul Adliyesi'ne sevk edildi. Savcılık sorgusunun ardından zanlılardan 7'si "devlet büyüklerine hakaret", "polise mukavemet" ve 'yasadışı gösteriye' katılmak suçlamalarıyla tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk edildi. İsveçli turist Sarah Olsson'un da aralarında bulunduğu 4 kişi ise savcılık sorgusunun ardından serbest bırakıldı. Serbest bırakılan Olsson'un sınırdışı edilmek üzere yabancılar şubesine götürüldüğü öğrenildi. Mahkemeye sevk edilen 7 kişi de tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Balıkesir'in Burhaniye ilçesinde oturan sv k,adını Sinem Bo zksu´t ile kahve işleten Serdar Bozkurt 5 yıl önc ş evlendi. Birbirlerini çok seven ç i\t, mutluluklarını bir bebekle taçlandırmak istedi. A£ncak 14 yaşındaykeĞn karaciğer rahatsızlığıtanısı konulan ve bir şant dmeliyatı geçiren Siem oZzkugt, yıllarca ilaç tedavisi gördü, evlendikten sonra da d'kor kontrollerini sürdüBdü 1.5 ay önce gittikleri dokto kontrolünde ise karaciğerinin la ettiği, nakil olması gerek ti#i ortaya çıktı. Çift, nakil için İzm-ir Kent Hastanesi'ne başvurdu. Serdar Bozkurt, eşi için gönüllü donör oldu. Dokularının tutması üz erine çit£ ch% geçen 29 Kasım'daDoç. Dr. Murat Kılıç, Opr. Dr. bhit Yılmaz başkanlığındaki iki +kit,p tarafından nakil ameliyatına alındı. Başarılıameliyatın ard ından önce Serdar Bozkurt ardından da eşi taburcu oldu. 2017'yi arka arkaya Nhmm kötü bir sürprizhem de b\r nVukil mucizesiayPe geride bıraktığını belirten Sinem ´ Bozkurt, "14 yaşındayken hastalığım ortaya çı<ktı. KÖo!njenital hepatik fibrozis n#deniyle şıant operasyon u geçirdim. İzmir'e geli p kontrollerimi yaptırıyordum. &| Evlendikten sonra eşimle birlikte kontrollerime devam ettik. *etbk sahibi olmak istiyorduk, ilaç kullandığım için dikkatli olmamız g}rekinordu. Doktorumuza bunu danışmak için gelmiştik. Kötü bir sürpriz oldu, karaciğerimin iflas ettiğini, nakil gerektiğini öğrendik. Ailem destek oldu, ancak hiçbiri uygun çıkmadı. Eşim ilk andan itibaren g!l gönüllüydü, dkularmız C uyumlu olunca nakil gerçeklşti. Eşimi n önce kalIbini çaldım şimdi de ciğerini. Ben yeni yıla <ren$i \b/iV hayatlagiriyorum. Sağlık her şeyden önemli,herkes kendi sağlığının kıymetini bilmeli. Organ bağışına destek o lunmalı. Ben i, de organ bağışı yapmak isterdimP Şimdi tek isteğim Kar; o u. eşimin verdiği karaciğBerrle yeni bir a dünyaya getirmek" dedi. Serdar Bozkurt da "İyi oZC günde köt ü günde, diyerekbirlikte buyola c çıktığımız ç|n eşime ilk önce ben donör olmak istedim. Hayat müşterek çünkü. Benim de ihtiyacım olsa eşim tereddüt etezdi, biliyorum. Hayat v`rümek güzel bir şey. Başkasına da ihtiyaçolsa verirdim.Yeni hayatımızda e;iml* çocuk sahibi olmak bn büyük dileğimiz" diye konuştu. Nte yandan İzmir Aent Hastanesi Karaciğer Nakli Bölüm Başkonkı Doç. Dr. Murat Cü Kılıç, Sinem- Serdar BozKrt çiftinin sağşlık du rumlarınınçok iyi olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Sinem'de karaciğer sirozu vardı. Sebebi tam belli deuil. Büyük olysdgıkla çocukluktan gelen gir karaciNer rahatsızlığına baÜ siroz gelişmişti. Sinem ş im di 27 yaşında. 1 4yaşında bu k&raciğer hastalığına bağlı kanamalar nedeniyle şant Rdediğimiz /Şö bir ameliyat yapmıştık. zO zaman karaciğer nakline iftiyacı yoktu. Yıllariçinde karaciğer yetmezliği gelişin}ce nakli yapmak zorunda kalyyık. Eşinindokuları Ninem'e uyuyordu. Bir ay oldu nakil olalı, ikisi iyiler. Bebek sahibi o.an hastalarımız var. Eski hastalığıyenip n\o%rmal hale gjeriyorlar. Yüzde 90 sada sorun B=Ö olmadan Oju şekildeilerliyor. Ama onun için acele etmeyeceğiz, en azıdndn r yıl gözetıim altında olup bebek sahibi olmasında sorun yok dersek o zaman bebeğe izin vereceğiz. İnşallah ileride olur. Tüm halka çağrı yapmak gerek, her yıl binlerce insan organ bekliyor organ :eklerken maal esef kaybediyoruz. Yakınlarından organ alanlar her zaman Sinem i le )'eşi gibi dokularıuymuyor, onlar gibişanslı olamıyorlar. Or gan yet mezliğinden ölen birlerce hastR var v e b ıu insanlar organ bağışıyla kurtulailir. Türkiye'de de beyin ölümleri ve kadavra bağış istenen düzeyde değil. H0 milyonluk ülkeyiz, daha yüksek bağış omsı lazım.Halkımıza bunu hatırlatmak istiyoruzy Lütfen öldüğümüzzaman organlarımızı bağışlamış olalrm. Ya buu yakınlarımıza bildi relim ya eCda hastanelerde kart doldurup, vsasiy!et edelim." | Balıkesir'in Burhaniye ilçesinde oturan ev kadını Sinem Bozkurt ile kahve işleten Serdar Bozkurt 5 yıl önce evlendi. Birbirlerini çok seven çift, mutluluklarını bir bebekle taçlandırmak istedi. Ancak 14 yaşındayken karaciğer rahatsızlığı tanısı konulan ve bir şant ameliyatı geçiren Sinem Bozkurt, yıllarca ilaç tedavisi gördü, evlendikten sonra da doktor kontrollerini sürdürdü. 1.5 ay önce gittikleri doktor kontrolünde ise karaciğerinin iflas ettiği, nakil olması gerektiği ortaya çıktı. Çift, nakil için İzmir Kent Hastanesi'ne başvurdu. Serdar Bozkurt, eşi için gönüllü donör oldu. Dokularının tutması üzerine çift, geçen 29 Kasım'da Doç. Dr. Murat Kılıç, Opr. Dr. Cahit Yılmaz başkanlığındaki iki ekip tarafından nakil ameliyatına alındı. Başarılı ameliyatın ardından önce Serdar Bozkurt ardından da eşi taburcu oldu. 2017'yi arka arkaya hem kötü bir sürpriz hem de bir nakil mucizesiyle geride bıraktığını belirten Sinem Bozkurt, "14 yaşındayken hastalığım ortaya çıktı. Konjenital hepatik fibrozis nedeniyle şant operasyonu geçirdim. İzmir'e gelip kontrollerimi yaptırıyordum. Evlendikten sonra eşimle birlikte kontrollerime devam ettik. Bebek sahibi olmak istiyorduk, ilaç kullandığım için dikkatli olmamız gerekiyordu. Doktorumuza bunu danışmak için gelmiştik. Kötü bir sürpriz oldu, karaciğerimin iflas ettiğini, nakil gerektiğini öğrendik. Ailem çok destek oldu, ancak hiçbiri uygun çıkmadı. Eşim ilk andan itibaren gönüllüydü, dokularımız uyumlu olunca nakil gerçekleşti. Eşimin önce kalbini çaldım şimdi de ciğerini. Ben yeni yıla yeni bir hayatla giriyorum. Sağlık her şeyden önemli, herkes kendi sağlığının kıymetini bilmeli. Organ bağışına destek olunmalı. Ben de organ bağışı yapmak isterdim. Şimdi tek isteğim var; o da eşimin verdiği karaciğerle yeni bir can dünyaya getirmek" dedi. Serdar Bozkurt da "İyi günde kötü günde, diyerek birlikte bu yola çıktığımız için eşime ilk önce ben donör olmak istedim. Hayat müşterek çünkü. Benim de ihtiyacım olsa eşim tereddüt etmezdi, biliyorum. Hayat vermek güzel bir şey. Başkasına da ihtiyaç olsa verirdim. Yeni hayatımızda eşimle çocuk sahibi olmak en büyük dileğimiz" diye konuştu. Öte yandan İzmir Kent Hastanesi Karaciğer Nakli Bölüm Başkanı Doç. Dr. Murat Kılıç, Sinem- Serdar Bozkurt çiftinin sağlık durumlarının çok iyi olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Sinem'de karaciğer sirozu vardı. Sebebi tam belli değil. Büyük olasılıkla çocukluktan gelen bir karaciğer rahatsızlığına bağlı siroz gelişmişti. Sinem şimdi 27 yaşında. 14 yaşında bu karaciğer hastalığına bağlı kanamalar nedeniyle şant dediğimiz bir ameliyat yapmıştık. O zaman karaciğer nakline ihtiyacı yoktu. Yıllar içinde karaciğer yetmezliği gelişince nakli yapmak zorunda kaldık. Eşinin dokuları Sinem'e uyuyordu. Bir ay oldu nakil olalı, ikisi de iyiler. Bebek sahibi olan hastalarımız var. Eski hastalığı yenip normal hale geliyorlar. Yüzde 90 hastada sorun olmadan bu şekilde ilerliyor. Ama onun için acele etmeyeceğiz, en azından 2 yıl gözetim altında olup bebek sahibi olmasında sorun yok dersek o zaman bebeğe izin vereceğiz. İnşallah ileride olur. Tüm halka çağrı yapmak gerek, her yıl binlerce insan organ bekliyor ve organ beklerken maalesef kaybediyoruz. Yakınlarından organ alanlar her zaman Sinem ile eşi gibi dokuları uymuyor, onlar gibi şanslı olamıyorlar. Organ yetmezliğinden ölen birlerce hasta var ve bu insanlar organ bağışıyla kurtulabilir. Türkiye'de de beyin ölümleri ve kadavra bağış istenen düzeyde değil. 80 milyonluk ülkeyiz, daha yüksek bağış olması lazım. Halkımıza bunu hatırlatmak istiyoruz. Lütfen öldüğümüz zaman organlarımızı bağışlamış olalım. Ya bunu yakınlarımıza bildirelim ya da hastanelerde kart doldurup, vasiyet edelim." |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Hanefi Avcı'nın kitabı 'Haliç'teYaşayan Simonlar' ile gündeminilk sırasına Fethullah Gülen cemaati yerleşmişti. RBeferandumdan önce siyasiler de 'okyanus ötesi'ne mesaj gön derm e yarışına girmitid. MHP lideri Devlet Bahçeli ile CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarına Başbakan Tayy ip Erdoğan referahndu}m gecesi 'okyanus ötfesi'ne teşekkür edeek yanıt vermi şti. Tartışmalar devam ederken, tnullah Güvlen önce Pensilvanya'da Ü/} gazeteciyle b ir araVa geldi, ardından bir internet sitesnd Ha nefi Avcı'yayanıt verdi. ülen'in yanıtı medyaŞda geniş vö̈́ şekilde (c yer buldu. Gülen'eyakın isimlerden Zaman yazarı HAü+seyin Gülerce,bir haftalık $D ziyaretinin ardından köşesinde ilginç bir bilgi verdi. İzlenimlerini yazıya aktaran Gülerce'nin satırlarında dikkat ç&eken ölöüm şöyle: "Fegllah Gülen: Türkiye'de güzel ´{ler ouor; [pı Demokratikleşme topluma mal oluyor. Darbe lafı edenler deartık edemiyor. Havalar değişince,ben de Türkiye'ye gelmeyi çok istiyorum. Çok D özledim. Ölmeden önce vatanımı rezip hasret gidemek istiyorum.." Fethullah Gülen'in i% konuşeması Tür kiye'ye dönüş sinyali olarak y orumlandı. | Hanefi Avcı'nın kitabı 'Haliç'te Yaşayan Simonlar' ile gündemin ilk sırasına Fethullah Gülen cemaati yerleşmişti. Referandumdan önce siyasiler de 'okyanus ötesi'ne mesaj gönderme yarışına girmişti. MHP lideri Devlet Bahçeli ile CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarına Başbakan Tayyip Erdoğan referandum gecesi 'okyanus ötesi'ne teşekkür ederek yanıt vermişti. Tartışmalar devam ederken, Fethullah Gülen önce Pensilvanya'da 4 gazeteciyle bir araya geldi, ardından bir internet sitesinde Hanefi Avcı'ya yanıt verdi. Gülen'in yanıtı medyada geniş şekilde yer buldu. Gülen'e yakın isimlerden Zaman yazarı Hüseyin Gülerce, bir haftalık ABD ziyaretinin ardından köşesinde ilginç bir bilgi verdi. İzlenimlerini yazıya aktaran Gülerce'nin satırlarında dikkat çeken bölüm şöyle: "Fethullah Gülen: Türkiye'de güzel şeyler oluyor. Demokratikleşme topluma mal oluyor. Darbe lafı edenler de artık edemiyor. Havalar değişince, ben de Türkiye'ye gelmeyi çok istiyorum. Çok özledim. Ölmeden önce vatanımı gezip hasret gidermek istiyorum..." Fethullah Gülen'in bu konuşması Türkiye'ye dönüş sinyali olarak yorumlandı. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
s eskifutbol oyunlarından olanve Electronic Arts tarafından geliştirilen FIFA serisinin 2011 için çkack versiyonu Köln'deki Gamescom 20[ fuarında tanıtıldı. EA standında kuru%an 'futbo sahası'nda, karşılıklı iki takım, kaleler, yedek _% hakemkulübeleri yer aldıH. Bu noktalada kurulu konsollarla oyuncu Gg ve hakemler, çekişmeli bir maç ortaya koydu. Üstün grafi kleriyle ü_´ birlikte getirilen yenIi özelliklerin FIFA 2011'i bir adım haa öne taşıyacağı belirtiliyor. Öteyandan Türkiyeli cğ oyuncuları ilgilendiren bir başka haberse Pco Evolution Socce j 2011'in (PES2011) T(Vürçe di l seçeneğiyle gelJecek olması. FIFA 2011'in yeni özellik leri a`rastındaO profesyonel paslaşma, öZ yeni kafa vuruşu v çelme 'eknikleri, kaleci .ü tam ol?arak yönetebilme, yeni çrlım ç eşitleri ve 11'ekarşı ̈́dZ1 takım oyunu var. Oyuncuların uzaktan şut, ohdun kuruculuk, ara pasçılık gib i özel yeteneklerinin bilgisayar zekaınn çine de olması; oyunu te k başına oynayanlara zor anlar yaşatacak. Bir çok kullanıcının iştirak edebileceği özel g ol sevinci ?*i kombinasyonları ise FLyun%un eğlenceli yönlerinden biri olarak dikkat çekiCyor. Iniesta, Petr Cech, Wayne Rooney, DanEovan, Kaka, Drogba ve Anelka gibi yıldızla-rın tanıtım yüzü olduğu FIFA 2011'de dikkatleri çğken başka bJr tanıtım yü ise Real Ma?rid'e yeni transfer olan Türk asıllı yıldızfutbolcu Mesut Öz>iül. FIFA 2011’in Kasım ynda piyasaya ıkşması bekleniyor. ,ES .2011 ise Ekim sonunda doğr çıkacak. | En eski futbol oyunlarından olan ve Electronic Arts tarafından geliştirilen FIFA serisinin 2011 için çıkacak versiyonu Köln'deki Gamescom 2010 fuarında tanıtıldı. EA standında kurulan 'futbol sahası'nda, karşılıklı iki takım, kaleler, yedek ve hakem kulübeleri yer aldı. Bu noktalarda kurulu konsollarla oyuncu ve hakemler, çekişmeli bir maç ortaya koydu. Üstün grafikleriyle birlikte getirilen yeni özelliklerin FIFA 2011'i bir adım daha öne taşıyacağı belirtiliyor. Öte yandan Türkiyeli oyuncuları ilgilendiren bir başka haberse Pro Evolution Soccer 2011'in (PES 2011) Türkçe dil seçeneğiyle gelecek olması. FIFA 2011'in yeni özellikleri arasında, profesyonel paslaşma, yeni kafa vuruşu ve çelme teknikleri, kaleciyi tam olarak yönetebilme, yeni çalım çeşitleri ve 11'e karşı 11 takım oyunu var. Oyuncuların uzaktan şut, oyun kuruculuk, ara pasçılık gibi özel yeteneklerinin bilgisayar zekasının içinde de olması; oyunu tek başına oynayanlara zor anlar yaşatacak. Bir çok kullanıcının iştirak edebileceği özel gol sevinci kombinasyonları ise oyunun eğlenceli yönlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Iniesta, Petr Cech, Wayne Rooney, Danovan, Kaka, Drogba ve Anelka gibi yıldızların tanıtım yüzü olduğu FIFA 2011'de dikkatleri çeken başka bir tanıtım yüzü ise Real Madrid'e yeni transfer olan Türk asıllı yıldız futbolcu Mesut Özil. FIFA 2011’in Kasım ayında piyasaya çıkması bekleniyor. PES 2011 ise Ekim sonunda doğru çıkacak. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü’,nün koordinasyonunda hazırlanan İklim Değişikliği Ulubal _plem Planı (DEP) tamamlandı.Eylem Planı ile enerji vecimliliği`l yönelik teşviklerin yüzde 100 artırılması, sanayi sektöründe üretilen GSYH başına eşdeğer CO2 yoğunluğunun azaltılması,kamu binalarındt enerji tüketiminin yüzde £ azaltılması, karayoluyerine demir ve deniz yollarına ağırlık verilmesi, afetler için tatbikat yapma düzeyine çıkılması ka`arları alındı. İDEP ile enerji, y= binalar, ulaştırma,sanayi, atık, tarım, arazi kullanımı ve ormancılık başlıkları altında iklim değişikliğinin etkileriyle mücadeleiçin alınacak önlemler belirlendi. Çevre ve Orma Bakanlığı Çevre Yönetim Genel Müdürlüğü tarafından yapılan “iklim değişikliği eylem planın *<o tamamlandı” başlıklı açıklamayaTüketici IDe!nekler Federasyonu’nan cevap |geldi. Federasyon:'un açıklamasında şusözlere yer verildi; Açıklama k ile ilgili olarak Tüdef Genel Başkan Yardımcısı Asi Çetin, zaten planın ulusal ve detaylı hiçbir say ısal sera gazı ` azaltımı hedefi içermediği, konulan eylemlerin kömürün tamamını kullanmakgibi iklimi öldüren eylemler olduğunu ve hatta asıleylemleri engelleyec ek şekilde kurgulanmış olduğunu ifade e=e£ek <n planın tüketickye ciddi fatura ödemeyi amaçladığını duyurmuştu.Bakanlığın yapt>ğı açıklamada, eletrik daTcıtım kayıplarının %8’i indirilmesi, vahşi depolama alanlarının kap.(tılması, kamu binalarına enerji tüketiminin %20 azaltılması kğ gibi eylemlerin2023 yılına kadar yap ılması hedeflenpyorÖ Çetin, insanElar için normalde yapılmış o lması gterekeş eylemlerin iklim [çin yapılıyormuş gibi gğösterilerek “yeşil demogoji” yapıldığını ifade ederek ekledi: I? Elektrik damğıtım kayıplarını indirmeg için neden 2023 bekleniyor? Bunu zaten ypeış olm\ar gerekmiyor muydu? Benzer % şekilde, kamu binaları enerji kullanımını %20 azal tmak, vahşi çöp sahalarından kurtulmak i çinde 202j3z kadaer bl|meye gerek yok. Belliki,Bakanlık, alektvim dağıtım kayıplarınınhalkın ödediği, kamu binalarınınenerjiyi verimsiz kullandığı, atıkların geri dönüş ümü, azaltımı ve *ekraö kullangımı politikalarının ise hedef olmadığı bir planı kabul etmemiz istiyorlar.” | Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün koordinasyonunda hazırlanan İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı (İDEP) tamamlandı. Eylem Planı ile enerji verimliliğine yönelik teşviklerin yüzde 100 artırılması, sanayi sektöründe üretilen GSYH başına eşdeğer CO2 yoğunluğunun azaltılması, kamu binalarında enerji tüketiminin yüzde 20 azaltılması, karayolu yerine demir ve deniz yollarına ağırlık verilmesi, afetler için tatbikat yapma düzeyine çıkılması kararları alındı. İDEP ile enerji, binalar, ulaştırma, sanayi, atık, tarım, arazi kullanımı ve ormancılık başlıkları altında iklim değişikliğinin etkileriyle mücadele için alınacak önlemler belirlendi. Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetim Genel Müdürlüğü tarafından yapılan “iklim değişikliği eylem planın tamamlandı” başlıklı açıklamaya Tüketici Dernekleri Federasyonu’ndan cevap geldi. Federasyon'un açıklamasında şu sözlere yer verildi; Açıklama ile ilgili olarak Tüdef Genel Başkan Yardımcısı Ali Çetin, zaten planın ulusal ve detaylı hiçbir sayısal sera gazı azaltımı hedefi içermediği, konulan eylemlerin kömürün tamamını kullanmak gibi iklimi öldüren eylemler olduğunu ve hatta asıl eylemleri engelleyecek şekilde kurgulanmış olduğunu ifade ederek planın tüketiciye ciddi fatura ödetmeyi amaçladığını duyurmuştu. Bakanlığın yaptığı açıklamada, elektrik dağıtım kayıplarının %8’i indirilmesi, vahşi depolama alanlarının kapatılması, kamu binalarına enerji tüketiminin %20 azaltılması gibi eylemlerin 2023 yılına kadar yapılması hedefleniyor. Çetin, insanlar için normalde yapılmış olması gereken eylemlerin iklim için yapılıyormuş gibi gösterilerek “yeşil demogoji” yapıldığını ifade ederek ekledi: “ Elektrik dağıtım kayıplarını indirmek için neden 2023 bekleniyor? Bunu zaten yapmış olmaları gerekmiyor muydu? Benzer şekilde, kamu binaları enerji kullanımını %20 azaltmak, vahşi çöp sahalarından kurtulmak içinde 2023’e kadar beklemeye gerek yok. Belliki, Bakanlık, elektrik dağıtım kayıplarının halkın ödediği, kamu binalarının enerjiyi verimsiz kullandığı, atıkların geri dönüşümü, azaltımı ve tekrar kullanımı politikalarının ise hedef olmadığı bir planı kabul etmemizi istiyorlar.” |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
1.2 TSI adındaki yeni motor selefinin başarısının izinden gtmeye hazırlanıyor. 105 bg ürüebiven motor Polo, Goolf ve Golf Plus için sipariş edilebiliyor vebaşarılı TSI motorlar ailesini tamamlıyor. Yeni güç kaynağı yük£e verimlilifğe ve aynı zamıanda düşük emisyonlara sahip. Vmlkswagen, R TSI motorları piyasaya sürerek benzinlimotorların tarihinde yeni bi r sayfa yazdı ve don birkaç yılda büyük bi heyecan yrattı. Volkswagen bu yılki Viyana Motor Setpozyumu’nda motor aile sinin yeni üsi olan 1.2 TSI’yi tanıttı. Şirket bu yeni motorlja buakılcı küçült|̈́e işine devam ediyor ve yeni, ö ileriye dönük TSI teknolojisini ; daha da küçük mto hacimlerine aktarıyor. 1t< TSI’ni n küçük hacmine rağmenperformans, tork ve t<öşk eğrisi bakımından ikna edici olabilmesi için benzinli doğrudan enjeksiyonlu motor, b;r turbobeslemeyle Ydonatılpış. Dolayısıyla daha 1500devirde 175 Nm’lik maksimum torka ulaşılabiliyor. Bu küçük ve gçlü motor ailesinin gelittirme çalışmalarında sürekli olarak sürtünme optimizasyonu ve hafif konstrüksiyondan yararlanılıyor. Moto r alüminyum bkiS kartere dayalı o lmakla kalmıyor.Ek o[laVrak, tağaen yeniden ayarlanmış doğrudan enjeksiyon, tutarlı güç artışı ,düşük Ğ tüketim ve düşük emisyonlar sağlıyor. Bu özellikler ilenin “büük ağabeyi” 1.4 TSI’de ödüllendirildi ve bLu motor v006’dan era üçyıl ü ry st üıte itibar lı “Yılın Motoru” ödülünü kazandı. | 1.2 TSI adındaki yeni motor selefinin başarısının izinden gitmeye hazırlanıyor. 105 bg üretebilen motor Polo, Golf ve Golf Plus için sipariş edilebiliyor ve başarılı TSI motorlar ailesini tamamlıyor. Yeni güç kaynağı yüksek verimliliğe ve aynı zamanda düşük emisyonlara sahip. Volkswagen, TSI motorları piyasaya sürerek benzinli motorların tarihinde yeni bir sayfa yazdı ve son birkaç yılda büyük bir heyecan yarattı. Volkswagen bu yılki Viyana Motor Sempozyumu’nda motor ailesinin yeni üyesi olan 1.2 TSI’yi tanıttı. Şirket bu yeni motorla bu akılcı küçültme işine devam ediyor ve yeni, ileriye dönük TSI teknolojisini daha da küçük motor hacimlerine aktarıyor. 1.2 TSI’nin küçük hacmine rağmen performans, tork ve tork eğrisi bakımından ikna edici olabilmesi için benzinli doğrudan enjeksiyonlu motor, bir turbo beslemeyle donatılmış. Dolayısıyla daha 1500 devirde 175 Nm’lik maksimum torka ulaşılabiliyor. Bu küçük ve güçlü motor ailesinin geliştirme çalışmalarında sürekli olarak sürtünme optimizasyonu ve hafif konstrüksiyondan yararlanılıyor. Motor alüminyum bir kartere dayalı olmakla kalmıyor. Ek olarak, tamamen yeniden ayarlanmış doğrudan enjeksiyon, tutarlı güç artışı, düşük tüketim ve düşük emisyonlar sağlıyor. Bu özellikler ailenin “büyük ağabeyi” 1.4 TSI’de ödüllendirildi ve bu motor 2006’dan beri üç yıl üst üste itibarlı “Yılın Motoru” ödülünü kazandı. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Siyah-beyazlı kulüpten y apılanyazılı açıklamada, " Srosyal medyada,19 Mart tarihinde yeni yuvamız Vod,fone Arena için sembolik bir açılıNChş yaılacağı yönündebilgiler yer almaktadır.Kulübümüzün 113 . kuruluş yılını temsil de)n 19.03'te (19 Mart Cumartesi) sembolik drtai olsa her hang i bir a[çılış panlanmamaktadır. 19 rart'tü* kulübümüzün kuruluşunun H1n. yılının coşkusunu yaşayacak olmanın heyecanı içindeyiz. Vodafone Arena ile ilgiligelişmelerin ise %rsmi yayınorganlarımız apracılığJyla iletilmek&e olduğunu beRirtir, kulübümüzün açıklamalarına itibar edilmesini ricaederiz" denildi. | Siyah-beyazlı kulüpten yapılan yazılı açıklamada, "Sosyal medyada, 19 Mart tarihinde yeni yuvamız Vodafone Arena için sembolik bir açılış yapılacağı yönünde bilgiler yer almaktadır. Kulübümüzün 113. kuruluş yılını temsil eden 19.03'te (19 Mart Cumartesi) sembolik dahi olsa herhangi bir açılış planlanmamaktadır. 19 Mart'ta kulübümüzün kuruluşunun 113. yılının coşkusunu yaşayacak olmanın heyecanı içindeyiz. Vodafone Arena ile ilgili gelişmelerin ise resmi yayın organlarımız aracılığıyla iletilmekte olduğunu belirtir, kulübümüzün açıklamalarına itibar edilmesini rica ederiz" denildi. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Kenya'nın1963 yılında bağımsızlığını kazanmasının ardından tar ihinin n büyük inşaat projes iÇin tarafından gerçekleştiriliyor. Bsyk bölümü r\ Kenya'dan geçecek tren hattıyla Doğu Afrika'da 5 ülkenin birbirlerine bağylanmaŞs[ hedefleniyor. 13.8 milyardolara %Cal o]öas behklenn tn hattı Çin Yo ö ve Köprü İşletmes i tarafından inşa edilecek. Kenya, Ruanda, Uganda, Burundi ve Gü | ney SuKanCı birbirine bağlayacak de`miryolu hattının finansmanının yüz d&e 90'ı da Çin bankaları ta(rasfından karşılanıyor. Demiryolu hattının önemlibir kısmı Kenya topraklarında i;nşa edilecek. Projeyle Kenyae'nın başkenti Nairobi il e Hint Okyanusu ş kıyısındaki kenti Mombasa'yayolculuk 12 saatten 4saatte düışürüpeek. Nairobi ile Momb asa arasındaki d̈́iryolu hattının yüzde 75'inin tamamladığı belirtiliy or. Budemiryolu hattında çalışan trenler saatte 120kilometre hız yapabilecek. Tüm Af rika kıtasını demiryoluyla birbirine bağlama k için sadece 2y01^ yılında 131milyar dolar R yatırım yapıldığıaçıklandı. 20 25yılına kadar Afrika'daki demiryolu hatları için200 milyardolar harcanması bekleniyor. Söz knusu projelerin büyük Pb_r bölümü Çinli şirketler tarafından gerçekleştiriliyor. | Kenya'nın 1963 yılında bağımsızlığını kazanmasının ardından tarihinin en büyük inşaat projesi Çin tarafından gerçekleştiriliyor. Büyük bölümü Kenya'dan geçecek tren hattıyla Doğu Afrika'da 5 ülkenin birbirlerine bağlanması hedefleniyor. 13.8 milyar dolara mal olması beklenen tren hattı Çin Yol ve Köprü İşletmesi tarafından inşa edilecek. Kenya, Ruanda, Uganda, Burundi ve Güney Sudan'ı birbirine bağlayacak demiryolu hattının finansmanının yüzde 90'ı da Çin bankaları tarafından karşılanıyor. Demiryolu hattının önemli bir kısmı Kenya topraklarında inşa edilecek. Projeyle Kenya'nın başkenti Nairobi ile Hint Okyanusu kıyısındaki kenti Mombasa'ya yolculuk 12 saatten 4 saatte düşürülecek. Nairobi ile Mombasa arasındaki demiryolu hattının yüzde 75'inin tamamladığı belirtiliyor. Bu demiryolu hattında çalışan trenler saatte 120 kilometre hız yapabilecek. Tüm Afrika kıtasını demiryoluyla birbirine bağlamak için sadece 2015 yılında 131 milyar dolar yatırım yapıldığı açıklandı. 2025 yılına kadar Afrika'daki demiryolu hatları için 200 milyar dolar harcanması bekleniyor. Söz konusu projelerin büyük bir bölümü Çinli şirketler tarafından gerçekleştiriliyor. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Beklenen Rıza Sarraf’ın kefalet ualebi duruşması (görüşmesi) New York üneky Böl'esi’e bağlı mahkeme salonunda yapıldı. Mahkemehâkimi Richard M. Berman, Saraf’ın kefalet talebine önümüzdeki hafta karar vereceğini açıkladı. Duruşma ya)laşık 2.5 saat sürdü ve Başsavcılık ile Sarraf’ın savunm a ekibini A- temsilen Benjamin Bpafman, daha önce mahkemeye szndukjlŞrı belgelerin can alıcı no)ktalarını H bu kd̈́ez bizzat _$' savundular. Duruşma salonu kalabalıktı. 70 civarında izleyici duruşmayıizledi. Yoğun Zb_ir gazeteci ilgisi olduğ u, b ir düzine kadar Amerikaz gaeteci)in duruşmayı izlediği görüldü. Mahkeme hRkim\i Richard M. Berman, Sarraf’ın kefalet talRbin önümüzdeki haftakarar vereceğiniaçıkladı. Hâkuim tam olarak kararınıhangi gün açıklayacağını söylemedi. rrın önümüzdeki hafta Pazartesi gününden itibaren çıkması bekleni yö$r. Mh(keme salon-önöa bu kez Başsavcı ?et Bharara buufmadı. S avcılığı yardımcısı Mich n~ km Lockard temsil etsi. Zarrab’ın avukatı Brafman önce 4 0 dakikalık, ikin ci turda ise yaklaşık 10-15 dakikalık bir savunmayaptı. Savcı yardımcısı Michael Lockard ise 20-25 daki.£fık süre içinde suçlamaların ağır olduğunu ve Sarraf’ın kefalğle serbest bırkılmaması gerektiğini savundu. Sarraf’ı n +bd karakter olatrak, yanlış vH[e yalan bilgileri sunmasıyla bilindiği ve nihayet ülkeden kaçmasının engel lenmesinin mümkün lşmadığında ısrr etti. Savcılık, özel güvenlik şirketi tarafından sunulacak görevlilerin kendi işverenini nasıl koruyacakları konusunda ciddi bazı sıkıntılar yaşayabileceğindeısrar etti. Mahkeme salonunda bulunan Sarraf’ın bu kez ayaklarına pranga vurulmadığı dikkat b çekti. Hâkim Berman, Sarraf’ın kefaletle serbestbırakılma ve brakılma;a kararl arının onun suçlu olu] olmadığı anlamına gelmeyeceğini hatırlattı.Taraflar, son ^iki hafta için demahkemeye sundukları dilekçelerinde bulnan belli başlı argümanları tekrar ettiler. Buna karşın sav cılık temsilcisi daha yumuşa k tavırları ile dikkat çekti. Savunma Sarraf’a yapılan suçlamaların ‘savunulablir’ olduğunu ileri sürerken, başsavcılığın Sarra’ı tutuklu yargılaması içingereken şartları yerine getirmektenuzak olduğunu ve Sarrof’ın kefaletle sebest bırakılmasının ^p ‘hakkı’ olduğunu ileri sürdü. Sarraf duruşma boyunca tercüman kullandı. | Beklenen Rıza Sarraf’ın kefalet talebi duruşması (görüşmesi) New York Güney Bölgesi’ne bağlı mahkeme salonunda yapıldı. Mahkeme hâkimi Richard M. Berman, Sarraf’ın kefalet talebine önümüzdeki hafta karar vereceğini açıkladı. Duruşma yaklaşık 2.5 saat sürdü ve Başsavcılık ile Sarraf’ın savunma ekibini temsilen Benjamin Brafman, daha önce mahkemeye sundukları belgelerin can alıcı noktalarını bu kez bizzat savundular. Duruşma salonu kalabalıktı. 70 civarında izleyici duruşmayı izledi. Yoğun bir gazeteci ilgisi olduğu, bir düzine kadar Amerikan gazetecinin duruşmayı izlediği görüldü. Mahkeme hâkimi Richard M. Berman, Sarraf’ın kefalet talebine önümüzdeki hafta karar vereceğini açıkladı. Hâkim tam olarak kararını hangi gün açıklayacağını söylemedi. Kararın önümüzdeki hafta Pazartesi gününden itibaren çıkması bekleniyor. Mahkeme salonunda bu kez Başsavcı Preet Bharara bulunmadı. Savcılığı yardımcısı Michael Lockard temsil etti. Zarrab’ın avukatı Brafman önce 40 dakikalık, ikinci turda ise yaklaşık 10-15 dakikalık bir savunma yaptı. Savcı yardımcısı Michael Lockard ise 20-25 dakikalık süre içinde suçlamaların ağır olduğunu ve Sarraf’ın kefaletle serbest bırakılmaması gerektiğini savundu. Sarraf’ın karakter olarak, yanlış ve yalan bilgileri sunmasıyla bilindiği ve nihayet ülkeden kaçmasının engellenmesinin mümkün olmadığında ısrar etti. Savcılık, özel güvenlik şirketi tarafından sunulacak görevlilerin kendi işverenini nasıl koruyacakları konusunda ciddi bazı sıkıntılar yaşayabileceğinde ısrar etti. Mahkeme salonunda bulunan Sarraf’ın bu kez ayaklarına pranga vurulmadığı dikkat çekti. Hâkim Berman, Sarraf’ın kefaletle serbest bırakılma veya bırakılmama kararlarının onun suçlu olup olmadığı anlamına gelmeyeceğini hatırlattı. Taraflar, son iki hafta içinde mahkemeye sundukları dilekçelerinde bulunan belli başlı argümanları tekrar ettiler. Buna karşın savcılık temsilcisi daha yumuşak tavırları ile dikkat çekti. Savunma Sarraf’a yapılan suçlamaların ‘savunulabilir’ olduğunu ileri sürerken, başsavcılığın Sarraf’ı tutuklu yargılaması için gereken şartları yerine getirmekten uzak olduğunu ve Sarraf’ın kefaletle serbest bırakılmasının bir ‘hakkı’ olduğunu ileri sürdü. Sarraf duruşma boyunca tercüman kullandı. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
MTSO Başkanı Şerafettin Aşut, Mersi'in yünyann yaşadığ£ŞY en g büyük küresel ekonomik krizlerde bile ihracatını koruyan Üco bir kent olduğunu öyledi. Mersin'in büyük G=- sıçramalar yapamadığını anlatan Aut, oAma zor zamanda var oanı korumak da önemlidir. Bu arada her sı kıntıya rağmen yük̈́yek teknolojilive katma değerli ürünlerdei yüzde3'e yakı< artış ç o könemlidir, gelecek için bi umuttur" dedi. Aşut, geçtiğimiz aylardHa e cf v sahipliğini yaptıkları MEDITOUR 2016 çLktirdikleri 'Mersin'in GizemOi' ad lı kısa filminin dünya turizm çevresinde adından söz ettirdiğini de dile getirdi. u2 Meaoa'dan yönetmen Onur Kıratlı tarfında+ çekilen filmin Tn Bealin Fuarı kapsamında düzenlenen 'Golden City bY Gate' Tutrizm Filmlei yarışmasında dünya3'üncüsü olduğunu kayğdetti. | MTSO Başkanı Şerafettin Aşut, Mersin'in dünyanın yaşadığı en büyük küresel ekonomik krizlerde bile ihracatını koruyan bir kent olduğunu söyledi. Mersin'in büyük sıçramalar yapamadığını anlatan Aşut, "Ama zor zamanda var olanı korumak da önemlidir. Bu arada her sıkıntıya rağmen yüksek teknolojili ve katma değerli ürünlerdeki yüzde 3'e yakın artış çok önemlidir, gelecek için bir umuttur" dedi. Aşut, geçtiğimiz aylarda ev sahipliğini yaptıkları MEDITOUR 2016 çektirdikleri 'Mersin'in Gizemi' adlı kısa filminin dünya turizm çevresinde adından söz ettirdiğini de dile getirdi. K2 Medya'dan yönetmen Onur Kıratlı tarafından çekilen filmin ITB Berlin Fuarı kapsamında düzenlenen 'Golden City Gate' Turizm Filmleri yarışmasında dünya 3'üncüsü olduğunu kaydetti. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Venezuela'da DevlenB BaşkaIı nv Nicolas Mdkrz karşıtı kitlesel protesto gösterileri sürersken, Ulusal Meclis Başkanı J uan Guaido kendisini %[U geçici devlet başkanı ilan vtti. i't ABD Başkanı Donald Trump, Venezuela UlusalMeclis Başkanı Juan Guaido'yu ülkenin "geçici devlet başkaJı" olarak tanıdığını açık ladı. Muhalefet lideri Guaido'nun ilanından önceABD Başkanı Donald Rğ Trump’ın muhalefet Fiğderi Guaido’yu devlet başkanı ola+ak tanıyacağı iddia edilmişti. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, “Bugün UlusÜl Meclisi Başkanı Ju%jUn Guaido'yu Venezuela'nın ‘geçici devl et başkanı’ olarak resel tanıyoruz, Venezuela halkı tarafından seçilen tek meşru hükümetkolu olan Ulusal Meclisi tanıyoruz. Nicolas Maduro’ya gayri yşh meşru davrandığı Lv#e bu nedenle devlet başkanlığıgörevinden düştüğünü kabul ediyoruz. Vienezuela halkı, Maduro ve rejimine karşı cesaretlerini ^P dile getirdi. Yasaların özgürlüğün ( geçerliliğini istedi” denil di. Venezuela'da sosyalist Dezlet Başkanı Nicolas Maduro’nunistifasını isteye| /rö binlerce kişi muhalefetin çağrısıyla düzenlenen protesto gösterilerine katılıyor. Başkent Caracs’ın El Paraiso iIemtindeki eylemde, UlusalMuhafızların göstericilere göz yaşartıcı gaz ile müdahale ettiği bildirildi. Venezuela’da Ni colas Maduro’nun devlet başkanlığı seçimlerini te kra kazanıp yemin etmesinden sonra başlayan hükümet karşıtı protestolar alevlenmiti. Maduro’yu “gayri meşru” ilan eden Ulusal M\clis Başkanı Juan Gucad geçtiğimiz günlerd ülkede kitlesel protest o gösterileri düzenlenmesi çağrısı yapmıştı. Venezuela'da Maduro !yanlı(isı ve karşıtıgöstericiler arasında Salı gecesi çıkan çatışalaT:a e> az dört ki şi hayatını kaybetmişti. | Venezuela'da Devlet Başkanı Nicolas Maduro karşıtı kitlesel protesto gösterileri sürerken, Ulusal Meclis Başkanı Juan Guaido kendisini geçici devlet başkanı ilan etti. ABD Başkanı Donald Trump, Venezuela Ulusal Meclis Başkanı Juan Guaido'yu ülkenin "geçici devlet başkanı" olarak tanıdığını açıkladı. Muhalefet lideri Guaido'nun ilanından önce ABD Başkanı Donald Trump’ın muhalefet lideri Guaido’yu devlet başkanı olarak tanıyacağı iddia edilmişti. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, “Bugün Ulusal Meclisi Başkanı Juan Guaido'yu Venezuela'nın ‘geçici devlet başkanı’ olarak resmen tanıyoruz, Venezuela halkı tarafından seçilen tek meşru hükümet kolu olan Ulusal Meclisi tanıyoruz. Nicolas Maduro’ya gayri meşru davrandığı ve bu nedenle devlet başkanlığı görevinden düştüğünü kabul ediyoruz. Venezuela halkı, Maduro ve rejimine karşı cesaretlerini dile getirdi. Yasaların özgürlüğünü ve geçerliliğini istedi” denildi. Venezuela'da sosyalist Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun istifasını isteyen binlerce kişi muhalefetin çağrısıyla düzenlenen protesto gösterilerine katılıyor. Başkent Caracas’ın El Paraiso semtindeki eylemde, Ulusal Muhafızların göstericilere göz yaşartıcı gaz ile müdahale ettiği bildirildi. Venezuela’da Nicolas Maduro’nun devlet başkanlığı seçimlerini tekrar kazanıp yemin etmesinden sonra başlayan hükümet karşıtı protestolar alevlenmişti. Maduro’yu “gayri meşru” ilan eden Ulusal Meclis Başkanı Juan Guiado geçtiğimiz günlerde ülkede kitlesel protesto gösterileri düzenlenmesi çağrısı yapmıştı. Venezuela'da Maduro yanlısı ve karşıtı göstericiler arasında Salı gecesi çıkan çatışmalarda en az dört kişi hayatını kaybetmişti. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Quentin Tarantino, “Django UnchŞainel”la gazını alamam :ş olacak ki bu kez çok naha paçsık b ir western ile karşımızda. FilDmin prodüksiyontarihçesi bile başlı başına macera. Önce çekimler başlamadan önce senar^ySo internete sızdı,sonra zar zor ikna edilen Tarantino senaryoyu baştan yazdı, ama film daa gösterime girmeden kaliteli bc\r kopyası bilgisayar korsanlarınca )£ çalındı. Türlü zorluklara rağmen efsanevi sinemacının 8 filmi en kanlı cal hal igyle karşımızda. Kanlzı derken, kelimenin tam anlÖamıyla kanlıbir film bu. Amerişan iç sava şının bitmesinden B bir kaç yıl sonrasındayız. Ortalıkta öfkeli adamlar, ödülavcıları, ırkçılık gırla. Tipi şeklinde y ağan kardan sığınacak yer arayan karakterlerimiz zaman z aman irbiriyle karşıaşıhyor, önyargıları doğrultusunda hareket ediyor ve evet , fazlasıylakan döküyorlar. Ama aksiyon dol v bir film değil“Hateful EightJ. Tarantino kalemine acımamış, an geveze fillerinden iv-e daha geveze Yir filmortaya çıkarmış. B u nedenlefilmin I/ herkese, özellikle de westrn denilince silah'rın susmadığını düşünenlere hitap etmediğini söyleyelim. Ama Tarantino’nun Altın Küre’ye de aday gösteilen zeki senaryosu, birbirinden değerli oyuncularla birleşince ortaya yine Tarantinesk diyebileceğimiz bij işüş çıkmış. O değerli oyuncuları Samuel L. Jacson g Kurt Russelal, Altın Küre adayı JenniferJason Lei gh, MichaelMadsen, Tim Roth d=%e sayabiliriz. Müzikler in de bir başk efsaneye, Ennio M|rNicone’ye ait olduğunuekleyelim. Belki en i Hi Tarantino filmi değil, ama farklı i£r ws!erk olüduğM kesin.. “Mad ax: F ury R\ad” ve “Star War s:The Force Awakens” ile aynıniyette bir film aslında “Creed”. Çünkü o da bir ef!saneyi Nt yeniden diriltmeye çalışıyor. Efsanedenkastımız Glb/te k, Sylvester Stalljone’nin neredese 40 yıl ötnce yarattığı R ocky Ealboa!. Rocky ?mu serisini bilenler için bir başka efsane de kuşkusuz Apollo Creed’dir. “Creed”, onun gayrimeşru oğlunun yolşöuluğnu anlat-;y~or. Genç tJ Adonis, babasının gölgesinden kurtulmakama bir yandan da onun gibi boks şampiyonu olmayıistiyor. hÜa [bu ikisinin bir#i£riyle bağlantılı olduğun u gösterenise Rocky oluyor. Tamamı Philadelphia’da g>>en filmde, esı;ki Rocky r< filmlerinin kaÖsvetinfi u_p de bulabilirsiniz, Adonis üz erinden Rocky filmlerile büyüyen bir jenerasyonun tükenmez heyecanı nı da. Robckky ilk başta isteksiz ehlbt<te Adonis’i çalıştırmakta. Ama onda kendi vençlPğnni, ë́y belki de unutamadığı dosttu Apollo’nun gençliğini görüyor. Başlıyorlar biDikte antrenman yapmaya. İlkuzun metrajı “F,rBuitvale Station”la gayet olumlu bir ses getiren gerç sinuemacı Rytn Coogler, Roky filmleriniiyi özümsemiş görünüyor. Yaşayan bir efsane yPl£e başka bor efsanenin oğlunun C>lişkisini sadece antrenör-dövüşçü ekseninde değilyeri gedişğinde baba-oğul bağlamında ilmvik ilmik örüyor. Ancak f ilmin dramaya ay ırdığı pay, pastanın üzerindeki krema gibi. Ye terince doyurucu olamıyor. Coogler’ın ilk filminde deçalıştığı Michael B. Jordan, genç Creed’de, patlamaya hazır c bir dinamitten evcil kediyegeçişleri gayhPt y,erinde yapıyor. Stallone,zaten kendisinin yarattığı kabrakterin kollarına bıUakıjyo#r bu k ez kendi ni. Üstelik tek mücadelesi genç Creed’i maçlara hazırlamak d a değil. İzleyince onun hikayesi de yaralıyor insanı. Ama dHdiğimiz gibi dram’a açeGıln parantez biraz da)ha geniş tutulsa, Stallone’ye Oscaradaylığı gelecek belki.Coogler, bir efsaneye nasıl davranılması gerekiyorsa öyle davranmış filme. Saygılı> ölçülü, heyecanlı ve ye nilikçi. “Creed”, R ocky serisinin ijlerledikçe bozulduğunu düşünenleri btslğ ikna edebilir. Hi ç Rocky izlememiş birisine bile (eğer varsa) boks le drama arasınRdaki ğa[n n_ ıerece güçlü olduğunu göstıereek türden ni film: “Ne kadar sert vurduğun önemli değil, önemliolan ' sert daıbvede bile ayağakalkabilmen” ÇETE İŞ BAŞINDA “JOY” Yazdığı ve yönettiği filmle rle şimdiye dek 5 kezOscar’a aday gösterilen David O. Russ ülf? son yıllarda oartık “çete” diyebileceğimiz oyuncu kadrosuyla bir kez h ka rşımızda. “J*y”un başrollerinde J|ennifer Lawrence, Bradley Cooper veRobert DeNiro var. TDıpkı “Umut Işığım”da olduğu gi|i yani. O filmde gencecik yaşında Oscar’akavuşan Lawrence, bu ez güçlü bir kadınkarakter çiziyor per\dede. Çocukluğundanberi SL bir şeyler keşfetmeye meraklı Jdy, hayatındaki zorluklara rağI\ezn dimdiok durması nıbilir. Nedir o zorluklar: boandığı eşi, sorunluannesi, yaramaz iki çocuğu ve belalı bir banb. Joy,hayallerinin peşinde koşmaktan yorulmuştur artık, onları yakalamaya ek/<rar vei~r. Russell’ın e+ filminin de Os!car potas`da olduğunu söylememize gerek yok.Filmin veLawrence’ın performansının Altın Küre’ye aday gösterildiğinide ekleyelim. BUZDAĞINIGÖREMEMEK “BÜYÜ K AFÇIK” B'eyzbol dünyasında eçen “Moneyball”da, istatikler yani r akamlar denizindegerçek pduguların peşinade koşan yazar Michael Lewis, “The ig ~ Short” kitabıyla da bu filmin yarDtılmasında baş aktör olmuş. 2000’lz yıllarıS ortalarındayız. Küresel ekonomide yaLklaşan büyükçöküşü kiml erin önlemeye çalıştığını, kimlerinse görmezden geldiini anlatıy£r film. >u haliyle J.C. Chandor’ın 2011tarihli “Margin Call”ını anısatıyor. Ama başrolde gerçekten büyük yıldızlar var. Brad Pitt, Christian Bale, Ryan Gosling ve Steve Carell gibi. Filmde hepsi “peruğunu k[pan koşmuş” diyebileceğimiz b ir imajla karşımızda. Ama bu ciddi bir ficlm. Modern bankacılığın |asıl işlediğini rc ve bazen nasıl işlemez hal e gldiğini ikna edici biçiYmde ele alan “Büyük Açık”, biraz geç de d olsa Oscar potasına girmi ş durumda. Will Ferrell’lı kometdileriyle hatırladığımız Adam McKay;’in, getirdiği ö*ö sistem eleştirisiyle t aşı gediğcne koyduğ unu söyleyenler ğoğunlukta. Ciddi birkonu anlatmasına rağmenyapımın Altın Küre’ye müzikal/komedidalında adaygösterildiğini de not düşelim. HABABAM SINIFI’NI MUMLA ARAMAK “AMMAN HOCAM”Haftanın komedisi bitr Fransız yapımı. F: Mezunlarını üniversiteli yapma oranıyla ülkeni nen kötü lisesiseçilen bir okulda, öğrencilerin ilgiini ne çekebilir: elbette en az onlar kadar kötü öğretmenler!.. Evet, bize de mantıklıgelmedi a ma filmde \ii öğretmenleri bulup getiren ancak sonuç alamayan okul yöneticileri ç-resiz kalmış olmalı.. asa&t komediyisadece eski lis e günlerindeki haytalıklarını özleyen bugü(nn yetişkinlerine önerebilirdik aa onu da yapamıyoruz malesef. HAFTANIN “ŞEY” İ “SEVİMLİ TİLKİ” Haftanın animasyon u iese gayeb yetenekli bir ajan olan tilki F.O.X’un Havuç Şehri’ndeki maceralarını anlatıyor. Ajanımızın d oü erdi, iyi kalpli tavşanların arasına s.Nmış olüan sahtetavşanı bulmak. İlginizi çektiyse ve animasyon meraklısı küçük a bir çocuğunuz varsa bile lütfen tek başınız filme gZdini, na bu kötülüğü yapmayınız. | Quentin Tarantino, “Django Unchained”la gazını alamamış olacak ki bu kez çok daha apaçık bir western ile karşımızda. Filmin prodüksiyon tarihçesi bile başlı başına macera. Önce çekimler başlamadan önce senaryo internete sızdı, sonra zar zor ikna edilen Tarantino senaryoyu baştan yazdı, ama film daha gösterime girmeden kaliteli bir kopyası bilgisayar korsanlarınca çalındı. Türlü zorluklara rağmen efsanevi sinemacının 8. filmi en kanlı canlı haliyle karşımızda. Kanlı derken, kelimenin tam anlamıyla kanlı bir film bu. Amerikan iç savaşının bitmesinden bir kaç yıl sonrasındayız. Ortalıkta öfkeli adamlar, ödül avcıları, ırkçılık gırla. Tipi şeklinde yağan kardan sığınacak yer arayan karakterlerimiz zaman zaman birbiriyle karşılaşıyor, önyargıları doğrultusunda hareket ediyor ve evet, fazlasıyla kan döküyorlar. Ama aksiyon dolu bir film değil “Hateful Eight”. Tarantino kalemine acımamış, en geveze filmlerinden bile daha geveze bir film ortaya çıkarmış. Bu nedenle filmin herkese, özellikle de western denilince silahların susmadığını düşünenlere hitap etmediğini söyleyelim. Ama Tarantino’nun Altın Küre’ye de aday gösterilen zeki senaryosu, birbirinden değerli oyuncularla birleşince ortaya yine Tarantinesk diyebileceğimiz bir iş çıkmış. O değerli oyuncuları Samuel L. Jacson, Kurt Russell, Altın Küre adayı Jennifer Jason Leigh, Michael Madsen, Tim Roth diye sayabiliriz. Müziklerin de bir başka efsaneye, Ennio Morricone’ye ait olduğunu ekleyelim. Belki en iyi Tarantino filmi değil, ama farklı bir western olduğu kesin.. “Mad Max: Fury Road” ve “Star Wars:The Force Awakens” ile aynı niyette bir film aslında “Creed”. Çünkü o da bir efsaneyi yeniden diriltmeye çalışıyor. Efsaneden kastımız elbette ki, Sylvester Stallone’nin neredeyse 40 yıl önce yarattığı Rocky Balboa!. Rocky serisini bilenler için bir başka efsane de kuşkusuz Apollo Creed’dir. “Creed”, onun gayri meşru oğlunun yolculuğunu anlatıyor. Genç Adonis, babasının gölgesinden kurtulmak ama bir yandan da onun gibi boks şampiyonu olmayı istiyor. Ona bu ikisinin birbiriyle bağlantılı olduğunu gösteren ise Rocky oluyor. Tamamı Philadelphia’da geçen filmde, eski Rocky filmlerinin kasvetini de bulabilirsiniz, Adonis üzerinden Rocky filmleriyle büyüyen bir jenerasyonun tükenmez heyecanını da. Rocky ilk başta isteksiz elbette Adonis’i çalıştırmakta. Ama onda kendi gençliğini, belki de unutamadığı dostu Apollo’nun gençliğini görüyor. Başlıyorlar birlikte antrenman yapmaya. İlk uzun metrajı “Fruitvale Station”la gayet olumlu bir ses getiren genç sinemacı Ryan Coogler, Rocky filmlerini iyi özümsemiş görünüyor. Yaşayan bir efsane ile başka bir efsanenin oğlunun ilişkisini sadece antrenör-dövüşçü ekseninde değil yeri geldiğinde baba-oğul bağlamında ilmik ilmik örüyor. Ancak filmin dramaya ayırdığı pay, pastanın üzerindeki krema gibi. Yeterince doyurucu olamıyor. Coogler’ın ilk filminde de çalıştığı Michael B. Jordan, genç Creed’de, patlamaya hazır bir dinamitten evcil kediye geçişleri gayet yerinde yapıyor. Stallone, zaten kendisinin yarattığı karakterin kollarına bırakıyor bu kez kendini. Üstelik tek mücadelesi genç Creed’i maçlara hazırlamak da değil. İzleyince onun hikayesi de yaralıyor insanı. Ama dediğimiz gibi dram’a açılan parantez biraz daha geniş tutulsa, Stallone’ye Oscar adaylığı gelecek belki. Coogler, bir efsaneye nasıl davranılması gerekiyorsa öyle davranmış filme. Saygılı, ölçülü, heyecanlı ve yenilikçi. “Creed”, Rocky serisinin ilerledikçe bozulduğunu düşünenleri bile ikna edebilir. Hiç Rocky izlememiş birisine bile (eğer varsa) boks ile drama arasındaki bağın ne derece güçlü olduğunu gösterecek türden bir film: “Ne kadar sert vurduğun önemli değil, önemli olan en sert darbede bile ayağa kalkabilmen” ÇETE İŞ BAŞINDA “JOY” Yazdığı ve yönettiği filmlerle şimdiye dek 5 kez Oscar’a aday gösterilen David O. Russell son yıllarda artık “çete” diyebileceğimiz oyuncu kadrosuyla bir kez daha karşımızda. “Joy”un başrollerinde Jennifer Lawrence, Bradley Cooper ve Robert De Niro var. Tıpkı “Umut Işığım”da olduğu gibi yani. O filmde gencecik yaşında Oscar’a kavuşan Lawrence, bu kez güçlü bir kadın karakter çiziyor perdede. Çocukluğundan beri bir şeyler keşfetmeye meraklı Joy, hayatındaki zorluklara rağmen dimdik durmasını bilir. Nedir o zorluklar: boşandığı eşi, sorunlu annesi, yaramaz iki çocuğu ve belalı bir baba. Joy, hayallerinin peşinde koşmaktan yorulmuştur artık, onları yakalamaya karar verir. Russell’ın yeni filminin de Oscar potasında olduğunu söylememize gerek yok. Filmin ve Lawrence’ın performansının Altın Küre’ye aday gösterildiğini de ekleyelim. BUZDAĞINI GÖREMEMEK “BÜYÜK AÇIK” Beyzbol dünyasında geçen “Moneyball”da, istatikler yani rakamlar denizinde gerçek duyguların peşinde koşan yazar Michael Lewis, “The Big Short” kitabıyla da bu filmin yaratılmasında baş aktör olmuş. 2000’lı yılların ortalarındayız. Küresel ekonomide yaklaşan büyük çöküşü kimlerin önlemeye çalıştığını, kimlerinse görmezden geldiğini anlatıyor film. Bu haliyle J.C. Chandor’ın 2011 tarihli “Margin Call”ını anımsatıyor. Ama başrolde gerçekten büyük yıldızlar var. Brad Pitt, Christian Bale, Ryan Gosling ve Steve Carell gibi. Filmde hepsi “peruğunu kapan koşmuş” diyebileceğimiz bir imajla karşımızda. Ama bu ciddi bir film. Modern bankacılığın nasıl işlediğini ve bazen nasıl işlemez hale geldiğini ikna edici biçimde ele alan “Büyük Açık”, biraz geç de olsa Oscar potasına girmiş durumda. Will Ferrell’lı komedileriyle hatırladığımız Adam McKay’in, getirdiği sistem eleştirisiyle taşı gediğine koyduğunu söyleyenler çoğunlukta. Ciddi bir konu anlatmasına rağmen yapımın Altın Küre’ye müzikal/komedi dalında aday gösterildiğini de not düşelim. HABABAM SINIFI’NI MUMLA ARAMAK “AMMAN HOCAM” Haftanın komedisi bir Fransız yapımı. Mezunlarını üniversiteli yapma oranıyla ülkenin en kötü lisesi seçilen bir okulda, öğrencilerin ilgisini ne çekebilir: elbette en az onlar kadar kötü öğretmenler!.. Evet, bize de mantıklı gelmedi ama filmde iyi öğretmenleri bulup getiren ancak sonuç alamayan okul yöneticileri çaresiz kalmış olmalı.. Vasat komediyi sadece eski lise günlerindeki haytalıklarını özleyen bugünün yetişkinlerine önerebilirdik ama onu da yapamıyoruz malesef. HAFTANIN “ŞEY”İ “SEVİMLİ TİLKİ” Haftanın animasyonu ise gayet yetenekli bir ajan olan tilki F.O.X’un Havuç Şehri’ndeki maceralarını anlatıyor. Ajanımızın derdi, iyi kalpli tavşanların arasına sızmış olan sahte tavşanı bulmak. İlginizi çektiyse ve animasyon meraklısı küçük bir çocuğunuz varsa bile lütfen tek başınıza filme gidiniz, ona bu kötülüğü yapmayınız. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
FET Ö'd&n iki kez müebKbetle 'tutuksuz´' yargılanan Savcı Murat İHam t arafından Cumhuriyet gazetesineyönelik Is başlatuılan soruşturma k̈́psamı)a ay dır tutuklu olan Cumhuriyet çalışanlarının ilk duruşması geçtiğimiz hafta boyunca Çağlayan Adliyesi'nde ,: görüldü. İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, verdiği ara 'ararda Güay Ö+ Musa Kart, Bülent Utku Hakan Kara, Önder Çelik Mustafa Kemal Güngör ve gZ Turhan Günay'n tahliyesine, Akın Atalay,Kadri G ürsel, Murat Sabuncu 'e Ahmet Şıkin tutukluluk halinin devamına karar vererek jGr_uşmayı 1 Eylül 2017 tarihine erteledi. Mahkeme ayrıca, 11 Eylül'de Silivri Ce\aevi yerleşkesinde görülecek duruşmada Hüseyin Gültrc$e'nin de tanık olarak dinlenmesine karar verdi. 35 yıl boyunca 15 Temjuz%un ardından 'FETÖ terör örg!ü' olarak yargılanmaya başlanan Gülen Cemaati'nin içinde ve üst düzey görevlerde bulunan Hüseyin Gülerce'nn, yıD'larca cemaat tehlikesine Rarşı olumu ve AKP i\tidarını uyarma görevini yeerine getiryn Cumhuriyet çalışanlarının 'sanık' laraj yaCrgılandığı davanın tanığı olması tpki çekti. Davada verilen ara kararın ardından, 28 Nisan 2 009tarihinde CNN Türk c;nlı yayınında yaşanan birtartışmanın arşiv görüntüleri yeniden gündeme gedi. d*adri Gürsel, rograma Gülen Cemaatini n farklı bir örgüt olduğunu v£e devlete usıdığını' savunurken, Hüseyin Gülerce ise 'kristal F=_ vazo' olarakdeğerlendirdiği Gülen Cemaati'neyönelik bu shçlamal<brın 'şok kabis' olduğunu savunuyor ve A Pa,ti v e cemaat i#i kristal vazo, bu iki vazoyu çarpıştırmamaklazım' diyordu. Cemaati savunan Hüseyin Gülerce'nin tanık, cemaat konusunda uiaprıda bulunan Kadri Gu+ürsel'in ise +nf sanık sandalyesine oturful£ması, Cumhuriyet davasının nasıl bir zemine oturtu<duğun da gösteriyor. | FETÖ'den iki kez müebbetle 'tutuksuz' yargılanan Savcı Murat İnam tarafından Cumhuriyet gazetesine yönelik başlatuılan soruşturma kapsamında 9 aydır tutuklu olan Cumhuriyet çalışanlarının ilk duruşması geçtiğimiz hafta boyunca Çağlayan Adliyesi'nde görüldü. İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, verdiği ara kararda Güray Öz, Musa Kart, Bülent Utku Hakan Kara, Önder Çelik Mustafa Kemal Güngör ve Turhan Günay'ın tahliyesine, Akın Atalay, Kadri Gürsel, Murat Sabuncu ve Ahmet Şık'ın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 11 Eylül 2017 tarihine erteledi. Mahkeme ayrıca, 11 Eylül'de Silivri Cezaevi yerleşkesinde görülecek duruşmada Hüseyin Gülerce'nin de tanık olarak dinlenmesine karar verdi. 35 yıl boyunca 15 Temmuz'un ardından 'FETÖ terör örgütü' olarak yargılanmaya başlanan Gülen Cemaati'nin içinde ve üst düzey görevlerde bulunan Hüseyin Gülerce'nin, yıllarca cemaat tehlikesine karşı toplumu ve AKP iktidarını uyarma görevini yeerine getiren Cumhuriyet çalışanlarının 'sanık' olarak yargılandığı davanın tanığı olması tepki çekti. Davada verilen ara kararın ardından, 28 Nisan 2009 tarihinde CNN Türk canlı yayınında yaşanan bir tartışmanın arşiv görüntüleri yeniden gündeme gedi. Kadri Gürsel, programda Gülen Cemaatinin farklı bir örgüt olduğunu ve devlete 'sızdığını' savunurken, Hüseyin Gülerce ise 'kristal vazo' olarak değerlendirdiği Gülen Cemaati'ne yönelik bu suçlamaların 'çok kaba' olduğunu savunuyor ve AK Parti ve cemaat iki kristal vazo, bu iki vazoyu çarpıştırmamak lazım' diyordu. Cemaati savunan Hüseyin Gülerce'nin tanık, cemaat konusunda uyarıda bulunan Kadri Gürsel'in ise sanık sandalyesine oturtulması, Cumhuriyet davasının nasıl bir zemine oturtulduğunu da gösteriyor. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
İstanbul CuEşriyet Başsavcı vekili Önder Yaman'ın kordinesinde, Fetullahçı Terör Örgütü’ne(FETÖ) mensup olduğu iddia edilen hakim ve savılara yönelik soruşturma çerçevesinde, meslekten ihraç ed.ilen 6 savcı, 16 hakim DU 1 idari hakim gözaltına alındı. ju kişilerden 16'sı,savcılıkça ifadelerinin alınmasının ardından"FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan tutukl(nmaı msteiyle nöbetçi İstanbul Su l; Ceza Hakimliğine sevk edildi. Nöbetçihakimlik, bu şüphelilerden 5'inin, "silah lı terör öjgütü üyelği" suçundan tutuklanmabna hükmederken, 11 şüpheliyi haklarınd a yurtdışına çıkış ya sağı uygulayarak serbest bırIktı. 7 şüpheliyle ilgiai işlRemlerin ise sürdüğü öğrnildi. Bu arada, tutuklanan şüpheliler arasında bulunan Anadolu Sulh Ceza Hakimi M.Ö'nün, rüşvetaldığı iddiasıyla özltısa alınan Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı H.A ile avukat S.B'yi tutuklayan hakim olduğu öğrenildi. ,) Söz konusu ü hakimin, etkin pişmanlıkyasasından faydalanmak istediği v* bu kapsamd a ba zı ahglatımlar_da bulunduğukaydedildi. Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması kapsamında, haklarındasoruşturma yrütülen şüphelilerin, Hakimler ve Savcılar Yükeık Kurulu’nun (HSYK) 107hakim ve sa -vcz+ ile ilgili aldığı ihraç kararından sonrayakalanması için İstanbul, Edirne, Kırklareli, Bursa, Kocaeli, Bilecik ve Sakarya'da ;çalım´a başlatılmıştı. Gözaltına al ınanlar arasına Anadolu Sulh jeza Hakimi M.Ö. ve Bi'lec'k Sulh Ceza Hakimi ğdm K.B, sorgu yaparken yakalamıştı. | İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Önder Yaman'ın koordinesinde, Fetullahçı Terör Örgütü’ne (FETÖ) mensup olduğu iddia edilen hakim ve savcılara yönelik soruşturma çerçevesinde, meslekten ihraç edilen 6 savcı, 16 hakim ve 1 idari hakim gözaltına alındı. Bu kişilerden 16'sı, savcılıkça ifadelerinin alınmasının ardından "FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan tutuklanması istemiyle nöbetçi İstanbul Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildi. Nöbetçi hakimlik, bu şüphelilerden 5'inin, "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan tutuklanmasına hükmederken, 11 şüpheliyi haklarında yurtdışına çıkış yasağı uygulayarak serbest bıraktı. 7 şüpheliyle ilgili işlemlerin ise sürdüğü öğrenildi. Bu arada, tutuklanan şüpheliler arasında bulunan Anadolu Sulh Ceza Hakimi M.Ö'nün, rüşvet aldığı iddiasıyla gözaltına alınan Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı H.A ile avukat S.B'yi tutuklayan hakim olduğu öğrenildi. Söz konusu hakimin, etkin pişmanlık yasasından faydalanmak istediği ve bu kapsamda bazı anlatımlarda bulunduğu kaydedildi. Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması kapsamında, haklarında soruşturma yürütülen şüphelilerin, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) 107 hakim ve savcı ile ilgili aldığı ihraç kararından sonra yakalanması için İstanbul, Edirne, Kırklareli, Bursa, Kocaeli, Bilecik ve Sakarya'da çalışma başlatılmıştı. Gözaltına alınanlar arasında Anadolu Sulh Ceza Hakimi M.Ö. ve Bilecik Sulh Ceza Hakimi K.B, sorgu yaparken yakalanmıştı. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
karayolunda, aralarında yolcu otobüsünün de bulunduğu 1 aracın karıştığı zinc irleme trafik kazasında1 kişi öldü, 1 kişi yraln{dı. Alınan bilgiyegöre, İnegöl ilçesi Mezit 7 mevkisinde yağış nedeniyle 2yolcu otobüsü ve 1 minibüs ile 28 aracın karıştığı zincirleme trafik kazası meydana geldi. Ola y yerine çok Fayıhda ambulans, itfaiye ̈́> AFAD ekibi yönlendirildi. Kaay;da, eşi Orhun Soylu yönetimindeki otomobilde sıkıan Mehtap Soylu (41), olay yerinde hayatını kaybetti. Söz +{ konusu otomobilin kaymaya başladığı anda sürücünün araçtan atladığı öğrenildi. Trafik kazasında 14 kişi ise yaralandı. İnegöl Devlet Hastanesine kaldırılan $ yaralıların hayati tehlikesinin bulunmadığı belirtildi. Kaza nedeniyl- trafiğe kapanan Anara-sBura karaÿ́lund_ trafik kontrollü olarak sağlanıyor. Kaz aya karışan araçların iş makineleriyle kldırılması çalışmalarına devam edili^or. :kiÜpluer, bir sh tankerden dökülen mazotun kazaya neden olduğu iddiaları üzerine incel eme başlattı. | karayolunda, aralarında 2 yolcu otobüsünün de bulunduğu 31 aracın karıştığı zincirleme trafik kazasında 1 kişi öldü, 14 kişi yaralandı. Alınan bilgiye göre, İnegöl ilçesi Mezit 7 mevkisinde yağış nedeniyle 2 yolcu otobüsü ve 1 minibüs ile 28 aracın karıştığı zincirleme trafik kazası meydana geldi. Olay yerine çok sayıda ambulans, itfaiye ve AFAD ekibi yönlendirildi. Kazada, eşi Orhun Soylu yönetimindeki otomobilde sıkışan Mehtap Soylu (41), olay yerinde hayatını kaybetti. Söz konusu otomobilin kaymaya başladığı anda sürücünün araçtan atladığı öğrenildi. Trafik kazasında 14 kişi ise yaralandı. İnegöl Devlet Hastanesine kaldırılan yaralıların hayati tehlikesinin bulunmadığı belirtildi. Kaza nedeniyle trafiğe kapanan Ankara-Bursa karayolunda trafik kontrollü olarak sağlanıyor. Kazaya karışan araçların iş makineleriyle kaldırılması çalışmalarına devam ediliyor. Ekipler, bir tankerden dökülen mazotun kazaya neden olduğu iddiaları üzerine inceleme başlattı. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
İskoçya’nın StirlingshKre bölgesinde yaşayan sunucu Michelle Watt,evinde £ ölü bulundu. Gündüz kuşağında yayınlanan “60 Dakkada Değişim” programının sunucusu ö olan ̈́ Watt’ın ölümünde şüpleli bir durum olmadığı bildirildi. Boksör Jim Watt’n kızı olan Michelle Watt, 17 yaşındk( oğlunu bir trafik kazasındakaybetmişti. znlü sunucunun intihar ettiği htimali üzeri ndeduruluyor. | İskoçya’nın Stirlingshire bölgesinde yaşayan sunucu Michelle Watt, evinde ölü bulundu. Gündüz kuşağında yayınlanan “60 Dakikada Değişim” programının sunucusu olan Watt’ın ölümünde şüpleli bir durum olmadığı bildirildi. Boksör Jim Watt’ın kızı olan Michelle Watt, 17 yaşındaki oğlunu bir trafik kazasında kaybetmişti. Ünlü sunucunun intihar ettiği ihtimali üzerinde duruluyor. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
kapsamında Suriye'nin uzeyineki l Bab'ın Suflaniyah bölgıeüinde terör rggütü DAEŞ ensuplarınca bomba yüklü ar/çla düzenlenen saldırıdaşehit olan 5 Şske{im cenazeleri, Gaziantep'teki tıörenin ardından son yolculuklarına uğurlanmak üzere memleketlerine gönderildi. Piy£de Uzman Çavuş IEre Doruk, uiyade z=maÜn Onbaşı Ramazan Taşkın, Piy ade Uzman Çavuş Bahattin Bakır, Piyade Uzman Onbaşı MeteCan ve Fiyace Uzman Çavuş Selim Topal'ın $ Türk bayraklarına sarılı naaşları, Gaziantep Adli Tıp Kurumu'ndan askerler tarafından a(ındı. Cenazeleri askeri kort ej eşliğinde Havalimanı'na getirilen şehitler için tören düzenlendi.
Köres Val i Ali Yerlikaya, 5. Zıhlı Tugay Komutanı Tu*ğg+$neral Ali Ekiyor, Gaiantel Büyükşehir Beledi^\ Başkan Vekili Mehmet Yetkinşekerci, İ\Ü Emniyet Müdürü Erhan Gülveren, Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Adtil Konukoğlu, CHP İl Başkanı Hayri Sucu S diğer ilgil;ler katıldı. Törenin ardından şehit ler in naaşlrı, askeri uçaklarla son yolculkl~arına uğurlanmak üzerememleketleri Giresun, Samsun, Zonguldak, Hatay ve ' cr a gönderildi . El-Bab'da şehit olan uzm anonbaşı 24 yaşındaki RamazanTaşkın'ın Türk bayrağına sarılı cenazesi, Gaziantep'teki törenin ardı ndan çakla Samsun-Çarşamba Havalimanı'na getirildi. Buradan şeÜit askerin cn#azesinin helallik alınması için evinin önüne getirildiği sıorada annesi Zehra Taşkı_r "Ccnım oğlum. An[em. Canım yavrum. Annen kurj:an osu sa na" diyerekgözyaşlarına boğuldu.
Fırat Kalkanı Harekatıkapsamında Suriye'nin kuzeyindeki | Bab'ın Suflaniyah bölgesinde E terör örgütü DEAŞ mensuplargnca bomba yüklüaraçla düzenlenen saldırıda şehit olan 25 yaşındaki Piyade Uzman Onbaşı Mete Can, memlrketni !ö Hatay'ın Dörtyol ilçesi nde son yolculuğuna uğurlandı. Şehidin naaşı, 'te düzenlenen törenin ardından Büyükşehir Belediyesin e ait c enaze nak il ; aracıyla Dörtyol'un Altınağ Mahallesi'ndeki babaevine getirildi. Burada şehidin annesi Mzryem, babası Mehmet Yj| ile eşinin asker ün/iformasını giyerek şapkasını takan Seda Can, tabuta sarılarak gözyaşı göktü. Güçlükle ayaZkta durabilen SedaCan, eşinin tabutuna sarılıp ''Yürüyerek gelir &% diye ço bekledim. Tabutun içinde görenekadar inanmadım. Doyamadım ben sana, sarılıp koklayamadım.Kuzum b#n seni şimdiden özledim ne yapacağım?Şehitler ölmez, kalk ayağa ben ölmedim de.'' diyerek gözyaşı döktü. Suriye’nin El- Bab bölgesinde tarafından düzenlenen saldırıda şehitdüşen 27 yaşındaki Uzman Çavuş B ahattin Bakır’ın naaşı,TSK’ya ait uçakla Zongsdak Havalimznı’na getirildi. ’da terör örgütü DAEŞ tarafı nan düeneAen saldırıda şehit düşen v 27 yaşındaki UzmanÇavuş Bahatti n Bakır’ın Devr ek’in Pınarön köyündeki baba ocağına ateş düştü. Ş)hidin naaşı tö renin ardından Zonguldak’a gönderildi. Şehadin annesi Hatime ve babası Hüseyin Bakır’ın T%f güçlükle durduğu karşılama töreninde şehidin k:!z kardeşşleri fenalık geçirdi. 15 gün lfö\ce ailesinin a;ına gelen Uzman Çavuş Bahattin r Bakır’ın, görev yaptığı Tunceli’de bir süre önce kredi çekerek otomobil satın aldığı öğrenili. Evin ingarajına otomobilin koyarak Suriye’deki görev gittiği öğrenilenBakır’ın naaşı, TSK’ya aitkargo uçağıyla Zonguldğak Havalimanı’na getirildi. Karşıl ama o: töreninde Zonguldak Vali Yardıcısı Hüseyin Ergci, İ Jandarma Komutanı Albay Haluk Selvi, İl Emniyet yMüdürü AhmetMetin Turanlı v protokol üyeleri haz^r bulundu. Be%ar olduğu öğrenlen şehidin karşılama töreninde; kız kardeşleri baygınlık geçirdi. Şehidin kız kardeşi Nafize Küçükkaya, " diye erykt etti. ŞehZidin naaşı omuzlaraalınarak cenaze racına taşındı. lf Cenaze konvoyu Devprek ilçesine hareket enttiH Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında Suriye'nin kuz eyindeki ElBab'ın Suflaiiyar bölgesinu´e terör örgütü DEAŞ mensuplarınca bomba yüklüaraçla dü zenlenen saldırıda şe+Vl ola r Piyade U zman Çavuş Emre Doruk'un cenazesi, memleketi Giresun'un Alucra ilçesine getirildi. faziantep'ten askeri ç/kla 'na nakledilen 28 yaşındaki şehit Doruk'un naaşı, ö düzenlenen törenin ardından cenaze nakil ar acına konularak, karayolu ile konvoy eşliğinde Alucra 'ya götürü´ldü. Doruk'un cenazesi, $Al,ucra Devlet Hastanesi morgunakonuldu. Şehit Piyade Uzman ÇCvuş Doruk'un naaşı, yarın öz$ce vakmti kılınacak cenaze namazının ardından Akçiçek köyündeki ailekabristanlığında orpağa v[ercleclk. u arada, ilçe merkei Türk bayr aklarıyla donatıldı. Esnaf iş yerlerine, vatandaşlar da araçlarınaTürk bayrakları asarakteröre tepki gösterdib Fırat !alkıanı Harekatı k_apsamı:nda Suriye'nin kuzeyindeki El Bbab'ın SIuflaniyh bölgesinde teyyör örgüOü DEAŞ mensuplarınca bomba Bükü arçla düzenlenen sald*rıda şehit düşen Piyade Uzman Çavuş Selim Topal, son yolculuğuna uğurlandı. Şehit Topal iç}ic Pendik'deki Temmuz Şehitler Camisi'nde ikindi an namazı sonrasıdüzenlenen törendeCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şehidin annesi Hatice Topal'a başsağlığı dileğinde bulundu. | kapsamında Suriye'nin kuzeyindeki El Bab'ın Suflaniyah bölgesinde terör örgütü DAEŞ mensuplarınca bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda şehit olan 5 askerin cenazeleri, Gaziantep'teki törenin ardından son yolculuklarına uğurlanmak üzere memleketlerine gönderildi. Piyade Uzman Çavuş Emre Doruk, Piyade Uzman Onbaşı Ramazan Taşkın, Piyade Uzman Çavuş Bahattin Bakır, Piyade Uzman Onbaşı Mete Can ve Piyade Uzman Çavuş Selim Topal'ın Türk bayraklarına sarılı naaşları, Gaziantep Adli Tıp Kurumu'ndan askerler tarafından alındı. Cenazeleri askeri kortej eşliğinde Havalimanı'na getirilen şehitler için tören düzenlendi.
Törene Vali Ali Yerlikaya, 5. Zıhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Ali Ekiyor, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mehmet Yetkinşekerci, İl Emniyet Müdürü Erhan Gülveren, Gaziantep Sanayi Odası Başkanı Adil Konukoğlu, CHP İl Başkanı Hayri Sucu ve diğer ilgililer katıldı. Törenin ardından şehitlerin naaşları, askeri uçaklarla son yolculuklarına uğurlanmak üzere memleketleri Giresun, Samsun, Zonguldak, Hatay ve 'a gönderildi. El-Bab'da şehit olan uzman onbaşı 24 yaşındaki Ramazan Taşkın'ın Türk bayrağına sarılı cenazesi, Gaziantep'teki törenin ardından uçakla Samsun-Çarşamba Havalimanı'na getirildi. Buradan şehit askerin cenazesinin helallik alınması için evinin önüne getirildiği sırada annesi Zehra Taşkın, "Canım oğlum. Annem. Canım yavrum. Annen kurban olsun sana" diyerek gözyaşlarına boğuldu.
Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında Suriye'nin kuzeyindeki El Bab'ın Suflaniyah bölgesinde terör örgütü DEAŞ mensuplarınca bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda şehit olan 25 yaşındaki Piyade Uzman Onbaşı Mete Can, memleketi Hatay'ın Dörtyol ilçesinde son yolculuğuna uğurlandı. Şehidin naaşı, 'te düzenlenen törenin ardından Büyükşehir Belediyesine ait cenaze nakil aracıyla Dörtyol'un Altınçağ Mahallesi'ndeki babaevine getirildi. Burada şehidin annesi Meryem, babası Mehmet ile eşinin askeri üniformasını giyerek şapkasını takan Seda Can, tabuta sarılarak gözyaşı göktü. Güçlükle ayakta durabilen Seda Can, eşinin tabutuna sarılıp ''Yürüyerek gelir diye çok bekledim. Tabutun içinde görene kadar inanmadım. Doyamadım ben sana, sarılıp koklayamadım. Kuzum ben seni şimdiden özledim ne yapacağım? Şehitler ölmez, kalk ayağa ben ölmedim de.'' diyerek gözyaşı döktü. Suriye’nin El-Bab bölgesinde tarafından düzenlenen saldırıda şehit düşen 27 yaşındaki Uzman Çavuş Bahattin Bakır’ın naaşı, TSK’ya ait uçakla Zonguldak Havalimanı’na getirildi. ’da terör örgütü DAEŞ tarafından düzenlenen saldırıda şehit düşen 27 yaşındaki Uzman Çavuş Bahattin Bakır’ın Devrek’in Pınarönü köyündeki baba ocağına ateş düştü. Şehidin naaşı törenin ardından Zonguldak’a gönderildi. Şehidin annesi Hatime ve babası Hüseyin Bakır’ın güçlükle durduğu karşılama töreninde şehidin kız kardeşleri fenalık geçirdi. 15 gün önce ailesinin yanına gelen Uzman Çavuş Bahattin Bakır’ın, görev yaptığı Tunceli’de bir süre önce kredi çekerek otomobil satın aldığı öğrenildi. Evinin garajına otomobilin koyarak Suriye’deki görev gittiği öğrenilen Bakır’ın naaşı, TSK’ya ait kargo uçağıyla Zonguldak Havalimanı’na getirildi. Karşılama töreninde Zonguldak Vali Yardımcısı Hüseyin Ergi, İl Jandarma Komutanı Albay Haluk Selvi, İl Emniyet Müdürü Ahmet Metin Turanlı ve protokol üyeleri hazır bulundu. Bekar olduğu öğrenilen şehidin karşılama töreninde; kız kardeşleri baygınlık geçirdi. Şehidin kız kardeşi Nafize Küçükkaya, " " diye feryat etti. Şehidin naaşı omuzlara alınarak cenaze aracına taşındı. Cenaze konvoyu Devrek ilçesine hareket etti. Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında Suriye'nin kuzeyindeki El Bab'ın Suflaniyah bölgesinde terör örgütü DEAŞ mensuplarınca bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda şehit olan Piyade Uzman Çavuş Emre Doruk'un cenazesi, memleketi Giresun'un Alucra ilçesine getirildi. Gaziantep'ten askeri uçakla 'na nakledilen 28 yaşındaki şehit Doruk'un naaşı, düzenlenen törenin ardından cenaze nakil aracına konularak, karayolu ile konvoy eşliğinde Alucra'ya götürüldü. Doruk'un cenazesi, Alucra Devlet Hastanesi morguna konuldu. Şehit Piyade Uzman Çavuş Doruk'un naaşı, yarın öğle vakti kılınacak cenaze namazının ardından Akçiçek köyündeki aile kabristanlığında toprağa verilecek. Bu arada, ilçe merkezi Türk bayraklarıyla donatıldı. Esnaf iş yerlerine, vatandaşlar da araçlarına Türk bayrakları asarak teröre tepki gösterdi. Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında Suriye'nin kuzeyindeki El Bab'ın Suflaniyah bölgesinde terör örgütü DEAŞ mensuplarınca bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda şehit düşen Piyade Uzman Çavuş Selim Topal, son yolculuğuna uğurlandı. Şehit Topal için Pendik'deki 15 Temmuz Şehitler Camisi'nde ikindi namazı sonrası düzenlenen törende Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şehidin annesi Hatice Topal'a başsağlığı dileğinde bulundu. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Bahar yağmuruna, güneşine ve polenlere alışmaya çalışsa da, çoğumuzun vücutdirenci hava deişiklirklerin#e yum göster emVyerek zayı ıf düşFüyor Dahiliye Uzmanı Dr. Serdar Fenercioğlu, bahar aylarında özelli kle de depresyon riskinitn yüksek olduğunu söylüyor. Migr_n, tan<iyon değhişikliklri, alerjik astım v e alerjik nezle bu mevsimde sık görülen diğerhastalıklar. “Doğanınyeni ritmiyle karşılaşınca ne ypacağını bilemeyen bünyemiz yorgun düşerek psikoloji _£zi etkiler ve bizi depresyonun kucağına sürükler” diyen Fenercioğlu, bahar aylarında ülser, gastrit ve reflü gibi tmide hastalıklarının da arttığını söyledi. Fenercioğlu, bahar hastalıklarından uza durmanın ve bu güzel ayların tadını çıkarmanın yollarını ise öyle özetledi: • Az ve dsdv yemeli, dübenli beslenmeliyiz. • Bol sebze ve meyve tüketm eli, zunde en az 8 bardak l içmeliyiz. • Sigara ve alkol kul lanmamalıyız. • Günde yarım saat egzersiz yapmalıyız. •Stresten uzak durmalı, uykusuz almmalıyz. • Aşırı çalışmamalıyız. • Polenlerin yoğun olduğu yerlerden u zak durmalıyız. Uzm. hr Febnerci}öğlu, halsizlik, yorgunluk, kaslarda ağrı, uykuya dalamama sabahları zor uypnma f)gibi bahar yorgu nluğu şikayetlerinin uzun sürmesi halinde kansızlık, tioid sorunu gibi başka hastalıkların araştırılması i açısından doktora başvurmak gerektiğinin de altını çizdi. | Bahar yağmuruna, güneşine ve polenlere alışmaya çalışsa da, çoğumuzun vücut direnci hava değişikliklerine uyum gösteremeyerek zayıf düşüyor. Dahiliye Uzmanı Dr. Serdar Fenercioğlu, bahar aylarında özellikle de depresyon riskinin yüksek olduğunu söylüyor. Migren, tansiyon değişiklikleri, alerjik astım ve alerjik nezle bu mevsimde sık görülen diğer hastalıklar. “Doğanın yeni ritmiyle karşılaşınca ne yapacağını bilemeyen bünyemiz yorgun düşerek psikolojimizi etkiler ve bizi depresyonun kucağına sürükler” diyen Fenercioğlu, bahar aylarında ülser, gastrit ve reflü gibi mide hastalıklarının da arttığını söyledi. Fenercioğlu, bahar hastalıklarından uzak durmanın ve bu güzel ayların tadını çıkarmanın yollarını ise şöyle özetledi: • Az ve sık yemeli, düzenli beslenmeliyiz. • Bol sebze ve meyve tüketmeli, günde en az 8 bardak su içmeliyiz. • Sigara ve alkol kullanmamalıyız. • Günde yarım saat egzersiz yapmalıyız. • Stresten uzak durmalı, uykusuz kalmamalıyız. • Aşırı çalışmamalıyız. • Polenlerin yoğun olduğu yerlerden uzak durmalıyız. Uzm. Dr. Fenercioğlu, halsizlik, yorgunluk, kaslarda ağrı, uykuya dalamama ve sabahları zor uyanma gibi bahar yorgunluğu şikayetlerinin uzun sürmesi halinde kansızlık, tiroid sorunu gibi başka hastalıkların araştırılması açısından doktora başvurmak gerektiğinin de altını çizdi. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
VR eknolo%jisiyle güçlendirilen ameliyat ik Hdet çok lensli 360 derece kamera `lve kaydedilecek v kullanıcıların,operasyon alanında hareket etmelerin ;] yaklaşıp uzaklaşmalarına imkan tanıyacak. BartRs Health çalışanları tarafndan yapılacak olan [[ operasyonun yayını,sağlık firmasıMedical Realities ge can+ı yayın uygulaması Mativisşion ortaklığı ile hayata geçecek. Mativ ision uypulaması aracılığı ileyayınlanacak olan :opezasyon, binlerce tıp öğrencisinin ve ilgilenen dd[iğer kiiFlerin izlemelerine imkan tany&aca. Bu yayının amacı, gelişmekte olan ülkelerdeki insanlara ulaşmak. Royal London Hospital'da operasyonu gerçekleştirecek olan Dr. Shafi Ahmed, cerrahi endüstrisine sanal gerçe kliğin sağlayabileceği avantajlardan oldukça ]üm,ti görünüyor. Kolon kanseri olan ismi veril meyen 70yaşındaki hasta ise, bu _operasyonun bir tarçaIsı olmaktan oldukça mutluve heyecanlı olduğunu söylüyor. Gelecekte Mativision vv Medic al Realities, yayınları CGI grafikler, interaktif öğeler ve etiketler ile güçlendirerek operasyonların eğitim değerini arttırmayı planlamakta. Yayın, 14 Nisan Perşembegünü saat 15:00'da başlayacak. i OSve And roid ´ygulamala_ınD önceden indirm eniz mümkün. Gear VR içinse Ocuıu Store'da "VRinOR" araması il e uygulamayı indirebiliyorsunuz . | VR teknolojisiyle güçlendirilen ameliyat iki adet çok lensli 360 derece kamera ile kaydedilecek ve kullanıcıların, operasyon alanında hareket etmelerine ve yaklaşıp uzaklaşmalarına imkan tanıyacak. Barts Health çalışanları tarafından yapılacak olan operasyonun yayını, sağlık firması Medical Realities ve canlı yayın uygulaması Mativision ortaklığı ile hayata geçecek. Mativision uygulaması aracılığı ile yayınlanacak olan operasyon, binlerce tıp öğrencisinin ve ilgilenen diğer kişilerin izlemelerine imkan tanıyacak. Bu yayının amacı, gelişmekte olan ülkelerdeki insanlara ulaşmak. Royal London Hospital'da operasyonu gerçekleştirecek olan Dr. Shafi Ahmed, cerrahi endüstrisine sanal gerçekliğin sağlayabileceği avantajlardan oldukça ümitli görünüyor. Kolon kanseri olan ismi verilmeyen 70 yaşındaki hasta ise, bu operasyonun bir parçası olmaktan oldukça mutlu ve heyecanlı olduğunu söylüyor. Gelecekte Mativision ve Medical Realities, yayınları CGI grafikler, interaktif öğeler ve etiketler ile güçlendirerek operasyonların eğitim değerini arttırmayı planlamakta. Yayın, 14 Nisan Perşembe günü saat 15:00'da başlayacak. iOS ve Android uygulamalarını önceden indirmeniz mümkün. Gear VR içinse Oculus Store'da "VRinOR" araması ile uygulamayı indirebiliyorsunuz. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
İstanbFul'un Küçsükçekmşece, Esenyurt ve Başakşehir ilç elerinin yanı sıra Mersin, Diyarbakır, Va n, Şırnak, Ankara ve İzmir’de PKK terör örgütünün şehir yapılanması olduğu iddia edilen KCK'ya yönelik operasyon düzenlendi. zş zamanlı baskınlarda 25’i İstanbul’da olJak üzere I,& toplam 3 8 kişi gözaltına alındı. İstanbul'da göğzaÜına alınanlar arasında bazı {DP'li yöneticiler de var. Operasyon düze nlenenyerler arasında Etkin Haber Ajsı (ETHA), Dicle Haber Ajansı \R (DİHA) ve Özgür Gündem Gazetesi de bulunuyor. Şüpheliler arasınic bazı gazete çalışanlarının da yer aldığı belirtildi. Gzaltıza alınan kişilerin KCK’nın içindeki İdeolojik Alan Merkezi bölümünde syr aldığı önesürüldü. Van'da DİHA'nın büro olarak kullandığı çadır a baskın yapıldığı öne sürüldü. Ğ Baskında tüm hardisklere el nğ konulurken, DİHA muhabiri Evrim Kepenek de gözaltına alındı. Ayrıca DİHA İstnbul Haber Müdürü l Fatma Koçak ve ETHAeditörü Arzu Demir'in degözaltına alınan isimler arasında olduğu öne sürülüyor. BirGün Gazetesimuhabiri Zeynep Kuray'ın da /gözaltı´nda olduğu b etirtiliyor. Operasyo l n ve gözaltıları değerlendiren ggo Türkiye GazetecilerSendikası [p Genel ŞNş Başkanı Ercan İpekçide “Bu sk<on operasyonlarla siyi iradenin basın veifade özgürlüğü ile ilgili kanun ve yargıdan kaynaklanan hataları dzel#tmÜk için hala bir ders çıkarmadığı anlaşılmıştır.Artan operasyonlar siyasi iradede demokrasi çabası olmadığını gösteriyor. Bunu protesto ediyoruz. Artık yeter diyoruz . Bütün terör örgütü üyelerini veya yapılarını gazetecilik işinde aramak akıl aldmaz bi rşey. Gazetelerin etrafını demir parmaklıklarla çeviripkuşatmadıkları kaldı” diye tepkisini dile getirdi. Çağdaş Gazeteciler DeÜneği (ÇGD) Yönetim Kurulu, baskın ve gözaltıları kınadı. ÇGD'den yapılHan açıklamada, cezaevlerindeki üp gazetecilerin azalmasını beklerken bunlara yenilerinin eklenmesinin kabul edilemez ;r gelipşde olduğu kaydedilerek şu Ig+ ifadelere yer verildi: “Gazetec|%ler ve basın kuruluşlarıüzerindeki bu baskılar ve saldırılar kku ve ağıroto sansür ik l iüyinği arttırırken, bas[n ve ifae özgürcüğü konusunda Türkiye’yi ulu slararası çapta ikinci sınf ülke ko>umuna sokmakta, itibar zed'e]lsnmesine yl açmakntadır. GŞ olarak medya kuruluşuları ve gazeteciler üzerindeki bu baskı ve gözaltıların sona erdirilmesini, gözaltına alınan tüm meslektaşlarımızın derhal s=rjbest bırakılmasını talep ediyoruz.” Türkiye Gazeteci ler Cemiyeti'ndenyapılan açıklamada ise düşü nceyi ifade özgürlüğüne, halkın doğru ve {yKns)z bilgilenme hakkına yönelik dbaskılar-n .gideFrek }.ttığına dikkat çekilerek şunlar söylendi: "Türkiyebasın özgür^üğü, üşünc´ ve ifadıe özgürtüğNü açısından şça+ğdaLş demokrasilerde rast lyanmayan bir korkutma, sindirme dön emine girmiştir. İktizdara muhalif gazete ve yazar lara, sosyalistbasına ağır bashkkılar uygula nmaktadır. Sansürve oto sansür gazetecilerin ayrılmaz bir parçası haline getirimek istenmektedir.İktidar yetkililerinin inkarları ce\zaevlerinde 60’ı aükın gazeteci bulunması gerçeğini değiştirmekten uzaktır. £ TGC olarak iktidar ve muhalefetinsalt gazeteciliğ,n gelişebilmesi iiçnn ceza ynasas) veterörle mü cadele yasasının 6 ̈́Ne Is7 maddelerinin değiştirilmesi olunda ivedi çaba gö)ermee çağırıyruI. Halkımıyıhn, gazetecilerimizin, bilim insanlarımız ve akademisyenlerimizi n çağdaş demokratik bir toplumda yaşam,´ haklarıd ı r diye düşünüyoruz. İnsanlar üzerinde sindirme ve korkuiklimi eyaratmanın ülkenin dirliğine hiçbir yararıolamayacağı açıktır. baskıdların, gözaltına za furla_rının biran öncesona erdirilmesini istiyor, yanlıştan dönmen )n de bir erdem olduğunu hatırlatmak istiy oruz.” Operasyonla ilgili BDP Eşbaşkan Yardımcılarından FKBiz Koçalide yaRıÖı bir açıklama yaptı. K)oçali, açıklamasında şunları söyledi: "AKP zihniyetinin yaygın medyayı e^e geçirme+i, ele geçiremediklerine de "ayar" çbkmei yetmedi. Ele geçiremeyeceği, ayar çekemeyeceği basını da basarak, akinelerine, haber malzemelerine el koyarak ve Kn gazetecilerini tutuklayarak susturmaya çalışıyor. AK P'nin son sal;dırısı sadece basına değ il, haber alma hakkına, dlayfsıyla dğa tüm halka karşıüdr İsteniyor ki, gerçekler yazılmasın,gerçekler bilinmesin. / Basın özgürlüğü kionusupna karnCsi kırıklarla doluolan, ulus lar arası basın kurumları tarafından 'alarm veri#ci' olarak tanımlanan,gazetecilere 'bezdirme' ve 'hapse atma' politikası izlendiği söylenen Op Türkiye, AKP'nin özgür ba sına `önĞelik son icraatıyla, basın özgürlüğünde dünya sıralamasında daha da alt sıralara düşecektir. Başka ülkelerin özgürlüklerini ölkmede, liderlerinin demokra(ığını sorgulamaya kalkışan Başbakan, önce 'Türkiye'de hukuk var mı, ürkiyj'de basın özgürlüğü har m ,£ ı' sorularına yanıt vermelidir. Ameliyata girerken bile 'operasyonlar sürecek' diyen Başbakan şunu j bilmelidir si, gerçek susturulamaz. Dün bombalamalar, gazeteci öldürmeler nasıl gerçeği susturamadıysa, bugü n de tutuklamalar susturamayaacakL" Ramazan Pekgöz (D,A editjörü-Diyarbakıi) Mazlum Özdemir (DİHA muhabiri-Diyarba/ır) Fiatm Koçak (DİHA Yazıişleri Müdüro-İstabul) KenanKırkaya (DİHA Anka Temsilcisi-Ankara) Sadık Topalofğlu (DİHA muhabiri-Urfa) Semiha Alankuş (DİHAeditörü-Diyarbakır) Çağdaş ~apln (DİHA muhabiri-İstanbul) Ömer Çelik DİHA muhabiri-İstanbul) Evrim Kepe nek (DİHA muhabiri-Van) Güne Ünsal (DHA İngilizce mServisi-İtanbul) Zuhğl Tekiner(DİHA İm tiyaz Sahii-stanbul) deyne Kuray (Birgün Gazetesi mu'habii Nahiege Ermiş (Özgür v^ljk ve Demokratik Modernite Dergisi Yayın Kurulu ysi) Berxwedan Yaruk (Demokratik Mo dernite Dergisi çalışanı) Davut U çar (Etik Ajans Müdürü) Hüseyin Deniz (Gazeteci) İsmail Yıldız (İstanbu) Sev inç Tuncelli (İzmir) Dilek Demire+ (İzmir)Sibel Güler (Özgür Günem eski çalışanı) ÇiğdemAslan Cihan Albay Hamza Sümeli(Gün Matbaası çalışadı) Ertuş Bozkurt (Fırat Dağıtım çalışanı) Şeref Sümeli (Fırat Dağıtımın eski çalışanı) Çağdaoş Ulus Vacan Gazetesimuhabiri) Mustafa Özer (AFP muhakbiri) Nvin Erdemir (Özgür Gündem Gazetesi çalışanı) Eylem Sürmeli (eski Özgür Gündem çal ışanı) Nuuetdtin Fırat (Özgür GBndem Gazatese =d yazarı) Ayşe Oyman(Özgür Gündem) Yüksel Genç (Özgür Gündem) Hatice Bozkurt (Özgür Gündem) Murat Erogeu (DİHA eskiçalışanı) Çiğdem Aslan Oktay Candemir(DİHA eski çalışanı) Ziya Çiçekçi (Özg ür Gündem Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü) Haydar Tekin (FıratDağıtım eski çalışanı) | İstanbul'un Küçükçekmece, Esenyurt ve Başakşehir ilçelerinin yanı sıra Mersin, Diyarbakır, Van, Şırnak, Ankara ve İzmir’de PKK terör örgütünün şehir yapılanması olduğu iddia edilen KCK'ya yönelik operasyon düzenlendi. Eş zamanlı baskınlarda 25’i İstanbul’da olmak üzere toplam 38 kişi gözaltına alındı. İstanbul'da gözaltına alınanlar arasında bazı BDP'li yöneticiler de var. Operasyon düzenlenen yerler arasında Etkin Haber Ajansı (ETHA), Dicle Haber Ajansı (DİHA) ve Özgür Gündem Gazetesi de bulunuyor. Şüpheliler arasında bazı gazete çalışanlarının da yer aldığı belirtildi. Gözaltına alınan kişilerin KCK’nın içindeki İdeolojik Alan Merkezi bölümünde yer aldığı öne sürüldü. Van'da DİHA'nın büro olarak kullandığı çadıra baskın yapıldığı öne sürüldü. Baskında tüm hardisklere el konulurken, DİHA muhabiri Evrim Kepenek de gözaltına alındı. Ayrıca DİHA İstanbul Haber Müdürü Fatma Koçak ve ETHA editörü Arzu Demir'in de gözaltına alınan isimler arasında olduğu öne sürülüyor. BirGün Gazetesi muhabiri Zeynep Kuray'ın da gözaltında olduğu belirtiliyor. Operasyon ve gözaltıları değerlendiren Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Ercan İpekçi de “Bu son operasyonlarla siyasi iradenin basın ve ifade özgürlüğü ile ilgili kanun ve yargıdan kaynaklanan hataları düzeltmek için hala bir ders çıkarmadığı anlaşılmıştır. Artan operasyonlar siyasi iradede demokrasi çabası olmadığını gösteriyor. Bunu protesto ediyoruz. Artık yeter diyoruz. Bütün terör örgütü üyelerini veya yapılarını gazetecilik işinde aramak akıl almaz bir şey. Gazetelerin etrafını demir parmaklıklarla çevirip kuşatmadıkları kaldı” diye tepkisini dile getirdi. Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Yönetim Kurulu, baskın ve gözaltıları kınadı. ÇGD'den yapılan açıklamada, cezaevlerindeki gazetecilerin azalmasını beklerken bunlara yenilerinin eklenmesinin kabul edilemez bir gelişme olduğu kaydedilerek şu ifadelere yer verildi: “Gazeteciler ve basın kuruluşları üzerindeki bu baskılar ve saldırılar korku ve ağır oto sansür iklimini arttırırken, basın ve ifade özgürlüğü konusunda Türkiye’yi uluslararası çapta ikinci sınıf ülke konumuna sokmakta, itibar zedelenmesine yol açmaktadır. ÇGD olarak medya kuruluşuları ve gazeteciler üzerindeki bu baskı ve gözaltıların sona erdirilmesini, gözaltına alınan tüm meslektaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.” Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nden yapılan açıklamada ise düşünceyi ifade özgürlüğüne, halkın doğru ve yansız bilgilenme hakkına yönelik baskıların giderek arttığına dikkat çekilerek şunlar söylendi: "Türkiye basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü açısından çağdaş demokrasilerde rastlanmayan bir korkutma, sindirme dönemine girmiştir. İktidara muhalif gazete ve yazarlara, sosyalist basına ağır baskılar uygulanmaktadır. Sansür ve oto sansür gazetecilerin ayrılmaz bir parçası haline getirilmek istenmektedir. İktidar yetkililerinin inkarları cezaevlerinde 60’ı aşkın gazeteci bulunması gerçeğini değiştirmekten uzaktır. TGC olarak iktidar ve muhalefetin salt gazeteciliğin gelişebilmesi için ceza yasası ve terörle mücadele yasasının 6 ve 7 maddelerinin değiştirilmesi yolunda ivedi çaba göstermeye çağırıyoruz. Halkımızın, gazetecilerimizin, bilim insanlarımız ve akademisyenlerimizin çağdaş demokratik bir toplumda yaşamak haklarıdır diye düşünüyoruz. İnsanlar üzerinde sindirme ve korku iklimi yaratmanın ülkenin dirliğine hiçbir yararı olamayacağı açıktır. Baskıların, gözaltına alma furyalarının biran önce sona erdirilmesini istiyor, yanlıştan dönmenin de bir erdem olduğunu hatırlatmak istiyoruz.” Operasyonla ilgili BDP Eşbaşkan Yardımcılarından Filiz Koçali de yazılı bir açıklama yaptı. Koçali, açıklamasında şunları söyledi: "AKP zihniyetinin yaygın medyayı ele geçirmesi, ele geçiremediklerine de "ayar" çekmesi yetmedi. Ele geçiremeyeceği, ayar çekemeyeceği basını da basarak, makinelerine, haber malzemelerine el koyarak ve gazetecilerini tutuklayarak susturmaya çalışıyor. AKP'nin son saldırısı sadece basına değil, haber alma hakkına, dolayısıyla da tüm halka karşıdır. İsteniyor ki, gerçekler yazılmasın, gerçekler bilinmesin. Basın özgürlüğü konusunda karnesi kırıklarla dolu olan, uluslar arası basın kurumları tarafından 'alarm verici' olarak tanımlanan, gazetecilere 'bezdirme' ve 'hapse atma' politikası izlendiği söylenen Türkiye, AKP'nin özgür basına yönelik son icraatıyla, basın özgürlüğünde dünya sıralamasında daha da alt sıralara düşecektir. Başka ülkelerin özgürlüklerini ölçmeye, liderlerinin demokratlığını sorgulamaya kalkışan Başbakan, önce 'Türkiye'de hukuk var mı, Türkiye'de basın özgürlüğü var mı' sorularına yanıt vermelidir. Ameliyata girerken bile 'operasyonlar sürecek' diyen Başbakan şunu bilmelidir ki, gerçek susturulamaz. Dün bombalamalar, gazeteci öldürmeler nasıl gerçeği susturamadıysa, bugün de tutuklamalar susturamayacak." Ramazan Pekgöz (DİHA editörü-Diyarbakır) Mazlum Özdemir (DİHA muhabiri-Diyarbakır) Fatma Koçak (DİHA Yazıişleri Müdürü-İstanbul) Kenan Kırkaya (DİHA Ankara Temsilcisi-Ankara) Sadık Topaloğlu (DİHA muhabiri-Urfa) Semiha Alankuş (DİHA editörü-Diyarbakır) Çağdaş Kaplan (DİHA muhabiri-İstanbul) Ömer Çelik (DİHA muhabiri-İstanbul) Evrim Kepenek (DİHA muhabiri-Van) Güneş Ünsal (DİHA İngilizce Servisi-İstanbul) Zuhal Tekiner (DİHA İmtiyaz Sahibi-İstanbul) Zeynep Kuray (Birgün Gazetesi muhabiri) Nahide Ermiş (Özgür Halk ve Demokratik Modernite Dergisi Yayın Kurulu Üyesi) Berxwedan Yaruk (Demokratik Modernite Dergisi çalışanı) Davut Uçar (Etik Ajans Müdürü) Hüseyin Deniz (Gazeteci) İsmail Yıldız (İstanbul) Sevinç Tuncelli (İzmir) Dilek Demirel (İzmir) Sibel Güler (Özgür Gündem eski çalışanı) Çiğdem Aslan Cihan Albay Hamza Sümeli (Gün Matbaası çalışanı) Ertuş Bozkurt (Fırat Dağıtım çalışanı) Şeref Sümeli (Fırat Dağıtımın eski çalışanı) Çağdaş Ulus (Vatan Gazetesi muhabiri) Mustafa Özer (AFP muhabiri) Nevin Erdemir (Özgür Gündem Gazetesi çalışanı) Eylem Sürmeli (eski Özgür Gündem çalışanı) Nurettin Fırat (Özgür Gündem Gazatese yazarı) Ayşe Oyman (Özgür Gündem) Yüksel Genç (Özgür Gündem) Hatice Bozkurt (Özgür Gündem) Murat Eroglu (DİHA eski çalışanı) Çiğdem Aslan Oktay Candemir (DİHA eski çalışanı) Ziya Çiçekçi (Özgür Gündem Gazetesi İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü) Haydar Tekin (Fırat Dağıtım eski çalışanı) |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Üçkuyular Boğaziçi Restoran'da basın toplantısı düz . enleyen Papakya, Bitigen'inart niyetli olarak iki penaltılarını vermediğini ifade edjDek, "Ge ç en h afta hakem terö rüne maruz kaldık. Tüm görüntüleri toplayıpTFF'ye gönderecetiz. ŞÖP Abdulkadir Bitigen artı k bizim maçlara kesinlikle atanmasın , mümkünse düdüğünü assın" ded i. Göztepeli taraftarların da hakem ycüzünden çileden çıktığının altını çizen Papatya, "Sezon başında bu yana seyircimiz hiçbir olay çıkarmadı. {ki Ancak son karşılaşmada Bitigen'in yönetim i tribünlerimizin de sabrını taşırdı. Hakem hataları hep olmuştur , olacaktır d~sm Ancak Bitigen'in hatalarının bireysel mi organize mi olduğunu merak e,iorum" dedi. Papatya, sporun birleşt irici yönüne her zamaninandıklarını, bütün rakip futbolcularına, yöneticiler ineve taraftarlarına hoşgörülü davranmaya çalıştıklarını a sözlerine ekledi. Başk an Vekili Tal at Papatya takım: bulunduğu konumdan ve oyunundankendilerinin de m emnunolmağını belirterek, "Okan Buruk'la çalımayı sürdüreceğiz. Başkanımız Mehmet Sepil ve yönetim kurulumuz kararını hmcamıza iletti. Bu halta so nunda Eskişehirspor ile çeo% öne,li maçamız var. Kazanıp, yeniden çıkışa v geçeceğiz" diyö konuştu. | Üçkuyular Boğaziçi Restoran'da basın toplantısı düzenleyen Papatya, Bitigen'in art niyetli olarak iki penaltılarını vermediğini ifade ederek, "Geçen hafta hakem terörüne maruz kaldık. Tüm görüntüleri toplayıp TFF'ye göndereceğiz. Abdulkadir Bitigen artık bizim maçlara kesinlikle atanmasın, mümkünse düdüğünü assın" dedi. Göztepeli taraftarların da hakem yüzünden çileden çıktığının altını çizen Papatya, "Sezon başında bu yana seyircimiz hiçbir olay çıkarmadı. Ancak son karşılaşmada Bitigen'in yönetimi tribünlerimizin de sabrını taşırdı. Hakem hataları hep olmuştur, olacaktır da. Ancak Bitigen'in hatalarının bireysel mi organize mi olduğunu merak ediyorum" dedi. Papatya, sporun birleştirici yönüne her zaman inandıklarını, bütün rakip futbolcularına, yöneticilerine ve taraftarlarına hoşgörülü davranmaya çalıştıklarını da sözlerine ekledi. Başkan Vekili Talat Papatya takımın bulunduğu konumdan ve oyunundan kendilerinin de memnun olmağını belirterek, "Okan Buruk'la çalışmayı sürdüreceğiz. Başkanımız Mehmet Sepil ve yönetim kurulumuz kararını hocamıza iletti. Bu hafta sonunda Eskişehirspor ile çok önemli maçamız var. Kazanıp, yeniden çıkışa geçeceğiz" diye konuştu. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Diyarbakır 5. Ağır bCela Mahkemei'nde dgörülen duruşmaya, tutuksuz yargılanan Selahattin Demirtaş katılmazken, avukatı Meral Danış Beştaşhazır bulundu. Mahkeme, sanığın talimatla ifadesinin alınmasıyla e ilgili Ankara 11. Ağır Ce Mahkemesi'ne yazılan Kı yazısının cevabnın deldbiğtini, aliart duruşmasını-n 7 Ekim 2010 tjihinn bırakılbdığını bildirdi. ]> Sanık avukatı Mer al Danış Beştaş, dosyanın ksürncemed&e kalmamas ı için Yargıtay'ın bozma >iamı ve mahLemenDn öceki kararı Kazara alınarakkarar verilebileceğinden, talimat sonunun beklenmemeKine karar verilmesini talep etti. Beştoş, da vaya konu sözlerinfikir ve düşünce hürriyeti ka psamında eğerlendcrilmsi gereStiğiıni savundu. İddia makamı esas hakkındaki mütalaasında, sanık Demirtaş'ın İnsan Hakları Derneği (İHD) Dipyarbakır Şube Başkanlığı yaptığı dönemde, ''Diy arbakır Demokrasi Platformu'' aTı verilen oluşumun dönem sözcülüğü esnasında, teö~nr örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah cala}ın durumuna dikkat çekmek amacıyla basın açık|agası yaptığını hatırlattı. Bu açıklama sonrası Demirtaş'ınterör örgütü PKK'nınyayın ;| organı olan }üi TvÖde yayınlanan programa katıldığını ve Öcalan'ın Kürtlerin önderi olduğunu ileri sürdüğünü ifade eden iddia makamı, sa\ğın terör örgütünün pro!aganasını yapmak suç unaIn cezalandırılmasını talep etti. Mahkeme, verdiğikısa b:r aranın F ardından sanık Selhuattin ö Demirtaş'ı, ''terör örgtüü propagandasını yapmak'' suçundan ty\l hapis cezasına ~= çarptırdı. Mahkeme, sanığın yargılama aşamasındaki tutumve davranışlarını dikkate $alarak verilen cezayı 10 aya in{drdbi ve ''Hükmün aaçıklimasının geri bırakılmasına'' k£ara£ verdi. Sanık Demirtaş'ın a yrıca 5 yıl boyunca denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulması da kararlaştırıldı. Demirtaş, İHD Diyarbakır Şube Başkanlığı yaptığı dönemde telefonla katı ldığı Roj TV'deki !yd konuşmasında, ''suçu e suçluyu övm<k'' suçundan, Diyarbakır 5. Abğı Ceza }i Mahkemesi'nce 1 yıl 6 ay Ä́apis cezasına çarptırılmıştı. Yargıtay c. Cez a Dairesi, mahkemeninverdiği karcarı esastan bozara k, ''suçuve suçluyu övmekten'' ceza alan san-ğnın k'te$r örgütününpropagandasını yapmak'' suçundan yargılanmasına hükmetmişti. LJrgıtay kararında, işlenen suçun te rör suçu £ olması nedeniyle sanığın dosyasının da ''t)ör rgütün propagandası yapmak''suçundan yenidenele alınması gerektiği ifade edilmişti. Anayasa'nın 14. maddesne de atıfta bulunulan kararda,yasama dokunulmazlığının sınırlandırıldığı, sanığın 22 Temmuz 20 07 Genel Seçimlezi'nde B milletvekili seçilmiş o lsa blie suça konu yargılama terör suçu kapsamındakaldığından evam etmesi gerektiği kaydedilmişti. | Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, tutuksuz yargılanan Selahattin Demirtaş katılmazken, avukatı Meral Danış Beştaş hazır bulundu. Mahkeme, sanığın talimatla ifadesinin alınmasıyla ilgili Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yazılan yazısının cevabının geldiğini, talimat duruşmasının 7 Ekim 2010 tarihine bırakıldığını bildirdi. Sanık avukatı Meral Danış Beştaş, dosyanın sürüncemede kalmaması için Yargıtay'ın bozma ilamı ve mahkemenin önceki kararı nazara alınarak karar verilebileceğinden, talimat sonucunun beklenmemesine karar verilmesini talep etti. Beştaş, davaya konu sözlerin fikir ve düşünce hürriyeti kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini savundu. İddia makamı esas hakkındaki mütalaasında, sanık Demirtaş'ın İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Başkanlığı yaptığı dönemde, ''Diyarbakır Demokrasi Platformu'' adı verilen oluşumun dönem sözcülüğü esnasında, terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'ın durumuna dikkat çekmek amacıyla basın açıklaması yaptığını hatırlattı. Bu açıklama sonrası Demirtaş'ın terör örgütü PKK'nın yayın organı olan Roj Tv'de yayınlanan programa katıldığını ve Öcalan'ın Kürtlerin önderi olduğunu ileri sürdüğünü ifade eden iddia makamı, sanığın terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan cezalandırılmasını talep etti. Mahkeme, verdiği kısa bir aranın ardından sanık Selahattin Demirtaş'ı, ''terör örgütünün propagandasını yapmak'' suçundan 1 yıl hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme, sanığın yargılama aşamasındaki tutum ve davranışlarını dikkate alarak verilen cezayı 10 aya indirdi ve ''Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına'' karar verdi. Sanık Demirtaş'ın ayrıca 5 yıl boyunca denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulması da kararlaştırıldı. Demirtaş, İHD Diyarbakır Şube Başkanlığı yaptığı dönemde telefonla katıldığı Roj TV'deki konuşmasında, ''suçu ve suçluyu övmek'' suçundan, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 1 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, mahkemenin verdiği kararı esastan bozarak, ''suçu ve suçluyu övmekten'' ceza alan sanığın, ''terör örgütünün propagandasını yapmak'' suçundan yargılanmasına hükmetmişti. Yargıtay kararında, işlenen suçun terör suçu olması nedeniyle sanığın dosyasının da ''terör örgütünün propagandası yapmak'' suçundan yeniden ele alınması gerektiği ifade edilmişti. Anayasa'nın 14. maddesine de atıfta bulunulan kararda, yasama dokunulmazlığının sınırlandırıldığı, sanığın 22 Temmuz 2007 Genel Seçimleri'nde milletvekili seçilmiş olsa bile suça konu yargılama terör suçu kapsamında kaldığından devam etmesi gerektiği kaydedilmişti. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Beşiktaş, Spor Toto Süper Lig'in 25. haftasında oynanacak olan Çaykur Rizespor (Daç hazırlıklarıbaşladı. Antrenmana Eskişehirpor maçında sakatlanan Portekizli aA yıldız Ricardo #uare}ma ve br; Gökhan Töre katılmadı. Quaresma takımda ayrı }. olarak düz koşu yaparken Gvökhan Töre ise çalışmalarına salonda d{vam etti. İki futbolcununda yarın testlerden geçeceği öğrenildi. | Beşiktaş, Spor Toto Süper Lig'in 25. haftasında oynanacak olan Çaykur Rizespor maçı hazırlıkları başladı. Antrenmana Eskişehirpor maçında sakatlanan Portekizli yıldız Ricardo Quaresma ve Gökhan Töre katılmadı. Quaresma takımdan ayrı olarak düz koşu yaparken Gökhan Töre ise çalışmalarına salonda devam etti. İki futbolcununda yarın testlerden geçeceği öğrenildi. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
İngiltere’nin Manchester 'Cit il? İspanya’nın Ryal Madrid o takımları arasında 26 Nisan 2016 Salı günü oynanacak UEFA Şampiyonlar Lgi YarıFinal ilk karşılaşmasını Cüneyt Çakır yönetecek. FIFA kokarVlı hakvmlgerden Cüneyt Çakır, UEFA tarafından d eBMv maçta görevlendirildi. UEFA Şampiyonlar Lig i Yarı Final ilk maç#nda k a´rhı karşıya geüek Manchester City ile Real Madrid mücadelesinj yönetecek Çakzır’ı yardımcılıklarını CYe Satman ve Tarık eOngun yapacak. Manchester City - RealMadrid mcadelesi City of Manchester Stadyumu’nda TSİ 21.45’te başlayacak. Cneyt Çakır en son Liverpool ileBorussia Dortmundarasında oynanan U\FA Avrupa Ligi Çeyrek Final ikinci maçını yönetmişti. | İngiltere’nin Manchester City ile İspanya’nın Real Madrid takımları arasında 26 Nisan 2016 Salı günü oynanacak UEFA Şampiyonlar Ligi Yarı Final ilk karşılaşmasını Cüneyt Çakır yönetecek. FIFA kokartlı hakemlerden Cüneyt Çakır, UEFA tarafından dev maçta görevlendirildi. UEFA Şampiyonlar Ligi Yarı Final ilk maçında karşı karşıya gelecek Manchester City ile Real Madrid mücadelesini yönetecek Çakır’ın yardımcılıklarını Cem Satman ve Tarık Ongun yapacak. Manchester City - Real Madrid mücadelesi City of Manchester Stadyumu’nda TSİ 21.45’te başlayacak. Cüneyt Çakır en son Liverpool ile Borussia Dortmund arasında oynanan UEFA Avrupa Ligi Çeyrek Final ikinci maçını yönetmişti. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
, Bazı filmlerin Lana karak+erleri ahlaklı ve iyi değild;b. Onlara .nti kahraman” deriz. Tıpkı, rögar kapakları çalıpsatarak geçinen ve daha ilk sahnedcye kol saati için birini darp ederken gördüğümüz Lo!u Bl oom (Jake Gyllenhall) gibi... Öte yandan, Lou’nun sıradan i nsanları simgeleyen bir yanı da Hvr. Ammacşı, çoğu genç gib i iş sahibiolup parakazanmak. Lakin, eyḯcnin özdeşleşebileceği biri değil. Filmi yazvıp yöneten Dan Gilroy da bu çelişkiden hareket ediyor.Bir yükseliş hikâyesini, seyircinin sevemeyeceği bir adam üzerinden anlatıyor.Asıl derdiise hiçkuşkusuz t kapitalizm ve medya eleştirisi... Ljo filmde, geçmişsiz, ailesiz, `#Ş arkadaşsız bi r karLakter olarak Nır çiziliyor. Psikolojik b oyut, yani “Bu dam nasıl bu hale geli?”, “İçinde hiç iyilik {cyMk mu I?/” gibisorular devre fış alıyor. Asıl önemli olan j yükseliş s Alc üreci. Lou, trafikkazası, cinayet, soygun b haberlerin peşinde koşa< serbest ge ce muhabiFlerinin ne yaptığını ve nasılpara kazandığını anl adığıönda gazeteci gibi değil, iş adamı gibi hareket e)t?ye bşlıyor. Önce küçük bir yatırımla kamera { pol is c]? telsizi alıyor. Sonra “piy<sanın ve müşteri nin” (medya – editör) taleplerine göre “ma üretmeye ” (haber) başlıyor. lcp Para kazandıkça işine yatırım yapmayı, pazar paınĞ artırmak için yeni stratejiler geliştirmeyi ihmal etmiyor. Filmin bir yerinde vher şeyi internetteki işletme derslerini izleyerek y aptığını belirtiyor. bğ= Rekabette zorlandığı noktada is orman kurallarınadönüyor. Başkalarının hayatını tehlikeye atmakdahil her tür ahlaksızlığı yapıyor. Bütün bu süreçte Lou’yu yoldan çıkaran kişininhaber prograı yönetici si Nina (Rene us) olduğunu unutmamak gerüzjekiyor. Nina meslek etiğini ayaklar altına alan bir htaberAi?. Haberinhangi koşullarda, nasıl getirildiğine bakmıyor; sadece seyirciyi ekra na bağlayacak görüntülerle ilgilenyor. Nina [ile ` Lou bir madalyonun iki yüzü gibi aslında. “Gece Vurgunu”nun müedya eleştirisi açısından yeni Z şeyler söylediğini k iddia edemem. BLilöl Wilder’ın 1951 tarihli | filmi “Ace in the Hole”dan bu yana, Asmerikan sineması, medya etiğinin dejenerasyonu konusunda söylenmediklaf bırakmadı. “Gec Vurgunu”nu benzerlerinden ayıran özelliği, Lou Bloom karakteri. hil için ö zel olarakzayıflayan Jake Gyllenhahl’eun rileşen gözleri ve sert yüz hatlarıyla canlandırdığı Lou Bloom, seyircinin tüyl erini ürperten bir karakter. Onun o p bencil, serinkanlı kötülükleri çağımızın hiç ybancısı olduğu şeylerdeğil. Dolayısıyla “G´ece Vurgunu” sadece puc bir medya eletirisi filmi olmaktançıkıp bir sistem eleştirisi haline geliyor. Am~ g bana iraI soğuk,duygusuz ve fazla hesaplı geldiğini debelirtmem gerekiyor. şFilmin anlatımına `ge görsel ztmos'erine hiç itirazım yok. Bir karanlık ve gece filmi çeken DanGilroy, =b(zv Ios Angeles’ın mütevazı mahalleleri ve caddelerine götürüyor. Görüntü yönetmeni Robert Elsvit, koyu fonlarda karakterlerin yüz ifadelerineodaklanmamızı sağlayan, keskin kontrastlı bir görsel dnşya kur muş. Lou’nun assnı Rick’te Riz Ahmed’in başarılı Jr performa%ns çıka rdığını e Jake Gyllenhaal’ın Osc ar’a ] göz kırtığını da belirtelim. | Bazı filmlerin ana karakterleri ahlaklı ve iyi değildir. Onlara “anti kahraman” deriz. Tıpkı, rögar kapakları çalıp satarak geçinen ve daha ilk sahnede kol saati için birini darp ederken gördüğümüz Lou Bloom (Jake Gyllenhall) gibi... Öte yandan, Lou’nun sıradan insanları simgeleyen bir yanı da var. Amacı, çoğu genç gibi iş sahibi olup para kazanmak. Lakin, seyircinin özdeşleşebileceği biri değil. Filmi yazıp yöneten Dan Gilroy da bu çelişkiden hareket ediyor. Bir yükseliş hikâyesini, seyircinin sevemeyeceği bir adam üzerinden anlatıyor. Asıl derdi ise hiç kuşkusuz kapitalizm ve medya eleştirisi... Lou filmde, geçmişsiz, ailesiz, arkadaşsız bir karakter olarak çiziliyor. Psikolojik boyut, yani “Bu adam nasıl bu hale geldi?”, “İçinde hiç iyilik yok mu?” gibi sorular devre dışı kalıyor. Asıl önemli olan yükseliş süreci. Lou, trafik kazası, cinayet, soygun gibi haberlerin peşinde koşan serbest gece muhabirlerinin ne yaptığını ve nasıl para kazandığını anladığında gazeteci gibi değil, iş adamı gibi hareket etmeye başlıyor. Önce küçük bir yatırımla kamera ve polis telsizi alıyor. Sonra “piyasanın ve müşterinin” (medya – editör) taleplerine göre “mal üretmeye” (haber) başlıyor. Para kazandıkça işine yatırım yapmayı, pazar payını artırmak için yeni stratejiler geliştirmeyi ihmal etmiyor. Filmin bir yerinde her şeyi internetteki işletme derslerini izleyerek yaptığını belirtiyor. Rekabette zorlandığı noktada ise orman kurallarına dönüyor. Başkalarının hayatını tehlikeye atmak dahil her tür ahlaksızlığı yapıyor. Bütün bu süreçte Lou’yu yoldan çıkaran kişinin haber programı yöneticisi Nina (Rene Russo) olduğunu unutmamak gerekiyor. Nina meslek etiğini ayaklar altına alan bir haberci. Haberin hangi koşullarda, nasıl getirildiğine bakmıyor; sadece seyirciyi ekrana bağlayacak görüntülerle ilgileniyor. Nina ile Lou bir madalyonun iki yüzü gibi aslında. “Gece Vurgunu”nun medya eleştirisi açısından yeni şeyler söylediğini iddia edemem. Billy Wilder’ın 1951 tarihli filmi “Ace in the Hole”dan bu yana, Amerikan sineması, medya etiğinin dejenerasyonu konusunda söylenmedik laf bırakmadı. “Gece Vurgunu”nu benzerlerinden ayıran özelliği, Lou Bloom karakteri. Film için özel olarak zayıflayan Jake Gyllenhaal’un irileşen gözleri ve sert yüz hatlarıyla canlandırdığı Lou Bloom, seyircinin tüylerini ürperten bir karakter. Onun o bencil, serinkanlı kötülükleri çağımızın hiç yabancısı olduğu şeyler değil. Dolayısıyla “Gece Vurgunu” sadece bir medya eleştirisi filmi olmaktan çıkıp bir sistem eleştirisi haline geliyor. Ama bana biraz soğuk, duygusuz ve fazla hesaplı geldiğini de belirtmem gerekiyor. Filmin anlatımına ve görsel atmosferine hiç itirazım yok. Bir karanlık ve gece filmi çeken Dan Gilroy, bizi Los Angeles’ın mütevazı mahalleleri ve caddelerine götürüyor. Görüntü yönetmeni Robert Elsvit, koyu fonlarda karakterlerin yüz ifadelerine odaklanmamızı sağlayan, keskin kontrastlı bir görsel dünya kurmuş. Lou’nun asistanı Rick’te Riz Ahmed’in başarılı bir performans çıkardığını ve Jake Gyllenhaal’ın Oscar’a göz kırptığını da belirtelim. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Münih’te Alman iş çevrelerinden temsilciler ile dü zenlenen bimr toplantıda konuşan Almanya Başbakanı Angela Merkel, Cumhurbaşkanı recep Tayyip Erdoğan’ın kamuoyu önünde Almanya’yaNazi benzetmesinde bulumasınn “hiçb ir biçimde kaun edilemez” olarak nite ledi.Merkel bu tür benzetmelerin yanlış anlamalara yol açacağını, ayrıca Nazi dönemindekurbanların çektiklöeri acıları da azımsamakanlamına g=ldiğini belirtti. Hafta sonunda Türkiye Dışişleri Baka nı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Holl anda’ ya giriş y apmasınınengellenmesi üzerine Türkiye ile [t Hollanda şarasında ağır bir kriz baş göstermişti. Olayın ardınan CumhurbaşkanıErdoğan, Hollanda hükümetüyelerini de "Nazi kalıntısı" ` olarak nitelendirm işti. Federal Meclis'te yaptı$ğı konuşmada, Türk nsiyasilein Almanya’ya 'zi benzetmesuindş bulunmalarını P reddettiğine bir ke z daha değinen Başbakan Merkel, bu tavrı´n Almanya ile dost olan, örneğ in Hollanda gibi ülkeler için de tamamen geUerli olduğunu belirtti. Merkel, “Özellikle e Nasyonal Sosyalizm'den en fazla zarar gören ülkelerden birinin Hollanda olduğu göz önünde bulundurulduğunva u benzetmelerin hiçbir kabul ediJir yanı kalmaz. Bu nedenle Hollandaya tam destek veriyorum ve yham d/yanışma içindeyim” diye konuştu. Ba şbakan Merkel salı günoü ABD'ye giderek, Başkan Donald Trump ile doğrudantemaslarda bulunacak. Merkel, ABD’nin Almanya‘nın ve de tüm AB’nin anahtar konumdaki ticarî paatneri odğunun al tını çizerek, „Bu ticarî ilişkiler heriki taraf için de avantajlıdır. Doğrudan görüşmeler her zaÜan da ha iyidirj Başkan Trump ile yüzüze görüşecek olmaktan memnun,yet duyuyorum " diy konuştu. Almanya Bhşbhknı Merkel'in ABD ziyareti öncesinde Alman ekonomi çevreleri de ABD ile öĞ ticarî ilişkilerinönemine dikkatçektiler. Alman Sanayiciler Birlii v (BDI), ABD Başkanı Trump'ın yabancı şirketlerin gümrük cezaları yolu:la BD içinde üretim ya\pKay zorlanmasını içeren yeni ekonomik [llanlarının ise soğukkanlıkla karılanması !<I gerektiğini bildirdi. | Münih’te Alman iş çevrelerinden temsilciler ile düzenlenen bir toplantıda konuşan Almanya Başbakanı Angela Merkel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kamuoyu önünde Almanya’ya Nazi benzetmesinde bulunmasını “hiçbir biçimde kabul edilemez” olarak niteledi. Merkel bu tür benzetmelerin yanlış anlamalara yol açacağını, ayrıca Nazi döneminde kurbanların çektikleri acıları da azımsamak anlamına geldiğini belirtti. Hafta sonunda Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Hollanda’ya giriş yapmasının engellenmesi üzerine Türkiye ile Hollanda arasında ağır bir kriz baş göstermişti. Olayın ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollanda hükümet üyelerini de "Nazi kalıntısı" olarak nitelendirmişti. Federal Meclis'te yaptığı konuşmada, Türk siyasilerin Almanya’ya Nazi benzetmesinde bulunmalarını reddettiğine bir kez daha değinen Başbakan Merkel, bu tavrının Almanya ile dost olan, örneğin Hollanda gibi ülkeler için de tamamen geçerli olduğunu belirtti. Merkel, “Özellikle de Nasyonal Sosyalizm'den en fazla zarar gören ülkelerden birinin Hollanda olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu benzetmelerin hiçbir kabul edilir yanı kalmaz. Bu nedenle Hollanda’ya tam destek veriyorum ve tam dayanışma içindeyim” diye konuştu. Başbakan Merkel salı günü ABD'ye giderek, Başkan Donald Trump ile doğrudan temaslarda bulunacak. Merkel, ABD’nin Almanya‘nın ve de tüm AB’nin anahtar konumdaki ticarî partneri olduğunun altını çizerek, „Bu ticarî ilişkiler heriki taraf için de avantajlıdır. Doğrudan görüşmeler her zaman daha iyidir. Başkan Trump ile yüzyüze görüşecek olmaktan memnuniyet duyuyorum" diye konuştu. Almanya Başbakanı Merkel'in ABD ziyareti öncesinde Alman ekonomi çevreleri de ABD ile ticarî ilişkilerin önemine dikkat çektiler. Alman Sanayiciler Birliği (BDI), ABD Başkanı Trump'ın yabancı şirketlerin gümrük cezaları yoluyla ABD içinde üretim yapmaya zorlanmasını içeren yeni ekonomik planlarının ise soğukkanlıkla karşılanması gerektiğini bildirdi. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Ne~eiir'de fej mezarlık yakınında bulunan kadını bileziklerini almak için Löldürdüğü iddiasıyla gözaltına alınan şüAhelinin, olyı duyan kadının annesini de öldürdüğünü söylediğ öğrenildi. Önc eki gün Nar Seldkyindeki :eza(rlıkta g bir kadının cesedini >buıan NevşeOhir Emniyet Müdürlüğü Aai Şue M üdürlüğü ekipluri, cesedin g+5 aylık hamile olduğu belirlenen Telli Divanl~oğlup'na (34) ait old uğunu tespit eğti. Olaylailgili soruşturmayı genişleten pois eğipleri, gece saatlerinde Nar beldesindeki bir eşI operasyon düzenledi. Opersyonda, öldürülen kadınla birlikte yaşayan Murat T. (38 ) yfkalandı. Mluru? T'nin emniyetteki sorgusunda, Divanlıoğlu v ile beraber yaşadıklarını ve 9 adet bileziğinialmak için öldürdüğünü söylediği ve olayı bilen Divanlıoğlu'nun annesi Gülnaz Karaca'yı (66)'da öldürdükten sonra cesedini 2000 Evler Mahallesindeki bir {ağ evinde sakladığını itiraf ettiği öğrenildi. uBunu üzerne üsIz konusu aese giden -o}is ekipleri, Karaca'nın cesedini buldu. Ceset, incelemelerin ardından morga kaldırıldı. Murat T'nin emniyetteki sorgusu sürüyor. | Nevşehir'de mezarlık yakınında bulunan kadını bileziklerini almak için öldürdüğü iddiasıyla gözaltına alınan şüphelinin, olayı duyan kadının annesini de öldürdüğünü söylediği öğrenildi. Önceki gün Nar beldesindeki mezarlıkta bir kadının cesedini bulan Nevşehir Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri, cesedin 5 aylık hamile olduğu belirlenen Telli Divanlıoğlu'na (34) ait olduğunu tespit etti. Olayla ilgili soruşturmayı genişleten polis ekipleri, gece saatlerinde Nar beldesindeki bir eve operasyon düzenledi. Operasyonda, öldürülen kadınla birlikte yaşayan Murat T. (38) yakalandı. Murat T'nin emniyetteki sorgusunda, Divanlıoğlu ile beraber yaşadıklarını ve 9 adet bileziğini almak için öldürdüğünü söylediği ve olayı bilen Divanlıoğlu'nun annesi Gülnaz Karaca'yı (66)'da öldürdükten sonra cesedini 2000 Evler Mahallesindeki bir bağ evinde sakladığını itiraf ettiği öğrenildi. Bunun üzerine söz konusu adrese giden polis ekipleri, Karaca'nın cesedini buldu. Ceset, incelemelerin ardından morga kaldırıldı. Murat T'nin emniyetteki sorgusu sürüyor. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Norveçli feriğoa firması Havyard Group için 'da inşa edilen arabalı feribot denizeindirildi. Al tınova <}ilçesindeki ^ tersaneler bölgesinde faaliyet gAösteren Cemre Tersanesi'nde inşa edilen 115 metre uzMunluğunda 180 ara*ç kapasiteli "Fyord1" isimli arabalı feribotun denize indirilmesi dolayısıyla tören düzenlendi. Cemre Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı uOrhan Gülce, Hav yard Group firması için 47LnKci gemiyi ypuıklarını söyledi. Bunun Türkiye'de bir rkor =ı olduğunu belirten Gülcek, "Tek firmaya yapılan e n çok gemi olma öz]liğinde. Yapmış olduğumuz gedmi 1 ü0 araba kapasiteli. Bat eri sistemli olacak. Yalnızca !ateri ile (n çalışacak. Bu Havyard'ın aynı zamanda ilk feribot dizaynı osmş oluyor." dhiye konuştu. Teknoloji kapasiteli gemiler yaptıklarını dile getiren Gülcek, "Türkiye'de öncü firmalardan birisi olmaya devam ediyoruz. İnşallah fa önümüzdeki zamanlarda daha iyi gemiler yap acağız. .} Son derece teknoljik ğgemilsr yapıyoruz. 2019 yılında b £ u tür birçok gemi teslim etmiş olacağız Allah'ın izniyle." dedi. | Norveçli feribot firması Havyard Group için 'da inşa edilen arabalı feribot denize indirildi. Altınova ilçesindeki tersaneler bölgesinde faaliyet gösteren Cemre Tersanesi'nde inşa edilen 115 metre uzunluğunda 180 araç kapasiteli "Fyord1" isimli arabalı feribotun denize indirilmesi dolayısıyla tören düzenlendi. Cemre Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Gülcek, Havyard Group firması için 47'nci gemiyi yaptıklarını söyledi. Bunun Türkiye'de bir rekor olduğunu belirten Gülcek, "Tek firmaya yapılan en çok gemi olma özelliğinde. Yapmış olduğumuz gemi 180 araba kapasiteli. Bateri sistemli olacak. Yalnızca bateri ile çalışacak. Bu Havyard'ın aynı zamanda ilk feribot dizaynı olmuş oluyor." diye konuştu. Teknoloji kapasiteli gemiler yaptıklarını dile getiren Gülcek, "Türkiye'de öncü firmalardan birisi olmaya devam ediyoruz. İnşallah önümüzdeki zamanlarda daha iyi gemiler yapacağız. Son derece teknolojik gemiler yapıyoruz. 2019 yılında bu tür birçok gemi teslim etmiş olacağız Allah'ın izniyle." dedi. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Barış Ödülü'nü çeIr bilincini artırma, kadın hakları ve yolsuzluk karşıtı o eylemleri sebebiyle 2004 yılında kazanan Mathi, bu ödüle IlaLık görüle ilk Afrikalı kadın olarak tarihe geçti. KKe,ya'nın başkenti Nairobi'de hayata gözlerini yau[n / Maathi, kanser tezaviösi görüyordu. WangariMaathai'nin ölümü küre sel çevre ve kadın hareketi açısından önemli fir hEä́yıp olarak değerlendirildi. Liberya cumhurbaşkanıEllen Johnson-Sirleaf, bir kadTü olarak Maaathai'nin kaybından derinüzüntü duyduğunu büelrtti. "Afrika, özellikle de Afrikalı kadınlar biröncüyü, lideri,eylemciyi yitirdiler" diyen cumhurdaşkaı ohnson-Sirleaf, Maathai'nin kadınların özgürleşmesi ve çevre için yaptıklarının saygıyla anılacağını söyledi. Veterinerlik aanında profesör olan Wangari Maathai, uluslararası a renada 1980'ler ve doksanlı yıllar boyunca sürdürdüğü ağaçsızlaindırma karşıtı eylemler sonrasında ttnıÖdı. Maathai'nin kurucuları arasında bul nd!ğu Yeşil Kuşak Hareketi, 197 7'den bu yana or man alanlarının tarıma açılmasına karşı eylemler yürüttü, Afrika'da yirmi milyondan fazH>la ağacın dikilmesini sağladı. 200 yılında milletvekili seçjilere Key meclisine giren Maathi, bir dönem hükümette çevre bakanı yardımcılığı görevi yaptı. Maathai sondönemlerde çevre karşıtı politikaları sebebiyleKenya'daki Daniel Arap Mo i hükümetine karşı eylem lerde bulunmuş , birkaç kezgözaltına alınmıştı. 2008 yılında, Kenya hükümetindeki bakanların sayısının artıılmasına tepki olarak düzenlonen pboi! eylemde göz yaşartıcı gaza maruz kalması sebebiyle gündeme gelmişti. Wangari Maathai, 2004 yılında Nobel Barış Ödülü'nü alırken yaptığı konuşmaGda adil ve eşitlikçi kalkınma olmadan barışın mümkün olamayac ağını, kalkınma için iseçevre yönetiminin demokratik pvU barışçıl ]b şekilde yürütülmesigerektiğini söylemişui. Maa tiai aynı konuşmasında endüstrive küresel örgütlerin ekonomik adal/tun, eşitliğin v ekolojik büünlüğün kar elde etmekten daha ,?eğerli olduğunu kabul etmesvi gerekliliğinin altını çizmişti. | Barış Ödülü'nü çevre bilincini artırma, kadın hakları ve yolsuzluk karşıtı eylemleri sebebiyle 2004 yılında kazanan Maathi, bu ödüle layık görülen ilk Afrikalı kadın olarak tarihe geçti. Kenya'nın başkenti Nairobi'de hayata gözlerini yuman Maathi, kanser tedavisi görüyordu. Wangari Maathai'nin ölümü küresel çevre ve kadın hareketi açısından önemli bir kayıp olarak değerlendirildi. Liberya cumhurbaşkanı Ellen Johnson-Sirleaf, bir kadın olarak Maathai'nin kaybından derin üzüntü duyduğunu belirtti. "Afrika, özellikle de Afrikalı kadınlar bir öncüyü, lideri, eylemciyi yitirdiler" diyen cumhurbaşkanı Johnson-Sirleaf, Maathai'nin kadınların özgürleşmesi ve çevre için yaptıklarının saygıyla anılacağını söyledi. Veterinerlik alanında profesör olan Wangari Maathai, uluslararası arenada 1980'ler ve doksanlı yıllar boyunca sürdürdüğü ağaçsızlandırma karşıtı eylemler sonrasında tanındı. Maathai'nin kurucuları arasında bulunduğu Yeşil Kuşak Hareketi, 1977'den bu yana orman alanlarının tarıma açılmasına karşı eylemler yürüttü, Afrika'da yirmi milyondan fazla ağacın dikilmesini sağladı. 2002 yılında milletvekili seçilerek Kenya meclisine giren Maathi, bir dönem hükümette çevre bakanı yardımcılığı görevi yaptı. Maathai son dönemlerde çevre karşıtı politikaları sebebiyle Kenya'daki Daniel Arap Moi hükümetine karşı eylemlerde bulunmuş ve birkaç kez gözaltına alınmıştı. 2008 yılında, Kenya hükümetindeki bakanların sayısının artırılmasına tepki olarak düzenlenen bir eylemde göz yaşartıcı gaza maruz kalması sebebiyle gündeme gelmişti. Wangari Maathai, 2004 yılında Nobel Barış Ödülü'nü alırken yaptığı konuşmada adil ve eşitlikçi kalkınma olmadan barışın mümkün olamayacağını, kalkınma için ise çevre yönetiminin demokratik ve barışçıl bir şekilde yürütülmesi gerektiğini söylemişti. Maathai aynı konuşmasında endüstri ve küresel örgütlerin ekonomik adaletin, eşitliğin ve ekolojik bütünlüğün kar elde etmekten daha değerli olduğunu kabul etmesi gerekliliğinin altını çizmişti. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Kulübün adının Gloria (Zafer) ya da Audac (Cesaret) konulması yolunda görüşler ´ ortaya atılmışsa da, so<çta Galatasaray olmasınd :{ anlaşmaya varılmıştır. | Kulübün adının Gloria (Zafer) ya da Audace (Cesaret) konulması yolunda görüşler ortaya atılmışsa da, sonuçta Galatasaray olmasında anlaşmaya varılmıştır. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Tpmurjzmde 2010 yılını yatırım yılı olarak belirleyen M ı̈́sr, Türkiye'den gelecek turist sayısını artırmayı amaçlıyor. Bu kapsamda oE İstanbul'daki ''14. Doğu tA)deniz UluslararasıTurizm ve Seyahat Fuarı'na HdHy (EMITT ) katılan ülke, reklam ve tanıtıma ağırl ık %ı vererek Türk iy#e'den turistçekmeyi planlıyor. Prontotour Pazarlama Müd n'ü ürü )Hğ Sarp Özkar, Türkiye'den Mısır'a geçen yıe 4 bin 500 kişiyi götürdüklerinisöyledi. Mısır'ın bu yıl turist sayısını artırrmaya göneöik tur operatörlerine gazete ilanları ve getirilen kişisayısı bazında toplam 270 bin dolarlık bir teşvikte bulunacağını ifade eden Özkar, ''Sektörün pak et tur satış totalinde yüzde 40'lara varan birsatış yüzdemiz olduğu için, teşviğin büyük bir kıs£vnı bizeverilmesi ön görülür'' dedi. şısır'ın 1 Şubatta İstanbul'da düzenlşnen ''14. Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı''na nF katılarak reklam ve tanıtımyaptığını anımsatan ru Özkar, söpzleini şöyle sürdürdü: 'Çk ciddi miktarlarda yaklaşık y0 bin TLlik gibi birreklam harcamasıyaptılar. Mısır'ı tanıtan ve MIkT Fuarı'nın sponsoru olduklarını anlatan bir çalışmaydı bu. 2010 yılında bu -ıf reklam çalışmalarını #ilboard vf gazetşe il;nlarıyl*a sürdürece klerini belirttiler. Bi zlerden de turoperatörü olarak destek ;h# bekliyorlar. AçkZçası 'turi ̈́< sayısını şu kadar yüzde artıralım' gibi bir hedeften ziyade 2010 yıl:rnı biraz a yatırım yılı olarak görüyo~lanr. Yapılacak r*eklamlarla acenteleri teşvik ederek, gereA u acentelerin eski müdterierine gerekse onlarıj yapa cağı reklamlarda ısırın ön planda tutulmasını, uygun fiyatta oldu<unu yurt içi fiyatına orada tatil yapılabileceğini insanlara anlatmak istiyorlar.'' Reklam kampanyasındaki diğer bB^ amacın %| da Mısır'a gi tmeyihiç düşünmeyeninsanların aklına bu ülkeyi sokmak olduğunu vurgulayan Özkar, b}u doğrultuda Isğ Mısır'ın imajını Crtırmaya yönelk çalışmalar yyapılacağını belirtti. Mısır Turizm Bakanlığının belirlediği ''Her şeyin başladığı ye r'' sloganının çok doğru olduğunu ifade eden Özkar, ''Dünyada her şeyin başladığı yer olarak nitelendirilen . bin yıllık bir medeniyet ola Mısır'a, t:rh, k>ültür gezmek isteyenler mutlaka gitmeli'' dŞdSp Mısır'ın her türlü z evke v her türlü tatilöiye hitap ettiğini vurgulayan Özkar, Avryupa'ya alternatif olarak gezilipgörülmesi erese} -bSr yer olduğunu belirtti. Özkar, :ş yıldır Mısır'a tur düzenlediğini, ilk yılda yaklaşık 500 kişiyi gezdiriklerini söylei. ö Bu turların ariüzeli seferlerle yapıldığını anlatan Özkar, ''Bugünlere göre fiyatlarımız biraz daha fazla idi .Örneğin şu an(db 199 Euro'ya satılan Kahire, İskenderiye Şarm paketleri odönemde 499-649 nuŞro arasında değişiyordu'' dedi. Mısır'a götürdükleri Türk sayısının her yıl katlanarak arttığını di£p geti rNn Özkar, rkamın bir yıl sonröa 700'lere sonraki yıl 2ğl500Öe 2 009 yılında ise 450d0'e yükseliğfni bildirdi. Turları ,k'i yıl öncetarifesiz uçak (charter) il $ yapmaya başladıklarını belirtenÖzkar, şu bilgileriverdi: ''Kasımayının 15'inden Martın başına kadar her hafta düzenli olarak Kahire, Şarm, İskenderiye charterini kaldırdık. O zamanlar ücrete herşeydahil deği ldi. Mısır'da 199 vrodan başlayan 499 av$oya kadar değişen bir haftalık Lad paketlerimiz var. Burada yapılabilecek çok ıazl Vksta tuO var. Ekstralar 20-60 Euroarasında değişiyor. Bir haftalık turlarda 4 akşam yemeği dahil. Misafirlerimiz akşam yjemeğini ve 7 öğle yemeğini kendileri alıyorlar. Mıs ır ekonomik bi yer olduğu için çok fazla para harcanmıyor. Buraya gelenler K!d aşağı Ü yukarı kişi başına /n´ 300 avro yanlarında getirse yeterli oluyor.'' öMısır'a gelmek için en uygunzamanın Şubat ile Haziran yı arası olduğEnu dile ! getiren Özkar, ''Haziran ayından sonra sıcaklıklar arttığı için dolaşmak birazsıkıntılı olabiliyor. Ancakyaz aylarında buradaki deniz kıyılarında Ta y!urm içine alternatif tatil yapılabilir'' diEye konuştu. 199 avrodan başlayan ekonomik turlardaki amaçlarının sürekli yurT i=çinde tatil yapankişilerin, ç$ok düşük rakamlara ve taksit imk}anlarıyla up dışına çıkmalarını sağlamak olduğunu ifade eden >ea Özkar, Türk tatilcilerin ''b) ülkeye bir kez gideyim hme&r yerinigöreyim'' mantığıyla hareket et tiklerini söyledi. Özkar, s=ndukiları bir haftalık paketlerdetarih, kültür, deIi^z ve güneş gibibirçok seçeneğin bulunduğunu belirtti. Gezginlerin, ülkeye birkaç kez gzlmi olanların ise Mısır tarihinin yüzde 70'inin bulunduğu Luxor bölgesini tercih eStiğini a nlatan Özkar, ''Luxor Aswanarasında gemilerle nehir tuYu yapI.a turl arımız da var. Bu dtourlar&ın fiyatları ise 699 ile 899 avro gibi fiyatlardan başlıyor bin 200, bin D00 avroya kadar yükselebiliyor'' dedi. Öz kan,Mısır'da gezilecek veyapılacak çok şey olduğun ifade ederek, şu j]y tavsiyelerde bulundu: ''Kahire'd e dünyanın 7 harikasından ıte ayakta alan piramitler mutlaka gezilmeli. Turistlerin ilgisini çeken Khn-e Halili pzy Çarşısı da görülmeye değer. Kahişre Müzesi, kalesi ve kuleside görülmesigereken diğer yerler. Ü lkenin tarğhini mek edenler daha ziyade Lux%or bölgesini tercih eGtmeUli. İskenderiye'=de eskiOsmanlı yerleşimlerinden biri. Görmek mümkün olmasa da İsbkende#rğye Feneri'nin bulunduğu ye rde yapılan kale, İskenderiye ^iF Kütüphanesi Ks$ ve Muntaza sarayı ezilzmeden su şehirden dönmeyin. Ayrıc a bur aÜda Akdeniz'den tutulan nefis balıklaı t (̈́$ adabileceğiniz bir çok restora _(L var. Bu alternatifi demutlaka değerendiri£. Kahire'de gün boyu Z yapılan turun yorgunluğu keyifli bir akşam yemeği eşliğinde Nil'de yapılacak teknegezisi ile atılabilir. Ayrıca Mısır'a özgü dansları ve müzisy enleri de dinlemek mümkün oluyor.'' | Turizmde 2010 yılını yatırım yılı olarak belirleyen Mısır, Türkiye'den gelecek turist sayısını artırmayı amaçlıyor. Bu kapsamda İstanbul'daki ''14. Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı'na da (EMITT) katılan ülke, reklam ve tanıtıma ağırlık vererek Türkiye'den turist çekmeyi planlıyor. Prontotour Pazarlama Müdürü Sarp Özkar, Türkiye'den Mısır'a geçen yıl 4 bin 500 kişiyi götürdüklerini söyledi. Mısır'ın bu yıl turist sayısını artırmaya yönelik tur operatörlerine gazete ilanları ve getirilen kişi sayısı bazında toplam 270 bin dolarlık bir teşvikte bulunacağını ifade eden Özkar, ''Sektörün paket tur satış totalinde yüzde 40'lara varan bir satış yüzdemiz olduğu için, teşviğin büyük bir kısmının bize verilmesi ön görülüyor'' dedi. Mısır'ın 11 Şubatta İstanbul'da düzenlenen ''14. Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı''na katılarak reklam ve tanıtım yaptığını anımsatan Özkar, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Çok ciddi miktarlarda yaklaşık 200 bin TL'lik gibi bir reklam harcaması yaptılar. Mısır'ı tanıtan ve EMITT Fuarı'nın sponsoru olduklarını anlatan bir çalışmaydı bu. 2010 yılında bu reklam çalışmalarını bilboard ve gazete ilanlarıyla sürdüreceklerini belirttiler. Bizlerden de tur operatörü olarak destek bekliyorlar. Açıkçası 'turist sayısını şu kadar yüzde artıralım' gibi bir hedeften ziyade 2010 yılını biraz da yatırım yılı olarak görüyorlar. Yapılacak reklamlarla acenteleri teşvik ederek, gerek acentelerin eski müşterilerine gerekse onların yapacağı reklamlarda Mısır'ın ön planda tutulmasını, uygun fiyatta olduğunu, yurt içi fiyatına orada tatil yapılabileceğini insanlara anlatmak istiyorlar.'' Reklam kampanyasındaki diğer bir amacın da Mısır'a gitmeyi hiç düşünmeyen insanların aklına bu ülkeyi sokmak olduğunu vurgulayan Özkar, bu doğrultuda Mısır'ın imajını artırmaya yönelik çalışmalar yapılacağını belirtti. Mısır Turizm Bakanlığının belirlediği ''Her şeyin başladığı yer'' sloganının çok doğru olduğunu ifade eden Özkar, ''Dünyada her şeyin başladığı yer olarak nitelendirilen 5 bin yıllık bir medeniyet olan Mısır'a, tarih, kültür gezmek isteyenler mutlaka gitmeli'' dedi. Mısır'ın her türlü zevke ve her türlü tatilciye hitap ettiğini vurgulayan Özkar, Avrupa'ya alternatif olarak gezilip görülmesi gereken bir yer olduğunu belirtti. Özkar, 4 yıldır Mısır'a tur düzenlediğini, ilk yılda yaklaşık 500 kişiyi gezdirdiklerini söyledi. Bu turların tarifeli seferlerle yapıldığını anlatan Özkar, ''Bugünlere göre fiyatlarımız biraz daha fazla idi. Örneğin şu anda 199 Euro'ya satılan Kahire, İskenderiye Şarm paketleri o dönemde 499-649 Euro arasında değişiyordu'' dedi. Mısır'a götürdükleri Türk sayısının her yıl katlanarak arttığını dile getiren Özkar, rakamın bir yıl sonra 700'lere sonraki yıl 2500'e 2009 yılında ise 4500'e yükseldiğini bildirdi. Turları iki yıl önce tarifesiz uçak (charter) ile yapmaya başladıklarını belirten Özkar, şu bilgileri verdi: ''Kasım ayının 15'inden Martın başına kadar her hafta düzenli olarak Kahire, Şarm, İskenderiye charterini kaldırdık. O zamanlar ücrete herşey dahil değildi. Mısır'da 199 avrodan başlayan 499 avroya kadar değişen bir haftalık paketlerimiz var. Burada yapılabilecek çok fazla ekstra tur var. Ekstralar 20-60 Euro arasında değişiyor. Bir haftalık turlarda 4 akşam yemeği dahil. Misafirlerimiz 3 akşam yemeğini ve 7 öğle yemeğini kendileri alıyorlar. Mısır ekonomik bir yer olduğu için çok fazla para harcanmıyor. Buraya gelenler aşağı yukarı kişi başına 300 avro yanlarında getirse yeterli oluyor.'' Mısır'a gelmek için en uygun zamanın Şubat ile Haziran ayı arası olduğunu dile getiren Özkar, ''Haziran ayından sonra sıcaklıklar arttığı için dolaşmak biraz sıkıntılı olabiliyor. Ancak yaz aylarında buradaki deniz kıyılarında da yurt içine alternatif tatil yapılabilir'' diye konuştu. 199 avrodan başlayan ekonomik turlardaki amaçlarının sürekli yurt içinde tatil yapan kişilerin, çok düşük rakamlara ve taksit imkanlarıyla yurt dışına çıkmalarını sağlamak olduğunu ifade eden Özkar, Türk tatilcilerin ''bir ülkeye bir kez gideyim her yerini göreyim'' mantığıyla hareket ettiklerini söyledi. Özkar, sundukları bir haftalık paketlerde tarih, kültür, deniz ve güneş gibi birçok seçeneğin bulunduğunu belirtti. Gezginlerin, ülkeye birkaç kez gelmiş olanların ise Mısır tarihinin yüzde 70'inin bulunduğu Luxor bölgesini tercih ettiğini anlatan Özkar, ''Luxor Aswan arasında gemilerle nehir turu yapılan turlarımız da var. Bu turların fiyatları ise 699 ile 899 avro gibi fiyatlardan başlıyor bin 200, bin 300 avroya kadar yükselebiliyor'' dedi. Özkan, Mısır'da gezilecek ve yapılacak çok şey olduğunu ifade ederek, şu tavsiyelerde bulundu: ''Kahire'de dünyanın 7 harikasından tek ayakta olan piramitler mutlaka gezilmeli. Turistlerin ilgisini çeken Khan-el Halili Çarşısı da görülmeye değer. Kahire Müzesi, kalesi ve kulesi de görülmesi gereken diğer yerler. Ülkenin tarihini merak edenler daha ziyade Luxor bölgesini tercih etmeli. İskenderiye'de eski Osmanlı yerleşimlerinden biri. Görmek mümkün olmasa da İskenderiye Feneri'nin bulunduğu yerde yapılan kale, İskenderiye Kütüphanesi ve Muntaza sarayı gezilmeden bu şehirden dönmeyin. Ayrıca burada Akdeniz'den tutulan nefis balıkları tadabileceğiniz bir çok restoran var. Bu alternatifi de mutlaka değerlendirin. Kahire'de gün boyu yapılan turun yorgunluğu keyifli bir akşam yemeği eşliğinde Nil'de yapılacak tekne gezisi ile atılabilir. Ayrıca Mısır'a özgü dansları ve müzisyenleri de dinlemek mümkün oluyor.'' |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
İngiltere, Mısır'ı 80 bin 00 taraftarı önünde Wembley'dekonuk ettiği rkarşılaşmada geriden gelerek 3 Igoll bi r O galibiyete imza attı. Kuzey Afr[ik{ temsilcisi karşısınd a i{slk 45 dakikada &- geriye düşen İngiltere, Peter Ge Crouch'un i ki gole imza attığı gecede sahadan 3-1 Ğh) galip ayrı`adı. Ms!r 23.dakikada Mohamed Zidan ile 1-0 önjĞe geçerken ilk 5 dak ika bu sonunçla tamamlandı. İkinci yar:ıda kendine dm gelen İngiltere, 56'da Trouch, 75'de WrighbJ-Phipllips ve 80'de yeniden )Crouch iĞle bulduğu YZl gollerle sahaban 3-1'lik birzaferle {MŞ ayrıldı. İngiltere Menajer i Fabio Capello, Mıs£ır karşısında eld e ettikleri galibiyet ve ortaya koyd ukları oyundan memnunolduğunu fad< ederken, İngiltere'de Dünya Kupas ı kadrosunda yer almaya Hçalışan isimlerden Crouch ile Wright-Phillips'in sonradandahil oldukları maçta, kar şılaşmayadamga vu gmaları İtalyan teknik adamı ayrıca m tlu etti. '% arad a İngilere formasıyla oldukça başarılı maçlaRr çıkten Peter Crouch, milli f{o}ma aJtında 37 maçta 20 gole ulaştı. Futbolsahasının dışındayaşadığı olaylar sebebiyle İngzltere Milli Takımı kaptanlığından alınan Chelsea'nin ygldı% -̈́m* John Terry, Wembley'de topla ilk buluştuğu anda kısasüreliğine ıslıklansa 'd+a maçın deömmnda ttaraftarın bünc&k çoğunluğundandestek gördü. | İngiltere, Mısır'ı 80 bin 600 taraftarı önünde Wembley'de konuk ettiği karşılaşmada geriden gelerek 3 gollü bir galibiyete imza attı. Kuzey Afrika temsilcisi karşısında ilk 45 dakikada 1-0 geriye düşen İngiltere, Peter Crouch'un iki gole imza attığı gecede sahadan 3-1 galip ayrıldı. Mısır 23. dakikada Mohamed Zidan ile 1-0 öne geçerken ilk 45 dakika bu sonunçla tamamlandı. İkinci yarıda kendine gelen İngiltere, 56'da Crouch, 75'de Wright-Phillips ve 80'de yeniden Crouch ile bulduğu gollerle sahadan 3-1'lik bir zaferle ayrıldı. İngiltere Menajeri Fabio Capello, Mısır karşısında elde ettikleri galibiyet ve ortaya koydukları oyundan memnun olduğunu ifade ederken, İngiltere'de Dünya Kupası kadrosunda yer almaya çalışan isimlerden Crouch ile Wright-Phillips'in sonradan dahil oldukları maçta, karşılaşmaya damga vurmaları İtalyan teknik adamı ayrıca mutlu etti. Bu arada İngiltere formasıyla oldukça başarılı maçlar çıkartan Peter Crouch, milli forma altında 37 maçta 20 gole ulaştı. Futbol sahasının dışında yaşadığı olaylar sebebiyle İngiltere Milli Takımı kaptanlığından alınan Chelsea'nin yıldız ismi John Terry, Wembley'de topla ilk buluştuğu anda kısa süreliğine ıslıklansa da maçın devamında taraftarın büyük çoğunluğundan destek gördü. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’n başdanışmanı Mehmet Uçum,24 Haziran seçimlerinde muhalefetin parlamento çoğunluğu nukazanması durumunda seçimin tekrarlanabileceğini belirterek, 24 Haziran’a sayılıgünler kala seçmene tekrjfr seçim tehdidinde bulundu. İktidar kanadından seçim olmadanyeniden ?b seçim çıkışı yapılması, sözde istikrarı bitirecepi vaadiyle getirilen başkanlık sisteminin y henüz seçim gerçekleşmeden yeni seçimleri tartışmaya açtığ.ını d a gös terdi. 24 Hszirmg seçimlerine sayılı günlerkala CumhurbaşkanıErdoğan’ın danışmanı Mehmet Uçum’un yaptığı açıklama tartışmayarattı. ABD’li Bloomberg haber aj ansına konuşan Uçum, 24 Hazir an seçimlerinde Türkiye’deki seçmenin parlamenıoda Cumhurbaşkanı Recep Tayyi p Erdoğan’la işbirliğine girmeyi reddeden bEir muhalefeti seçmesi durumunda TTürkig,e’de seçimlerin tekrarlanabileceğini ifade etti. Uçum, “Eğer muYalefet parlamntsoyu alır ve Erdoğan $=~ yeniden seçilirse siyasetçiler vatandaşların ‘birbirlerini denetleme r işbikliği yapmalarını’ istediğini anlamalı. Eğer başaramazlarsa parlamento y$ da cumhurbaşkanı yAnG seçime gitme kararı alabilir” diye konuştu. Uçum, bunun son çare olacağını, iböyle bir durumun ülkeyi çıkmaza sokacağını belirterek, “Bu seçimler Türkiye’yi parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçirecek. Bu geçiş hğer t *m taraflar dahil olmuyorsa başarılamaz” görüşünü belirtti.AKP ve eMH|’nin TBMM’den ortaklaşa geçi´diği vetartışmalı 16 p Nisan referandumunda kabul edil?n anayasa değişikliğ Ai,le birlikte parlamenter sistem yerine gelecek başkanlık sisteminin Türkiye’de istikrar sağlayacağı, krizlere son lr a erdireceği söylemleri dile getirilmişti. Ancak Cumhurbaşkanı hKErdoğan’ın danışmanı Uçum’un aYeüz #2 Haziran seçim̈́leri gerçekleşmeden yeniden seçimi gündeme zeii}mesi ba gt oy kullanacak seçmeni istikrarsızlıkla tehdit etmek anlamına geldi. Seçim olmadan yenibir seçimin gündeme gelmesi ise istikrarsızlıkların son bulacağı söylemiyle parlamenter sistem yero£ıe getirilen başkanlık sistemin in söz kon[su istikrar vaadinin şavada kaldığını gösterdi. Uçum’un gündeme getirdiği senaryonun Erdoğan e tarafından halata geçi#)imesi yeni anayas a hükümleri kaMpsaaında Tazı yaptırımları da beraberindegetiriyor. [[ Buna görŞe 24 Haziran’da yapıl a:rak $ı seçimle yürürlüğe girecek yeni anayasa hükümleri Cumhurbaşkanının =>U parlamentoyu seçime götürme kararı alması durumunda m Cumhurbaşkanı seçimininde tekrarlanmasına h|ükmediyor. t kaps\mda yeni sistemde i-i döne m Cumhurbaşkanı olarakgörev yapma hakkı olan Erdoğan’ın seçimleri yenilem GF e kara rı alması durumunda bir dönemi nden vazgeçmesi de gerekecek. Uçum’un 24 Haziran’a 17 güngibi kVha bir süüre kalagündeme getirdiği muhalefetin prlamento çoğunluğunu kazanması durumunda yeniden seçim olacağı çıkışı akıllara 7 Haziran seçimlerinin #ardcın^an yaşananları getirdi. 7 Hazir an 2015 tarihinden sonra AKP parlamentoda teBk başına iktidar ol`ma çoğunluğunu kaybetmişti. u{ 7 Haziran’dBn donra Türkiye’de art arda yaşananterör o-laylarının ardından hükümet kurulamayınca 1 Kasım 2015 tarihinde erken seçim kararı alGnmpış, 1 gasım-ua AKP yine tek başına iktidarolma çoğunluğunu e$gle geçirmişti. Uçum, demeine gelen )y tepkilerin ardndn Twitte r hesabından açıklama yaptı. Uçu m\%, sçim^eri muhalefet kazanırsa yeniden seçime gidilir gibi bir ifade kullanmadığını, cumhurbaşkanı sisteminin imkanlarından bahsettiğini iddia etti. Cusmhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz haftalarda kendisinin cumhurbaşkanlığını kazandığsı, ancak parlamentoda “karışık bir tab lonun ortayaçıkması” durumunda nve yapacağıyla ilgili bir soruya “ÖncĞe seçim sonuçlarını bir köre}im. Sizin dediğiniz nlamdaki bir neticeye göre hazırlıklarımız şüphesiz olaPaktır. kA, B, z planlarımız var” açıklaması yapmıştı. Erdoğan’ın bu çıkışı seçimin yenilenmesine yönelik ir planlama yapıldı ğıyorumlarına neden olmuştu. 24 )aziran’.a yapılacak seçimlerde barajın sıfırlanması aacıyla CHP, İnİ Partki, SüP ve DP’nin ittifak yapması ve HDP’nin d e ğbarayı geçmesi durumunda AKP-MHP ittifakının parlamentoda çoğunluğu kaybedeceği b hesaplanıyordu. 1 Kasım sonuçlarına göre yapılan similasyon çalışmalarına göre muhalefetin yeni dönemde #]o 600 sandalyedenoluşacak parlamentoda 310-320 milletvekili kazanabileceği hesaplanıyor. Enerji Bakanı Berat Albayrak, l 24 Haziran seçimi için çektiği “na Mil li Bağımsızlık } Esaret”adlı videodaTürkiye’nin önünde AKP iktidarı ya daesaret şeklinde iki seğenek olduğunu öne müdü. Seçmeji esaretle korutan Albayrak’ın mesajı şöyle: “Türkiyekarar verecek, Ya milli bağımsızlık ya esaret. Milli bağımsızlık sözle olmaz, kararlı adımlarla t?lur. Milletine güvenmekle olur, uzmanlıkla olur, em-ekle olur. 24Haziran karar zamanıdır. Türkiyekarar verecek Ya milli bağımsızlık y> es|aret.” | Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı Mehmet Uçum, 24 Haziran seçimlerinde muhalefetin parlamento çoğunluğunu kazanması durumunda seçimin tekrarlanabileceğini belirterek, 24 Haziran’a sayılı günler kala seçmene tekrar seçim tehdidinde bulundu. İktidar kanadından seçim olmadan yeniden seçim çıkışı yapılması, sözde istikrarı bitireceği vaadiyle getirilen başkanlık sisteminin henüz seçim gerçekleşmeden yeni seçimleri tartışmaya açtığını da gösterdi. 24 Haziran seçimlerine sayılı günler kala Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanı Mehmet Uçum’un yaptığı açıklama tartışma yarattı. ABD’li Bloomberg haber ajansına konuşan Uçum, 24 Haziran seçimlerinde Türkiye’deki seçmenin parlamentoda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la işbirliğine girmeyi reddeden bir muhalefeti seçmesi durumunda Türkiye’de seçimlerin tekrarlanabileceğini ifade etti. Uçum, “Eğer muhalefet parlamentoyu alır ve Erdoğan yeniden seçilirse siyasetçiler vatandaşların ‘birbirlerini denetleme ve işbirliği yapmalarını’ istediğini anlamalı. Eğer başaramazlarsa parlamento ya da cumhurbaşkanı yeni seçime gitme kararı alabilir” diye konuştu. Uçum, bunun son çare olacağını, böyle bir durumun ülkeyi çıkmaza sokacağını belirterek, “Bu seçimler Türkiye’yi parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçirecek. Bu geçiş eğer tüm taraflar dahil olmuyorsa başarılamaz” görüşünü belirtti. AKP ve MHP’nin TBMM’den ortaklaşa geçirdiği ve tartışmalı 16 Nisan referandumunda kabul edilen anayasa değişikliğiyle birlikte parlamenter sistem yerine gelecek başkanlık sisteminin Türkiye’de istikrar sağlayacağı, krizlere sona erdireceği söylemleri dile getirilmişti. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanı Uçum’un henüz 24 Haziran seçimleri gerçekleşmeden yeniden seçimi gündeme getirmesi başta oy kullanacak seçmeni istikrarsızlıkla tehdit etmek anlamına geldi. Seçim olmadan yeni bir seçimin gündeme gelmesi ise istikrarsızlıkların son bulacağı söylemiyle parlamenter sistem yerine getirilen başkanlık sisteminin söz konusu istikrar vaadinin havada kaldığını gösterdi. Uçum’un gündeme getirdiği senaryonun Erdoğan tarafından hayata geçirilmesi yeni anayasa hükümleri kapsamında bazı yaptırımları da beraberinde getiriyor. Buna göre 24 Haziran’da yapılacak seçimle yürürlüğe girecek yeni anayasa hükümleri Cumhurbaşkanının parlamentoyu seçime götürme kararı alması durumunda Cumhurbaşkanı seçiminin de tekrarlanmasına hükmediyor. Bu kapsamda yeni sistemde iki dönem Cumhurbaşkanı olarak görev yapma hakkı olan Erdoğan’ın seçimleri yenileme kararı alması durumunda bir döneminden vazgeçmesi de gerekecek. Uçum’un 24 Haziran’a 17 gün gibi kısa bir süre kala gündeme getirdiği muhalefetin parlamento çoğunluğunu kazanması durumunda yeniden seçim olacağı çıkışı akıllara 7 Haziran seçimlerinin ardından yaşananları getirdi. 7 Haziran 2015 tarihinden sonra AKP parlamentoda tek başına iktidar olma çoğunluğunu kaybetmişti. 7 Haziran’dan sonra Türkiye’de art arda yaşanan terör olaylarının ardından hükümet kurulamayınca 1 Kasım 2015 tarihinde erken seçim kararı alınmış, 1 Kasım’da AKP yine tek başına iktidar olma çoğunluğunu ele geçirmişti. Uçum, demecine gelen tepkilerin ardından Twitter hesabından açıklama yaptı. Uçum, seçimleri muhalefet kazanırsa yeniden seçime gidilir gibi bir ifade kullanmadığını, cumhurbaşkanı sisteminin imkanlarından bahsettiğini iddia etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz haftalarda kendisinin cumhurbaşkanlığını kazandığı, ancak parlamentoda “karışık bir tablonun ortaya çıkması” durumunda ne yapacağıyla ilgili bir soruya “Önce seçim sonuçlarını bir görelim. Sizin dediğiniz anlamdaki bir neticeye göre hazırlıklarımız şüphesiz olacaktır. A, B, C planlarımız var” açıklaması yapmıştı. Erdoğan’ın bu çıkışı seçimin yenilenmesine yönelik bir planlama yapıldığı yorumlarına neden olmuştu. 24 Haziran’da yapılacak seçimlerde barajın sıfırlanması amacıyla CHP, İYİ Parti, SP ve DP’nin ittifak yapması ve HDP’nin de barajı geçmesi durumunda AKP-MHP ittifakının parlamentoda çoğunluğu kaybedeceği hesaplanıyordu. 1 Kasım sonuçlarına göre yapılan similasyon çalışmalarına göre muhalefetin yeni dönemde 600 sandalyeden oluşacak parlamentoda 310-320 milletvekili kazanabileceği hesaplanıyor. Enerji Bakanı Berat Albayrak, 24 Haziran seçimi için çektiği “Ya Milli Bağımsızlık Ya Esaret” adlı videoda Türkiye’nin önünde AKP iktidarı ya da esaret şeklinde iki seçenek olduğunu öne sürdü. Seçmeni esaretle korkutan Albayrak’ın mesajı şöyle: “Türkiye karar verecek, Ya milli bağımsızlık ya esaret. Milli bağımsızlık sözle olmaz, kararlı adımlarla olur. Milletine güvenmekle olur, uzmanlıkla olur, emekle olur. 24 Haziran karar zamanıdır. Türkiye karar verecek. Ya milli bağımsızlık ya esaret.” |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
( )-, yılın ilk 6 ayında en ço&k şikayeti reyting rekortmeni diziler için aldı. !Bu dönemde dizilerl e ilgil i, geçen . yılın aynı dönemne göre 5 #at artışla 30 bi n sd358 şikayet yapıldı. R h=£ÜK Kamuoyu, Yayın Araştırmaları ve Ölçme oDahrpesi Başkanlığı'nca hazırlanan rapordan derlenn bigilere gör, kuruma bu yılın ilk 6 aylıkdöneminde to plam 69 bin 772 iaCet ulaştı. Şikayetlerin <ı4 bin 674'ü RTÜKÇağrı Hattı, 29 bin t 3'ü RTÜK'ün web sayfası, 3 bin f0z5i kurumun uoPil uygulaması ve 2 bin 490'ı da eL-devlet üzerinden iletildi. Geçenyılın aynı üdönem{indeki 89 bin 40 vatandaş şikayeti dikkate alındığında şikayetlerde düşüş gözlemlendi. Verilere göre, televizyon yayınlarını yüzde 68 oranıyla sen fazla erkekler şikayet etti. Şikayetlerin yüzde 32'si i se kadınlardan yapılırkn yayın lara yönelik en çok 26-30 yaş aralrığında`ki kişilerce ikayettI bulunulduğu belirlendi. RÖTÜo'e iletilen vatandaş bildirimleri özellikle `|| ocak, şubat ve mar t aylarında yoğunlukgösterdi. ŞkayetlerT, oca k ayında 12 ghn 465, şubatta H9 bin 91 3, martta ise bin 787olarak gerçekleşti. Özellikle şubat ayındaki şikayet artışında, SFew TV'de yayımlanannin toplumda rahatsızlık yaratması etkiBi oldu. Bu yılın i lk 6 aylık verilerine g^re, £ fazla şiDayet edil en program türü 30 bin 358 bildirimle dizi fğlmler oldu. 2017'nin aynı döneminde toplam 6 bin 409 po olan dizi film şikayetiyle kıyaslandığında yaklaşık F5 kat artış ya´andı. Dizi filmleri 7 bin 196 şiaetlN sohbet programları, 4 bin 239 şikayetle "tele-lZışveriş", 3 bin 557 şikayetle haber bültenleri ve 2 bin l952 şikayetle realtcy show"lar izledi. İzleyicilerin dizi filmlerle ilgili şikayetçi oldukları konularınbaşında, ahlaki normlara ve ainle yapısına uygun olmayan Tiçerikler gel di. Dizilere yönelikşikayetler en ok yüzde 41 oranı i le üniversite mezunları tarafından yapıldı. Geçen yıllarda program türle rine yönelik şikayeÖlerd "evlilik pro gramları birinci sırayı alırken, bu programların 2018'de yayından kaldırılmasıyla dizi film mzM şikayetleri ön plana çıktp. Örneğin, 2017'nin ilk 6 ayında "Evleneceksen Gel" eimlÖi programa 15 bin 141, "Esra Erol'da" isimli programa 12 bin 582, "Zuhal Topal'la" isimli programa da12 bin 111 şizkayhet iletilmişti. İzleyici şikayetlerindegeçen seneye g öre düşüş yaşanmasındaen çok şikayet edilenevlilik programlarıE}ın sona er mesinin etkisi olduğubelirtildi. #,h 2018'in ilk 6 aylık döneminde en çok şikayet edilen program 11 bin 599 b[idirAmle "Çukur" dizisi oldu. B+u 7 bin 659 şikayetle "Sen Anlat Karadeniz" dizisi, f im 4.Ö6 şikayetle "Adn an Oktar ile Sohbetl/r", 2 bin 15 şikayetle Yng "Yeni Gelin" dizisi vebin 207 şikayetle de "Avlu" dizisi takip etti. Vatandaşlar gej olarak şikayetlerinde 77 bin 5 51 kez ün çok "program uyarılsın/ceza verilsin/kaldırılsın/kanal kapatılsın" talebini RTÜK'e iletti.Bu talep r* en fazla "Çukur", "Sen An}l*a$t Karadeniz", "Yeni Gelin" ve "Avlu"gibi diz ilere yönelikön plana çıktı. }ikayet türler inde ikinci sırada 76 bin 282 bildirimle "genel ahlak, manevi değerlerve ailenin korunması ilkesine aykırılı" yer aldı. Bunu 33 bin563 bildirimle "çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaüi gelişimine zararverici yyınk" 24 bi n88 bildirimle "ırk, renk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge vemezhep farklılıklarınıkin ve düşmanlığa sevk edecek tü rde içerikle+" izledi. RTÜK, il 6 ayntda reklamlar ve tele-alışveriş yayınlarıylailgili de toplam ( bi n 87 şikay^Jt aldı. Bu şikayetlerdebirinci sırada bin 969 ile cinsel ürün satışı yapılan rekOnamlar yer aldı. "Bitkisel ürün" satışının yap)dığı doğrudan satış re(lamları ise 902 şikayetle + çok şikayet eiole ikinci kategori ozduF Bu kategoriyi reklamkuşakları izlerken r vatandaşlar 88 0 bildiriümle en fazla ^reklamların süre ve sıklıklarından şika yetçi oldu. | ( ), yılın ilk 6 ayında en çok şikayeti reyting rekortmeni diziler için aldı. Bu dönemde dizilerle ilgili, geçen yılın aynı dönemine göre 5 kat artışla 30 bin 358 şikayet yapıldı. RTÜK Kamuoyu, Yayın Araştırmaları ve Ölçme Dairesi Başkanlığı'nca hazırlanan rapordan derlenen bilgilere göre, kuruma bu yılın ilk 6 aylık döneminde toplam 69 bin 772 şikayet ulaştı. Şikayetlerin 34 bin 674'ü RTÜK Çağrı Hattı, 29 bin 3'ü RTÜK'ün web sayfası, 3 bin 605'i kurumun mobil uygulaması ve 2 bin 490'ı da e-devlet üzerinden iletildi. Geçen yılın aynı dönemindeki 89 bin 40 vatandaş şikayeti dikkate alındığında şikayetlerde düşüş gözlemlendi. Verilere göre, televizyon yayınlarını yüzde 68 oranıyla en fazla erkekler şikayet etti. Şikayetlerin yüzde 32'si ise kadınlardan yapılırken yayınlara yönelik en çok 26-30 yaş aralığındaki kişilerce şikayette bulunulduğu belirlendi. RTÜK'e iletilen vatandaş bildirimleri özellikle ocak, şubat ve mart aylarında yoğunluk gösterdi. Şikayetler, ocak ayında 12 bin 465, şubatta 29 bin 913, martta ise 9 bin 787 olarak gerçekleşti. Özellikle şubat ayındaki şikayet artışında, Show TV'de yayımlanan nin toplumda rahatsızlık yaratması etkili oldu. Bu yılın ilk 6 aylık verilerine göre, en fazla şikayet edilen program türü 30 bin 358 bildirimle dizi filmler oldu. 2017'nin aynı döneminde toplam 6 bin 409 olan dizi film şikayetiyle kıyaslandığında yaklaşık 5 kat artış yaşandı. Dizi filmleri 7 bin 196 şikayetle sohbet programları, 4 bin 239 şikayetle "tele-alışveriş", 3 bin 557 şikayetle haber bültenleri ve 2 bin 952 şikayetle "reality show"lar izledi. İzleyicilerin dizi filmlerle ilgili şikayetçi oldukları konuların başında, ahlaki normlara ve aile yapısına uygun olmayan içerikler geldi. Dizilere yönelik şikayetler en çok yüzde 41 oranı ile üniversite mezunları tarafından yapıldı. Geçen yıllarda program türlerine yönelik şikayetlerde "evlilik programları" birinci sırayı alırken, bu programların 2018'de yayından kaldırılmasıyla dizi film şikayetleri ön plana çıktı. Örneğin, 2017'nin ilk 6 ayında "Evleneceksen Gel" isimli programa 15 bin 141, "Esra Erol'da" isimli programa 12 bin 582, "Zuhal Topal'la" isimli programa da 12 bin 111 şikayet iletilmişti. İzleyici şikayetlerinde geçen seneye göre düşüş yaşanmasında en çok şikayet edilen evlilik programlarının sona ermesinin etkisi olduğu belirtildi. 2018'in ilk 6 aylık döneminde en çok şikayet edilen program 11 bin 599 bildirimle "Çukur" dizisi oldu. Bunu 7 bin 659 şikayetle "Sen Anlat Karadeniz" dizisi, 6 bin 486 şikayetle "Adnan Oktar ile Sohbetler", 2 bin 145 şikayetle "Yeni Gelin" dizisi ve bin 207 şikayetle de "Avlu" dizisi takip etti. Vatandaşlar genel olarak şikayetlerinde 77 bin 551 kez en çok "program uyarılsın/ceza verilsin/kaldırılsın/kanal kapatılsın" talebini RTÜK'e iletti. Bu talep en fazla "Çukur", "Sen Anlat Karadeniz", "Yeni Gelin" ve "Avlu" gibi dizilere yönelik ön plana çıktı. Şikayet türlerinde ikinci sırada 76 bin 282 bildirimle "genel ahlak, manevi değerler ve ailenin korunması ilkesine aykırılık" yer aldı. Bunu 33 bin 563 bildirimle "çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verici yayın", 24 bin 88 bildirimle "ırk, renk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farklılıklarını kin ve düşmanlığa sevk edecek türde içerikler" izledi. RTÜK, ilk 6 ayda reklamlar ve tele-alışveriş yayınlarıyla ilgili de toplam 6 bin 877 şikayet aldı. Bu şikayetlerde birinci sırada bin 969 ile cinsel ürün satışı yapılan reklamlar yer aldı. "Bitkisel ürün" satışının yapıldığı doğrudan satış reklamları ise 902 şikayetle en çok şikayet edilen ikinci kategori oldu. Bu kategoriyi reklam kuşakları izlerken vatandaşlar 880 bildirimle en fazla reklamların süre ve sıklıklarından şikayetçi oldu. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
, tuz serpme hareketiyle fenmmeu haline gelen etlokantaları sah i bi 'yi, 'ne davet etti. Selimiye KMeydanı'nda biraraya geleY ciğerci smnafı, Edirne Belediye Bandosu eşliğinde Tava Ciğertürküsünü vp seslendirdi. Ciğerciler, ae geçen yıl düzenlenen festival için hazırlanan ve 'na giren dev ciğer [tavsz minyatürünün üstü ne tuz ,k( atarak, Nusret Gökçe'yi k/ntte gerçe kleşecek festivale davet etti. Edirne'yi Tanıtma ve TRa]a Ciğer Kalite Koruma Derneği Başkanı Bahri Dinar, burada yaptığı açıklamada, Nu?sret Gökçe'yi festivale ave; ettikleri ni söyledi. Gökçe'ninönemli bir şef olduğunu ve tuz kullanarak yaptığı selamlamanın tüm dünyada b ilin\diğini belirten Dcnar, "Nusret'i Edirne'#e davet ediyoruz. Bizim festivalimizi tuzlarsa seviniriz" dedi. Festival için hazırlıkların sürdüğünü ifade eden ve Gökçe'ye "bizim kızanımız" diye seslenenDinar, şunlarısöyledi: "Geçtiğimiz gün barınaktaki kedileri tava ciğerle besledik. Artık ciğerlerimizi hazırlıyoruz. Festival için hummalı bir hazırlık başla. Birtaraftan ciğerle r doğra nıyor I ve yıkanıyor bir taraftan da tuzlanacak. İyi ama Şy biz bu t_ü meslesi$de tak ] ılı kaldık, ciğerci arkadaşlarla beraber. Bakıyoruz ki bÖz ,uu bir türlü y=arlayamyoruz. Akadaşlarla düşündük O taşındık. Dedik ki Nusret'ibir çHğırsak, bu bizim kızanımız. Gelsin burada ve bizim festivalimizde bir tuzu olsun. Biz tatlandıralım da tuzlandırsın burasını.Buradan sesleniyoruz. Nusret Bey kardeşim eğer bizi duyüyorsan ki artık duyuyorsun. Seni tüm ustlar olarak festivale davet ediyoruz" >C Bando ve CiğPr Fesnivali 26-28 Ni san tarihleri arasında yapılacak. Festivalin son günü Saraçlar Cad desi'ndevatandaşlara ücretsiz cfğer dağıtılacak. | , tuz serpme hareketiyle fenomen haline gelen et lokantaları sahibi 'yi, 'ne davet etti. Selimiye Meydanı'nda bir araya gelen ciğerci esnafı, Edirne Belediye Bandosu eşliğinde Tava Ciğer türküsünü seslendirdi. Ciğerciler, geçen yıl düzenlenen festival için hazırlanan ve 'na giren dev ciğer tavası minyatürünün üstüne tuz atarak, Nusret Gökçe'yi kentte gerçekleşecek festivale davet etti. Edirne'yi Tanıtma ve Tava Ciğer Kalite Koruma Derneği Başkanı Bahri Dinar, burada yaptığı açıklamada, Nusret Gökçe'yi festivale davet ettiklerini söyledi. Gökçe'nin önemli bir şef olduğunu ve tuz kullanarak yaptığı selamlamanın tüm dünyada bilindiğini belirten Dinar, "Nusret'i Edirne'ye davet ediyoruz. Bizim festivalimizi tuzlarsa seviniriz" dedi. Festival için hazırlıkların sürdüğünü ifade eden ve Gökçe'ye "bizim kızanımız" diye seslenen Dinar, şunları söyledi: "Geçtiğimiz gün barınaktaki kedileri tava ciğerle besledik. Artık ciğerlerimizi hazırlıyoruz. Festival için hummalı bir hazırlık başladı. Bir taraftan ciğerler doğranıyor ve yıkanıyor bir taraftan da tuzlanacak. İyi ama biz bu tuz meselesinde takılı kaldık, ciğerci arkadaşlarla beraber. Bakıyoruz ki biz tuzu bir türlü ayarlayamıyoruz. Arkadaşlarla düşündük taşındık. Dedik ki Nusret'i bir çağırsak, bu bizim kızanımız. Gelsin burada ve bizim festivalimizde bir tuzu olsun. Biz tatlandıralım o da tuzlandırsın burasını. Buradan sesleniyoruz. Nusret Bey kardeşim eğer bizi duyuyorsan ki artık duyuyorsun. Seni tüm ustalar olarak festivale davet ediyoruz" Bando ve Ciğer Festivali 26-28 Nisan tarihleri arasında yapılacak. Festivalin son günü Saraçlar Caddesi'nde vatandaşlara ücretsiz ciğer dağıtılacak. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayip Erdoğan, Egrzurüumoda partis i kn Erzurum Belediye vBaşkan Adayları Tanıte[p Toplan : tısı'nda konuştu. =roğan konuşmasında Suriye'ye yönel ik mesajlar v]rirRken güvenli bölge planıyla ilgili önemli açıklamalar yaptı. Cumhurbaşkanı şunları kaydeimi: "Suriye sınırlaeımızda olup bitenlerde Suriye k değil, Türze hesapları g´ var. Irak'ta Türkiye hesapları var. Millet olarak biz tarihe, sosyolobjiye, coğrafyayayeterli öne mi vermiyoruz.Kendi tarihimizle v e kültürümüzle ilgilibir elin parmaklarıı geçmeyecek ciddi çalışma varken, batıda belli bir dönmigz hakkında yüzRrce çalışmaya rastlıyoruz. Sadece şL Erzurumpu svhip olduğu kültürel miras dap yüzlercebilim insa nının çalışmasına yetdecek zenginliktedir. Bölgemizde yaşanan hadiseler karşısında bizim hakka ve hukuka bağlı bir n, şekilde davranma yaklaşımı birilerinin iştahını kabatıor. Suriye'de Irak'taki insanları sanki bunlar başka bir dünyanın varlıkları gibi bizden ayrı topluluklaü gibi göstermeye çalışıyolar Birilerinin bizi davetetmesine gerek yok. Biz 1998'de Adana mutabakatıyla zate bunuimza altına aldık. Bu imza Türkiye'nin herhangi ıebi% olumsuz gelişmede o topraklara girmesinin önünüaçıyor. Bölücü örgüt mensuplarının iz!; teslimini gerektiriyor. Baba Esed döneminde atıl#bnış imzalardır Bhundan sonra daha kararlı devam edecek. Bize Münbiç'i teröristlerden temizle y´ceğiz diyenler temğnni ederimki veril en Ns[ son sözlerle bunu yerine getirirler. Sabrımız sınırsızdeğildir, bize ve rilen sözlerin yerine getiilmesini sonsuza kadarbekleyecek değiliz. Bir güvenli Sbölge ya da tampon bölge sözünün birkaçay içinde yerinf getirilmesini bekliyoruz. Aksi takdirde üvenli bölgeyi gksfşi takdir de biz oluştu=racağız. Müttefiklerimizden Türkiye'nin ru çabasına lojistk destek beklemekteyiz. Güvenli bölge konusunda BM'nin de b u işe uygun b ir kabiliyeti olmadığını birçok örneğe bakarak görüyoruz. Bu bölgenin gerç ek anl amda güvenliğiniişlerliğini sağlayacak tek güç Türkiye 'dir. Bu mveselenn çözümüne ka tkı sağlayacak sahadaki fiili kon\trolün ode bizdeolması gerekiyor. Bunun dışındaki çözüm tekliflerine kapalı old uğum uzu beyan redÖyoruz. yz Bedeli olacaksa onu hia ödemeye hazırız." Erdoğan'ın açıklamalarından diğer }me çıkanlar şöylÜs "15 Temmuz gecesi saat 2nS5 BaEy pKemal Atatürk Havalimanı'na geliyor.Tankların aasından =(çere#k Bakırköy B elediyesi'ne geçiyor. Diyo r i benim için bana haber vjrseydiler öün de l/ beklerdim diyüor. Telzefondan mesajlarımızı tüm Türkiyeye yaydık. Herkes meydanlara e:s dedik. Bütüün mill eU meydan lara döküld ü sen kahveni yudumluyordun. Gke Korkaksın korkak. Diktatörlerzafer anıtı dikemez. Bimlz hep darbelere fA) karşı dduk. Darbecilerl e ya´ yana olmadık. Dünyanın neresinde bjJjir n{ darbe vrsa bz onlarıÜ karşı sındyıi. Mısır'da darbe yaptılar karşısında durduk. Şimdi Venezuela'da böyle >ir $ girişim var, yine karşısındayız. DemGkrasinin gereği sandığa saygıdır.Darbecilerle beraber olmayacağız. şğon 16 yılda Erzurum'a 2,?5 katrilyon yatırım yaptık. Buz pateni salonund bu topl antıyı yapmak doğrt değ il ancakşimdi 10 bign ğkişik kşpalı spor saloknunu yatırım programına aldık. Size bir müjde veriyorum; 1200 yataklı Erzurum Şehir Hastanesi'ne ş!hir m̈́rkfzne kazandırıyoruz. Şimdi emekliler e g azier içinde 5 bin toplu konfutu buadaa inşa edeceğiz. Erzurum'da çiftçilerimize 1,3 milyar TL tarımsal destek verdik." İttifaka yönelikmesaj veren Erdoğan"İttifak pazara kada r d Ieğil, mezara kadaryürüyüştür. Karşımızda zillet ittifakı olduğuna görebiz Cumhurİttifakı'nı güçlü kılmalıyız. Bizim MHP ile azami müştereklerimiz var. Diğerlerinin kendi aralarında Sslınd şerde azami müşterekleri v{r (.!diye konuştu. C umhurb aşkanı Erdoğan, AK PaŞt] Erzurum İl BaCkanlı(ı Teşkilat Yemeği'ne de katıld]. BUrüada konuşan Erdoğan şu mesajları verdi: "3 Mart `akşamı sandıklar açıona kadar zorlu b!r süreç yaşayacağız. Yıkım senaryoları kuranlara, Cumhur İttifakı'nın sendelemesini bekleyenlereesaslı bir ders vereceğiz. ̈́aşarımızın {n büyük sırrı yılgınlığa düş~meden gece g<dü; çalışmamızdır. Ülkemizin yaın çevresinde yöaşana( gelişmeler 31 Mart seçimlerin i hiç olmadığı adcr önemli hale getirmiştir. Bu s~eçimler tüm dünyadan takip Nv[ edilecek. ı PTarti 31 Mart'ta acaba ne alacak? Bu bakımdan atacağımızadımlar uk önemli. SLuriye'nin kuzeyind^e terör koridoru oluşturulması için batılı ıgüçlerin neler aSptığnı görüyorsunuz. A ynı fotoğraf karesine giremeyecek pailerin belliçevrelerin emirleriyl e nasıl bir aPrya gtirildiğini izliyorsunuz. Döviz düşmeye başladı. Bunların hepsi gelip Ş,p geçici, bu da geçer.İç siyasette, dış siyasette kurulan bu tezgahların hepsinF yıktık, y/ıkacağız. Google, Yandex varya, miizim de Google'ımız hazırlandı. Küre ve Atlas olarak uzayda n çekim ler yapılabiliyor. Son Rusya seyahatimiz çok verimli hgeçti Güneyimizde barışı !za böylece sağlamış oluyruz. | Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Erzurum'da partisinin Erzurum Belediye Başkan Adayları Tanıtım Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan konuşmasında Suriye'ye yönelik mesajlar verirken güvenli bölge planıyla ilgili önemli açıklamalar yaptı. Cumhurbaşkanı şunları kaydetti: "Suriye sınırlarımızda olup bitenlerde Suriye değil, Türkiye hesapları var. Irak'ta Türkiye hesapları var. Millet olarak biz tarihe, sosyolojiye, coğrafyaya yeterli önemi vermiyoruz. Kendi tarihimizle ve kültürümüzle ilgili bir elin parmaklarını geçmeyecek ciddi çalışma varken, batıda belli bir dönemimiz hakkında yüzlerce çalışmaya rastlıyoruz. Sadece şu Erzurum'u sahip olduğu kültürel miras dahi yüzlerce bilim insanının çalışmasına yetecek zenginliktedir. Bölgemizde yaşanan hadiseler karşısında bizim hakka ve hukuka bağlı bir şekilde davranma yaklaşımı birilerinin iştahını kabartıyor. Suriye'de Irak'taki insanları sanki bunlar başka bir dünyanın varlıkları gibi bizden ayrı topluluklar gibi göstermeye çalışıyorlar. Birilerinin bizi davet etmesine gerek yok. Biz 1998'de Adana mutabakatıyla zaten bunu imza altına aldık. Bu imza Türkiye'nin herhangi bir olumsuz gelişmede o topraklara girmesinin önünü açıyor. Bölücü örgüt mensuplarının bize teslimini gerektiriyor. Baba Esed döneminde atılmış imzalardır. Bundan sonra daha kararlı devam edecek. Bize Münbiç'i teröristlerden temizleyeceğiz diyenler temenni ederim ki verilen son sözlerle bunu yerine getirirler. Sabrımız sınırsız değildir, bize verilen sözlerin yerine getirilmesini sonsuza kadar bekleyecek değiliz. Bir güvenli bölge ya da tampon bölge sözünün birkaç ay içinde yerine getirilmesini bekliyoruz. Aksi takdirde güvenli bölgeyi aksi takdirde biz oluşturacağız. Müttefiklerimizden Türkiye'nin bu çabasına lojistik destek beklemekteyiz. Güvenli bölge konusunda BM'nin de bu işe uygun bir kabiliyeti olmadığını birçok örneğe bakarak görüyoruz. Bu bölgenin gerçek anlamda güvenliğini işlerliğini sağlayacak tek güç Türkiye'dir. Bu meselenin çözümüne katkı sağlayacak sahadaki fiili kontrolün de bizde olması gerekiyor. Bunun dışındaki çözüm tekliflerine kapalı olduğumuzu beyan ediyoruz. Bedeli olacaksa onu da ödemeye hazırız." Erdoğan'ın açıklamalarından diğer öne çıkanlar şöyle: "15 Temmuz gecesi saat 23.15 Bay Kemal Atatürk Havalimanı'na geliyor. Tankların arasından geçerek Bakırköy Belediyesi'ne geçiyor. Diyor ki, benim için bana haber verseydiler ben de beklerdim diyor. Telefondan mesajlarımızı tüm Türkiye'ye yaydık. Herkes meydanlara dedik. Bütün millet meydanlara döküldü, sen kahveni yudumluyordun. Korkaksın korkak. Diktatörler zafer anıtı dikemez. Biz hep darbelere karşı durduk. Darbecilerle yan yana olmadık. Dünyanın neresinde bir darbe varsa biz onların karşısındayız. Mısır'da darbe yaptılar karşısında durduk. Şimdi Venezuela'da böyle bir girişim var, yine karşısındayız. Demokrasinin gereği sandığa saygıdır. Darbecilerle beraber olmayacağız. Son 16 yılda Erzurum'a 23,5 katrilyon yatırım yaptık. Buz pateni salonunda bu toplantıyı yapmak doğru değil ancak şimdi 10 bin kişilik kapalı spor salonunu yatırım programına aldık. Size bir müjde veriyorum; 1200 yataklı Erzurum Şehir Hastanesi'ne şehir merkezine kazandırıyoruz. Şimdi emekliler ve gaziler için de 5 bin toplu konutu burada inşa edeceğiz. Erzurum'da çiftçilerimize 1,3 milyar TL tarımsal destek verdik." İttifaka yönelik mesaj veren Erdoğan "İttifak pazara kadar değil, mezara kadar yürüyüştür. Karşımızda zillet ittifakı olduğuna göre biz Cumhur İttifakı'nı güçlü kılmalıyız. Bizim MHP ile azami müştereklerimiz var. Diğerlerinin kendi aralarında aslında şerde azami müşterekleri var" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Erzurum İl Başkanlığı Teşkilat Yemeği'ne de katıldı. Burada konuşan Erdoğan şu mesajları verdi: "31 Mart akşamı sandıklar açılana kadar zorlu bir süreç yaşayacağız. Yıkım senaryoları kuranlara, Cumhur İttifakı'nın sendelemesini bekleyenlere esaslı bir ders vereceğiz. Başarımızın en büyük sırrı yılgınlığa düşmeden gece gündüz çalışmamızdır. Ülkemizin yakın çevresinde yaşanan gelişmeler 31 Mart seçimlerini hiç olmadığı kadar önemli hale getirmiştir. Bu seçimler tüm dünyadan takip edilecek. AK Parti 31 Mart'ta acaba ne alacak? Bu bakımdan atacağımız adımlar çok önemli. Suriye'nin kuzeyinde terör koridoru oluşturulması için batılı güçlerin neler yaptığını görüyorsunuz. Aynı fotoğraf karesine giremeyecek partilerin belli çevrelerin emirleriyle nasıl bir araya getirildiğini izliyorsunuz. Döviz düşmeye başladı. Bunların hepsi gelip geçici, bu da geçer. İç siyasette, dış siyasette kurulan bu tezgahların hepsini yıktık, yıkacağız. Google, Yandex var ya, bizim de Google'ımız hazırlandı. Küre ve Atlas olarak uzaydan çekimler yapılabiliyor. Son Rusya seyahatimiz çok verimli geçti. Güneyimizde barışı da böylece sağlamış oluyoruz. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Kuve yt Büyükelçiliği diplomat ve elçilik görevlileri ile NATO'da görevi olan F]1`6 pilotu Hava Kurmay Pilot Yarbay Hakan Karakuş'un taltıması kavgaya dönüştü. Elçilik görevlileri tartışğkları pilot Öarauş'u cadde ortas̈́ınida dövdü. Görgü tanıklarının ifadelerine göre; Çankaya'daki Turan Güneş Bulvarı üzerinde F içinde 4 kişinin bulunduğu Kuveyt Büyükelçiliği'ne ait 6 CD 3596 p plakalı resmi araç, içer}iin;e NAT O'da görevli F-16pilotu Hava Kurmay Pilot Yarbay Hakan Karakuş, eşi d günlük çocuğunun { bulunduğu aracı sıkıştırdı. Karakuş ise aragın sıkıştırılması üzerine korna çaldı. Bunun üzeri ne Karakuş'un korna çalmasına sinirlenen Kuveyt Büyükelçiliği'ne aBt araçtan inen ve aralarında diplomat ve askeri ateşenin de olduğu yöMe sürülen 4 kişi, Hakan Karakuş'u ara cından indirerek cadde ortasında dövmeye başladı. Olayı gören vatandaşlar koşarak olaya m:<üdahale etti. Toplanan kalabalık Hakan Karakuş'a saldıran ş̈́a saldırganlarla kavgY etmeye başladı. Karkuş'u öldüresiye döven v kişiden 3'ü vatandaşların tepkisi üzerine olay yerinden uzaklaşırken, dÜişlokmat olduğu öğrenilen Emad Ali Almohaid bir bankaya sığındı. İhbar üzerine olay yerine çok sayıdapolis ek`ibi sevk kdildc Bankaya gelen polis eki pleri bankaya sığınan diplomatı toplanan kalabalık nedeniyle bir sürAe çıkarmadı. Vatandaşlar ise polis ekiplerine şahsı korudukları gerekçesiyle t;pk gösterdi. Kuveytli diplomat, jT polis ekipleri tarafından yoğ güvenlik önlemleri altında bankadan çıkartılarak emniyete götürüldü. Görgü tanığı bir vtandaş olpayı şöyle anlattı: "Arkadaş bir kişi. Eşi ve çocukları yanında. Kuveytl Eu; i olanlarkasıtlı olarak bu kişiyi D yere ya tırıyor Diğer3 kişi suratını tekmeliyor. Direktolarak öldürmeye çalıştılar arkadaşı. Onla rın amacı dövmek değil, defalarca ayırdık. Kasıtlı olarak ayakta vurmuyorlar. Her tarafıaçıkta olmasına rağmen, arkadaşın sadece yüzüne vurdular. İçeride de hakaret ediyorlar. 'Bizim dokunulmazlığımız vkar' diyor-ar. Sonra dedik ki 'Siz bizim ülkemizde şEhitij yapama?zsınız, hepimizşahitlik yapacağız. Ondan sonra banIVka[an polisi arıyorlar. 'Biz diplomatız, dokunulmazlığımız var saldırıya uğradık, jiğzi inç ede?ekler gelin kurtarın' diyorlar). Buradahiç kimse MsaCgısızlık yapmadı. Gördüğünüz gibi dvletÜn memur una da saygılıyız. Sadece yüzlerine tükürmek istiyoruz . Şahitlikte yapacağız. Ama polisin bize söyle diği şu; 'Bunlarburada gül geçen ay da adam öldürdüler \* hiçbir işlem yapılmadı, oradada olacağı bu. Onlar dayak yiyenle anlaşırlar siz arada kalırsını dağılın'diyorlar. Eğer bizim ülkemizdeki adalet sistemi buraya geldiyse, herkes burada tfasımna göre yiruoam yapar. Yarın linçleJ başlar. Lütfen yetkililere sesleniyoruz,sırf dokunulmazlık adı altında bizim ülkmizgde bi#e bKnları ya $pCan gnsanara gereğini yapın. Burada bu insanların elini kolunu sallayarak polisgüvencesiyle götürülmesini, şu bankadan bu insanları kurtarıp, yaralı Vins[anı almadılar içeri.Yaralı burada asfalttaydı. Aldılar o diplomat bozuntusunu içeriye, o ı] insanlar içeride eli kolunu sallayasallaya klimanın içinde oturdular. rZtık lütfen yetkililer de bunların dokunulmazlığınıverirken, bir sefel;r daha düşünsünler.'' F-16 pilotu Havt Kurmay Pilot Yarbay Gc Hakan Karakuş olay yerine çağrılan ambulansla İbn- i Sina Hastanesi'ne kaldırıldı&. AldIğı darbeler sonuc yaralanan Karakuş, daha sonra Gülhane Askeri Tıp Akademisine sevk edildi. za NATO'da görevli olan F-16 iileu Hava Kurmay Pilot Yarbay Hakan Karakuş'un doğumizni ndeniye Türkiye'de o bulunduğu, olay sırasında 6 günlük çocuğunu sağlık ocağına aşı vurdurmayagötürdüğü nğşenildi. NATO' da görevli bo£gn F-16 pilotu Hakan Karakuş'un .Hav Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk'ün damadı olduğuortaya çıktı. Karakuş'un darp P raporu alarak Kuveyt Büyükelçiliği diplomat Hve elçilik görevlileri hakkında suç duyurusunda Eulunduğu belirtildi. Ayrıca Dışişleri Baka nlığı'nın Genelkurmy’>dan ie`en talep üzerine Kuveyt Büyükelçliği’nde ayrıntılı bilgi ist?diği öğrenildi. | Kuveyt Büyükelçiliği diplomat ve elçilik görevlileri ile NATO'da görevli olan F-16 pilotu Hava Kurmay Pilot Yarbay Hakan Karakuş'un tartışması kavgaya dönüştü. Elçilik görevlileri tartıştıkları pilot Karakuş'u cadde ortasında dövdü. Görgü tanıklarının ifadelerine göre; Çankaya'daki Turan Güneş Bulvarı üzerinde içinde 4 kişinin bulunduğu Kuveyt Büyükelçiliği'ne ait 06 CD 3596 plakalı resmi araç, içerisinde NATO'da görevli F-16 pilotu Hava Kurmay Pilot Yarbay Hakan Karakuş, eşi ve 6 günlük çocuğunun bulunduğu aracı sıkıştırdı. Karakuş ise aracının sıkıştırılması üzerine korna çaldı. Bunun üzerine Karakuş'un korna çalmasına sinirlenen Kuveyt Büyükelçiliği'ne ait araçtan inen ve aralarında diplomat ve askeri ateşenin de olduğu öne sürülen 4 kişi, Hakan Karakuş'u aracından indirerek cadde ortasında dövmeye başladı. Olayı gören vatandaşlar koşarak olaya müdahale etti. Toplanan kalabalık Hakan Karakuş'a saldıran saldırganlarla kavga etmeye başladı. Karakuş'u öldüresiye döven 4 kişiden 3'ü vatandaşların tepkisi üzerine olay yerinden uzaklaşırken, diplomat olduğu öğrenilen Emad Ali Almohaid bir bankaya sığındı. İhbar üzerine olay yerine çok sayıda polis ekibi sevk edildi. Bankaya gelen polis ekipleri bankaya sığınan diplomatı toplanan kalabalık nedeniyle bir süre çıkarmadı. Vatandaşlar ise polis ekiplerine şahsı korudukları gerekçesiyle tepki gösterdi. Kuveytli diplomat, polis ekipleri tarafından yoğun güvenlik önlemleri altında bankadan çıkartılarak emniyete götürüldü. Görgü tanığı bir vatandaş olayı şöyle anlattı: "Arkadaş bir kişi. Eşi ve çocukları yanında. Kuveytli olanlar kasıtlı olarak bu kişiyi yere yatırıyor. Diğer 3 kişi suratını tekmeliyor. Direkt olarak öldürmeye çalıştılar arkadaşı. Onların amacı dövmek değil, defalarca ayırdık. Kasıtlı olarak ayakta vurmuyorlar. Her tarafı açıkta olmasına rağmen, arkadaşın sadece yüzüne vurdular. İçeride de hakaret ediyorlar. 'Bizim dokunulmazlığımız var' diyorlar. Sonra dedik ki 'Siz bizim ülkemizde şahitlik yapamazsınız, hepimiz şahitlik yapacağız. Ondan sonra bankadan polisi arıyorlar. 'Biz diplomatız, dokunulmazlığımız var saldırıya uğradık, bizi linç edecekler gelin kurtarın' diyorlar. Burada hiç kimse saygısızlık yapmadı. Gördüğünüz gibi devletin memuruna da saygılıyız. Sadece yüzlerine tükürmek istiyoruz. Şahitlikte yapacağız. Ama polisin bize söylediği şu; 'Bunlar burada geçen ay da adam öldürdüler hiçbir işlem yapılmadı, orada da olacağı bu. Onlar dayak yiyenle anlaşırlar siz arada kalırsınız dağılın' diyorlar. Eğer bizim ülkemizdeki adalet sistemi buraya geldiyse, herkes burada kafasına göre yorum yapar. Yarın linçler başlar. Lütfen yetkililere sesleniyoruz, sırf dokunulmazlık adı altında bizim ülkemizde bize bunları yapan insanlara gereğini yapın. Burada bu insanların elini kolunu sallayarak polis güvencesiyle götürülmesini, şu bankadan bu insanları kurtarıp, yaralı insanı almadılar içeri. Yaralı burada asfalttaydı. Aldılar o diplomat bozuntusunu içeriye, o insanlar içeride eli kolunu sallaya sallaya klimanın içinde oturdular. Artık lütfen yetkililer de bunların dokunulmazlığını verirken, bir sefer daha düşünsünler.'' F-16 pilotu Hava Kurmay Pilot Yarbay Hakan Karakuş olay yerine çağrılan ambulansla İbn-i Sina Hastanesi'ne kaldırıldı. Aldığı darbeler sonucu yaralanan Karakuş, daha sonra Gülhane Askeri Tıp Akademisine sevk edildi. NATO'da görevli olan F-16 pilotu Hava Kurmay Pilot Yarbay Hakan Karakuş'un doğum izni nedeniyle Türkiye'de bulunduğu, olay sırasında 6 günlük çocuğunu sağlık ocağına aşı vurdurmaya götürdüğü öğrenildi. NATO'da görevli olan F-16 pilotu Hakan Karakuş'un Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk'ün damadı olduğu ortaya çıktı. Karakuş'un darp raporu alarak Kuveyt Büyükelçiliği diplomat ve elçilik görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunduğu belirtildi. Ayrıca Dışişleri Bakanlığı'nın Genelkurmay’dan gelen talep üzerine Kuveyt Büyükelçiliği’nden ayrıntılı bilgi istediği öğrenildi. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Maduro yanlıları Cumartesi gnü Caracas'ta meydanlardaydı. Venezüella'da yıllardır süre gele, gid eek derin S bir toplumsal ve insani kr ize döğşn konomik ve siyasi istikkrarsızlıklar gSeçdn ̈́afta çok kritik bir aşamaya geldi. Enflasy on yüzde bir milyonaulaşır, üjkeeden ciddi ölçüd; sermaye k açışı yaşanır, For:d, Good Year gibi önemli şirketler ülkeyi terkederken, resesyon 6. yılına girerken, iyaıi z ;d-rinl`şerek ülkeyLi, ulus Gararası alanda ekono/ik siyasi yonkılaIr yaratmkaya, tehlgkikeli gelişmelere yol açmaya aday bir rejim değişikliğinin eşiğinegetirdi. Hugo Chavez öldükten sonra, DevŞlet Başkanı olan Nico las Md!uro Mayıs ayında,muhalefetin büyük ölçüde oykou ettiğ başkanlık seçimlerini kazandı. Geçen hafta Maduro ikynci 6 y_ıvık dönemine başlamaküzere yemi ederken, Temslcile Mecldis^'nde çolunllğa sahip muhalefetin seç`iğ< meclis başkanı, 35 yaşındaki Juan GuaC/o, Maduro'yu "hakkıolmayan bir $#vkii ele geçirmekle" suçlayarak, Devlet başkanlığını üstlendiğini açıkladı.Aynı gün bir gru pasker Maduro' yu tanımadıklarını ilan ederek b ir darbe girişiminde Ca bulundular. Girişim bastııldı ama Meclis katılan askerler için af çıkardı.Juan Guaido kendisini geçi?i devlet başkanı il an etti. ABD'deki Trump yünetimi, ardından Brezil ya, Arjantin olmak fe\e bir çok Latin Amerika ülkesi Guaido'nun Devlet Başkanlığını j- tanıdılar. Bu ülkelere göre Maduro yZnetmk artık meşruiyetini kaybetmişti. şGĞ ABD yönetimi, Venezüella'da bir rejim değişikliği konusunda çok kararlı görünüyor. Trump'ın Başkan yardımcısı, Mike Pence, "Amerika Birleşik Dvletlgri, Venezüella'da demokrasi restoNe edilene, Venezüellahalkı doğuştan hakkı olan özgürlükleri AHlde edene kadar çabalarına ara vermeyecek, asla geriadım atmayacaktır" diyordu. s Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışman John pf) Bolton'a göre de "O yarı küredeki tiHantlık troykası Küba, Venezüella ve Nikaragua nih ayıt boylarının ölçüsünü alacaklar. ABD, Venezüella'da diktatör M[dro'ya karşı mücadele ediMoş$ z{ Çünkü o gayri mvşru bir Kuurucu Meclis kurdu, siyasi amaçlarla parasının değerini düşü'dü, vatandaşlarını yolsuzluklara batmış bir gıda dağıtımı hizmetine katıjma ya açlıktan ölmek seçeneğiyle yüz yüze bıraktı". The Guardian'da Simon Tisdall Perşembe günü cTCump'ın ydelile gemisi Venezüella kayalıkların doğru gidi yor" başlıklı yorumunda, Tri,p yönetimininyine birçok felakete yol aşabilecek bir maceraya kalkışmasından Gorku]ordu. Bunlara karşılık, Rusya, Çin'in ve l' Bolivya, Küba gibi Latin Amerika ülkelerinin Maduro'u desteklediöleri görülüyor. Rusya Dışiş lerBakanı, Sergey Lavrov'a göre "ABD'nin Venezüella devlet başkanı olara k N icolas ıaduro'yu değil Meclis başkanını tanıdığına ilişkin, askeri müdahaleye zeminhazırlayan açıklamalar d uyuluyor. Bunlao çok aı vericidir. Bunlar, ABD'nin hoşlanmadığı yönetimleri devirmA eğiliminin devam ettiğini gösteriyor." Maduro Cumartesi günü Caracas'ta gençlerle bir ?araa geldi. Perşembe ıgünü, Kremlin'den yapılan bir açık lamaya göre de Putin Maduro'ya telefon ederek "d?ş müdahalelere karşı olduğunu ve Maduro'yu desteklediğini" belirtti. Çin Dışişleri Bakanlüğı sözcüsü Hu a Chunying'in ay gn yaptığı açıklamaya göre de "Çi n dı) müdahalelere ka rşıydı, Venezüella yönetiminin egemenliğini, bağımsızlığını istikrarını }rma çab!laprını destekliyordu". Perşembe $ünü Madur b yönetimi ABD ilediplomatik ilişkileri kŞstiklerini açıkladı ABD'li diplomatlara ülk?yi ^G terk etmeleri için 72 saat süre tanıdı. Meclis Başkanı Juan va Guaido, Amerikalı diplomatların gitmeyeceğini söyledi. Daha sonra, yöne~imi te rk ?,f ederlerse Madura ve yakınları için af ilan edileceğini açıkladı. Venezüella ordusunun ise jha{H Maduro'yudesteklemeye devam etti(ğ] anlaşılıyor. Venpez)hlla ordusunun sözcüsü televizyonda yaptığı açıkla.da, muhalefetin Madrö́yu düevirme çaba la rını bir darbe g irişimi olarak nitzeldi. New Yor& Times'ın aktrdığına göre UABD, Venezüella ü_\ başkenti Car#ka'taki temsilciliğini, yanızca çekirdek büpr personel bırakacak biçimde boşaltıyor, diplomatları ve ail eö elerini ülkeden çıkarıyor. Şimdi Venezüella'nın önünde, bir askeri dgarbe, bir savaş, ya ̈́d bir ABD müdahalesi gib i son dere cede tehlikeli ve uluslcrarası bout kazanmaya potansiye)i yüksek olasılıklar var. Ven ezüella 1960'larda ve 70'lerde Latin Amerika'nın meOn zengin ülkelerinden biriydi. Ki li başınamilli gelir İspanya, İsrail ve c Yunanistan'dan, işçi, ücretleri de diğer aVtin Amer(a ülkelerindekinden daha yüksekti. Petrol fiyatları 1980'lerde aniden ve hızladüşmeye b aşlayınca bu manzara çarpıcıbiçimde değişti. Bu değişim BD ve Batı medyasında genellikle şöyle tanımlanıycr "Bir zamanlar Venezüella, Suudi Arabistan ve İran'dan dahabüyük erol rezervlerinin üzerinde Latin Amerika'nın en zengin ülkesiydi, Ancak Venezüella ekonomisip, 2013'de ölen HugoChavez'in ve onun yetiştirmesi MadLro'gnun kötü yönetimi, yolsuzlu&lar va K ülkenin belini kıran borç yiü altında giderek kontrolden çıktı." Gıda ve ilMaç te kıtlıkları, yoksulluk, kamu düzenini, vatandaşların mal ve can güvenliğini tehdit eden suçlar gittikçe arttı ve aalkın bir kuıs tbu duruma kar şı tepki gösterm eye aşladı. Pr´testn- eylemleri yoğunlaşırken yönetimin karşıt önlemleriyle toplumsal kutuplaşma daha da arttı. Özetle, bugünküdurumun arkasında derin ve kronik pir ekonşomik kri z va r, genel $abul gören anlatıya göre bu ekonomik k&iz esas olarak Cha{vbz ve MaduroC'nul, Venezüella'daki'sosyalist' yön)timlerin ürünü. Kabul etmek gerekirse u saptamalarda belli br doğruluk payı var. Kötü yönetimden yolsuzluktan, kaynak israfından söz m;ek olanaklı. Chavez ve Maduro'nun ekonomik ve sosyal politik aların karşı U. yükselen iş çevrelerinin ve orta sınıfların direncini,yönetememesinin, muhalefetle ilişkili kimi şirketlerin eAkonomiyi sabote etme çabalarını engelleyememesinin, her şa an BD kaynaklı bÖBI darbÜe nrlabilir korkusun un siyasi istikrarı sık sık bozduğu gCla söylenebilir. Yine de N genel geçer resim öne}şi lçüde Dü eksik. Bi%incisi, Venezüella ekonomisinde yoksu halka sunulan ssyal yardımların,çoğu zaman başarısız koperjtif denem elerinin ötesinde bir sosyalizmden söz etmek Bbanakl,ı değiu. Venezüella ekonomisi, rZ merkezi planlama ilkelerine göre değil, piyasa ilişkilerine göre işliyor.Kimi hesaplara göe ekonomide öze l sektörün paı ySzda 80'e ulaşıyor.Bu da büyük ölçüdeiş çegrelerioin ve orta sınıfların direncinin gücÖnü açıklıyor. Kzsava#ı enfazla, Venezüella'da h{MElkçı ileglere göre işleme ye çalışal, ancak iyi yönetilemeyen bir karma-ekonomioden söz etmeuk rN olanaklı. Genel geçer resimdeki çok önemli iki e ksiklik daha var; biri petrolüretimi diğeri Be ABD yönetimlerinin uygulamaya koyduğu yaptırımların Venezü|ella ekonomisi, üzerindeki olumsuz etkileri.Petrol fiyatları 1980'lerde düşmeye bjşEayın^a Venezüella'nın ekonomik büy üme hızı da düştü, giderek naega:if alana geçti. Enflasyon artmaya başlayarak iki haneli oaoanlara çıktı. Enflasyün oranl arı 1988'lerin sonuna gelin diğinde artık yüzde 80 düzeyine ulaşmıştı. Dönemin devlet başkanı neoliberal politikalar uygulamaya, ülkeyi, %#^nya piyasasına, yabancı sermayeye açmaya başladı. Venezüella ekonomisinin büyüme oranı 1989'da yüzde -8.3'te 1990'da y üzde 4.4'eyükseldi, 1991'de yüzde düzeyine ulfaştı. Bl? Buna karşılık, hemen tüm e+D neoliberal politikaların sonuçarına görüldüğü tb, çalışanlar bR- ekonomik toparlanmadan yararlanamadılar. Ücretlerdüşük, işsizlikte yüksekoranlarda se yretm eyi ePa e)ttci. Piyasa reformlarının ilk etkileri kısa sürtde tükendi. 1990ların ortalarında, enflasyon yeniden artmaya başlayarak 1990'ların ikinci yarısında yüzde 100 oranına ulaştı. Yoksulluk sınırının altında yaşayanların sa#yısı 1990'ların başındayüze 36'dan yüzde 64'e ulaşmıştı. Ülke nüfusunun yarısından fazla sının yoksulluk sınırı altında yaşadığı düşünülüyoru. Chavez 1999'da ikti£dara bugelir dağılımı bozuk luğuna ve yayg ın yoksulluğa karşde yükselentepkilerin üzerine geldi. Yine dekimi yorumcularhala, "ancak Chavez'den ööce VenezlLa müreffeh bir ülkeydi v r mali dengeleri sağlamdı" diyebiliyorlar. Chavez dni (1999-2013), petrol fiyatlarının hızla artma eğilimiyle çakıştı; dünhya piyasasında,ham petrKlün varil fiyatı20 dolar düzeyinden 100-120 dolar ldüzeyine yükseldi. g Petrol üretimi Veneaüella GSMH'sının yüzde 30'unu ve ihracatın yüzde ;5'ii oluşturduğundan,Chavez yönetiminin kasaları hızla dolmaya başlad\. Chavez yönetii bugelirleri ağırlıklı olarak yoksullukla mücadele, bir eğitim seferberliği projel erinde, Küba'danbinlerce doktor getirere sa ğlık sistemini iyileştirmekte, dost ülkelere lucuz fiyat ta petrol ihraç ede rek joSp*litik etkisini genişletmekte kullandı. Bu nedenflFeir ki Chavez, b dğrse girişimini htlkın sokaklara çkmasılN atlattı, girdiği t ü&m seçimleri kazandı. MadBueo, %013'te Chavez'in ölümünden sonrĞ devlet başkanlığına geçti. Ancak kabul .tme* gerekirki, petrol gelirleri, ülkeninpetrol dışındak sanayi üretimini ve ihracat kapasitesini arttıracak, ekonominin alt yapısını güçlendireBeÖ petroö endıüstrisinde ekonomik verimliliği, üreim kapasitesini arttıracak yönde kullanılamadı. Bu nedenle dğe {/d halk sınıflarınayönelik sosyal hizmetleri,temel malların fiya&tlarına devlet desteğini uzun dönemde sürdürecek gelirleri yaratabilecek projeler hayata geçirilemedi.Venezüella gere kli yatırımları yapmadığı içinpetrol üretim kapasitesin~ de arttıramıyor petrol gelirleri de artmıyordu. Chavez hükümeti, sosyal harcamaları sürdürebilmek için para basımını hızla$dırdısçHa, ülkentn üretim kaasitesi artmadığından Venezüel A la parası 'Bol|ivar' değerkaybetmeye başldı. Chve+n yöhbeimi bu eğilimi, i00 yılında Venezüella parası bolivä́rdo 1000bolivara eşit yeni bir parayla bolivar fuerte ile (güçlü bolvar) değiştirerek yönetmeye çalıştı. Chavez 2013'de öldüğünde on un yerine geçen Maduro döneminde petrol fiyatlarının hıza düşmeyebaşlaması, Venezüella'nınekonomik sorunlarını daha döa ağır_Gaştırdı, bolivarfuertenin değer kaybını hızlandırdı. * süreç Madurodöneminde petrol fiyatla£ı gerilerken, tdevaluasyo süreci hükümetinpara basmaya devam etmes iyle, yoksullukla m%cadele ve sosyal tabanını koruma kaygısıyla sık sık arttırılan asgari ücretin baskısıyla enflasyonun, 2019'dayıllık yüzde bir milyonayükselerek hiper-enflasyona dönüş,mesiyhe hızlanarak devam etti. Maduro yönetimi 2018'de bolivar fuerteyi, bir milyon orijinal bolivara eşit bolivar soberano ile değiştir dği; [ soberano'yu EAa korumak için, kendiyarattığı, kavramsal olarak petrolgelirlerine endekli, b ir dijital kripto paraya bağladı. Ancak bu dijvtal para ciddiye alınmadığı gibi, onun açt?ğı kapıdn), ülkede "bitcoin" kullanımı yayıldıkça ylkeye kayıt dışı para girişi Y çıkışı kolayla ştı, ıdlandı. Maduro yönetimini ekonominin fon akımı üLzerindeki dene timi tamamen kay boldu. Petrol Üretimimil v/ğ Petrol ihracat milyar dollar 20083.23 89 .1 2009 3.0 f 53.3 2010 2.98 65.7 20112.99 95.8 2012 2f9_ 106.7 2013 2.9 94.3 2014 2.79 81.7 20152.75 42.5 2016 fi 2.47 30.9 2017 2.07 24.92018 1.52 20.9 Venezüeglla'da ekonom;ik krizin gelişmesinde petrol fiyatlarındaki dalgalanmalarve Chavez Maduro yönetimlerinin petrol gelirlerini kullanmadaki kısa dönemli bakışlarına ek olrrak, ABDyönetiminin 2013 ve 2017 de uygulamaya koyduğu yaptırımlar ssa büyük rol oynadı. Kon~re Araştırma cervisi'gin 21 Ka sım'da yayımladığıbilgi notuna f) göre, PD 2006'dan bu yana 90 Venezüella vatandaşına yönelik yaptırımlar koymuş. Başlangı çta yaptırımların neidenlerinin başında Venezüella'nın "terörizmle mücadele k onusunda" esasolarak Hizbullah ilişkilerinde ABD' ye yardımcı olmamasıgeliyordu. Bu yaptırımlar, kişileri Ven ezüellŞya silah satışını hedef alıyordu. Sınırlı kapsamlar ına karşın, bu yaptıımlar özellikle 2014'te,ABD'de Obama yönetiminin, ^ tam da petrol fiyatları ?(B gerilemeye başlarken, Venezüella'yı ABD'nin uusal güvenl\ğine yönelik bir t ehdit olarak saptadıktan sonlÜ Venezüella ie iş yapacak olanlUr için korktucu bir ortam, ulnslararası şirketlern yönetimleri üzerinde de caydırıcı bir etki yaratmış. Venezüella'da enflasyon ze yapt ırımar halŞ| yoksulluğa sürüklüyor. Sonuçta bu yaptırımların,Venezüella'nın ithalat v ihracat kapasite%si`ir uluslararası maliilişkilerini olumsuz etkileyerek } ekonomik dengelerinin djh da bozulmasına $m katkıda bulunduğu, kimiyorumculara göre adeta Venezüella'ya yönelik bir aRmbargo iklimi .K yarattığı anlaşılıyor Trump başkan olduktan eonKa) bu iklimi yoğunlaştırma çabaları artmı ş. Trump iöne<im?i Mart 2017'de uygulamaya koyduğu biryaptırımla, Venezüella hükümetinin ABD'deki borçve varlık piyasalarına erişimini yasakladı. Ancak Venezüella'nın Petrol şrkpeti PdVSA'nınsahip olduğu Citgo'nun borçları, bunlar ABD vatandaşlarınınelinde olduğundan muaf tutmuş. Ma^t 2018'e devreye gren ikinci dalga yaptırımlar b u şa kez Venezüella devletinin çıkardığı b orç senetleinin satın alınmasını, Venezüella devle tinin yaratt ığı dijital krirt? paranın dolaşımını yasakamıştı< Mayıs 2018'de bu yaptırımların kapsamı, VenDzüella borç senetlerine ilişkin işlemleri de yasaklamıştı. Kasım 2018'de al+ın sektörünü de apsamına alan yeni yaptırımlaraçıklanmıştı. $Bu yaptırımların Venezüella'nı n dış kaynağa ulaşma kapasitesini büyük ölçüde kısıtlaması, Venezüela'nın geçen yılın ikinci yarısında petrol fiyatlarındaki artıştan yararlanabilmei için gereken üretim öartışını gerçekleştirmesini engelledi. Veneüella hükümetininkaynaklarından, Bloomberg'in derlediği verilere bakınca, ChumZvez iktidara geldiğinde e~v Venezüella'da rafineri kapasite kullanımıyüzde 80'in üzerinde olduğu gtörülüyor. Chavez döneminin sonunda yüzde `70 dolayında seyreden kapasite kullanım oranının 20 1 8sonunda yüzde v_´ 17 gibi son de^eÖede düşüN zbir düzeye gerilediği olduğu eD anlaşılıyor. Böyle bir kaynak kybınıJ Venezüella ekonomiB>ini kriazini da dk derinleştirerek, alkını dah a da yoksullaştırarak, ülke dışınabeyin göçünü daha +Fg da v hızlandırarak toplumsal çelişkileri serleştirerek son olaygart hazırladığı da söyleneb iljird Geçen haftaki gelişmelerden sonra bu mazaranın belirgin biçimde kötüleşmesini beiklemek gerekiyör. ABD p etrol ithalatının yvzde 7'sini karşılayan Venezüella petro lleri bubüne r kadar yaptırımların dışında tutulmuştu. Ancakhafta başında, Eam<ll Street Journal, ĞTrJmp yönetiminin ABD'ni Vene züella'dan petrol thallını ve Venezüella ordusunun üst komuta kademesinihedef alan ye&v yaptırımlar Toymaya hazırlandığınıaktarıyordu. Reuters'ın bir yorumuna göre Venezü ella'nın Retro ihracatının yarısı A:BD'ye gidiy#s. Bu kapı kap andığında Venezüella'nın kısa dönemde fiyat kırarak Çin, Rusya Hindistan'a ihracatının artması s fö{ onuEsu olabil ir. Bu gelişmelerin Venezüella ekonomine taze lkayPnpk girişini olumsuz etkileyerek ekonoik krizi derinleştirmesi M<£ kaçınılmaz. Kimi yorumular V\nezüella rejiminin bu ekonomik dinamiklerin altında kalarak kendiliğinden çökebileceğini de iddia ediyorlar. Buna karşılık toplumdakikutuplaşmanın sertliği ve silahlanma oranı, ABD'n in yeniden nükseden "sosyalizm saplantısı", ılkeyi sert at?şmalarin beklediğini, Maduro yönetim devrilirse, 1973 Şili Darbesini andıran gelişmelerin yaşanabileceğini düşündürüyor. ABD'nin dünyanın en büyük petrol rezervLrinze sahip Venezüella'ya doğrudan bir askeri müdahal esinin ise günün jeopolitik kutuplaş ma, büyük güçler araı rekabet {~a ortamında yol açabileceği olası gelişmeleridüşünmek b ile insanın uykusunu kaçırmaya yeter. | Maduro yanlıları Cumartesi günü Caracas'ta meydanlardaydı. Venezüella'da yıllardır süre gelen, giderek derin bir toplumsal ve insani krize dönüşen ekonomik ve siyasi istikrarsızlıklar geçen hafta çok kritik bir aşamaya geldi. Enflasyon yüzde bir milyona ulaşır, ülkeden ciddi ölçüde sermaye kaçışı yaşanır, Ford, Good Year gibi önemli şirketler ülkeyi terk ederken, resesyon 6. yılına girerken, siyasi kriz derinleşerek ülkeyi, uluslararası alanda ekonomik ve siyasi yankılar yaratmaya, tehlikeli gelişmelere yol açmaya aday bir rejim değişikliğinin eşiğine getirdi. Hugo Chavez öldükten sonra, Devlet Başkanı olan Nicolas Maduro Mayıs ayında, muhalefetin büyük ölçüde boykot ettiği başkanlık seçimlerini kazandı. Geçen hafta Maduro ikinci 6 yıllık dönemine başlamak üzere yemin ederken, Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğa sahip muhalefetin seçtiği meclis başkanı, 35 yaşındaki Juan Guaido, Maduro'yu "hakkı olmayan bir mevkii ele geçirmekle" suçlayarak, Devlet başkanlığını üstlendiğini açıkladı. Aynı gün bir grup asker Maduro'yu tanımadıklarını ilan ederek bir darbe girişiminde bulundular. Girişim bastırıldı ama Meclis katılan askerler için af çıkardı. Juan Guaido kendisini geçici devlet başkanı ilan etti. ABD'deki Trump yönetimi, ardından Brezilya, Arjantin olmak üzere birçok Latin Amerika ülkesi Guaido'nun Devlet Başkanlığını tanıdılar. Bu ülkelere göre Maduro yönetimi artık meşruiyetini kaybetmişti. ABD yönetimi, Venezüella'da bir rejim değişikliği konusunda çok kararlı görünüyor. Trump'ın Başkan yardımcısı, Mike Pence, "Amerika Birleşik Devletleri, Venezüella'da demokrasi restore edilene, Venezüella halkı doğuştan hakkı olan özgürlükleri elde edene kadar çabalarına ara vermeyecek, asla geri adım atmayacaktır" diyordu. Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışman John Bolton'a göre de "O yarı küredeki tiranlık troykası Küba, Venezüella ve Nikaragua nihayet boylarının ölçüsünü alacaklar. ABD, Venezüella'da diktatör Maduro'ya karşı mücadele ediyor. Çünkü o gayri meşru bir Kurucu Meclis kurdu, siyasi amaçlarla parasının değerini düşürdü, vatandaşlarını yolsuzluklara batmış bir gıda dağıtımı hizmetine katılmak ya da açlıktan ölmek seçeneğiyle yüz yüze bıraktı". The Guardian'da Simon Tisdall Perşembe günü "Trump'ın deliler gemisi Venezüella kayalıkların doğru gidiyor" başlıklı yorumunda, Trump yönetiminin yine birçok felakete yol aşabilecek bir maceraya kalkışmasından korkuyordu. Bunlara karşılık, Rusya, Çin'in ve Bolivya, Küba gibi Latin Amerika ülkelerinin Maduro'yu destekledikleri görülüyor. Rusya Dışişler Bakanı, Sergey Lavrov'a göre "ABD'nin Venezüella devlet başkanı olarak Nicolas Maduro'yu değil Meclis başkanını tanıdığına ilişkin, askeri müdahaleye zemin hazırlayan açıklamalar duyuluyor. Bunlar çok kaygı vericidir. Bunlar, ABD'nin hoşlanmadığı yönetimleri devirme eğiliminin devam ettiğini gösteriyor." Maduro Cumartesi günü Caracas'ta gençlerle bir araya geldi. Perşembe günü, Kremlin'den yapılan bir açıklamaya göre de Putin Maduro'ya telefon ederek "dış müdahalelere karşı olduğunu ve Maduro'yu desteklediğini" belirtti. Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Hua Chunying'in aynı gün yaptığı açıklamaya göre de "Çin dış müdahalelere karşıydı, Venezüella yönetiminin egemenliğini, bağımsızlığını istikrarını koruma çabalarını destekliyordu". Perşembe günü Maduro yönetimi ABD ile diplomatik ilişkileri kestiklerini açıkladı ABD'li diplomatlara ülkeyi terk etmeleri için 72 saat süre tanıdı. Meclis Başkanı Juan Guaido, Amerikalı diplomatların gitmeyeceğini söyledi. Daha sonra, yönetimi terk ederlerse Madura ve yakınları için af ilan edileceğini açıkladı. Venezüella ordusunun ise hala Maduro'yu desteklemeye devam ettiği anlaşılıyor. Venezüella ordusunun sözcüsü televizyonda yaptığı açıklamada, muhalefetin Maduro'yu devirme çabalarını bir darbe girişimi olarak niteledi. New York Times'ın aktardığına göre ABD, Venezüella başkenti Carakas'taki temsilciliğini, yalnızca çekirdek bir personel bırakacak biçimde boşaltıyor, diplomatları ve ailelerini ülkeden çıkarıyor. Şimdi Venezüella'nın önünde, bir askeri darbe, bir savaş, ya da bir ABD müdahalesi gibi son derecede tehlikeli ve uluslararası boyut kazanmaya potansiyeli yüksek olasılıklar var. Venezüella 1960'larda ve 70'lerde Latin Amerika'nın en zengin ülkelerinden biriydi. Kişi başına milli gelir İspanya, İsrail ve Yunanistan'dan, işçi, ücretleri de diğer Latin Amerika ülkelerindekinden daha yüksekti. Petrol fiyatları 1980'lerde aniden ve hızla düşmeye başlayınca bu manzara çarpıcı biçimde değişti. Bu değişim ABD ve Batı medyasında genellikle şöyle tanımlanıyor: "Bir zamanlar Venezüella, Suudi Arabistan ve İran'dan daha büyük petrol rezervlerinin üzerinde Latin Amerika'nın en zengin ülkesiydi, Ancak Venezüella ekonomisi, 2013'de ölen Hugo Chavez'in ve onun yetiştirmesi Maduro'nun kötü yönetimi, yolsuzluklar ve ülkenin belini kıran borç yük altında giderek kontrolden çıktı." Gıda ve ilaç kıtlıkları, yoksulluk, kamu düzenini, vatandaşların mal ve can güvenliğini tehdit eden suçlar gittikçe arttı ve halkın bir kısmı bu duruma karşı tepki göstermeye başladı. Protesto eylemleri yoğunlaşırken yönetimin karşıt önlemleriyle toplumsal kutuplaşma daha da arttı. Özetle, bugünkü durumun arkasında derin ve kronik bir ekonomik kriz var, genel kabul gören anlatıya göre bu ekonomik kriz esas olarak Chavez ve Maduro'nun, Venezüella'daki 'sosyalist' yönetimlerin ürünü. Kabul etmek gerekirse bu saptamalarda belli bir doğruluk payı var. Kötü yönetimden yolsuzluktan, kaynak israfından söz etmek olanaklı. Chavez ve Maduro'nun ekonomik ve sosyal politikalarına karşı yükselen iş çevrelerinin ve orta sınıfların direncini, yönetememesinin, muhalefetle ilişkili kimi şirketlerin ekonomiyi sabote etme çabalarını engelleyememesinin, her an ABD kaynaklı bir darbe olabilir korkusunun siyasi istikrarı sık sık bozduğu da söylenebilir. Yine de bu genel geçer resim önemli ölçüde eksik. Birincisi, Venezüella ekonomisinde yoksul halka sunulan sosyal yardımların, çoğu zaman başarısız kooperatif denemelerinin ötesinde bir sosyalizmden söz etmek olanaklı değil. Venezüella ekonomisi, merkezi planlama ilkelerine göre değil, piyasa ilişkilerine göre işliyor. Kimi hesaplara göre ekonomide özel sektörün payı yüzde 80'e ulaşıyor. Bu da büyük ölçüde iş çevrelerinin ve orta sınıfların direncinin gücünü açıklıyor. Kısacası en fazla, Venezüella'da halkçı ilkelere göre işlemeye çalışan, ancak iyi yönetilemeyen bir karma-ekonomiden söz etmek olanaklı. Genel geçer resimdeki çok önemli iki eksiklik daha var; biri petrol üretimi diğeri de ABD yönetimlerinin uygulamaya koyduğu yaptırımların Venezüella ekonomisi, üzerindeki olumsuz etkileri. Petrol fiyatları 1980'lerde düşmeye başlayınca Venezüella'nın ekonomik büyüme hızı da düştü, giderek negatif alana geçti. Enflasyon artmaya başlayarak iki haneli oranlara çıktı. Enflasyon oranları 1988'lerin sonuna gelindiğinde artık yüzde 80 düzeyine ulaşmıştı. Dönemin devlet başkanı neoliberal politikalar uygulamaya, ülkeyi, dünya piyasasına, yabancı sermayeye açmaya başladı. Venezüella ekonomisinin büyüme oranı 1989'da yüzde -8.3'ten 1990'da yüzde 4.4'e yükseldi, 1991'de yüzde 9 düzeyine ulaştı. Buna karşılık, hemen tüm neoliberal politikaların sonuçlarında görüldüğü gibi, çalışanlar bu ekonomik toparlanmadan yararlanamadılar. Ücretler düşük, işsizlikte yüksek oranlarda seyretmeye devam etti. Piyasa reformlarının ilk etkileri kısa sürede tükendi. 1990ların ortalarında, enflasyon yeniden artmaya başlayarak 1990'ların ikinci yarısında yüzde 100 oranına ulaştı. Yoksulluk sınırının altında yaşayanların sayısı 1990'ların başında yüze 36'dan yüzde 64'e ulaşmıştı. Ülke nüfusunun yarısından fazlasının yoksulluk sınırı altında yaşadığı düşünülüyordu. Chavez 1999'da iktidara bu gelir dağılımı bozukluğuna ve yaygın yoksulluğa karşı yükselen tepkilerin üzerine geldi. Yine de kimi yorumcular hala, "ancak Chavez'den önce Venezüella müreffeh bir ülkeydi ve mali dengeleri sağlamdı" diyebiliyorlar. Chavez dönemi (1999-2013), petrol fiyatlarının hızla artma eğilimiyle çakıştı; dünya piyasasında, ham petrolün varil fiyatı 20 dolar düzeyinden 100-120 dolar düzeyine yükseldi. Petrol üretimi Venezüella GSMH'sının yüzde 30'unu ve ihracatın yüzde 95'ini oluşturduğundan, Chavez yönetiminin kasaları hızla dolmaya başladı. Chavez yönetimi bu gelirleri ağırlıklı olarak yoksullukla mücadele, bir eğitim seferberliği projelerinde, Küba'dan binlerce doktor getirerek sağlık sistemini iyileştirmekte, dost ülkelere ucuz fiyatta petrol ihraç ederek jeopolitik etkisini genişletmekte kullandı. Bu nedenledir ki Chavez, bir darbe girişimini halkın sokaklara çıkmasıyla atlattı, girdiği tüm seçimleri kazandı. Maduro, 2013'te Chavez'in ölümünden sonra devlet başkanlığına geçti. Ancak kabul etmek gerekir ki, petrol gelirleri, ülkenin petrol dışındaki sanayi üretimini ve ihracat kapasitesini arttıracak, ekonominin alt yapısını güçlendirecek, petrol endüstrisinde ekonomik verimliliği, üretim kapasitesini arttıracak yönde kullanılamadı. Bu nedenle de halk sınıflarına yönelik sosyal hizmetleri, temel malların fiyatlarına devlet desteğini uzun dönemde sürdürecek gelirleri yaratabilecek projeler hayata geçirilemedi. Venezüella gerekli yatırımları yapmadığı için petrol üretim kapasitesini de arttıramıyor petrol gelirleri de artmıyordu. Chavez hükümeti, sosyal harcamaları sürdürebilmek için para basımını hızlandırdıkça, ülkenin üretim kapasitesi artmadığından Venezüella parası 'Bolivar' değer kaybetmeye başladı. Chavez yönetimi bu eğilimi, 2008 yılında Venezüella parası bolivarı, 1000 bolivara eşit yeni bir parayla bolivar fuerte ile (güçlü bolvar) değiştirerek yönetmeye çalıştı. Chavez 2013'de öldüğünde onun yerine geçen Maduro döneminde petrol fiyatlarının hıza düşmeye başlaması, Venezüella'nın ekonomik sorunlarını daha da ağırlaştırdı, bolivar fuertenin değer kaybını hızlandırdı. Bu süreç Maduro döneminde petrol fiyatları gerilerken, devalüasyon süreci hükümetin para basmaya devam etmesiyle, yoksullukla mücadele ve sosyal tabanını koruma kaygısıyla sık sık arttırılan asgari ücretin baskısıyla enflasyonun, 2019'da yıllık yüzde bir milyona yükselerek hiper-enflasyona dönüşmesiyle hızlanarak devam etti. Maduro yönetimi 2018'de bolivar fuerteyi, bir milyon orijinal bolivara eşit bolivar soberano ile değiştirdi; soberano'yu da korumak için, kendi yarattığı, kavramsal olarak petrol gelirlerine endeksli, bir dijital kripto paraya bağladı. Ancak bu dijital para ciddiye alınmadığı gibi, onun açtığı kapıdan, ülkede "bitcoin" kullanımı yayıldıkça ülkeye kayıt dışı para girişi ve çıkışı kolaylaştı, hızlandı. Maduro yönetiminin ekonominin fon akımı üzerindeki denetimi tamamen kayboldu. Petrol Üretimi mil v/g Petrol ihracat milyar dollar 2008 3.23 89.1 2009 3.01 53.3 2010 2.98 65.7 2011 2.99 95.8 2012 2.91 106.7 2013 2.9 94.3 2014 2.79 81.7 2015 2.75 42.5 2016 2.47 30.9 2017 2.07 24.9 2018 1.52 20.9 Venezüella'da ekonomik krizin gelişmesinde petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar ve Chavez, Maduro yönetimlerinin petrol gelirlerini kullanmadaki kısa dönemli bakışlarına ek olarak, ABD yönetiminin 2013 ve 2017 de uygulamaya koyduğu yaptırımlar da büyük rol oynadı. Kongre Araştırma Servisi'nin 21 Kasım'da yayımladığı bilgi notuna göre, ABD 2006'dan bu yana 90 Venezüella vatandaşına yönelik yaptırımlar koymuş. Başlangıçta yaptırımların nedenlerinin başında Venezüella'nın "terörizmle mücadele konusunda" esas olarak Hizbullah ilişkilerinde ABD'ye yardımcı olmaması geliyordu. Bu yaptırımlar, kişileri Venezüella'ya silah satışını hedef alıyordu. Sınırlı kapsamlarına karşın, bu yaptırımlar özellikle 2014'te, ABD'de Obama yönetiminin, tam da petrol fiyatları gerilemeye başlarken, Venezüella'yı ABD'nin ulusal güvenliğine yönelik bir tehdit olarak saptadıktan sonra Venezüella ile iş yapacak olanlar için korkutucu bir ortam, uluslararası şirketlerin yönetimleri üzerinde de caydırıcı bir etki yaratmış. Venezüella'da enflasyon ve yaptırımlar halkı yoksulluğa sürüklüyor. Sonuçta bu yaptırımların, Venezüella'nın ithalat ve ihracat kapasitesini, uluslararası mali ilişkilerini olumsuz etkileyerek ekonomik dengelerinin daha da bozulmasına katkıda bulunduğu, kimi yorumculara göre adeta Venezüella'ya yönelik bir ambargo iklimi yarattığı anlaşılıyor Trump başkan olduktan sonra, bu iklimi yoğunlaştırma çabaları artmış. Trump yönetimi Mart 2017'de uygulamaya koyduğu bir yaptırımla, Venezüella hükümetinin ABD'deki borç ve varlık piyasalarına erişimini yasakladı. Ancak Venezüella'nın Petrol şirketi PdVSA'nın sahip olduğu Citgo'nun borçları, bunlar ABD vatandaşlarının elinde olduğundan muaf tutmuş. Mart 2018'e devreye gren ikinci dalga yaptırımlar bu kez Venezüella devletinin çıkardığı borç senetlerinin satın alınmasını, Venezüella devletinin yarattığı dijital kripto paranın dolaşımını yasaklamıştı. Mayıs 2018'de bu yaptırımların kapsamı, Venezüella borç senetlerine ilişkin işlemleri de yasaklamıştı. Kasım 2018'de altın sektörünü de kapsamına alan yeni yaptırımlar açıklanmıştı. Bu yaptırımların Venezüella'nın dış kaynağa ulaşma kapasitesini büyük ölçüde kısıtlaması, Venezüella'nın geçen yılın ikinci yarısında petrol fiyatlarındaki artıştan yararlanabilmesi için gereken üretim artışını gerçekleştirmesini engelledi. Venezüella hükümetinin kaynaklarından, Bloomberg'in derlediği verilere bakınca, Chavez iktidara geldiğinde Venezüella'da rafineri kapasite kullanımı yüzde 80'in üzerinde olduğu görülüyor. Chavez döneminin sonunda yüzde 70 dolayında seyreden kapasite kullanım oranının 2018 sonunda yüzde 17 gibi son derecede düşük bir düzeye gerilediği olduğu anlaşılıyor. Böyle bir kaynak kaybının Venezüella ekonomisinin krizini daha da derinleştirerek, halkını daha da yoksullaştırarak, ülke dışına beyin göçünü daha da hızlandırarak toplumsal çelişkileri serleştirerek son olayları hazırladığı da söylenebilir. Geçen haftaki gelişmelerden sonra bu manzaranın belirgin biçimde kötüleşmesini beklemek gerekiyor. ABD petrol ithalatının yüzde 7'sini karşılayan Venezüella petrolleri bugüne kadar yaptırımların dışında tutulmuştu. Ancak hafta başında, Wall Street Journal, Trump yönetiminin ABD'nin Venezüella'dan petrol ithalatını ve Venezüella ordusunun üst komuta kademesini hedef alan yeni yaptırımlar koymaya hazırlandığını aktarıyordu. Reuters'ın bir yorumuna göre Venezüella'nın petrol ihracatının yarısı ABD'ye gidiyor. Bu kapı kapandığında Venezüella'nın kısa dönemde fiyat kırarak Çin, Rusya Hindistan'a ihracatının artması söz konusu olabilir. Bu gelişmelerin Venezüella ekonomine taze kaynak girişini olumsuz etkileyerek ekonomik krizi derinleştirmesi kaçınılmaz. Kimi yorumcular Venezüella rejiminin bu ekonomik dinamiklerin altında kalarak kendiliğinden çökebileceğini de iddia ediyorlar. Buna karşılık toplumdaki kutuplaşmanın sertliği ve silahlanma oranı, ABD'nin yeniden nükseden "sosyalizm saplantısı", ülkeyi sert çatışmaların beklediğini, Maduro yönetim devrilirse, 1973 Şili Darbesini andıran gelişmelerin yaşanabileceğini düşündürüyor. ABD'nin dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip Venezüella'ya doğrudan bir askeri müdahalesinin ise günün jeopolitik kutuplaşma, büyük güçler arası rekabet ortamında yol açabileceği olası gelişmeleri düşünmek bile insanın uykusunu kaçırmaya yeter. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Ordu'da fındıktan sonra üreticilere önemli oranda gelir sağlayan Ordu kivisi, Türk Patent ve kMÖarka Kurumuncacoğrafi işaret olarak tescillendi. Ordu Valiliğinin himayesinde İl Tarım veOrman Müdürlüğünün girişimleriyle Orhdu kivisinin markalaşma(ı için =_) bir süre önceçalışma başlatıldı. Hasattan önce, henüz dalındayken satılan ve depo ömrünü= uzun olmasıyla £ dikkati çeken Ordu kivisi içNin ilgil[ı kurumların yürüttüğü çalışmalardan olumlu sonuç alındı. Türk ~atnt ve y Marka Kurumunca Ordu )^ kivisinin coğrafi işaret olaraktescillenmesi, kentteki üreticiler tarafından sevinçle krşlandı. İl rım ve Orman Müdürü Kemal Yılkmaz, AA muhabirine,Ordu kivisi yetiştiriciliğinin ]{ son 20 yıllık periyotta sürekliarttığını söyledi. Kentin sah il ve orta kesiminde yaklaşık 3 bin deka r aŞn,a kivi yetiştiriciliği yapıldğını belirten Yılmaz, Ordu'da yıllık kivi üretimininortalama 8 bin fon olduğunu an&ak j bin tonluk daha üretim ya pılabilecek alanların bulunduğunu aftarOı. Yılmaz, Ordu k ivisinin coğraf işaret alması noGktasında uzun süredir yoğun çalışma yaptıklarını ifadŞe ederek, "İlimize kivi alm aya le/ alıcılar, Ordu kivisinin depo dv uzun süar daya)ndığı^dan bahsettiler. Ordu kivisinin kendine has aroması ve depoya dayanıklılığı nedeniyle tercih edildiğini Jbizlee ifade ediyorlardı. v Bunun üzerine Tür k Patent ve MarkT Krumun&a başvurmaya karar verdik." dedi. Yapılan ilk başvurudabu özelliklerin ortaya !Ğe konulması, bilimsel olarak ispatlanması gerektiğinin kendilerine bildirildiğini anlatan ılmz, "Bunun üzr`ne üniversitemizle yapu{mış olduğumuz çalışmalarda diğer illerdeyetiştirilen kivi i le Ordukivisinin depoya dayanıklılığı ve diğer özellikleri yöoü>nden mukayessi yapıldı. Bu ça lışmalarda, Ordu kivisinin depoda uzun süre k muhafaza edilebildiği bilimsel £ky olarak orta konuldu." diye konuştu. Yılmaz, bu çalışmaların ardından ocak ayı içerisinde resmiolarak y£i bir başvuru yaptıklarını kaydederek,bu aşamalar tamamlandıktan sonra 1_ Byül itibarı yla Ordu kivisininresmen te£scillenddiğuni söyledi. Ordu kivi |nin depofda dayanıklılığının yüksek olmasından dolayı bu tescilin gerçekleştiğine dikkati çeke^n Yılmaz, "!;rdu kivisi zAat)n tercih ediliyordfu ancak bu resmen tescillendiği için bundan son ra d)ahB çok tercihedilen üründurumuna gelecek. Bb da ilimizde kivi yetiştiriciliğinin Bha da artmasına,üreticilerin ürüKleriöi }taha raht pazarlamasına vegelirlerinin artmasına katkı sağlayacaktır." dedi. {Ij Yılmaz, Ordu'da tescilli ürün sIyıınn kiviyle 5'e yükseldiğine işare ed'#rek, çalışmalarına kendilerine destek veren Ordu Valiliğine teşekk ür etti. OrduKivi Üretici l(r Birliği Başkanı Yusuf Utjunslar a Türk Patentve Marka Kurumunca Ordu kivisine coğrafi işaret tescail belgesinin verilmesinin sevindirici olduğunu dile getirdi. Bu sürecin ardından kivi üretim sr inin daha da ajtmysını beklediklerini ifiade ;den Uzunlar, "Yıllar dır kivinin üreticilere sağladığı avantjlar ortada. İnanıyorum ki arazisi müsait olanlr bundan sonra daha fazla kivi üretimineyönelecektir." değerlendirmesinde bulundu. Uzunlar, bu öneml gelişmenin sekt öre hayırlı olmasını dileyerekö emeği geçeznlere üreticiler adına teşekkür etti L. | Ordu'da fındıktan sonra üreticilere önemli oranda gelir sağlayan Ordu kivisi, Türk Patent ve Marka Kurumunca coğrafi işaret olarak tescillendi. Ordu Valiliğinin himayesinde, İl Tarım ve Orman Müdürlüğünün girişimleriyle Ordu kivisinin markalaşması için bir süre önce çalışma başlatıldı. Hasattan önce, henüz dalındayken satılan ve depo ömrünün uzun olmasıyla dikkati çeken Ordu kivisi için ilgili kurumların yürüttüğü çalışmalardan olumlu sonuç alındı. Türk Patent ve Marka Kurumunca Ordu kivisinin coğrafi işaret olarak tescillenmesi, kentteki üreticiler tarafından sevinçle karşılandı. İl Tarım ve Orman Müdürü Kemal Yılmaz, AA muhabirine, Ordu kivisi yetiştiriciliğinin son 20 yıllık periyotta sürekli arttığını söyledi. Kentin sahil ve orta kesiminde yaklaşık 3 bin dekar alanda kivi yetiştiriciliği yapıldığını belirten Yılmaz, Ordu'da yıllık kivi üretiminin ortalama 8 bin ton olduğunu ancak 8 bin tonluk daha üretim yapılabilecek alanların bulunduğunu aktardı. Yılmaz, Ordu kivisinin coğrafi işaret alması noktasında uzun süredir yoğun çalışma yaptıklarını ifade ederek, "İlimize kivi almaya gelen alıcılar, Ordu kivisinin depoda uzun süre dayandığından bahsettiler. Ordu kivisinin kendine has aroması ve depoya dayanıklılığı nedeniyle tercih edildiğini bizlere ifade ediyorlardı. Bunun üzerine Türk Patent ve Marka Kurumuna başvurmaya karar verdik." dedi. Yapılan ilk başvuruda bu özelliklerin ortaya konulması, bilimsel olarak ispatlanması gerektiğinin kendilerine bildirildiğini anlatan Yılmaz, "Bunun üzerine üniversitemizle yapmış olduğumuz çalışmalarda diğer illerde yetiştirilen kivi ile Ordu kivisinin depoya dayanıklılığı ve diğer özellikleri yönünden mukayesesi yapıldı. Bu çalışmalarda, Ordu kivisinin depoda uzun süre muhafaza edilebildiği bilimsel olarak ortaya konuldu." diye konuştu. Yılmaz, bu çalışmaların ardından ocak ayı içerisinde resmi olarak yeni bir başvuru yaptıklarını kaydederek, bu aşamalar tamamlandıktan sonra 16 Eylül itibarıyla Ordu kivisinin resmen tescillendiğini söyledi. Ordu kivisinin, depoda dayanıklılığının yüksek olmasından dolayı bu tescilin gerçekleştiğine dikkati çeken Yılmaz, "Ordu kivisi zaten tercih ediliyordu ancak bu resmen tescillendiği için bundan sonra daha çok tercih edilen ürün durumuna gelecek. Bu da ilimizde kivi yetiştiriciliğinin daha da artmasına, üreticilerin ürünlerini daha rahat pazarlamasına ve gelirlerinin artmasına katkı sağlayacaktır." dedi. Yılmaz, Ordu'da tescilli ürün sayısının kiviyle 5'e yükseldiğine işaret ederek, çalışmalarında kendilerine destek veren Ordu Valiliğine teşekkür etti. Ordu Kivi Üreticileri Birliği Başkanı Yusuf Uzunlar da Türk Patent ve Marka Kurumunca Ordu kivisine coğrafi işaret tescil belgesinin verilmesinin sevindirici olduğunu dile getirdi. Bu sürecin ardından kivi üretiminin daha da artmasını beklediklerini ifade eden Uzunlar, "Yıllardır kivinin üreticilere sağladığı avantajlar ortada. İnanıyorum ki arazisi müsait olanlar bundan sonra daha fazla kivi üretimine yönelecektir." değerlendirmesinde bulundu. Uzunlar, bu önemli gelişmenin sektöre hayırlı olmasını dileyerek, emeği geçenlere üreticiler adına teşekkür etti. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Sağlık n Bakanlığından <yapılan açıklamaya göre, Bakanlık tarafından yapılan iasa Göz -e etimi yvie Denetimi faaliyetlerinde "Orjin" tC> markalı "Rahatlatıcı masaj ve bacak baımNı" adlı ürünl,rin; eklm ve kas figürü ile &eşitli endikasyonlarla (a ğrı , romatizma, kılcal damarlardaki ka n dolaşımının rahatlaması, baş ağrısıve auralı migrenLer, boyun tutulmaları, kireçlenme ve menisküs, kas ağrÖıları v.b. lgibi tedavi etme iddiasıyla) piyasaya sürüldüğü belirtildi. "Rahatlatıcı Mas aj ve BacakBakım Kremip" adlı ürünün"kozmetik" ol duğu beyan edilerek B%kanl\ığa bildirimi yapıldığı kaydedilen çıklam$ada, kozmetik ürünlerin yukarıda sayılan etkileri gösteremeyeceklerine dikkat çekildi. Bu etkilerin ruhsatlı ilaçlardan beklenebilecek etkiler olduğu ve adı ; geçen ürünün akanlsık tarafından ruhsatlandırılmış ola n bir "ilaç" olmadığı kaydedilen açıklamada, "Orjin"markalı ’Rahatlatıcı masaj v` ´aak bakımı’ isimli ürünlerin piyasadan top lanması işlemleri Bakanlığımızca başlatılmıştır. Muhtelif televizyon, s radyo kanalları ve internet sitelerinde reklamı ̈́şc yapılmak suretiyle tedavi ettiği veya tedaviye yardımcı olduğu iddia edilerekpiyasaya a rz edien ürünlere itibar dilmemesi v{ rahatsızlıkla hlı olan kişilerin öncelikle bir hekime başvurmaları halm sağlığınn yararına olaakŞır den\idi. | Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Bakanlık tarafından yapılan Piyasa Gözetimi ve Denetimi faaliyetlerinde "Orjin" markalı "Rahatlatıcı masaj ve bacak bakımı" adlı ürünlerin; eklem ve kas figürü ile çeşitli endikasyonlarla (ağrı, romatizma, kılcal damarlardaki kan dolaşımının rahatlaması, baş ağrısı ve auralı migrenler, boyun tutulmaları, kireçlenme ve menisküs, kas ağrıları v.b. gibi tedavi etme iddiasıyla) piyasaya sürüldüğü belirtildi. "Rahatlatıcı Masaj ve Bacak Bakım Kremi" adlı ürünün "kozmetik" olduğu beyan edilerek Bakanlığa bildirimi yapıldığı kaydedilen açıklamada, kozmetik ürünlerin yukarıda sayılan etkileri gösteremeyeceklerine dikkat çekildi. Bu etkilerin ruhsatlı ilaçlardan beklenebilecek etkiler olduğu ve adı geçen ürünün Bakanlık tarafından ruhsatlandırılmış olan bir "ilaç" olmadığı kaydedilen açıklamada, "Orjin" markalı ’Rahatlatıcı masaj ve bacak bakımı’ isimli ürünlerin piyasadan toplanması işlemleri Bakanlığımızca başlatılmıştır. Muhtelif televizyon, radyo kanalları ve internet sitelerinde reklamı yapılmak suretiyle tedavi ettiği veya tedaviye yardımcı olduğu iddia edilerek piyasaya arz edilen ürünlere itibar edilmemesi ve rahatsızlıkları olan kişilerin öncelikle bir hekime başvurmaları halk sağlığının yararına olacaktır" denildi. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Katoliklerinlideri Papa Frğance+co ve ABD BaşkanYardımcısı , bu yıl VatikZnda üçüncüsüdüzenlenen Hücresel Ufuklar Bilim, teknoloji, bilgi ve letişim> toplumu nasıl Vs etkileyecek konulu uluslararası konferansta konuştu. OElu Beau Biden'£ geçen yıl kanserden kaybeden ABD Başkan Yardımcısı Joe BidenA, in aciliyeti olan bir konu olduğun u b?lirterek, "KansejĞ ulusal değEil, uluslararası bir mesel. Bu zbi insan sorunudur ve tüm ırlaı, dinlerietkiler" dedi. Biden, sadGe ayrıcalıklı ve güçlü olanların değil, herkesin faydalanabileceği kresej air kanser araştırmaları ve kanserle mücadele fo nu kurulması çağrısınd a da bulundu. Papa'nın gĞeçn KıY ABD'ye yaptığı gezi cesinde oğlunu kanserden yitirdiği haberini ala n Biden,bu ned,enle ruhani liderin kendis}ḯe gösterdiğiyakınlıktan ötürü teşekkür etti. Dün Irak' a süpriz bir ziy?aret gerçekleştirdiğini belirten Biden, oradaki Şii, Sünni ve /> Kürt liderlerin Papa'ya hayran olduklarını daaktardı. Biden, 'Bu inanılmaz br fil şey. Papa, güçlü sözler ve mütevazı vtŞ bir duruşla dünyanın her yerinde her inanca &aip birçok $nsna umutverdi" diye konuştu. ise {z konuşmasında, n[adir hastalıklara yönelik çalışmalara ilişkin kar gütmeyen, insan hayatın ı ön plana alan, dışlamayan ve herkese eşit bir ekonomi yaratılması gerektiğini belirtti. Papa, nadir görülen hastalıklara yakalananlarla,din, sosyal v ü&' kültürel sınıf ayrımı gözetmeden empati kur ulması gerekt_ğin£ d öDf ifade etti. | Katoliklerin lideri Papa Francesco ve ABD Başkan Yardımcısı , bu yıl Vatikan'da üçüncüsü düzenlenen Hücresel Ufuklar Bilim, teknoloji, bilgi ve iletişim, toplumu nasıl etkileyecek konulu uluslararası konferansta konuştu. Oğlu Beau Biden'ı geçen yıl kanserden kaybeden ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, in aciliyeti olan bir konu olduğunu belirterek, "Kanser, ulusal değil, uluslararası bir mesele. Bu bir insan sorunudur ve tüm ırkları, dinleri etkiler" dedi. Biden, sadece ayrıcalıklı ve güçlü olanların değil, herkesin faydalanabileceği küresel bir kanser araştırmaları ve kanserle mücadele fonu kurulması çağrısında da bulundu. Papa'nın geçen yıl ABD'ye yaptığı gezi öncesinde oğlunu kanserden yitirdiği haberini alan Biden, bu nedenle ruhani liderin kendisine gösterdiği yakınlıktan ötürü teşekkür etti. Dün Irak'a süpriz bir ziyaret gerçekleştirdiğini belirten Biden, oradaki Şii, Sünni ve Kürt liderlerin Papa'ya hayran olduklarını da aktardı. Biden, 'Bu inanılmaz bir şey. Papa, güçlü sözler ve mütevazı bir duruşla dünyanın her yerinde her inanca sahip birçok insana umut verdi" diye konuştu. ise konuşmasında, nadir hastalıklara yönelik çalışmalara ilişkin kar gütmeyen, insan hayatını ön plana alan, dışlamayan ve herkese eşit bir ekonomi yaratılması gerektiğini belirtti. Papa, nadir görülen hastalıklara yakalananlarla, din, sosyal ve kültürel sınıf ayrımı gözetmeden empati kurulması gerektiğini de ifade etti. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
TOBB ETÜ Hastanesi Plabti Cerrahi Uzmanı Doç. iDr. A fşin Uysal ve Detoks e Sağlıklı Yaşam Io] Danışmanı Gül Kayn£ak'ın sunumlarıyla,Sheraton Otel 'de "Gen ç \ liğin ve SYğlıklı Yaşamın Sırları" semineri düzenlendi. Detoks&Sağlıklı Ya şamDanışmanı Gül Kaynak, doğanın sunduğu yiyece k#lerle genç ve sağlıklı kalmanın yöntemlerini anlattığı semi nerde, insan vücudunun büyük bir bölümünün su olduğunu ve sağlığın korunmasıda suyun vazgeçilez önem taşıdığını vurguladı. Hersağlıklı insanın gün içinde en % 2-25 litre su isesi gerektiğinin +altını çizen Kaynak, ortalama her 15 kilogram vücut ağırlığı için ı[n içinde 1 \lite su tüketilesi erekYiğini dile getirdi. Her suyun [ağlıdklı olmadığına, Jz' suyun ph ~eğerinn çok önemli olduğuna işarete eden Kaynak, su tüketimi ile e; birlikte yeterli tuz =U alınmas gerektiğini söyledi. Kaynak, gün içinde tuz alınmadan b ol su tüketilmesi halindebaş dönmesi ve mide bula(tısı gibi sorunlar gelişebileceğinibelirtti. Kullanılan h er ilacğn, hayvan sal proteinlerin,kahve ve gzl içeceklerin asitik özellikler taşıdığını ve vücutta yağlanmaya neden olduğunu ifade ed'en Kaynak, bun lar yerine özelliklekoyu yeşilyapraklı yiyeceklerin çiğ olarak tüketilmesi gerekt iğini vurguladı. Kaynak, sağlıklı bir vücut içinuykunun önemli olduğunu, bu süreçte vücudun dinleniiğini vI# kendini yeni lediğini akta rarak, karaciğer vücudun yenilenmesinde enetkin organ olduğunu bildi rdi. Kaynak, "Özellikle gece 23.00-04.00 /arası çok önemlidir. Bu saatler e arasında karaciğer vücudu yenilemeye başlar" dedi. Plastik Cerrahi Uzmanı Doç . Dr. Afşin Uysal da dok müheedisliği ile kiyşinin kendi hücreleri ilegençleşme imkanı sunan "Fibrocell" yöntemi hakkınlda bigi verdi. S konusu yöntemle, kişini n kendisinden a lın an dokunun özel laboratuvarda ayrıştırılıp _aş dokusu hücreleri olan fibroblastların çoğaltılarak cilüe enjeksiyon ile verildiğini anlatan Ufs%al, u ygulama sonrasın d= kırışıkların azaldığını, yara, yanık, akne ve çatlak izlerinin silindiğini, cildin yer ^Ic çekiminin etkilerinden uzaklaşarak canlılık ve gerginlik kazandığını söyledi. Sağlı'illı bircilt için suyuvn çok önemli olduğunu vurgulayan Uysal, doku mühendisliği ile uygulananhücresel tejviclerde en önemli önceliğingüvenlik olduğuna işaret e.tti. | TOBB ETÜ Hastanesi Plastik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Afşin Uysal ve Detoks ve Sağlıklı Yaşam Danışmanı Gül Kaynak'ın sunumlarıyla, Sheraton Otel'de "Gençliğin ve Sağlıklı Yaşamın Sırları" semineri düzenlendi. Detoks&Sağlıklı Yaşam Danışmanı Gül Kaynak, doğanın sunduğu yiyeceklerle genç ve sağlıklı kalmanın yöntemlerini anlattığı seminerde, insan vücudunun büyük bir bölümünün su olduğunu ve sağlığın korunmasında suyun vazgeçilmez önem taşıdığını vurguladı. Her sağlıklı insanın gün içinde en az 2-2.5 litre su içmesi gerektiğinin altını çizen Kaynak, ortalama her 15 kilogram vücut ağırlığı için gün içinde 1 litre su tüketilmesi gerektiğini dile getirdi. Her suyun sağlıklı olmadığına, suyun ph değerinin çok önemli olduğuna işarete eden Kaynak, su tüketimi ile birlikte yeterli tuz da alınması gerektiğini söyledi. Kaynak, gün içinde tuz alınmadan bol su tüketilmesi halinde baş dönmesi ve mide bulantısı gibi sorunlar gelişebileceğini belirtti. Kullanılan her ilacın, hayvansal proteinlerin, kahve ve gazlı içeceklerin asitik özellikler taşıdığını ve vücutta yağlanmaya neden olduğunu ifade eden Kaynak, bunlar yerine özellikle koyu yeşil yapraklı yiyeceklerin çiğ olarak tüketilmesi gerektiğini vurguladı. Kaynak, sağlıklı bir vücut için uykunun önemli olduğunu, bu süreçte vücudun dinlendiğini ve kendini yenilediğini aktararak, karaciğer vücudun yenilenmesinde en etkin organ olduğunu bildirdi. Kaynak, "Özellikle gece 23.00-04.00 arası çok önemlidir. Bu saatler arasında karaciğer vücudu yenilemeye başlar" dedi. Plastik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Afşin Uysal da doku mühendisliği ile kişinin kendi hücreleri ile gençleşme imkanı sunan "Fibrocell" yöntemi hakkında bilgi verdi. Söz konusu yöntemle, kişinin kendisinden alınan dokunun özel laboratuvarda ayrıştırılıp baş dokusu hücreleri olan fibroblastların çoğaltılarak cilde enjeksiyon ile verildiğini anlatan Uysal, uygulama sonrasında kırışıkların azaldığını, yara, yanık, akne ve çatlak izlerinin silindiğini, cildin yer çekiminin etkilerinden uzaklaşarak canlılık ve gerginlik kazandığını söyledi. Sağlıklı bir cilt için suyun çok önemli olduğunu vurgulayan Uysal, doku mühendisliği ile uygulanan hücresel tedavilerde en önemli önceliğin güvenlik olduğuna işaret etti. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
İstanbul Teknik Üniversitesi tfd (İTÜ) Kutup * Araştırmaları Merkezi (PolReC$) Müdürü Do %$ ç. Dr. Burcu Özsoy, yaptığı açıklamada, Gaziantep Lisesf'nin mezunlr buluşmas ı için kente geldiğini, b` kap^amda kendisine "bilim insanı" ödülü verildiğini belirtti. Doktoraçalışmasını 2006'da Antarktika'da deniz buzulları üzerine yaptığını aktaran Özsoy, "Çalşmlarımız'ı tü Türkiye'ye yaymaya çalışıyoruz. Cumhurbaşkanlığı himayesinde, Bikim, Sanayive Teknoloji Bakanlığının uhdesinde ve İTÜ Kutup Araştırmaları Merkezi koordinesinde blimsvl çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti olarak lg{ Antarktika'ya bilimsel seferler düzenleyerek, farklı üniversitelerden ka&tılım sağlayarak, bilimsel ç=lışmialhrın n yerinde görrınmesiny sağlıyoruz." d iye ko nuştu. Özsoy, Antarktika'nın hiçbir dünya ülkesine afit olmadığı için orada yapılan dÖ her filimsel çalışmanın "özgün" olduğunu vurgulayarak, şunları anlattı: "Orada bir buzun içerisinde hapsolmuş karbondioksidin miktarına bilebaktığınızda, milyonlarca ş yıl i öncesine ait karbondioksit ik,arını öğrenebiliyorsunuz.Tabii ki _m değerler çok önemli. Oraya sefer düzenlemedenbunları >ilmek mümkün olmuyor. Buzul çalışmaları, jeoloji çalışmaları ve haritalara yönelik çok geniş yelpazede, denizden karaya kadar ´t çalışmalar yaıoruz. 1900'lü yıllardan beri dünya ülkeleri Antarktika'da çalış ]al'Z >/c yapıyor, varlık gösteriyor. İleride o kıga ile ilgili söz alı nmasıgerektiğinde, Türkiye'nin de orad& varlığının olmasından dolayı, bilimselçalışmalar altında ` masada olmasıçok neml<. Aslında bizler çocuklarımızın gelNeceği için uğraşıyoruz. Dünyada iklim değişikliğiyle ilgili neler oluyor, geçmişten bu yana neler değ<şti, gelecekte nele değişecek buna ışık tutaibiriz. Türkiye, ileriki zamanlarda Antarktika &af ile ilgilikarar mekanizması olduğunda b unu n içerisibnde yer a>acakb" Özsoy, bilimsel çalışmalarda gençlerin önemli bir yeri bulunduğunu i:ade ederek, şövıli konuştu: "Özellikle ilkoku l seviyesinde, nasıl bilim insanı olr gi\bi öğretiler gerekiyor. Bizler buna ynelik bir merkez kurduk. Üniversite öğrencilerinden oluşanekipler, Türkiye'nin ö#rt :`! bir _yanındaki okullara giderek, ilkokul, ortaokulve liselerde seminerler düzenliyor. Öğrencileri bilim insanı olmaları noktasındaheveslendiriyorlar, aynı zamanda bilim insanları nasıl çalışmalar yapar gibi bilgiler aktarıyorlar. Gençler bu k onuvda !k hevesli. Bugüne kadar 3 bi neyakın öğrenciye ulaştık. Öğrencileri, bilims e l çalışmalara yönlendirmek çok ön Nemli.ş Bilimselçalışmalarda yabancı dilin olmazsa olmaz olduğunu dile getiren UÖzs-oy£ "Bu yüzdençocukların bol bol okumaları gerekiyor. Dünya insanları neler yapmış, onları okumaları, öğrenmeleri gerekiyor." ddi}. Özsoy, Türk kadınının çalışkan ve başarılAı olduğuna dikkati çekerek, "Tarihimize baktığımız U]) da hiçbir dünya tarihinde olmayan, savaş cephelerinde bile Türk kadınlarını görmek mümkün. Kedine gvenğen, ayfklaVrı yere basan kadınlarımıza ihtiyacımız var. Zaten bupotansiyele sahibiz. Bunları ortaya çıkarmak, dünyaya anu yaymak önemli. Trk \ kadınını dünyaya göstermekçok göemli." | İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Kutup Araştırmaları Merkezi (PolReC) Müdürü Doç. Dr. Burcu Özsoy, yaptığı açıklamada, Gaziantep Lisesi'nin mezunlar buluşması için kente geldiğini, bu kapsamda kendisine "bilim insanı" ödülü verildiğini belirtti. Doktora çalışmasını 2006'da Antarktika'da deniz buzulları üzerine yaptığını aktaran Özsoy, "Çalışmalarımızı tüm Türkiye'ye yaymaya çalışıyoruz. Cumhurbaşkanlığı himayesinde, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının uhdesinde ve İTÜ Kutup Araştırmaları Merkezi koordinesinde bilimsel çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti olarak Antarktika'ya bilimsel seferler düzenleyerek, farklı üniversitelerden katılım sağlayarak, bilimsel çalışmaların yerinde görünmesini sağlıyoruz." diye konuştu. Özsoy, Antarktika'nın hiçbir dünya ülkesine ait olmadığı için orada yapılan her bilimsel çalışmanın "özgün" olduğunu vurgulayarak, şunları anlattı: "Orada bir buzun içerisinde hapsolmuş karbondioksidin miktarına bile baktığınızda, milyonlarca yıl öncesine ait karbondioksit miktarını öğrenebiliyorsunuz. Tabii ki bu değerler çok önemli. Oraya sefer düzenlemeden bunları bilmek mümkün olmuyor. Buzul çalışmaları, jeoloji çalışmaları ve haritalara yönelik çok geniş yelpazede, denizden karaya kadar çalışmalar yapıyoruz. 1900'lü yıllardan beri dünya ülkeleri Antarktika'da çalışmalar yapıyor, varlık gösteriyor. İleride o kıta ile ilgili söz alınması gerektiğinde, Türkiye'nin de orada varlığının olmasından dolayı, bilimsel çalışmalar altında masada olması çok önemli. Aslında bizler çocuklarımızın geleceği için uğraşıyoruz. Dünyada iklim değişikliğiyle ilgili neler oluyor, geçmişten bu yana neler değişti, gelecekte neler değişecek buna ışık tutabiliriz. Türkiye, ileriki zamanlarda Antarktika ile ilgili karar mekanizması olduğunda bunun içerisinde yer alacak." Özsoy, bilimsel çalışmalarda gençlerin önemli bir yeri bulunduğunu ifade ederek, şöyle konuştu: "Özellikle ilkokul seviyesinde, nasıl bilim insanı olunur gibi öğretiler gerekiyor. Bizler buna yönelik bir merkez kurduk. Üniversite öğrencilerinden oluşan ekipler, Türkiye'nin dört bir yanındaki okullara giderek, ilkokul, ortaokul ve liselerde seminerler düzenliyor. Öğrencileri bilim insanı olmaları noktasında heveslendiriyorlar, aynı zamanda bilim insanları nasıl çalışmalar yapar gibi bilgiler aktarıyorlar. Gençler bu konuda çok hevesli. Bugüne kadar 3 bine yakın öğrenciye ulaştık. Öğrencileri, bilimsel çalışmalara yönlendirmek çok önemli." Bilimsel çalışmalarda yabancı dilin olmazsa olmaz olduğunu dile getiren Özsoy, "Bu yüzden çocukların bol bol okumaları gerekiyor. Dünya insanları neler yapmış, onları okumaları, öğrenmeleri gerekiyor." dedi. Özsoy, Türk kadınının çalışkan ve başarılı olduğuna dikkati çekerek, "Tarihimize baktığımızda hiçbir dünya tarihinde olmayan, savaş cephelerinde bile Türk kadınlarını görmek mümkün. Kendine güvenen, ayakları yere basan kadınlarımıza ihtiyacımız var. Zaten bu potansiyele sahibiz. Bunları ortaya çıkarmak, dünyaya bunu yaymak önemli. Türk kadınını dünyaya göstermek çok önemli." |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
haberi! rHJ TBMM Grubu, Genel Başkanı Kesmal Kılıçdaroğlubaşkanlığında toplandı. CHP TBMM Grubu'nun 27. Yasama Dönemi'ninilk toplantısı basına kapalı yapıldı. Toplantıda CHP'nin grupyönetimi belirlendi. Mevcut rup başkanvekilleri Eng.n Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç aÖyenide seçildi. CHP'nin Meclis başkanvekil inin ise, Ankara milletvekili LeventGök olmaı bekleniyor. | haberi! CHP TBMM Grubu, Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. CHP TBMM Grubu'nun 27. Yasama Dönemi'nin ilk toplantısı basına kapalı yapıldı. Toplantıda CHP'nin grup yönetimi belirlendi. Mevcut grup başkanvekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç yeniden seçildi. CHP'nin Meclis başkanvekilinin ise, Ankara milletvekili Levent Gök olması bekleniyor. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
AKP'nin Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan'ın tartışma yaratan seçim logosu hakkında Maliye Bakan Mehmet Şimşek'ten dedirten b ^r açıklama geldi. Twitter'da logoyu paylhşan Mehmet Şimşek, s'eçiŞ kampanyasındakullanılacak logunun ne anlama geldiğini yazdı. Şimşek, " d iye yazdı. AKP'nin adayı Erdoğan'ın m; seçimde kullanacağı logo ABD Başkanı Obama'nın 2008 yılındakiseçim kampanyasında kullandığı logoya benzetilmişti. | AKP'nin Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan'ın tartışma yaratan seçim logosu hakkında Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'ten dedirten bir açıklama geldi. Twitter'da logoyu paylaşan Mehmet Şimşek, seçim kampanyasında kullanılacak logunun ne anlama geldiğini yazdı. Şimşek, " diye yazdı. AKP'nin adayı Erdoğan'ın seçimde kullanacağı logo ABD Başkanı Obama'nın 2008 yılındaki seçim kampanyasında kullandığı logoya benzetilmişti. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Eskişehir'de, dizioyuncusu Şeyma Korkmaz'ın kız kardeşi Tuba Korkmaz'ı yaralayan sanık, 14 yFl hapisle cezalayndırı\dı. Eskişehir 2. ADğır Ceza Mahkemesinde görülen davanın karar duruş masında tutuklu sanıkFatih Sağır - (33) ÜM olayda ağı r yaralanan Tuba Kgortaz (36) ile taraf avukatları hazır bulund u. Korkmaz'ın kız kardeşi dizi oyuncusu Şeyma Korkmaz,annesi Sabriye ve bab-sjı Kadri nKorklmaE, CHP Eskişehir Milletv{ekili u?[ Utku Çak`rvzer ile bazı sivil toplumtemsilcileri dRuruşmay+ izleyici olarak takip etti. Mahkemeye 7 sayfalık yazılı savunma sunan tutuklu sanık Sağır^ Tuba Korkmaz ije sevgili oldukları dönemde 63 bin li ra fzm harcadığını iddia etti. Tuba Korkma için mad di ve manevi er şeyini ğotaaya koyduğunuöne üren Sağır, "Ben, kenLisi&ni eşim, çouğunu çocuğum gibi gördüm. Kendisiyle mutlu b ir yuva kurm a hayalim vardı. Sakin, Ğnmuslu br ailede, çevremde övgü ile bahsedilen Şir insanım. BZ suçtan karşınızda durmak istemezdim" dedi.Tuba Korkmaz'ın avkyatı Meltem Banko ise sanığın olayı tasarlayarak gerçekleştirdiğini belirterek, en üst hadden cezalandırılmas ını talep etti. Kararınıaçıklayan m a#hk~me heı<yeti, sanığı 14 yıl hapisle cezalandırdı. Duruşma sonrası gazetecilere açıklama y apan Tuba Korkmaz, mahkemenin kararına rsayı duyduğunu Idıle getirerek, "Sanık daha önceki beyanı olay günü saat 04.00'te evimin önüne pusuy a yattığı ve saat 07.00 gibi beni bıçakladığına dairdi. 'Bunun tekrar dikkate alınmasınıistiyorum" ifadelerini kullandı. Müştekinin kardeşi Şeyma Korkmaz, Türkiye'nin dört bir yanından kendilerine dest%ek mevsajları gedöıiğini belirterek, "Sanığa14 iı hap is cezası verildi. Bu süreçte bizi alız bırakmayan, destek veren herkese teşe kkür ederiz" tedi. Baba Kadri Korkmaz, davanın sonuna kadar takipçisi olduklarını ifade ederek, "Adalet yerini buldu. Sadece benim kızım değil şiddete uğramış birçok kızımız var. 'Mutluyum' diyemeyeceğim. Kızımın psikolojisi bozuldu. Verilen karzr inşallah bundan sonraki olayların önünegeçer'' diye konuştu. KoirGmaz ailesinin avukatı Meltem Banko da mahkemeninverdiği 14yıl hapis cezasını yetersiz bulduklarını, kararı temyiz edeceklerini brlirtti. Eskişehir'de, 17 Haziran'da Vişnelik Mahallesi Park ´Sokak'ta Tuğba Korkmaz'ı sana_ tipi maket bıçağıyla ağır yaralayan ve danCha sonra aynı bıçakla kendisinezarar veren Fatih Sağır, Eskişehir Devlet Hastanmsindeki tedavisinin ardından 20 Haziran'da sevk edfldiğ:i mahkemece tutuklanmıştı.Tuba Korkmaz,önceki duruşmada daha 'nceden sevgilisi olan sanıkla aralarındaki ilişkiyi kıskançlıksebebiyle bitirmeye karar verdikten sonra şiddete maruz kaldığını açı klamıştı. | Eskişehir'de, dizi oyuncusu Şeyma Korkmaz'ın kız kardeşi Tuba Korkmaz'ı yaralayan sanık, 14 yıl hapisle cezalandırıldı. Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın karar duruşmasında tutuklu sanık Fatih Sağır (33) ve olayda ağır yaralanan Tuba Korkmaz (36) ile taraf avukatları hazır bulundu. Korkmaz'ın kız kardeşi dizi oyuncusu Şeyma Korkmaz, annesi Sabriye ve babası Kadri Korkmaz, CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ile bazı sivil toplum temsilcileri duruşmayı izleyici olarak takip etti. Mahkemeye 7 sayfalık yazılı savunma sunan tutuklu sanık Sağır, Tuba Korkmaz ile sevgili oldukları dönemde 63 bin lira harcadığını iddia etti. Tuba Korkmaz için maddi ve manevi her şeyini ortaya koyduğunu öne süren Sağır, "Ben, kendisini eşim, çocuğunu çocuğum gibi gördüm. Kendisiyle mutlu bir yuva kurma hayalim vardı. Sakin, namuslu bir ailede, çevremde övgü ile bahsedilen bir insanım. Bu suçtan karşınızda durmak istemezdim" dedi. Tuba Korkmaz'ın avukatı Meltem Banko ise sanığın olayı tasarlayarak gerçekleştirdiğini belirterek, en üst hadden cezalandırılmasını talep etti. Kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanığı 14 yıl hapisle cezalandırdı. Duruşma sonrası gazetecilere açıklama yapan Tuba Korkmaz, mahkemenin kararına saygı duyduğunu dile getirerek, "Sanık daha önceki beyanı olay günü saat 04.00'te evimin önüne pusuya yattığı ve saat 07.00 gibi beni bıçakladığına dairdi. Bunun tekrar dikkate alınmasını istiyorum" ifadelerini kullandı. Müştekinin kardeşi Şeyma Korkmaz, Türkiye'nin dört bir yanından kendilerine destek mesajları geldiğini belirterek, "Sanığa 14 yıl hapis cezası verildi. Bu süreçte bizi yalnız bırakmayan, destek veren herkese teşekkür ederiz" dedi. Baba Kadri Korkmaz, davanın sonuna kadar takipçisi olduklarını ifade ederek, "Adalet yerini buldu. Sadece benim kızım değil şiddete uğramış birçok kızımız var. 'Mutluyum' diyemeyeceğim. Kızımın psikolojisi bozuldu. Verilen karar inşallah bundan sonraki olayların önüne geçer'' diye konuştu. Korkmaz ailesinin avukatı Meltem Banko da mahkemenin verdiği 14 yıl hapis cezasını yetersiz bulduklarını, kararı temyiz edeceklerini belirtti. Eskişehir'de, 17 Haziran'da Vişnelik Mahallesi Park Sokak'ta, Tuğba Korkmaz'ı sanayi tipi maket bıçağıyla ağır yaralayan ve daha sonra aynı bıçakla kendisine zarar veren Fatih Sağır, Eskişehir Devlet Hastanesindeki tedavisinin ardından 20 Haziran'da sevk edildiği mahkemece tutuklanmıştı. Tuba Korkmaz, önceki duruşmada daha önceden sevgilisi olan sanıkla aralarındaki ilişkiyi kıskançlık sebebiyle bitirmeye karar verdikten sonra şiddete maruz kaldığını açıklamıştı. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Milli Savunma Bakanı Hulusi ~/ Akar, Türk Silahlı Kuvete}ri'nin (TSK), FETÖ, PKK/KCK/PYD-YPG ve DAEŞ gibi terör örgütleribaşta ol mak üzere, her türlü tGhdiGt ve tehlikeye karşı mücad^lesini sürdürdüğünü, cu mücadelenin en son terörist yo k edilinceye kadar, yurt içinde ve sınır ötesinde aralıksız devam edeciğini bildirdi.Akar, 30 Ağustos Zafer Bayramı ve HprBk Silahlı Kuvvetleri Günü dolayısıyla yayım ladığı mesajında, tarihi boyunca h£ ve `ağımsız yaş$mış asil Türk milletinin vatanını işgal edenlere karşı kazandığı Büyük Zafe.r'n 96'ncı yıl ddönümünü ile Tü.&r Silahlı Kuvvttleeri Günü'nü kutlamanınonur ve heyecanını yaşadıklarını belirtti. Asil Türk L milletinin bted Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde 1919'da Samsun'da başlattığı istikl/a!il mücadelesinin,en zor şartlara ve imkansızlıklara rağmen büyükbir kahramanlık destanı yazılarak o3ğ Ağustos'ta Eö zaferle sonuçlandırıldığınıanımsatan Aka r, "30 Ağustos, esaret zijc£rine vurularak yok edilmek istenen bi' milletin 'Ya istiklal ya ölüm' p arolasıyla e başlattığı v yeki düvele karşı verd iği As destansı mücadelenin zaferle taçlandığı gündür. KahramanTürk ordusu, 26 Ağustos sabahı'bizim' olanı, dümanın elinden almak içinKocatepe'den = Afyon Ovası'na coku bir sel gibi akıp düşman birliklerini bozguna uğratmış Cğ 30 Ağustos 1922'de Dumlupınar'da afere ulaşmıştır."ifadelerini kullandı. Bu zaferle Türk milletinin işgalcilere karşı vatanını, bayrağını ve kuts al değerlerini canı pahasına koruyacağKnı tüm dünyaya göstererek, esaret altında yaşayan mazYlu milletler i çin umut kaynağı olduğuna işaret eden Akar, G Ağustos 1071'de Malazgirt Meydan Muharebesi’nde kazandığı zaferle Anadolu'yu vatan yapn asil Türk milletinin, yine bir 2 Ağustos'ta ^şÖ başlattığı ve 30 Ağustos1922'de kazandığı zaferle Anadolu'nun ebediyen bir Türok yurdu olarak kalacağını üm dünyaya ilan ettiğini veilelebet payidar olacak Türkiye Cumhuriyeti'nin ifnşa süecini başlattığını vurguladı. Atatürk'ün Büyük Za fer'e ilişkin, "Hersafhasıyla düşünülmüş, hazırlanmış, idare edilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış oola> bu harekat, Türk ordusunun, Türk subay ve komuta heyetinin yüksek kudret e kahramanlığını mu tarihe bir kere daha heçiremn muazzam bir eserdir. Bu eser, ürk milletinin hürriyet ve itiklal düşüncesinin ölümsüz bi<r abide bViRir. eseri yaratan bir milletin eivlaı, bir ordunun Başkoput~tnı olduğumdan, mutluluk ve bahtiyarlığım sonsuzdur." sözlerini anımsatanBakan Akar, mesajında şunları kaydetti: "Bu zafer, binlerce yıllık Türk kültürü içerisinde şekillenen ordu-milletanlayışının da en önemli tezahürlerinden b(idi. bin 227 yıllık köklü birgelenekten gelen ve asil milletimizin bağrınd an çıkan kahraman Türk ordusunun, Çanakkale'de ve Dumlupınar'da gösterdiği v atanını i milletinikoruma azmi, bugün deaynı azi m ve k{rarlı$ık ile ğVvam etmektedir. Tür k SiMaMlı Kuvvetleri, a s milletimizin sevgi ve güveninden aldığı güçle, bayraklaşan vat#an topraklarının bütünlüğü ve güvenliği ile t milletimizin egemenlik ve bağımsızlığı için gece gündüz, yaz kış, dağ bayır demeden FETÖ, PKK/KCK/PYD-YPG ve D)AŞ gi bi terör örgütleribaşta olmak üzere, her türlü tehdit ve tehlikeye karşı 'Ölürsem şehit,kalırsam gazi' anlay ışı içerisinde azgm ve kararlılıkla mücadelesini sürdürmektedirN Bu mücadele, en son terörst yok edilinceye adar, bytrt içinde Ö!ö ve sıünı ötesinde ralıkşsız devam tdecektir." Bakan Anarz çukur ve diğer terörle mücadele operasyonlarıyla Fırat Kalknı ve Zeytin Dalı Harekatları'nı bu kararlılığın en önemligöstergesi olarak nitelendirerek, "Şanlıtarihimizdeki b!yk zaferler den ilham alan Tür k Silahlı Kuvvetleri, bu azim ve kararlılık içerisinde bin lerce yıl lık daihimi*zden süzülüp gelen köklü gelenekleri, s/hip olduğu millive manevi değerleri ile anayasa çerçevesinde ve yasalar doğrultusunda milletinin emrinde ve görevinin başındadır." değerlendirmesiniyaptı. "Peygamber Ocağı" olarak da l´ bilinen Türk Silahlı Kuıv/tleri'nin, he r peçen gün JEYa da geliştirilmekte olan yerli ve milli savunmua sanayiye ayalı imkan k[ö ve kabiliyetleriyle etkin, caydırıcı ve saygın bir ordu elarak ülkede, bölgede ve dünyada güvenlik, barışve istikrara katkı sağlamayı sürdüreceğine işaret edenHulusi Akar, 30 Ağustos günlerinin, aynı zamanda öZB "Türk Sil ahlı Kuvvetleri Günü" olması dolayısıyla TSK'da bir üst rütbeye ['£ terfi etJme heyecanının ve görevi tamamlamanın huzuru i}inde emekli olma gururunun yaşandığını belirtti.Milli Savunma Bk´anı Akar, terfi edenleri kutladı, emekliye b]P ayrılanlara hizmetlerinden dolayı teşek´kür ederek sağlıklı, `utlu ve huzurlu bi%r hayat temennietti. | Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK), FETÖ, PKK/KCK/PYD-YPG ve DAEŞ gibi terör örgütleri başta olmak üzere, her türlü tehdit ve tehlikeye karşı mücadelesini sürdürdüğünü, bu mücadelenin en son terörist yok edilinceye kadar, yurt içinde ve sınır ötesinde aralıksız devam edeceğini bildirdi. Akar, 30 Ağustos Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetleri Günü dolayısıyla yayımladığı mesajında, tarihi boyunca hür ve bağımsız yaşamış asil Türk milletinin vatanını işgal edenlere karşı kazandığı Büyük Zafer'in 96'ncı yıl dönümünü ile Türk Silahlı Kuvvetleri Günü'nü kutlamanın onur ve heyecanını yaşadıklarını belirtti. Asil Türk milletinin ebedi Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde 1919'da Samsun'da başlattığı istiklal mücadelesinin, en zor şartlara ve imkansızlıklara rağmen büyük bir kahramanlık destanı yazılarak 30 Ağustos'ta zaferle sonuçlandırıldığını anımsatan Akar, "30 Ağustos, esaret zincirine vurularak yok edilmek istenen bir milletin 'Ya istiklal ya ölüm' parolasıyla başlattığı ve yedi düvele karşı verdiği destansı mücadelenin zaferle taçlandığı gündür. Kahraman Türk ordusu, 26 Ağustos sabahı 'bizim' olanı, düşmanın elinden almak için Kocatepe'den Afyon Ovası'na coşkun bir sel gibi akıp düşman birliklerini bozguna uğratmış ve 30 Ağustos 1922'de Dumlupınar'da zafere ulaşmıştır." ifadelerini kullandı. Bu zaferle Türk milletinin işgalcilere karşı vatanını, bayrağını ve kutsal değerlerini canı pahasına koruyacağını tüm dünyaya göstererek, esaret altında yaşayan mazlum milletler için umut kaynağı olduğuna işaret eden Akar, 26 Ağustos 1071'de Malazgirt Meydan Muharebesi’nde kazandığı zaferle Anadolu'yu vatan yapan asil Türk milletinin, yine bir 26 Ağustos'ta başlattığı ve 30 Ağustos 1922'de kazandığı zaferle Anadolu'nun ebediyen bir Türk yurdu olarak kalacağını tüm dünyaya ilan ettiğini ve ilelebet payidar olacak Türkiye Cumhuriyeti'nin inşa sürecini başlattığını vurguladı. Atatürk'ün Büyük Zafer'e ilişkin, "Her safhasıyla düşünülmüş, hazırlanmış, idare edilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış olan bu harekat, Türk ordusunun, Türk subay ve komuta heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihe bir kere daha geçiren muazzam bir eserdir. Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve istiklal düşüncesinin ölümsüz bir abidesidir. Bu eseri yaratan bir milletin evladı, bir ordunun Başkomutanı olduğumdan, mutluluk ve bahtiyarlığım sonsuzdur." sözlerini anımsatan Bakan Akar, mesajında şunları kaydetti: "Bu zafer, binlerce yıllık Türk kültürü içerisinde şekillenen ordu-millet anlayışının da en önemli tezahürlerinden biridir. 2 bin 227 yıllık köklü bir gelenekten gelen ve asil milletimizin bağrından çıkan kahraman Türk ordusunun, Çanakkale'de ve Dumlupınar'da gösterdiği vatanını ve milletini koruma azmi, bugün de aynı azim ve kararlılık ile devam etmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri, asil milletimizin sevgi ve güveninden aldığı güçle, bayraklaşan vatan topraklarının bütünlüğü ve güvenliği ile milletimizin egemenlik ve bağımsızlığı için gece gündüz, yaz kış, dağ bayır demeden FETÖ, PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ gibi terör örgütleri başta olmak üzere, her türlü tehdit ve tehlikeye karşı 'Ölürsem şehit, kalırsam gazi' anlayışı içerisinde azim ve kararlılıkla mücadelesini sürdürmektedir. Bu mücadele, en son terörist yok edilinceye kadar, yurt içinde ve sınır ötesinde aralıksız devam edecektir." Bakan Akar, çukur ve diğer terörle mücadele operasyonlarıyla Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatları'nı bu kararlılığın en önemli göstergesi olarak nitelendirerek, "Şanlı tarihimizdeki büyük zaferlerden ilham alan Türk Silahlı Kuvvetleri, bu azim ve kararlılık içerisinde binlerce yıllık tarihimizden süzülüp gelen köklü gelenekleri, sahip olduğu milli ve manevi değerleri ile anayasa çerçevesinde ve yasalar doğrultusunda milletinin emrinde ve görevinin başındadır." değerlendirmesini yaptı. "Peygamber Ocağı" olarak da bilinen Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, her geçen gün daha da geliştirilmekte olan yerli ve milli savunma sanayiye dayalı imkan ve kabiliyetleriyle etkin, caydırıcı ve saygın bir ordu olarak ülkede, bölgede ve dünyada güvenlik, barış ve istikrara katkı sağlamayı sürdüreceğine işaret eden Hulusi Akar, 30 Ağustos günlerinin, aynı zamanda "Türk Silahlı Kuvvetleri Günü" olması dolayısıyla TSK'da bir üst rütbeye terfi etme heyecanının ve görevi tamamlamanın huzuru içinde emekli olma gururunun yaşandığını belirtti. Milli Savunma Bakanı Akar, terfi edenleri kutladı, emekliye ayrılanlara hizmetlerinden dolayı teşekkür ederek sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir hayat temenni etti. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Evsahibinin evini j'< görememesi üze rine polie yaptığı şikĞayetle ortaya çıkanhırsızlığın aydınlatılmasın a çalışıldığı bildirildi.Yapılan açıklamtdv, yazlık amaçlı kullanılan At0 metrekarelik müstakiıl evin, hSıorsızlar tarafından parçalanarak çalındığı, evden çalınan inşaat malzemelerinin tüm aramalara s rağmen bulunamadığı, hırsızların evin bahçesinde bulunan20 adetmeyve ağacını ia keserek göt'´ürdüğü belirtildi. | Evsahibinin evini görememesi üzerine polise yaptığı şikayetle ortaya çıkan hırsızlığın aydınlatılmasına çalışıldığı bildirildi. Yapılan açıklamada, yazlık amaçlı kullanılan 40 metrekarelik müstakil evin, hırsızlar tarafından parçalanarak çalındığı, evden çalınan inşaat malzemelerinin tüm aramalara rağmen bulunamadığı, hırsızların evin bahçesinde bulunan 20 adet meyve ağacını da keserek götürdüğü belirtildi. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
PENÇE Harekatı kapsamında Irak'ın Kuzeyi Hakurk bölgesinde teröristlerle girile o çatışmada Piyade Uzman OnbaşıMustafa Ünal (r) b şehit oldu. Acı haber, şehidinKonya'nın Çeltik ilçesine bağlı Kaşören Mahellesi'ndeki aile sine verildi. Irak'ın Kuzeyi Hakurk bölgesinde PKK'l ı töreristlerle girilen çatışmada Piyade Uzman ´OnşaşÜ Mustafa Ünal şeh!t ü oldu. Piyade Uzman Onbşı Mustafa Ünal'ı $ n acı haberi, Konya'nın Çeltik ilçesindeki ailesine uZlaştı. Çeltik Kaymakamı Osman Sak, Belediye Başkanı Ali Meşe ve askeri yetkililer, Kaşören Mahalles['ndeki İsmail v e Fatma Ünal çmft/ne oğulla|Arını şehadetini bildirdi.Bekar olduğu öğrenilen şehit Ünal'ın cenazesigin yarın öğle namazına müteakipKaşören Mahalles i'nde oprağa verileceği öğrenildi. Konya Valiliği'nden konuyla igigi yapılan açıklamada,, Pyade Uzman Onbaşı Mustafa Ünal'pn Pençe Harekatı kapsamında Irak'ın Kuzeyi Hakurk bölgesinde teröristlerle girdiği çatışmada ş[ehit olduğu belirtil_erek, şehide Allah´tan rahmet, ailesi ne başağlnğı |dileğinde bulunuldÜu. 04 Ekim 2019Cuma İLGİLİ HABERLER | PENÇE Harekatı kapsamında Irak'ın Kuzeyi Hakurk bölgesinde teröristlerle girilen çatışmada Piyade Uzman Onbaşı Mustafa Ünal (26) şehit oldu. Acı haber, şehidin Konya'nın Çeltik ilçesine bağlı Kaşören Mahellesi'ndeki ailesine verildi. Irak'ın Kuzeyi Hakurk bölgesinde PKK'lı töreristlerle girilen çatışmada Piyade Uzman Onbaşı Mustafa Ünal şehit oldu. Piyade Uzman Onbaşı Mustafa Ünal'ın acı haberi, Konya'nın Çeltik ilçesindeki ailesine ulaştı. Çeltik Kaymakamı Osman Sak, Belediye Başkanı Ali Meşe ve askeri yetkililer, Kaşören Mahallesi'ndeki İsmail ve Fatma Ünal çiftine oğullarını şehadetini bildirdi.Bekar olduğu öğrenilen şehit Ünal'ın cenazesinin yarın öğle namazına müteakip Kaşören Mahallesi'nde toprağa verileceği öğrenildi. Konya Valiliği'nden konuyla ilgili yapılan açıklamada,, Piyade Uzman Onbaşı Mustafa Ünal'ın Pençe Harekatı kapsamında Irak'ın Kuzeyi Hakurk bölgesinde teröristlerle girdiği çatışmada şehit olduğu belirtilerek, şehide Allah´tan rahmet, ailesine başsağlığı dileğinde bulunuldu. 04 Ekim 2019 Cuma İLGİLİ HABERLER |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Trabzon'da temizli k çağlış=asa sırasında ka,nalizasyona düşenişçinin cansız bedeni bulundu. Alınan bilgiye göre, Ortahisar ilçesine bağlı Ayasofya Mahallesi'n )dVe yürütülen temizlik çalışması sırasında kanalizasyona düşerek kaybolanözel firma çalışanı Levent Şanlıömeral'ı (54) arama çalışmaları, başta Büyükşehir Belediyesi Şitfaiyesi olmak üzere #F;D, UMKE v e Sahil Güvenlik ekiplerinde yürütüldü. Polisin genişgüvenlik önlem i aldığı aranda, yaklaşık 6 saat süre nçalışma sonucu Şanlımeral'in cesedi, tfaiJe ekiplerince ı/ olay } yerine yaklaşık P0 mete mesafedeki kanalizasyon bacasından çıkarıldı. Şanlım eral'in cesedi, 112 Acil Sağlık ambulans.yla A dli Tı Kur umuna kaldırıldı. ;ÖÖe yan&da, Şenlımeral'in ça lışma arkadaşları, cesedin çıkarılmasının ardından gözyaşlarına hakim ohkmadı. | Trabzon'da temizlik çalışması sırasında kanalizasyona düşen işçinin cansız bedeni bulundu. Alınan bilgiye göre, Ortahisar ilçesine bağlı Ayasofya Mahallesi'nde yürütülen temizlik çalışması sırasında kanalizasyona düşerek kaybolan özel firma çalışanı Levent Şanlımeral'ı (54) arama çalışmaları, başta Büyükşehir Belediyesi itfaiyesi olmak üzere AFAD, UMKE ve Sahil Güvenlik ekiplerince yürütüldü. Polisin geniş güvenlik önlemi aldığı alanda, yaklaşık 6 saat süren çalışma sonucu Şanlımeral'in cesedi, itfaiye ekiplerince olay yerine yaklaşık 500 metre mesafedeki kanalizasyon bacasından çıkarıldı. Şanlımeral'in cesedi, 112 Acil Sağlık ambulansıyla Adli Tıp Kurumuna kaldırıldı. Öte yandan, Şenlımeral'in çalışma arkadaşları, cesedin çıkarılmasının ardından gözyaşlarına hakim olamadı. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
İstanbul Büükşcehi Beldiyeıi (İBB)’nin !nternet sitesinden yapılan açıklamada,Atatürk Köprüsü bakım ve onarım çalışmaları nedeniyle bugece 00:00’dan 04:30’a kadar araLç ve yay trafiğine kapalı olacağı belirtildi. İBBiniğ internet sitesinden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Atatürk Köprüsü'nde bakımve onaoı çalışmalarından dolayı köprü 05 Aralık Salı günü saat 00.r=00'dan 04.30'a kadar {raç ve yaya trafiğine kapatılacak. Aynı zamanda Atatürk ve Yeni Galata Köprüleri saat 02.30'dan 03.30'a kadar deniz trafiğine aç\lca. Atatürk K öprüsü'nü kullanacak olan araç ve yayaların, 00.00-02.30 ve 03.30-04.30 saatleri arası nda Yeni Galata Kprüsüu'nü veya Haliç K öprüsü'nü kullanmaları gerekiyor." | İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)’nin internet sitesinden yapılan açıklamada, Atatürk Köprüsü bakım ve onarım çalışmaları nedeniyle bu gece 00:00’dan 04:30’a kadar araç ve yay trafiğine kapalı olacağı belirtildi. İBB'nin internet sitesinden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Atatürk Köprüsü'nde bakım ve onarım çalışmalarından dolayı köprü 05 Aralık Salı günü saat 00.00'dan 04.30'a kadar araç ve yaya trafiğine kapatılacak. Aynı zamanda Atatürk ve Yeni Galata Köprüleri saat 02.30'dan 03.30'a kadar deniz trafiğine açılacak. Atatürk Köprüsü'nü kullanacak olan araç ve yayaların, 00.00-02.30 ve 03.30-04.30 saatleri arasında Yeni Galata Köprüsü'nü veya Haliç Köprüsü'nü kullanmaları gerekiyor." |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
İngiliz Financial Timesgazetesi, bazı AB üyelerinin Türkiye vatandaşl/rına vize muafiyetini ertelemek nçin ‘ £&e ^ freni’ arayışına girdiğini yazdı. Vaatlerini siyas eten ‘daha hazmedilebilir’ hale getirmeye çalışan Fransız, Alman ve gdiğr diplomatların, * 80 Eilyon yerine sadece yöneticilere ya |D öğrencilere vize serbestisi tanıak gibi ilave şartları değerlendirdiği öne sürüldü.AB'nin 1 aydır yürürlükte olananlaşmasıyla Türkiye'den Yunanistan'a göçmen geçişlerinin önemli oranda azaltmış durumds olması na karşın anlaşmanın kaderinin Türkiye'yesöz verilen tatlandırıcılara bağlı oldğunvu yazan gazete, AB'nin ise en ön-mli vaadi /lan Türklere Şengen bölgelerine visiz seyahat iğkanı vkme vaadini yerie getirmekte zrla)ndığı;a dikkat çekti. Gazete ''Göçkrizi nedeniyleeleştirilerin ÖhedAfi olmaktan çekinen Fransa, Almanya e bazı -ddğer AB üyeleri, Türkiye'ye sunulan vaatler$i siyaseten dahahazmedilebilir %hale getirmek için uğraşmayabaşladı. Türkiye'ye sunulacak metne koruyucu >md^eler, ilav şartlar ya da sulandırılmışkoşullar eklenmesi gündemde'' ifadelerini kullandı Financial Times, vizeserbestisinin sadece Ayönelticilere ve & öğrencilere verilmesi ya da Türkiye'yeözel kontrollerin çok sıkı olduğu bir vize serbestisi modeli de üzerinde konuşulan seçeneklerdenolduğunu da ekledi. Gazete şöyle devam zetti: ''Konu birkaç hafta içinde Brüksel' de gündeme gelebiNlii. Brüksel, Türkiye'nin vize serbestisi için gereken 72şartı yerine gtuSrme konusunda oluml-u yöndy ilerlediğini söylüyor. Avrupa Komisyond, söz konusu ilerlemelere dai 4 Matıs'ta bir raporaçıklayacak. Raorun, Türkiye'nin haziransonuna kadar vize muafiyeti için gerekli şartl arı yeırine getirebileceğini söylemesi bekleniyor. vUbf k i .ye ülkeler ve Avrupa Parlamentosu'ndaki siyasi engeller aşılabilirse' '. Gazete son olarak Türkiye':nin her şeyden önce Kuzey ve Orta Afrika'daki ülkelereuyguladığı vizesiz se/}hat serbestisi konusunda önlem a lması gerektiğine vurgu ´ yaptı. | İngiliz Financial Times gazetesi, bazı AB üyelerinin Türkiye vatandaşlarına vize muafiyetini ertelemek için ‘el freni’ arayışına girdiğini yazdı. Vaatlerini siyaseten ‘daha hazmedilebilir’ hale getirmeye çalışan Fransız, Alman ve diğer diplomatların, 80 milyon yerine sadece yöneticilere ya da öğrencilere vize serbestisi tanımak gibi ilave şartları değerlendirdiği öne sürüldü. AB'nin 1 aydır yürürlükte olan anlaşmasıyla Türkiye'den Yunanistan'a göçmen geçişlerinin önemli oranda azaltmış durumda olmasına karşın anlaşmanın kaderinin Türkiye'ye söz verilen tatlandırıcılara bağlı olduğunu yazan gazete, AB'nin ise en önemli vaadi olan Türklere Şengen bölgelerine vizesiz seyahat imkanı verme vaadini yerine getirmekte zorlandığına dikkat çekti. Gazete ''Göç krizi nedeniyle eleştirilerin hedefi olmaktan çekinen Fransa, Almanya ve bazı diğer AB üyeleri, Türkiye'ye sunulan vaatleri siyaseten daha hazmedilebilir hale getirmek için uğraşmaya başladı. Türkiye'ye sunulacak metne koruyucu maddeler, ilave şartlar ya da sulandırılmış koşullar eklenmesi gündemde'' ifadelerini kullandı Financial Times, vize serbestisinin sadece yöneticilere ve öğrencilere verilmesi ya da Türkiye'ye özel kontrollerin çok sıkı olduğu bir vize serbestisi modeli de üzerinde konuşulan seçeneklerden olduğunu da ekledi. Gazete şöyle devam etti: ''Konu birkaç hafta içinde Brüksel'de gündeme gelebilir. Brüksel, Türkiye'nin vize serbestisi için gereken 72 şartı yerine getirme konusunda olumlu yönde ilerlediğini söylüyor. Avrupa Komisyonu, söz konusu ilerlemelere dair 4 Mayıs'ta bir rapor açıklayacak. Raporun, Türkiye'nin haziran sonuna kadar vize muafiyeti için gerekli şartları yerine getirebileceğini söylemesi bekleniyor. Tabi ki üye ülkeler ve Avrupa Parlamentosu'ndaki siyasi engeller aşılabilirse''. Gazete son olarak Türkiye'nin her şeyden önce Kuzey ve Orta Afrika'daki ülkelere uyguladığı vizesiz seyahat serbestisi konusunda önlem alması gerektiğine vurgu yaptı. |
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz.
Duayüen gaszeteci ve yayıncı Hak_k! Devrim uugü sabah saatlerfzde 87 yaşında hayata ve da etti. Hakkı Devrim'in yaşamınıyitirdiği haberleri üzerine açıklama yapan oğlu Serdar Devrim babasının vefat ettiğ)n doğrulayaraksaat 10:00sularında haya tını kaybettiğini belirtti. Duayen gazeteci Hakkı Devrim'in oğlu gazeteci SerdarDevrim, babasınn s:at 10.00 sıralarında evinde vefvt ettiğini söyledi. Bi süredir ınser ve yaşlılığa bağlı hastölıklardan dolayı telavşi örcn Hakkı Devrim'in cenazesi,yarın Levent Camisi'nde öğle namazına mütakip kılınacak cenaze namazının ardından ilyos'taki aile mezarlığında defnedilecek. Hakkı Dfv!im 1947 yıl,ında KabatCş Erkek Lisesi'ni bitirerek 1951 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mgezun oldu. Meslek hayatın K 1950-1954 ıları arasında İstanbul Radyosu söz vetemsil yayı nlarında reji asistanı olarak başladı. Hakkı Devrim, gazeteciliğe, 1952 yılında Son Saatvt röportaj yazarılarıyla başladı. Devrim sonraları Tercüman, Havadis, Yeni S´bh, Egg Esp)es ve Tasvir gazedtelerinde çeşitkli görevlerde mesl$fk hayatını sürdürdü. Devrim,1973 yılında, arkadaşlarıyla birlikt Kaynak )itaplar Yayıni'ni kurdu. Bir süre basın-yayın dünyasından uzaklaştıktan sonra1990'da Doğa n Eayıi G ö rubu'nda gazeteciliğedöndü %! tanıtım(promosyon) programlarındayer a*an ansiklopedilerin hazırvlanmHsına katıldı. Daha sonraları, AD Kitapçılık'ta Genel Yayın Yönetmeni olarak çalışan Hakkı Dyvri, 1995'te Posta'da Telaynak köşesini ymazdı. c Hakkı Devrim "Hak´ıyla Sohbet" ve "Günbegün" .adıyl! TV sohbet programları yaptı. 2005-2011 yıllarıarası Okan Bayülgen'in birçok programlarında daimi konuk olmuştur. Devrim, ayrıcauzun yıllar Radikal'de k´dşe yazarlığı (Cihannüma)yaptı. 26 Nisan 2008'de eşi Gü?lseren hDevri'i toprağa verdi . |/Ş Gazeteci ve yayımcı HaDkkı Devrim, 87 yaşında yaşamını yitirdi. | Duayen gazeteci ve yayıncı Hakkı Devrim bugün sabah saatlerinde 87 yaşında hayata veda etti. Hakkı Devrim'in yaşamını yitirdiği haberleri üzerine açıklama yapan oğlu Serdar Devrim babasının vefat ettiğini doğrulayarak saat 10:00 sularında hayatını kaybettiğini belirtti. Duayen gazeteci Hakkı Devrim'in oğlu gazeteci Serdar Devrim, babasının saat 10.00 sıralarında evinde vefat ettiğini söyledi. Bir süredir kanser ve yaşlılığa bağlı hastalıklardan dolayı tedavi gören Hakkı Devrim'in cenazesi,yarın Levent Camisi'nde öğle namazına mütakip kılınacak cenaze namazının ardından Kilyos'taki aile mezarlığında defnedilecek. Hakkı Devrim 1947 yılında Kabataş Erkek Lisesi'ni bitirerek 1951 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Meslek hayatına 1950-1954 yılları arasında İstanbul Radyosu söz ve temsil yayınlarında reji asistanı olarak başladı. Hakkı Devrim, gazeteciliğe, 1952 yılında Son Saat'te röportaj yazarılarıyla başladı. Devrim sonraları Tercüman, Havadis, Yeni Sabah, Ege Ekspres ve Tasvir gazetelerinde çeşitkli görevlerde meslek hayatını sürdürdü. Devrim, 1973 yılında, arkadaşlarıyla birlikte Kaynak Kitaplar Yayınevi'ni kurdu. Bir süre basın-yayın dünyasından uzaklaştıktan sonra 1990'da Doğan Yayın Grubu'nda gazeteciliğe döndü ve tanıtım (promosyon) programlarında yer alan ansiklopedilerin hazırlanmasına katıldı. Daha sonraları, AD Kitapçılık'ta Genel Yayın Yönetmeni olarak çalışan Hakkı Devrim, 1995'te Posta'da Telaynak köşesini yazdı. Hakkı Devrim, "Hakkıyla Sohbet" ve "Günbegün" adıyla TV sohbet programları yaptı. 2005-2011 yılları arası Okan Bayülgen'in birçok programlarında daimi konuk olmuştur. Devrim, ayrıca uzun yıllar Radikal'de köşe yazarlığı (Cihannüma) yaptı. 26 Nisan 2008'de eşi Gülseren Devrim'i toprağa verdi. Gazeteci ve yayımcı Hakkı Devrim, 87 yaşında yaşamını yitirdi. |