prompt
stringlengths
135
251k
completion
stringlengths
1
248k
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Fenerbahçe, Süper Lig'in il haftasında Gazişehir Gaziantep'i 5-0 yenerek, 123 haftadır hasret kaldığı liderlik koltu ğuna otu rdu. Ülker Stadı'nda oynanan aşılanşmada iyi bir ooyun ortaya koyan Fenerbahçe, raki bini Victor Moses, Vedat Mur iç, Emre Belözoğlu, öa=il Dirar ve Ferdi Kadıoğlu'nun golleriyle 5-0 yendi. Bu sonuçla Süper Lig'de ilk haftadan liderlik koltuğuna oturan sarı-lacivertliler, büyük bir özlemi de gidermiş oldu. Fenerbahçe, son olarak2015-2016 sezonunun 13. o haftasında, 30 Kasım 2015’te Trabzonspor'u 2-0 /ener*ek liaerlik koltuğuna oturmuştu. Sarı-lacivertliler,aradan geçen yaklaşık 4 yıl ve 3.5 sezon son ra zirveye tekrar yerleşti. Fenerbahçe, Süper Lig'de 35 maç sonra ilk kez 5 gol birden attı. Geride kalan sezon rakip filelereen fazla 3 gol atan sarı-lacivertliler, 2016-2017 sezonu$ 33. haftasında Kardemir Karabükspor'u dUeplasmanda 7-0 yenmişti. Fenerbahçe, 35 maç sonra ligdehem ilkkez 5 gol attı gem de en farklı galibiyetini aldı. Fenerbahçe, seyikrcisi önüyne yaklaşık 3 yıl sonra bir lig maçında 5 farklı kaza ndı. Seyirisi önünde son olGarak 30 Ekim 2015'te Kardemir Karabükspor'u 5 farkla (5-0) ye Ğnn FBenebahçe, aradan geçen yaklaşık 3 yılın ardından taraftarına z farklı galibiyet yaşattı. Fenerbahçe, karşılaşmanınilk 23 dakikasında 3 penaltı ´\ kazandı. Hakem Arda Kardeşler, karşılaşmanın5'inci, 12'kci ve 23'üncü dakik£alarında sarı-lacivertli takım lehine beyaz nkkayı gösterdi. Maçın 3. pnnaltı kararını ise Arda Kardeşler, VuAR yardımıyla verdi. VAR'dan şene yaruDyla Morais 'in topa eliylemüdahale ettiği pozisyonuekrandan izleyen Arda Kardeşler,penaltı kararı g^ verdi. İlk M3 dakikada 3 penalt! kazanan Fenerbahçe, bunların ikisini gole çevirdi. Fenerbahçeli futbolcu Tolga Ciğerci, 4iz8 gün sonra sahalara döndü. Geçen sezon sakatlığı nedenyle hiç oynayamayan Tolga, son olarak G alatasaray'da forma giyerke ı)ş 18 Nisan 2018'dH resmi maça kup^da Akhisarspor karşısında çıkmıştı. Tolga,maçın 74. dakikasında Emre Belözoğlu{nun yerine oyuna Zirerek oumo hasretini dindirdi. Fenerbahçe'nin genç futbolcusu Ferdi k Kadıoğlu, bü{pr Lig'de forma şansı bulduğu igk mayçtğa golünü attı. Geçen sezon başı Fenerbahçe'ye tra*sfer olan v e sadece biE kezZiraat Türkiye Kupası'nda forma şansı bulan genç oyunccu, Süper Lcg'\deki kariyerine golle başladı. Maçın 77. dakikasında Victor Moses'ın yerine oyuna giren Ferdi, 88. dakikada takımının 5. golünü kaydetti. Emre Belözoğlu, Fenerbahçe'ye aHimn 542 gün esonra goll e dön|dü. c3 Mayıs 2015'ten sonrailk ke sarı-laciverti foĞmayı resmibir maçta 'gKiyn Emhre, 4. dakikada kö penaltıdan takımının 3.golünü attı. Ayrıca atıl an ikinci rgolün pasını veren ve takımına birde penaltı kazandıran Emre,performansıyla beğeni topladı. Fenerbahçe'nin 4. golü VAR uyarısıyla puh geçerli oldu. Moses'in pasındaNabil Dirar'ın att ığı gol, ofsayt gerekçsiyle önce iptal edildi. VAR incelemesi sonrası Moses'in ofsaytta olmadığı tespit edildi v gol geçerli sayıldı. Fenerbahçe'nin Nijeryalı kan t oyuncusu, karşılaşmada kullandığı iki penaltı vuruşudUan birini gole çevirirken, diğerini kaçırdı. Maçın 7. dakikasında kazanılan penaltıyı gole çeviren Moses'ın 1a dakikada kullandığı penaltıyı ise kale c# Günay G`veynç kurtardı.Fenerbahçeli taraftarlar, uzun birsüre sonra gelen farklı galibiyetin sev-inzini fzutbolcularl yaşadı. Oyuncuların sosyunma odasına gitmesine izin vermeyen ı tribüne çağıran taraftarlar, *liderliği tezahüratlarla kutladı. Fenerbahçe, Ülker Stadı'nda oynadığı son 1 3 üd maçını d kaybetmedi. Taraftarı önünde e# sgn 28 Ekim 2018de MKE Ankaragücü'ne kaybeden sarı-lacivertliler, Kadıköy'de son 13 karşılaşmada 8 galibiyet, 5 beraberlikaldı. Öte yandan Fenerbahçe, teknik direktörü Ersun Yanal yönetiminde Kadıky+je hiç ligmaçı Ik? kaybetmedi. Sarı-lacivertli eibi+n başında iki dönemde Kadıköy'de L 28 lig m aç ına çıkan Yanal, 21 galibiyet, 7 beraberlik yaşarken, L hiç yenilgi görmedi. Fenerbahçe, ligi n ilk haftasında seyircisi önünde oynadığı son 7 karşılaşmayı da kazandı.Kadıköy'deki açılış maçlarındaki son yenilgisi ni 2003-2004 sonunda İstanbulspo r karşısında 3-0'la alan sarı-lacivertliler, daha sonra 7 maçıda kazanmayı bildi.
Fenerbahçe, Süper Lig'in ilk haftasında Gazişehir Gaziantep'i 5-0 yenerek, 123 haftadır hasret kaldığı liderlik koltuğuna oturdu. Ülker Stadı'nda oynanan karşılaşmada iyi bir oyun ortaya koyan Fenerbahçe, rakibini Victor Moses, Vedat Muriç, Emre Belözoğlu, Nabil Dirar ve Ferdi Kadıoğlu'nun golleriyle 5-0 yendi. Bu sonuçla Süper Lig'de ilk haftadan liderlik koltuğuna oturan sarı-lacivertliler, büyük bir özlemi de gidermiş oldu. Fenerbahçe, son olarak 2015-2016 sezonunun 13. haftasında, 30 Kasım 2015’te Trabzonspor'u 2-0 yenerek liderlik koltuğuna oturmuştu. Sarı-lacivertliler, aradan geçen yaklaşık 4 yıl ve 3.5 sezon sonra zirveye tekrar yerleşti. Fenerbahçe, Süper Lig'de 35 maç sonra ilk kez 5 gol birden attı. Geride kalan sezon rakip filelere en fazla 3 gol atan sarı-lacivertliler, 2016-2017 sezonun 33. haftasında Kardemir Karabükspor'u deplasmanda 7-0 yenmişti. Fenerbahçe, 35 maç sonra ligde hem ilk kez 5 gol attı hem de en farklı galibiyetini aldı. Fenerbahçe, seyircisi önünde yaklaşık 3 yıl sonra bir lig maçında 5 farklı kazandı. Seyircisi önünde son olarak 30 Ekim 2015'te Kardemir Karabükspor'u 5 farkla (5-0) yenen Fenerbahçe, aradan geçen yaklaşık 3 yılın ardından taraftarına 5 farklı galibiyet yaşattı. Fenerbahçe, karşılaşmanın ilk 23 dakikasında 3 penaltı kazandı. Hakem Arda Kardeşler, karşılaşmanın 5'inci, 12'nci ve 23'üncü dakikalarında sarı-lacivertli takım lehine beyaz noktayı gösterdi. Maçın 3. penaltı kararını ise Arda Kardeşler, VAR yardımıyla verdi. VAR'dan gelen uyarıyla Morais'in topa eliyle müdahale ettiği pozisyonu ekrandan izleyen Arda Kardeşler, penaltı kararı verdi. İlk 23 dakikada 3 penaltı kazanan Fenerbahçe, bunların ikisini gole çevirdi. Fenerbahçeli futbolcu Tolga Ciğerci, 488 gün sonra sahalara döndü. Geçen sezon sakatlığı nedeniyle hiç oynayamayan Tolga, son olarak Galatasaray'da forma giyerken 18 Nisan 2018'de resmi maça kupada Akhisarspor karşısında çıkmıştı. Tolga, maçın 74. dakikasında Emre Belözoğlu'nun yerine oyuna girerek forma hasretini dindirdi. Fenerbahçe'nin genç futbolcusu Ferdi Kadıoğlu, Süper Lig'de forma şansı bulduğu ilk maçta golünü attı. Geçen sezon başı Fenerbahçe'ye transfer olan ve sadece bir kez Ziraat Türkiye Kupası'nda forma şansı bulan genç oyuncu, Süper Lig'deki kariyerine golle başladı. Maçın 77. dakikasında Victor Moses'ın yerine oyuna giren Ferdi, 88. dakikada takımının 5. golünü kaydetti. Emre Belözoğlu, Fenerbahçe'ye bin 542 gün sonra golle döndü. 30 Mayıs 2015'ten sonra ilk kez sarı-lacivertli formayı resmi bir maçta giyen Emre, 24. dakikada penaltıdan takımının 3. golünü attı. Ayrıca atılan ikinci golün pasını veren ve takımına bir de penaltı kazandıran Emre, performansıyla beğeni topladı. Fenerbahçe'nin 4. golü VAR uyarısıyla geçerli oldu. Moses'in pasında Nabil Dirar'ın attığı gol, ofsayt gerekçesiyle önce iptal edildi. VAR incelemesi sonrası Moses'in ofsaytta olmadığı tespit edildi ve gol geçerli sayıldı. Fenerbahçe'nin Nijeryalı kanat oyuncusu, karşılaşmada kullandığı iki penaltı vuruşundan birini gole çevirirken, diğerini kaçırdı. Maçın 7. dakikasında kazanılan penaltıyı gole çeviren Moses'ın 13. dakikada kullandığı penaltıyı ise kaleci Günay Güvenç kurtardı. Fenerbahçeli taraftarlar, uzun bir süre sonra gelen farklı galibiyetin sevincini futbolcularla yaşadı. Oyuncuların soyunma odasına gitmesine izin vermeyen ve tribüne çağıran taraftarlar, liderliği tezahüratlarla kutladı. Fenerbahçe, Ülker Stadı'nda oynadığı son 13 lig maçını da kaybetmedi. Taraftarı önünde en son 28 Ekim 2018'de MKE Ankaragücü'ne kaybeden sarı-lacivertliler, Kadıköy'de son 13 karşılaşmada 8 galibiyet, 5 beraberlik aldı. Öte yandan Fenerbahçe, teknik direktörü Ersun Yanal yönetiminde Kadıköy'de hiç lig maçı kaybetmedi. Sarı-lacivertli ekibin başında iki dönemde Kadıköy'de 28 lig maçına çıkan Yanal, 21 galibiyet, 7 beraberlik yaşarken, hiç yenilgi görmedi. Fenerbahçe, ligin ilk haftasında seyircisi önünde oynadığı son 7 karşılaşmayı da kazandı. Kadıköy'deki açılış maçlarındaki son yenilgisini 2003-2004 sezonunda İstanbulspor karşısında 3-0'la alan sarı-lacivertliler, daha sonra 7 maçı da kazanmayı bildi.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. BBC Çince servisinin haberine göre, mahkeme, tarafların konu üzerinde müzaker ettikten sonrda tekra da,van görülmesiüe karar verdi. bU Google, dava açıUldığını öğrendikten hemen sonra Mien'in kitabı "AsitEvi"ni yayından kaldırdı ve herhangi bir açıklamada bulunmadı. Çn Telif Hakları İzleme Ajansı'nın, geçen ay Google'a yaptığı baskının ardından, Google 20 bin Çincekitabı telif hakkı olmaksızın yayımladığını kabul etmişti. ÖtR yandanCCTV'nin (Çin Merkez Tel evizyonu) habeinde, ajans -*e müzakere ̈́as:asına h oturan Google'ın, telif hakJkı ödemeden yayımladıkları kitap ve yazarların listesini Çin'e sunduğu bildirildi. Müzakerelerin çıkmaza girdiğini belirten ml yetkililer, Google'ın,yaptığının teş)lif haklarıyasasını ihlal anlamına gelmediğini savunduğunu, ancak uzlaşma yanlısı olduğunu aktardı. Kıs a zamanda tekrac müzakere masasına oturacaklarını kaydeden yetkililer, sonucun Çiyd'deki dijital yayın endüstrisini büyük oranda etkileyeceğini söyledi. Go-gle, aynı nedenle Fransa'nın LaMartiniere fimasıyla karşı karşıya gelmiş ve mahkeme Google'ın 300 bin avro (~6l bin 314 TL) ödemesine karar ve rmişti.
BBC Çince servisinin haberine göre, mahkeme, tarafların konu üzerinde müzakere ettikten sonra tekrar davanın görülmesine karar verdi. Google, dava açıldığını öğrendikten hemen sonra Mien'in kitabı "Asit Evi"ni yayından kaldırdı ve herhangi bir açıklamada bulunmadı. Çin Telif Hakları İzleme Ajansı'nın, geçen ay Google'a yaptığı baskının ardından, Google 20 bin Çince kitabı telif hakkı olmaksızın yayımladığını kabul etmişti. Öte yandan CCTV'nin (Çin Merkez Televizyonu) haberinde, ajans ile müzakere masasına oturan Google'ın, telif hakkı ödemeden yayımladıkları kitap ve yazarların listesini Çin'e sunduğu bildirildi. Müzakerelerin çıkmaza girdiğini belirten yetkililer, Google'ın, yaptığının telif hakları yasasını ihlal anlamına gelmediğini savunduğunu, ancak uzlaşma yanlısı olduğunu aktardı. Kısa zamanda tekrar müzakere masasına oturacaklarını kaydeden yetkililer, sonucun Çin'deki dijital yayın endüstrisini büyük oranda etkileyeceğini söyledi. Google, aynı nedenle Fransa'nın La Martiniere firmasıyla karşı karşıya gelmiş ve mahkeme Google'ın 300 bin avro (651 bin 314 TL) ödemesine karar vermişti.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. haberlerini  üzerinden yorumlamasıyla tanınan uskt ekonomi yazar ı en ismi 'in Ayvalık ilçesine b*ğlı 'ndaki bir /sokyakta yaşatılacak. 'de de ekonomi yorumculuğu yapan Uras, 85 yaşındayken19 Ağustos 201! f tarihinde yaşamı\Mşnı yirmişti. 1933 yılında t Düzce’de doğanUras, Ankara Üniversitesi Siya sal Bilgiler Fakültesi'nden 1955 yılında mezun olduktan sonra aynı fakültede başladığı doktora çalı<masını İstanbul Üniversitesi İktisat üFakütesi'ne tamaSladı Doçentlik derecesini BoJöaziçi Üniversitesi'nde, rofesör̈́ük unvanını Marmara Ünyveşsitesi'nde alanUras, Marmara Üniversitesi İletişim Fakült]esi'nde 2000 yılıua kadar iktisat dersi $ verdi. Uras, Devlet Planlama Teşkilatı’nda uzman olarak görevliyken 1968 yılında Türkçe ve İngilizce olarak yayımlanam Türkiye İktisat Gazetesi’ndeköşe yazısı yazmaya başladı. Çeşitligazetelerde köşe yazarlığı da yapan }#g Uras, 1998 yılından bu yana Milliyet ve Dünya glzetelerinde ekonomi konularında köşe yazarlığı yapyıyoırvu.
haberlerini  üzerinden yorumlamasıyla tanınan usta ekonomi yazarı ’ın ismi 'in Ayvalık ilçesine bağlı 'ndaki bir sokakta yaşatılacak. 'de de ekonomi yorumculuğu yapan Uras, 85 yaşındayken 19 Ağustos 2018 tarihinde yaşamını yirmişti. 1933 yılında Düzce’de doğan Uras, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden 1955 yılında mezun olduktan sonra aynı fakültede başladığı doktora çalışmasını İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde tamamladı. Doçentlik derecesini Boğaziçi Üniversitesi'nde, profesörlük unvanını Marmara Üniversitesi'nde alan Uras, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde 2000 yılına kadar iktisat dersi verdi. Uras, Devlet Planlama Teşkilatı’nda uzman olarak görevliyken 1968 yılında Türkçe ve İngilizce olarak yayımlanan Türkiye İktisat Gazetesi’nde köşe yazısı yazmaya başladı. Çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı da yapan Uras, 1998 yılından bu yana Milliyet ve Dünya gazetelerinde ekonomi konularında köşe yazarlığı yapıyordu.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Satün:’ün halklaörtı, |bY bu kadar net görüntülenmemişti. Film yapımcısı Stephen van Vuuren, NASA’dac aldgğı yüz lerce fotoğrafı özelbir teknikle bir araya getirerek, 4K çözünürlükte benzeri olm[ayan bir belgesel hazırladı. ‘In Saturn’s Rings’ (Satürn’ü n Halkalarında) adını taşıyan belgesel, “2.75D” (2.75boyutlu) fotoğrafik ‘flythrough’ (kameranın bir gör üntüde belli bir rotada hızla ilerlemesi) teknolojisiyle çekildi. Film ~ yapımcılarının hiçbir CGI (bilgisayar tabanlı grafik efektleri)veya görsel efektler kullanılüvdığını belirtirken, oldukça etkileyici görüntülerünlü ü_ sanatçıları Ferry v Corsten, William O rbit ve Samuel Barber’in müzikleriyle bir araya rj getirildi. IMAX sinemalarda, müzel erde, gökevlOri o 4K dijital sinemalarda gösterilecek olaD “Satürn’ün Halkalarında”, gelecek yıl gösterime girecek. Mathab+e’ın verdiği bölgiye göre, belgesel de/v ekranlar v e konser seviyes ineki çevresel ses düzeniyle 6K ;L çözünürlükte Obie gösterilecek. Satürn’ün Halkalarında belgeselinin web sayfasını ziyareE etmek için . Avrupa zza Ajansı’nın (ESA)Huygens keşif aracıyla Ekim 1997’de at eşlenen Cassini, SaAün sistemini inceleme görevini 2008’detamamladı. Arından 2010’a kadar Cassini Ekinoks Görevi’ni yürüten uzay arac, Cassini Gündn$ümü Görevi’ nin EyNl 2017’ye öadai sürdürecek. Satürn’ün 'omlu okyanuslara sahip Titan dlı uydusuna14 Ocak 2005’te in yapanHuygens ise insanlığın bir sonraki evlerinden {: biri olabileceği düşünü h uydu hakkında biraok önemli bil gielde edilmesini sağladı. Cassini, üzerindeki `2 gözlem ve analiz aracıyla, Satürn sistemine ulaĞştığı 2004’ten bu ÜÜ yana gnr!ütü ve verm göndermeye de vam ediyor.
Satürn’ün halkaları, hiç bu kadar net görüntülenmemişti. Film yapımcısı Stephen van Vuuren, NASA’dan aldığı yüzlerce fotoğrafı özel bir teknikle bir araya getirerek, 4K çözünürlükte benzeri olmayan bir belgesel hazırladı. ‘In Saturn’s Rings’ (Satürn’ün Halkalarında) adını taşıyan belgesel, “2.75D” (2.75 boyutlu) fotoğrafik ‘flythrough’ (kameranın bir görüntüde belli bir rotada hızla ilerlemesi) teknolojisiyle çekildi. Film yapımcılarının hiçbir CGI (bilgisayar tabanlı grafik efektleri) veya görsel efektler kullanılmadığını belirtirken, oldukça etkileyici görüntüler ünlü sanatçıları Ferry Corsten, William Orbit ve Samuel Barber’in müzikleriyle bir araya getirildi. IMAX sinemalarda, müzelerde, gökevleri ve 4K dijital sinemalarda gösterilecek olan “Satürn’ün Halkalarında”, gelecek yıl gösterime girecek. Mashable’ın verdiği bilgiye göre, belgesel dev ekranlar ve konser seviyesindeki çevresel ses düzeniyle 6K çözünürlükte bile gösterilecek. Satürn’ün Halkalarında belgeselinin web sayfasını ziyaret etmek için . Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) Huygens keşif aracıyla Ekim 1997’de ateşlenen Cassini, Satürn sistemini inceleme görevini 2008’de tamamladı. Ardından 2010’a kadar Cassini Ekinoks Görevi’ni yürüten uzay aracı, Cassini Gündönümü Görevi’nin Eylül 2017’ye kadar sürdürecek. Satürn’ün donmu okyanuslara sahip Titan adlı uydusuna 14 Ocak 2005’te iniş yapan Huygens ise insanlığın bir sonraki evlerinden biri olabileceği düşünülen uydu hakkında birçok önemli bilgi elde edilmesini sağladı. Cassini, üzerindeki 12 gözlem ve analiz aracıyla, Satürn sistemine ulaştığı 2004’ten bu yana görüntü ve veri göndermeye devam ediyor.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. 2yaşındayken öbreğinin birini kaybeden, diğerE de yüz£de {f 27 çalışan Sait Yıldırım, yaklaşık 7 ıı diyaliz tedavisi gördü. Haftaza kez diyalize giren Yıldırım'a ağabeyi böbreğini bağışlamak istedi. Gerekli tvtkiköerin ard ından Yıldırım'a ağabeyinden alınan bö-rek nakledildi. Sait Yılırım, çok mutlu olduğunu belirtti. Ağabeyinin ÖMM de s.ağlığgnın iyi olduğunu vurgulayan Yıldırım, "Gerçekten güzel bai- duygu. Çok zor rr süreçti ama Üb şükürler olsun artık geçti" ifa%delerini kullandı. İbrahim Yıldırım da organ bağışının yaygınlaşması gerektiğini I vurguladı. Orgn bağışıylapek ço zişinin sağlığınakavuştuğunu ataan Yıldırım, şunları kaydetti: "Kardeşimin artıfk diyalize girmey)ceğini bilme ve sağlığına tekzar kavuşmuş olmasını görmek rr beni ço mutlu ediyor. Herkse çokteşekkür ederim. Ayrıca büt.{n herkesi organ bağışı yapmay da vet ediyor um. (ayat kurtarmak çokgüzel bir duygu."
2 yaşındayken böbreğinin birini kaybeden, diğeri de yüzde 27 çalışan Sait Yıldırım, yaklaşık 7 yıl diyaliz tedavisi gördü. Haftada 3 kez diyalize giren Yıldırım'a ağabeyi böbreğini bağışlamak istedi. Gerekli tetkiklerin ardından Yıldırım'a ağabeyinden alınan böbrek nakledildi. Sait Yıldırım, çok mutlu olduğunu belirtti. Ağabeyinin de sağlığının iyi olduğunu vurgulayan Yıldırım, "Gerçekten güzel bir duygu. Çok zor bir süreçti ama şükürler olsun artık geçti" ifadelerini kullandı. İbrahim Yıldırım da organ bağışının yaygınlaşması gerektiğini vurguladı. Organ bağışıyla pek çok kişinin sağlığına kavuştuğunu aktaran Yıldırım, şunları kaydetti: "Kardeşimin artık diyalize girmeyeceğini bilmek ve sağlığına tekrar kavuşmuş olmasını görmek beni çok mutlu ediyor. Herkese çok teşekkür ederim. Ayrıca bütün herkesi organ bağışı yapmaya davet ediyorum. Hayat kurtarmak çok güzel bir duygu."
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Enerjive Tabii Kaynakla} Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Marmara Bövgessi'nin kuzeyinde yaşanan yoğun sr yağışı vre fırtına sebebiyle Anadolu'dan gelen ve İ tjnbul^u besl*ien yedi farklı enerji ilretğm hattının tamamında, Sakarya Bölgesi'ndekopmalar yaşandığı ve kesiInti meydana g geldiği ifade edildi. Anadolu’dan gelen enerji hatlarındki kesinti sebebiyle İstanbul’a, Çanakkale Boği deniz altında geçBn iletim hattı v.e Trakya enerji iletim _dattındn lektlzk sağlandığı belirtilen açıklamada, kopmanın meydana tj geldiği bölelerdeki aşırı yoğun ka?r y ağışı ve sisin, çalışmaları olumsuz etkilediği aktar ıldı.  Açıklamada, "Kesinti den, konutlardaki vatandaşlarımızın enaz derecede etkilenmesini sağalamak için, ğ demir çelik SaEbrikalarına, çimento fabrikalarına ve organ]izm sFanayi bölgelerine enerji verilmememektedir. Yapılan yoğun çalışmala r neticesinde 21.50 N itibarıyla İstanbul'un taamına elektrik verilmiştir." denildi.  ğkH Olumsuz hjva koşullarının neden oldu ğu kopmalarn tamiratı ce arızaların Smamen gideürilmes için hava şartlarının el verdiği ölçüde oğun çaba harcandığı ifade edilen açıklamada, g}ece boyu yarın tüm ekiplerin, hatların tamiri ve arızaları n giderlmesi için çalışmalarını aralıksı z sürdüreceği belirtildi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Marmara Bölgesi'nin kuzeyinde yaşanan yoğun kar yağışı ve fırtına sebebiyle Anadolu'dan gelen ve İstanbul'u besleyen yedi farklı enerji iletim hattının tamamında, Sakarya Bölgesi'nde kopmalar yaşandığı ve kesinti meydana geldiği ifade edildi. Anadolu’dan gelen enerji hatlarındaki kesinti sebebiyle İstanbul’a, Çanakkale Boğazı deniz altında geçen iletim hattı ve Trakya enerji iletim hattından elektrik sağlandığı belirtilen açıklamada, kopmanın meydana geldiği bölgelerdeki aşırı yoğun kar yağışı ve sisin, çalışmaları olumsuz etkilediği aktarıldı.  Açıklamada, "Kesintiden, konutlardaki vatandaşlarımızın en az derecede etkilenmesini sağlamak için, demir çelik fabrikalarına, çimento fabrikalarına ve organize sanayi bölgelerine enerji verilmememektedir. Yapılan yoğun çalışmalar neticesinde 21.50 itibarıyla İstanbul'un tamamına elektrik verilmiştir." denildi.  Olumsuz hava koşullarının neden olduğu kopmaların tamiratı ve arızaların tamamen giderilmesi için hava şartlarının el verdiği ölçüde yoğun çaba harcandığı ifade edilen açıklamada, gece boyu ve yarın tüm ekiplerin, hatların tamiri ve arızaların giderilmesi için çalışmalarını aralıksız sürdüreceği belirtildi.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Dünya Saati 2011’de sürdürülebilir bir geecek için dünyanın dört bir yanından milyonlarca uhnsan ışıklarını £i saatliğine kapatacak. T.C. Ulaştırma Bakanlığı’nın desteğiyle Boğaziçi Köpr üsü bu sene de ışıkları kapatılacak sembolik yapığar arasında yerini al&yoMr. 2007 yılında Avustralya’da başlayan ve 2008’de küresel bir harekete dönüşen Dünya S aati (Earth Hour), 2010 yılında bir rekora imza attı ve dbnfa çapında yürütülen e nbüyük kampanya lyduĞ. Milyonlarca insanındestek verdiği kampanyada ışıklar bugüne ek “küresel ısınmayla mücadele içi : kapatılıyordu. Kampanya kapsamında 2010 yılında Yoğa[içi Köprüsü’nün yanı szıra 250 k urum, 7 belediye, İstanbul Valiliği binlerce hane kampanyaya destek verdgiı  Bu sene kampanya değişime ayak uyduruyor Tv kampanya katılımcılarından gezegenimizin ıj geleceğine olan bağlılıklarını gösjterme için şı 26 Mar Cumartesi g ünü 20:30-21:30 saa tleri arasında ışıklarını bir saatliğine kapatmasını talep eiyo&. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) G:neul Müdürü +e& Tolga Baştak “Doğal kaynaklar üzerinde yarattığımız baskı yani ekolojik ayak izimiz, gezegenimizin biyolojik kap asitesini yüzde 50 aştı. Bu artışın en büyük bölümünü karbon emisyonlarımız oluşturuyor. Bu durum çağımızın en büyük hdidi olan iklim değiişikl'ğiyle sonuçlanıyor. Bu şekilde devam edersek tüketimimizi karşılamak için 2030 yılında ÜĞ iki, 2050 yılında 2.8 gezegene ihtiyAacımız olacak. Dünya Saati kampanyası ile bu yıl katılımcılarımızdanışıklarını ı~ kapattıkları bir saatin ötesine geçe rek gezegenimizdeki yaşamın ö sürekliliği için günlükhayatta alabilecekleri önlemleridüşünmelerini istiyoruz.” dedi. WWF-Türkiye gezegenimizin geleceğine olan bağlılığını göstermk isteyen kişi ve kurumları 26 Mvart Cumart#si gün ü gerçekleştirilecek olan iv Dünya Saati (Earth Hour) kampanya sına katılmaya davet ediyor. Kampaya katılım formu Te Jyrıntılı bigi   adresinde yer alıyor.
Dünya Saati 2011’de sürdürülebilir bir gelecek için dünyanın dört bir yanından milyonlarca insan ışıklarını bir saatliğine kapatacak. T.C. Ulaştırma Bakanlığı’nın desteğiyle Boğaziçi Köprüsü bu sene de ışıkları kapatılacak sembolik yapılar arasında yerini alıyor. 2007 yılında Avustralya’da başlayan ve 2008’de küresel bir harekete dönüşen Dünya Saati (Earth Hour), 2010 yılında bir rekora imza attı ve dünya çapında yürütülen en büyük kampanya oldu. Milyonlarca insanın destek verdiği kampanyada ışıklar bugüne dek “küresel ısınmayla mücadele için” kapatılıyordu. Kampanya kapsamında 2010 yılında Boğaziçi Köprüsü’nün yanı sıra 250 kurum, 7 belediye, İstanbul Valiliği ve binlerce hane kampanyaya destek verdi.  Bu sene kampanya değişime ayak uyduruyor ve kampanya katılımcılarından gezegenimizin geleceğine olan bağlılıklarını göstermek için 26 Mart Cumartesi günü 20:30-21:30 saatleri arasında ışıklarını bir saatliğine kapatmasını talep ediyor. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Genel Müdürü Tolga Baştak “Doğal kaynaklar üzerinde yarattığımız baskı yani ekolojik ayak izimiz, gezegenimizin biyolojik kapasitesini yüzde 50 aştı. Bu artışın en büyük bölümünü karbon emisyonlarımız oluşturuyor. Bu durum çağımızın en büyük tehdidi olan iklim değişikliğiyle sonuçlanıyor. Bu şekilde devam edersek tüketimimizi karşılamak için 2030 yılında iki, 2050 yılında 2.8 gezegene ihtiyacımız olacak. Dünya Saati kampanyası ile bu yıl katılımcılarımızdan ışıklarını kapattıkları bir saatin ötesine geçerek gezegenimizdeki yaşamın sürekliliği için günlük hayatta alabilecekleri önlemleri düşünmelerini istiyoruz.” dedi. WWF-Türkiye gezegenimizin geleceğine olan bağlılığını göstermek isteyen kişi ve kurumları 26 Mart Cumartesi günü gerçekleştirilecek olan Dünya Saati (Earth Hour) kampanyasına katılmaya davet ediyor. Kampanya katılım formu ve ayrıntılı bilgi   adresinde yer alıyor.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Ferzan Özpetek'in Napoli'nin ünlhü San Carlo Tiyatrosu'nda yöneteceği La Traviata operasının iki ) başrol oyuncusu Carmen Giannattasio ve SapInir cü Pirgu, provalar sırasında sor uları yanıtladı. ''La Diva Turca'' denildiğinde akla g?lfn dünyaca ünlü opera sanatçısı Leyla a Gencer'in bir dönemöğrencisi olan ve kariyeri f[Z açısından oşa çok şey borçlu {ld/ğunu sölHyen İtalyan soprano Giannattasio, ır "Hayatımda 2 Türk old u. Biri LeylaGencer, biriise FPeerzSn aÖzpetek. Şunu söylemeliyim ki, sizin bize benzeyen yanınız ço k. Çok tutkulusunuz, sıcak u kanlısınız, büyük i=Ür mizacınız var. Bunun n$eden belki de heriki ülke deAkdeniz ülkesi. BizlerAkdeniz kültürünün halklarıyız. Sıcağız" dedi. Giannattasio, Gencer il e olan bir diyaloğunu ise devismin ta klidiniyaparak anlattı: "Leyla Gencer, kendi ih| çık ışını burada yaptı, şu anda bu lunduğumuz yerde. Ben onunhoşuna gitmeyenbir şey yaptığımda, he,men bana, 'Ama nasıl olur, sen banaNapolili olduğunu söylüyorsu n ama ben yana göre daha Napo liliyim. Çünkü ben Napolili Türküm' diyordu. ha/klıydı. Bfüyük bir mizacı vŞrdı, aynı biz ´~ Napoliler, Campanialılargibi." ´\ Ferzan Özpetek'e ilişkinise İtalyan sanatçı, "Ferzan ile ilk buluşmamız )ö´ ilk görüş%te aşk gibi gerçekleşti. Çalışmalarıma başladıktan kısa bir süre sonra 'Sizin dilinizde aşk ım nasıl deniyor' diye +orum. Çünkü sen +rC benim aşkım gibisin dedim. O da 'Aşkım, aşk' dedi. Ben de Ferzan'ı aşkım diye çağırmaya başladım" ded i. Napoli Sı CarJo Tiyatrosu'nun 5 A ralık'tayapacağı sezon ılışı için hazı rlıklarını aralıksız şekilde, yoğun tempoda sürdürdüklherini kaydeden Giannattasio, "Ferzanile çok yoğunçalışıyoruz. Onun!a y;g çalışırken yoğun bir konsantrasyon ve disiplin gerekiyor.Örneğin, provalarımız yeni bitti ama ben halen makya içindeyim k:nlar içindeydinm. Çok heyecanlı, bununla birlikte zok da. O sinemadan gelen bir yönetmen, daha önce La Traviata'da denenmeyen şeyleri yaptırıyor. Çok yoğunbir şekilde odaklanarak buna hazırlanmam lazım, aksi takdirde ağlayacağım" dyee konu ştu. Leyla Gencer'den büyük minnetle söz eden pD̈́ İtalyan sanatçı, "Çünkü b en <kariyevimi ona borçluyum. Yetenek avc)z gibi beni keşfeden odur. Eğer Leyla'yı tanımamış olsaydım, n kaörşıa çıkmasaydı, belkibugün burada Ferzan ile de çalışmıyor olacaktım" ue+d.. Giannattasio,ilk başlardaoperanın dev ismiyl£ yıldızının barışık olmadığını itiraf eNdrek "Bz onunla beraber * Scala'da çalıştık. Biz birbirimizi hem seviyorduk hem de nefret ediyorduk. Çok sert ve bir o kadar da zahmeli £bir hocaydı. Örneğin, benim tam odaklanamadığım y ada yorgun olduğum günlerde b!le, o hep benden verebileceğimin Hfö maksimumunu isterdi"dedi. Scala'da, Gencer ile çalıştıkları dönemde kavgalı olduklarını sbelirten Giannattasio, GOcer ile arışmal´arını şöyle anlattı: vO benimle, ben de onunla konuşmuyordum. İk i divaydık. Obüyük divaydı, ben ise küçük divaydım. Sonra bir uün Paris'te katıldığım bir yarışmada o da jüri üyesiydi :&/ ve b ]z tu?alette karşılaştık. Kendisini selamladım. 'Sen kimin' diye sk/[du. Ben, Cmarm dedim. 'Siyah saçlarınla seni tanıyamadım. Bu saçlarınla tynı bir kargaŞya benziyorsun. Ne yapıyorsun burada' dedi. Ben de yarışma için geldiğimi söyAeyice 'Seni göndereceğim' dedi. Pek ces/re verici bir konuşma değildi. İyi ilişkilerimiz yoktu o zaman. Benden Bellini'nin Pirata'sı nı söylememi isteıi ama beni dRinbememek içineline bir gazete aldı. Bu tavb^na çok kızdım ama t l üm gücümle şarkımı söyledim. Provaların sonunda karşılaştığımızdanasıldı diye sordum. O da bana 'Şunu söylemeliyim ki,çok ifi söyledin' dedi. Bu gerçekten çok t= garipti. Ben d yarışmayı kazandım." Bu yarışman ın ödül töreninde Gencer'in kendisine cana yakın bir şeklde yaklaşara k, kendisinin yeteneğini anlayamadığı için özür E!G dilediğini aktaran Giannattasio, "Ben de on)dan özür dileyerek, kendisi/in benim gözümde çok sğd daha büyüdüğünü söy ledim. Çünkü o Ley}a Gencer,ben ise hiçkimseyim. Hiçbir , şey de söylemeyebilirdi bana. O insanlığını, büyüklüğünü gösterdi. Olağanüstü bir kadındı" dedi. Gencer ile sonradan Rfk yakınlaştıklarını dile getijroe Giannattasio, Gencer'in ölümünden önce teulefonÖr konuştuklarını söyledi. Giannattasio,"Ben o sı{Oa La Bohem'i söylemek için ŞiSli'deydi. O ~ıralard onun durumu daoldukça ağırdı, her üÜ acıyordu durum u nasıl diye. Ogün de aradım. Benle konuştuktan kosa bir gü*re sonraöldü. Beni çok etkiledi. Beklemiyordum. Halen eksikliğini hissediyorum. Özlüyorum. O çok büyük biriydi. Kimizaman, kendimi iyihissetmediğim anlarda, yukarı bakıyorum .%L 'Hadi Leyla benimle birlikt U sahneye gel' diyorum. 'Blana yardım et , yardımına ihtiyacım va\r_ diyorum, ke ndimi vy rahatlatmak için ifadelerini kulltndı. Leyla Gencer'in kznisini İi/tanbul'da keIkdi adına }:t düzenlenen şan yarış)asına davet ettiğini ancak o yıl büyük Marmara depremi nedeniylebu yarışmanın iptal edildiğini ve bu ne}enl Türkiye'ye hiç gidemediğini anlatan İtalyan soprano, Türkiye'yi çok mer ak ettiğini sözlerine ekledi. Bir diğer başrol oyuncusu Arnavuttenor Saimir Pirgu da 'Türu yönetmene övgülerde bulunarak, "Ben u oyuna ve bu role San Carlo Tiyatarosu ve Ferzan tarafından seçildm. Ferzan ile çalışıyor olmak benim için büyük bir zevk, bunu söylemeliyim. Ferzan hakikaten çok özel biri. Sadece başarılı bir yönetmen değil, aynı zamandamüthiş bir iPsan, bir arkadaş. Bizimişimizde bu normal değil. Çok g(#üze!l yankılanan, hoş bir ortam var burada. Harika bir ortam var ve ben bundan dolayıçok mutluyum" diye konuştu. L\a Trav iata'da canlandırdığı Alfredo ile Saimir arasında benzerlik ya da farklılıkların ne olduğu sorusuna Pi rgu, "Saimir ile Alfredo arasında pek çok fark var. Bu gen ci oynarken , çoU oşuma gidıen şey /n'un sırılsıklam ğ{ aşık oluşu. Aşık oduğunumda, normalde yapmayacağınız şeyleri yaarsanızŞ Old ukça aria söylenen bir rol. Elim Cıl den gelenin en iyisini verebileceğimi düşünüyorum" yanıtını verdi. Türkiye'ye dair neler bildiğine yönelik bir s\´ruy da Saimir Pirgu, "Arnavutum Üemeyi biliyorum. Çünkü ben bir Arnavutum. Çok güzel. Hadi bakalım. Baklava. Kadayıf. İstanbul'da, İzmir'de bulundum. Az ço tanıyorum.Türkiye gerçekten çok hoşuma giden biryer" ifadelerini kullandı. Tenor, sözlerii "Ferzan çok güzel" ifadesiyle tamamladı. Özpetkp gerek sinemagerekse opera olsu~n projelerind e oyuncularına ir hatıra bırakmanın adeti olduğunu söyledi. Kasım ayı başından beri San Carlo Tiyarosu'nda çalışmalarını günde 5-6 saaolik provjlarla sürdüren Özpetek, provalardaki disiplinli ve titiz çalışmasının yanı sra oyuncularla kurduğu E sıcak diyalogla dikkati çekiyor. Provalba, sırasında kimi zaman agerekli gördüğü noktalardaoyunu durdurarak müdahalelerini yapan başarılı yönetmen, kimi zaman ]zprotvası devam etmekte olan bir sahn$en_n içi ne girerek, oyunculara '{eP tek neler istediğini ve nasılyapmaları gerektiğini izah ediyor. Özpetek, opera çalışmalarında Türkiye'ye özgüunsurları sahnelere yerleştirmeyi sevdiğin i belirtti. Floransa'da 2; yılının N isan ayındasahnelediği ,i operasında, Adıyaman'ın cGb Kahta İlçesi'ndeki Nemrut Dağı'nda buoluda ve MÖ 62. yılında yapılan he ykel başlarına yer veren Özpetek, La TraviataÖ'da ise Osmanlı kıyafetleri, fles, lokum ve bazı dekorlardaki hilal başık}ala Türk havasını estirecek. 53 yaşındak i yönetmen, La Traviata'da Türk etkisini göstermek Pçin Fransız romancı Marcel Proust'bn ''Kayıp Zamanın İzinde'' isimli ünlüromanındaki orya ntalizm ögelerinden yararlağacağĞnı belirtmişti. Özpetek, La Traviat a'nın provaları esnasında kendisinin b ir adetini dN paylaşarak, "Yaptığım her işin sonunda oyunculara bir atıra bırakmak, hediye etmek gibi bir r itkelim var. Bütün filmler imin sonunda yapmışımdır. Bu operada da var. Geçen mer Aid'da üzeri pırlantvalı bir yıldız hediye etmişti m. B u sefer de mücevherci arkadaşım yü ük yap tı. Yüzüğün üstkısmında, bir ay ve yıldı var:Türk Bayrağı. Onu i k i sopranomuz; Carmen Giannattasio se Cinzia Forte'ye hediye edeceğim" diye konuştu. Yüzüklerin Sğ yanı sıra eserin içinde Türkiye ile ilgili bir s ürügöndermede buGlunduğucnu ifade edenFerzan Özpetek,"Dekorların üstünde hilal var, onlar daha da b eljSirgin hale getirilecık. Kıy afetlyerde Osmanlı'ya gönderme var. Korolubir sahnede bazı figüranlarda fe s var. Hoşuma gidyor bunları koymak" dedi. Na poli ran Carlo Tiyatrosu'nda 5 Aralık Çarşamba akşamı prömiyeri yapılacak La Traviata'ın, sanat yönetmenliğini, The Aviator (2005), Sweeney Todd (2008) ve Hugo Cabret (2012) gibi başyapıtlarla 3 kez Oscar ödülünü kazanan Dante Ferretti üstlenirken, kostümleri\i ise Özpetek'in son 4 filmindeki kostüm direktörü Alessşndro La i yaptı. Eserin orkestra şefliğini, İtalyanlarınson dönemde yıldızı parlayan şefi Michele Mariotti yapacak . Özpetek'in La Traviata'sında başrol soprano olarak, bir dönem Leyla Gencer'in de öğrencisi olan İtalyanların başarı / lı sopranosu Carmen Giannattasio, baş>ol tenor olarak i>e Arnavutluk'un sanat dünyasına kazandırdığı genç tenor 'Saimir Pirgu £ol alacakj.
Ferzan Özpetek'in Napoli'nin ünlü San Carlo Tiyatrosu'nda yöneteceği La Traviata operasının iki başrol oyuncusu Carmen Giannattasio ve Saimir Pirgu, provalar sırasında soruları yanıtladı. ''La Diva Turca'' denildiğinde akla gelen dünyaca ünlü opera sanatçısı Leyla Gencer'in bir dönem öğrencisi olan ve kariyeri açısından ona çok şey borçlu olduğunu söyleyen İtalyan soprano Giannattasio, "Hayatımda 2 Türk oldu. Biri Leyla Gencer, biri ise Ferzan Özpetek. Şunu söylemeliyim ki, sizin bize benzeyen yanınız çok. Çok tutkulusunuz, sıcak kanlısınız, büyük bir mizacınız var. Bunun nedeni belki de her iki ülke de Akdeniz ülkesi. Bizler Akdeniz kültürünün halklarıyız. Sıcağız" dedi. Giannattasio, Gencer ile olan bir diyaloğunu ise dev ismin taklidini yaparak anlattı: "Leyla Gencer, kendi ilk çıkışını burada yaptı, şu anda bulunduğumuz yerde. Ben onun hoşuna gitmeyen bir şey yaptığımda, hemen bana, 'Ama nasıl olur, sen bana Napolili olduğunu söylüyorsun ama ben sana göre daha Napoliliyim. Çünkü ben Napolili Türküm' diyordu. O haklıydı. Büyük bir mizacı vardı, aynı biz Napoliler, Campanialılar gibi." Ferzan Özpetek'e ilişkin ise İtalyan sanatçı, "Ferzan ile ilk buluşmamız ilk görüşte aşk gibi gerçekleşti. Çalışmalarıma başladıktan kısa bir süre sonra 'Sizin dilinizde aşkım nasıl deniyor' diye sordum. Çünkü sen benim aşkım gibisin dedim. O da 'Aşkım, aşkım' dedi. Ben de Ferzan'ı aşkım diye çağırmaya başladım" dedi. Napoli San Carlo Tiyatrosu'nun 5 Aralık'ta yapacağı sezon açılışı için hazırlıklarını aralıksız şekilde, yoğun tempoda sürdürdüklerini kaydeden Giannattasio, "Ferzan ile çok yoğun çalışıyoruz. Onunla çalışırken yoğun bir konsantrasyon ve disiplin gerekiyor. Örneğin, provalarımız yeni bitti ama ben halen makyaj içindeydim, kanlar içindeydim. Çok heyecanlı, bununla birlikte zor da. O sinemadan gelen bir yönetmen, daha önce La Traviata'da denenmeyen şeyleri yaptırıyor. Çok yoğun bir şekilde odaklanarak buna hazırlanmam lazım, aksi takdirde ağlayacağım" diye konuştu. Leyla Gencer'den büyük minnetle söz eden İtalyan sanatçı, "Çünkü ben kariyerimi ona borçluyum. Yetenek avcısı gibi beni keşfeden odur. Eğer Leyla'yı tanımamış olsaydım, o karşıma çıkmasaydı, belki bugün burada Ferzan ile de çalışmıyor olacaktım" dedi. Giannattasio, ilk başlarda operanın dev ismiyle yıldızının barışık olmadığını itiraf ederek, "Biz onunla beraber La Scala'da çalıştık. Biz birbirimizi hem seviyorduk hem de nefret ediyorduk. Çok sert ve bir o kadar da zahmetli bir hocaydı. Örneğin, benim tam odaklanamadığım ya da yorgun olduğum günlerde bile, o hep benden verebileceğimin maksimumunu isterdi" dedi. Scala'da, Gencer ile çalıştıkları dönemde kavgalı olduklarını belirten Giannattasio, Gencer ile barışmalarını şöyle anlattı: "O benimle, ben de onunla konuşmuyordum. İki divaydık. O büyük divaydı, ben ise küçük divaydım. Sonra bir gün Paris'te katıldığım bir yarışmada o da jüri üyesiydi ve biz tuvalette karşılaştık. Kendisini selamladım. 'Sen kimsin' diye sordu. Ben, Carmen dedim. 'Siyah saçlarınla seni tanıyamadım. Bu saçlarınla aynı bir kargaya benziyorsun. Ne yapıyorsun burada' dedi. Ben de yarışma için geldiğimi söyleyince 'Seni göndereceğim' dedi. Pek cesaret verici bir konuşma değildi. İyi ilişkilerimiz yoktu o zaman. Benden Bellini'nin Pirata'sını söylememi istedi ama beni dinlememek için eline bir gazete aldı. Bu tavrına çok kızdım ama tüm gücümle şarkımı söyledim. Provaların sonunda karşılaştığımızda nasıldı diye sordum. O da bana 'Şunu söylemeliyim ki, çok iyi söyledin' dedi. Bu gerçekten çok garipti. Ben o yarışmayı kazandım." Bu yarışmanın ödül töreninde Gencer'in kendisine cana yakın bir şekilde yaklaşarak, kendisinin yeteneğini anlayamadığı için özür dilediğini aktaran Giannattasio, "Ben de ondan özür dileyerek, kendisinin benim gözümde çok daha büyüdüğünü söyledim. Çünkü o Leyla Gencer, ben ise hiç kimseyim. Hiçbir şey de söylemeyebilirdi bana. O insanlığını, büyüklüğünü gösterdi. Olağanüstü bir kadındı" dedi. Gencer ile sonradan çok yakınlaştıklarını dile getiren Giannattasio, Gencer'in ölümünden önce telefonda konuştuklarını söyledi. Giannattasio, "Ben o sırada La Bohem'i söylemek için Şili'deydim. O sıralarda onun durumu da oldukça ağırdı, her gün arıyordum durumu nasıl diye. O gün de aradım. Benle konuştuktan kısa bir süre sonra öldü. Beni çok etkiledi. Beklemiyordum. Halen eksikliğini hissediyorum. Özlüyorum. O çok büyük biriydi. Kimi zaman, kendimi iyi hissetmediğim anlarda, yukarı bakıyorum ve 'Hadi Leyla benimle birlikte sahneye gel' diyorum. 'Bana yardım et, yardımına ihtiyacım var' diyorum, kendimi rahatlatmak için" ifadelerini kullandı. Leyla Gencer'in kendisini İstanbul'da kendi adına düzenlenen şan yarışmasına davet ettiğini ancak o yıl büyük Marmara depremi nedeniyle bu yarışmanın iptal edildiğini ve bu nedenle Türkiye'ye hiç gidemediğini anlatan İtalyan soprano, Türkiye'yi çok merak ettiğini sözlerine ekledi. Bir diğer başrol oyuncusu Arnavut tenor Saimir Pirgu da Türk yönetmene övgülerde bulunarak, "Ben bu oyuna ve bu role San Carlo Tiyatrosu ve Ferzan tarafından seçildim. Ferzan ile çalışıyor olmak benim için büyük bir zevk, bunu söylemeliyim. Ferzan hakikaten çok özel biri. Sadece başarılı bir yönetmen değil, aynı zamanda müthiş bir insan, bir arkadaş. Bizim işimizde bu normal değil. Çok güzel yankılanan, hoş bir ortam var burada. Harika bir ortam var ve ben bundan dolayı çok mutluyum" diye konuştu. La Traviata'da canlandırdığı Alfredo ile Saimir arasında benzerlik ya da farklılıkların ne olduğu sorusuna Pirgu, "Saimir ile Alfredo arasında pek çok fark var. Bu genci oynarken en çok hoşuma giden şey onun sırılsıklam aşık oluşu. Aşık olduğunuzda, normalde yapmayacağınız şeyleri yaparsanız. Oldukça aria söylenen bir rol. Elimden gelenin en iyisini verebileceğimi düşünüyorum" yanıtını verdi. Türkiye'ye dair neler bildiğine yönelik bir soruya da Saimir Pirgu, "Arnavutum demeyi biliyorum. Çünkü ben bir Arnavutum. Çok güzel. Hadi bakalım. Baklava. Kadayıf. İstanbul'da, İzmir'de bulundum. Az çok tanıyorum. Türkiye gerçekten çok hoşuma giden bir yer" ifadelerini kullandı. Tenor, sözlerini "Ferzan çok güzel" ifadesiyle tamamladı. Özpetek, gerek sinema gerekse opera olsun projelerinde oyuncularına bir hatıra bırakmanın adeti olduğunu söyledi. Kasım ayı başından beri San Carlo Tiyarosu'nda çalışmalarını günde 5-6 saatlik provalarla sürdüren Özpetek, provalardaki disiplinli ve titiz çalışmasının yanı sıra oyuncularla kurduğu sıcak diyalogla dikkati çekiyor. Provalar sırasında kimi zaman gerekli gördüğü noktalarda oyunu durdurarak müdahalelerini yapan başarılı yönetmen, kimi zaman da provası devam etmekte olan bir sahnenin içine girerek, oyunculara tek tek neler istediğini ve nasıl yapmaları gerektiğini izah ediyor. Özpetek, opera çalışmalarında Türkiye'ye özgü unsurları sahnelere yerleştirmeyi sevdiğini belirtti. Floransa'da 2011 yılının Nisan ayında sahnelediği Aida operasında, Adıyaman'ın Kahta İlçesi'ndeki Nemrut Dağı'nda bulunan ve MÖ 62. yılında yapılan heykel başlarına yer veren Özpetek, La Traviata'da ise Osmanlı kıyafetleri, fes, lokum ve bazı dekorlardaki hilal başlıklarla Türk havasını estirecek. 53 yaşındaki yönetmen, La Traviata'da Türk etkisini göstermek için Fransız romancı Marcel Proust'un ''Kayıp Zamanın İzinde'' isimli ünlü romanındaki oryantalizm ögelerinden yararlanacağını belirtmişti. Özpetek, La Traviata'nın provaları esnasında kendisinin bir adetini de paylaşarak, "Yaptığım her işin sonunda oyunculara bir hatıra bırakmak, hediye etmek gibi bir ritüelim var. Bütün filmlerimin sonunda yapmışımdır. Bu operada da var. Geçen sefer Aida'da üzeri pırlantalı bir yıldız hediye etmiştim. Bu sefer de mücevherci arkadaşım yüzük yaptı. Yüzüğün üst kısmında, bir ay ve yıldız var: Türk Bayrağı. Onu iki sopranomuz; Carmen Giannattasio ve Cinzia Forte'ye hediye edeceğim" diye konuştu. Yüzüklerin yanı sıra eserin içinde Türkiye ile ilgili bir sürü göndermede bulunduğunu ifade eden Ferzan Özpetek, "Dekorların üstünde hilal var, onlar daha da belirgin hale getirilecek. Kıyafetlerde Osmanlı'ya gönderme var. Korolu bir sahnede bazı figüranlarda fes var. Hoşuma gidiyor bunları koymak" dedi. Napoli San Carlo Tiyatrosu'nda 5 Aralık Çarşamba akşamı prömiyeri yapılacak La Traviata'nın, sanat yönetmenliğini, The Aviator (2005), Sweeney Todd (2008) ve Hugo Cabret (2012) gibi başyapıtlarla 3 kez Oscar ödülünü kazanan Dante Ferretti üstlenirken, kostümlerini ise Özpetek'in son 4 filmindeki kostüm direktörü Alessandro Lai yaptı. Eserin orkestra şefliğini, İtalyanların son dönemde yıldızı parlayan şefi Michele Mariotti yapacak. Özpetek'in La Traviata'sında başrol soprano olarak, bir dönem Leyla Gencer'in de öğrencisi olan İtalyanların başarılı sopranosu Carmen Giannattasio, başrol tenor olarak ise Arnavutluk'un sanat dünyasına kazandırdığı genç tenor Saimir Pirgu rol alacak.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. vNorma$l yollardan bebek sa:höi olamayanlar, tüp Yö bebek tedavisinin son seçenekolduğunu düşünülebiliyor. Anc ak ne başlamadan önce, çok yaygın v e sıklıkla gözlemlenen olası kısırlık nedenlerini araştırmak gereki)or Üreme Sağığı ve Tüp Bebek Uzmanı kadınlarda görülen gkısırlığa ilişkin şaşırtıcı ve kimi zaman gözden kaçabilen 5 nTedegCi m$s ve yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor: Polikistik over sendromu (PCOS), adet sikluslarında düzensizliğe erkeklik hormonlarının artmasına neden o~ul|r. PCOS kadınların yaklaşık yüzde 1 il& 15’inde görülmektedir. Kadınlard a yumurtlamayı eşngelleyen et yaygın nedenlerden biridir. Buna ek olarak, fazla kilolu, obez ka da çok z ayıf olema ve tiroidbezlerindeki dengesizlik de yumurtlamayı etkileyebilir. Sağlıklı ve ideal kiloda olmak doğurganlığı artırır. Bazı tarama ve testlerle + polikistik o ğ ver sŞendromu gPbzi dbbi sorunların olup olmadığının kontrol edilmesinde fayda var. Yumurtlayamadığınızı biliyorsanız, hekiminizle konuşup, sizin için en ideal olabileceküreme tedavisine yönlendirmesini iNsteyebilirsiniz. Beir kadın, belli bir sayıda yumur´a ile doğar. oncak, yıllargeçtikçe sağlıklı yumurtasayısı azalır. 3 0 yaşında sağl ıklı bi´ kadının hamile k´a oranı yüzde 20’lerdedir. Erken yaşta görülen erken yaş menopozda ise ilk belirtiadet gğ düzensizliğidir. Yumurtaları nızın sağlıklı kalması için IA ilk y apmanızgereken kilo vermek ve eğer sigaraiçiyorsanız ; hemen bırakmak. Eğer, gebe kalmaya çalışıyorsanız ve sağlıklı yumurta sayınız yeterli değilsoe hekiminizle görüşüpsizin $çn en Ne= uygun tedaviyiseçebilirsiniz. Bu noktada bir an önce tedaviye başlamak gerekir.Endometriozis hastalığı, halk aras ında çikolata kisti diye de bilinir. Kapdının her ay düzenli adet olmasını sağlayJn rahim içi zar dousun(n (endometrium) rah im sçi dışında, tüplerde,yumurtalıklarda ve/veya karın içi zarında yerleşmesiyle karakterize bir hastalıktır. şHr adet döneminde bu rahim dışı bölgelerde kanamalar olabilir. Bunun sonucunda tüplerde, karın zarın dAa yapışıklıklar, yumurtalıklarda kist oluşabilir. Üreme çağındaki kadınlarda sıklıkla görülür. Sancılı ve ağır kanamalı adet dönemlerine neden olur. Kadınlarda görülen kısırlık nedenlerinin yüzde 15 – 20’si en dometriozis nedeninden kaynaklanır. B; Gebe ka,manın nünde ciddi bir tehdit olarak görülen endometriozise zaman katybetmeden müdahale yapılması gerekir. İlerlemiş vakalarda IVF gerekebilir. Fallop tüplerinin kapalı ya da hasarlıolması kısırlık nedeünlerinin % 5-10’unu olu`şturur. Tüple>in tıkanıklığına, daha önce g!eçiırilmiş bir ameliyat, endometriozis (yani çikolata kistleri) ya da cinsel yolla bulaşan $Co bazı hastalıklar neden olabilir. Öncelikle tüplrüiF açrk lmadıınd,n *emikn mak gerekir.Tüplerde tıkanıklıkolması P|' durumunda sperm hücresinin yumurta hücresine ulaşıp onu dölleme şansı olmadığından, tüp bbek tedyvisi ge£rIekir. Üreme roblemle/oinin en a z yarısı erkek kısırlığından kaynaklanıyor. Özellikle deği şen çevresel faktörl er, yaşam ve beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler erkekkısırlığının giderek artmasına neden oluyor. Eğer eşiniz a!şırı kilolu ve si gara içiyorsa hamile kalmanızı büyük oraĞdV engelliyor demektir. \o İlk yapılması gereken kilo vermek ve sigarayı bırakma olmalı. Ardından, eşinizin bir h}eLki[me görünüp, sperm sayımı yaptıJrmsı gerekir.
Normal yollardan bebek sahibi olamayanlar, tüp bebek tedavisinin son seçenek olduğunu düşünülebiliyor. Ancak ne başlamadan önce, çok yaygın ve sıklıkla gözlemlenen olası kısırlık nedenlerini araştırmak gerekiyor. Üreme Sağlığı ve Tüp Bebek Uzmanı kadınlarda görülen kısırlığa ilişkin şaşırtıcı ve kimi zaman gözden kaçabilen 5 nedeni ve yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor: Polikistik over sendromu (PCOS), adet sikluslarında düzensizliğe ve erkeklik hormonlarının artmasına neden olur. PCOS kadınların yaklaşık yüzde 10 ile 15’inde görülmektedir. Kadınlarda yumurtlamayı engelleyen en yaygın nedenlerden biridir. Buna ek olarak, fazla kilolu, obez ya da çok zayıf olmak ve tiroid bezlerindeki dengesizlik de yumurtlamayı etkileyebilir. Sağlıklı ve ideal kiloda olmak doğurganlığı artırır. Bazı tarama ve testlerle polikistik over sendromu gibi tıbbi sorunların olup olmadığının kontrol edilmesinde fayda var. Yumurtlayamadığınızı biliyorsanız, hekiminizle konuşup, sizin için en ideal olabilecek üreme tedavisine yönlendirmesini isteyebilirsiniz. Bir kadın, belli bir sayıda yumurta ile doğar. Ancak, yıllar geçtikçe sağlıklı yumurta sayısı azalır. 30 yaşında sağlıklı bir kadının hamile kalma oranı yüzde 20’lerdedir. Erken yaşta görülen erken yaş menopozda ise ilk belirti adet düzensizliğidir. Yumurtalarınızın sağlıklı kalması için ilk yapmanız gereken kilo vermek ve eğer sigara içiyorsanız hemen bırakmak. Eğer, gebe kalmaya çalışıyorsanız ve sağlıklı yumurta sayınız yeterli değilse hekiminizle görüşüp sizin için en uygun tedaviyi seçebilirsiniz. Bu noktada bir an önce tedaviye başlamak gerekir. Endometriozis hastalığı, halk arasında çikolata kisti diye de bilinir. Kadının her ay düzenli adet olmasını sağlayan rahim içi zar dokusunun (endometrium) rahim içi dışında, tüplerde, yumurtalıklarda ve/veya karın içi zarında yerleşmesiyle karakterize bir hastalıktır. Her adet döneminde bu rahim dışı bölgelerde kanamalar olabilir. Bunun sonucunda tüplerde, karın zarında yapışıklıklar, yumurtalıklarda kist oluşabilir. Üreme çağındaki kadınlarda sıklıkla görülür. Sancılı ve ağır kanamalı adet dönemlerine neden olur. Kadınlarda görülen kısırlık nedenlerinin yüzde 15 – 20’si endometriozis nedeninden kaynaklanır. Gebe kalmanın önünde ciddi bir tehdit olarak görülen endometriozise zaman kaybetmeden müdahale yapılması gerekir. İlerlemiş vakalarda IVF gerekebilir. Fallop tüplerinin kapalı ya da hasarlı olması kısırlık nedenlerinin % 5-10’unu oluşturur. Tüplerin tıkanıklığına, daha önce geçirilmiş bir ameliyat, endometriozis (yani çikolata kistleri) ya da cinsel yolla bulaşan bazı hastalıklar neden olabilir. Öncelikle tüplerin açık olmadığından emin olmak gerekir. Tüplerde tıkanıklık olması durumunda sperm hücresinin yumurta hücresine ulaşıp onu dölleme şansı olmadığından, tüp bebek tedavisi gerekir. Üreme problemlerinin en az yarısı erkek kısırlığından kaynaklanıyor. Özellikle değişen çevresel faktörler, yaşam ve beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler erkek kısırlığının giderek artmasına neden oluyor. Eğer eşiniz aşırı kilolu ve sigara içiyorsa hamile kalmanızı büyük oranda engelliyor demektir. İlk yapılması gereken kilo vermek ve sigarayı bırakmak olmalı. Ardından, eşinizin bir hekime görünüp, sperm sayımı yaptırması gerekir.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Siyasi partilerin aday listeleriniYüksek Seçem Kurulu'nateslim etmesi için verilen süre bugün doldu.Başbakan Ahmet Davutoğlu, sosyal paylaş ım sitesi Twitte'dan yayınladığ ımesajında, partisinin milletvekili adaylistesiyle ulIgili çalışmaların tamamlandığını duyurdu. Barbakan Davutoğlu, mesajında, "Uzun bir mesai sonunda milletvekili aday Üistemvzgi hazırlgdık. Ülkemiz_~ hayırlı olscun. Allah yolumuzu açı< etsin" ifadesini kullandı. Davutoğlu Twitter hesabından, AK P%a£tP Genel Merkezi'nde yapılan Üst Knomisyın çalışmalarına katılanpartinin üst düzeyyöneticileriyle çektirdiğifotoğrafı da pa ylaştı.
Siyasi partilerin aday listelerini Yüksek Seçem Kurulu'na teslim etmesi için verilen süre bugün doldu. Başbakan Ahmet Davutoğlu, sosyal paylaşım sitesi Twitter'dan yayınladığı mesajında, partisinin milletvekili aday listesiyle ilgili çalışmaların tamamlandığını duyurdu. Başbakan Davutoğlu, mesajında, "Uzun bir mesai sonunda milletvekili aday listemizi hazırladık. Ülkemize hayırlı olsun. Allah yolumuzu açık etsin" ifadesini kullandı. Davutoğlu Twitter hesabından, AK Parti Genel Merkezi'nde yapılan Üst Komisyon çalışmalarına katılan partinin üst düzey yöneticileriyle çektirdiği fotoğrafı da paylaştı.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. , ülkedeki kültür merkezlerininŞiilik propagahdası yaptıklarını -g iddia ederek kapatılmalarına karar mverdi. Kültür mekezleri ve İran Kültür Ateşesi için 72 sart süre verildi. Sudan hükümeti, $ülkedekji İran kültür merkezlerinin Şiilik propagandası yaptıkları gerekçesiyle 72 saat içinde kapatılmaları için talimat verdi. Sudan resm haber ajansı SUNA'nın abvrine gDre$ Sudan Dışişleri Bakan sözcüsü Yusuf el-Kardofani, lk]ede faaliyet gösteren İran kültür merkezlerinin faaliyet alanlarının dışına çıkıtığfnı savundu. Kardofani, Sudan'ın kültüren güvenliğine zarar verildiğinive bumerkezlerin artık birer tehdit ofisi haline geldiğini iddia etti. Açıklamada, merez£erin kapatılmakararının yanı sıra Hartum'daki Kültür Ataşesi i)le merkezl!rde çalışan diplomatlara da ülkeyi terk etmeleri için 72 saat süre vkP verildiği belirtil _di. İslam ı[h Akademisi ve birço k İslami grup uaJn hükümetinin aldığı kararı mJemnun<kla karşıladıklarını bildirdi. Sudan'ın bu h amleyle Körfez ülkeleriyle ilişkilerini yeniden dü]eltmey:i hedeflediği belirtiliyor. O Fyl ilgii İran resmi makamarIından henüz bir açıklam Y yapılmadı.
, ülkedeki kültür merkezlerinin Şiilik propagandası yaptıklarını iddia ederek kapatılmalarına karar verdi. Kültür merkezleri ve İran Kültür Ateşesi için 72 saat süre verildi. Sudan hükümeti, ülkedeki İran kültür merkezlerinin Şiilik propagandası yaptıkları gerekçesiyle 72 saat içinde kapatılmaları için talimat verdi. Sudan resmi haber ajansı SUNA'nın haberine göre, Sudan Dışişleri Bakan sözcüsü Yusuf el-Kardofani, ülkede faaliyet gösteren İran kültür merkezlerinin faaliyet alanlarının dışına çıktığını savundu. Kardofani, Sudan'ın kültürel güvenliğine zarar verildiğini ve bu merkezlerin artık birer tehdit ofisi haline geldiğini iddia etti. Açıklamada, merkezlerin kapatılma kararının yanı sıra Hartum'daki Kültür Ataşesi ile merkezlerde çalışan diplomatlara da ülkeyi terk etmeleri için 72 saat süre verildiği belirtildi. İslam Fıkıh Akademisi ve birçok İslami grup Sudan hükümetinin aldığı kararı memnunlukla karşıladıklarını bildirdi. Sudan'ın bu hamleyle Körfez ülkeleriyle ilişkilerini yeniden düzeltmeyi hedeflediği belirtiliyor. Olayla ilgili İran resmi makamlarından henüz bir açıklama yapılmadı.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. AtatürkÜniversitesi ile Turkcell Global Bilgi ve Turkcell Akaşemi arasında çağrı v merkezi hizmetleriön lisans programı iş birliği protokolü imzalandı.  Turkcell Global B ijgi İnsan Kaynaklarından Sorumlu Genel Müdür Yardıfmcısı Ersin A ydın, imza töreninde övpt,ğı konuşmada, sektöre l uygulamalarla ilgili ders materyallerinin tasarlanması ve e-öb|renme bileşenlerinin hazırlanması konusunda üniversiteye destek vereckleriki sö yledi.  Çahğrı merkezi sektörünün Tüvrkiye'de çok genç bir sektör olmasına rağmen hızla büyüdüğünü ve bugün Ğ4 bin kişiye istihdam sağladığını Lta belirten Aydiınf, JF 2013 yılında ise 65 b in kişinin sektörde istihdam oOF edileceğinin öngörüldüğüne işaret ede´k, ''Dolayısıyla, sektörde kalifia( eleman ihtiyacı büyük. Bu iş birliği gençlere iş imkatnı verirken, yetiştirdiği kalifye elemanlarla s ektörün ihtiyacını da karşılayacak. İki yıl :sonra programın il-k me:z[nlarını verecek olmasının heyecanını şimdiden yaşıyoruz'' dedi.  Programa, 2011-2012 öğretim yılında, h00 öğrenci alınacak.
Atatürk Üniversitesi ile Turkcell Global Bilgi ve Turkcell Akademi arasında çağrı merkezi hizmetleri ön lisans programı iş birliği protokolü imzalandı.  Turkcell Global Bilgi İnsan Kaynaklarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ersin Aydın, imza töreninde yaptığı konuşmada, sektörel uygulamalarla ilgili ders materyallerinin tasarlanması ve e-öğrenme bileşenlerinin hazırlanması konusunda üniversiteye destek vereceklerini söyledi.  Çağrı merkezi sektörünün Türkiye'de çok genç bir sektör olmasına rağmen hızla büyüdüğünü ve bugün 40 bin kişiye istihdam sağladığını belirten Aydın, 2013 yılında ise 65 bin kişinin sektörde istihdam edileceğinin öngörüldüğüne işaret ederek, ''Dolayısıyla, sektörde kalifiye eleman ihtiyacı büyük. Bu iş birliği gençlere iş imkanı verirken, yetiştirdiği kalifiye elemanlarla sektörün ihtiyacını da karşılayacak. İki yıl sonra programın ilk mezunlarını verecek olmasının heyecanını şimdiden yaşıyoruz'' dedi.  Programa, 2011-2012 öğretim yılında, 500 öğrenci alınacak.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Sahte p+n olarak ''askerliğe elverişsiz raporu'' hazırladıkları iddia edilen bir suç öegütüne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında Askeri Hakim Albay Ahme Erdem Beş iktaş'taki İstanbul Adliyesi’ne g eldi. Albay Erıem, Cumhuriyet Savcsı Hik&es Usta mC tarafından ''şüpheli'' sıfatıyla sofglanıyo(r.  Albay Ahmet Erden’in yanında avukatı g^ da b£lun`yoc.
Sahte olarak ''askerliğe elverişsiz raporu'' hazırladıkları iddia edilen bir suç örgütüne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında Askeri Hakim Albay Ahmet Erdem Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi’ne geldi. Albay Erdem, Cumhuriyet Savcısı Hikmet Usta tarafından ''şüpheli'' sıfatıyla sorgulanıyor.  Albay Ahmet Erden’in yanında avukatı da bulunuyor.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. YÖK'ün 30 Kasım2011 tarihinde yapılanGenel Kurul toplantısında Selçuk Üniversitesi'n sFt e bağlı MeramTıp Fakültesi, Ahmet Keleşoğ lu Eğitim Fakültesi ve İlahia# F*kültesi'nin Konya Üğniversites'ne bağl:nması konusunda oy çokluğu ile tavsiye kararı alındı. KararMilli Eğitim Bakanı Öme _) r Diner tarafındandaonandı. Bakanlığınaldığı karar =t ardından Selçuk Üniversitesi'nen ayrılmaı so> kond!s AS olan 3 üsniversited eği gören öğrencive öğretim üyelerinden Bluşan yaklaşık 500 kişi bugün Ahmet K{le~şoğlu EğiştiKm yÖ Fakültesi'nde kararı protesto etti. Ellerinde 'Üniversitemiz evimiz', %%- 'Selçuk mnimversitesi birmarkadır', ´y 'Bizi üni versiteLizden ayırmayın', 'Bölünmeye hayır' yYazhklı dövizler bulunan öğrencier, 'Selçuk'a gelk, Se,lçuk ile gideriz', 'Bölünmeye hayır', 'Türküm, mutluyum Selçukluyum'diye slgaO attı. DHA'da i}yer alan habere göre; Selçuk Üniversitesi M=akmne Mühendisliği Bölümü Başka nı Prof. Dr. Mehmet FatiK Botsalı,alınan kararın Selçuk Üniversitesi :gibi köklü zbir üiversiteye ciddğ zar ar vereceğini belirttive şunları öl söyledi: "Hiçbir fizibilite ve planlama çalışması yapılmadan Selçuk Üniversitesi'nin lkomoğtifi khnumundaki 3 fakültenin, Konya Üniversitesi'ne $ö aktarılması kararı onaylanmamalıdır. Adı geçen veSelçuk Üniversitesi'nin efn köklü ve e n büyük 3 fakültesinin üniversiteden koparılmaya çalışılması, fakültelere hem de Sllçuk Üniversitesi'ne ciddi zararlar verecektir. S´lçk Üniversitesi uluslararası yayın indeksinde Türkiye sıralamasında 8'in ci sıradadı&. Bu sır>lamaya en b üyfzt katkı sağlayan Meram Tıp Fakültesi, Ahimet KeleşoğluEğitim Fa_ülütesi ve İla hiyat Fakültesi'ninKonya Üniversitesi'ne bağla(masyla Türkiye sıralamasında oldukça gerileyecektir. Dolayısıyladünya üniversiteleri arasında ilk 500'e g irme hedefinde olan Selçuk Ünivers itesi b hedefd!nden 10-15 !yıl griye gidecektir.'' Konuşmanın ardınd anyine sKlogağn atan öğrenciler ve öğr´?im &ye*eri sessizce dağıtldı. 1975 yılında kurulan SelçukÜniversitesi'nde yaklaşık 78 bin öğrenci eğitim görü*ken, yaklaşık 5 bin ak ademisyen görev yapıyor. Üniversite'nin bünyesinde 2 fakülte, 2 tşp fakültesi hastanesi, 23 <slek Yüksek Okulu, 7 ükek Okul, 5 Enstitü bulunuyor. Konya Üniversitesi'ne bağlanması planlanan ~ fakültede yaklaşık 14 binöğrenci .: eğitim gör ürken 1r0o0 öğet! elemanı da görev yapıyor. 3 Fakültenin Konya Üniversitesi'ne bağ&anması kararının ise Bakanlar Kurulu tarafından verileceği belErtildi.
YÖK'ün 30 Kasım 2011 tarihinde yapılan Genel Kurul toplantısında Selçuk Üniversitesi'ne bağlı Meram Tıp Fakültesi, Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi ve İlahiyat Fakültesi'nin Konya Üniversitesi'ne bağlanması konusunda oy çokluğu ile tavsiye kararı alındı. Karar Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafındanda onandı. Bakanlığın aldığı karar ardından Selçuk Üniversitesi'nden ayrılması söz konusu olan 3 üniversitede eğitim gören öğrenci ve öğretim üyelerinden oluşan yaklaşık 500 kişi bugün Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi'nde kararı protesto etti. Ellerinde 'Üniversitemiz evimiz', 'Selçuk Üniversitesi bir markadır', 'Bizi üniversitemizden ayırmayın', 'Bölünmeye hayır' yazılı dövizler bulunan öğrenciler, 'Selçuk'a geldik, Selçuk ile gideriz', 'Bölünmeye hayır', 'Türküm, mutluyum Selçukluyum' diye slogan attı. DHA'da yer alan habere göre; Selçuk Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Fatih Botsalı, alınan kararın Selçuk Üniversitesi gibi köklü bir üniversiteye ciddi zarar vereceğini belirtti ve şunları söyledi: "Hiçbir fizibilite ve planlama çalışması yapılmadan Selçuk Üniversitesi'nin lokomotifi konumundaki 3 fakültenin, Konya Üniversitesi'ne aktarılması kararı onaylanmamalıdır. Adı geçen ve Selçuk Üniversitesi'nin en köklü ve en büyük 3 fakültesinin üniversiteden koparılmaya çalışılması, fakültelere hem de Selçuk Üniversitesi'ne ciddi zararlar verecektir. Selçuk Üniversitesi uluslararası yayın indeksinde Türkiye sıralamasında 8'inci sıradadır. Bu sıralamaya en büyük katkı sağlayan Meram Tıp Fakültesi, Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi ve İlahiyat Fakültesi'nin Konya Üniversitesi'ne bağlanmasıyla Türkiye sıralamasında oldukça gerileyecektir. Dolayısıyla dünya üniversiteleri arasında ilk 500'e girme hedefinde olan Selçuk Üniversitesi bu hedefinden 10-15 yıl geriye gidecektir.'' Konuşmanın ardından yine slogan atan öğrenciler ve öğretim üyeleri sessizce dağıtldı.  1975 yılında kurulan Selçuk Üniversitesi'nde yaklaşık 78 bin öğrenci eğitim görürken, yaklaşık 5 bin akademisyen görev yapıyor. Üniversite'nin bünyesinde 23 fakülte, 2 tıp fakültesi hastanesi, 23 Meslek Yüksek Okulu, 7 Yüksek Okul, 5 Enstitü bulunuyor. Konya Üniversitesi'ne bağlanması planlanan 3 fakültede yaklaşık 14 bin öğrenci eğitim görürken 1000 öğretim elemanı da görev yapıyor. 3 Fakültenin Konya Üniversitesi'ne bağlanması kararının ise Bakanlar Kurulu tarafından verileceği belirtildi.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, 4'üncü çocuk sevinci yaşadı. ABdoğan, erk ek çocuk sa hibioldu. Yaşadığı çocuk sev incinisosyal paylaşım siteö TwittedakÖ hesabından paylaşan Akdoğan, "Allah'a hamdolsun, oğlumuz ÖHmer Yusuf dünyaya gelmişir, hayır duada bulunan tüm dostlarımıza teşekkürederim" ifadesini kullandı . Yalçın Akdoğanrşn Y{Ü oğlu Öm/ıhr Yusuf Akdoğan'ın Ankara'da hayata geldiğive sağlığının iyi olduğu öğrenildi.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, 4'üncü çocuk sevinci yaşadı. Akdoğan, erkek çocuk sahibi oldu. Yaşadığı çocuk sevincini sosyal paylaşım sitesi Twitter'daki hesabından paylaşan Akdoğan, "Allah'a hamdolsun, oğlumuz Ömer Yusuf dünyaya gelmiştir, hayır duada bulunan tüm dostlarımıza teşekkür ederim" ifadesini kullandı. Yalçın Akdoğan'ın oğlu Ömer Yusuf Akdoğan'ın Ankara'da hayata geldiği ve sağlığının iyi olduğu öğrenildi.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Konut satışları Kasım'da arttı ancak kedili satışlar düşüş kaydetti.Türkiye :?ş genelinde Ağout satışla+l Kası m ayında birönceki yılın aynı ayına göre yüzde 2,1 oranında artarak 106 008 oldu. Konut satışlarında, İstanbul 20 in 082 konuh satışı ile en yüksek paya (yüzde 18,9)sahip oldu. Satış sayılarına a&[ göre İstanbul’u, 11 bi n 368 konut satışı (yüzde 10,7) ile Ankara, 6 bin iH% 522 konu! satışı (yüzde 6,2) ile İzmir izledi. Konut satışsayısının düşük olduğu iller sırasıyla 7 konut ile Hakkari,12 konut ile Ağrdahan ve 47 konut il e Şırnak odu. Türkiye genelinde ipotekli kon ut satışları birönceki yılın aynı ayına göreyüzde 22,7 oranında azalış göstererek 28 bin 5|+3 oldu. Tplam konut satışları i çinde ipotekli satışların payı yüzde ğ6,9 olarak gerçekl%eşti. İpotekli satış?larda İstanbul 6 bin 459 konut satışı ve yüzde 22,6 pay ile ilk sırayı aldı. Toplam ;onut satışlüarı içerisinde ipotekli satış payının en yüksek olduğu ip yüzde 33,8 ile Bartın oldu. Türkiye genelinde ilk defa satılankonut sayısı bir ö nceki yılın aynıayına gö r-e yüzde 5,9 artarak 0 bin 976 oldu. oplam konut a( satışları içinde ilk satışın p ayı yüzde v48L,1 olarak belirlendi. Türkiye geüeliTnde ikinci l konut satışları bir önceki yılın aynı ayı nagöre yaüzde 1,1 azalış göstererek 55 bin 32 ]kldu. Yabancılara yapılan konut satışları bir önceki yılın ayn ı ayına }şC göre y üzde 25,6 artara, 2 bin 119 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında, 'ğc Kasım |015’EtV ilksırayı 703 konut saışı il e İsta nbul aelds. İstanbul'u sırasıyla 539 konut satışı ile Antalya, 149 konutsatışı #;ile Bursa, 138 konut saŞışı il e Yalova, 87 konut satığşı ile Sakarya ve 80 konutsatışı E/l' yiÜ Ankara zledi.
Konut satışları Kasım'da arttı ancak kredili satışlar düşüş kaydetti. Türkiye genelinde konut satışları Kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2,1 oranında artarak 106 008 oldu. Konut satışlarında, İstanbul 20 bin 082 konut satışı ile en yüksek paya (yüzde 18,9) sahip oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u, 11 bin 368 konut satışı (yüzde 10,7) ile Ankara, 6 bin 522 konut satışı (yüzde 6,2) ile İzmir izledi. Konut satış sayısının düşük olduğu iller sırasıyla 7 konut ile Hakkari, 12 konut ile Ardahan ve 47 konut ile Şırnak oldu. Türkiye genelinde ipotekli konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 22,7 oranında azalış göstererek 28 bin 553 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 26,9 olarak gerçekleşti. İpotekli satışlarda İstanbul 6 bin 459 konut satışı ve yüzde 22,6 pay ile ilk sırayı aldı. Toplam konut satışları içerisinde ipotekli satış payının en yüksek olduğu il yüzde 33,8 ile Bartın oldu. Türkiye genelinde ilk defa satılan konut sayısı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 5,9 artarak 50 bin 976 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk satışın payı yüzde 48,1 olarak belirlendi. Türkiye genelinde ikinci el konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 1,1 azalış göstererek 55 bin 32 oldu. Yabancılara yapılan konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 25,6 artarak 2 bin 119 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında, Kasım 2015’te ilk sırayı 703 konut satışı ile İstanbul aldı. İstanbul'u sırasıyla 539 konut satışı ile Antalya, 149 konut satışı ile Bursa, 138 konut satışı ile Yalova, 87 konut satışı ile Sakarya ve 80 konut satışı ile Ankara izledi.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Hikâyesi olmayan ödam diye tanımlanan, dün İstanbul’u ;peşine takan Ekrem mamoğlu’yduk Bu tasviraslında ülkenin zavallı siyasi atm osfeüinğ mahkûmyehti de gösteriyordu. Abişöyle zulüm göreceksin, hapishane falan, badirelerden kur tulacaksın,mağdur olacaksın ve bu hikâye seni tepelere taşır. Yoksa sıradan bir insansın, hele İstanbul Büyükşehir’e aday gösterilmen yanlışın da yanlışıdır.. uazorın hikâyesinde çok yanlış var: Birincisi Ekrjem Bey’in thnikâyksi var. El/n önemlisi iddası Mar, arkasında #^HP örgüt yöneticiliği ve Beylikdüzü’nu +?i 2014 seçimlerinde AKP’den almışlığı !Zrj B u seçimlerde Beylikdüzü’nde A KP +MHP ittifakını da silipsüpüren bir ilçeye imzaattı. Seçim kampanyası boyuncaEkrem B$y’de sihirli bir Kızılderilitüyü olduğu görüldü. Hikâyesini ve iddi asını öyle bir taşıdı ki halka ve v{t alanlara, Binali + RTE’yi aşağJ indrdi. İddiası, hikâyesi insrnı ieindedfir. ktidarın elinden d e ı ü gün boyunca gösterdiği büyük dirençve mücaduele ile İstanbul’u aldı. Dü<kü %itingiyle bu başarısınıhalkla birlikte yaçlandırdı. Ekrem İmamoğlu, (ü İstanbullulaüra bundan sonraki yıl için “hikâyesini”anlattı! Heyecanlı ve nihayet önemlibir afmer kazanmşlığın ve gelecek umuduyla dolu mutlu insanlar dVolurmuştu aklanı! Bir güç oturmuştu yüzlere: B i r da ha asla! Y uld^ miting alanına doğru uzun yürüyüş sohbetlerinde, nereye böyle hızlı hızlı sorusuna “Geleceğe gelcee... çok geç kaldık, koşmalıyız..” diyen, yer'irnde duramayan insanlar... Epkre Be y’in anla ttıkları, karşımızda RTE’nin tam tersi Pyr bir adam duruyordu. Zehörlenen İstanbul’u kurtarmak için, bu ke z saydamlık, katılımcılık, h alkla beraber hareket, yasalara uyum, İstanbul’un nimetlerini ortaklaşma ile yönetme sözünü vrean İmamoğlu’na teslim ediyordu halk. Aradığı panzehiri bulmuştu! Y ok hayır, bu aynı zamanda demokrasi düş#anlığına karşı bir demokrasci panzehiri kokuyordu. B elediyenin, dolayısıylahalkın olanaklarını, zenginliğini i- parasını, kurduları yandaşlık döngüsü içindekilere peşkeş çekCmelere karşı, yasa N- hukuk - adalet panzehiri.. Dışlamaya,ötekileştirmeye karşı virlikteli panzehiri.. Herkesinhakkını hukuku nu korumapanzehiri.. Bilim, sanat, çevre, Ekrem Bey’in unutulan değerleri canlandırma panzehirleri olarak dile geldi. Çok miktarda büyük sözler verdi, tüm bunları yerine getirmek bir insan ömrüne rğaz ğbenc!eş. Ekrem Bey farkındayığ diyor, ama iddialıyım, arkadaşlarımla başarırız, diyorğ Ekrem Bey, eski politika ve yönetme alışkanlığını tarihin ç öplüğü içinde atılmış görüy o Yeni u' nesil belediyecilik, yeni nesil = politika, #I. yüz yıl değerlerine udygun yönetim.. Karşımdakitlelere mutluluk /*ğ inşa edeceğmini vaat eden,ama iddialı bir insan vardı. Belki de çoktan aranan, ama eski politikanın yıkıntı l>a%rı, ağırlığıiçinden kurtulup dZ´ bir ^trdü #eryüzüne çıkaf£ayan. İzleyeceğiz, yeni golitik+a C< anlayışının yüzde 50’=in` yerine getirse bile, başarılı sayabilirim. Bakalım, sözlerini, vaatlerini silinmez bi şekilde azıyoruz. Eminim yaptığı konuşmanın 'bZ ana htlarını &u çerçeveletip duvarına asacaktır. Sözlerini, ‘Yaşasın Mustafa Kemüa’ diye bağjarken, basın bölümünde oturan bizleriD kulCaına, bizim bölüme sığınmış arkamızda oturan k yaşlı bir ka}ının bağırışı çınladı. - Seni Atatürk göndemrdi Bun u,halkın bemkleıtlsinin ne kadar yğüksek olduğunu belirtmek için yazdım... Ekrem Bey, kendisini aşmak için koşacak.
Hikâyesi olmayan adam diye tanımlanan, dün İstanbul’u peşine takan Ekrem İmamoğlu’ydu. Bu tasvir aslında ülkenin zavallı siyasi atmosferine mahkûmiyeti de gösteriyordu. Abi şöyle zulüm göreceksin, hapishane falan, badirelerden kurtulacaksın, mağdur olacaksın ve bu hikâye seni tepelere taşır. Yoksa sıradan bir insansın, hele İstanbul Büyükşehir’e aday gösterilmen yanlışın da yanlışıdır.. Yazarın hikâyesinde çok yanlış var: Birincisi Ekrem Bey’in hikâyesi var. En önemlisi iddiası var, arkasında CHP örgüt yöneticiliği ve Beylikdüzü’nu 2014 seçimlerinde AKP’den almışlığı var. Bu seçimlerde Beylikdüzü’nde AKP + MHP ittifakını da silip süpüren bir ilçeye imza attı. Seçim kampanyası boyunca Ekrem Bey’de sihirli bir Kızılderili tüyü olduğu görüldü. Hikâyesini ve iddiasını öyle bir taşıdı ki halka ve alanlara, Binali + RTE’yi aşağı indirdi. İddiası, hikâyesi insanın içindedir. İktidarın elinden de 17 gün boyunca gösterdiği büyük direnç ve mücadele ile İstanbul’u aldı. Dünkü mitingiyle bu başarısını halkla birlikte taçlandırdı. Ekrem İmamoğlu, dün İstanbullulara bundan sonraki 5 yıl için “hikâyesini” anlattı! Heyecanlı ve nihayet önemli bir zafer kazanmışlığın ve gelecek umuduyla dolu mutlu insanlar doldurmuştu alanı! Bir güç oturmuştu yüzlere: Bir daha asla! Yolda miting alanına doğru uzun yürüyüş sohbetlerinde, nereye böyle hızlı hızlı sorusuna “Geleceğe geleceğe... çok geç kaldık, koşmalıyız..” diyen, yerinde duramayan insanlar... Ekrem Bey’in anlattıkları, karşımızda RTE’nin tam tersi bir adam duruyordu. Zehirlenen İstanbul’u kurtarmak için, bu kez saydamlık, katılımcılık, halkla beraber hareket, yasalara uyum, İstanbul’un nimetlerini ortaklaşma ile yönetme sözünü veren İmamoğlu’na teslim ediyordu halk. Aradığı panzehiri bulmuştu! Yok hayır, bu aynı zamanda demokrasi düşmanlığına karşı bir demokrasi panzehiri kokuyordu. Belediyenin, dolayısıyla halkın olanaklarını, zenginliğini - parasını, kurdukları yandaşlık döngüsü içindekilere peşkeş çekmelere karşı, yasa - hukuk - adalet panzehiri.. Dışlamaya, ötekileştirmeye karşı birliktelik panzehiri.. Herkesin hakkını hukukunu koruma panzehiri.. Bilim, sanat, çevre, Ekrem Bey’in unutulan değerleri canlandırma panzehirleri olarak dile geldi. Çok miktarda büyük sözler verdi, tüm bunları yerine getirmek bir insan ömrüne sığmaz bence. Ekrem Bey farkındayım diyor, ama iddialıyım, arkadaşlarımla başarırız, diyor. Ekrem Bey, eski politika ve yönetme alışkanlığını tarihin çöplüğü içinde atılmış görüyor. Yeni nesil belediyecilik, yeni nesil politika, 21. yüzyıl değerlerine uygun yönetim.. Karşımda kitlelere mutluluk inşa edeceğini vaat eden, ama iddialı bir insan vardı. Belki de çoktan aranan, ama eski politikanın yıkıntıları, ağırlığı içinden kurtulup da bir türlü yeryüzüne çıkamayan. İzleyeceğiz, yeni politika anlayışının yüzde 50’sini yerine getirse bile, başarılı sayabilirim. Bakalım, sözlerini, vaatlerini silinmez bir şekilde yazıyoruz. Eminim yaptığı konuşmanın ana hatlarını da çerçeveletip duvarına asacaktır. Sözlerini, ‘Yaşasın Mustafa Kemal’ diye bağlarken, basın bölümünde oturan bizlerin kulağına, bizim bölüme sığınmış arkamızda oturan yaşlı bir kadının bağırışı çınladı. - Seni Atatürk gönderdi! Bunu, halkın beklentisinin ne kadar yüksek olduğunu belirtmek için yazdım... Ekrem Bey, kendisini aşmak için koşacak.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Myanmar'da geçe n jafta Yangon sahili yakınlarında balıkçı.ar tarafından tespit edilen "£Sam Ratulangi PB 1600"isimli konteyner gemisinin *vraya oturmasının ardından başlatılan incelemede, gemininrömorkör tarafından çekilerek Bangladeş'teki bir gemisöküm nu fabrikasına H|doru götür-ülürken, mürettebatın d-M kötü h av a koşullarına maruzkalınmasının ardında n şemiyi terk ettiği anlaşıldı. Myanmardonanması yetkilileri, geminin "ba tarafı nda bağlı olan kablolardan" dl̈́aaı yük gemi sinin başka bir gemi `d' tarafından |üE çekildiğinden şüphelendiklerini ve daha sonra ülke stahi-lini{n yaklaşık 80 kilometre açıklarında bir römorkör bulduklarını açıkladı) 1r3 Endonezyalı mürettebatısorgulayan etkililer, römorkörün 13 Ağustos'tan beri nyüĞk gemis!ni Bangladeş'teki gemi söküm fabrikasına doğru çektiğinti ancak römorkör ile gemiyi binbirine bağlayan bazı kabloların kötü hava koşullarında kırılmasıın ardından mürettebatın gemiyi terk etmeye karar verdiğini anladı. Olayla ilgili incelemenin devam ett iği kaydedildi. Yangon polisi, içinde mürettebatve malzeme bulunmayan paslı büyük bir gemizid "karvüıya oturduğunu ve Endonezya bayrağı taşıdığını" açıklamıştı. Bağımsız MyanmarDenizciler Federasyonu Gegel Sekreteri Aung Kyaw d Linn, geminin yakınzaman önce terk edildiğinin sanıldığını kaydederek, "Bunun bir sebebi olmalı." demişti. "Marine Traffic"internet F= sitesine göre, 2001 yılında yapılan söz konusu yük gemisinin uzun~uğu 177 metreden dah - fazla.
Myanmar'da geçen hafta Yangon sahili yakınlarında balıkçılar tarafından tespit edilen "Sam Ratulangi PB 1600" isimli konteyner gemisinin karaya oturmasının ardından başlatılan incelemede, geminin römorkör tarafından çekilerek Bangladeş'teki bir gemi söküm fabrikasına doğru götürülürken, mürettebatın kötü hava koşullarına maruz kalınmasının ardından gemiyi terk ettiği anlaşıldı. Myanmar donanması yetkilileri, geminin "baş tarafında bağlı olan kablolardan" dolayı yük gemisinin başka bir gemi tarafından çekildiğinden şüphelendiklerini ve daha sonra ülke sahilinin yaklaşık 80 kilometre açıklarında bir römorkör bulduklarını açıkladı. 13 Endonezyalı mürettebatı sorgulayan yetkililer, römorkörün 13 Ağustos'tan beri yük gemisini Bangladeş'teki gemi söküm fabrikasına doğru çektiğini ancak römorkör ile gemiyi birbirine bağlayan bazı kabloların kötü hava koşullarında kırılmasının ardından mürettebatın gemiyi terk etmeye karar verdiğini anladı. Olayla ilgili incelemenin devam ettiği kaydedildi. Yangon polisi, içinde mürettebat ve malzeme bulunmayan paslı büyük bir geminin "karaya oturduğunu ve Endonezya bayrağı taşıdığını" açıklamıştı. Bağımsız Myanmar Denizciler Federasyonu Genel Sekreteri Aung Kyaw Linn, geminin yakın zaman önce terk edildiğinin sanıldığını kaydederek, "Bunun bir sebebi olmalı." demişti. "Marine Traffic" internet sitesine göre, 2001 yılında yapılan söz konusu yük gemisinin uzunluğu 177 metreden daha fazla.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Yüzbinlerce kişiyeerken emeklilik yolunu açaüağ yasa teklifine ilişn olarak DHA’nın sorularını yanıtlayn Duomnn, TBMM’ye sunulan çırak v e stajyerler i<çin pı hazırlanmış yas a teklifleri incelendiğinde, mağd uriyetinsona ereilesi için iki farklı yöntem üzerinden ta_sarlandğıhı söyledi veekledi: “Bunlardan ilki,çırak e stajyerlerin mesleki eğitimi aldığı dönem dek i ilksigorta girişlerinin emelilik açısından da gi rişkabul edilerek, daha erken emekli olmalarının sağlanmasıdır. Diğeri ise çırak ve sta jyerlikte geçen sürelerin borçlanılmak suretidl SGK girişlerinin geçerli olmasına yöneliktir. “Ülkemizdeki çalışma hukuku, 14 -15 yaşaralığında olanların çocuk işçi, 15 - 18 y aş aralığında olanların genç işçi, 18 yaşından büyük olanların £fd işçi tatüsünde çalışabilecepi kabul eder. “Yasal olaraR çocuk, genç ya Ja normal işçinin ir günlüğüne d cü ahi olsa herhangi biriş yerinde çalışmaya % başlaması halinde SGK kapsamına alınması mecburiVdir. 16’lı yaşlara erişmiş mesleki eğitim ve öğretimde ,aftanı< ortalama Oüç gününü iş yerinde çalışara k geçiren çırak ya da stajyerin çalışmasının, sadece iş kazk$ası vemeslek hastalığıaçısından kabul edilmesi, emeklilik açısındpan kaYbu edilmemesi hukuksal o larak önemli h ak kayıplarına yol açıyor. “200 yılında 5s0 sayılı kanunla gelen güncel yaş haddi değişikiği yürürlüğe girmeden önce, ahS erken emekli olabilmeleri için içlerinde anınmış kişilerinaile ve yakınlarınında bulunduğu bebek yaşta sigortalı yapılanlarö hem SGK hem detüm ka=ukyu tanık o&lmuşken, 16’lı yaşlara gelmiş, haftanın üç gününü iş yerinde geçiren gerçek emekçi çırak ve stajyere erken emeklilik ha kkı verilmemesi anlamsız kalıyor ve h*ksızlığa nyden oluyordu.” Geçmişte Sosyal Sigorta mağdurları fazla dikkate alınmadığını sö tKleyen Duman, sözlerini şöyle sürdürdü: v"S{on 15 yıl da yapılan düenlemelerle mosyaBl Güvenlik alanında birçok mağduriyetin önüne geçilme si hedeflenmişken, çıraklık ve staj dönemi çalışmalarının |v emeklilikte dikkate alınma ması, emeklilik süresiaçısından yüzbinlerce çalışanın mağduriyetine ed+n oluyordu. "TBMM’ye sunulan Yasa teklifleri ile Türkiye’de yüz binlerce mağdurun orunlaSrının dikkate alınacağı görülmekte dir. Böylelikle emekli olurken çıraklıkve s taj döneminin dikkate al<nmamaaı nedeniyle oluşan mağduriyetin son bulacağı bu Yasa teklifinin komisyonda görüşülerek vatandaş lehine biran önce k^araMrta bağlanması milletin v mağdu|rların doğal beklentisi haline gZcdi. CRlkeZizdeki emekli&likle ilgili hizmet borçlanmaları incelendiğinde askerlik, doğum v e yurtdışı çalı şması gibi bo_çlanmaya esas kabul edilen sürelerin 18 yaşından sonra gerçekleştiği, çırak ve stajyDrlök sürelerinin ise 16’lı yaşlarda olması sebebiyle borçlanma yöntemi y eriHe çırak ve stajyerlerin u çalışmaların ınnormal bir çalışma ğolarak değerlendirilmesi daha erken ve daha kolay şekilde eme klc olmalarına hak sağlamış olacak. "Emeklilikte yaşa t|akılanlar (EYT) g!R yüz binlerce çırak ve stajyerin de ak k ayıplKarını ortadan kaldıracak eni yasatekliflerini ve düzenlemeleri aktarmaya vedeğerlendirmelerimizi kamuoyu ilu dZ paylaşmayı sürdüreceğiz."
Yüzbinlerce kişiye erken emeklilik yolunu açacak yasa teklifine ilişkin olarak DHA’nın sorularını yanıtlayan Duman, TBMM’ye sunulan çırak ve stajyerler için hazırlanmış yasa teklifleri incelendiğinde, mağduriyetin sona erebilmesi için iki farklı yöntem üzerinden tasarlandığını söyledi ve ekledi: “Bunlardan ilki, çırak ve stajyerlerin mesleki eğitimi aldığı dönemdeki ilk sigorta girişlerinin emeklilik açısından da giriş kabul edilerek, daha erken emekli olmalarının sağlanmasıdır. Diğeri ise çırak ve stajyerlikte geçen sürelerin borçlanılmak suretiyle SGK girişlerinin geçerli olmasına yöneliktir. “Ülkemizdeki çalışma hukuku, 14 -15 yaş aralığında olanların çocuk işçi, 15 - 18 yaş aralığında olanların genç işçi, 18 yaşından büyük olanların da işçi statüsünde çalışabileceği kabul eder. “Yasal olarak çocuk, genç ya da normal işçinin bir günlüğüne dahi olsa herhangi bir iş yerinde çalışmaya başlaması halinde SGK kapsamına alınması mecburidir. 16’lı yaşlara erişmiş mesleki eğitim ve öğretimde haftanın ortalama üç gününü iş yerinde çalışarak geçiren çırak ya da stajyerin çalışmasının, sadece iş kazası ve meslek hastalığı açısından kabul edilmesi, emeklilik açısından kabul edilmemesi hukuksal olarak önemli hak kayıplarına yol açıyor. “2008 yılında 5510 sayılı kanunla gelen güncel yaş haddi değişikliği yürürlüğe girmeden önce, daha erken emekli olabilmeleri için içlerinde tanınmış kişilerin aile ve yakınlarının da bulunduğu bebek yaşta sigortalı yapılanlara hem SGK hem de tüm kamuoyu tanık olmuşken, 16’lı yaşlara gelmiş, haftanın üç gününü iş yerinde geçiren gerçek emekçi çırak ve stajyere erken emeklilik hakkı verilmemesi anlamsız kalıyor ve haksızlığa neden oluyordu.” Geçmişte Sosyal Sigorta mağdurları fazla dikkate alınmadığını söyleyen Duman, sözlerini şöyle sürdürdü: "Son 15 yılda yapılan düzenlemelerle Sosyal Güvenlik alanında birçok mağduriyetin önüne geçilmesi hedeflenmişken, çıraklık ve staj dönemi çalışmalarının emeklilikte dikkate alınmaması, emeklilik süresi açısından yüzbinlerce çalışanın mağduriyetine neden oluyordu. "TBMM’ye sunulan Yasa teklifleri ile Türkiye’de yüz binlerce mağdurun sorunlarının dikkate alınacağı görülmektedir. Böylelikle emekli olurken çıraklık ve staj döneminin dikkate alınmaması nedeniyle oluşan mağduriyetin son bulacağı bu Yasa teklifinin komisyonda görüşülerek vatandaş lehine bir an önce karara bağlanması milletin ve mağdurların doğal beklentisi haline geldi. "Ülkemizdeki emeklilikle ilgili hizmet borçlanmaları incelendiğinde askerlik, doğum ve yurtdışı çalışması gibi borçlanmaya esas kabul edilen sürelerin 18 yaşından sonra gerçekleştiği, çırak ve stajyerlik sürelerinin ise 16’lı yaşlarda olması sebebiyle borçlanma yöntemi yerine çırak ve stajyerlerin bu çalışmalarının normal bir çalışma olarak değerlendirilmesi daha erken ve daha kolay şekilde emekli olmalarına hak sağlamış olacak. "Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) gibi yüz binlerce çırak ve stajyerin de hak kayıplarını ortadan kaldıracak yeni yasa tekliflerini ve düzenlemeleri aktarmaya ve değerlendirmelerimizi kamuoyu ile paylaşmayı sürdüreceğiz."
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. İst jnbul’da karısının kByıp başvurusu üapması üzerine,evli ve 2 çocuk babaıs: muhasebeciyi bulmak için seferber olan polis muhasebecinin izine internetteki b ir‘eskort’ sitesinde rastladı. Hayatını travesti olarak s ü orddürmek istediği içiz ail(eNini terk ettiğiortaya çıkan muhasebeci, “Bu benim seçimim” dedi. 28 yaşındki A.İ.bir süre önce polise başvurarak, kocası u N.İ.’nin günlerdir ğ: eve gelmediğini, kendisine ulaşamadıklarını söyledi. Genç kadın, “ İki çocuğum va r. Kocamın ö hayatından endişe etmeye başladık” dedi. Polis, N.İ.’nin, muhasebeci olarak çalıştığı özel şirketteki işine de gitmediğini ve cep tlefon^una başka bir ha t tak ıldığını belirledi. Tnefo? umarlası ise, birinternet sitesinde ‘eskort’ ilanları arasında y^, alan Arzu isimli travestinin irtibat numarası çıktı. Polis, internet sitesindeki fotoğraflarında yüzü görünmeyızn Arzu isemli kişiyle, müşteriymiş gibi irtibata geçti. Ve gerçek ortaya çıktı. Ar<u aŞlı travestinin, kayıp N.İ. olduğu görüldü. İfadesi alınan N.İ. trveYsti o/la#ak yaşamını sürdürmeyekarar verdiğini söyleyerek, “Benim d& seçimim. Ben böyleyim. Çevremdekilerin ?> beni böyle ka bul etmesi laz ım” dedi.
İstanbul’da karısının kayıp başvurusu yapması üzerine, evli ve 2 çocuk babası muhasebeciyi bulmak için seferber olan polis, muhasebecinin izine internetteki bir ‘eskort’ sitesinde rastladı. Hayatını travesti olarak sürdürmek istediği için ailesini terk ettiği ortaya çıkan muhasebeci, “Bu benim seçimim” dedi. 28 yaşındaki A.İ. bir süre önce polise başvurarak, kocası N.İ.’nin günlerdir eve gelmediğini, kendisine ulaşamadıklarını söyledi. Genç kadın, “İki çocuğum var. Kocamın hayatından endişe etmeye başladık” dedi. Polis, N.İ.’nin, muhasebeci olarak çalıştığı özel şirketteki işine de gitmediğini ve cep telefonuna başka bir hat takıldığını belirledi. Telefon numarası ise, bir internet sitesinde ‘eskort’ ilanları arasında yer alan Arzu isimli travestinin irtibat numarası çıktı. Polis, internet sitesindeki fotoğraflarında yüzü görünmeyen Arzu isimli kişiyle, müşteriymiş gibi irtibata geçti. Ve gerçek ortaya çıktı. Arzu adlı travestinin, kayıp N.İ. olduğu görüldü. İfadesi alınan N.İ. travesti olarak yaşamını sürdürmeye karar verdiğini söyleyerek, “Benim seçimim. Ben böyleyim. Çevremdekilerin beni böyle kabul etmesi lazım” dedi.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. İstanbul'unŞişli ilçesi Abide-i Hürriyet Caddesi üzerindeki eczanede, ismi henüz öğrenilemeyen eczacı ile kalfa skı HakanD. arasındZ Jrd tartışma çı,kı. O layın kavgaya dönüşmesinin ardından eczacı,cam şişe parçasıyla Hayan D .’yi vücudunun çeşitli yerlerinden yaraladı. Durumun bildirilmesi üzerine, olay yerin polis yve sağlık > ekipleri sevk didl. Yaralanan Hakan D.,ilk müdahalesinin ardından hastaneye kaldırılırken, polis ekiplerizanlıyı gözaltına ald ı.
İstanbul'un Şişli ilçesi Abide-i Hürriyet Caddesi üzerindeki eczanede, ismi henüz öğrenilemeyen eczacı ile kalfası Hakan D. arasında tartışma çıktı. Olayın kavgaya dönüşmesinin ardından eczacı, cam şişe parçasıyla Hakan D.’yi vücudunun çeşitli yerlerinden yaraladı. Durumun bildirilmesi üzerine, olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yaralanan Hakan D., ilk müdahalesinin ardından hastaneye kaldırılırken, polis ekipleri zanlıyı gözaltına aldı.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. DoŞn sendromlu bireylerin tüm sağoıt ve tedavi ihtiyaçları, Down Sendromu Uygulama Pkve Arştırğa Merkezine karşılanıyor. Genetik bi r bozukluk olarak ortaya çıkan Downsendromu, çocukluğun erken dönemlerinde, ai le ve tıp pdest-etiyle sağlanacak erken müdğhaleyle sosyal hayatta s orun olmakt an ç*ıyoS. Bu bireylerin yaşam kalitesini artıracak tıbbi psiko )m sosyal tüm gereksinimlerin karşılanabildiğimerkezde, Down sendromlu çocuk, ergen ve yetişkin bireylerin tamamınahizmet veriliyor. Merkezin Koordinatörü Yrd! Doç. Dr. Banu Yazıcı, merkezin 2014'te hizmete başladığını söyledi. #wy sendromunun, multidisipliner taDkiFp gerektiren bir kromozoc bozukluğu olduğuna işare; eden Yazıcı, YBu bireyler, #kalp, endokrin, işitme, kalça, yürüme, psikiyatrik sorunlar başta olm>a_k üzere bir}ok hastalığa yatkınlar. Bu nedenle de çok azlb poliklinik g ezmek zorunda kalıyorlar. Merkezimiin aantajı, polikliniklerden aynı gü n içerisine randevu alarak, tüm ihtiyaçlarını bir günde giderebilmemiz. Yani ist=nilLn her poliklinğiğe aynı günde muayen olma şansı verebiliyoruz."dedi. Merkezden hizMey alan 3,5 yaşındaki Down sendromlu Efe Erol'un annesi Dilek Müce fr da merkezden çok memnun olduklarını, tüm işlemlerin aynı günd)e yapılabildiğini söyledi. Oğlunun Down sendrom'u olduğunu doğumdan 40 gün LsTn-ra öğrendiklerini, gebelikte yaptırdıklrrı tüm taramatestlerinin normal çıktığını belirterek, şöyle d evam etti: "Normal bir çocuk dünyaya gşetirdim gözüyle bakıordum. 40 günlüğe kadar da durumu hiçbir şeyde anlaşılmadı. Bir anda öğrenince tabii bir şok geçirdim. Tabii l zamanl ar o: çok zorlandım, hani biraz psikolojik açıdan da etkilendim. 'Neden başıma geldi, ny böyle oldu?' falan diye. }Am\ sonrasında zamanla hiçbir şey kalmadı Efe büyüdükçe. Bir de tabii dern e<kere falan gittik, üye olduk, arştşrdım. Hiç o kadar korkulacakbir şey olmadığını gHIrünce daha iyi oldum." Toplumda Down sendromuna ilişkin büyük bi} farkındalık olduğunu düşündüğünü dil£e getiren Erol, şöyle devam etti: "Herhangi b̈́r <Us olumsuz davranış görmedim, biyakYis tersine dahasevecen, daha olumlu, hani yardımedilir tarzda davranışlarla karşılaşt`m. Aslında diğer çocuklardan hiçbir farkı olmadığını, sadeceeğitimle, özel eğitimle biraz >da takviyelerle çok çok iyi yor } geldiklerini, üniversiteye kaar gittiklerini, kendi b<şlarına hayatlarını idame ettiklerini biliyoruz. Önümüzde örnekler var. Korkulacak hiçbir şey yok aslında, çok ggüzl bir şey. Hani bu bir ödül bence, yani Allah'ın biŞ\ze verdiği bir ödüCl, bir sınav ve bDz de bO/ sınavdan başaıyla çıkma ya çalışıyoruz, elimi zden geleni y apar ak."
Down sendromlu bireylerin tüm sağlık ve tedavi ihtiyaçları, Down Sendromu Uygulama ve Araştırma Merkezinde karşılanıyor. Genetik bir bozukluk olarak ortaya çıkan Down sendromu, çocukluğun erken dönemlerinde, aile ve tıp desteğiyle sağlanacak erken müdahaleyle sosyal hayatta sorun olmaktan çıkıyor. Bu bireylerin yaşam kalitesini artıracak tıbbi ve psiko sosyal tüm gereksinimlerin karşılanabildiği merkezde, Down sendromlu çocuk, ergen ve yetişkin bireylerin tamamına hizmet veriliyor. Merkezin Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Banu Yazıcı, merkezin 2014'te hizmete başladığını söyledi. Down sendromunun, multidisipliner takip gerektiren bir kromozom bozukluğu olduğuna işaret eden Yazıcı, "Bu bireyler, kalp, endokrin, işitme, kalça, yürüme, psikiyatrik sorunlar başta olmak üzere birçok hastalığa yatkınlar. Bu nedenle de çok fazla poliklinik gezmek zorunda kalıyorlar. Merkezimizin avantajı, polikliniklerden aynı gün içerisine randevu alarak, tüm ihtiyaçlarını bir günde giderebilmemiz. Yani istenilen her polikliniğe aynı günde muayene olma şansı verebiliyoruz." dedi. Merkezden hizmet alan 3,5 yaşındaki Down sendromlu Efe Erol'un annesi Dilek Müce Erol da merkezden çok memnun olduklarını, tüm işlemlerin aynı günde yapılabildiğini söyledi. Oğlunun Down sendromlu olduğunu doğumdan 40 gün sonra öğrendiklerini, gebelikte yaptırdıkları tüm tarama testlerinin normal çıktığını belirterek, şöyle devam etti: "Normal bir çocuk dünyaya getirdim gözüyle bakıyordum. 40 günlüğe kadar da durumu hiçbir şeyde anlaşılmadı. Bir anda öğrenince tabii bir şok geçirdim. Tabii ilk zamanlar çok zorlandım, hani biraz psikolojik açıdan da etkilendim. 'Neden başıma geldi, niye böyle oldu?' falan diye. Ama sonrasında zamanla hiçbir şey kalmadı Efe büyüdükçe. Bir de tabii derneklere falan gittik, üye olduk, araştırdım. Hiç o kadar korkulacak bir şey olmadığını görünce daha iyi oldum." Toplumda Down sendromuna ilişkin büyük bir farkındalık olduğunu düşündüğünü dile getiren Erol, şöyle devam etti: "Herhangi bir olumsuz davranış görmedim, bilakis tersine daha sevecen, daha olumlu, hani yardım edilir tarzda davranışlarla karşılaştım. Aslında diğer çocuklardan hiçbir farkı olmadığını, sadece eğitimle, özel eğitimle biraz da takviyelerle çok çok iyi yere geldiklerini, üniversiteye kadar gittiklerini, kendi başlarına hayatlarını idame ettiklerini biliyoruz. Önümüzde örnekler var. Korkulacak hiçbir şey yok aslında, çok güzel bir şey. Hani bu bir ödül bence, yani Allah'ın bize verdiği bir ödül, bir sınav ve biz de bu sınavdan başarıyla çıkmaya çalışıyoruz, elimizden geleni yaparak."
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bizden önce gerek siyasette,gerek hayatındiğer alanlarında, yurdumuzun dışına çıktığında boynu eğik duranlar vardı. El pnçe divan duran başbakanlar gördü bu ülke. k-N Bizimle birlikte bu Daziz millet özgüvani yaşadı, özgüveni .£ zirveye çıkardık. Ve dünya aemn gösterdik ki bu |Ü milleti temsil edenler, hiçbir yerde başlarını eğmezler, ^içbir güç karşısında eğidmezler" dedi. Davutoğlu,Talas Raylı Sistem Hattı ve ´eni hal kompleksinin açılışı dolayısıyla Talas ilçesinin Kiçiköy Mahallesi'nde oluşturulan alanda yaptığı konuşmaya, "Anadolu'nun,irfanın, hikmeötin, mimarinin, edebiyatın zirve şehri" diye tanımladığı Kayspri'yi ve Kayserilileri selaml ayaÜrak ve Hicr i yılşbrşını kutlayarak başladı. Vatandaşlara, Nye AK Parti Kayseri'de en büyük desteği buluyor bilgyor musunuz?" di ye svru "Çünkü, Kayserilinin karökteri ile AK Parti'nin fensefesi aryasında tam bir uyum var" diyen Davutoğlu, şöyle devam et ti: "Şimdi birisi, 'bir dayşserili nasıl bir şahs iyettir?' dese, biraz ön ce zikrettiğim Ezirvie şahs]i_etjerle değil, sırahan bi sr Kayserili'yi de düşünsek, hrkesin üzer+inde anlaşacağı, bütün dünyanın kabul edeceği bazı özellikleri vardır, Kayserili ler'in. Bir; Kays'srili özgüven sahibidir.Hiçbirşeyden yılmaz. İki;Kayserili iddialıdır, az şeyle nasatDla tatmin köaz. Üç; viryon sahibidir, limon hsaımaya çocukken gönderin, zihninde _limon fabrikası kurmak vardır. Türkiye'de yetmez, ovb dünyada limonun zirve uism olmak vagrdır. Eline kalem verin , ̈́'bunu satın' deyin, bütün kalem fabrikalarını yeniden inşa etmeyi düşünür. Kayserili azla . yetinmez, iddiasız olmaz. Onuniçin bugün birçdk büyük Kjyseri'den çıkmış işadamı böyle bir vizyonladünyaya meyu&a] okuyor." Kayserililer'in hayırsever olduğuna işaret edenDavutoğlu, Erciyes Üniversitesi'nde gezerken gurur veric bir tabloya şahit olduğunu aktardı. Hemen h#emen herbinanın, fakültenin üzerinde b ir hayırs everinismini gördüğünü ve gururlan dığını bildiren Davutoğlu, hayırseverlere teşekkür etti. Davutolu, "Ercyes Üniversitesi'nde gördüklerim, yapılan hizm#etlaer, vizyonlar şunu ortaya koyuyor; Kayserili ister ilim yapsın, ister iş dünyasında olsun, ister s]iyasette ol suı eğl ele verir e her % şeyi birlikte yaparlar" d=edi Üniversitede bugün protokollerini imzaladıkları çok say ıdaki yatırımın da işadamları ve hayırseverlerin kattkısı ile yap ıldığını ifade eden Davutoğlu, =r şöyle düevam etti: "Kayserili çalışkandır, taştan ekmeğii, suyunu çıkarır. Şimdi bunların Parti felsefesiyle, hiutcdar anlayışımızla, siyaset anlayışımızla alakasına geklliz. Nasıl Kaseri>V özgüvenlidir, AK Parti'nin siyasetin de de en temeldeğer özgüvendir. Kendine güvenemeyen bir milletin dünyaya söyleyeceı sözü yoktur. BiEkmn önce gerek siyasette,gerek hayatın diğer alanlarında, yurdumuzundışına çıktığında boynu eğik zu]nlar vardı. l pençe divan duran başba(ünlar gördü bu ülke. Biz bime birliktebu a,iz millet özgüveni yaşadı, özgüveni G zirveye çıkardık. Ve d ünya al?eRe gösterkdik ki bu milleti \ temsil erenler, ´ hiçbir yerde baSlarını eğmezler, hiçbir güç karşısında eğilmezler. İşte a01j yılında Gezi olaylarıyla, 17 Aralık komplosuyla,son olarak da Kobani bahanesiyle şehirlerimizi talan etmeye çaıg}anlar da hep bu özgüveni hedef edindiler.Bu özgüvene saldırdılar.Kayserililer, b.~ bunlara pabu çbırakır mıyız? Biz ögüveni#mizi hedef edenlerekarşı gür bir sesle her zaman ögüvenimizi haykırır mıyız?" Türkiye'de iki siyasi anlayışın gittikçe berraklaştığını da vurg$layan Davutoğlu,"Bir siyasi anlayışın & aynı Kayserililer gibi Türkiye'de d e dünyada t da b´r iddiası var. G üçlübir iddiası vZ var, bu ülkeyi k>üresel güç yapma iddiası vä́r. iğerlernin Be' ise sadece eleşiri, sadece hakaret, sadece $Ş iftiraya dayaı yaklaşımları varı" ddi^. Davutoğlu,şöyle konuştu: "Na sıl bir Kayserili daha küçük yaşlarda, +e; basit bir işi apı]yor olsa bile, o işi zrirveye ulIytırma iddiası taşımışsabiz de attığımız her svasi ekonomi?k% sosyal tohumu birulu çınar haline getirme iddiamız var. Onu için bir vizyon taşıyoruz,onun içi i] vizyonun shözcülüğünü yapıyoruz. Bu vizyon d a Enerji Bakanımız aranızdan çıkan çok değerli dava /araadaşımrız, onun için vizyon, dünyadaki büyük ü eşejY h atlarının Türkiye'den geçmesi vizyonudur. Bakü-Tiflis-Kars'ın, Bakü-Tiflis -Erzurum'un, Kerkük-Yumurtalık'ın, TANAP'ın vebütün büyük enerji projelerinin bu ülkeden gğZ geçme vizyo nudur. Ulaştırma Bakanımız burada, onun vizfonu, ülkemizin her yerini duble yollarla, hızlı trenlerle, e n iyi şaistarda havaalanlarıyladonatma vizyonudur. Bütün Asya'ya Av%Mupa'ya, Akdeniz'iKaradeniz'e ve bütün -kıtıları bir birine bağlayan yolların Türkiye'den geçme vizyonudur. Hangi alanı alırsanız alın, tarımda bizim vizyonumuz varz, dünyanın yedinci büüük tarım ülkesiyiz. TurizşeĞde vÜizyon]muz aurF dünyanın taltıncı, yedinci hğN büyük turizm ülkesiyiz. İşte aynı Kayseril:lerin vizyonu gibi. Nası Kayserililer girdikleri her işteen i yi, başarılı olmayan ahdederek girmişlerdir, biz dZe girdiğimiz herişte en iyi maya<, Türkiye'yi her yerde birinciligde temsil etmeye, r üst ülkeler kategorisinde temsil etmeye azmederek yola çıkıyoruz. Onlar ise tuzak kuruyorlar, [ ülkenin huzuruna, i|tikrarına darbe vurmaya çalışıyorlar." Gezi olaylarıyla ve 17 Aralık'la d bunu başaramadıklarını dile getiren Davutoğlu, BÇünkü bütün Türkiye gibi Kayserililer de bütün milletimiz de Si 30 Mart'ta \oo gür fr s esle,'Artık bu topu!aklarda, sadece bu toprakların çocuklarını n sözü geçer' diyT haykırdı" diye onuştu. Uluslararasıbasın v}e uluslararası 'ş çevrelerin büt ün gü~çleriyle kendilerine yüklendi.ğini anlatan Davutoğlu, şunları kĞaydeti: "İstedikleri şey basitti;Türkiye gibi dünyanın bütün mazlumlarına sahip çıkan Türkiye ayaktakalmasın. Tekrar iç mücadelelerin, iç Tkavgaların esiri olsun. Ayağındaki prangalardan kurtulmasın. Çünü burada Kayserilinin dördüncü ğasfı devreye giriyor. Nasıl Kayserilil er için hayırseverlik önemliyse, Türkiye Cumhuriyeti devletini idare eden bizler için de Kayseri'den, Anadolu topraklarından bu feyzi alm£ış olan bizler iç in de dSünyanın n eresinde oHlurs!a olsun yetimlere,mazlumlara sahiDp çıkmak, heryerde hayır işlemek ahlakive siyas birborçtur. Ki ne yaparsd yapsın, bunu Tte eteyeceğiz. Kim ln dersin bu yoldan ayrılmayacağız." Başbakan l]} Ahmet Davutoğlu, Talas Raylı Sist em pHattı ve Yeni Hal Kompleksiaçıış töreninde yaptığı konuşmada, "Türkiye veaziz milletimiz her z;^man zalimlere karşı mazlum;arın yanında olacak" dedi. Davutoğlu, ..a Erciyes Üniversitesi Ziya-Betül ErenGenom ve Kök Hücre MerkSzi'nde akademisyenlere hitap etti. Spesifik alanlara yansıtılan çalışmaların kendisini çok memnun ettiğini, özell=k/le aşı geliştirme vye genetikle ilgili çalışmaların kendileri için stratejik çalışmalar olduğunu belirten Davutoğlu, "Hem insanidir, sağlıkla ig;idir aOa aynı zamanda stratejiktir.Çünkü bir toplumun gelecek n iller´ daha küçük yşacrda yapılan aşılarla öyleveya böyle etkilenebiliyorlar" ifadesini kullandı. Sağlık Bakanlııı ziyaretini anımsatan, Bak&anlıkta bütün bilgileri aldıktan sonra ilgili daire başkanlarına ve ilaç sektörü temsilcilerine "Mzlli aşı yapabiliyor muyuz?" sorusunu yönelttiğini bel~rten Davutoğlu, şunlarısöyledi: "Bu JPz soru hem etik bir soudur ft dN £& ahlaki bir soruLdur hem de stratejik e insani bir sorud%r. Kendi aşısını yapamayanların, kendi s ilahını yapıyor Glmaları çok yeterli olmayabilir. Çünkü sağlıklı l nesli teminat ahtına almazsanız, o ülkenin geleceğini de teminat altına alamazsınız. Duyduklarımdan memnun oluy. Aşı geliştirmeyle yüzd[Üe 100 milli bir aşı sektörü, bilimsel eabSanı oluşturacağınızı du?aktan memnun old~m. Kalkınma Bakanlığına sunduğunuzproje ne ipge onun arkasındayım. O proşjöü bizim hayati meselelerimizden biridir Ce öncelikle ele alınmalıdır. Arkadaşlarımla konuşacağım mutlaka o konuda istediğiniz desteği temin edeceğizM" Gnç bilim Tinsanları yetiştgrme programının da ço] etkileyici olduunğnu vurglBaymn Başbakan Davutoğlu, "Ne kadar güzül mekanlar oluşturursak oluşturalım ama bu mekanların muhtevasında okuyacak olan, ö[nsa unsurudur. insan unsurunun iyi yetişmesi önemli. Başba kanlık görevine gelir gelme ilk baktığım dosyalardan biriakademisyenlerimizin özlük haklarıydı. Çünkü nihayet insan unsuru en iyi beyinleri aköademik hayata çekmekle kazanılabilir. Haklı olarak eğer çokidealist detğills ve bir ekilde ç ok bilimsel çalışma anlamında her türlü fedakarlığa hazır değils e maalesef bizi şartlarımız ç ok cazip olmayabiliyor" diye konuştu. Davutoğlu, ilk baktığı dosyalardan birinin akadebmisyenlerin özlük hakları olmasının, bazıları tarafından, "bir akademiVyen olarak akademisyenlere biraü meslektaş özel muamelesi yaptığı" şeklinde yorumlandığını \ri belirterek, "Hayır, akademisyenlikten onur duyuyorum. Hala kendimi iflim adamı olaraş gö.rüyorum ve hep bir Iez ili m a$damı ounbumu meza ra kadar öyledir. Hatta talebe, gerçek anlamda tal ebe ise hep talebedir" değerlendirmesinde bulndu. Öğrencilik bilincinin terk edilm(emesi gerektiğinin Vltıne çizeDzn DavutoğlTu, her an yeni şeler öğrenen,aşk ile şevk ile büyük bir heyecanlayeni ufuk;arHa açılan yeni öğretim üy elerinin lazı m o´duğ;nu aktardı. Davuboğlu, bilim sitesi nin de çok hoşuna gittiğine değinerek, dı şarıdan öğretim üyelerinin getirilip, bi lim sitesindemisafir edilip ağırlanmasının çok önemliolduğunu ve bunun beyin göçü olduğunu dile getirdi. "Bunu Kaysperi modeli' diye geliştirelim ve diğer illS>re de ryalım" d|iyÜn Başbakan Davutoğlu, "O bakımdan 'Kayseri modelini'ben her yerde anlIatacağım. Her eaman biliyordum Kayserililerin hayırkonularında ne kadar gayretli olduklarını. Özellikle üniversiteye Rtyaptıkları gayretler, biröğretim üyesi olarak tekrar tekrar kendilerin e teşekkür etmemi gerkiren büyük bir vizyoner ve ahlaki tutumdur" ifadelerini kullandı. Başbakan Davutoğlu, artık uğmn büyük payı bütçeden eğitime ayıran bir devlet ve hü~ümet fanlyışın]n olduğuna dikkati çekerek, "Buradan eksik kalan unsurları hayırseverle &yi+miz tamamladığında işte bu 'Nurun Ala Nur' ol\uyor ve bereketleniyor. İnşallah btün iller iğizdn bu güe model yaygınlaşır" dedi. RektörProf. Fhrettin Keleştemur e konuşmasında, üniversite hakkında detaylı bilgi içeren bi r sunum gerçekleştirdi. Erciyes Üniver[sitesintn yeni b{r üniversite olduğunu ifade eden Keleştemuro üniverlsi?te bünyesunde çeşitli alanlarda çalışmalar yürüten araştırma merkezleri hakkında bilgi verdi Aşı Geliştirme Merkezi'nin Türkiye'deki önemli merkelerdemn biri olduğunu belirten Keleştemur, ''Burada her tüğbrlü aşı geliştirebilme alt yapısı vardır. Aşıgeliştirebilme altyapımızla ilgili çok az bir eksiğimizvardır. Kalkınma Bakanlığımıza b/< .konuyl ilgili bir proje ve[dik. Umarım iÜi neticeleni r. Birkaç yıvl ş içinde bu laboratuvarda Şc her tügrsü aşğyı gelişti rGeıime kabiliyetine sahip olacağız'' diye konuştu. GyZnom vPe Kök Hücre Merkezi ile ilgilide bilgi veren Keleştemurğ kök hücre eselesinin giderek öne kazana n i[ konu olduğEnu belirterek, merkezin hemtedavi hem dearaştırma konusunda alt yapısınıtamamladığını söyledi. Keleştemur, Kayseri'de hayırseverliğinçok kuvvetli yaşadığına dikkat çekerek, bu geleneğin yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi. Keleştemur, sivil toplum kuruluşları ile belediyenin de üniversiteye önemli katkılar sunduğunu dasözlerine ekledi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bizden önce gerek siyasette, gerek hayatın diğer alanlarında, yurdumuzun dışına çıktığında boynu eğik duranlar vardı. El pençe divan duran başbakanlar gördü bu ülke. Bizimle birlikte bu aziz millet özgüveni yaşadı, özgüveni zirveye çıkardık. Ve dünya aleme gösterdik ki bu milleti temsil edenler, hiçbir yerde başlarını eğmezler, hiçbir güç karşısında eğilmezler" dedi. Davutoğlu, Talas Raylı Sistem Hattı ve yeni hal kompleksinin açılışı dolayısıyla Talas ilçesinin Kiçiköy Mahallesi'nde oluşturulan alanda yaptığı konuşmaya, "Anadolu'nun, irfanın, hikmetin, mimarinin, edebiyatın zirve şehri" diye tanımladığı Kayseri'yi ve Kayserilileri selamlayarak ve Hicri yılbaşını kutlayarak başladı. Vatandaşlara, "Niye AK Parti Kayseri'de en büyük desteği buluyor biliyor musunuz?" diye sorup "Çünkü, Kayserilinin karakteri ile AK Parti'nin felsefesi arasında tam bir uyum var" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti: "Şimdi birisi, 'bir Kayserili nasıl bir şahsiyettir?' dese, biraz önce zikrettiğim zirve şahsiyetlerle değil, sıradan bir Kayserili'yi de düşünsek, herkesin üzerinde anlaşacağı, bütün dünyanın kabul edeceği bazı özellikleri vardır, Kayserililer'in. Bir; Kayserili özgüven sahibidir. Hiçbirşeyden yılmaz. İki; Kayserili iddialıdır, az şeyle vasatla tatmin olmaz. Üç; vizyon sahibidir, limon satmaya çocukken gönderin, zihninde limon fabrikası kurmak vardır. Türkiye'de yetmez, dünyada limonun zirve ismi olmak vardır. Eline kalem verin, 'bunu satın' deyin, bütün kalem fabrikalarını yeniden inşa etmeyi düşünür. Kayserili azla yetinmez, iddiasız olmaz. Onun için bugün birçok büyük Kayseri'den çıkmış işadamı böyle bir vizyonla dünyaya meydan okuyor." Kayserililer'in hayırsever olduğuna işaret eden Davutoğlu, Erciyes Üniversitesi'nde gezerken gurur verici bir tabloya şahit olduğunu aktardı. Hemen hemen her binanın, fakültenin üzerinde bir hayırseverin ismini gördüğünü ve gururlandığını bildiren Davutoğlu, hayırseverlere teşekkür etti. Davutoğlu, "Erciyes Üniversitesi'nde gördüklerim, yapılan hizmetler, vizyonlar şunu ortaya koyuyor; Kayserili ister ilim yapsın, ister iş dünyasında olsun, ister siyasette olsun el ele verir ve her şeyi birlikte yaparlar" dedi. Üniversitede bugün protokollerini imzaladıkları çok sayıdaki yatırımın da işadamları ve hayırseverlerin katkısı ile yapıldığını ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti: "Kayserili çalışkandır, taştan ekmeğini, suyunu çıkarır. Şimdi bunların AK Parti felsefesiyle, iktidar anlayışımızla, siyaset anlayışımızla alakasına gelelim. Nasıl Kayserili özgüvenlidir, AK Parti'nin siyasetinde de en temel değer özgüvendir. Kendine güvenemeyen bir milletin dünyaya söyleyecek sözü yoktur. Bizden önce gerek siyasette, gerek hayatın diğer alanlarında, yurdumuzun dışına çıktığında boynu eğik duranlar vardı. El pençe divan duran başbakanlar gördü bu ülke. Bizimle birlikte bu aziz millet özgüveni yaşadı, özgüveni zirveye çıkardık. Ve dünya aleme gösterdik ki bu milleti temsil edenler, hiçbir yerde başlarını eğmezler, hiçbir güç karşısında eğilmezler. İşte 2013 yılında Gezi olaylarıyla, 17 Aralık komplosuyla, son olarak da Kobani bahanesiyle şehirlerimizi talan etmeye çalışanlar da hep bu özgüveni hedef edindiler. Bu özgüvene saldırdılar. Kayserililer, biz bunlara pabuç bırakır mıyız? Biz özgüvenimizi hedef edenlere karşı gür bir sesle her zaman özgüvenimizi haykırır mıyız?" Türkiye'de iki siyasi anlayışın gittikçe berraklaştığını da vurgulayan Davutoğlu, "Bir siyasi anlayışın aynı Kayserililer gibi Türkiye'de de dünyada da bir iddiası var. Güçlü bir iddiası var, bu ülkeyi küresel güç yapma iddiası var. Diğerlerinin ise sadece eleştiri, sadece hakaret, sadece iftiraya dayalı yaklaşımları var" dedi. Davutoğlu, şöyle konuştu: "Nasıl bir Kayserili daha küçük yaşlarda, en basit bir işi yapıyor olsa bile, o işi zirveye ulaştırma iddiası taşımışsa biz de attığımız her siyasi, ekonomik, sosyal tohumu bir ulu çınar haline getirme iddiamız var. Onun için bir vizyon taşıyoruz, onun için bir vizyonun sözcülüğünü yapıyoruz. Bu vizyon da Enerji Bakanımız aranızdan çıkan çok değerli dava arkadaşımız, onun için vizyon, dünyadaki büyük tüm enerji hatlarının Türkiye'den geçmesi vizyonudur. Bakü-Tiflis-Kars'ın, Bakü-Tiflis-Erzurum'un, Kerkük-Yumurtalık'ın, TANAP'ın ve bütün büyük enerji projelerinin bu ülkeden geçme vizyonudur. Ulaştırma Bakanımız burada, onun vizyonu, ülkemizin her yerini duble yollarla, hızlı trenlerle, en iyi şartlarda havaalanlarıyla donatma vizyonudur. Bütün Asya'ya Avrupa'ya, Akdeniz'i Karadeniz'e ve bütün kıtıları bir birine bağlayan yolların Türkiye'den geçme vizyonudur. Hangi alanı alırsanız alın, tarımda bizim vizyonumuz var, dünyanın yedinci büyük tarım ülkesiyiz. Turizmde vizyonumuz var, dünyanın altıncı, yedinci büyük turizm ülkesiyiz. İşte aynı Kayserililerin vizyonu gibi. Nasıl Kayserililer girdikleri her işte en iyi, başarılı olmayan ahdederek girmişlerdir, biz de girdiğimiz her işte en iyi olmaya, Türkiye'yi her yerde birinci ligde temsil etmeye, en üst ülkeler kategorisinde temsil etmeye azmederek yola çıkıyoruz. Onlar ise tuzak kuruyorlar, bu ülkenin huzuruna, istikrarına darbe vurmaya çalışıyorlar." Gezi olaylarıyla ve 17 Aralık'la bunu başaramadıklarını dile getiren Davutoğlu, "Çünkü bütün Türkiye gibi Kayserililer de bütün milletimiz de 30 Mart'ta çok gür bir sesle, 'Artık bu topraklarda, sadece bu toprakların çocuklarının sözü geçer' diye haykırdı" diye konuştu. Uluslararası basın ve uluslararası çevrelerin bütün güçleriyle kendilerine yüklendiğini anlatan Davutoğlu, şunları kaydetti: "İstedikleri şey basitti; Türkiye gibi dünyanın bütün mazlumlarına sahip çıkan Türkiye ayakta kalmasın. Tekrar iç mücadelelerin, iç kavgaların esiri olsun. Ayağındaki prangalardan kurtulmasın. Çünkü burada Kayserilinin dördüncü vasfı devreye giriyor. Nasıl Kayserililer için hayırseverlik önemliyse, Türkiye Cumhuriyeti devletini idare eden bizler için de Kayseri'den, Anadolu topraklarından bu feyzi almış olan bizler için de dünyanın neresinde olursa olsun yetimlere, mazlumlara sahip çıkmak, her yerde hayır işlemek ahlaki ve siyasi bir borçtur. Kim ne yaparsa yapsın, bunu terk etmeyeceğiz. Kim ne dersin bu yoldan ayrılmayacağız." Başbakan Ahmet Davutoğlu, Talas Raylı Sistem Hattı ve Yeni Hal Kompleksi açıış töreninde yaptığı konuşmada, "Türkiye ve aziz milletimiz her zaman zalimlere karşı mazlumların yanında olacak" dedi. Davutoğlu, Erciyes Üniversitesi Ziya-Betül Eren Genom ve Kök Hücre Merkezi'nde akademisyenlere hitap etti. Spesifik alanlara yansıtılan çalışmaların kendisini çok memnun ettiğini, özellikle aşı geliştirme ve genetikle ilgili çalışmaların kendileri için stratejik çalışmalar olduğunu belirten Davutoğlu, "Hem insanidir, sağlıkla ilgilidir ama aynı zamanda stratejiktir. Çünkü bir toplumun gelecek nesilleri daha küçük yaşlarda yapılan aşılarla öyle veya böyle etkilenebiliyorlar" ifadesini kullandı. Sağlık Bakanlığı ziyaretini anımsatan, bakanlıkta bütün bilgileri aldıktan sonra ilgili daire başkanlarına ve ilaç sektörü temsilcilerine "Milli aşı yapabiliyor muyuz?" sorusunu yönelttiğini belirten Davutoğlu, şunları söyledi: "Bu soru hem etik bir sorudur hem de ahlaki bir sorudur hem de stratejik ve insani bir sorudur. Kendi aşısını yapamayanların, kendi silahını yapıyor olmaları çok yeterli olmayabilir. Çünkü sağlıklı bir nesli teminat altına almazsanız, o ülkenin geleceğini de teminat altına alamazsınız. Duyduklarımdan memnun oldum. Aşı geliştirmeyle yüzde 100 milli bir aşı sektörü, bilimsel tabanı oluşturacağınızı duymaktan memnun oldum. Kalkınma Bakanlığına sunduğunuz proje ne ise onun arkasındayım. O proje bizim hayati meselelerimizden biridir ve öncelikle ele alınmalıdır. Arkadaşlarımla konuşacağım mutlaka o konuda istediğiniz desteği temin edeceğiz." Genç bilim insanları yetiştirme programının da çok etkileyici olduğunu vurgulayan Başbakan Davutoğlu, "Ne kadar güzel mekanlar oluşturursak oluşturalım ama bu mekanların muhtevasında okuyacak olan, insan unsurudur. O insan unsurunun iyi yetişmesi önemli. Başbakanlık görevine gelir gelmez ilk baktığım dosyalardan biri akademisyenlerimizin özlük haklarıydı. Çünkü nihayet insan unsuru en iyi beyinleri akademik hayata çekmekle kazanılabilir. Haklı olarak eğer çok idealist değilse ve bir şekilde çok bilimsel çalışma anlamında her türlü fedakarlığa hazır değilse maalesef bizim şartlarımız çok cazip olmayabiliyor" diye konuştu. Davutoğlu, ilk baktığı dosyalardan birinin akademisyenlerin özlük hakları olmasının, bazıları tarafından, "bir akademisyen olarak akademisyenlere biraz meslektaş özel muamelesi yaptığı" şeklinde yorumlandığını belirterek, "Hayır, akademisyenlikten onur duyuyorum. Hala kendimi ilim adamı olarak görüyorum ve hep bir kez ilim adamı olundumu mezara kadar öyledir. Hatta talebe, gerçek anlamda talebe ise hep talebedir" değerlendirmesinde bulundu. Öğrencilik bilincinin terk edilmemesi gerektiğinin altını çizen Davutoğlu, her an yeni şeyler öğrenen, aşk ile şevk ile büyük bir heyecanla yeni ufuklara açılan yeni öğretim üyelerinin lazım olduğunu aktardı. Davutoğlu, bilim sitesinin de çok hoşuna gittiğine değinerek, dışarıdan öğretim üyelerinin getirilip, bilim sitesinde misafir edilip ağırlanmasının çok önemli olduğunu ve bunun beyin göçü olduğunu dile getirdi. "Bunu Kayseri modeli' diye geliştirelim ve diğer illere de yayalım" diyen Başbakan Davutoğlu, "O bakımdan 'Kayseri modelini' ben her yerde anlatacağım. Her zaman biliyordum Kayserililerin hayır konularında ne kadar gayretli olduklarını. Özellikle üniversiteye yaptıkları gayretler, bir öğretim üyesi olarak tekrar tekrar kendilerine teşekkür etmemi gerektiren büyük bir vizyoner ve ahlaki tutumdur" ifadelerini kullandı. Başbakan Davutoğlu, artık en büyük payı bütçeden eğitime ayıran bir devlet ve hükümet anlayışının olduğuna dikkati çekerek, "Buradan eksik kalan unsurları hayırseverlerimiz tamamladığında işte bu 'Nurun Ala Nur' oluyor ve bereketleniyor. İnşallah bütün illerimizde bu güzel model yaygınlaşır" dedi. Rektör Prof. Fahrettin Keleştemur da konuşmasında, üniversite hakkında detaylı bilgi içeren bir sunum gerçekleştirdi. Erciyes Üniversitesinin yeni bir üniversite olduğunu ifade eden Keleştemur, üniversite bünyesinde çeşitli alanlarda çalışmalar yürüten araştırma merkezleri hakkında bilgi verdi. Aşı Geliştirme Merkezi'nin Türkiye'deki önemli merkezlerden biri olduğunu belirten Keleştemur, ''Burada her türlü aşı geliştirebilme alt yapısı vardır. Aşı geliştirebilme alt yapımızla ilgili çok az bir eksiğimiz vardır. Kalkınma Bakanlığımıza bu konuyla ilgili bir proje verdik. Umarım iyi neticelenir. Birkaç yıl içinde bu laboratuvarda her türlü aşıyı geliştirebilme kabiliyetine sahip olacağız'' diye konuştu. Genom ve Kök Hücre Merkezi ile ilgili de bilgi veren Keleştemur, kök hücre meselesinin giderek önem kazanan bir konu olduğunu belirterek, merkezin hem tedavi hem de araştırma konusunda alt yapısını tamamladığını söyledi. Keleştemur, Kayseri'de hayırseverliğin çok kuvvetli yaşadığına dikkat çekerek, bu geleneğin yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi. Keleştemur, sivil toplum kuruluşları ile belediyenin de üniversiteye önemli katkılar sunduğunu da sözlerine ekledi.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Paş]abĞyır Mahallesi'nde bulunan L&# Bandırma Halk Eğ.-itim Merkezi'ndeki ehliyet sınavı öncesinde ~salon görevlileri sınava girecek adayların kimeik kon)trohlerii yapmaya başladı. Bu ! esnada M.B'nin (22), A.A'nın (18) yerine ınava Hirmeye çalıştığı tespit edildi. Polis çağıran görevli lerin yanında bulunan Y~A M.B, aniden birinci kattaki salonunpenceresinden atladı.  Y ere düştükten sonra yaralanan M.B'nin yard ımına Halk Eğigim Merkezi görevlileri ksoşu. Olay yerine gelen 112 Acil Servis ekiplerince :Bandıma Devlet Hastanesine kaldırılan M.B'nin her igki bacağında kırık tespitedildi. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve BandırmaCumhuriyet Başsavcılığı olayla vy ilgili soruşturma başlattı.
Paşabayır Mahallesi'nde bulunan Bandırma Halk Eğitim Merkezi'ndeki ehliyet sınavı öncesinde salon görevlileri sınava girecek adayların kimlik kontrollerini yapmaya başladı. Bu esnada M.B'nin (22), A.A'nın (18) yerine sınava girmeye çalıştığı tespit edildi. Polis çağıran görevlilerin yanında bulunan M.B, aniden birinci kattaki salonun penceresinden atladı.  Yere düştükten sonra yaralanan M.B'nin yardımına Halk Eğitim Merkezi görevlileri koştu.  Olay yerine gelen 112 Acil Servis ekiplerince Bandırma Devlet Hastanesine kaldırılan M.B'nin her iki bacağında kırık tespit edildi. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Bandırma Cumhuriyet Başsavcılığı olayla ilgili soruşturma başlattı.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Genel Müdürlüğün yazılı açıklamasında,Öğrenci Seçme veYerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından 19-20 ve 26-27 Haziras'da yap\lacak Lisa%t[ Yerleşti)rme Sınavları'na ?LUYS) g>recec adaylara ilişkin belgelerin, bu yı l da PTT t arafından alıcılara ulaşırıl'ığı belirtildi.  Öğrencilerin geleceği için büyük önem ütaşıyn belgelerden alıcılarateslim edilemeyenlerin, dağıtım birimlerinde bir sre iade edilmeden muhafazaaltında tutulacağı ifade edilen açıüklfamada, şnlar kaydedildi:  'sınav% girecek öğrencilerden adres yet ersizliği, adres değişikliği, yanlış yazım gibi nedenlerle belgesi eline geçmeyynlerin, tbüy,k şehirlerde posta işleme merkezlerine, diğer illerde ise en yakın postadağıtım merezine, kimlik belgesi (nüfuscüzdanı, pasaport, ehliyet)ile müracaat etmeleri halinde kendilerine yardımcı olunacaktır.''
Genel Müdürlüğün yazılı açıklamasında, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından 19-20 ve 26-27 Haziran'da yapılacak Lisans Yerleştirme Sınavları'na (LYS) girecek adaylara ilişkin belgelerin, bu yıl da PTT tarafından alıcılara ulaştırıldığı belirtildi.  Öğrencilerin geleceği için büyük önem taşıyan belgelerden alıcılara teslim edilemeyenlerin, dağıtım birimlerinde bir süre iade edilmeden muhafaza altında tutulacağı ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:  ''Sınava girecek öğrencilerden adres yetersizliği, adres değişikliği, yanlış yazım gibi nedenlerle belgesi eline geçmeyenlerin, büyük şehirlerde posta işleme merkezlerine, diğer illerde ise en yakın posta dağıtım merkezine, kimlik belgesi (nüfus cüzdanı, pasaport, ehliyet) ile müracaat etmeleri halinde kendilerine yardımcı olunacaktır.''
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. haberi!  Tarım veOrman Bakanı Bekir ~Pakdemi´li, Milli Eğtim Bakan Ziya Selçuk ve Sağlrık Bakanı Fahrettin Koca ile Sağlık Bakanlığı'nda düzenle nen "Okul Kantinlerindeki Gıdalar İçi Logo Uygulaması İşbirliği Protokolü" imz törenine atı~dı. Cumhurbaşkanlığı Hüküiet Sistemi ile bakanlıklar arasındaki koordinasyonun arttığına iearet eden Bakan Pakd emirli, eğÖvEitim gibi sağlıklı beslenme alışkanlığı edinmenin doe anay a spaeÖ bir hak olması gerektiğini söyledi. Pakdemirli, bakanlığınca yürütülen Beslenme Dostu *Z Okul Programı, okul k^ntinlerin! öze^ A' hijyen kuralları ve kantin personelineeğitim g#bi uygu`lamalara deSğinerrek, buün imzalanan protokol sayesind kantinlerin üç bakanflığın denetim ve gözetiminde olacağını, denetimin sadece kant inde deği* üretim yerlerinde başlayacağını vurguladı. Üç çocuk babası L,_ ve üm ülke çocuklarının ağabeyi olarak b,$r konuyadikkati çekmek istediğini belirten Pakdemirli, şöyle devam _ etti: "Ailelerin çocukları bize emanet. Çocukların AM sağlıklı gıdalara erişimi ailelerin haklı talebiydi ve bŞizlerden de beklentileriydi. Okulgıdası uygulamasıypa bir anlatdaa da velilerimizle bir emanet sözleşmesi imzalıyor olacağız.Türkiye'de her ö ykişiden biri obe/. Gelişmiş ülkelerden :aha iyi durumdayız. Ama evlatlarımızın yüzde önJ 25'i fazla kilolu.'Gıda okur yazarlığı' di'´ b ir ifade kullanıyorum Vv bunu çok önemsiyorum. Gıda okur hyazarlııyla, gıdanın neyden üretildiğini, kişiye faydrı e ẗ́_ zararlı taööflarını biliyor olmamız lazO£ım. Türkiye'de gıda okur yazarlığı çolk yük sek değil. Gıdaokur yazarlığı alışkanlığeını çocuk yaşlardan itibaren kazajdırabilirsek[ gelecekte çok daha sağj!am nesilleri miz olur." Pakdemirli,ailelere de çağrıda ulun´rak, "Eğitim için ihki sa_ayağı çok önemli, b irr okul, diğeri de aile ne ev. Okulda yapmMaya çalıştığımızı evde de yapmalıyız. Biz okulda siz de evde sağlıklı b£eslenme alışkanlığı kazandırırsak, gelecek nesilleri garanti altına almış olruz" dedi.Okul gıdası uygulamasını bakanlıklarla ortak yürüteceklerine işare edHen Pakdemirli, "Okul gıdası logosuyla enerji yoğöunuğu yüksekürünlerin tüketimini engelleyeceğiz,obeziteye karşı savaş açacağız . Gelec eğimizin garantisi çocuklarımıza erken yaşta iyi beslene alışkanlıkları kazandırmış olacağız. İyi beslenme alışkanlığına uygun gıdaları diğerürünlerden ayırmayı hedefliyoruz" diye konuş tu. Pakdemirl i, gıda üreticilerini de bu konuda teşvik etme istediğini belirtirken, "h.7 milyonu aşkın c<u öğrencimiz var. BV aslınoda ]çok büyük bir pazar. Değerli üreticilerimiz okul gıdası uygulamasına uygun ürünleri hızlı şekilde üretirlerse, kend ilevi için de öneml̈́ bir kazanç kapısı lur) ifadesini kullandı. Uygulamayla Öş milyonu aşkın öğrencinin gıdası ve sağlığını kJontrol aültına almış olacaklarına dikkati ç/een Pakdemirli, şunaaĞrc kaydetti: "Uygulamaya bugünden itibaeSn geçiyor[z. Bunungeçiş süreci olacağını kabul eNmek lazım. Aa 2019-2020 öğretim yılından itibaren okul gıda sı loguosu olmayan ürünlerinokul kantinlerinde sa tı^ı,a izin verilmeyecek. LogCsuz Krnler okul kantinlerinde satılamayacak. Gelecek nesillerikiz için gıda ğokuur J+u yazarlığı uygulaması çok önemli. Farkındalığı artı£mak nAlamıda trafi ışıkları buygulamasına geçiyoruz. Trafik ışkıları sarı, k ırmızı, yeşildir. Üzerinde sarı, kırmızı, yeşil renkleri olan gıd;n uygulaması lna yakın bi- zamanda yönetmelik de ğişikliğiyle geçiyor olacağız. Enerji yoğunluğu yüksek ürünlerin daha aztüketilmesi için kırmızyı gören vatandaşlarmCız, daha sağlıklı ürünlere doğru yönlendirilecek. Farkındalığı artırmak ana ş amaçlarımızdan birisi. 80 milyon vatandaşımıza daha zağıkl beslenme alışkanlığşı kazandırmak istiyoruz." Törende konuşan Milli Eğ i tim Bakanı Ziya Selçuk ise çocuklara hizmet amacıyla bir araya *eldiklerini i fade etti. Bakanlık ola rck eğitimi sadece |` belirli müfredat içeriklerinin paylaşımı olarak değerlendirmediklerini dile giren Selçuk, çocuğ şn btünsel gelişimini£ çok değerli olduğunu vurguladı. "Koruyucu eğitim" kavramının önemine işaret eden Selçuk, çocukların bedensel,ruhsal, sosyal ve psiolojik gelişgmin bir bütünsel anlayı içerisinde ele alm*kk ve bu anlayışın gerektirdiği çerçevede okulu sadece bir öğretimfaaliyeti yürütülenbir meRa olarak de;ş^ ay nı amand sağlıklı ir gel işim izlemolerine hizmetetme yeri olarak görmek gerektiğini söledi. Selçuk, konuyailişkin şudeğerlendirmede bulundu: "Çocukların sağlıklıbeslenmesini sağlayabil irsek o zaman daha üretken birtoplum oluşması ve riskleri azalmış bir to pur oluşması da mümkün ol abilecek. Oaugl kantinlerindeki gıdalar içinlogo uygulaması, reImi-özel okul vekurumlarında faaliyet gösteren yemekhane, kantin, ka feterya, b^fj, çay ocağı gibi işletmelerde satışı yapılacak bütün ürünlerin takibini, denetlenmesini ve izlenmesini kolay`aştıracvak. Ayrıca bakanlığımızın okul kantinlerindesatılacak gıda ve eğitim kurumlarındaki g[da işletmelerinin hijyen yönünden desteklenmesi k onulu genelgenin uygulanması da bönlece daha e tkin hale getirilecek." Gıdaokur yazarlığını çok önemsediklerini ve bunun hayata geçmesi içşn gerekenleri yapmayı planladıklarını aktaşan Selçuk, "Özelliklemüfredatın hazırlanması ve bu müfredatın ders paketleri içerisine yerleştirilmesiyle gıda okur yazarlığı, tüm üıkiye'de gFek p hayat boyu öğrenme ) gerekse | diğer öğretim kademeleri açısından kritik b]r tedbir olacaktır"diye konuştu. İlk v e ortaöğretim çağındaki çocuklarda enerzI yoğunuuğu yüksek besinlerin kontrolünün ayrı biğr BcRönem taşıdığına işaret edenSelçuk, şunları kaydetti: "Enerji yoğunluğu yükseldikçe ö´ğrenme ve öğretme faaliyetlerindeki verimliliklerde prob-löm oluşmayt başlıyor. Gerek hiperaktivite gerekirse d+= dikkat eksikliği gibi hususlar çok d aha fazla gündem)imize gelmiş oluyor. Bundan dolayı bu besinlerin çocukların öğrenmesinin PaLtesini artırmakla ilgisini de anne babalaravurgulamak isterim. hgb Eğer biz çocuklar ımızın öğrenmesi ile beslenmesi \arasındaki ili şkinin D ne kadar kritik olduğu konusunda farkındalık zzeymizi artırabilirsek o amaz çocuklarımızın çok \aha başarılı olabileceği konusunda ne t bir görüş ifıdN edebilirzz." Bakan Selçuk, okul gıda işletmeleri konusundaki hazırlıkların bu y ıg iide tümüyleyerleşeceğini ve =K bir sonra ki öğretim yılında djö iliçlenme seviyesinin oldukça yüksek bir noküetaya geldiğini sp birlikte göreceklerint söyledi. Gıda farkındalığının T toplumca sahiplenilmesinin önemine değinenSelçuk, "Onun için herkesi bu ial/şamaya destek vermeye ve çocuklaıL geleceği için yeni biÖ atılım yapmaya dave_ ediyoma" dedi. SağlIık Bakanı Fahrhet\ti Koüa da, törende yaptığı konuşmada, çocuk ve gençlerin geleceğin teminatı ve umudu olduğunu belirterek, hayata hazır=lanırken alınan iyi eğitimin yanı sıra fiziksel ve cuZsai gelişimin sağlıklı olmasının da önemli olduğunu vurguladı. Sağlıklı nesiller yetiştirilmesinin aileden başlamak üzere herkesin görevi olduğunuŞzn atnh çizen K oca, "Gençken vücudumuzgenelde olumuz faktörlere karşı dayanıklıdır. Tecrübe ettiği olumsuz şeylerin etkilerini hemen aksettirmez. Bu dönemde karşılaştığımız sğğlık risklerinin pFk farkına varmayız. Büyüme çağında tecrübe ettiğimiz riskli davranışların sonuçları, = yaş ilerledikçebirer brer hastalık olarak ayatımızda yer bulmaktadır" diye konuştu. Koca, gençlik döneminde okğlığa yapılacaken önemli yatırımlardan birinin sacğlAıklı beslenme, diğerinin ise harektli yaşam tarzı olduğunu oifae etti. Ço cukluk çağı nda başlayan kontrolsüz şekilde yüksek kalorili gıdaların tüketimi, şekerlive gazlı içeceklerin tüketilm esi gibi tMü beslenme alışkanlı klarının, er kenden başla=an obezite, ortopedik gelişme bozuklukları, diyaet vekalp damarhastalıkları gibi pe çok hastalığMn temelini oluşturduğuza dikkati çeken Koca, okullarda çouklara hayata hazırlık için gerekli bilgiler verildiğini sö*yledi. Koca, saYlık seviyesinin korunmısı ve iyḯeştirilmes için s okullarda bir dizi çalışma yürütüldüğünü anlLatarak, öğrencilerin yıllık periyodik sağl ık kontrollerinin okullar e aile hekimleriyle işbirliği içinde yapıldığını a\ımsüattı. "2015'te başlatılan g+ işitme .\ tarama programına bu üöğKretim yılından itibaren görme taramalarını da ekliyoruz" diyen Koca, bu yıl okula başlayan b?ir milyon 250 b{ çocuğa görme taramasının hedeoflendiğinJ bildirdi. Bakan Koca,koruyucu a ğız ve diş sağlığı programıyla hem çürük hem de gelişimsel iş bozukluklarının tarandığını he de kor uyucu fl*fr vernik uygulaması yapıldığını dile getirdi.Bebeklik döneminde başlayan aşlama programının okulçağında da devam ettiğ ini atdrlatan Koca, şu bilgileri verdi: "Tüm aşılar Bakanlığıız eliyse temin edilmekte ve uygulanmaktadır. Genişletilmig bağışıklama programımız, tamamı devlet eliyle u ygulanan, Avrupa'daki en geniş bağışıklama progra(uıdır ve 3 hastalığa k,_£şı çcLcuklarımız aşılanmaktadır. Sağlıklı Beslenme ve Obezite ile Mücadele Programımız çerçevesinde yineüç bakanlığımız ile işbirliği içinde okul sütü programımız 201 uyılın{an, kuru üzüm dağıtımımızise 2015 yılından bu yana kesintisizdevam etmektedir. Bu sayede çocuklarımızasağlıklı beslenme alışkanlıkları edindirmeyi hedefliyoruz." Okulların temizlik ve hijyen konusunda teşvik edilmesi, okul sağlığının daha iyi seviyeyeçıkartılması için "Beyaz BayraklıOkul" programının sürdüğünü ifade eden Ko ca, bu sayede yaşam kalitesinin yükseltilmesi ve sağlıklı ne sillerin yetişmesinin amaçlandığını aktardı. Koca, saklaşık n60 bin okulun Beyaz Bayrak aldığını belirtti. Beslenme Dostu Okul programınığ `lrk şartının Beyaz Bayrak ´[ sahibi olmak olduğunu bildiren ^ Fahrettin Koc£ath, "B u okullarımz, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından sürekli denetlenmektedir. y Denetlemelerde kantinlerde satılan ürünlerin belli standartlar dahlindeolup olmadığı kontrol edilmektedir. Okul kantinlerinde satılan, b eslenmeye katkısı şüpheli ancak çocuklarımıza cazip geldiği ii aşırı tükettikleri ? gıdalara karşı }0ü3 yılında mücadele etmeye başladık ve 201 ö6 yılında da Milli Eğitim Bakanlığımızın üstün gayretleri ve oıb konudaki kararlılığı sonucu okullarda şekerli, kolalı ^F gazlı içecekler vecipsler, şekerlemelerle çikolatalar ın satışınasınırlama getirildi" diye knuştu. Okulların yüzde 40'ıEna yakınının "Beslenme Do'stu Oğgl" unvanı aldığın ı anlatan Koca, tüm okulların yarısının ise sağlık vt hijyen konusunda kalitelerii belgelendirerek "Beyaz Bayrak" sahib olduğuna dikkati çekiti. Koca, "Hedefimiz tüm okullarımıza bu konulardaki çalışmaları tamamlayarak belgelerini teslim edebilmektir" dedi. Bakan Koca, Milli Eğitim z!Nkanlığı, Tarım ve Ormoa Bakanlığı yo işbirliğinde kantinlerdehazırlanan ve datan ggıdaların sağlığa ve sınırlamalarauygunluk denetimlerinin yürütüldüğünü söyledi. "28 Aralık günüTicaret Bakanlığı yayınladığı yönetmelik değişikliğiyle Sağlık Bakanlığı tarafından kırmızı kategoride sı=ıflanan yiyecek ve içeceklerin reklamlarının çocukl ara yö´eik programların başında, içinde vey a sonunda yayınlanmasına $ yasak getirdi" diyen Koca, g ıda üreticilerinin, bu çalışmalara başla d=ığı gündenbu yana destek verdiğinivurguladı. Koca, şunları kaydetti: "Bu konuda ticari kaygırı ikinci plana atarak, verdikleri destek için üretici firmala=a ve 'Türkiye ıda ve çe^ef San ayii Denelei Federasyonu'na fa.süaten teşekkür ediyorum. Bugün öb çalışmamızda ç oÖ güzel bir aşamaya geldik. Üçbakanlığımız bin protokol imzalıyo Okullarımızda artık sadece sfğlılı gıd$alarn bulunmasının teminive bu sayede geleceğimizinteminatı olan evlatlarımızın daha sağlıklı olmaları için işbirli ği içinde davranacağımıza dair akitleşmiş oluyoruz. Bundan böyle,sadece zI protokolde belirlenen şartları taşıyan n] gıdalar okullarda satılabilecek. Anne ve babalarımız, okul ortamında fayaası şöpcseli gıdaların çocukların erişimine aç ık olmayacağını bilecek ve çocuklarını bu rts{ma daharahat teslim edecek. Bu çalışmalarda emeLii geçen tüm yöneticilerimize, öğretmenlerimize, gıda denetçilerimize, sağlık çalışanlarımıza, gıda vp içecek sektörüne` kantin işletmecilerimize ço k , teşekkür ediyorum. Asıl teşekkürü bu çal_şmaları<ızda abize destek ol$n velilerimizhakkediyor. Onların desteği ve bizlere inancı olmadan bu çalışmalarda başarılı olmamız mümkün olmazdı." Tüm öğr_nci ve öğretmenlere üstün baarılr dileyen Bakan Koca, protokolün sağlık ve hayır getirmesi temennisinde bllundu
haberi!  Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Milli Eğitim Bakan Ziya Selçuk ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile Sağlık Bakanlığı'nda düzenlenen "Okul Kantinlerindeki Gıdalar İçin Logo Uygulaması İşbirliği Protokolü" imza törenine katıldı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile bakanlıklar arasındaki koordinasyonun arttığına işaret eden Bakan Pakdemirli, eğitim gibi sağlıklı beslenme alışkanlığı edinmenin de anayasal bir hak olması gerektiğini söyledi. Pakdemirli, bakanlığınca yürütülen Beslenme Dostu Okul Programı, okul kantinlerine özel hijyen kuralları ve kantin personeline eğitim gibi uygulamalara değinerek, bugün imzalanan protokol sayesinde kantinlerin üç bakanlığın denetim ve gözetiminde olacağını, denetimin sadece kantinde değil üretim yerlerinde başlayacağını vurguladı. Üç çocuk babası ve tüm ülke çocuklarının ağabeyi olarak bir konuya dikkati çekmek istediğini belirten Pakdemirli, şöyle devam etti: "Ailelerin çocukları bize emanet. Çocukların sağlıklı gıdalara erişimi ailelerin haklı talebiydi ve bizlerden de beklentileriydi. Okul gıdası uygulamasıyla bir anlamda da velilerimizle bir emanet sözleşmesi imzalıyor olacağız. Türkiye'de her 5 kişiden biri obez. Gelişmiş ülkelerden daha iyi durumdayız. Ama evlatlarımızın yüzde 25'i fazla kilolu. 'Gıda okur yazarlığı' diye bir ifade kullanıyorum ve bunu çok önemsiyorum. Gıda okur yazarlığıyla, gıdanın neyden üretildiğini, kişiye faydalı ve zararlı taraflarını biliyor olmamız lazım. Türkiye'de gıda okur yazarlığı çok yüksek değil. Gıda okur yazarlığı alışkanlığını çocuk yaşlardan itibaren kazandırabilirsek, gelecekte çok daha sağlam nesillerimiz olur." Pakdemirli, ailelere de çağrıda bulunarak, "Eğitim için iki sacayağı çok önemli, biri okul, diğeri de aile ve ev. Okulda yapmaya çalıştığımızı evde de yapmalıyız. Biz okulda siz de evde sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırırsak, gelecek nesilleri garanti altına almış oluruz" dedi. Okul gıdası uygulamasını bakanlıklarla ortak yürüteceklerine işaret eden Pakdemirli, "Okul gıdası logosuyla enerji yoğunluğu yüksek ürünlerin tüketimini engelleyeceğiz, obeziteye karşı savaş açacağız. Geleceğimizin garantisi çocuklarımıza erken yaşta iyi beslenme alışkanlıkları kazandırmış olacağız. İyi beslenme alışkanlığına uygun gıdaları diğer ürünlerden ayırmayı hedefliyoruz" diye konuştu. Pakdemirli, gıda üreticilerini de bu konuda teşvik etmek istediğini belirtirken, "17 milyonu aşkın öğrencimiz var. Bu aslında çok büyük bir pazar. Değerli üreticilerimiz okul gıdası uygulamasına uygun ürünleri hızlı şekilde üretirlerse, kendileri için de önemli bir kazanç kapısı olur" ifadesini kullandı. Uygulamayla 17 milyonu aşkın öğrencinin gıdası ve sağlığını kontrol altına almış olacaklarına dikkati çeken Pakdemirli, şunları kaydetti: "Uygulamaya bugünden itibaren geçiyoruz. Bunun geçiş süreci olacağını kabul etmek lazım. Ama 2019-2020 öğretim yılından itibaren okul gıdası logosu olmayan ürünlerin okul kantinlerinde satışına izin verilmeyecek. Logosuz ürünler okul kantinlerinde satılamayacak. Gelecek nesillerimiz için gıda okur yazarlığı uygulaması çok önemli. Farkındalığı artırmak anlamında trafik ışıkları uygulamasına geçiyoruz. Trafik ışkıları sarı, kırmızı, yeşildir. Üzerinde sarı, kırmızı, yeşil renkleri olan gıda uygulamasına yakın bir zamanda yönetmelik değişikliğiyle geçiyor olacağız. Enerji yoğunluğu yüksek ürünlerin daha az tüketilmesi için kırmızıyı gören vatandaşlarımız, daha sağlıklı ürünlere doğru yönlendirilecek. Farkındalığı artırmak ana amaçlarımızdan birisi. 80 milyon vatandaşımıza daha sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırmak istiyoruz." Törende konuşan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ise çocuklara hizmet amacıyla bir araya geldiklerini ifade etti. Bakanlık olarak eğitimi sadece belirli müfredat içeriklerinin paylaşımı olarak değerlendirmediklerini dile getiren Selçuk, çocuğun bütünsel gelişiminin çok değerli olduğunu vurguladı. "Koruyucu eğitim" kavramının önemine işaret eden Selçuk, çocukların bedensel, ruhsal, sosyal ve psikolojik gelişimini bir bütünsel anlayış içerisinde ele almak ve bu anlayışın gerektirdiği çerçevede okulu sadece bir öğretim faaliyeti yürütülen bir mekan olarak değil aynı zamanda sağlıklı bir gelişim izlemelerine hizmet etme yeri olarak görmek gerektiğini söyledi. Selçuk, konuya ilişkin şu değerlendirmede bulundu: "Çocukların sağlıklı beslenmesini sağlayabilirsek o zaman daha üretken bir toplum oluşması ve riskleri azalmış bir toplum oluşması da mümkün olabilecek. Okul kantinlerindeki gıdalar için logo uygulaması, resmi-özel okul ve kurumlarında faaliyet gösteren yemekhane, kantin, kafeterya, büfe, çay ocağı gibi işletmelerde satışı yapılacak bütün ürünlerin takibini, denetlenmesini ve izlenmesini kolaylaştıracak. Ayrıca bakanlığımızın okul kantinlerinde satılacak gıda ve eğitim kurumlarındaki gıda işletmelerinin hijyen yönünden desteklenmesi konulu genelgenin uygulanması da böylece daha etkin hale getirilecek." Gıda okur yazarlığını çok önemsediklerini ve bunun hayata geçmesi için gerekenleri yapmayı planladıklarını aktaran Selçuk, "Özellikle müfredatın hazırlanması ve bu müfredatın ders paketleri içerisine yerleştirilmesiyle gıda okur yazarlığı, tüm Türkiye'de gerek hayat boyu öğrenme gerekse de diğer öğretim kademeleri açısından kritik bir tedbir olacaktır" diye konuştu. İlk ve ortaöğretim çağındaki çocuklarda enerji yoğunluğu yüksek besinlerin kontrolünün ayrı bir önem taşıdığına işaret eden Selçuk, şunları kaydetti: "Enerji yoğunluğu yükseldikçe öğrenme ve öğretme faaliyetlerindeki verimliliklerde de problem oluşmaya başlıyor. Gerek hiperaktivite gerekirse dikkat eksikliği gibi hususlar çok daha fazla gündemimize gelmiş oluyor. Bundan dolayı bu besinlerin çocukların öğrenmesinin kalitesini artırmakla ilgisini de anne babalara vurgulamak isterim. Eğer biz çocuklarımızın öğrenmesi ile beslenmesi arasındaki ilişkinin ne kadar kritik olduğu konusunda farkındalık düzeyimizi artırabilirsek o zaman çocuklarımızın çok daha başarılı olabileceği konusunda net bir görüş ifade edebiliriz." Bakan Selçuk, okul gıda işletmeleri konusundaki hazırlıkların bu yıl içinde tümüyle yerleşeceğini ve bir sonraki öğretim yılında da bilinçlenme seviyesinin oldukça yüksek bir noktaya geldiğini hep birlikte göreceklerini söyledi. Gıda farkındalığının toplumca sahiplenilmesinin önemine değinen Selçuk, "Onun için herkesi bu çalışmaya destek vermeye ve çocukların geleceği için yeni bir atılım yapmaya davet ediyorum" dedi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da, törende yaptığı konuşmada, çocuk ve gençlerin geleceğin teminatı ve umudu olduğunu belirterek, hayata hazırlanırken alınan iyi eğitimin yanı sıra fiziksel ve ruhsal gelişimin sağlıklı olmasının da önemli olduğunu vurguladı. Sağlıklı nesiller yetiştirilmesinin aileden başlamak üzere herkesin görevi olduğunun altını çizen Koca, "Gençken vücudumuz genelde olumsuz faktörlere karşı dayanıklıdır. Tecrübe ettiği olumsuz şeylerin etkilerini hemen aksettirmez. Bu dönemde karşılaştığımız sağlık risklerinin pek farkına varmayız. Büyüme çağında tecrübe ettiğimiz riskli davranışların sonuçları, yaş ilerledikçe birer birer hastalık olarak hayatımızda yer bulmaktadır" diye konuştu. Koca, gençlik döneminde sağlığa yapılacak en önemli yatırımlardan birinin sağlıklı beslenme, diğerinin ise hareketli yaşam tarzı olduğunu ifade etti. Çocukluk çağında başlayan kontrolsüz şekilde yüksek kalorili gıdaların tüketimi, şekerli ve gazlı içeceklerin tüketilmesi gibi kötü beslenme alışkanlıklarının, erkenden başlayan obezite, ortopedik gelişme bozuklukları, diyabet ve kalp damar hastalıkları gibi pek çok hastalığın temelini oluşturduğuna dikkati çeken Koca, okullarda çocuklara hayata hazırlık için gerekli bilgiler verildiğini söyledi. Koca, sağlık seviyesinin korunması ve iyileştirilmesi için ise okullarda bir dizi çalışma yürütüldüğünü anlatarak, öğrencilerin yıllık periyodik sağlık kontrollerinin okullar ve aile hekimleriyle işbirliği içinde yapıldığını anımsattı. "2015'te başlatılan işitme tarama programına bu öğretim yılından itibaren görme taramalarını da ekliyoruz" diyen Koca, bu yıl okula başlayan bir milyon 250 bin çocuğa görme taramasının hedeflendiğini bildirdi. Bakan Koca, koruyucu ağız ve diş sağlığı programıyla hem çürük hem de gelişimsel diş bozukluklarının tarandığını hem de koruyucu flor vernik uygulaması yapıldığını dile getirdi. Bebeklik döneminde başlayan aşılama programının okul çağında da devam ettiğini hatırlatan Koca, şu bilgileri verdi: "Tüm aşılar Bakanlığımız eliyle temin edilmekte ve uygulanmaktadır. Genişletilmiş bağışıklama programımız, tamamı devlet eliyle uygulanan, Avrupa'daki en geniş bağışıklama programıdır ve 13 hastalığa karşı çocuklarımız aşılanmaktadır. Sağlıklı Beslenme ve Obezite ile Mücadele Programımız çerçevesinde yine üç bakanlığımız ile işbirliği içinde okul sütü programımız 2011 yılından, kuru üzüm dağıtımımız ise 2015 yılından bu yana kesintisiz devam etmektedir. Bu sayede çocuklarımıza sağlıklı beslenme alışkanlıkları edindirmeyi hedefliyoruz." Okulların temizlik ve hijyen konusunda teşvik edilmesi, okul sağlığının daha iyi seviyeye çıkartılması için "Beyaz Bayraklı Okul" programının sürdüğünü ifade eden Koca, bu sayede yaşam kalitesinin yükseltilmesi ve sağlıklı nesillerin yetişmesinin amaçlandığını aktardı. Koca, yaklaşık 60 bin okulun Beyaz Bayrak aldığını belirtti. Beslenme Dostu Okul programının ilk şartının Beyaz Bayrak sahibi olmak olduğunu bildiren Fahrettin Koca, "Bu okullarımız, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından sürekli denetlenmektedir. Denetlemelerde kantinlerde satılan ürünlerin belli standartlar dahlinde olup olmadığı kontrol edilmektedir. Okul kantinlerinde satılan, beslenmeye katkısı şüpheli ancak çocuklarımıza cazip geldiği için aşırı tükettikleri gıdalara karşı 2013 yılında mücadele etmeye başladık ve 2016 yılında da Milli Eğitim Bakanlığımızın üstün gayretleri ve bu konudaki kararlılığı sonucu okullarda şekerli, kolalı gazlı içecekler ve cipsler, şekerlemelerle çikolataların satışına sınırlama getirildi" diye konuştu. Okulların yüzde 40'ına yakınının "Beslenme Dostu Okul" unvanı aldığını anlatan Koca, tüm okulların yarısının ise sağlık ve hijyen konusunda kalitelerini belgelendirerek "Beyaz Bayrak" sahibi olduğuna dikkati çekti. Koca, "Hedefimiz tüm okullarımıza bu konulardaki çalışmaları tamamlayarak belgelerini teslim edebilmektir" dedi. Bakan Koca, Milli Eğitim Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı işbirliğinde kantinlerde hazırlanan ve satılan gıdaların sağlığa ve sınırlamalara uygunluk denetimlerinin yürütüldüğünü söyledi. "28 Aralık günü Ticaret Bakanlığı yayınladığı yönetmelik değişikliğiyle Sağlık Bakanlığı tarafından kırmızı kategoride sınıflanan yiyecek ve içeceklerin reklamlarının çocuklara yönelik programların başında, içinde veya sonunda yayınlanmasına yasak getirdi" diyen Koca, gıda üreticilerinin, bu çalışmalara başladığı günden bu yana destek verdiğini vurguladı. Koca, şunları kaydetti: "Bu konuda ticari kaygıları ikinci plana atarak, verdikleri destek için üretici firmalara ve 'Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu'na hassaten teşekkür ediyorum. Bugün bu çalışmamızda çok güzel bir aşamaya geldik. Üç bakanlığımız bir protokol imzalıyor. Okullarımızda artık sadece sağlıklı gıdaların bulunmasının temini ve bu sayede geleceğimizin teminatı olan evlatlarımızın daha sağlıklı olmaları için işbirliği içinde davranacağımıza dair akitleşmiş oluyoruz. Bundan böyle, sadece protokolde belirlenen şartları taşıyan gıdalar okullarda satılabilecek. Anne ve babalarımız, okul ortamında faydası şüpheli gıdaların çocukların erişimine açık olmayacağını bilecek ve çocuklarını bu ortama daha rahat teslim edecek. Bu çalışmalarda emeği geçen tüm yöneticilerimize, öğretmenlerimize, gıda denetçilerimize, sağlık çalışanlarımıza, gıda ve içecek sektörüne, kantin işletmecilerimize çok teşekkür ediyorum. Asıl teşekkürü bu çalışmalarımızda bize destek olan velilerimiz hakkediyor. Onların desteği ve bizlere inancı olmadan bu çalışmalarda başarılı olmamız mümkün olmazdı." Tüm öğrenci ve öğretmenlere üstün başarılar dileyen Bakan Koca, protokolün sağlık ve hayır getirmesi temennisinde bulundu.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. İsrail Savunma BakanıAvigdor Lieberman,bölgedeki çeişmeyi ileri M bir boyuta taşıyarak, ülkesine yönelik olası bi saldırıda Beşşar Esad`ı orTddan kaldıracaklarını belirtti. Suriye` deki Ala}sı bir ABD-Rusya çatımasında ABD safında Esad`a yönelik mücadele verileceğinin sinyalini veren Lieberman,bu süreçte İran`ın İsrail` e saldı rı girişiminde bulunmas durumund.a 'Şam rejimini devireciğini' ifade etti. Lieberman ayrıca, "İran’ı böyle bir şe(y yapmama sı konusunda uyarıyoruz...Çünkü İsrail ? ool sonuna kadar devam etmekte kararlıdır" zdedi.
İsrail Savunma Bakanı Avigdor Lieberman, bölgedeki çekişmeyi ileri bir boyuta taşıyarak, ülkesine yönelik olası bir saldırıda Beşşar Esad`ı ortadan kaldıracaklarını belirtti. Suriye`deki olası bir ABD-Rusya çatımasında ABD safında Esad`a yönelik mücadele verileceğinin sinyalini veren Lieberman, bu süreçte İran`ın İsrail`e saldırı girişiminde bulunması durumunda 'Şam rejimini devireciğini' ifade etti. Lieberman ayrıca, "İran’ı böyle bir şey yapmaması konusunda uyarıyoruz...Çünkü İsrail bu yola sonuna kadar devam etmekte kararlıdır" dedi.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Başbakan Yardımcısı eki' Bozd ağ, bir televizyon programında gündeme ilişkin sorularıyanıtladı. Bekir Bozdağ, ni TBMM'de dü\n yaşanan kavgHğnın orulmas üzeine bunun parlamentoya yakışmadığını söyledi. Genel Kurul'daki görüşm +lerde CHP İstanbul Milletvekili Mahmut yanal'ın bizzat vurmak i)in kendisi nin üzerne ` geldiğini anlatan Bozd´ağa, araya milletvekill eriHin girerek fiziksel teması önlediğini, içeride yaşananlardan habersiz ola - İişleri Bakanı Muammer Güler'in de :z muhalefet kapısından Genel Kurul'a deb girerken bazıhareketlerle muhatap olduğunu ifade etti.Bozdağ, o arbede sırasında AKParti i Şırnak Milletvekili MehmetEmin Dindar'ın yaralandığını,tedavisinin ardından evinde dinlenmeye geçtiğini bildirdi. CHP'lilerin adeta küfür ve şiddtte rekabetiçerisine girdiğini savunanBozdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nunda d´ durumu engelleyecek tavır ları almadığını söyledi. Bo£zdağ, "Sayın Kamer Gnç, geçen dönemde birtaneydi Meclis'te, o bir şekilde idare edilebiliyorduama şu ada Kamer Genç'in klonlgnmış hali çoğaldı" ` dedi. Bekir Bozdağ, "Kamer Genç gibi da rbecilere hizmetkarlık yapmış birisinin TBMM'd e bunca zamandır milletekiliğg yapıyor olması, milli iradeye de millete de t$yük ir saygısızlıktır" diye konuştu. Bozdağ, partilerin "darbe aşıkları ve Ed darbe hzmetkarlarını" _da> göstermemelerini istedi. Bozdağ, "Mısır'da yaşanan asker^ darbe, darbe midir? Darbedir.Bunun başka lamı cimi yoktr. ıÜ, Hepimizin on La 'ama'sız darbe dembmiz lazım. Al baktığınız zaman CHP'nin Sayın Genel Başkanı başta olğmak üzer bunun darbe ?ldğunu ve kınanması gerekticini söyledikten so nra arkasına ilave ettiklerÜi cümlelerle ZU böyle Air hadiede^n f Türkiye'nin ders çıkarm{sı gerektiğini ifade eden yaklaşımları var" di. Bekir Bozağ, "Türkiye , Mısır değildir,herkesin bunu görmes<i lazım. Türkiye'nindemokratik kültürü, geldiği nokta çok farklıdır. Türkiye'yi farklı ülke lerle karıştırmamak azımf ifadesini kullandı. Türkiye'nin siyasal kadrolarının belirli tecrübelerden geçtiğini, vatandaşların darbelerin ardındanbüyük faturalar ödediHğini vurgulayan Bozdağ,Türkiye'yi başkaları ´löe karıştıranların hata ettiğini vurguladı. Başbakan -parsımcısı BÜozdağ, HPkb'ye y}nesik olarak "He) seçime çıkacaksın tuşolacaksın, her seçimdeçıkacaksın yüzde 20 küsürlerdee oOy alacaks'ın, he seçimden sonra başka başka türküler söyleyeceksin. Önce dön kendine sor; 'Ben bu milletten neden oy alamıyorum?'' eleştirisinde buNlundu. Bekir Bozdağ,herkesin anayasal hak ol)arak gösteri vetoplantı yapabilece Iğni ancak kanuuflar dışına çıkılmasına izin verilm eyeleğ^ne t}v dikkati çekti. Bozdağ, dün İstanbul'da elinde dDpa ve satır bulunan ]kki kişinyn gözaltına alındığını belirterek, söz konusI kişilerin CHP'li Muharrem İnce'nin \giddaia ettiğinin aksine "AK arti partizanı" deği lB! esna f olduğunu bildirdi. Bozdağ, gösteriler dolayısıyla esnafın mağdur oldğunu anlattı ve Gezi P{rkı i ̈́e ilgili emahkemenin yürütmeyi durdurma karaı verdiğini hatırlatarak, olayın sebebi buysa bu durumun ortadan alk{ığnı dolayısıyla eylemlerin sona ermesi gerektiğini kMaydetti Hukuk devle]inde eli satırlı ve sopalı kişileri rn yanı sıra yakıp yyıkanlar^ın da cez+̈́landırılacağını belirten Bozdağ, "Hukuk devleti, yapanın yaptığını yanına kar bırakan devlet değihldirf dedi.Bozdağ, bunun "cadı avı" şeklide nitelendirilemeyeceğini söyledi. Bozdağ, şöe konutM: "Başörtülü şb hanımefendinin üzerine işeyecek birisi densizlik yapacak, hayvanlıkt an daha vZağı bir yaklaşım ortaya koyacak, bun a dair bir soruşturma brşlatmayacaksınız. Camiyegirecekler, işgal edecekler adeta, ayakkabılarıyla cami adabına yakışmayan şekilde içki imecekler, birakutularını oraya koyacaklar, gayri ahlaki işle r yapacaklar bunlara dair soruşturmy açırmfyaÜak. Kaldırımları sökecekler, ambulansları, otobüsleri Tak[acakla bun lara dairsoruşturma başlatmayacaksınız, b$öyU bir şey olabilir mi? Bunlara dair soruşturma başlatmayan, sŞçlular kimse bunları tespit edip hukuka teslim e tmeyen bir devlet, hzk<k devletiolabilir mi Bizim yaptığımiz şey cadı avı değil hukukun gereğini ,yapmaktır." Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Mısır'da yaşanan darbeye B atı'nın 'darbe' demediğineişaret etti. Bozd!ağ Mısır'daki yaşanılanların; d emokrasiye, milli iradeye ve insan onuruna indirilmiş bir darbe olduğunu vurgulayarak herkesin tavır koymasıgerektiğini \M söyledi. Bozdağ, "Avrupa ülkelernin neredeyse tamamı 'darbe' bile diyemedi. AB, bu konuda 'darbe' dzeize açıklama yapıp darbe apanlB'ra uyguladıkları müeyyidelerinhiçbirisini uygulamadı. ABD, ıü' açık bir biçimde buna =dar=&e' diyemedi. Avrupa Parlamentosu, Türkiye'de G ezi hadiselerinibahane ederek Türkiye'nin aleyhine kararlar aldı. Mısır, Avrupa Parlamentosu üyesi değilama biz de Avrupa Parlamentosu değiliz" dedi. Türkiye'deki mZ hadiselerden dolayı Avrupa'da konuşmayan lider kalmadığına işaret ed[h Bozdağ, b durumun AB'ninve Batı'nın dem okrasi konusundaki os} samimiyetini gösterdiğini söyledi. Bozdağ, buülkelerin kendi çsıkarları doğrultosugnda olaylara baktıklarını vurgulayarak, "Orada kendi lehlerine bir yapının ortaya çıkmasındandolayı açık olamasa bilegizli bir st? memnuniyetin olduğunu çvk açık görüyoruz" Vdvy konuştu. Bozdağ´ "y yıl a olmuş Mursi, daha doğru dürüst br şey yapamamış. Diyorlar k+; 'ihvanlaştıyor yapıy ı'. Getirdiği anayasa mahkemesi başkanı, bugün kendi yerinegeldi. Getirdiği milli svunma bakanı a darbe yaptı , kendi başkan yardımcıları, bakanöarı sapır sapıYr istifa etti. İstifa etmedik danışman neredeyse kalmadı. Haniihvanlaştırmıştı? Adamı çalıştırmadılar ki. Yani parlamentoyu fesettiler, anayasa mahkemesi hiç bir adım attırmadı" görüşünü dile getirdi.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, bir televizyon programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Bekir Bozdağ, TBMM'de dün yaşanan kavganın sorulması üzerine bunun parlamentoya yakışmadığını söyledi. Genel Kurul'daki görüşmelerde CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın bizzat vurmak için kendisinin üzerine geldiğini anlatan Bozdağ, araya milletvekillerinin girerek fiziksel teması önlediğini, içeride yaşananlardan habersiz olan İçişleri Bakanı Muammer Güler'in de muhalefet kapısından Genel Kurul'a girerken bazı hareketlerle muhatap olduğunu ifade etti. Bozdağ, o arbede sırasında AK Parti Şırnak Milletvekili Mehmet Emin Dindar'ın yaralandığını, tedavisinin ardından evinde dinlenmeye geçtiğini bildirdi. CHP'lilerin adeta küfür ve şiddette rekabet içerisine girdiğini savunan Bozdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da bu durumu engelleyecek tavırları almadığını söyledi. Bozdağ, "Sayın Kamer Genç, geçen dönemde bir taneydi Meclis'te, o bir şekilde idare edilebiliyordu ama şu anda Kamer Genç'in klonlanmış hali çoğaldı" dedi. Bekir Bozdağ, "Kamer Genç gibi darbecilere hizmetkarlık yapmış birisinin TBMM'de bunca zamandır milletvekiliği yapıyor olması, milli iradeye de millete de büyük bir saygısızlıktır" diye konuştu. Bozdağ, partilerin "darbe aşıkları ve darbe hizmetkarlarını" aday göstermemelerini istedi. Bozdağ, "Mısır'da yaşanan askeri darbe, darbe midir? Darbedir. Bunun başka lamı cimi yoktur. Hepimizin ona 'ama'sız darbe dememiz lazım. Ama baktığınız zaman CHP'nin Sayın Genel Başkanı başta olmak üzere bunun darbe olduğunu ve kınanması gerektiğini söyledikten sonra arkasına ilave ettikleri cümlelerle böyle bir hadiseden Türkiye'nin ders çıkarması gerektiğini ifade eden yaklaşımları var" dedi. Bekir Bozdağ, "Türkiye, Mısır değildir, herkesin bunu görmesi lazım. Türkiye'nin demokratik kültürü, geldiği nokta çok farklıdır. Türkiye'yi farklı ülkelerle karıştırmamak lazım" ifadesini kullandı. Türkiye'nin siyasal kadrolarının belirli tecrübelerden geçtiğini, vatandaşların darbelerin ardından büyük faturalar ödediğini vurgulayan Bozdağ, Türkiye'yi başkaları ile karıştıranların hata ettiğini vurguladı. Başbakan Yardımcısı Bozdağ, CHP'ye yönelik olarak "Her seçime çıkacaksın tuş olacaksın, her seçimde çıkacaksın yüzde 20 küsürlerde oy alacaksın, her seçimden sonra başka başka türküler söyleyeceksin. Önce dön kendine sor; 'Ben bu milletten neden oy alamıyorum?'' eleştirisinde bulundu. Bekir Bozdağ, herkesin anayasal hak olarak gösteri ve toplantı yapabileceğini ancak kanunlar dışına çıkılmasına izin verilmeyeceğine dikkati çekti. Bozdağ, dün İstanbul'da elinde sopa ve satır bulunan iki kişinin gözaltına alındığını belirterek, söz konusu kişilerin CHP'li Muharrem İnce'nin iddia ettiğinin aksine "AK Parti partizanı" değil, esnaf olduğunu bildirdi. Bozdağ, gösteriler dolayısıyla esnafın mağdur olduğunu anlattı ve Gezi Parkı ile ilgili mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı verdiğini hatırlatarak, olayın sebebi buysa bu durumun ortadan kalktığını dolayısıyla eylemlerin sona ermesi gerektiğini kaydetti. Hukuk devletinde eli satırlı ve sopalı kişilerin yanı sıra yakıp yıkanların da cezalandırılacağını belirten Bozdağ, "Hukuk devleti, yapanın yaptığını yanına kar bırakan devlet değildir" dedi. Bozdağ, bunun "cadı avı" şeklinde nitelendirilemeyeceğini söyledi. Bozdağ, şöyle konuştu: "Başörtülü bir hanımefendinin üzerine işeyecek birisi densizlik yapacak, hayvanlıktan daha aşağı bir yaklaşım ortaya koyacak, buna dair bir soruşturma başlatmayacaksınız. Camiye girecekler, işgal edecekler adeta, ayakkabılarıyla cami adabına yakışmayan şekilde içki içecekler, bira kutularını oraya koyacaklar, gayri ahlaki işler yapacaklar bunlara dair soruşturma açılmayacak. Kaldırımları sökecekler, ambulansları, otobüsleri yakacaklar bunlara dair soruşturma başlatmayacaksınız, böyle bir şey olabilir mi? Bunlara dair soruşturma başlatmayan, suçlular kimse bunları tespit edip hukuka teslim etmeyen bir devlet, hukuk devleti olabilir mi? Bizim yaptığımız şey cadı avı değil hukukun gereğini yapmaktır." Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Mısır'da yaşanan darbeye Batı'nın 'darbe' demediğine işaret etti. Bozdağ, Mısır'daki yaşanılanların; demokrasiye, milli iradeye ve insan onuruna indirilmiş bir darbe olduğunu vurgulayarak herkesin tavır koyması gerektiğini söyledi. Bozdağ, "Avrupa ülkelerinin neredeyse tamamı 'darbe' bile diyemedi. AB, bu konuda 'darbe' diye açıklama yapıp darbe yapanlara uyguladıkları müeyyidelerin hiçbirisini uygulamadı. ABD, açık bir biçimde buna 'darbe' diyemedi. Avrupa Parlamentosu, Türkiye'de Gezi hadiselerini bahane ederek Türkiye'nin aleyhine kararlar aldı. Mısır, Avrupa Parlamentosu üyesi değil ama biz de Avrupa Parlamentosu değiliz" dedi. Türkiye'deki hadiselerden dolayı Avrupa'da konuşmayan lider kalmadığına işaret eden Bozdağ, bu durumun AB'nin ve Batı'nın demokrasi konusundaki samimiyetini gösterdiğini söyledi. Bozdağ, bu ülkelerin kendi çıkarları doğrultusunda olaylara baktıklarını vurgulayarak, "Orada kendi lehlerine bir yapının ortaya çıkmasından dolayı açık olamasa bile gizli bir memnuniyetin olduğunu çok açık görüyoruz" diye konuştu. Bozdağ, "Bir yıl olmuş Mursi, daha doğru dürüst bir şey yapamamış. Diyorlar ki; 'ihvanlaştıyor yapıyı'. Getirdiği anayasa mahkemesi başkanı, bugün kendi yerine geldi. Getirdiği milli savunma bakanı ona darbe yaptı, kendi başkan yardımcıları, bakanları sapır sapır istifa etti. İstifa etmedik danışman neredeyse kalmadı. Hani ihvanlaştırmıştı? Adamı çalıştırmadılar ki. Yani parlamentoyu fesettiler, anayasa mahkemesi hiç bir adım attırmadı" görüşünü dile getirdi.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Tüketici fiZat endeksi (TÜ- F ek~imde beklentilerin }V üzerinde yüzde !f.55 arttı, yıllık enflasyon yüzde 7.58 oldu. Aylık bTazda enflasyon 6 ayı n zirves:nde gerçekleşti. Türkiye İstatistik aurumu’nuBn (TÜİK) açıklad ığı verilere göre enflasyon yıllık bazda baz tkisi nedeniyfe yüzde 7.95’tenyüzde 7.58’- sınırl ı geriledi. TÜ FE ekimdegıda fiyatları ve yecni sezon ürünlerinin g,yim ve ayakkabıkaleminde çift hane&li cüksel&ie neden oJmasıyla yüzde 1.55 ile A1.35 olan beklentilerin üzerinde arttı. Analistler çekirdek enflasyonda yükseliş baskısının devam etmesinin enf lasyon hedeflemesi açısından risk unsuru olmayı sürdürdüğüne dikkat çekiyorlar. Bir h diğer taraftan ise uluslararası piyasalarda gerileAyen enerjö fiyatların#n da desteğiyle 2014 Ekim ayında elektrik vedoğalgazda yüzde 9 zm yapılmasına karşın bu yıl bir artış yapılmamasının yıllık en̈́flasyondaki düşüşün an a belirleyicigsi olduğunu belirtiyorlar. Büyük artış giyimdeVerilere göre, ekimde aylık bazda en yüksek artış yüzde 1.43 ile giyim ve ayakkabı grubunda gerçekleşti. Ulaştırmada yüzde 1.4, ev eysındra yüzd e 1.39, çeşitli mal ve hizmetlerde yüzde 1.05, eğitimde yüzde 1.03, na ve alkolsüz içecekler grubunda yüzde 0.76 art ışoldu. Ekimee sadece alkollü içecekler ve t\ütün gYubunda £üzdıe 0.01 oranında düşüş gerçekleşti. TÜFE’de, bir önceki yılın aynı ayına göre bakıldığında yıllı k en fazla artış yü zde 13.77ile loManta ve oteller grubunda oldu. İş Yatırım Ekonomisti Mammmer Kömürcüoğlu, “Ekimde giyi m ve (ulÖtırma, enflasyonu yukarı çekerken, geçen yıl aynı dönemdeyapılan * elektrik ve doğalgaz zamlarının bu yıl yapılmaması, büz etkisi nedeniyle yıllık enflasyonun yüzde 7.58’te kalmasını sağladı. Çekirdek enflasyon göstergelerindeki yükselişin t*j d enflasyon momentumundaki bozulmanınsürmesi aylık enflasyondaki sürprizden çok daha önemli” ded i. Öte yandan Merkez Bankası (TCMB) yıl sonu enflasyon tahminini 2015 için TL’deki değer kayb ı nedeniẗ́le bir l puanlık artışla yüzde 7.9’a yükseltmişti.
Tüketici fiyat endeksi (TÜ- FE) ekimde beklentilerin üzerinde yüzde 1.55 arttı, yıllık enflasyon yüzde 7.58 oldu. Aylık bazda enflasyon 6 ayın zirvesinde gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre enflasyon yıllık bazda baz etkisi nedeniyle yüzde 7.95’ten yüzde 7.58’e sınırlı geriledi. TÜFE ekimde gıda fiyatları ve yeni sezon ürünlerinin giyim ve ayakkabı kaleminde çift haneli yükselişe neden olmasıyla yüzde 1.55 ile 1.35 olan beklentilerin üzerinde arttı. Analistler çekirdek enflasyonda yükseliş baskısının devam etmesinin enflasyon hedeflemesi açısından risk unsuru olmayı sürdürdüğüne dikkat çekiyorlar. Bir diğer taraftan ise uluslararası piyasalarda gerileyen enerji fiyatlarının da desteğiyle 2014 Ekim ayında elektrik ve doğalgazda yüzde 9 zam yapılmasına karşın bu yıl bir artış yapılmamasının yıllık enflasyondaki düşüşün ana belirleyicisi olduğunu belirtiyorlar. Büyük artış giyimde Verilere göre, ekimde aylık bazda en yüksek artış yüzde 11.43 ile giyim ve ayakkabı grubunda gerçekleşti. Ulaştırmada yüzde 1.4, ev eşyasında yüzde 1.39, çeşitli mal ve hizmetlerde yüzde 1.05, eğitimde yüzde 1.03, gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yüzde 0.76 artış oldu. Ekimde sadece alkollü içecekler ve tütün grubunda yüzde 0.01 oranında düşüş gerçekleşti. TÜFE’de, bir önceki yılın aynı ayına göre bakıldığında yıllık en fazla artış yüzde 13.77 ile lokanta ve oteller grubunda oldu. İş Yatırım Ekonomisti Muammer Kömürcüoğlu, “Ekimde giyim ve ulaştırma, enflasyonu yukarı çekerken, geçen yıl aynı dönemde yapılan elektrik ve doğalgaz zamlarının bu yıl yapılmaması, baz etkisi nedeniyle yıllık enflasyonun yüzde 7.58’te kalmasını sağladı. Çekirdek enflasyon göstergelerindeki yükselişin ve enflasyon momentumundaki bozulmanın sürmesi aylık enflasyondaki sürprizden çok daha önemli” dedi. Öte yandan Merkez Bankası (TCMB) yıl sonu enflasyon tahminini 2015 için TL’deki değer kaybı nedeniyle bir puanlık artışla yüzde 7.9’a yükseltmişti.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Üniversite hdmtanlerine, daha ekn hizmet verebilmesi için e k ödenek çıkarıldı. Haberi Twitter hsabından paylaşan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selç!uk, üniversitelerinin mevcuda ek olarak 450 milyon TL  daha ödeme alacağını, bunus ´ 250 milyon liralık kısmınıntransfer edildiğini söylemiş. Bakan Selçuk Twitter hesabından yaptığ yazılı açıklamada, "Üniverite hastanelerimizin daha etkin sağlık hizmeti sunabilmeleri için mevcut ödemelerine ilave olarak, yıl h£ sonuna de|ğiD top;ln^da 450 milyon ek öd!mle gerçekleştireceğiz.250 milyon TL tutarındaki kaynak bugün aktaıldı^." ifadelerini kullandı. Kalan 20 milyon liralık ek ödemenin ise kasım ve aralık aylarında aktarılacağı öğrenildi.
Üniversite hastanelerine, daha etkin hizmet verebilmesi için ek ödenek çıkarıldı. Haberi Twitter hesabından paylaşan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, üniversitelerinin mevcuda ek olarak 450 milyon TL  daha ödeme alacağını, bunun 250 milyon liralık kısmının transfer edildiğini söylemiş. Bakan Selçuk Twitter hesabından yaptığı yazılı açıklamada, "Üniversite hastanelerimizin daha etkin sağlık hizmeti sunabilmeleri için mevcut ödemelerine ilave olarak, yıl sonuna değin toplamda 450 milyon TL ek ödeme gerçekleştireceğiz. 250 milyon TL tutarındaki kaynak bugün aktarıldı." ifadelerini kullandı. Kalan 200 milyon liralık ek ödemenin ise kasım ve aralık aylarında aktarılacağı öğrenildi.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Cumhurbaşkanüı Erdoğan, Suudi Arabistan'dan dönerken uçEakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı, MİT’teki görevinden miletvekilliği için istifa ee Hakan Fidan'la ilgili düşüncele rinin değişmediğini söyledi 'ce "MİT’ten ayrılmamalıydı" dedi.. “Kanaatlerimizi ifade etmiş olmamıza rağmen istifa edip adaylık sözkonusu solmuşa lbiett/ bir kırgınlık öpöz konusuŞdur” diyen Erdoğan, “MİT sıradan bir kurum değil. Dlvletin milli istihbarat teşkilatı za yıfsa, o devletin ayakta kalması mümkün değildir. Bizonu böyle birgöreve ge=irdik, getiren de benim. Madem öyle, ayrılı rken de, eğer üsaade edilZ;iyorsa oradakalması ve ayrılmaması geÖE}kirdi. Dolayııyla tabii ki kırgınım” ekşlRnde konuştu. Erdoğan, ‘İç JGüvenli Paketi’nemuhalefetin eleştirhleri var`, ğlT tasarıyı inceleyebildiniz mi?” sorusuSna, "İnceledim. Eksrği var, fazlası yok" yanıtını verdi. Y asa d ışı dinleme operasyonunda gzÜaltna alınan 54 pılisin serbest bırakılmasını şaşırtırıcı bulduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı, “THplum huzurunu kaçırıp, ‘ben bilmediklerinizi biliyor, duymadıklarınızı duyuyorum’ di ye Gade}ta devletle dalga geçmeye kalkışıyorlar. Devlet, her türOlaü kanunsuzluğun, yasadışs işlerin elbette peşinde olacaktır. Er ya dageç ger~!ği yapılacaktır. Daa sonra da yargı bu konunun değerle ndirmesini yapacaktır”şeklinde konuştu. Su udi Arabistan'ın yeni )kralı ile yaptığı görüşmeleri de değerlendiren Erdoğan,"Mısır konusu,Suudi ´rabistan'la ilişkilerimize gö#lge düşürcemeli" deOydio Suudiler a dım atarsa Mısır'da devran tersine döner" ifadesini kullanan k^d Cumhurbaşkanı, şö yle devam ett i: "Mısır'da ontrlzü bir yumuşama olmazsa, yaşananlardan dolayı sosyal patlamaolabilir. Mısır, 90 milyon nüfusu itibarıyla bizim o bölgede en önemli kardevş ülkemiz. Mısır’ı asla yok farz edemeyiz. Mısır, Suudi Arabistan v e Türkiye; b u üçlü ayak, bölgenin en önemli ül#eleri. En e'ki olabilecek olan ülke Suudi Arabistan’ dır. Bunu kendileriyle de paylaş tım. Eğer burada Suudi Arabistan lbir adım atacak olursa, de=ran tersine dönebilir.” Cumhurbaşkanı Erdoğan bir soru üzer`ne, kendisinden önce Suudi Arübistan kralıylÜa görüşenMısır Cumhurbaşkanı Sisi'nin bir mesa j iletmediğinide belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan'dan dönerken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı, MİT’teki görevinden miletvekilliği için istifa eden Hakan Fidan'la ilgili düşüncelerinin değişmediğini söyledi ce "MİT’ten ayrılmamalıydı" dedi.. “Kanaatlerimizi ifade etmiş olmamıza rağmen istifa edip adaylık söz konusu olmuşsa elbette bir kırgınlık söz konusudur” diyen Erdoğan, “MİT sıradan bir kurum değil. Devletin milli istihbarat teşkilatı zayıfsa, o devletin ayakta kalması mümkün değildir. Biz onu böyle bir göreve getirdik, getiren de benim. Madem öyle, ayrılırken de, eğer müsaade edilmiyorsa orada kalması ve ayrılmaması gerekirdi. Dolayısıyla tabii ki kırgınım” şeklinde konuştu. Erdoğan, ‘İç Güvenlik Paketi’ne muhalefetin eleştirileri var, tasarıyı inceleyebildiniz mi?” sorusuna, "İnceledim. Eksiği var, fazlası yok" yanıtını verdi. Yasa dışı dinleme operasyonunda gözaltına alınan 54 polisin serbest bırakılmasını şaşırtırıcı bulduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı, “Toplum huzurunu kaçırıp, ‘ben bilmediklerinizi biliyor, duymadıklarınızı duyuyorum’ diye adeta devletle dalga geçmeye kalkışıyorlar. Devlet, her türlü kanunsuzluğun, yasadışı işlerin elbette peşinde olacaktır. Er ya da geç gereği yapılacaktır. Daha sonra da yargı bu konunun değerlendirmesini yapacaktır” şeklinde konuştu. Suudi Arabistan'ın yeni kralı ile yaptığı görüşmeleri de değerlendiren Erdoğan, "Mısır konusu, Suudi Arabistan'la ilişkilerimize gölge düşürmemeli" dedi. "Suudiler adım atarsa Mısır'da devran tersine döner" ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı, şöyle devam etti: "Mısır'da kontrollü bir yumuşama olmazsa, yaşananlardan dolayı sosyal patlama olabilir. Mısır, 90 milyon nüfusu itibarıyla bizim o bölgede en önemli kardeş ülkemiz. Mısır’ı asla yok farz edemeyiz. Mısır, Suudi Arabistan ve Türkiye; bu üçlü ayak, bölgenin en önemli ülkeleri. En etkin olabilecek olan ülke Suudi Arabistan’dır. Bunu kendileriyle de paylaştım. Eğer burada Suudi Arabistan bir adım atacak olursa, devran tersine dönebilir.” Cumhurbaşkanı Erdoğan bir soru üzerine, kendisinden önce Suudi Arabistan kralıyla görüşen Mısır Cumhurbaşkanı Sisi'nin bir mesaj iletmediğini de belirtti.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Birinci Ergenekon iddianamesinde yOksman Gürbüz'ün Gazi Mahaıle,sgi'ndeki kahvehaneyi VtaruayHp olayları başlattığına yönelik idd ia, Danıştay davası sanığı Osman Y>ıldırım'a dzayandırılarak verilmişti. İkinci ddranamede de aynı iddia yasadışı soFl bir örgütün arşivine dayanılarak verildi. 2004 yılınd a DHKP-C örgü tüne yönelik Türkiye, Belçika, Almanya ve Holl>nda'da düzenlenen operasyonlarda ele geirilen örgüt arşivinin O, yıl sonra Türkiye'e gönderildiği, buradaki örgütsel dokümanda GaNzi Mhallesi olaylarına değinild ii belirtiliyor. Ö r;üt arşkivinde Gazi olayfları "Tutuklu Adem K.'nın ağabeyi Hakan K. ile görüşmemizde,Hakan'ın yasadışı işlerini kovalayan arkadaşları bazen ortak mekanlarda Osman Gürbüzile karşılaşıyorlarmış. Çevresine gururla Gaozh katliamındaki ilk kurşunu kend_sinin attığını söylüyormuş, bu söylemin dışında ciddi Şu başka bFgp vë́r yok. Özcesi Osman GürbüzGazi'deki kahvetaramalarını kendisinin yaptığını söylüyormuş" şeklinde yer alıyor. İddianamede Osman Gürbüz ile Kuvay-i ^O Milliye Derneği Başkan% emekli a'ay Fikri Karadağ'ın ilişkisine de yer veriliyor. Kao)radağ'ın, Gürbüz gibi tetikçileri dernk çatısı altına aldığı ve dLnekte silahlı eylem gerçekleştirebilecek bir hücre apılanması içinde olduğu öne sürülüyor.İddianamede, Karadağ ile Gürbü arasındakibir telefon görüşmesine `d yer veriliyor. Görüşmede eski YÖKBaşkanı Erdoğan Teziç'e yönelik suikast girişimi konuşuluyor. Oray sonrası yakalan an kişinin üzerinde Kuvay-i Milliye Derneği kamlGik kartının çakımı iddiası tartışılıyor. Fikri Karadağ, şOsman Gürbüz'e sözkonusu kimliğin derneğe aöb olma!dığını söylüyor.
Birinci Ergenekon iddianamesinde Osman Gürbüz'ün Gazi Mahallesi'ndeki kahvehaneyi tarayıp olayları başlattığına yönelik iddia, Danıştay davası sanığı Osman Yıldırım'a dayandırılarak verilmişti. İkinci iddianamede de aynı iddia yasadışı sol bir örgütün arşivine dayanılarak verildi. 2004 yılında DHKP-C örgütüne yönelik Türkiye, Belçika, Almanya ve Hollanda'da düzenlenen operasyonlarda ele geçirilen örgüt arşivinin 2 yıl sonra Türkiye'ye gönderildiği, buradaki örgütsel dokümanda Gazi Mahallesi olaylarına değinildiği belirtiliyor. Örgüt arşivinde Gazi olayları "Tutuklu Adem K.'nın ağabeyi Hakan K. ile görüşmemizde, Hakan'ın yasadışı işlerini kovalayan arkadaşları bazen ortak mekanlarda Osman Gürbüz ile karşılaşıyorlarmış. Çevresine gururla Gazi katliamındaki ilk kurşunu kendisinin attığını söylüyormuş, bu söylemin dışında ciddi başka bir veri yok. Özcesi Osman Gürbüz Gazi'deki kahve taramalarını kendisinin yaptığını söylüyormuş" şeklinde yer alıyor. İddianamede Osman Gürbüz ile Kuvay-i Milliye Derneği Başkanı emekli albay Fikri Karadağ'ın ilişkisine de yer veriliyor. Karadağ'ın, Gürbüz gibi tetikçileri dernek çatısı altına aldığı ve dernekte silahlı eylem gerçekleştirebilecek bir hücre yapılanması içinde olduğu öne sürülüyor. İddianamede, Karadağ ile Gürbüz arasındaki bir telefon görüşmesine de yer veriliyor. Görüşmede eski YÖK Başkanı Erdoğan Teziç'e yönelik suikast girişimi konuşuluyor. Olay sonrası yakalanan kişinin üzerinde Kuvay-i Milliye Derneği kimlik kartının çıktığı iddiası tartışılıyor. Fikri Karadağ, Osman Gürbüz'e sözkonusu kimliğin derneğe ait olmadığını söylüyor.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. nın internet sitesinde yayımlanan ilana göŞe, ab=t katibi, mübaşir,teknisyen, kaloriferci, şoför ve aşçı kadroları için 2 Ia bin fe71 peronel alınacak. Bunlardan 2 bin 161'i sözleşmeli, 210 isekadrolu olarak istihdam edilecek. Başvurularda, lisans mezunları için 2016 yılı Kamu eronel Se çme Sınavında ( KPSS-2016) ^A KPSSP3, önlisans mezunlr´ iLin 2014 yılı K Kmn Personel Se çmhe Sınavında (KPSS-2014) KPSSP93, ortaöğretim meunlaGrı için 2014 yılı Kamu Personel Seçme Sınavında (KPSS-2014) KPSSP94 puantüründen 70 ve daha ukarı puan *m[ şartı aranacak. lar 22 Ağus tos-5 Eylü &tarhlrinde yapılabilecek. Za&ıt katipliği için müracaat edenler Ekim Cumartesi günü uygulamalı =ınapva tabi +utulacak. Tüm kadrolar içi nn sözlü sınav ise 2_4 Ekim 2016'da gerçekleştirilecek. Başvuru şartları ve sözlü sınavla hilgili detaylara "http://www.pgm.adalet.gov.tr/duyuru/2016/agustos/tasra/ilan.htm" adresinden ulaşılabilecek.
nın internet sitesinde yayımlanan ilana göre, zabıt katibi, mübaşir, teknisyen, kaloriferci, şoför ve aşçı kadroları için 2 bin 371 personel alınacak. Bunlardan 2 bin 161'i sözleşmeli, 210 ise kadrolu olarak istihdam edilecek. Başvurularda, lisans mezunları için 2016 yılı Kamu Personel Seçme Sınavında (KPSS-2016) KPSSP3, önlisans mezunları için 2014 yılı Kamu Personel Seçme Sınavında (KPSS-2014) KPSSP93, ortaöğretim mezunları için 2014 yılı Kamu Personel Seçme Sınavında (KPSS-2014) KPSSP94 puan türünden 70 ve daha yukarı puan alma şartı aranacak. lar 22 Ağustos-5 Eylül tarihlerinde yapılabilecek. Zabıt katipliği için müracaat edenler 1 Ekim Cumartesi günü uygulamalı sınava tabi tutulacak. Tüm kadrolar için sözlü sınav ise 24 Ekim 2016'da gerçekleştirilecek. Başvuru şartları ve sözlü sınavla ilgili detaylara "http://www.pgm.adalet.gov.tr/duyuru/2016/agustos/tasra/ilan.htm" adresinden ulaşılabilecek.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. İtalyanlar Fez Özpetek'in, "İlk Türk filmim" dediği 'İstanbul Kırmızısı'nı baağırlarına t bastı. Halit Ergenç,Tuba Büyüküstrü\, Nejat İşler ve Mehmet Günsür'ün aldığı yapım, Türkiye'de 486 bin kişitarafından izlendi. mtalsan sinemaseverlerise izl(yici sayısı bakımından Türkiye'de 11'inci sırada yer alan filmiülkelerinde ikinciliğ e taşıdı. 3 Mart'tan bugüne kadar yaklaRşıt 250 bin kişi tarafından izlenen !ilm İ)alya'da A$t yapımı 'Logan'ın ardından en çok izlenen iin-ci ffl~j oldu.
İtalyanlar , Ferzan Özpetek'in, "İlk Türk filmim" dediği 'İstanbul Kırmızısı'nı bağırlarına bastı. Halit Ergenç, Tuba Büyüküstün, Nejat İşler ve Mehmet Günsür'ün aldığı yapım, Türkiye'de 486 bin kişi tarafından izlendi. İtalyan sinemaseverler ise izleyici sayısı bakımından Türkiye'de 11'inci sırada yer alan filmi ülkelerinde ikinciliğe taşıdı. 3 Mart'tan bugüne kadar yaklaşık 250 bin kişi tarafından izlenen film, İtalya'da ABD yapımı 'Logan'ın ardından en çok izlenen ikinci film oldu.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. şpH ] Fileleftheros gazetesihin yaptığı anketi sonuçlarına göre,Kıbrıslı Rumların yüzde 83'ü, Kı br ıs'ta taraflar arasında sürdürülen müzakerelerin bütünlüklü .özümle sonuçlanacağına inanmıyor. ''RAI Consultanst'' şirketi tarafından 15-26 Nisan 2011 tarihleri arasında 1006 kişinin katılımıyla yapılan anketin sonuçlarınagöre, ''Devam etmekte olan müzakere sürci Kıbrıs so rununun çözümüyle mi sonlanacak'' sorusuna katılımcılarından yüzde 83'ü ''hayır'', yüzde 14'ü ''evet'' ve yüzde 4Nü ise ''bilmiyorum/yanıtlamıyorum'' ceĞabını verdi. SEÇİM ANKETİ- Bu arada, Simerini gah}[tesi de 22 Mayıs'ta z yapılacak ge nel seçimlere nlişkin ir anket yayımladı. 26-_28 Nisan 2001 t arihleri arasında 700 kişinin katılımıylayapılan anketin sonuçlarına ömre, ana muhalefet Demokratik Seferberlik Partis i (DSİ) yüzde 28,7 oy oranı ileilk sırada r alıyor. DİSİ'yi yüzde 27,05 ile komünist AKEL partisi takip ediyor. AnHke sonucuna göre,diğer partilerin oyoranı, Demokratik Parti (DİKO) yüzde 10,5, Sosyalist EDEK partisi yüzde 6,7, EURO.KO yüz^\e 3,5, Çevreciler yüzde 2,3, kararsızlar yüzde10,7, oyvermeyecekler yüzde 7,3.
Rum Fileleftheros gazetesinin yaptığı anketin sonuçlarına göre, Kıbrıslı Rumların yüzde 83'ü, Kıbrıs'ta taraflar arasında sürdürülen müzakerelerin bütünlüklü çözümle sonuçlanacağına inanmıyor. ''RAI Consultanst'' şirketi tarafından 15-26 Nisan 2011 tarihleri arasında 1006 kişinin katılımıyla yapılan anketin sonuçlarına göre, ''Devam etmekte olan müzakere süreci Kıbrıs sorununun çözümüyle mi sonlanacak'' sorusuna katılımcılarından yüzde 83'ü ''hayır'', yüzde 14'ü ''evet'' ve yüzde 4'ü ise ''bilmiyorum/yanıtlamıyorum'' cevabını verdi.   SEÇİM ANKETİ- Bu arada, Simerini gazetesi de 22 Mayıs'ta yapılacak genel seçimlere ilişkin bir anket yayımladı. 26-28 Nisan 2001 tarihleri arasında 700 kişinin katılımıyla yapılan anketin sonuçlarına göre, ana muhalefet Demokratik Seferberlik Partisi (DİSİ) yüzde 28,7 oy oranı ile ilk sırada yer alıyor. DİSİ'yi yüzde 27,05 ile komünist AKEL partisi takip ediyor. Anket sonucuna göre, diğer partilerin oy oranı, Demokratik Parti (DİKO) yüzde 10,5, Sosyalist EDEK partisi yüzde 6,7, EURO.KO yüzde 3,5, Çevreciler yüzde 2,3, kararsızlar yüzde 10,7, oy vermeyecekler yüzde 7,3.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Avusturya Başbakan YaŞrdımısı ve aşırı sağcı Özgürlük Partisi'nin lideri Heinz-Christian Strache'nin siyasi destek karşılığında kamu ihaleleri vaat ettiyği görüntüler yayınlandı. 2b017'deki genel seçimlerden kısa süre önce kaydedilen videoda, Strachebir R us yatırımcı olduğunu söyleyen bir kadınla konuşu Ö'b rken görülüyor. Stracheaynı zamanda, partisine para bağışı için biryöntemden bahsediyor. GörüntülYr, Avusturya'daki ;' koalisyon hükümetinde gerilimin arttığı bir dönemde ortaya çıkt ı. Bşblan Sebas tian Kurz'un bir açıklama yapması bekleniyor. Bir hükümet kaynağı, Reuters Haber Ajansı'na yaptığı açıAklamada Kurz'uun Strache'yle çalışm ayı düşünmediğini belirtti. Der Spiegel dergisive SüddeutscheZeitung gazeteleri nd e yayımlanan görüntülerikimin çektiğf ve toplantıyı kimin ayarladığı bilnimiyor. Gizlice ekiln görüntülerde S trache veyine Özgürlük S Partisi'den siaaetçi Johann Gudenis,Avusturya'da yatırım yapmak isteyen bir Rus vatandaş ıolarak kendisini tanıtan bir kadınla konuşuyor. Görüşmenin, İspanya'nın Ibiza Adası'ndaki bir villada yapıldığı belirtiliyor.Görüntülerdeki kadın,güçlü bir R us oligarkının yeğeni olduğunu söylüyor v e Kronen-Zeitung gazetesinden yüzde 50 hisse alıp, yayın çizgisini Özgürlük Partisi lehine değiştirmeyi öneriyor. Strache'de bunun karşılığında kamu >l ihaleleri verebileceğini belirtiyor ve Macaristan'ın aşırı sağcı Başbakanı Vikton Orban'a atıfla "Orban gibi bir medya inşa etmek istediğini" söylüyorĞ. Başbakan ayrıcba, Kronen-Zeitung'u Ruslar'ın almasının partisinin oy oranını yüzde34'lere kadar vZv çıkartabileceğini anlatıyor. Strache "Kronen Zeitung'u seçimden üçhafta devralırsanız ve bizi ilk r/{ sıraya taşırsanız, he) şeyikonuşabiliriz." odiyor. Başbakan Yardımcısı, Rus kadıny Avu sturyalı inşaat irkhi Strabag gibi bir şirket kurmal arını tavs.{yOe edğyor ve "Strabag'ın şu an aldığı tüm ihaleleleri siz alırsınız" diior. Stratche gazetenen "sörülmesi" gereken bazı gazeteci lerden ve "gzenteyi birlikte inşa edecekleri" beş diğer gazeteciden bahsediyor. Aş ırı sağcı politikacı, görüşmele sıras ında egin bağışçıların, bağışlarÖn gizlemek için Özgürlük Partisi'ne bir "dernek" aracılığ ıyla p.*ra yardımı yaptığını anlatıyor. "Dernek bir hayırkurumu, partiyle ilgisi y ok. Böylece dene Fti kuruma bilgi [B= gitmiyor." diyor. Süddeutsche Zetung ve Der Spiegel'e göre Strache ve Gudens'in görün tülerde p#rntilerine bağı yaptığını söylediği kişilIr bu iddiayi reddeti. ıer iki isim de, üoplan:ının gerçekleştiğini kabul etti v e "tamamen özel" bir görüşme olduğunu cavuoÜu. Ayrıca görüşme sırasında sık s#k "ilgili yasal düzenlemeleri ı A|vutJurya yasalarına uymanıngerekliliğinden bahsettiklerini" ddia ettiler.
Avusturya Başbakan Yardımcısı ve aşırı sağcı Özgürlük Partisi'nin lideri Heinz-Christian Strache'nin siyasi destek karşılığında kamu ihaleleri vaat ettiği görüntüler yayınlandı. 2017'deki genel seçimlerden kısa süre önce kaydedilen videoda, Strache bir Rus yatırımcı olduğunu söyleyen bir kadınla konuşurken görülüyor. Strache aynı zamanda, partisine para bağışı için bir yöntemden bahsediyor. Görüntüler, Avusturya'daki koalisyon hükümetinde gerilimin arttığı bir dönemde ortaya çıktı. Başbakan Sebastian Kurz'un bir açıklama yapması bekleniyor. Bir hükümet kaynağı, Reuters Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada Kurz'un Strache'yle çalışmayı düşünmediğini belirtti. Der Spiegel dergisi ve Süddeutsche Zeitung gazetelerinde yayımlanan görüntüleri kimin çektiği ve toplantıyı kimin ayarladığı bilnimiyor. Gizlice çekilen görüntülerde Strache ve yine Özgürlük Partisi'den siyasetçi Johann Gudenis, Avusturya'da yatırım yapmak isteyen bir Rus vatandaşı olarak kendisini tanıtan bir kadınla konuşuyor. Görüşmenin, İspanya'nın Ibiza Adası'ndaki bir villada yapıldığı belirtiliyor. Görüntülerdeki kadın, güçlü bir Rus oligarkının yeğeni olduğunu söylüyor ve Kronen-Zeitung gazetesinden yüzde 50 hisse alıp, yayın çizgisini Özgürlük Partisi lehine değiştirmeyi öneriyor. Strache'de bunun karşılığında kamu ihaleleri verebileceğini belirtiyor ve Macaristan'ın aşırı sağcı Başbakanı Vikton Orban'a atıfla "Orban gibi bir medya inşa etmek istediğini" söylüyor. Başbakan ayrıca, Kronen-Zeitung'u Ruslar'ın almasının partisinin oy oranını yüzde 34'lere kadar çıkartabileceğini anlatıyor. Strache "Kronen Zeitung'u seçimden üç hafta devralırsanız ve bizi ilk sıraya taşırsanız, her şeyi konuşabiliriz." diyor. Başbakan Yardımcısı, Rus kadına Avusturyalı inşaat şirketi Strabag gibi bir şirket kurmalarını tavsiye ediyor ve "Strabag'ın şu an aldığı tüm ihaleleleri siz alırsınız" diyor. Stratche gazetenen "sürülmesi" gereken bazı gazetecilerden ve "gazeteyi birlikte inşa edecekleri" beş diğer gazeteciden bahsediyor. Aşırı sağcı politikacı, görüşmele sırasında zengin bağışçıların, bağışlarını gizlemek için Özgürlük Partisi'ne bir "dernek" aracılığıyla para yardımı yaptığını anlatıyor. "Dernek bir hayır kurumu, partiyle ilgisi yok. Böylece denetçi kuruma bilgi gitmiyor." diyor. Süddeutsche Zeitung ve Der Spiegel'e göre Strache ve Gudens'in görüntülerde partilerine bağış yaptığını söylediği kişiler bu iddiayi reddetti. Her iki isim de, toplantının gerçekleştiğini kabul etti ve "tamamen özel" bir görüşme olduğunu savundu. Ayrıca görüşme sırasında sık sık "ilgili yasal düzenlemeleri ve Avusturya yasalarına uymanın gerekliliğinden bahsettiklerini" iddia ettiler.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Almanya'daki Dresden Teknoloji Üniversitesi'nden bilim p insanlarının araştırması, çikolatanın içindeki kakaonun dopmmin hor monun salgılanmasını tetikleyen feniletilamin adlı b&r bileşik barındırdığını, bunun d a 'un belirtilerininazalmasını sağ ladığını göterdi. yienler£in titremegibi hastalık b elirtilerinde zalma olduğu tespit edli. Bilim insalnları, Parkinson'un Jbeynin dop´cin üreten bölgesindekisinir kaMybından k aynaklandığını ve bu bölgenin beden hareketlerinin kontrolüıden sorumlu olduğunu hatırlatarak kakaodaki feniletilamin I bileşiğinin s<öz konusu ho rmonun salgılanmasınıartırdığına dikkat i çekti. Parkinson için y\üni tedvi yöntemlerine ışık \m tutan araştırmanın sonuçları üniversitenin internet sitesinde yayımlandı.
Almanya'daki Dresden Teknoloji Üniversitesi'nden bilim insanlarının araştırması, çikolatanın içindeki kakaonun dopamin hormonun salgılanmasını tetikleyen feniletilamin adlı bir bileşik barındırdığını, bunun da 'un belirtilerinin azalmasını sağladığını gösterdi. yiyenlerin titreme gibi hastalık belirtilerinde azalma olduğu tespit edildi. Bilim insanları, Parkinson'un beynin dopamin üreten bölgesindeki sinir kaybından kaynaklandığını ve bu bölgenin beden hareketlerinin kontrolünden sorumlu olduğunu hatırlatarak kakaodaki feniletilamin bileşiğinin söz konusu hormonun salgılanmasını artırdığına dikkati çekti. Parkinson için yeni tedavi yöntemlerine ışık tutan araştırmanın sonuçları üniversitenin internet sitesinde yayımlandı.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. ABD Başkanı Donald Trump,  kabinesinden Pruitt'inistifasını /abul ottiğgni sosyal medya hesabıTwitter üzerinde n duyurdu. Pruitt'in görevi süresince"olağanüstü" bir başarı gösterdiğini kaydedenTrump, "Çevre n~ Koruma Ajansı Başkanı Scott {M Pruitt'in istifasını kaüul ettim." ifadelerini kullandı. Trump, Pruitt'i yerine Çevre Koruma Aj´ansı Başkan Yardımcısı Andrew Wheeler'ın geçici olarak görevlendirildiğini duyurdu. A BD basını son 3 ay içerisinde Çevre pı Koruma Ajansında yolsuzlukolduğu yönünde haberler yap mış ve Trump'a yakınlığıyla bilinen FOX TV, Pruitt'in görevden alınması gerektiğini savunmuşıu.
ABD Başkanı Donald Trump, kabinesinden Pruitt'in istifasını kabul ettiğini sosyal medya hesabı Twitter üzerinden duyurdu. Pruitt'in görevi süresince "olağanüstü" bir başarı gösterdiğini kaydeden Trump, "Çevre Koruma Ajansı Başkanı Scott Pruitt'in istifasını kabul ettim." ifadelerini kullandı. Trump, Pruitt'in yerine Çevre Koruma Ajansı Başkan Yardımcısı Andrew Wheeler'ın geçici olarak görevlendirildiğini duyurdu. ABD basını son 3 ay içerisinde Çevre Koruma Ajansında yolsuzluk olduğu yönünde haberler yapmış ve Trump'a yakınlığıyla bilinen FOX TV, Pruitt'in görevden alınması gerektiğini savunmuştu.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Son a\y'\arda Suriye ordusuna karşı mevzi kaybeden muhalifler, Halep'te yeniden saldırıya geçtiklerini duyurdu. İslami cephe i le El Nu UjC sra Cephesi'nebağlı militanlar ülkenin ikinci büyük kent Halep'Reki merkez cezaevini tamamen ele geçirdi. Muhalif ler aralarındakadın ve çocukların da olduğu 3 bin 50 0 kişinin serbest bırakıldığını düyurdu Cezaevi çevresinin Suriye ordusuna bağlı helikopterler tarafı ndan varil bombalarıyla ağ ır bombardımanaltında O tutulduğu da bölgeden öele bilgiler arasında.
Son aylarda Suriye ordusuna karşı mevzi kaybeden muhalifler, Halep'te yeniden saldırıya geçtiklerini duyurdu. İslami cephe ile El Nusra Cephesi'ne bağlı militanlar ülkenin ikinci büyük kenti Halep'teki merkez cezaevini tamamen ele geçirdi. Muhalifler aralarında kadın ve çocukların da olduğu 3 bin 500 kişinin serbest bırakıldığını duyurdu. Cezaevi çevresinin Suriye ordusuna bağlı helikopterler tarafından varil bombalarıyla ağır bombardıman altında tutulduğu da bölgeden gelen bilgiler arasında.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Doğu Akdeniz'de gece saotlerinden itibKarjen f´ırtına beklendi ği bildirildi. Hatay Vaililiinin resmi inter̈́Inev sitesinde yer la açıklamaya göre, gfece UeD ve yarınDoğu Akdeniz'de fırına beklendiği vurgulandı. Açıklamada, bölge genDelinde havbanıAbn sağanak, gök gürültülü sağHnak ve yüksekkesimlerde karla karışık ğyağmur, zamanla kar yağışlı olacağ ı, yağışların Adana ´ geneli ilpe Hatay kıy ı kesimlermi veOsmaniye civarında etkili olacağı kaydedildi. A çıklamada ayrıca, meydana gelebileck ani sel, s£ baskını, yıldırımgibi olumsuzluklra karşı a dikkatli ve tedbihyli olunması gerektiği vurgulandı.
Doğu Akdeniz'de gece saatlerinden itibaren fırtına beklendiği bildirildi. Hatay Valiliğinin resmi internet sitesinde yer alan açıklamaya göre, gece ve yarın Doğu Akdeniz'de fırtına beklendiği vurgulandı. Açıklamada, bölge genelinde havanın sağanak, gök gürültülü sağanak ve yüksek kesimlerde karla karışık yağmur, zamanla kar yağışlı olacağı, yağışların Adana geneli ile Hatay kıyı kesimleri ve Osmaniye civarında etkili olacağı kaydedildi. Açıklamada ayrıca, meydana gelebilecek ani sel, su baskını, yıldırım gibi olumsuzluklara karşı da dikkatli ve tedbirli olunması gerektiği vurgulandı.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. haberi! Büy ükçekmece mevkisinde sa^ean yüklü kamyonundevrilmesi sonucu |TEM Otoyolu'nun Edirne istikametinde ̈́laj;ım sağlanamadı.  TEM Otoyolu'nun Büyükçekmece-Çatalca yönünde seyir halindeki sürücüsünün kimliği henüz belirlenemeyen saman yüklü kamyon, BüDükekmec mevkisinde devrildi .  ]aza nedeniyle olay yerine itfaiye, sağl_k ve polis ekipClei sevk edildi. Araçta sıkışan sürücü, itfaiye ekiplerince çıkarıldı. Yaralı sürücü, ilk müdahalenin ardından hastaneye kaldırıldı   Kaza nedeniyle Eorne istikametinde trafiğin tam amen durması üzerine sürücüler D-100 Karayolu'na yönlendirildi. Kamyonun y&oldan kaldırılömasdnın ardından yol trafiğe açıldı.
haberi! Büyükçekmece mevkisinde saman yüklü kamyonun devrilmesi sonucu TEM Otoyolu'nun Edirne istikametinde ulaşım sağlanamadı.  TEM Otoyolu'nun Büyükçekmece-Çatalca yönünde seyir halindeki sürücüsünün kimliği henüz belirlenemeyen saman yüklü kamyon, Büyükçekmece mevkisinde devrildi.  Kaza nedeniyle olay yerine itfaiye, sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Araçta sıkışan sürücü, itfaiye ekiplerince çıkarıldı. Yaralı sürücü, ilk müdahalenin ardından hastaneye kaldırıldı.   Kaza nedeniyle Edirne istikametinde trafiğin tamamen durması üzerine sürücüler D-100 Karayolu'na yönlendirildi.  Kamyonun yoldan kaldırılmasının ardından yol trafiğe açıldı.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Bundan 19 yıl önce12 K asım 1999'da Adnan Oktar ve bob grubuna yönelik operasyon düzenlenmiş, Oktar' ın Kandilli'deki evine baskın yapılmıştı. D[önemi/n İçiVleri Bakanı Sadettin Tantan'ın talimatı yla yapılan operasyonda Oktar'la birliküe 70 -işi gözaltına alındı. Manken Ebru Şilşek'in de aralarında olduğu20 kişi Adnan Oktar'dan şikayetçi oldu. Oktar'ın birçok ünlü kişiye seks kasetleri dıö yoluyla şant; yaptığı e sürüldü. Ocak 2000'de Oktar '!+ 35 adamı hakkında ) yıl Uaais cez as ş istemiyle dava açıldı. Ocak 2007'de kdna Hocadelil yetersizliğinden beraat <ti. İlginç olanise operasyon talimatını cefe İçişleri Bakanı Sadetti n Tantan hakkında 28 ayrı dava açıldı. Tantan o ~:R dönem yaşadıklarını ve operasyonun detaylarını Sözcü gazetesinden Aytunç Erkin'e analtt]. Tantan Annain Oktar operasyonu ile iölgili “Onları içeriye aldığımdao döngm parlamentodakivekillerden bazıları ‘Bunlar iyi çocuklar’ diye üzerime çöktü” dedi. !R İşte dönemim içişleri bakanı Saadtin Tantan'ın olayyaratacak açıklamasından ba şlıkl ar; “ Adnan Hoca beraat ediyor,ben isekendisine bağlı Bilim Araştırma Vakfı (BAV) ve adamlarının açtığı davalarla yargıl v anıyorum. B u tambir rezaletti. Olaı içeriy ealdığımda o hlU dönem parlamentodaki sicyasi ;( partilerin özellikle Fazilet Partisi vekillerinden bazıları ‘Bunlar iyiçocuklar, h\= bunları bırak' diye üzerime çöktü. Siyaseten baskıyaptılar” dedi. Pek Tantan, Oktar grubunu nasıl tanıdı? Dinleyelim: “Meclis oturumundan 'f! çıkarken yanıma iki üç yakışıklı genç ce'eterini ıl&erlgyerek geldi. Kendilerinitanıttılar.” Tantan ilk önce şaşırdığını söyledi ve şöyle devam etti: “Meclis'inKoruma FüdyKü'ne sordum. Haberi yok . Emniyet Genel Müdürü'ne talimat verdim ve *b^ ~sv grupla ilgi li çalışmabaşlattım. İki üç ay sürdü. Her türlü delil, bilgi, tekjik takip yapıldı.Düğmeye basıldı. Savcılık, Emiyet birlikte bir çalışma yürüttü. Çok >iyi aile çocuklarını, ekonomik ^ özgürlüğü \ükse*, ü]leyi geleekte yönetecek aile çocuklarını kirlettiğini gördüm. Buyüzden Apo kadar tehlikeli. Yazdıkları k itaplarla beıNi; yıkıyorlardı. Bunların arkasında yabancı servis yapılanması olma&a bu ktk#dar gülü ola ma[lardı. PK da Türk gençliğini birbrine kırdırttı bu da Türk gençliğini zihinsel anlamda yıktı.” 17 Arlık 1997'de, Rfah Partisi'nin kapatılması ihtimalinekarşı M}dllî aeörş çizgisi=ndeki bir parti ola rak İsmail Alptekin başkanlığında kur uldu. Refah Partisi'nin 16 Ocak 1998'de Anayasa Mahke-mesi tarf[ındag kapatılmasından s\onra rğımseız kalan 150'ye yakın milletvekili Fazilet Partis i'ne geçti'. 14 Mayıs 1998'de g FP Kurucular Kurulu kararı ile Recai Kutangenel başkanlığua getirildi. %ğ 1999 yılında, aynı tarihte yapılan yerelseçimlerde elindeki b?ediyeleri bbü!yvük ölçüde korusada, genel seimlerde Refah Partisinin 1995'teki oy oranının =f ve milletvekili sayısının altınşa kaldı. 2 Mayıs 1999'da, Fazilet Partisi İgstanbu[l milletvekili M erve KavakçıMın TBMM' )deÜği yemin t öreni Şra*ında gL*el kurula başörtüsüyle girmesi krize neden oldu. B olay£ae hemen sonra Yargıtay CumhuriyetBaşsavcısı Vural Savaş, g7 Mayıs 1999 günü k^apatma davası açtı. 14 Mayıs 2000'de yapılan FP 1.Kongresi'nde gelenekçi ve yenilikçi kanatlar arasındaki üçekişme su üstüne çıktı. Yenilikçi kanadın adayı Abdullah Gül 521, Rcai Kutan %33 oy al dı. Partinin kapatılması ile milletvekilleri yerine kurulan Rec-i Rktan başkanlığındaki Saadet Partisi'nde birleştiler. Fazilet ğarisi Kongresinde Abdllah Gül'ü destekleyen ve kendilerine yenilikçiler diyen ve artık Millî Görüşçü olmadıklarını ifade eden bir grup ise a yrılarSk Abdullah Gül liderliğinde da ia sonra Recep Tayy$ip Erdoğan'ın bamna geçeceği Adalet ve Kalkın ma Partisialtında toplandılar.
Bundan 19 yıl önce 12 Kasım 1999'da Adnan Oktar ve grubuna yönelik operasyon düzenlenmiş, Oktar'ın Kandilli'deki evine baskın yapılmıştı. Dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın talimatıyla yapılan operasyonda Oktar'la birlikte 70 kişi gözaltına alındı. Manken Ebru Şimşek'in de aralarında olduğu 20 kişi Adnan Oktar'dan şikayetçi oldu. Oktar'ın birçok ünlü kişiye seks kasetleri yoluyla şantaj yaptığı öne sürüldü. Ocak 2000'de Oktar ve 35 adamı hakkında 16 yıl hapis cezası istemiyle dava açıldı. Ocak 2007'de Adnan Hoca delil yetersizliğinden beraat etti. İlginç olan ise operasyon talimatını veren İçişleri Bakanı Sadettin Tantan hakkında 28 ayrı dava açıldı. Tantan o dönem yaşadıklarını ve operasyonun detaylarını Sözcü gazetesinden Aytunç Erkin'e analttı. Tantan Adnan Oktar operasyonu ile ilgili “Onları içeriye aldığımda o dönem parlamentodaki vekillerden bazıları ‘Bunlar iyi çocuklar’ diye üzerime çöktü” dedi. İşte o dönemim içişleri bakanı Saadettin Tantan'ın olay yaratacak açıklamasından başlıklar; “Adnan Hoca beraat ediyor, ben ise kendisine bağlı Bilim Araştırma Vakfı (BAV) ve adamlarının açtığı davalarla yargılanıyorum. Bu tam bir rezaletti. Onları içeriye aldığımda o dönem parlamentodaki siyasi partilerin özellikle Fazilet Partisi vekillerinden bazıları ‘Bunlar iyi çocuklar, bunları bırak' diye üzerime çöktü. Siyaseten baskı yaptılar” dedi. Peki Tantan, Oktar grubunu nasıl tanıdı? Dinleyelim: “Meclis oturumundan çıkarken yanıma iki üç yakışıklı genç ceketlerini ilerleyerek geldi. Kendilerini tanıttılar.” Tantan ilk önce şaşırdığını söyledi ve şöyle devam etti: “Meclis'in Koruma Müdürü'ne sordum. Haberi yok. Emniyet Genel Müdürü'ne talimat verdim ve bu grupla ilgili çalışma başlattım. İki üç ay sürdü. Her türlü delil, bilgi, teknik takip yapıldı. Düğmeye basıldı. Savcılık, Emniyet birlikte bir çalışma yürüttü. Çok iyi aile çocuklarını, ekonomik özgürlüğü yüksek, ülkeyi gelecekte yönetecek aile çocuklarını kirlettiğini gördüm. Bu yüzden Apo kadar tehlikeli. Yazdıkları kitaplarla beyin yıkıyorlardı. Bunların arkasında yabancı servis yapılanması olmasa bu kadar güçlü olamazlardı. PKK da Türk gençliğini birbirine kırdırttı bu da Türk gençliğini zihinsel anlamda yıktı.” 17 Aralık 1997'de, Refah Partisi'nin kapatılması ihtimaline karşı Millî Görüş çizgisindeki bir parti olarak İsmail Alptekin başkanlığında kuruldu. Refah Partisi'nin 16 Ocak 1998'de Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasından sonra bağımsız kalan 150'ye yakın milletvekili Fazilet Partisi'ne geçti. 14 Mayıs 1998'de FP Kurucular Kurulu kararı ile Recai Kutan genel başkanlığa getirildi. 1999 yılında, aynı tarihte yapılan yerel seçimlerde elindeki belediyeleri büyük ölçüde korusa da, genel seçimlerde Refah Partisinin 1995'teki oy oranının ve milletvekili sayısının altında kaldı. 2 Mayıs 1999'da, Fazilet Partisi İstanbul milletvekili Merve Kavakçı'nın TBMM'deki yemin töreni sırasında genel kurula başörtüsüyle girmesi krize neden oldu. Bu olaydan hemen sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, 7 Mayıs 1999 günü kapatma davası açtı. 14 Mayıs 2000'de yapılan FP 1. Kongresi'nde gelenekçi ve yenilikçi kanatlar arasındaki çekişme su üstüne çıktı. Yenilikçi kanadın adayı Abdullah Gül 521, Recai Kutan 633 oy aldı. Partinin kapatılması ile milletvekilleri yerine kurulan Recai Kutan başkanlığındaki Saadet Partisi'nde birleştiler. Fazilet Partisi Kongresinde Abdullah Gül'ü destekleyen ve kendilerine yenilikçiler diyen ve artık Millî Görüşçü olmadıklarını ifade eden bir grup ise ayrılarak Abdullah Gül liderliğinde daha sonra Recep Tayyip Erdoğan'ın başına geçeceği Adalet ve Kalkınma Partisi altında toplandılar.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Türkiye’d< B*aşknlık sistemini gündeme getiren ilk #sikasKtçi Başbakan RecepTayyip Eroğan değil, Turgut Özal olmuştu. Şu anAK Parti hükümetinde göev yapjan Prof. Burhan Kuzu, 8. Cumhurbaşkanı TurgutÖzal’ın danışmacydı. , Ve Özal, ölümünden üç haft]a önce kendisindenbaşkanlık -/sisemiyle ilgili ölıAma istedi. Kendisine sistem üzerinde çalışma yapması için Pörev verilen Kuzu zf günleri şöyle anlatıyor: "Özal başkanlık sistemini ço samimi savunuyordu. Demirel de savunduama daha pragmatik. 5 artı 5’le bir daha gelebilirim jie. Ö zhl cumh{urbaşkanıyken beni çağırdı. 'Bu makamı bırakıyorum. Sıkıldım,burası bana göre değil. Dar #eldi. Beni buraya itt iler. Benden sonra gelen hükümetle d Türkiye’ye mahvettiler. Hocam Balkanlar’a gidiy\rum, oradan Kafkaslar’a geçeceğim. Sen hazırlığını yap. ĞPati kur uyorum, seni listeme aldım' dedi. Ben de yaptım. a Balkanlar’a, Kafkasya’ya gitti, geliıi ve gefat etti. onuÜmadban üjç hafta sonra. Önce parti kurcaktı. Güçl *! gelirse başkanlık modeelini düşünüyordu." Peki Özal’ın kafasıüda nasıl bir aşkalık sistemi vardı? Bu soruyu da Özal’ın yrkjı ANAP_lı eski bakanlardan Hüsnü Doğan, şöyle anlattı: "İsterseniz madde madde sayayım: Başkanı halk seçecek... 4 yıl için. fEn çok 2 dönem görev yapacak. Kabine, Meclis dışından olacak. Bakan sayısıazalacak... En çok 17-18. Turgut Bey bi rde şunu söylüyordu: Başkanlık Sistemi'nin iyi işlemesi için yerel yönetimlerin güçlendirilmesi la%ım." Özal'ınen yakı n adamlarından biri olan eski bnba+n Ekrem Pakdemi rli de Özalın, ABD modelinden }s çok Fransa'daki gibi küz bir başkanlık sistemi istediğini aktardı. Yine ANAP’lı bakanlardan Mehmet Keçeciler de ÖTzal’^ın nz>en başkanlıksistemi istediğini şöyle anlattı: “Turgut Bey şöyle diyordu: Yüzde 10 sbçim bar ajı yüksek. Yüzde F 10 barajını daha ne ka dr savunabiliriz?.Bir gün mutlaka inecek. Baraj iniünce ~z de Meclis'e 7-8 parti girecek. Belki b~0 parti. Ve zayıf koalisyonlar dönemi başlayacak. Koalisyon hükümet i taviz verir. Bazen devl e#en taviz. Bazen ekonıom[den. Ve siyasi karmaşa doğar. Oysa istikrar ço R önemli. İstikrar ivçin d e, Başkanlık Sistemi. Bizde Cumhurbaşkanı *jl zaten çok yetkili. arlamenter i{tYmde olmasvı gerek en yetkinin fazlası verilm iş durumda. yleyB birkaç yetki daha verirsin olur,sana Başkanlık Sijtemi. Başkanı halk seçer. Başkan da hük ümet üyelerini ama M,clis'ten değil, Meclisdışından. Böyl ece hükümet, Gsiyaosi etkilerin dışında tutulur.Siyasetçiler çekişebilir, siyasikriz doğabilir amaülkede bir kriz çıkmaz zira Başkanlık Sistemivardır.” P Başbakan Recep E<şdoğan*, son lrk geçtiğimizhafta başkanlık sistemi r tartışmalarıyla ilgili olarak"Bu konuyu 12 Hazran seçimlerinden sonra Hrefenanduma götürmeyi düşünyorum" dedi. Erdoğan başkanlık sistemiyle ilgili ilk kez 2003 yılında konuşmuş ve ideal olan ̈́Ö siyasi yapılanmanın ABD modeli olduğunu belirterek, "Başkanlık ve yarı başkanlık sistemi siyasetteki arzumdur" değerlendirmesinde bulunmuştu. Erdoğan, "Benim iEn id_ali Amerikan modelidir. Bu mode!ll yasama ve yürütme arasındaki müdahaleler ortadan kalka+. Yani bir milletvekili o eğer başkğ=n olduysa, milletvekilliğini bırak ıyor, sadee bakan oluyor. Kaldı ki, dışarıdan da rahatlıkla b[kan atayabiliyorsunuz. Türkiye'deki sıkıtı buradak kaynaklanıyor" diye konuşmuştu.
Türkiye’de Başkanlık sistemini gündeme getiren ilk siyasetçi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan değil, Turgut Özal olmuştu. Şu an AK Parti hükümetinde görev yapan Prof. Burhan Kuzu, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın danışmanıydı. Ve Özal, ölümünden üç hafta önce kendisinden başkanlık sistemiyle ilgili çalışma istedi. Kendisine sistem üzerinde çalışma yapması için görev verilen Kuzu o günleri şöyle anlatıyor: "Özal başkanlık sistemini çok samimi savunuyordu. Demirel de savundu ama daha pragmatik. 5 artı 5’le bir daha gelebilirim diye. Özal cumhurbaşkanıyken beni çağırdı. 'Bu makamı bırakıyorum. Sıkıldım, burası bana göre değil. Dar geldi. Beni buraya ittiler. Benden sonra gelen hükümetle de Türkiye’ye mahvettiler. Hocam Balkanlar’a gidiyorum, oradan Kafkaslar’a geçeceğim. Sen hazırlığını yap. Parti kuruyorum, seni listeme aldım' dedi. Ben de yaptım. Ama Balkanlar’a, Kafkasya’ya gitti, geldi ve vefat etti. Konuşmadan üç hafta sonra. Önce parti kuracaktı. Güçlü gelirse başkanlık modelini düşünüyordu." Peki Özal’ın kafasında nasıl bir başkanlık sistemi vardı? Bu soruyu da Özal’ın yakını ANAP’lı eski bakanlardan Hüsnü Doğan, şöyle anlattı: "İsterseniz madde madde sayayım: Başkanı halk seçecek... 4 yıl için. En çok 2 dönem görev yapacak. Kabine, Meclis dışından olacak. Bakan sayısı azalacak... En çok 17-18. Turgut Bey bir de şunu söylüyordu: Başkanlık Sistemi'nin iyi işlemesi için yerel yönetimlerin güçlendirilmesi lazım." Özal'ın en yakın adamlarından biri olan eski bakan Ekrem Pakdemirli de Özal’ın, ABD modelinden çok Fransa'daki gibi bir başkanlık sistemi istediğini aktardı. Yine ANAP’lı bakanlardan Mehmet Keçeciler de Özal’ın neden başkanlık sistemi istediğini şöyle anlattı: “Turgut Bey şöyle diyordu: Yüzde 10 seçim barajı yüksek. Yüzde 10 barajını daha ne kadar savunabiliriz?. Bir gün mutlaka inecek. Baraj inince de Meclis'e 7-8 parti girecek. Belki 10 parti. Ve zayıf koalisyonlar dönemi başlayacak. Koalisyon hükümeti taviz verir. Bazen devletten taviz. Bazen ekonomiden. Ve siyasi karmaşa doğar. Oysa istikrar çok önemli. İstikrar için de, Başkanlık Sistemi. Bizde Cumhurbaşkanı zaten çok yetkili. Parlamenter sistemde olması gereken yetkinin fazlası verilmiş durumda. Öyleyse birkaç yetki daha verirsin olur, sana Başkanlık Sistemi. Başkanı halk seçer. Başkan da hükümet üyelerini ama Meclis'ten değil, Meclis dışından. Böylece hükümet, siyasi etkilerin dışında tutulur. Siyasetçiler çekişebilir, siyasi kriz doğabilir ama ülkede bir kriz çıkmaz zira Başkanlık Sistemi vardır.” Başbakan Recep Erdoğan, son olarak geçtiğimiz hafta başkanlık sistemi tartışmalarıyla ilgili olarak "Bu konuyu 12 Haziran seçimlerinden sonra referanduma götürmeyi düşünüyorum" dedi. Erdoğan başkanlık sistemiyle ilgili ilk kez 2003 yılında konuşmuş ve ideal olan siyasi yapılanmanın ABD modeli olduğunu belirterek, "Başkanlık ve yarı başkanlık sistemi siyasetteki arzumdur" değerlendirmesinde bulunmuştu. Erdoğan, "Benim için ideali Amerikan modelidir. Bu modelle yasama ve yürütme arasındaki müdahaleler ortadan kalkar. Yani bir milletvekili eğer bakan olduysa, milletvekilliğini bırakıyor, sadece bakan oluyor. Kaldı ki, dışarıdan da rahatlıkla bakan atayabiliyorsunuz. Türkiye'deki sıkıntı buradan kaynaklanıyor" diye konuşmuştu.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. İstanbul ~ndolu YakasıElektrik Dağıtım AŞ'den yaplan açıkla maya göre; bazı ilçelerde elektrik kesintisi uygulanacak. BeykDz'da 09.00-14.00'te, E# Çubuklu Mahallesi Gün, Orhan Vele Kanık, sokakları, #b Kanlıca Mahallesi Mihr>abt ğSjkağı, Kavacık Mahallesi Çiftlik,Gürz, Havuzbaşı, Hülagü, Övün, Öge, Okul, Mutlu sokakları,Pendik'te 10R.0014.0'te, Fevzi Çakmak Mahallesi Buğday Sokağ ı, Çm~şme Mahallesi Kemalpaş a, Kadim, Selamet, Müslim sokakları, Yenişehir Mahallesi Cumhuriyet Sokağı, z.:0-18.00'de Fevzi Çakmak Mahallesi Tophane Sokağı, Sancaktepe'de 09.00-15.00'te, Abdurrahmangazi Mahallesi Hasanağa, _& Seymen, Konak, A\ryolu, Osmangazi, Abdurrahman Gazi,Kızılay sokakları, 00.01-08.00'de Eyüp Sultan Mahallesi İbni Sina, nM Feshane, Tuna, Yakacık, Topa~ Osman, Ayde niz sokaklarında elektrik kesintiei yapılacak. Ümraniye'de 08 .00-1.30'da, Tantavi Mahallesi Cğ Akıncı, Beyzade, Egemenlik, Fevzi Çak mak, Halide Ed[ip A vıvar, Köro ğlu, G*nül, Şai r Akif, Özvatan, Yıldır Tm Beyazıt, İpekyEIılu, Mavera, Lozan sokakları, 09.00-11.00'de, Huzur MahallesiDoğramacı, Fedakar sokakları, Parseller Mahal lesi Nida Ethem Nejati Karade/iz, Tşkö+prü, Beyza, Çerkez, hu İnciler, AbdullahAzam sokakları, 09.00-12.00'de, İstiklal Mahallesi Bolu, Kuşkonmaz sokakları, Atakent MaĞallesı Payidar, Hatboyu, Reşitpaşa sokakları, 11.30-15.00'te, Tantavi Mahallesi alide Edip Adıvar, Millet, Yol, Ela, Estergon sokakları, 12.00-15.00'te, Hekimbaşı MahallesiGök Sokağı, Esenşehir Mahallesi İn ce Sokağı, ÇamlıkMahallesi ElmalıSokağı, Dumlupınar Mahallesi Menzil, Aynur, Berhudar, D ilrüba, AlkcA, Bu hara, Çınarlı, Burçin, Çaldıran, Malatya, Timur, Tuncer, Metin, Kısa, Göçmen, Gölgelik,Salkım, Göktaş, Örenay, Gonkcagül, Milliyet, Dumlupınar, Va lideSultan, Ade m Yavuz, Seyrantepe ve Medet s]oklarına elektrik verilemeyeek.
İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım AŞ'den yapılan açıklamaya göre; bazı ilçelerde elektrik kesintisi uygulanacak. Beykoz'da 09.00-14.00'te, Çubuklu Mahallesi Gün, Orhan Veli Kanık, sokakları, Kanlıca Mahallesi Mihrabat Sokağı, Kavacık Mahallesi Çiftlik, Gürz, Havuzbaşı, Hülagü, Övün, Öge, Okul, Mutlu sokakları, Pendik'te 10.00-14.00'te, Fevzi Çakmak Mahallesi Buğday Sokağı, Çamçeşme Mahallesi Kemalpaşa, Kadim, Selamet, Müslim sokakları, Yenişehir Mahallesi Cumhuriyet Sokağı, 14.00-18.00'de Fevzi Çakmak Mahallesi Tophane Sokağı, Sancaktepe'de 09.00-15.00'te, Abdurrahmangazi Mahallesi Hasanağa, Seymen, Konak, Atayolu, Osmangazi, Abdurrahman Gazi, Kızılay sokakları, 00.01-08.00'de Eyüp Sultan Mahallesi İbni Sina, Feshane, Tuna, Yakacık, Topal Osman, Aydeniz sokaklarında elektrik kesintisi yapılacak. Ümraniye'de 08.00-11.30'da, Tantavi Mahallesi Akıncı, Beyzade, Egemenlik, Fevzi Çakmak, Halide Edip Adıvar, Köroğlu, Gönül, Şair Akif, Özvatan, Yıldırım Beyazıt, İpekyolu, Mavera, Lozan sokakları, 09.00-11.00'de, Huzur Mahallesi Doğramacı, Fedakar sokakları, Parseller Mahallesi Nida, Ethem Nejat, Karadeniz, Taşköprü, Beyza, Çerkez, İnciler, Abdullah Azam sokakları, 09.00-12.00'de, İstiklal Mahallesi Bolu, Kuşkonmaz sokakları, Atakent Mahallesi Payidar, Hatboyu, Reşitpaşa sokakları, 11.30-15.00'te, Tantavi Mahallesi Halide Edip Adıvar, Millet, Yol, Ela, Estergon sokakları, 12.00-15.00'te, Hekimbaşı Mahallesi Gök Sokağı, Esenşehir Mahallesi İnce Sokağı, Çamlık Mahallesi Elmalı Sokağı, Dumlupınar Mahallesi Menzil, Aynur, Berhudar, Dilrüba, Alkan, Buhara, Çınarlı, Burçin, Çaldıran, Malatya, Timur, Tuncer, Metin, Kısa, Göçmen, Gölgelik, Salkım, Göktaş, Örenay, Goncagül, Milliyet, Dumlupınar, Valide Sultan, Adem Yavuz, Seyrantepe ve Medet sokaklarına elektrik verilemeyecek.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Mısır'da savcılık, Müsl\mak Kardeşler ´ideri Muhammed Bedii hakkı da tutuklama kararı çıkardı. Bedii,Cumhurbaşkanı &uhhammmd Mursi'nin darbeyle indirilmesi sonrasında hakı şiddette teşvik etmekle suçlanıyor. Mısır savcılığı, OMüslüman Kardeşler lideri Bedti'nYin başkent Kahire'de55 kişinin ölümüyle sonuçlanaI şiddet olayını da körüklediği ileri sürdü. MüslümanKardeşler ,öüdüsü Gehad El `ddd, lid erleri Muhammed Bedii'nin şu anda tutuklanmadığını belirterek, "Bedii ve diğer Müslüman Kardeşler liderleri hakkındaki tutuk lama kararı, binlerce taraftarlarının Mursi'nin ğn görevine iade edilmesi talebini sekteye uğratma girişi iT#" dedi. Müslüman Kardeşler, yeni kurulacak geçici hükümette yer alma teklifnr reddettiklerini de açıBladıg F ra nsız haber ajansı AFP'ye açıklama acap Müslüman Kardeşler sözcüsü,"Darbecilerle pazarlık yapmayız. Darbeden gelecBe, her şeyi reddediyoruz" dedi. Mısır'da geçiş yönetiin!n krizden çıkmak için sunduğu yol haritasına muhaliflerden de itirazgeldi. Liberal muhalefetin oluşturduğu Ulusal ̈́R Kurtuluş Cephesi, yol haitası hazırlanmadan önce kendilerine danışılmamasından şikayetçi oldu. Ulusal g Kurtuluş Cephesi, parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri içn|n takvimbelirleyen yo haritasında değişikler yapılmasını talep etti. Zursi karşıtı gösterilerin başını çeken Temerrüd vF hareketi de geçici yönetimin açıkladığı takvime Far~ı Yıktaı. Geçici yönetimin açıkladığı yol haritası ü^^dede 4 ay içinde anayasa referandumu, 6 ay sonra ise parlamen ğo seçmler)i yapılmsı planlanıyor. Mısır'da şiddetolayları da devam ediyop. Sin H yarımadasındaki ğkei g$büvenlik noktasının hedef alındığı saldırıda k iş i ölürken, 6 kişi de yaralandı.
Mısır'da savcılık, Müslüman Kardeşler lideri Muhammed Bedii hakkında tutuklama kararı çıkardı. Bedii, Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin darbeyle indirilmesi sonrasında halkı şiddette teşvik etmekle suçlanıyor. Mısır savcılığı, Müslüman Kardeşler lideri Bedii'nin başkent Kahire'de 55 kişinin ölümüyle sonuçlanan şiddet olayını da körüklediği ileri sürdü. Müslüman Kardeşler sözcüsü Gehad El Haddad, liderleri Muhammed Bedii'nin şu anda tutuklanmadığını belirterek, "Bedii ve diğer Müslüman Kardeşler liderleri hakkındaki tutuklama kararı, binlerce taraftarlarının Mursi'nin görevine iade edilmesi talebini sekteye uğratma girişimi" dedi. Müslüman Kardeşler, yeni kurulacak geçici hükümette yer alma teklifini reddettiklerini de açıkladı. Fransız haber ajansı AFP'ye açıklama yapan Müslüman Kardeşler sözcüsü, "Darbecilerle pazarlık yapmayız. Darbeden gelecek her şeyi reddediyoruz" dedi. Mısır'da geçiş yönetiminin krizden çıkmak için sunduğu yol haritasına muhaliflerden de itiraz geldi. Liberal muhalefetin oluşturduğu Ulusal Kurtuluş Cephesi, yol haritası hazırlanmadan önce kendilerine danışılmamasından şikayetçi oldu. Ulusal Kurtuluş Cephesi, parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri için takvim belirleyen yol haritasında değişikler yapılmasını talep etti. Mursi karşıtı gösterilerin başını çeken Temerrüd hareketi de geçici yönetimin açıkladığı takvime karşı çıktı. Geçici yönetimin açıkladığı yol haritası ülkede 4 ay içinde anayasa referandumu, 6 ay sonra ise parlamento seçimleri yapılması planlanıyor. Mısır'da şiddet olayları da devam ediyor. Sina yarımadasındaki askeri güvenlik noktasının hedef alındığı saldırıda 2 kişi ölürken, 6 kişi de yaralandı.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. İran basınında yer alan haberlere göre, 12 Hazirandaki cumhurbaşkanı seçimi adaylarındanMir Hüsey,_ Musevi'nin ilan ettiği ‘Yeşil Umut Yolu’ ad lı oluşuma diğer reformcu liderlfer de katılacak. Seçimin diğer reformcu adayı Me)di Kerrubi ile eski Cumhurbaşkanlarından Muhammed Hatemi'nin de oluşu mun 5 ya da 6 kişilik yAnetim kadrosunda yer alacakları belirtildi. Yeşil Umut Yolu'nundanışma kurulun#un ise 30 ila 40 üyeden oluşacağı ifade edili rken, diğer alt birimlerin ise zaman içinde belairlenBeceği kaydedildi. MuKeviy, E<c yeni Lluşumla siyasimücadelesini sürdüreceğini ifade etmişti. Hükümete ıyarkı kaynaklar, ''yaualar çerçevesinde kurulması ve faaliyette bulunması halinde yeni oluşumu ogumlu karşılayacaklarını'&' açıklam ışlardı.
İran basınında yer alan haberlere göre, 12 Hazirandaki cumhurbaşkanı seçimi adaylarından Mir Hüseyin Musevi'nin ilan ettiği ‘Yeşil Umut Yolu’ adlı oluşuma diğer reformcu liderler de katılacak. Seçimin diğer reformcu adayı Mehdi Kerrubi ile eski Cumhurbaşkanlarından Muhammed Hatemi'nin de oluşumun 5 ya da 6 kişilik yönetim kadrosunda yer alacakları belirtildi. Yeşil Umut Yolu'nun danışma kurulunun ise 30 ila 40 üyeden oluşacağı ifade edilirken, diğer alt birimlerin ise zaman içinde belirleneceği kaydedildi. Musevi, yeni oluşumla siyasi mücadelesini sürdüreceğini ifade etmişti. Hükümete yakın kaynaklar, ''yasalar çerçevesinde kurulması ve faaliyette bulunması halinde yeni oluşumu olumlu karşılayacaklarını'' açıklamışlardı.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Çevrim içi Neleitronik cihaz onarım kılavuzu iFixit'in yayımladaığı açıklamaya göre, Apple, aralarında iPJgon(e XğR*, XSve XS Max'in bulunduğu yeni iPhone modellerinde, yazılım aracıl ığıylaÜ üçüncü parti batarya kullanımına s£v vreres s'vadece orijinal bataryaların ku)llanılmasını sağlayacak. Şirke tarafı ndan geliştirilen yazkılımla birlikte batarya eğişimi yapılması ggereken telefonlarda sadeceorijinal Apple bataryaları P kullanılacak. Yeni iPh one modellerinde üçüncü partibataryaların kullanılması durumunda, t elefon }m "servis" uyarısı vererek cpilin değiştirilmesi gerektiğini "^f cihaz orijinal iPhone Uataryasına sahip değil" mesajıyla kullanıcıya bildirecek. Apple'nin resmi servisleri hvaĞricide yapılacak batarya djişimlernde, kullanılacak batarya orijinal dahi olsa kullanıcılar yine telefonlarında aynıuyarıyla karşılaşacak. Apple, Tğr bu özellikle baarya değişiminin [+s sadece resmi servislerde yapılmasını sağlamatyı amaçlıyor.Üçüncü parti bataryadeğişimine son veren yazılım, iOS 12 veiOS 1 3 beta sürümlerine sahip yeni iPhone modellerinde aktif bir şekilde çalışıyor. Batarya değişimuyarısı alan kullanıcılar ayrıca, iPhone'nin ayu;rla kısmındaki "batarya durum u" özelliğinden d e faydalanamıyor.
Çevrim içi elektronik cihaz onarım kılavuzu iFixit'in yayımladığı açıklamaya göre, Apple, aralarında iPhone XR, XS ve XS Max'in bulunduğu yeni iPhone modellerinde, yazılım aracılığıyla üçüncü parti batarya kullanımına son vererek sadece orijinal bataryaların kullanılmasını sağlayacak. Şirket tarafından geliştirilen yazılımla birlikte batarya değişimi yapılması gereken telefonlarda sadece orijinal Apple bataryaları kullanılacak. Yeni iPhone modellerinde üçüncü parti bataryaların kullanılması durumunda, telefon "servis" uyarısı vererek pilin değiştirilmesi gerektiğini "bu cihaz orijinal iPhone bataryasına sahip değil" mesajıyla kullanıcıya bildirecek. Apple'nin resmi servisleri haricinde yapılacak batarya değişimlerinde, kullanılacak batarya orijinal dahi olsa kullanıcılar yine telefonlarında aynı uyarıyla karşılaşacak. Apple, bu özellikle batarya değişiminin sadece resmi servislerde yapılmasını sağlamayı amaçlıyor. Üçüncü parti batarya değişimine son veren yazılım, iOS 12 ve iOS 13 beta sürümlerine sahip yeni iPhone modellerinde aktif bir şekilde çalışıyor. Batarya değişim uyarısı alan kullanıcılar ayrıca, iPhone'nin ayarlar kısmındaki "batarya durumu" özelliğinden de faydalanamıyor.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. 1 Şubat'ta sona erecek protokolün yenilenmesy konusunda henüz anlama sağlanamadı a Çalışma Bakanı FarukÇelik, ilaç krizi ile ilgili sorunun çözülme aşamasına geldğini açıkladı. İlaçta protokol krizinin aşılması için 2s4 bin eczacıyı temsil eden Türk Eczacıları Birliğ'i ile Sosyal Güvenlik Kurumu ye_tkailileri bu akşam tekrar bpir araya gelecek.
1 Şubat'ta sona erecek protokolün yenilenmesi konusunda henüz anlaşma sağlanamadı ama Çalışma Bakanı Faruk Çelik, ilaç krizi ile ilgili sorunun çözülme aşamasına geldiğini açıkladı. İlaçta protokol krizinin aşılması için 24 bin eczacıyı temsil eden Türk Eczacıları Birliği ile Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilileri bu akşam tekrar bir araya gelecek.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. İlk kitabı Kalenya Koruyucuları'nın tanıtı mtoplantısında konuşan oyuncu, su nucu ve yaea Ay şe cğv Eşmeli Ayar, çocukları çok sevdiğin v=> o nlar için bir şeyle r yapmayı kendine dert edindiğini söyledi. Ayar, çocukları n tabiatla iç i çe yaşaması gerektiğin i, buna karşın doğanın, insanlar eliyle gü n geçtikçe zarara uğratıldığını #k#aydetti. Çocuklara bozulmamış bir dünyanın miras bırakılması gerektiğini rtagan Ayar, "Dünyayı ve yeşilliği çok seviyorum. Çocuklar toprakla ıte<as [tsn, ağaçları tanısın , çiçekleri bilsin hayvanları sevsinler. Bunlar,hayatımızın veekolojik döngünün bir parçası. Bu sevgiyi onlara aşılamak da bizbüyüklerin vazifesi" diye konutu. Ayşe Eşmeli Ayar, docuklaBa okuzma hlışkanlığının da kazandırılması gerektiğini elirterek, şunları anlattı: "Ben okumayı ve yazmayı ço.k seviyorum. Büyük oğlum 4 yaşında, küçüfk oğlum da 8 aylık. İlk çocuğuma her )anne gibi i´ü kitaplar okuyup, hikayeler anlatıyordum. Bir süre sonra benim uydurarak anlattığım hikayeri daha çok beğenmeye ve onlarla daha çok eğlenmoeye N{ başladı. Farklı günlerde aynı P)r hikayeleri istĞeyince y uydurduğum hikayeleri bir yerNe not etme ihtiyacı doğdu. O hikayeleri ikinci çocuğuma hamileyken kitaplaştırmaya kara rverdim." şaklı türlerin çocuklara daha ilgi çekici geldiğine işaret eden Ayar, "azdığım hikayelero, yazarkoçum Ekin Köker'le derledik. O hikayelelrden 7 yaş ve üz_rinh hitap eden f antastik çocuk romanı 'Kalenya Koruyucuları' ortaya çıktı. Çok did akti f olmasını istemediğim için fntastk bir tar zla yazdım.Çocuklar öğrenirken ve bili&nçlenirken eğlensin iste dim. A şıladığı doğa bilinciyle de bir sosyal sorumluluk tarafı var aslında" ifadelerini * kullandı. Ayar, kita bĞ{ sloganının "Gezegenimizi kurtarmaya hazır mısın ız?" olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı: "Çok pozitif biriyim. Depresif değilim. Mantıklı hayal dünyasını sevi&orum. Yazarken, fanta stik türde yazacağım diye çıkmadım ğola ama beni o yola kitap ̈́ sürükledi. Yazarken vrok eğleniyorum ̈́~ve rahatlıyorum. Fantastik yazıları ea filmleride seviyorum. Çocukların da ilgisini çekiyor. Çocukların kafasıçok fantastik çalış`ıor. eMni} kafam da çoCuğumun kafası da aynu şekilde. Sığc birerfantastik roman okuyucusu yetişt mriyorum diyebilirim." "Kaan, 2060 yılında okyanusun dibindeki birfanusta yaşayan bia çocuktur. Nerede yaşadığını bilmemekte, yaşadığı yerin normal dünyaolduğunu sanmaktadır. Köpeği Pa_pH'nin peşinetakılır v e Hḯr bilm adamıyla yolları kesişir. Bir zaman madinesiyle 207'ye gelirler ve soon tohum deposunu bulup kurtarmaya çalışırlar."
İlk kitabı Kalenya Koruyucuları'nın tanıtım toplantısında konuşan oyuncu, sunucu ve yazar Ayşe Eşmeli Ayar, çocukları çok sevdiğini ve onlar için bir şeyler yapmayı kendine dert edindiğini söyledi. Ayar, çocukların tabiatla iç içe yaşaması gerektiğini, buna karşın doğanın, insanlar eliyle gün geçtikçe zarara uğratıldığını kaydetti. Çocuklara bozulmamış bir dünyanın miras bırakılması gerektiğini aktaran Ayar, "Dünyayı ve yeşilliği çok seviyorum. Çocuklar toprakla temas etsin, ağaçları tanısın, çiçekleri bilsin ve hayvanları sevsinler. Bunlar, hayatımızın ve ekolojik döngünün bir parçası. Bu sevgiyi onlara aşılamak da biz büyüklerin vazifesi" diye konuştu. Ayşe Eşmeli Ayar, çocuklara okuma alışkanlığının da kazandırılması gerektiğini belirterek, şunları anlattı: "Ben okumayı ve yazmayı çok seviyorum. Büyük oğlum 4 yaşında, küçük oğlum da 8 aylık. İlk çocuğuma her anne gibi kitaplar okuyup, hikayeler anlatıyordum. Bir süre sonra benim uydurarak anlattığım hikayeleri daha çok beğenmeye ve onlarla daha çok eğlenmeye başladı. Farklı günlerde aynı hikayeleri isteyince uydurduğum hikayeleri bir yere not etme ihtiyacı doğdu. O hikayeleri ikinci çocuğuma hamileyken kitaplaştırmaya karar verdim." Farklı türlerin çocuklara daha ilgi çekici geldiğine işaret eden Ayar, "Yazdığım hikayeleri, yazar koçum Ekin Köker'le derledik. O hikayelerden 7 yaş ve üzerine hitap eden fantastik çocuk romanı 'Kalenya Koruyucuları' ortaya çıktı. Çok didaktik olmasını istemediğim için fantastik bir tarzla yazdım. Çocuklar öğrenirken ve bilinçlenirken eğlensin istedim. Aşıladığı doğa bilinciyle de bir sosyal sorumluluk tarafı var aslında" ifadelerini kullandı. Ayar, kitabın sloganının "Gezegenimizi kurtarmaya hazır mısınız?" olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı: "Çok pozitif biriyim. Depresif değilim. Mantıklı hayal dünyasını seviyorum. Yazarken, fantastik türde yazacağım diye çıkmadım yola ama beni o yola kitap sürükledi. Yazarken çok eğleniyorum ve rahatlıyorum. Fantastik yazıları da filmleri de seviyorum. Çocukların da ilgisini çekiyor. Çocukların kafası çok fantastik çalışıyor. Benim kafam da çocuğumun kafası da aynı şekilde. Sıkı birer fantastik roman okuyucusu yetiştiriyorum diyebilirim." "Kaan, 2060 yılında okyanusun dibindeki bir fanusta yaşayan bir çocuktur. Nerede yaşadığını bilmemekte, yaşadığı yerin normal dünya olduğunu sanmaktadır. Köpeği Papi'nin peşine takılır ve bir bilim adamıyla yolları kesişir. Bir zaman makinesiyle 2017'ye gelirler ve son tohum deposunu bulup kurtarmaya çalışırlar."
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Vehbi Koç Vakfı, Vehbi K ve Ankar Araştır maları Merkezi (VEKAM) ile Çengelhan Rahmi M. Koç Müzesi'nin ortaklaşa düzenledikler'i ''GeçmiştenGeleceğe Türkiye'de Mü ze cilik 5: Kültürel Mir as: Restorasyon ve Konservasyon Yöntemleri'' konulu sempozyum başladı. Ankara Üniversitesi 10 0. Gij Yıl Konferans Salonu'ndaki sempozyuma Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ'un yanı sıraçok sayıda uzman:, arkeolog, öğretim üyesi ve öğrenci katıldı. Rektör Prof. Dr. Taluğ, sempozyumun açılışında,toplantıya ev sahipliği yapmaktanmutluluk duyduğunu ifade etti. Türkiye'nin, maddi kültür zenginlikleri bakımından dünyanın eyn şanslı ülkelerinden olduğunu belirte Prof. C Dr. Taluğ, ''B topraklar üzerinde tarihin her döneminde büyük uğgarlıklar kuruluor. Yurdun her köşesi kültürel miras açısından büyük hazineleresahip. Bu ülke dünyanın e: güzel, en anlamlı coğrafyasında'' dedi. Türkiye'nin her yerinde arkeolojik çalışmaların devam ettiğini kaydeden - Prof. Dr. ^Ü Taluğ, ş iöylZNe devam etti: ''Ye;r altında daha nic zenginlikler yat ıyor. Bunları hızla önce kendi toplumumuza da ha sonra insanlığa kazandırmalıyız. nr ha altının yanı sıra, su altındakimirasın d unutulmaması gerekir. Üniversitemiz arkeoloji alanında Türkiye'ye önemli hizmetlerde bulunmuştur h|ç kuşkusuz. Bu arada, sualtı arkeolojisi de Dil ve Tarih CoğrafyaFakültesinde başlayan önemli br alan. ;e/ Üniversitemizin iki büyük çalışması var; yakın da Mavi Arkeoloji olarak yeni bir yayınla çalışmalarımızı dünya ile paylaşmaya başlayacağız.'' AnkaraÜniversitesi 100. Yıl Konferans Salonu'nun ev sahipliğindeki s em[ozyumu? 2. gününde de ''İnorganik Eserlerin Restorasyonu ve Konservasyonu'', ''Organik Eserlerin Restorasyonu e ve KonservasyonfuU,' başlık lı oturumlarile ''Anketler Işığında Müzeler II. Ziyaretçi yada Koleksiyonu Korma ROda`lı Mü z Yönetimi'' konul' panel gerçekleştirilecek. Sempozyum panelinardından sona erecek.
Vehbi Koç Vakfı, Vehbi Koç ve Ankara Araştırmaları Merkezi (VEKAM) ile Çengelhan Rahmi M. Koç Müzesi'nin ortaklaşa düzenledikleri ''Geçmişten Geleceğe Türkiye'de Müzecilik 5: Kültürel Miras: Restorasyon ve Konservasyon Yöntemleri'' konulu sempozyum başladı. Ankara Üniversitesi 100. Yıl Konferans Salonu'ndaki sempozyuma Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ'un yanı sıra çok sayıda uzman, arkeolog, öğretim üyesi ve öğrenci katıldı. Rektör Prof. Dr. Taluğ, sempozyumun açılışında, toplantıya ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyduğunu ifade etti. Türkiye'nin, maddi kültür zenginlikleri bakımından dünyanın en şanslı ülkelerinden olduğunu belirten Prof. Dr. Taluğ, ''Bu topraklar üzerinde tarihin her döneminde büyük uygarlıklar kuruluyor. Yurdun her köşesi kültürel miras açısından büyük hazinelere sahip. Bu ülke dünyanın en güzel, en anlamlı coğrafyasında'' dedi. Türkiye'nin her yerinde arkeolojik çalışmaların devam ettiğini kaydeden Prof. Dr. Taluğ, şöyle devam etti: ''Yer altında daha nice zenginlikler yatıyor. Bunları hızla önce kendi toplumumuza daha sonra insanlığa kazandırmalıyız. Yer altının yanı sıra, su altındaki mirasın da unutulmaması gerekir. Üniversitemiz arkeoloji alanında Türkiye'ye önemli hizmetlerde bulunmuştur hiç kuşkusuz. Bu arada, sualtı arkeolojisi de Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinde başlayan önemli bir alan. Üniversitemizin iki büyük çalışması var; yakında Mavi Arkeoloji olarak yeni bir yayınla çalışmalarımızı dünya ile paylaşmaya başlayacağız.'' Ankara Üniversitesi 100. Yıl Konferans Salonu'nun ev sahipliğindeki sempozyumun 2. gününde de ''İnorganik Eserlerin Restorasyonu ve Konservasyonu'', ''Organik Eserlerin Restorasyonu ve Konservasyonu'' başlıklı oturumlar ile ''Anketler Işığında Müzeler II. Ziyaretçi ya da Koleksiyonu Koruma Odaklı Müze Yönetimi'' konulu panel gerçekleştirilecek. Sempozyum panelin ardından sona erecek.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Ö SYM Bakanı Prof. Dr. Mahmut Özer, merkezin b,güne kadar23 yabyncı dilde sınav hizmeti verdiğini anımsatarak, bu sınavlar arasında Boşnakça ve Arnavutçanın bulunmamasının önemli bir Aksiklik olduğuna iş*ret eti. Resmi Gazete'de, "Yabancı Dpiö Bilgisi Seviye Belileme Usul ve EsaslarıHakkında Yönetmelik’te Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in yayıml anmasıyla bu eksikliğin giderildiğini bildiren Özer, şzu değerlendirmelerde bulundu: "ÖSğM artık Arnavutça v e Boşnakçanın da d̈́ahil olduğCu 25yabancı dilde sına hizmeti verecek. eüBu dillerle ilgili sınav başvuruları bugün başlıyor ve 15 Şubat'akadar d `M evam edece k. Arn`vutç ve BşnakIça dilleri ile ilgiliilk sınav a 1 Nisan s tarihinde yapılmış olacak." ÖSYM Başkanı Özer, sürece mP destek %veren Maliye Bakanı Naci Ağbal, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı JPeülide Sarıero ğlu ~IT ve Devlet Personel Başkanı Enes Pola t'a teşekkür etti. Yaba&cı Dil Bilgisi Seviye Bglidrleme Usul ove Esasljr^ı Hakkında Yönetmelik"in dördünch maddesinde yapÖ+ılan değşikJik bugün Resmi Gazete'de yayımlanmış ve kamuda tazminatödenen dilğ`er a}a:na Arnavutça ve Boşnakça da \klenmişti. Düzenlemeden önce kamu * personeli için Almanca, Arapça, Bulgarca, Çince, Danimarkaca, Earmenice, Farsça, Frnsızmca, Gürcüce, Hollandaca, İngilizce,İspanyolca, İtalyanca,Japonca, Korece, Lehçe, M|c£rca, Portekizce,Rumence, Rusça, Sırpça, UkrYynaca ve Yun>aca dillerinde Yabancı Dil BilgisiSeviye Tespit Sınavı ybpılıyordu.
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Mahmut Özer, merkezin bugüne kadar 23 yabancı dilde sınav hizmeti verdiğini anımsatarak, bu sınavlar arasında Boşnakça ve Arnavutçanın bulunmamasının önemli bir eksiklik olduğuna işaret etti. Resmi Gazete'de, "Yabancı Dil Bilgisi Seviye Belirleme Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’te Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in yayımlanmasıyla bu eksikliğin giderildiğini bildiren Özer, şu değerlendirmelerde bulundu: "ÖSYM artık Arnavutça ve Boşnakçanın da dahil olduğu 25 yabancı dilde sınav hizmeti verecek. Bu dillerle ilgili sınav başvuruları bugün başlıyor ve 15 Şubat'a kadar devam edecek. Arnavutça ve Boşnakça dilleri ile ilgili ilk sınav da 1 Nisan tarihinde yapılmış olacak." ÖSYM Başkanı Özer, sürece destek veren Maliye Bakanı Naci Ağbal, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu ve Devlet Personel Başkanı Enes Polat'a teşekkür etti. "Yabancı Dil Bilgisi Seviye Belirleme Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik"in dördüncü maddesinde yapılan değişiklik bugün Resmi Gazete'de yayımlanmış ve kamuda tazminat ödenen diller arasına Arnavutça ve Boşnakça da eklenmişti. Düzenlemeden önce kamu personeli için Almanca, Arapça, Bulgarca, Çince, Danimarkaca, Ermenice, Farsça, Fransızca, Gürcüce, Hollandaca, İngilizce, İspanyolca, İtalyanca, Japonca, Korece, Lehçe, Macarca, Portekizce, Rumence, Rusça, Sırpça, Ukraynaca ve Yunanca dillerinde Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı yapılıyordu.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Yeni yıla büyük beklentilerle başlayan turizm sektörü, nisan ayında İstanbul’da gerçekleşecek büyük bir buluşmayla yaz öncesinde hareketli günler yaşamaya hazırlanıyor. Fotoğraf, video *ve yazılarıyla tüm dünyada milyonlarca kişinin d seyahat tercihine yön v eren içerik yaratıcıları, bloggerlar vesosyal m edya fenomenleri, İstanbul’da bir araya g*liyor. 18-19 Nisan tarihlerinde düzenlenecek INFL}OW TravelSummit 2017’nin konuşmacıları,farklı mecralarda Den iyi 50 isim aKası= girmiş kişiler O< arasından belirlendi. Yalnızca bu nB platform üzernen y6 milyon şiyle etklenime giren konuşmacı ve katılımcıların, turizme önem li bi r katkı sunması bekleniyor. INFLOW Travel SF[mmit 201 7, e sektör profesyonellerinin vöe önemli markaların d katılımıyla, dijital pazarlama dünyasını seyahat özelinde ele almaya hazırlanıyor.Etkinliğe 30 farklı ülkeden, seyahat dünyasına Un veren 25I ismin katıtması hedefleniyor. Türk Havayolları ve :h TAV ana sponsorluğunda, Kültür Vzc ve Turizm Bakanlığı ve fRSAB’ı desteğiyle gerçekleştirilecek ı etkinliğin ilk gününde konuşmacılar;sunum, panel ve yaratıcı çalyşm\lala yeni seahat tre njlerini paylaşacak. INvFLOW Travel Summt 2017’nin ikinci gününde ise, katılbmcbar B2I (Business-to-Influencer) toplantlargın\a katılara, dijital platformun öncüleri, sektör profesyonelleri ve marka temsilcileriyle görüşme imkanın sahip olacak.
Yeni yıla büyük beklentilerle başlayan turizm sektörü, nisan ayında İstanbul’da gerçekleşecek büyük bir buluşmayla yaz öncesinde hareketli günler yaşamaya hazırlanıyor. Fotoğraf, video ve yazılarıyla tüm dünyada milyonlarca kişinin seyahat tercihine yön veren içerik yaratıcıları, bloggerlar ve sosyal medya fenomenleri, İstanbul’da bir araya geliyor. 18-19 Nisan tarihlerinde düzenlenecek INFLOW Travel Summit 2017’nin konuşmacıları, farklı mecralarda en iyi 50 isim arasına girmiş kişiler arasından belirlendi. Yalnızca bu platform üzerinden 66 milyon kişiyle etkileşime giren konuşmacı ve katılımcıların, turizme önemli bir katkı sunması bekleniyor. INFLOW Travel Summit 2017, sektör profesyonellerinin ve önemli markaların da katılımıyla, dijital pazarlama dünyasını seyahat özelinde ele almaya hazırlanıyor. Etkinliğe 30 farklı ülkeden, seyahat dünyasına yön veren 250 ismin katılması hedefleniyor. Türk Havayolları ve TAV ana sponsorluğunda, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve TÜRSAB’ın desteğiyle gerçekleştirilecek etkinliğin ilk gününde konuşmacılar; sunum, panel ve yaratıcı çalışmalarla yeni seyahat trendlerini paylaşacak. INFLOW Travel Summit 2017’nin ikinci gününde ise, katılımcılar B2I (Business-to-Influencer) toplantılarına katılarak, dijital platformun öncüleri, sektör profesyonelleri ve marka temsilcileriyle görüşme imkanına sahip olacak.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Wikipedia'nın kar a{aı gü tmeyen yayıncısı Wikimedi şa Foundation , Google kurucusu Sergey Brin ve ̈́ eşi np Wojcicki'nin ku rmuş olduğu Brin Wojcicki Foundation'dan 500 bin dolarlık yağış aldı. Konuyla ilgili bir konuşma yapan Wikimedia Foundation y^netic-ii Sue Gardner, bu bağışın,Wikipedia'nın h er yıl Zjd bağış döneminde ihtiyacı olduğu maddi deuteği vdah çabuk toplaması yolunda bir bağış toplama hareketi başlatacağıı u mduğunu belirtti. Öte yandan Wikipeida'nın kurucusu J immy W ales, ansiklopediyi kurduğunda istese bunu para kazacnmak amaçlı yapabileceğini ve siteyi reklamlarla donatabileceğini fakat farklı bir şeyi hedeflediği için siteyi temiz ve düzenli tuttuğu nubelirtti. 679 sunucu ve95 çalışanı olduklarını belirten Wales, internetteen ço k ziyaret edilen beşinci web siesi olduklarından bahsetti. Ayrıca siteye her a& 450milyon farklı kişinin zirdiğ´nf de sözlerine ekledi. Wikipedia b ubağlamda dj´ her yıl topladığıbağışlarla masraflarını karşılıyor.
Wikipedia'nın kar amacı gütmeyen yayıncısı Wikimedia Foundation , Google kurucusu Sergey Brin ve eşi Anne Wojcicki'nin kurmuş olduğu Brin Wojcicki Foundation'dan 500 bin dolarlık bağış aldı. Konuyla ilgili bir konuşma yapan Wikimedia Foundation yöneticisi Sue Gardner, bu bağışın, Wikipedia'nın her yıl bağış döneminde ihtiyacı olduğu maddi desteği daha çabuk toplaması yolunda bir bağış toplama hareketi başlatacağını umduğunu belirtti. Öte yandan Wikipeida'nın kurucusu Jimmy Wales, ansiklopediyi kurduğunda istese bunu para kazanmak amaçlı yapabileceğini ve siteyi reklamlarla donatabileceğini fakat farklı bir şeyi hedeflediği için siteyi temiz ve düzenli tuttuğunu belirtti. 679 sunucu ve 95 çalışanı olduklarını belirten Wales, internette en çok ziyaret edilen beşinci web sitesi olduklarından bahsetti. Ayrıca siteye her ay 450 milyon farklı kişinin girdiğini de sözlerine ekledi. Wikipedia bu bağlamda her yıl topladığı bağışlarla masraflarını karşılıyor.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Toplu Konut gdaresi (TOKİ),İstanbul'un Bakırköyilçesi Ataköy sahilinde bulunan, kamuoyunda tartışmalara )neden olan ve mahkemenin yürütmeyidurdurma kararı nedeniyle ihalesi son { anda durdurulan arsaların satış ve kiralanması için 9 Aralık'ta ihale yapacak. & TOKİ'nin internet sitesinde yer alana dyuruya göre ihale, ´9 Aralık Üümü saat 15:00'de c(^ TOKİ'nin Bilkent'teki merkezinde yapılacak. İhalede satış ıkarılaU 11 par ça arazinin toplam muhammen bedeli, 768 milyn 128uy6 milyon lira. İhalede yıllığına kiralanacak 59,8 metrekarelik arazi ki.çiI beli;=lenen milyonliralık muhammenbedel de di#kate alındığında, ihale için belirlenen toplam muhammen bedel 774,1 milyon liraya ulaşılıyor.  TOKİ'nin int ernet sitesinde yer alan duyuruya göre, Bakırköy ilçesi Zeytinlik Mahallesi `taköy sahilinde 564 numaralı adada bulunan 158, 161 ve '16[ parselde bulunan oplam 89 bn 358 metrekarelik turizm J. ve rKkreasyotn alant için toplam 49,4 milyon lira muhammen bedel ?t belirlendi.   Aynı ihal ekapsamında, Bakırköy Şenlik Mahallesi'nde 1%#, 2[B̈́, 3/C, 4/D, 5/d da ve pars el*erde bulunan5 adet ticaret, akaryakıt istasyon u, konut ve <zeğl kreş _sa´arı )Sil> Maltepe bilç}si Gülsuyu Mahallesinde 1/A, 2/B, z/C ada ve parsell erde bulunan 3adet ticaret-konut arsa sı dasatılacak.  Satışlar, yüzde 18 KDV'siz ve komisyonsuz olarak peşin muhammen bedeller u üzerinden açık artırmada ortaya çıkacak fiyatlar üzerindenyapılacak.   Sutış ;bedeli peşin alınacak , satış sonrası alıcının talebi halinde y üzde $i0'si pe~şi'n, bakiyesi Ziraat anvaı A.Ş;nin kredi faiz oranı Fsas alınarak 36 ay vade yapılabilecek. Üç bölgedeki parsellerğn toplamına ayrı ayr ~ en yükse ĞK teklif vere n ve peşin %demeyi kabul eden alıcı tercih edilecek. İhaleye, muhammen bedeli 5* milyon liranın altındakiler için 100 bin liö, muhammen bedeli 100 milyon liranın alütındakil~er için 200 bin lira muhammen bedselşei s00 milyonliranın v üzerindekiler için 500 binlira nakit teminat yatırılarak gPriUecek.   İhale kapsamında a<̈́ bulunan fl 564 ada 162 parselde, Şenlik veGülsuyu mahallelerinde yapılacak i#maÖr uygulaması sonucu oluşacak mülkiyete esasalan üzerinden mahsuplaşılacak. [s£ Söz konusu 564ada 162 parselin haritasında gösterilen yaklaşık 4 bin 100 metrekarelik alanda irtifak ha%Dı tesis edilecek.  Bakırköy = ilçesi, Zeytinlik Mahallesi, At aköy sahilinde bulunan Ri9 bin 799,89 metrekarelik turizm ve rekreasyon alanı da açık artırma ile 49 yıllığına kiraya v zgN erilecek. ArsanışC yıllık kiralama luhammen bedeli yüzde 18 KDV rç ~ milyon lira olarak belirlendi.   Kiralamaya konu taşınmaz için kiracı, kiralanan taşınmazüzerindeki tescilliyapılarla ilgili gerekli koruma önlemlerini alacak. Kira bedeline yıllık ÜFE artış oran uygulanacak. Ancak, 49 yıllık kiranın peşin ödenmesidurumunda yüzde 40indirim yapılacak, peşin ödemeyi taahhüt edenkiracı tercih edlecek.   İhale duyurusunda, ''Bakırköy ilçesi, Zeyinlik Mahallei, AtUş*köy sahilinde bulunan mh 564 ada 158 ( 11 bin 950,72 öI| metrekare), 161 (11 bi n 950,72 metrekare) ve 162 (E40 bin 729,66 metre kare) prslerin satışı v£ 564 ada 16_0 (59 bin 799,89 metrekare) prselhn kiralaması, 564 ada 151parsel sayılı taşcınmazın satıına ilişkin işlemin lptalıi ve yürütmenin durd urulması talebi ile açılmış olan davanın İstanbul 5. da$re Mahkemesi'nin 11 Eylül 2009 tarih v<c 2009/1302 esas8211; 2009/1318 k. sayılı kararı ile reddedilMdiği, anı lan mahkemece verilmiş oj yürütmeyi durdurma kararının kendiliğindenortadan kal ntığı'' hatırlatıldı.   TOKİ, daha önce söz konusu arsaların üü satış ve kiralaZması için 19 Ağustos'ta açtığı ihaleyi, mahkemenin 1k3 Ağustos'ta aldığı yürütmeyi durdurma kararı nedeniyle, ihale t earihinden 2 gün k önce iptal etmişti.   Ataköy'deki arsanın satış işlemi ruiçin DTİ Yatırı Holding A.Ş. tarafından TOKİ aleyhineaçılan davada daha ö nce ürüthmeyi durdurma karar ı veren İstanbul 5. İdare Mahkemesi, TOKİ'nin savunmasını yapmasından sonr a dava hakkında ryt kLrarı vermişti.
Toplu Konut İdaresi (TOKİ), İstanbul'un Bakırköy ilçesi Ataköy sahilinde bulunan, kamuoyunda tartışmalara neden olan ve mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı nedeniyle ihalesi son anda durdurulan arsaların satış ve kiralanması için 9 Aralık'ta ihale yapacak.   TOKİ'nin internet sitesinde yer alana duyuruya göre ihale, 9 Aralık günü saat 15:00'de TOKİ'nin Bilkent'teki merkezinde yapılacak.   İhalede satışa çıkarılan 11 parça arazinin toplam muhammen bedeli, 768 milyon 128,6 milyon lira. İhalede 49 yıllığına kiralanacak 59,8 metrekarelik arazi için belirlenen 6 milyon liralık muhammen bedel de dikkate alındığında, ihale için belirlenen toplam muhammen bedel 774,1 milyon liraya ulaşılıyor.   TOKİ'nin internet sitesinde yer alan duyuruya göre, Bakırköy ilçesi Zeytinlik Mahallesi Ataköy sahilinde 564 numaralı adada bulunan 158, 161 ve 162 parselde bulunan toplam 89 bin 358 metrekarelik turizm ve rekreasyon alanı için toplam 491,4 milyon lira muhammen bedel belirlendi.   Aynı ihale kapsamında, Bakırköy Şenlik Mahallesi'nde 1/A, 2/B, 3/C, 4/D, 5/E ada ve parsellerde bulunan 5 adet ticaret, akaryakıt istasyonu, konut ve özel kreş arsaları ile Maltepe ilçesi Gülsuyu Mahallesi'nde 1/A, 2/B, 3/C ada ve parsellerde bulunan 3 adet ticaret-konut arsası da satılacak.   Satışlar, yüzde 18 KDV'siz ve komisyonsuz olarak peşin muhammen bedeller üzerinden açık artırmada ortaya çıkacak fiyatlar üzerinden yapılacak.   Satış bedeli peşin alınacak, satış sonrası alıcının talebi halinde yüzde 20'si peşin, bakiyesi Ziraat Bankası A.Ş;nin kredi faiz oranı esas alınarak 36 ay vade yapılabilecek. Üç bölgedeki parsellerin toplamına ayrı ayrı en yüksek teklif veren ve peşin ödemeyi kabul eden alıcı tercih edilecek. İhaleye, muhammen bedeli 50 milyon liranın altındakiler için 100 bin lira, muhammen bedeli 100 milyon liranın altındakiler için 200 bin lira ve muhammen bedeli 100 milyon liranın üzerindekiler için 500 bin lira nakit teminat yatırılarak girilecek.   İhale kapsamında bulunan 564 ada 162 parselde, Şenlik ve Gülsuyu mahallelerinde yapılacak imar uygulaması sonucu oluşacak mülkiyete esas alan üzerinden mahsuplaşılacak. Söz konusu 564 ada 162 parselin haritasında gösterilen yaklaşık 4 bin 100 metrekarelik alanda irtifak hakkı tesis edilecek.   Bakırköy ilçesi, Zeytinlik Mahallesi, Ataköy sahilinde bulunan 59 bin 799,89 metrekarelik turizm ve rekreasyon alanı da açık artırma ile 49 yıllığına kiraya verilecek. Arsanın yıllık kiralama muhammen bedeli yüzde 18 KDV hariç 6 milyon lira olarak belirlendi.   Kiralamaya konu taşınmaz için kiracı, kiralanan taşınmaz üzerindeki tescilli yapılarla ilgili gerekli koruma önlemlerini alacak. Kira bedeline yıllık ÜFE artış oranı uygulanacak. Ancak, 49 yıllık kiranın peşin ödenmesi durumunda yüzde 40 indirim yapılacak, peşin ödemeyi taahhüt eden kiracı tercih edilecek.   İhale duyurusunda, ''Bakırköy ilçesi, Zeytinlik Mahallesi, Ataköy sahilinde bulunan 564 ada 158 (11 bin 950,72 metrekare), 161 (11 bin 950,72 metrekare) ve 162 (40 bin 729,66 metrekare) parsellerin satışı ve 564 ada 160 (59 bin 799,89 metrekare) parselin kiralaması, 564 ada 151 parsel sayılı taşınmazın satışına ilişkin işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması talebi ile açılmış olan davanın İstanbul 5. İdare Mahkemesi'nin 11 Eylül 2009 tarih ve 2009/1302 esas8211; 2009/1318 k. sayılı kararı ile reddedildiği, anılan mahkemece verilmiş olan yürütmeyi durdurma kararının kendiliğinden ortadan kalktığı'' hatırlatıldı.   TOKİ, daha önce söz konusu arsaların satış ve kiralanması için 19 Ağustos'ta açtığı ihaleyi, mahkemenin 13 Ağustos'ta aldığı yürütmeyi durdurma kararı nedeniyle, ihale tarihinden 2 gün önce iptal etmişti.   Ataköy'deki arsanın satış işlemi için DATİ Yatırım Holding A.Ş. tarafından TOKİ aleyhine açılan davada daha önce yürütmeyi durdurma kararı veren İstanbul 5. İdare Mahkemesi, TOKİ'nin savunmasını yapmasından sonra dava hakkında ret kararı vermişti.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. olu Konut İdaresi'nden (TOKİ) edinilen bilgiye göre, yoksul v atandaşlara yönelik yapılacak v 100liradan başlayan taksitlerle satılacak 45metre karelik konutl ariçin başvurular, 24 Nisan'a kadar devamedecek olmasına karşın, başvurularn Üaşladığı 25 Mart 'tan itibaren yoğun c:. bir şekilde sürüyor. Sgz nkonusu konutlar için, ilk gün 2 bin 848,ikinci gün ise 8 bin 84 kii vali{?klere b ̈́şvuVu yaptı. Trabzon, Malatya, Konya, Kilis, Gaziantep, Busla, Adana'dabaşvurular, şimdiden konut sayısını geüti, TOKİ, $yoksubl vatandaşl ara yönelik ilk aşamada yapacağı, Adana Akkuyu'da gh 752, Ankara Mamak-Kusunlar'da bin 176, Antalya Çgıplaklı'a 448, jAğrı Suçatağı'na 280, Bursa Karacabey'de 36, Çanakkale Kepez'de448, Diyarbakır Üçkuyular'da bin ;24 E skişehir Aşağısöğütönü'nde 928, Emzudum Kazımkarabe kir' de 456, Gaziantep Şahinbey'de 592, Konya Meram' da M688, Kilis > Merkez'de 96, Malatya Merkez'de 360, Sakarya Korucuk'ta 496,Trabzon Bahçecik'te 224 ve Van Kevenli'de 800 konut için 25 Mart't a taleptoplamaya başlamıştı. Aynı kapsamda BursaGürsu'da yapılacak 564 ve İzmir Kemalpaşa'da yapılacak 744 konuta iliş kein başvuru takvim eri daha sonra açıklanacak. Sosyal Yardımlaşma Genel Müdürlüğü işbirliği ile gerçekleştirilecek projeler kapsamında 45 etr karebüyüklüğünde, 1 joa 1salon nitelikte inşa ettirilecek konutlar, peşinatsız, 240 y (20 iR! yıl) vadel-j ile ve100 liradan başlay R= taksitlerle satılacak.Konutların satışlarına Ziraat Bankasıaracılık edecek.
Toplu Konut İdaresi'nden (TOKİ) edinilen bilgiye göre, yoksul vatandaşlara yönelik yapılacak ve 100 liradan başlayan taksitlerle satılacak 45 metre karelik konutlar için başvurular, 24 Nisan'a kadar devam edecek olmasına karşın, başvuruların başladığı 25 Mart'tan itibaren yoğun bir şekilde sürüyor. Söz konusu konutlar için, ilk gün 2 bin 848, ikinci gün ise 8 bin 84 kişi valiliklere başvuru yaptı. Trabzon, Malatya, Konya, Kilis, Gaziantep, Bursa, Adana'da başvurular, şimdiden konut sayısını geçti. TOKİ, yoksul vatandaşlara yönelik ilk aşamada yapacağı, Adana Akkuyu'da 752, Ankara Mamak-Kusunlar'da bin 176, Antalya Çıplaklı'da 448, Ağrı Suçatağı'nda 280, Bursa Karacabey'de 36, Çanakkale Kepez'de 448, Diyarbakır Üçkuyular'da bin 24, Eskişehir Aşağısöğütönü'nde 928, Erzurum Kazımkarabekir'de 456, Gaziantep Şahinbey'de 592, Konya Meram'da 688, Kilis Merkez'de 96, Malatya Merkez'de 360, Sakarya Korucuk'ta 496, Trabzon Bahçecik'te 224 ve Van Kevenli'de 800 konut için 25 Mart'ta talep toplamaya başlamıştı. Aynı kapsamda Bursa Gürsu'da yapılacak 564 ve İzmir Kemalpaşa'da yapılacak 744 konuta ilişkin başvuru takvimleri daha sonra açıklanacak. Sosyal Yardımlaşma Genel Müdürlüğü işbirliği ile gerçekleştirilecek projeler kapsamında 45 metre kare büyüklüğünde, 1 oda 1 salon nitelikte inşa ettirilecek konutlar, peşinatsız, 240 ay (20 yıl) vadeli ile ve 100 liradan başlayan taksitlerle satılacak. Konutların satışlarına Ziraat Bankası aracılık edecek.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. eD Antalya'da sıcak ve güneşli havayı fırat bilen vatandaşlar v turistler Rlü sahilleri oödurdu Antalya Meteoroloji BölgeselTahmin Merkezi'nden alınan -rk bilgiye göre, havasıcaklığının 21, deniz sbu#u sıcaklığının20 derece olrai ölçüldü. Antalya'da güneşi ? ve sıcak havayı fırsat bilenvatandaşlar ve turistler, Konyaaltı sahilinde güneşlenmenin ^Rl ve denize girme nin keyfini ç,ıkardı. Toros Dağları'nın tepelerindeki kara aldrış etmeyen bazıturistler, deniz e girmenin zevkini yaşadı. Fransız turist Maria Antoniy, dağlarda kar olduğunu pncau kendilerinin denize girdiğini belirterek, Türkiye'nin farklı güzellikleri bir arada barındırdığını üsöleEi.
Antalya'da sıcak ve güneşli havayı fırsat bilen vatandaşlar ve turistler sahilleri doldurdu. Antalya Meteoroloji Bölgesel Tahmin Merkezi'nden alınan bilgiye göre, hava sıcaklığının 21, deniz suyu sıcaklığının 20 derece olarak ölçüldü. Antalya'da güneşi ve sıcak havayı fırsat bilen vatandaşlar ve turistler, Konyaaltı sahilinde güneşlenmenin ve denize girmenin keyfini çıkardı. Toros Dağları'nın tepelerindeki kara aldırış etmeyen bazı turistler, denize girmenin zevkini yaşadı. Fransız turist Maria Antoniy, dağlarda kar olduğunu ancak kendilerinin denize girdiğini belirterek, Türkiye'nin farklı güzellikleri bir arada barındırdığını söyledi.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. BSosya;l medyada tanıştığı kızla buluşmak için Zongulda k'tan İzBir'e geldikten so?ra kayıpla;rh karışan Mutlu K. (23), Çeşme ilçesinde biz ağacl asılı halde bulundu.  Zonguldak'ta ya'şayNan M utlu K, iddiaya göe, sosy medya üzerinden İzmir'de yaşayan genç bir k ızla tanıştı. Mutlu K. egeçe{n 11 Ağustos'ta babasına, "Baba ben İzmir'de bi EzVa tanıştım onunla Pü evlenmek istiyorum. İzmir'egitmem lazım" dedi. Otobüsle İzmir'şe gelen `utl- K., babasını arayarak, "Beni merak etmeyim İzmir'deyim" bilg isini verdi. Ancak baba Mustfa K .'den bir daha haber alamadı. Polise kayıp başvurusunda bulundu. Aradan geçen sürede pzinE rastlanılmayan Mutlu K.'den dün B:zücü haber geldi. Saat 23.3u0 sıralarında bir kişi, Çeşme üilçes AlCınkum Pırlanta yol ayrımınIda ağa£çta asılı bir ceset gördü. İhbar üzerine olay yerine gelen j andarma ekipleri, ölen gencin kayıp ol arak aranan Mutlu K . olduğunu tespit eti[ Yapıl-an incelemeninardından Mutlu K.'nin cesedi İzmir Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Olayla i(gili soruşturma başlatıldı.
Sosyal medyada tanıştığı kızla buluşmak için Zonguldak'tan İzmir'e geldikten sonra kayıplara karışan Mutlu K. (23), Çeşme ilçesinde bir ağaca asılı halde bulundu.  Zonguldak'ta yaşayan Mutlu K, iddiaya göre, sosyal medya üzerinden İzmir'de yaşayan genç bir kızla tanıştı. Mutlu K., geçen 11 Ağustos'ta babasına, "Baba ben İzmir'de bir kızla tanıştım onunla evlenmek istiyorum. İzmir'e gitmem lazım" dedi. Otobüsle İzmir'e gelen Mutlu K., babasını arayarak, "Beni merak etmeyim İzmir'deyim" bilgisini verdi. Ancak baba Mustafa K.'den bir daha haber alamadı. Polise kayıp başvurusunda bulundu. Aradan geçen sürede izine rastlanılmayan Mutlu K.'den dün üzücü haber geldi. Saat 23.30 sıralarında bir kişi, Çeşme ilçesi Altınkum Pırlanta yol ayrımında ağaçta asılı bir ceset gördü. İhbar üzerine olay yerine gelen jandarma ekipleri, ölen gencin kayıp olarak aranan Mutlu K . olduğunu tespit etti. Yapılan incelemenin ardından Mutlu K.'nin cesedi İzmir Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Basın İlan Kurumu'nunresmi portalı 'de yer alac ilana ee ihale, 12 Eylül 2019 perşemb günü saat 14 .30'da Büyükşehir BeledPiesi 3. katında yemekhane yanında bulunan Encümen Salonunda 2886 sayılı Devlet üİhale Kanununun 4\5. maddesi gereği açık teklif artırĞma usulü le yapılacak.
Basın İlan Kurumu'nun resmi portalı 'de yer alan ilana göre ihale, 12 Eylül 2019 perşembe günü saat 14.30'da Büyükşehir Belediyesi 3. katında yemekhane yanında bulunan Encümen Salonunda 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 45. maddesi gereği açık teklif artırma usulü ile yapılacak.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, İsrailsaldırılarının durdurulması ilçl+in uluslararası toplum ve Arap ülkelerine çağrıdabulundu. Abbas, R yaptığı yazlı açıklamada, "Mescid-i Aksa'ya baskın ve n~ Müslümanlara saldırıdan İsril hükümetisorumludur. Saldırı, Müslümanlarınhassasiyetlerine yönelikbüyük bir provokasyo n olup tansiyonu yükselterek bölgedeki şiddetin artmasına yo açıyor." ifadelerini kullandı. İsrailpolisinin Aksa'ya saldırısını şiddetle kınadıklarının altını çizen Abbas, "Mescid-i A/ksa k_rmuızı çizgimizdirg. İşgalmci ve yerleşimciler tarafındantekrarlanan saldırılara sessi]z kalınma ro sı mümkün deildir." değerlendirmesinde bulundu.Devlet BaşkanıAbbas, İsrail'in saldırılarının durdurulması için uluslararası ve Arap ülkelerine ivedi şekilde duruma üdahale etmelei gerektiği çağrısını yaptı. Fanatik Yahudiler, arife ve KurbanBayramı'nın ilk gününe tekabül eden Tişa BeAv yas aB oruç gü`&ü dolay ısıyla Mescid-i Asa'ya baskın düzenlemek üzere İsrail polisinden iz in ?ö talep etmişti. İsrail polisi de bugün fatik Yahudilerin Mescid-i Aksa'ya d baskınlarını engellemek isteyen Filistinlilere Harem-i Şerif'in içinde müdahale ştiş 37 Filistinli yaralanmış, 14’ü hastanelere kalhdırılmışt. ;Kudüs İslami Vakıflar B`sın Sözcüsü Firas DibsŞ, 700’ü aşkın fanatik Yahupdinun yaşananlara rağmen İsrail polisi korumasında Mescid-i Aksa’ya gruplar halfnje baskın düzenlediğini ifade etmişti.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, İsrail saldırılarının durdurulması için uluslararası toplum ve Arap ülkelerine çağrıda bulundu. Abbas, yaptığı yazılı açıklamada, "Mescid-i Aksa'ya baskın ve Müslümanlara saldırıdan İsrail hükümeti sorumludur. Saldırı, Müslümanların hassasiyetlerine yönelik büyük bir provokasyon olup tansiyonu yükselterek bölgedeki şiddetin artmasına yol açıyor." ifadelerini kullandı. İsrail polisinin Aksa'ya saldırısını şiddetle kınadıklarının altını çizen Abbas, "Mescid-i Aksa kırmızı çizgimizdir. İşgalci ve yerleşimciler tarafından tekrarlanan saldırılara sessiz kalınması mümkün değildir." değerlendirmesinde bulundu. Devlet Başkanı Abbas, İsrail'in saldırılarının durdurulması için uluslararası ve Arap ülkelerine ivedi şekilde duruma müdahale etmeleri gerektiği çağrısını yaptı. Fanatik Yahudiler, arife ve Kurban Bayramı'nın ilk gününe tekabül eden Tişa BeAv yas ve oruç günü dolayısıyla Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlemek üzere İsrail polisinden izin talep etmişti. İsrail polisi de bugün fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa'ya baskınlarını engellemek isteyen Filistinlilere Harem-i Şerif'in içinde müdahale etmiş, 37 Filistinli yaralanmış, 14’ü hastanelere kaldırılmıştı. Kudüs İslami Vakıflar Basın Sözcüsü Firas Dibs, 700’ü aşkın fanatik Yahudinin yaşananlara rağmen İsrail polisi korumasında Mescid-i Aksa’ya gruplar halinde baskın düzenlediğini ifade etmişti.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. hatal&arşnı bilgilendirmek ve o nlarla interaktif Lg iletişim kurmak için açtığğş soBsyal medya hesaplarındaki verilere göre,kanserle ilgili Ohaşberler içinde en çok pozitifmesajlar içerenlerin ilgi çektiğini söyledi. Po ziginf m esajlar kadar kanserd e beslenmenin de en çok merak ediden konulardan olduğunu söyleyen Prof. Asoğlu, kanser t edavisinin başarısında nin etkisine vurgu yaptı. Hayat olumsuz bakan, negĞtif düşünen, fazla sorumluluk yüklenen kişilerin kanseyi çektiklerine yönelik toplumsal kanıya değinen Asoğlu, buna ili^Pşkin somut bir çalışmanın olmadığını söyledi vte ekledi: “Ama kansere yakalanmış kişilerin son d önemlerinde aşırı üzüntüler, çk sedikleri bmirikilnin khbı gibi olaylaryaşadığı görülüyor. Vücudumuzbir denge sistemi ile çapışır. Kansere yoP aç anve kanserden koruyan mekanizmalar vardır. Aslında hepimizde oluşuyr ama vücudumuzun koruyuc- mekanizmaları kontroldençıkmış anormal hüceleri yakalayıp `k ediyor. Budengenin aksi yönde kı rılması ile kişi kansere yakal anıyor. &\anır\m bu dengeninkırılmasına biraz da yaşadıklarımız ve ruh halimi nCf sebep oluyor, olabilir. Olumlu düşünme, kanseri yok etmeye yönelikvücudumuzdaki Nğal öldürücü hücreleri aktive eder. Yaşama sarılmak ve ka{nseri yenebileceğinize inanmak so y* n derece etkilidir vebaşarı öyküleri buradan geli. HastalarUmın arasında mucizeyi gerçekleştirenler oldu. Yani Öfümörün evresinden #öD ve davranışından yola çıkarak bekle nen ´aşam sür esini geçerek hala ! yaşayanlar... Bunların $rkaç ortak özelliği vaMdı. Genç anne ve babalar, entelektüel yapısı düşük olanlar, yaşadıklarını unutabilenler gibi. Ann v e babaların önceliğinin geride bırakacaklamrı çocuklarının olmasıonları daha güçlü kılıor ve hayata d aha bir sıkı sarılıyorlar. Yaşadıklarını unutabilenler de avanta jlı o|uyor.” Yanlı ve ı kötü beslenmenin kanser nedenleri arasında olduğunu dhle getiren Prof. ZARoğlup, Akdeniz tipi besmlenenler%e kaın bağırsak kasei gör ülme sıklığının daha az olduğunu söyledi. Kanser oluşumunun beslenmeyle ilişkisinin farklı kaynaK}lrarda % 10 ile ü0 olarak kabul edildiğini söyleyenAsoğlu, “Bu nedenle beslenme, kanser gelişiminde çevresel ve genetik nedenlerin yanında hatırı sayıl ır <emme sahiptir. Öncelikle kanser gelişiminde hangi besinselve yaşamsal faktörlerin etkili olduğu blin_meuidir. Bunlar; ıvücjt ağ#rlıı, sigara, enfeksiyonlar,pestisit yaay kiyaş|allar, alkol, radyasyon, yağ ve yağlı besinler, sebze-meyve tüketimi, -^> posa, tuzlanmış Pve tütsülenmiş besinlerdir” dedi. ErÖkhn teşhisn kanser tedavisinde başar|yı önemli ölçüde etkilediğini aktaran Asoğlu, kanserden korunmakiçin yapılması gerekenleri ise şöyle inlattı: “Yeterli ve dengeli f.z beslenmeli, öğEn>erde 4 besin grubundan yiyeceklerin yr ald ığı d engeli mönüler hazırlanmalıdır. Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketilmelidir. _c Bunun en az 2 \orsJyonu yeşil yapraklı seYzelMr veyaportakal, limon gibi turunçgiller olmalıdır.Rafine tahıllar ve saf şek`er yerine tam taneli tahıllar te[cih edilmelidir.Özellikle |Oam içeriği yüksek ve işlenmiş kır mızı et tüketimi azaltılmalıdır. Kırmızı et yerine balık, tavuk ya dda kurubaklagiller tercih edilmelidir. Yağ alımının azaltılması için yeme,kle~r ae yağla +& pişirilmeli, et yemekleri yağeklenmeden kendi yağları ile pişirilmeli, kızartma kavurma gibi pişirme yöntemleri yerine haşlama, ızgara, fırında pişirme yöntemleri tercih edilmelidir. BBatı tipi beslenme yerine, geleneksel yemeklere yani annenizin h veya anneannenizin hazırladığı ki/ o güzel yemeklere gNeri dönün. Günde bie elma her derde deva ve kalın bağırsakkanserinden koruyucu bir meyvedir. Çünkü vücudun ihtiyacı olduğu günlük lif miktarını bi?zr elmadan alabilirsiniz. Kanserden korunmak için yeterli mineral ve vitamini vcudzmuz`a almalÜyız. Kalsiyum ve fosfor mineralleri ilm Dvitamininden zengin süt e süt g£.ub;u esinler~, sebz ve meyvelerin, antioksid an vitaminlerin, B grubu vitaminlerden z.npin tahıl ve kurubaklagillerin az alınması ve tam tahıl ürünleri yerine saflaştırılmış ürünlefr(in tüke tilmesi kanser riskini yükseltir.”
, hastalarını bilgilendirmek ve onlarla interaktif iletişim kurmak için açtığı sosyal medya hesaplarındaki verilere göre, kanserle ilgili haberler içinde en çok pozitif mesajlar içerenlerin ilgi çektiğini söyledi. Pozitif mesajlar kadar kanserde beslenmenin de en çok merak edilen konulardan olduğunu söyleyen Prof. Asoğlu, kanser tedavisinin başarısında nin etkisine vurgu yaptı. Hayat olumsuz bakan, negatif düşünen, fazla sorumluluk yüklenen kişilerin kanseri çektiklerine yönelik toplumsal kanıya değinen Asoğlu, buna ilişkin somut bir çalışmanın olmadığını söyledi ve ekledi: “Ama kansere yakalanmış kişilerin son dönemlerinde aşırı üzüntüler, çok sevdikleri birisinin kaybı gibi olaylar yaşadığı görülüyor. Vücudumuz bir denge sistemi ile çalışır. Kansere yol açan ve kanserden koruyan mekanizmalar vardır. Aslında hepimizde oluşuyor ama vücudumuzun koruyucu mekanizmaları bu kontrolden çıkmış anormal hücreleri yakalayıp yok ediyor. Bu dengenin aksi yönde kırılması ile kişi kansere yakalanıyor. Sanırım bu dengenin kırılmasına biraz da yaşadıklarımız ve ruh halimiz sebep oluyor, olabilir. Olumlu düşünme, kanseri yok etmeye yönelik vücudumuzdaki doğal öldürücü hücreleri aktive eder. Yaşama sarılmak ve kanseri yenebileceğinize inanmak son derece etkilidir ve başarı öyküleri buradan gelir. Hastalarımın arasında mucizeyi gerçekleştirenler oldu. Yani tümörün evresinden ve davranışından yola çıkarak beklenen yaşam süresini geçerek hala yaşayanlar... Bunların birkaç ortak özelliği vardı. Genç anne ve babalar, entelektüel yapısı düşük olanlar, yaşadıklarını unutabilenler gibi. Anne ve babaların önceliğinin geride bırakacakları çocuklarının olması onları daha güçlü kılıyor ve hayata daha bir sıkı sarılıyorlar. Yaşadıklarını unutabilenler de avantajlı oluyor.” Yanlış ve kötü beslenmenin kanser nedenleri arasında olduğunu dile getiren Prof. Asoğlu, Akdeniz tipi beslenenlerde kalın bağırsak kanseri görülme sıklığının daha az olduğunu söyledi. Kanser oluşumunun beslenmeyle ilişkisinin farklı kaynaklarda % 10 ile 70 olarak kabul edildiğini söyleyen Asoğlu, “Bu nedenle beslenme, kanser gelişiminde çevresel ve genetik nedenlerin yanında hatırı sayılır öneme sahiptir. Öncelikle kanser gelişiminde hangi besinsel ve yaşamsal faktörlerin etkili olduğu bilinmelidir. Bunlar; vücut ağırlığı, sigara, enfeksiyonlar, pestisit ve yapay kimyasallar, alkol, radyasyon, yağ ve yağlı besinler, sebze-meyve tüketimi, posa, tuzlanmış ve tütsülenmiş besinlerdir” dedi. Erken teşhisin kanser tedavisinde başarıyı önemli ölçüde etkilediğini aktaran Asoğlu, kanserden korunmak için yapılması gerekenleri ise şöyle anlattı: “Yeterli ve dengeli beslenmeli, öğünlerde 4 besin grubundan yiyeceklerin yer aldığı dengeli mönüler hazırlanmalıdır. Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketilmelidir. Bunun en az 2 porsiyonu yeşil yapraklı sebzeler veya portakal, limon gibi turunçgiller olmalıdır. Rafine tahıllar ve saf şeker yerine tam taneli tahıllar tercih edilmelidir. Özellikle yağ içeriği yüksek ve işlenmiş kırmızı et tüketimi azaltılmalıdır. Kırmızı et yerine balık, tavuk ya da kurubaklagiller tercih edilmelidir. Yağ alımının azaltılması için yemekler az yağla pişirilmeli, et yemekleri yağ eklenmeden kendi yağları ile pişirilmeli, kızartma kavurma gibi pişirme yöntemleri yerine haşlama, ızgara, fırında pişirme yöntemleri tercih edilmelidir. Batı tipi beslenme yerine, geleneksel yemeklere yani annenizin veya anneannenizin hazırladığı o güzel yemeklere geri dönün. Günde bir elma her derde deva ve kalın bağırsak kanserinden koruyucu bir meyvedir. Çünkü vücudun ihtiyacı olduğu günlük lif miktarını bir elmadan alabilirsiniz. Kanserden korunmak için yeterli mineral ve vitamini vücudumuza almalıyız. Kalsiyum ve fosfor mineralleri ile D vitamininden zengin süt ve süt grubu besinlerin, sebze ve meyvelerin, antioksidan vitaminlerin, B grubu vitaminlerden zengin tahıl ve kurubaklagillerin az alınması ve tam tahıl ürünleri yerine saflaştırılmış ürünlerin tüketilmesi kanser riskini yükseltir.”
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Trump, Oyrta Amerika'dan dola çıkan ve ABD'nin güney sınırına ulaşan lözçmen/ere ilişkin sosyalmedya hesabından yazılı açıklama yaptı. ahkeVe onayı olmadığı sürece hiçbir göAmenin ü lkeye alınmayacağını vurgulayan Trump, "Ülkemize sadece yasal olarak gelenlere izin vereceği z. Bunun hajicinde çok güçlü politikamız 'yakala ve tutukla' şeklindedir." ifadesini kullandı. Trump, göçmenlerin Meksika'da kalacağını be lirter~ g reukli görü lmesi halinde güney sınırlarının tama $eğ´ kapatılacağını kaydetti. Donkld Trukmşp, "ABD'nin onlarca yı,dır süren tacizdensonra artık bupahalı ve tehlikeli durumO müsamaha göstermesinin bir yolu y=k! öfadesini kullandı. Washington Post gazetesinde bugün yer alan haberde, Trump yönetiminin Meksika’da gö reve gelmek üzere olan yeni hükümete anlaşarak ABD'ye iltica etmekisteyen göçmenlerin ABD sı nır güvenlik görevl ilerince yasal işlemleri yapılana kadar Meksipka'Oa bekleyecekleri ileri sürüldü. Kon uya ilişkinaçıklama yapan Meksika hü kümetinin dışişleri baanı adayı Olga Sancheu, iddiayı reddederek herhangi biranlaşma yapılmadıını belirtti.
Trump, Orta Amerika'dan yola çıkan ve ABD'nin güney sınırına ulaşan göçmenlere ilişkin sosyal medya hesabından yazılı açıklama yaptı. Mahkeme onayı olmadığı sürece hiçbir göçmenin ülkeye alınmayacağını vurgulayan Trump, "Ülkemize sadece yasal olarak gelenlere izin vereceğiz. Bunun haricinde çok güçlü politikamız 'yakala ve tutukla' şeklindedir." ifadesini kullandı. Trump, göçmenlerin Meksika'da kalacağını belirterek gerekli görülmesi halinde güney sınırlarının tamamen kapatılacağını kaydetti. Donald Trump, "ABD'nin onlarca yıldır süren tacizden sonra artık bu pahalı ve tehlikeli duruma müsamaha göstermesinin bir yolu yok!" ifadesini kullandı. Washington Post gazetesinde bugün yer alan haberde, Trump yönetiminin Meksika’da göreve gelmek üzere olan yeni hükümetle anlaşarak ABD'ye iltica etmek isteyen göçmenlerin ABD sınır güvenlik görevlilerince yasal işlemleri yapılana kadar Meksika'da bekleyecekleri ileri sürüldü. Konuya ilişkin açıklama yapan Meksika hükümetinin dışişleri bakanı adayı Olga Sanchez, iddiayı reddederek herhangi bir anlaşma yapılmadığını belirtti.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Askerlik düşecek mi? sorusu geçtiğimiz aylarda çıkarılan bedelli askerlik yasası ile başlatılan çalışmayla gündeme gelmişti. Yeni askerlik sistemindeaskerlik süresinin düşmesi bekleniyor. Milli Savunma Bakanlığı bugün )zun süredir üzerinde çalıştığı askerlik sistemi konusundaönemli bir açıklama yaptı. Askerlik sistemine dair son detaylar haberimizde. Ayrıca yeni askerlik sistemine yönelik çalışmalarda aVş sona gelindiği, önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayına E)u sunulacağı açıklandı. TSK'nın sadece uzman askerlerden oluşmasının uygun lmkdLğı ifade edildi. Üzerinde çalı şılan formüllerden biri uzundönemin .9 ay oması. Ama bunun daePa da kısalması söz { konusu olabilir. Genelkurmay Başkanlığı ve M illi Savunma Ba;kanlığ̈́'nın çalışmasında so a yaklaşıldı. Nihai karara bu c çalışmanın ardındn ö varılacak. Peki kısa dönem askerlik iuçÖ| bir çalışma yapılıyormu? Yükseköğrenim ezunları için e übir düzenlee yapılması söz konusu. Buradada + kriter meslekler olacak. Öğretmen, hakim, doktor, sporcular için ıneklik getirilecek. Amaç, meslek ya şamlar ının ve kariyerlerinin etkilenmemesi için nala uygun zaman dilimlerindeaskerlik hizmeicsin öerine getirilmesi.Yapılan düzenlemelerin nihai hedefi profesyonel akerlik. Kaynaklar,profesyonel orduya geçişin 'Ayük oranda yapıldığını belirtiyor. Örneğin Doğu ve Güneydo,ğu'va silah Rltında bulunan askerlerin çoğu, artık %rofesyonl aser. Ye£/i sistem ile birlikte hsükerlik hizmetini yerine etrecek olanla r ön saflarda y er almayacak. Peki şu a$da TSK bünyesinde görevli personel sayıPı ne? 15 Tmmufz darbe girişiminden tonra çok sayıda subay e astsubay görevden alındı. Onların açığını doldu{mak ^i. için ~ bin 653 ğsuuay, 8 bin 7s astsubay, Ik 26 bi n244 uzman/erbaş, 10 bin 43 {h= sözleşmeli er & olmak üzeretoplam 49 bin 313 sonel alın dı. Milli Savunma Bakanlığı, Genelku rmay Başkanlığı e Kuvvet Komutanlıkları’ndahali hazırda 397 bin 762’si askeriB 38 bin ~ 274’ü sivil olmak üzere tolam 436 bin 36 personel görev yapıyor. Yeni sisteme ilişkin kulislerde faralı seçenekler dillendiriliyor. Bu seçenekler arasınöa, ]( uzun ve kıa dönem askerliğin yerine 9 ay süreli tek tip askerlik sistemide bÖulinuior. Bu sistemde 3 aylık temel askerlik .)itiminin ardından 6aylık süreye ilişkin ise isteyenlerin bedelini ödeyerek )erÖhis olabileceği, isteyenlerin ise belirlenecek aylık ücret karşılığında askerlik mhizmekiHe devam edebileceğindensöz edilCiyor. Junt as#ari ücretüzerinden belirleneceği bildirilirken, temel aske!lk eğitimi son rasına ilişkin ihti+yaç duyulan alanlarda kamu hizmeti seçeneğinin gündeme getirilebileceği de konuşuluyor Kulislerde bua liş%kin, “Kamu hizmetiseçeneği, öğretmenlik ve ğokÖMorluk gih htiyaç duyulan alanlar için düşünülebilir” değerlendirmesi yapılıyor.
Askerlik düşecek mi? sorusu geçtiğimiz aylarda çıkarılan bedelli askerlik yasası ile başlatılan çalışmayla gündeme gelmişti. Yeni askerlik sisteminde askerlik süresinin düşmesi bekleniyor. Milli Savunma Bakanlığı bugün uzun süredir üzerinde çalıştığı askerlik sistemi konusunda önemli bir açıklama yaptı. Askerlik sistemine dair son detaylar haberimizde. Ayrıca yeni askerlik sistemine yönelik çalışmalarda sona gelindiği, önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayına sunulacağı açıklandı. TSK'nın sadece uzman askerlerden oluşmasının uygun olmadığı ifade edildi. Üzerinde çalışılan formüllerden biri uzun dönemin 9 ay olması. Ama bunun daha da kısalması söz konusu olabilir. Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı'nın çalışmasında sona yaklaşıldı. Nihai karara bu çalışmanın ardından varılacak. Peki kısa dönem askerlik için bir çalışma yapılıyor mu? Yükseköğrenim mezunları için de bir düzenleme yapılması söz konusu. Burada da kriter meslekler olacak. Öğretmen, hakim, doktor, sporcular için esneklik getirilecek. Amaç, mesleki yaşamlarının ve kariyerlerinin etkilenmemesi için onlara uygun zaman dilimlerinde askerlik hizmetinin yerine getirilmesi. Yapılan düzenlemelerin nihai hedefi profesyonel askerlik. Kaynaklar, profesyonel orduya geçişin büyük oranda yapıldığını belirtiyor. Örneğin Doğu ve Güneydoğu'da silah altında bulunan askerlerin çoğu, artık profesyonel asker. Yeni sistem ile birlikte askerlik hizmetini yerine getirecek olanlar ön saflarda yer almayacak. Peki şu anda TSK bünyesinde görevli personel sayısı ne? 15 Temmuz darbe girişiminden sonra çok sayıda subay ve astsubay görevden alındı. Onların açığını doldurmak için de 4 bin 653 subay, 8 bin 373 astsubay, 26 bin 244 uzman/erbaş, 10 bin 43 sözleşmeli er olmak üzere toplam 49 bin 313 personel alındı. Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıkları’nda hali hazırda 397 bin 762’si askeri, 38 bin 274’ü sivil olmak üzere toplam 436 bin 36 personel görev yapıyor. Yeni sisteme ilişkin kulislerde farklı seçenekler dillendiriliyor. Bu seçenekler arasında, uzun ve kısa dönem askerliğin yerine 9 ay süreli tek tip askerlik sistemi de bulunuyor. Bu sistemde 3 aylık temel askerlik eğitiminin ardından 6 aylık süreye ilişkin ise isteyenlerin bedelini ödeyerek terhis olabileceği, isteyenlerin ise belirlenecek aylık ücret karşılığında askerlik hizmetine devam edebileceğinden söz ediliyor. Bunun asgari ücret üzerinden belirleneceği bildirilirken, temel askerlik eğitimi sonrasına ilişkin ihtiyaç duyulan alanlarda kamu hizmeti seçeneğinin gündeme getirilebileceği de konuşuluyor. Kulislerde buna ilişkin, “Kamu hizmeti seçeneği, öğretmenlik ve doktorluk gibi ihtiyaç duyulan alanlar için düşünülebilir” değerlendirmesi yapılıyor.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Yüksek Seç im Kurulu Başkanı Muammer Aydın, Tunceli İl Özel İdaresinde AK Par ti propaganda ma lzemelerinin bulunduğu iddialarıyla ilgili olarak, b|unceli Cumhuriyet Başsavcılığından belgeleriistediklerini ve konuyu bugün görüşeceklerini bildirhdi. YSK'ya gelişinde, gazetecilerin sorularını yanıötl}ayan Aydın, Tu npcli İl Özelİdaresindeki aramaya ilişkin belgelerin istendiğini, bugün saat 17.00'de %ypacakarı toplantıd, onuğ görüşeceklerini belirtti. Dün Tun celi'deİl Genel Meclisi'nden bazı CHP ve DTP'li üyeler, İl Öz(l İdare Genel Sekreterliği'nin Atatürk Mahallesi'ndeki hizmet binasında, depolarda AKP'ye ait propaganda malzemesi bulunduğu IidniasGıyla Emniyet Müdürlüğü ile Cumhuriyet Başsavcılığı'na ihbarda bulunmuştu. tunun üzerine, Cumhuriyet al Savcısı Ali Çetin, İıl Emniyet Müdürlüğü ekipleriyle birlikte İl Özel İ dare Gün:el Skreteroigi binasına gelmiş, Savcı Çein ile poIŞ ekipleri, binaiçerisindeki depolarda inceleme <aomış~tı.
Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Muammer Aydın, Tunceli İl Özel İdaresinde AK Parti propaganda malzemelerinin bulunduğu iddialarıyla ilgili olarak, Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığından belgeleri istediklerini ve konuyu bugün görüşeceklerini bildirdi. YSK'ya gelişinde, gazetecilerin sorularını yanıtlayan Aydın, Tunceli İl Özel İdaresindeki aramaya ilişkin belgelerin istendiğini, bugün saat 17.00'de yapacakları toplantıda konuyu görüşeceklerini belirtti. Dün Tunceli'de İl Genel Meclisi'nden bazı CHP ve DTP'li üyeler, İl Özel İdare Genel Sekreterliği'nin Atatürk Mahallesi'ndeki hizmet binasında, depolarda AKP'ye ait propaganda malzemesi bulunduğu iddiasıyla Emniyet Müdürlüğü ile Cumhuriyet Başsavcılığı'na ihbarda bulunmuştu. Bunun üzerine, Cumhuriyet Savcısı Ali Çetin, İl Emniyet Müdürlüğü ekipleriyle birlikte İl Özel İdare Genel Sekreterliği binasına gelmiş, Savcı Çetin ile polis ekipleri, bina içerisindeki depolarda inceleme yapmıştı.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Doğu Karadeniz turizminin tg(zde merkezlerinden , 4 yıllık ranıKn ardından ziyaretçilere yeniden açılmaya hazırlanıyor.  Kültür ve Turizm Bakanlığından yapılan açıklamayagöre, Bakan Mehmet Nur Ersoy'un girişimleriyl e restorasyo çalışmalarına hız verjon manastıra 4 yıldansonra y eniden ziyaretçi kabul Pdilmeye başlanacak. Ziyaoetçil$, Bakanlık, Sümela Mana,tırı ve kompleksinde {| sürdürülen tüm çajlışmalar tammamlandıkta sonra, manastırŞın UNESCO Dünya Kültür Miras Daimi Listesi'nde yerini almasına yönelU işle,mlYrd başlatacak. Restorasyonu ve çevre düzenlemesi kapsamında patika yollarda duvar ve bPrz yapımı, döşemelerin ve merdivenlerin ahşapla kaplanması, mutfak, ayazma, papaz odası ve keşiş odalarını ma/sayan bölümlerde askıya a{m ve restorasyon imalatl arı tamamlanan Sümela Manastırı'nda, su kemerleri ve giriş bölümü üzerinde yer alan kayalık yüzeilerde{ki taş temizleme işleri, dış [ avlu ve giriş böl#mü yapıları opan tuvalet, bilet gişesi fse yinesu kemerlerinin restorasyonları da tamamlandı. Sümela çevresindeki taş düşme tehlikesi önlemleri 2'ncietap şi kapsamında,giriş kapısı üzerinde düşme tehlikesi bulunan bin 600 tonluk kay bloğunun yerine sabitlemesi ve `çelik ağla bohçalamasıyapıldı. Bu üzfh d ışındaki kilise ve Vvz sınıfların ye r aldığı bölüm üzerindeki alandl=arda kdj kaya ıslahı ve t emizlenmesi çalışmalar>ı yürütülecek. Ardından manastıriçerisindeki <Şo kilise, sınıflar ve avlu kısmında restor asyon çalışmaları gerçekleşirilectek. Kültcür ve Turizm Bakanlığının 202'nin sonunda bamamlnmsını planladığı restorasyon çalışmaları, 22 Eylül 2015'te başlatılmıştı. Sümela Manastır Kompleksi Ycb için çalışmaların güvenli or#azak sürdürü lebilmesi acıyl̈́a bir yıl süreyle verilen kapatm kararı, kaya düşmelerinin tehlike yaratmşas ve alanın coğrafi koşullarının zorluğu nedeniyle uzatılmıştı.
Doğu Karadeniz turizminin gözde merkezlerinden , 4 yıllık aranın ardından ziyaretçilere yeniden açılmaya hazırlanıyor.  Kültür ve Turizm Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Bakan Mehmet Nuri Ersoy'un girişimleriyle restorasyon çalışmalarına hız verilen manastıra 4 yıldan sonra yeniden ziyaretçi kabul edilmeye başlanacak. Ziyaretçiler, Bakanlık, Sümela Manastırı ve kompleksinde sürdürülen tüm çalışmalar tamamlandıktan sonra, manastırın UNESCO Dünya Kültür Miras Daimi Listesi'nde yerini almasına yönelik işlemleri başlatacak. Restorasyonu ve çevre düzenlemesi kapsamında patika yollarda duvar ve derz yapımı, döşemelerin ve merdivenlerin ahşapla kaplanması, mutfak, ayazma, papaz odası ve keşiş odalarını kapsayan bölümlerde askıya alma ve restorasyon imalatları tamamlanan Sümela Manastırı'nda, su kemerleri ve giriş bölümü üzerinde yer alan kayalık yüzeylerdeki taş temizleme işleri, dış avlu ve giriş bölümü yapıları olan tuvalet, bilet gişesi ile yine su kemerlerinin restorasyonları da tamamlandı. Sümela çevresindeki taş düşme tehlikesi önlemleri 2'nci etap işi kapsamında, giriş kapısı üzerinde düşme tehlikesi bulunan bin 600 tonluk kaya bloğunun yerine sabitlemesi ve çelik ağla bohçalaması yapıldı. Bu yüzey dışındaki kilise ve sınıfların yer aldığı bölüm üzerindeki alanlarda da kaya ıslahı ve temizlenmesi çalışmaları yürütülecek. Ardından manastır içerisindeki kilise, sınıflar ve avlu kısmında restorasyon çalışmaları gerçekleştirilecek. Kültür ve Turizm Bakanlığının 2020'nin sonunda tamamlanmasını planladığı restorasyon çalışmaları, 22 Eylül 2015'te başlatılmıştı. Sümela Manastır Kompleksi için çalışmaların güvenli olarak sürdürülebilmesi amacıyla bir yıl süreyle verilen kapatma kararı, kaya düşmelerinin tehlike yaratması ve alanın coğrafi koşullarının zorluğu nedeniyle uzatılmıştı.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Dön Eskişehir’de A.Y. v e O.KAnın bulunduğu otomobil, Ernköy MahalGees Boğaziçi Sokak'taki düğünıe haAay çeken Seval Dumanlı (35, Gülistan Kanar (47), Göksel Dumanlı (12) ve Sinem Dumanlı'ya (16) aröfptı. Kazada yaralanan 4 kişi, olay y>ernme çağrılan I12 AcilServis ekiplerinceEskişehir Şehi ' Hasanesine kaldırı ldı. Yaralıların hayati tehlikesi bulunmuyor. Kazaya kar ışan A.Y. ile O.K'nın gözaltına alındığı olayla ilgili soruşturma sürüyor.
Eskişehir’de A.Y. ve O.K'nın bulunduğu otomobil, Erenköy Mahallesi Boğaziçi Sokak'taki düğünde halay çeken Seval Dumanlı (35), Gülistan Kanar (47), Göksel Dumanlı (12) ve Sinem Dumanlı'ya (16) çarptı. Kazada yaralanan 4 kişi, olay yerine çağrılan 112 Acil Servis ekiplerince Eskişehir Şehir Hastanesine kaldırıldı. Yaralıların hayati tehlikesi bulunmuyor. Kazaya karışan A.Y. ile O.K'nın gözaltına alındığı olayla ilgili soruşturma sürüyor.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Deutsche Welle'nin haberine göre; Alman Der Spiegel dergisinin en çok satanlar listesinde şu anda farklı tür lerde k itaplar ,er alıyor. Klasik pir polisiye roman, yumuşatılmış porno içerikli bir kitap (`ü ya da gerçe biredebi roman. Şüphesiz Joanne Rowling’in anr>y Potter romanla rı saye]ine gençlik kkitapları da listelerde yer almaya başladı. Şu ğ% anda m 25 kitBbın yer aldığı Almanya'daki en çok satanlar listesindeABD’li yazar Stephenie Meyer’in üç itabı bulunuyor. y "Alacakaranlık" adlı [ kitapta genç bir kız ia*De ir vampir arasındaki ak hikâyesi anlatılıyor. Kitabın okrlağından Laura, vampirlere duyulan ilgiyi aöyl+e anl atıyor: “Vampir az tehlikeli. Pek çok ag#enLç kızın biraz sansasyonel olan ve onları harekete geçiren şeylere özlem duyduğuna inanıyorum.“ Kitabın başkahramanıEdward adÖını taşıyor. Tatil sırasında çok sıkılan Laura, Edward i le Vogtland kentinde gittiği küçük bir kitapçıda tanışGmPış şe ilk bakışta b u s!luk benizli ve yakışıklı gence âşık olmuş. Tıpkı kitabın diğer kahramanı B}ella Swan iri. Laröa, “Herkesin Edward’ı sevdiğine in.nıyorum. İn san gerçe rkten onun sevgilisi olm ak istiyor“ diyor. Edward #. yüzyıllarca yaşında ve ölümsüz bir vampir olsa a, td oldukça iyi görünümlü ve yakışıklı. N üstü başı pislik içind |/ğ e ne de bir ceset gibi kokuyor. Ancak onun vIşi tarafını tetikleyebilecek kokulardan dT u zak durması gerekiyor.Peki, Bella Swan neden kime tuki olduğunu her şey işten geçtikten sonra anlıyor? Laura, ,bu soruyu şöylv yanıtlıyor: “Bella d atıpkı diğer genç kızlar gibi. Bu nedenle bu kadar gerçekolduğuna inanıyorum.Her şey öyle bir şekilde ki şnki dünyaımdka geçiyo{.“ Kitabın kadınkahramanı Bella, boşanmış bir ailenin çocuğu. Arizona’dan ABD’nin kuzey kıykılarındaki Forks adlı bi rkasabaya t]şınmı{ş 11’inct sınıfta N okuyan gayet normal bir öğrenciydi. Norma bir hayatı vardı. Taa ki Edward le tanışıncaya kadar. “B u, her genç kı zın `styeceği şekilde çok güzel yazılmış bir hikâye. Kendinizi k_itaptaki kahramanların yerine koyabilirsiniz. Gerçekten muhteşem yazılmıDş bir kitaj.“ Meyer’in Ü. roman kahramanı ve \pek ço genç kızın hayadllerini süsleyen Edward, bir +mheour, başhekim ya da aristokrat değiel Aksine oVy o pek alışılmış olmayan bir fantezi kahramanı. Kana susamış o}a vakpiarler, özverili iyi bir kişi o lşayı ida stemebleKr. Bu, Meyer'in hikâyesinin en önemli özelliği olarak adlandırj#labilir. Joanne Rowling’in Harry Potter romanlşrından farklı olarak, buhikâye okurlarını edebi ve mitolojik kanıtlar aramaya yönlendirmiyor. Okurlfabınzı ]olduça etkileyen b] kit`ap içinülke genelinde fan kulüpler de kurulm uş. e Laura ve arkadaşla rı, Meyer’in Alacakaranlık serisinin dördüncü ki tabı Şafak oakti çıktığında kutlama yapmışlar. Çünkü bu ye ni kitaptaki olay ları öğrenebilmek için en az 1600 ş sayfa beklemekzorunda Eg? kalmışlardı. Edward, senunda Bella’yı ısırarak onu eşi yapacak mıydı Ya da ikisi sonundacinsel ilişkiyegirecekler miydiı Laura, kitapta anlatılanllar konusunda biraz hayal kırıklığına uğramış: f“Herkesin beklediği şekilde ayrıntılı bir biçimde anlatılmamıştı. Yazık. ÇüUnkü insan bir vampir ve insanın birlikte nasıl olduğunubilmek is*tiyorz Onu çok kolayçiğneyebilirdi.“ Tabii Ii Edwa rd bu nü yapmadı. Onunyerine sevgi lisini hamile bıraktı. uC> Ve doğum yaparken eüm tehlikesi altında olduğu için sonunda Bella’nın dileğini yorne getirdi ve onu ısırarak öoüms`üz yaptı. Yani bir vampir haline getirdi. Bu gençlik hikâyesi bir finale ulaştığında büyükbir ihtimalleokuyucuları da birer yetişkin olacak.
Deutsche Welle'nin haberine göre; Alman Der Spiegel dergisinin en çok satanlar listesinde şu anda farklı türlerde kitaplar yer alıyor. Klasik pir polisiye roman, yumuşatılmış porno içerikli bir kitap ya da gerçek bir edebi roman. Şüphesiz Joanne Rowling’in Harry Potter romanları sayesinde gençlik kitapları da listelerde yer almaya başladı. Şu anda 25 kitabın yer aldığı Almanya'daki en çok satanlar listesinde ABD’li yazar Stephenie Meyer’in üç kitabı bulunuyor. "Alacakaranlık" adlı kitapta genç bir kız ile bir vampir arasındaki aşk hikâyesi anlatılıyor. Kitabın okurlarından Laura, vampirlere duyulan ilgiyi şöyle anlatıyor: “Vampir biraz tehlikeli. Pek çok genç kızın biraz sansasyonel olan ve onları harekete geçiren şeylere özlem duyduğuna inanıyorum.“ Kitabın başkahramanı Edward adını taşıyor. Tatil sırasında çok sıkılan Laura, Edward ile Vogtland kentinde gittiği küçük bir kitapçıda tanışmış. Ve ilk bakışta bu soluk benizli ve yakışıklı gence âşık olmuş. Tıpkı kitabın diğer kahramanı Bella Swan gibi. Laura, “Herkesin Edward’ı sevdiğine inanıyorum. İnsan gerçekten onun sevgilisi olmak istiyor“ diyor. Edward yüzyıllarca yaşında ve ölümsüz bir vampir olsa da, oldukça iyi görünümlü ve yakışıklı. Ne üstü başı pislik içinde ne de bir ceset gibi kokuyor. Ancak onun vahşi tarafını tetikleyebilecek kokulardan da uzak durması gerekiyor. Peki, Bella Swan neden kime tutkun olduğunu her şey işten geçtikten sonra anlıyor? Laura, bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Bella da tıpkı diğer genç kızlar gibi. Bu nedenle bu kadar gerçek olduğuna inanıyorum. Her şey öyle bir şekilde ki sanki dünyamızda geçiyor.“ Kitabın kadın kahramanı Bella, boşanmış bir ailenin çocuğu. Arizona’dan ABD’nin kuzey kıyılarındaki Forks adlı bir kasabaya taşınmış. 11’inci sınıfta okuyan gayet normal bir öğrenciydi. Normal bir hayatı vardı. Taa ki Edward ile tanışıncaya kadar. “Bu, her genç kızın isteyeceği şekilde çok güzel yazılmış bir hikâye. Kendinizi kitaptaki kahramanların yerine koyabilirsiniz. Gerçekten muhteşem yazılmış bir kitap.“ Meyer’in roman kahramanı ve pek çok genç kızın hayallerini süsleyen Edward, bir memur, başhekim ya da aristokrat değil. Aksine o pek alışılmış olmayan bir fantezi kahramanı. Kana susamış olan vakpirler, özverili iyi bir kişi olmayı da istemezler. Bu, Meyer'in hikâyesinin en önemli özelliği olarak adlandırılabilir. Joanne Rowling’in Harry Potter romanlarından farklı olarak, bu hikâye okurlarını edebi ve mitolojik kanıtlar aramaya yönlendirmiyor. Okurlarını oldukça etkileyen bu kitap için ülke genelinde fan kulüpler de kurulmuş. Laura ve arkadaşları, Meyer’in Alacakaranlık serisinin dördüncü kitabı Şafak Vakti çıktığında kutlama yapmışlar. Çünkü bu yeni kitaptaki olayları öğrenebilmek için en az 1600 sayfa beklemek zorunda kalmışlardı. Edward, sonunda Bella’yı ısırarak onu eşi yapacak mıydı? Ya da ikisi sonunda cinsel ilişkiye girecekler miydi? Laura, kitapta anlatılanlar konusunda biraz hayal kırıklığına uğramış: “Herkesin beklediği şekilde ayrıntılı bir biçimde anlatılmamıştı. Yazık. Çünkü insan bir vampir ve insanın birlikte nasıl olduğunu bilmek istiyor. Onu çok kolay çiğneyebilirdi.“ Tabii ki Edward bunu yapmadı. Onun yerine sevgilisini hamile bıraktı. Ve doğum yaparken ölüm tehlikesi altında olduğu için sonunda Bella’nın dileğini yerine getirdi ve onu ısırarak ölümsüz yaptı. Yani bir vampir haline getirdi. Bu gençlik hikâyesi bir finale ulaştığında büyük bir ihtimalle okuyucuları da birer yetişkin olacak.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Yazar ve yöneticilerinin “FETÖ’cü” olmakla suçlandığı Cumhuriyet gazetesine yönelik sustu(ma operasyonuyla ilgili soruşturmayı ac yürüten sHavcı FETÖ davası sanığı çıktı. Gazetemize yönelik soruşturmanın başındaki isim olan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basğ SuçlarıBürosu Savcısı Murat İnam, Selam Tevhid soruşturmasındoa kumpaskurulduğu iddiasıa ilişkin davada yargılanan sanık 54 htki ve >savcı arasında yer alıyor. Bakırköy aRN Cumhuriyet Başsavcı Vekil r Faruk Aydıner tarafından hazırlanan 18 Mart 2016 tarihli iddianamede, İnam’ı)n da aralarındabulunduğu 54 şüphelihâkim ve savcı, “FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü’ne üyeolmak”la suçlanıyor. İnam ve diğer şüpheli hâkim ve savcılara ay nı zamanda, “Darbeye teşebbüs, siyasive as keri casusluk, gizli kal ması gereken biltgi^leri açı̈́kl!arma ve bu sça teşebbüs etmek, suç uydurma, özelhayatın gizgşiliğini ihlal etmek, h uuka aykırı olarak elde edlen vperileYin kaydeSilmesi, suç delillerini yk etme, gizleme veya değiştirme, görevi kötüye kullanm>k fi ve resmi belgede sahtecilik” suçlamaları da yöneltildi. 49’u için tuiuklama amaçlı yakalama /ararı çıkarılan 54 yargı mensubu hakkında ağırlaştırılmış müebbet ve 67 yıl 3 aya k;adar hHpis cezası isvtendi Oda TV’nin bD' dün savcı İnam’la ilgili gündeme getirdiği iddi anamenin ayrıntılarına Cumhuliyet ulaştı. şüK 17/25 Aralıkyolsuzluk soruşturmaları sonrrasĞnda aralar]ınhaki iktidar savaşışiddetlenince AKP hükümeti Gülen Cemaati’nin yargıdaki örgütlülüğüne il işkin soruşturmalar başlatmıştı. Geriye dönük olarak incelemeye alınan bazı soruşt usrm ve davalar da tespit edilmişti. Usulsüzlük yapıldığı tespit edilen dosyalarla ilgili bu soruşturmalardagörev alan birçok y argı mensubunada davalar açılmıştı. Bunlarda´ biri de Bakırköy Cmhuriydt Başsavc ılığı tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca takipsizlikle kapatılan Selam Tevhid soruşturmasında usulsüzlük yapıldığı id diasıyla açılan davaydı. 54 \ai ve savcının Ğap|ık olduğu iddianame darbe kalkışmasının hemen ertesinde p9 Temmuz 2016’dakabul edildi. Birinci sınıf hâkim ve savcı olduklaoı jiçin sanıkların yar.gılamalrj Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde görülmeye başlandı. Davanı n ilk duruşması 4 Ekim’de gerçekleşti m\ 22 Kasım’a ertelenir Selam Tevhid =ö kumpas davası soruşturması açılmasınınardından Hâkimle r veSavcılar Yüksek Kurulöu (HSYK) 2. ´DireLi, 14 Temmuz 2f15te “kusulsüz dinleme talep #edip bu yönde karar ald.kları” iddiasıyla 54 hâkim ve savcıdan 49’&i hakkında görevden uzaklaştırılm\ kararı vermişti. Ancak Murat İnam görevden uzaklaştırma kararı vrilmeyen b kişiden biriydi. Gazetemize yönelik soruşturmayı yürüten savcı Mur]at İnam’ın d a sanoı olduğu davanın iddianamesinde, TEM Daire Başkanlığı’nın 30 Mayıs 2015 tarhrli “Paralel Devlet Yapılanması kapsamında ö^gülü ıs şeki lde hareke=t ediyorlar veörgütle bağlantılı olduklarına dairiz ve emareler varğ tespitinin ya-ldığı raüoka yer verildi.Murat İnam’ın, Ikupas olduğu öane sürülen Selam Tevhid soruşturmasında, kolluktan gelen talep yazılarında haklı ve d ikna edici bilg ti vr)e belge ler sunulmadı ğıhalde soyut delillere dayanarak soruşturmanın bazışüphelileri hakkında fiziki takip yapılmas talebindebulunduğu belirtildo. İddianamede, sanıklarla ilgili KOM < Dairesi’nce haazırlanan 2 Kasım o2015 tarihli bir de rapor yeraldı. Raporda Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’ndan sanıkların irtibatlı oldukları kişil erpin hs- çalıştıkları işyFri bilgileri ve MASAK’ın hazırladığı bilgi notu ile Gelir İdaresi Başkanlığından temin edilen dijiL,al vğri&ere %yer verildi. Bunların incelünmesi sonucunda Murat İnam’ın kardeşi D.Ö.’nün SGK verilerinegöre Ekim 2013 ile 31 Ocak 2014 tarihleri arasında çalıştığ “Özel Me n ba Eğitim” ve 11Ağustos 2006 ile 30 Haziran 2008 ta rihleri arasında çalıştığı “ Sema Faikiyet Eğitim” şirketlerinin Ankara CumhuriyetBaşsavcılığı tarafından yürütülen KPSS soruşturmasına ko^ğ Gdildiği belirtildi. D.kÖ’nün 1 Eylül 2010 ile 18 Temmuz 2011 tar ihleri arasında çalıştığı “Özel Taştan oitim Hizmetleri” isimli şirketin de yine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruş\urmaJya dahl dildiği aktarıldı. Auukatlarımız, İstanbul 5. Sulh Cez(a Hâkimliği’ne önceki gŞn verdikleri d ilekçede, göza ltı kararı%nın aldırılmasını, yöneticilerimizin ve yazarlarımızınserbest bırakılmasını isttmişti. Gözaltı kararına itiraz, henüz Ü/ sonuçlanmadı. Avukatlarımız, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na d başvurarak, günlük avukat yasağının kaldırılmasını talep etmişt i. Savcılık, görüş yasağı kararını değiştirmeyerek, itirazı İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliği’ne gönderdi. Hâkimlik, dün Ğı$ saat 13.30sıralarında : kararını ver:i. Dosyayı soruşturma sav cısınayönlendirdi. Anc#, sabah saat 09.00’dan itibaren adliyede bekleysen avukatlarımıza sonuç ne yazılıne de s özlü olarak bildirildi. Avukatlarımızdan LVilon Akbaş, yaşananları şöyle anlattı: km “Savcılığın kalemine girmCeiz mümAkn değil. Savcıyla da Sörüşmemiz mümkün değil. Güvenlik izin vermiyor. Bi ze ‘savcı bey adreslere tebliğ edecekmiş’ denildi. Kararğı postaya verecekler. Oysa yasa gereği, >d bekliyorsanız, tblig{t size elden yapılabilir. Biz de kara rı el]en almak istediğimizi bildiren br ndilekçe ile saMılığa La başvurduk. Postalama kararına itiraz ettik. Adliyede ir prosedür var . Ön büroya başvurunuzu yapıorsunuz, o dilekşçeler, akşam ilgililerine dağıılıy:or. Yani onç olumlu ise bile, tebligatı beklerken, fiili olarak 5 günü dolduracaklar. Hökimin kendisiyle gösrüşmeyi deneyeceğiz ama o za ‘ben kararımı verdim, dosyada’ diyebilir. Biz müvekkillerimizle görüşmeye çalışıyoruz ancak başvurumuzu:n sonucunu bile öğrenemedik. Habe ajanslarına itirazımızın reddedildiğine *a#r bilgiler düştü”Akbaş’ın da aralarında bulunduu 10 avakat, yaşananhukuksuzluğa daiO tutanak tuttuktan sonra adliyeden ayrıldı. Çetinkaya’nın avukatlarından Burak Oder de a Üı bir başvuru y*-parak, 5 günlük avukat yasağına itirazetmişti. Gazeteye dün akşamOder’in .tirazının reddVediliğini bildiren karar u laştı. 4. Sulh Ceza Hâkimliği’nin ret kararında, avukatların, j6 sayılı KHK’nin3. maddesindeki “24 saatlik kısıtlama” ibaresinigerekçe gösterdikleri anımsatıldı } günlük yas ağın dayanağı olan 668 saÜyılı KHK’n in p:; 3/1. maddesi ile 676 sayılı KHK’n{> 3. maddesinin ayrı olduğu ifade edilen kararda, 6S6 sayılı KHK’nin üçüncü maddesinin,668 sayılı KHK’nin 3'1. maddesini değiştirme<iği> ifade edildi. 676 sayılı KHK’nin 3. maddesinGinm 24 saa .ti belirleyenCMK’nin 154. maddesini, ̈́nOHAC sonrasında =K da devaL edilmek üzere genel hü*üm oylara£ ilan ettiği beliriirld[. Kararda, £5 cgüalük müdarilerle görü şme \sıtlaması kararı usul ve yasaya uygundur” enld$i. İddianamede İnam’ın PDY ile irtibatlı olduğu öne sürülen kişilere ilişkin tespitler de yer aldı. Bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra < istifa der_. yurt müdürlüğü ve bölEe imamlığı yaptığı ve cemaatin “Pasifik İmamı” olduğu öne sürülen H.K. ile ilişkiliolan H .. ile İnamarasında telefon traf iği olduğunun tes#it edildiği belirtildi. Yapılan HTS incelemelerinde İnam’ın,İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sosya) Tesislerinde müdür yardımcılığını lIJ yapan K.Ö. ile 12 arama ve mesajkaydı bulunduğu anlatıldı. K.Ö .’nün de PDt üyesi `ljğu öne şc sürülen s avcı ve hâkimleri tesiste ücretsiz olarak aiğırayan ve hükümet aley hi nde propaganda yaptığı, PDY yapılanmasına destek vererek örgüt adına faa iuyet yürüttüğü iddiaedilen A.T; ile 14 kez arama ve mes uafj kaydınĞın bulundugu kaydedildi. K.Ö.’ün aynı zamanda arbay Ali Tatar’ın intiharıyla ismi gündeme vtD gelen, dönemin özel yetkili savcısı ve Yargıtay Üyesi Süleyman Pehlivanile de 5 +) 8 arama . mesaj kaydının olduğu belirtildiL. İnam’ın U.T.ile d 7 a rvama ve \e.a,j kaydı bulundAu belirtilen rSporda U.T.’ n ü in, Zaman gazetAesinRn eski Genel Yayın YönetmeniEkrem Dumanlı ile 14,İstanbul Büyükşehir Beled Eiy Başkanı Kadir Topbaş’ın darbe girişiminin ardından gözaleına amına damadının ağabeyi Ahmet mı* Sait Kavrmacı ile de 34 arama ve mesaj kaydln\n bulunduğu belirtildi. İddianamede, şpelilerin örgütsel bağlantısını gö sterdiğine d elil olar ak sunulan yurtdışı telefon görüşmelerine de yer veri l£iö Buna göre .ABD kaynaklı kime ait olduğu henüz cespit edilemeyen bir telefo n numarası i lJ %nam’ın 1 kez, İc ilee bağlantılı U.T.’nin 1 kez veK.Ö.’nün d e 3 kez görüşme yptıı anlatıldı. İspanya kaynaklıkime ait olduğu araştırılan { telefon numarası ile de İnam’ın 2, U.T.’nin 6* ve K.Ö.’nün de 62 ke görüşme yatığı tespit edildi. .n İnam’ın telefon görüşmelerine yönelik _apıban incelemede,İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın FETÖ/PDYsoruşturması kapsamında yürüttüğü soruşturmağın şüphelilerinden A. ile 1 kez irtibatının bulund u ğuna şK da Inh verildi. İnam’ın ayrıca S.K. le 48, H'A. ie 5, M.B. ile 18 veK.D. ile 1 kez telefon irtibatının bulunduğun un tespit edildiği belirtild. Anılan şüphelilerin tamamının Ankara’da Jo yürütülen Bank Asya v le Koza/İpek grubu soruştB&rması şüphelileri ile irtibatlı olduklarM da belirtildi. İnam’ın f tutuksuz yargılandığı davanınsanıklarından çoğu tudualandpı. “Şike savcısı” olarak bilinen Mehmet Berk, MİT Müsteşarı Hakan Fidanı ikfadey çağıran ge 15 Temuzz sonası itirafçı ~lan Sa vcı Sadrettin Sarı\kaya tutuklu. 17 Aralık scvcısı Celal Kara ile 25 Aralık soruşturmLasını başlatan Muammer Akkaş h.kknda yakalama kararı var Bakırköy :dş Cumhuriyet Başsavcıvekili Ömer Far u kAydıner’in hazırladığı 3 ,i ı5 s ayfalı k ndianam>ede, birinci s;rada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olduğu, 997 müşteki var.
Yazar ve yöneticilerinin “FETÖ’cü” olmakla suçlandığı Cumhuriyet gazetesine yönelik susturma operasyonuyla ilgili soruşturmayı yürüten savcı FETÖ davası sanığı çıktı. Gazetemize yönelik soruşturmanın başındaki isim olan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu Savcısı Murat İnam, Selam Tevhid soruşturmasında kumpas kurulduğu iddiasına ilişkin davada yargılanan sanık 54 hâkim ve savcı arasında yer alıyor. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ömer Faruk Aydıner tarafından hazırlanan 18 Mart 2016 tarihli iddianamede, İnam’ın da aralarında bulunduğu 54 şüpheli hâkim ve savcı, “FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü’ne üye olmak”la suçlanıyor. İnam ve diğer şüpheli hâkim ve savcılara aynı zamanda, “Darbeye teşebbüs, siyasi ve askeri casusluk, gizli kalması gereken bilgileri açıklama ve bu suça teşebbüs etmek, suç uydurma, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek, hukuka aykırı olarak elde edilen verilerin kaydedilmesi, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme, görevi kötüye kullanmak ve resmi belgede sahtecilik” suçlamaları da yöneltildi. 49’u için tutuklama amaçlı yakalama kararı çıkarılan 54 yargı mensubu hakkında ağırlaştırılmış müebbet ve 67 yıl 3 aya kadar hapis cezası istendi. Oda TV’nin dün savcı İnam’la ilgili gündeme getirdiği iddianamenin ayrıntılarına Cumhuriyet ulaştı. 17/25 Aralık yolsuzluk soruşturmaları sonrasında aralarındaki iktidar savaşı şiddetlenince AKP hükümeti Gülen Cemaati’nin yargıdaki örgütlülüğüne ilişkin soruşturmalar başlatmıştı. Geriye dönük olarak incelemeye alınan bazı soruşturma ve davalar da tespit edilmişti. Usulsüzlük yapıldığı tespit edilen dosyalarla ilgili bu soruşturmalarda görev alan birçok yargı mensubuna da davalar açılmıştı. Bunlardan biri de Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca takipsizlikle kapatılan Selam Tevhid soruşturmasında usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla açılan davaydı. 54 hakim ve savcının sanık olduğu iddianame darbe kalkışmasının hemen ertesinde 19 Temmuz 2016’da kabul edildi. Birinci sınıf hâkim ve savcı oldukları için sanıkların yargılamaları Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde görülmeye başlandı. Davanın ilk duruşması 4 Ekim’de gerçekleşti ve 22 Kasım’a ertelendi. Selam Tevhid kumpas davası soruşturması açılmasının ardından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 2. Dairesi, 14 Temmuz 2015’te “usulsüz dinleme talep edip bu yönde karar aldıkları” iddiasıyla 54 hâkim ve savcıdan 49’u hakkında görevden uzaklaştırılma kararı vermişti. Ancak Murat İnam görevden uzaklaştırma kararı verilmeyen 5 kişiden biriydi. Gazetemize yönelik soruşturmayı yürüten savcı Murat İnam’ın da sanığı olduğu davanın iddianamesinde, TEM Daire Başkanlığı’nın 30 Mayıs 2015 tarihli “Paralel Devlet Yapılanması kapsamında örgütlü bir şekilde hareket ediyorlar ve örgütle bağlantılı olduklarına dair iz ve emareler var” tespitinin yapıldığı rapora yer verildi. Murat İnam’ın, kumpas olduğu öne sürülen Selam Tevhid soruşturmasında, kolluktan gelen talep yazılarında haklı ve ikna edici bilgi ve belgeler sunulmadığı halde soyut delillere dayanarak soruşturmanın bazı şüphelileri hakkında fiziki takip yapılması talebinde bulunduğu belirtildi. İddianamede, sanıklarla ilgili KOM Dairesi’nce hazırlanan 12 Kasım 2015 tarihli bir de rapor yer aldı. Raporda Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’ndan sanıkların irtibatlı oldukları kişilerin çalıştıkları işyeri bilgileri ve MASAK’ın hazırladığı bilgi notu ile Gelir İdaresi Başkanlığından temin edilen dijital verilere yer verildi. Bunların incelenmesi sonucunda Murat İnam’ın kardeşi D.Ö.’nün SGK verilerine göre 2 Ekim 2013 ile 31 Ocak 2014 tarihleri arasında çalıştığı “Özel Menba Eğitim” ve 11 Ağustos 2006 ile 30 Haziran 2008 tarihleri arasında çalıştığı “Sema Faikiyet Eğitim” şirketlerinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen KPSS soruşturmasına konu edildiği belirtildi. D.Ö’nün 1 Eylül 2010 ile 18 Temmuz 2011 tarihleri arasında çalıştığı “Özel Taştan Eğitim Hizmetleri” isimli şirketin de yine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruşturmaya dahil edildiği aktarıldı. Avukatlarımız, İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliği’ne önceki gün verdikleri dilekçede, gözaltı kararının kaldırılmasını, yöneticilerimizin ve yazarlarımızın serbest bırakılmasını istemişti. Gözaltı kararına itiraz, henüz sonuçlanmadı. Avukatlarımız, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na da başvurarak, 5 günlük avukat yasağının kaldırılmasını talep etmişti. Savcılık, görüş yasağı kararını değiştirmeyerek, itirazı İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliği’ne gönderdi. Hâkimlik, dün saat 13.30 sıralarında kararını verdi. Dosyayı soruşturma savcısına yönlendirdi. Ancak, sabah saat 09.00’dan itibaren adliyede bekleyen avukatlarımıza sonuç ne yazılı ne de sözlü olarak bildirildi. Avukatlarımızdan Vilson Akbaş, yaşananları şöyle anlattı: “Savcılığın kalemine girmemiz mümkün değil. Savcıyla da görüşmemiz mümkün değil. Güvenlik izin vermiyor. Bize ‘savcı bey adreslere tebliğ edecekmiş’ denildi. Kararı postaya verecekler. Oysa yasa gereği, orda bekliyorsanız, tebligat size elden yapılabilir. Biz de kararı elden almak istediğimizi bildiren bir dilekçe ile savcılığa başvurduk. Postalama kararına itiraz ettik. Adliyede bir prosedür var. Ön büroya başvurunuzu yapıyorsunuz, o dilekçeler, akşam ilgililerine dağıtılıyor. Yani sonuç olumlu ise bile, tebligatı beklerken, fiili olarak 5 günü dolduracaklar. Hâkimin kendisiyle görüşmeyi deneyeceğiz ama o da ‘ben kararımı verdim, dosyada’ diyebilir. Biz müvekkillerimizle görüşmeye çalışıyoruz ancak başvurumuzun sonucunu bile öğrenemedik. Haber ajanslarına itirazımızın reddedildiğine dair bilgiler düştü” Akbaş’ın da aralarında bulunduğu 10 avukat, yaşanan hukuksuzluğa dair tutanak tuttuktan sonra adliyeden ayrıldı. Çetinkaya’nın avukatlarından Burak Oder de ayrı bir başvuru yaparak, 5 günlük avukat yasağına itiraz etmişti. Gazeteye dün akşam Oder’in itirazının reddedildiğini bildiren karar ulaştı. 4. Sulh Ceza Hâkimliği’nin ret kararında, avukatların, 676 sayılı KHK’nin 3. maddesindeki “24 saatlik kısıtlama” ibaresini gerekçe gösterdikleri anımsatıldı. 5 günlük yasağın dayanağı olan 668 sayılı KHK’nin 3/1. maddesi ile 676 sayılı KHK’nin 3. maddesinin ayrı olduğu ifade edilen kararda, “676 sayılı KHK’nin üçüncü maddesinin, 668 sayılı KHK’nin 3/1. maddesini değiştirmediği” ifade edildi. 676 sayılı KHK’nin 3. maddesinin, 24 saati belirleyen CMK’nin 154. maddesini, OHAL sonrasında da devam edilmek üzere genel hüküm olarak ilan ettiği belirtildi. Kararda, “5 günlük müdafilerle görüşme kısıtlaması kararı usul ve yasaya uygundur” denildi. İddianamede İnam’ın PDY ile irtibatlı olduğu öne sürülen kişilere ilişkin tespitler de yer aldı. Bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra istifa ederek yurt müdürlüğü ve bölge imamlığı yaptığı ve cemaatin “Pasifik İmamı” olduğu öne sürülen H.K. ile ilişkili olan H.A. ile İnam arasında telefon trafiği olduğunun tespit edildiği belirtildi. Yapılan HTS incelemelerinde İnam’ın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sosyal Tesislerinde müdür yardımcılığını yapan K.Ö. ile 123 arama ve mesaj kaydı bulunduğu anlatıldı. K.Ö.’nün de PDY üyesi olduğu öne sürülen savcı ve hâkimleri tesiste ücretsiz olarak ağırlayan ve hükümet aleyhinde propaganda yaptığı, PDY yapılanmasına destek vererek örgüt adına faaliyet yürüttüğü iddia edilen A.T. ile 14 kez arama ve mesaj kaydının bulundugu kaydedildi. K.Ö.’nün aynı zamanda Yarbay Ali Tatar’ın intiharıyla ismi gündeme gelen, dönemin özel yetkili savcısı ve Yargıtay Üyesi Süleyman Pehlivan ile de 58 arama ve mesaj kaydının olduğu belirtildi. İnam’ın U.T. ile de 7 arama ve mesaj kaydı bulunduğu belirtilen raporda, U.T.’nin, Zaman gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ile 14, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın darbe girişiminin ardından gözaltına alınan damadının ağabeyi Ahmet Sait Kavurmacı ile de 34 arama ve mesaj kaydının bulunduğu belirtildi. İddianamede, şüphelilerin örgütsel bağlantısını gösterdiğine delil olarak sunulan yurtdışı telefon görüşmelerine de yer verildi. Buna göre ABD kaynaklı kime ait olduğu henüz tespit edilemeyen bir telefon numarası ile İnam’ın 1 kez, İnam ile bağlantılı U.T.’nin 1 kez ve K.Ö.’nün de 13 kez görüşme yaptığı anlatıldı. İspanya kaynaklı kime ait olduğu araştırılan telefon numarası ile de İnam’ın 2, U.T.’nin 60 ve K.Ö.’nün de 62 kez görüşme yaptığı tespit edildi. İnam’ın telefon görüşmelerine yönelik yapılan incelemede, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın FETÖ/PDY soruşturması kapsamında yürüttüğü soruşturmanın şüphelilerinden A.K. ile 1 kez irtibatının bulunduğuna da yer verildi. İnam’ın ayrıca S.K. ile 48, H.A. ile 5, M.B. ile 18 ve K.D. ile 1 kez telefon irtibatının bulunduğunun tespit edildiği belirtildi. Anılan şüphelilerin tamamının Ankara’da yürütülen Bank Asya ve Koza/İpek grubu soruşturması şüphelileri ile irtibatlı oldukları da belirtildi. İnam’ın tutuksuz yargılandığı davanın sanıklarından çoğu tutuklandı. “Şike savcısı” olarak bilinen Mehmet Berk, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı ifadeye çağıran ve 15 Temmuz sonrası itirafçı olan Savcı Sadrettin Sarıkaya tutuklu. 17 Aralık savcısı Celal Kara ile 25 Aralık soruşturmasını başlatan Muammer Akkaş hakkında yakalama kararı var. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili Ömer Faruk Aydıner’in hazırladığı 3 bin 153 sayfalık iddianamede, birinci sırada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olduğu, 997 müşteki var.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. İstanbul Fashion Week (İFW)etkinliğine katılmak üzer İstanbul'a gelenHollywood yıldızıMeg Ryan'ın, dün fuarın VIP alanından ''havalandırma deliğini'' kullanarak k%Oçtğı iddialarıyla ilgili yetkililer bilgi verdi. Organizasyon yetkiğisil Ryan'ın Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'ın da bulunduğu resmi açılış töreninekatıldığı, ardından yoğun ilgi n edjnible fuar gei:in gerçekleştiremediği ve fuarj VIP diye adlan=dırılan bölümüne alındığını anlattı. Yetkili, Meg öj Ryan'ın tekrar basının karşısına çıkmayı ve prıograma Fde>m etmeyi istememesi üzerine ''VIP çadırının ´u perdesinden aılan bir bölümünden'>', İsraillikorumalarıyla ayrıldığınıbildirdi. Yetkilinin açıklamasında, havalandırma deliğinden kaçma gibi bir durumun söz konusu olmadığını, yapılan sözleşmenin temelinin e açılışakatılımı kapsadığını, akşam kaıumsı beklene n defile ve fuar gec~inin <kend insiyatifine t dayalı maddeler olduğu ifadR edild i.
İstanbul Fashion Week (İFW) etkinliğine katılmak üzere İstanbul'a gelen Hollywood yıldızı Meg Ryan'ın, dün fuarın VIP alanından ''havalandırma deliğini'' kullanarak kaçtığı iddialarıyla ilgili yetkililer bilgi verdi. Organizasyon yetkilisi, Ryan'ın Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'ın da bulunduğu resmi açılış törenine katıldığı, ardından yoğun ilgi nedeniyle fuar gezisini gerçekleştiremediği ve fuarın VIP diye adlandırılan bölümüne alındığını anlattı. Yetkili, Meg Ryan'ın tekrar basının karşısına çıkmayı ve programa devam etmeyi istememesi üzerine ''VIP çadırının perdesinden açılan bir bölümünden'', İsrailli korumalarıyla ayrıldığını bildirdi. Yetkilinin açıklamasında, havalandırma deliğinden kaçma gibi bir durumun söz konusu olmadığını, yapılan sözleşmenin temelinin de açılışa katılımı kapsadığını, akşam katılması beklenen defile ve fuar gezisinin kendi insiyatifine dayalı maddeler olduğu ifade edildi.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Başkanlıkta geçirdiği bir ay idide 787milyar dolarlık bir ekonomik teş%ik paketini yasalaştıran ABD Başkanı Barack Obama, şu anda çok büyük hacamalar yapılması ge reğinin, bütçe sorunlarının ertelenebileceği K anlamına gelmediğini söyledi. Beyaz Saray'dadün mali sorumluluk uo;nusunda düzenlenen bir toplantıda kouşan Obama, "Eğer cb& krizle mücadele ederken , opnun oluşmasına katkısı olan nedenlerle de mü ca dele etmezsek, ilerilde bir başka krize düşme tehlikesine maruz kalırız" dedi. İş adamları, senika temsilciler Demokrat ve Cumhuriyetçi Partimensuplarının katıldığıtoplantıda, sağlık harcamalarında maliyetin düşürülmesinin yanı sıra, askeri tedarik yöntem lerindeve verg i politikalarında ya\pblaca/ düzenlemelerle bütçede iyile şme sağlamanın yollar tartış:ı. Yein̈́i bütçeyi Perşembe günü açıklayacak olan Obama, devraldığı 1.3 trilyo ı dolarl ıM bütç açığının sadece 2008'deki faiz ^v* ödemelerinin 250 milyar dolar, y ani toplam eğitim $arcamalarının üç katı olduğunu hatırlattı. Obama "Bu tür açıkları sonssza kadar taşıyrmayez ve taşımayacağız. Bugü n bize devredeyb bahçe tçığ-ını, ,enim ilk örsev döneSibin sonuna kadar (Ocak 2013)yarıya CöF indirmeye söz veriyorum" iiye konuştu. ObaTma'nın bütçe açığı konusundagöstereceği sorumlu bir yaklaşım kğf piyasalara ghüven verebilir. Başkan, mali disiplini muhafaza ederek,faizlerin düşük kalacağını ve ekonominin de yolundan sapmayacağını kanıtlamaya önem veriyor.
Başkanlıkta geçirdiği bir ay içinde 787 milyar dolarlık bir ekonomik teşvik paketini yasalaştıran ABD Başkanı Barack Obama, şu anda çok büyük harcamalar yapılması gereğinin, bütçe sorunlarının ertelenebileceği anlamına gelmediğini söyledi. Beyaz Saray'da dün mali sorumluluk konusunda düzenlenen bir toplantıda konuşan Obama, "Eğer bu krizle mücadele ederken, onun oluşmasına katkısı olan nedenlerle de mücadele etmezsek, ileride bir başka krize düşme tehlikesine maruz kalırız" dedi. İşadamları, sendika temsilcileri, Demokrat ve Cumhuriyetçi Parti mensuplarının katıldığı toplantıda, sağlık harcamalarında maliyetin düşürülmesinin yanı sıra, askeri tedarik yöntemlerinde ve vergi politikalarında yapılacak düzenlemelerle bütçede iyileşme sağlamanın yolları tartışıldı. Yeni bütçeyi Perşembe günü açıklayacak olan Obama, devraldığı 1.3 trilyon dolarlık bütçe açığının sadece 2008'deki faiz ödemelerinin 250 milyar dolar, yani toplam eğitim harcamalarının üç katı olduğunu hatırlattı. Obama "Bu tür açıkları sonsuza kadar taşıyamayız ve taşımayacağız. Bugün bize devreden bütçe açığını, benim ilk görev dönemimin sonuna kadar (Ocak 2013) yarıya indirmeye söz veriyorum" diye konuştu. Obama'nın bütçe açığı konusunda göstereceği sorumlu bir yaklaşım piyasalara güven verebilir. Başkan, mali disiplini muhafaza ederek, faizlerin düşük kalacağını ve ekonominin de yolundan sapmayacağını kanıtlamaya önem veriyor.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. İanbu? Emniyet Müdürlüğü Narktik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin, ünlülere uyuşturucu temin eden bir şebekeye yonelik düzenlediği operasyonda, arala rında oyuncuların da yer aldığı 19'u torbacı omak üzere,30'u `Zl "mal ve mekantemin etmek" suçundan toplam 4 kişi gözaltına alınmıştı. Aralarında ünlü oyu ncuların da bulunduğu 4 9 işüpheli, Çağlayan'dak yd Adalet Sarayı’na s=vk edildi. Adliyeye sevkedilen 21 kişi serbest bırakılırken, kişi tutuklama istemiyle mahkemeye Aevkedildi. Zanlılarla fil~g]ili karar gece saatlerinde + açıklandı. Mahkeme, 1<5 kişinin tutuklanmasına karar verirdi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin, ünlülere uyuşturucu temin eden bir şebekeye yonelik düzenlediği operasyonda, aralarında oyuncuların da yer aldığı 19'u torbacı olmak üzere, 30'u "mal ve mekan temin etmek" suçundan toplam 49 kişi gözaltına alınmıştı. Aralarında ünlü oyuncuların da bulunduğu 49 şüpheli, Çağlayan'daki Adalet Sarayı’na sevk edildi. Adliyeye sevkedilen 21 kişi serbest bırakılırken, 27 kişi tutuklama istemiyle mahkemeye sevkedildi. Zanlılarla ilgili karar gece saatlerinde açıklandı. Mahkeme, 15 kişinin tutuklanmasına karar verirdi.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Gökm£ydarn Mahallesi Cum^kuriyZt Bulvarı'ndaki 7 katlı ŞahinSitesi'nde dün a kşam saatlerinde mey dana gelen olayda anneve abas faIbYika işçisi olanEcrin Esen, evde kimsenin olmadığı sırada L}´ 7'inci oa penceresinden düştü. Olay sırasında sitenin önündekiyaya kaldırımını süpürmekteolan Odunpazarı Belediyeii'nin temizlik işçisi Şükrü Deniz f|rk dprek tutmaya çalştı. Ecrin üz erine düştüğü temizlik işçisi Gle birlikte yere yuvarlandı. Temizlik işçisi Şükrü Deniz olayda yaralanmaz_en yaralanan Ec.!n 112 ambulansıyla EFkişehir Osmangazi $ Üniversitesi (ESOGÜ) Hastanesi'nekaldırıldı. Bilecik'teki bir iermer fabrikasında !SşTi olarak çalışan 39 yaşındaki ̈́ba Hüsnü Esen kızının ESOGÜHastanesi yoğun bakım serviste tedavisinin devam eztiğini söyledi. Ecrin'in sağlık durumunun iyi olduğu,doktorların yarın yoğunbakım servisindençıkartıp normal servise alamarklarını söylediğini bpelirten baba Esen, .ızını kurtaran temizlik işçisine de ço k tjeşekkür etti. Hüsnü Esenşöyle konuştu: Bn Bilecik' teçalıştığım fabrikad ayken o la y meydana gelmiş. Çocuğum pencereyi a.çp aşağıya düşüyor. oİlHk ayakkabılarını atıyor aşağıya daha sonra kendisini atıyor. Sağolsun belediyedeki temizlik görevlisi yakalamış. O olmasaydı ölürgü. Ona çok teşekkür ederi z.Kızımın sağlık durumuiyi. Aya´lar_nda k ırıklar MOaJr, başında da birazmorluklar var. Bil %) inci açık. Şuan yoğun bakımda tutuluyor, yarın servise alınacak. Çocu k anneve baba diye konu_uyor bilinci açık. Herhangi bir tehlikesi To. Tesadüfen temizlik görevlisi-ni oaTd, e olması çocuğumunhayatını kurtardı. Ona çok teşekkür ediyorum. Ona Al lah'tan dua = ediyorum. Kendisini ziyaret edeceğiz. Yanına gideceğiz. O olmasaydı öl ürdü. Ona çok dua ediyoruTz." Temizlik işçis)i Şükrü Denizde olaydan sonra çok slayıda tebrik telefonları aldığını söyledi. O dunpazarı Bel&dPye Ba}şkanı Kaz*ı Kurt'unda kendisini araymıp te brik ettiğini belirten Şükrü Deniz olayla ilgili şöyle ted!: "Söyleyecek b' şey yok. Gören herkesin yapacağını tahminettiğim şey. Belediye başkanımız aradı.Başkan yardımcılarımız aradı. Çavuşlarım aradı. `He,si tebrik etti. Vatandaşlar te.rik etti. Çocuğun sağlık durumu iyiymiş şuanda. -F İyiye gidiy ormuş. Banla bir şey olmadı. Omzumda biraz incinme vardı dageçti. Ağrı hissetmiyorum. Hiçbir şeyimyok. Ben o çocuğu orada gördüğümde benim de aynı yaşlarhda kız çocuğum var. O ak+ma geldi sadece. Başka hiçbir şeydüşünemedim. Çocuklarım aklımageldi. O yaşta benim küçük çocuğum var o aklıma geldi. Elimden geleni yapmaya çalıştım. +e+ Ailesiyle bir görüşmem olmadı. Şöan telaştadırlar ve hastanede çocuklarının yanındadırlar. Drha son ra bir teşe|kür etseler yete" Olayın meydana geldiği bulvardaki esnaflar da temizlik işçisi Şükrü Deniz'in bir kahra£man olduğunu söyledi. Esnaflardan Sadık Örsel "Çöpçü arkadaş eliniaçıp ttttu. Tutmasa parça `G parça olurdu. Temizlik görevlisiarkadaşın yaptığı iş büyükbir c(saret ister. Çekiliverse çocuk parça parça olurdu. Temizlik görevlisine bü yük bir ödül verilmesi gerekir" dedi. Bülent A teş de "Arkadaşın göstermiş oldu lu dünkü olay gerçekten kahramanlık örneği. Bunu her adam]ın yapacağını tahmin etiyorum. Şükrü arkadaşıızı kutluyo_ruz, {#ir can kurtargdı. Alah da v+şini gücünü rastgetirsin" diyekonuştu. Esnaflardan Ali Erdoğan vda" temizlikçi kardeşimizi burC/ görüyorduk. ok ça^lşban bmar insan. Cesare_inden dolayı tebrik ediyoruz" dedi. Bu arada4 yapşndaki Ecrin Esen'in düş me anı yakındaki bir internet kafenin güvenlik kamerası tarafından kısmen kaydedil. fKafeteryanın kapısı açılınca püşme ı görüntüye yansımıyor an cak temizlik işçisinin ellerini açması düşme sonrası yerdeki grüntüler işyerinin güvenlikkamerası tarafından keydediliyo
Gökmeydan Mahallesi Cumhuriyet Bulvarı'ndaki 7 katlı Şahin Sitesi'nde dün akşam saatlerinde meydana gelen olayda anne ve babası fabrika işçisi olan Ecrin Esen, evde kimsenin olmadığı sırada 7'inci kat penceresinden düştü. Olay sırasında sitenin önündeki yaya kaldırımını süpürmekte olan Odunpazarı Belediyesi'nin temizlik işçisi Şükrü Deniz fark ederek tutmaya çalıştı. Ecrin üzerine düştüğü temizlik işçisi ile birlikte yere yuvarlandı. Temizlik işçisi Şükrü Deniz olayda yaralanmazken yaralanan Ecrin 112 ambulansıyla Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Hastanesi'ne kaldırıldı. Bilecik'teki bir mermer fabrikasında işçi olarak çalışan 39 yaşındaki baba Hüsnü Esen kızının ESOGÜ Hastanesi yoğun bakım serviste tedavisinin devam ettiğini söyledi. Ecrin'in sağlık durumunun iyi olduğu, doktorların yarın yoğun bakım servisinden çıkartıp normal servise alacaklarını söylediğini belirten baba Esen, kızını kurtaran temizlik işçisine de çok teşekkür etti. Hüsnü Esen şöyle konuştu: "Ben Bilecik'te çalıştığım fabrikadayken olay meydana gelmiş. Çocuğum pencereyi açıp aşağıya düşüyor. İlk ayakkabılarını atıyor aşağıya daha sonra kendisini atıyor. Sağolsun belediyedeki temizlik görevlisi yakalamış. O olmasaydı ölürdü. Ona çok teşekkür ederiz. Kızımın sağlık durumu iyi. Ayaklarında kırıklar var, başında da biraz morluklar var. Bilinci açık. Şuan yoğun bakımda tutuluyor, yarın servise alınacak. Çocuk anne ve baba diye konuşuyor bilinci açık. Herhangi bir tehlikesi yok. Tesadüfen temizlik görevlisini orada olması çocuğumun hayatını kurtardı. Ona çok teşekkür ediyorum. Ona Allah'tan dua ediyorum. Kendisini ziyaret edeceğiz. Yanına gideceğiz. O olmasaydı ölürdü. Ona çok dua ediyoruz." Temizlik işçisi Şükrü Deniz de olaydan sonra çok sayıda tebrik telefonları aldığını söyledi. Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt'un da kendisini arayıp tebrik ettiğini belirten Şükrü Deniz olayla ilgili şöyle dedi: "Söyleyecek bir şey yok. Gören herkesin yapacağını tahmin ettiğim şey. Belediye başkanımız aradı. Başkan yardımcılarımız aradı. Çavuşlarım aradı. Hepsi tebrik etti. Vatandaşlar tebrik etti. Çocuğun sağlık durumu iyiymiş şuanda. İyiye gidiyormuş. Bana bir şey olmadı. Omzumda biraz incinme vardı o da geçti. Ağrı hissetmiyorum. Hiçbir şeyim yok. Ben o çocuğu orada gördüğümde benim de aynı yaşlarda kız çocuğum var. O aklıma geldi sadece. Başka hiçbir şey düşünemedim. Çocuklarım aklıma geldi. O yaşta benim küçük çocuğum var o aklıma geldi. Elimden geleni yapmaya çalıştım. Ailesiyle bir görüşmem olmadı. Şuan telaştadırlar ve hastanede çocuklarının yanındadırlar. Daha sonra bir teşekkür etseler yeter." Olayın meydana geldiği bulvardaki esnaflar da temizlik işçisi Şükrü Deniz'in bir kahraman olduğunu söyledi. Esnaflardan Sadık Örsel "Çöpçü arkadaş elini açıp tuttu. Tutmasa parça parça olurdu. Temizlik görevlisi arkadaşın yaptığı iş büyük bir cesaret ister. Çekiliverse çocuk parça parça olurdu. Temizlik görevlisine büyük bir ödül verilmesi gerekir" dedi. Bülent Ateş de "Arkadaşın göstermiş olduğu dünkü olay gerçekten kahramanlık örneği. Bunu her adamın yapacağını tahmin etmiyorum. Şükrü arkadaşımızı kutluyoruz, bir can kurtardı. Allah da işini gücünü rast getirsin" diye konuştu. Esnaflardan Ali Erdoğan da" temizlikçi kardeşimizi burada görüyorduk. Çok çalışkan bir insan. Cesaretinden dolayı tebrik ediyoruz" dedi. Bu arada 4 yaşındaki Ecrin Esen'in düşme anı yakındaki bir internet kafenin güvenlik kamerası tarafından kısmen kaydedil. Kafeteryanın kapısı açılınca düşme anı görüntüye yansımıyor ancak temizlik işçisinin ellerini açması düşme sonrası yerdeki görüntüler işyerinin güvenlik kamerası tarafından keydediliyo
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Yükse k ÖRrenim Kredive Yurtlar Kurumu (YURTKUR) Gene Müdürü Hasan Albayrak, kurumun 2003 yılından önce kapanma noktasında o+lduğunu, yapt ka,rı başarılı çalışmalarla ku rumu bu noktadan kurtard>kların£ kaydetti. Bu dönemde bir çok kurumun burs ve krediverdiğini, yurtlar yaptığını anlatan Albayrak, Kredi pÖ Yurtlar Kuru mu'*un özelliğinin de kaybolduğunu anlattı.  Yaptıkları çalış malarla 2`00r yılında 5102 slyılı i(anın ` çıkarıldığını belirten asaa Albayrak, bu y#sayla burs ve kredi verme işi ile yurt yapıpı]ın YURTKUR'a devredidiğini bildirdi. Albayrak, 2003 yılından önce YURTKUR'un80-100 bin öğrenciye öğrenim kredisi, Başbakanlık'ın da *5b-u0 m kişiyeburs verdiğini belirterek, bu buğslarıe hakkaniyetle dağıtılmadığını öne sürdü. Burs ve öğrenim kredDsi dağıtımının t hk çatı al tında toplandığını ifade ed en Albayrak, şöyl e konuştu:  'z'ı002 yılında 45 TL olan öğrenim kredisi, bug ün burslarla b eraber 240 TL'ye çıkmıştır. Yüzde 455 civarında -s artış olmuştur. Kredi Yurtlar Kurumna mü racaat eden her öğrenciya bur s ya öğrenm kredisialıyor. [ Geçmiş yıllarda 450 bin kişi kalıyordu Kredi Yurtlar'da, bugün son rakam p milyona yaklaşacak . 2004'te 494 milyonTL olanbütçemiz, bugün 3 milyar360 milyon TL. Busene sonunda bilin Pi bu rkaı 3, 5 milyar TL'yigeçecek. ve Türkiye'nin 15. büyük bütçesini idare ediyoruz, < hep beraber harcıyoruz.''   şlbyrak, göreve geldiği i lk yıll%arda 3-4 kişilik odaları olan, suit odalı yurtlar yapmayı hedeflekiklerini anlatt ı. Son l yıldaYURTKUR'a 71 bin kapasiteeklediklerini, birçok yurtta i%yileştirmT yYptıklarnı belirten Albayrak, yurtlardaki hamamlarıkaldırarak dpş sistemine geçtiklerini ifade etti. Albayrak, şu `/| anda Türkiyegenelinde 43 yurt inşatnın sürdüğünü, 105 projenin devam )Z ettiğini belirterek, ''2013 sonu Ca kadar, YURTKrgT'un bir e üç kişilik odaları, yüzde 70%in üzeri ne çfkacüaktır. Stra`tejik Plan bfn= yüzde 40'larda tutmuştu amademek Ök* o z`jman ana ço$| fazla tüvenmemişlerdi'' diIe konuştu.   Albayrak, büyük dv%eUt olmanın ereğinln Türkiye CumhurHiyeti vatandaşlarının yurtdışında da ihtiyaçlarının karşılanmasını gerektirdiğini kaydetti.  Bu amaçla >YURTKUR olarak yurtdışında teşkilatlar kurmaya, yu ıt=ar açmaya karalr verdiğini anlatan Albayrak, Yurtdışı İşler Daire Başkanlığı kurma[ üzere çalışmaların da sürdüğ ünü ifade etti.  Bu B çalışmalar kapsamında KKTC, ;ondrpa, Almanya, Kırgızcstan'da okuyan öğrenci-lere burs, kredi ve yurt manı getirildiğini anlatan Albayrak, ''Eylül, Ek im ayından itibaren yurtdışında okuyan öğrencilerdenmüracaat alacağız. Devletin herhangi bir kurumun&an bursveya öğrenim kredisi almıyorsa, YURTKUR dünyanın ne resinde olurs a olsun durumuna göre purs veya öğr*nim kredisi verecek, yurtlar açacak'' dedi.  Alay>rak, kurumun kadro problemini çözmek < üzere çalışmaların sürdüğünü, ş bin 610 kadroyu ealdıklarını, 600 keaYdronun da Bakanlar Kurulu'nda olduğunu açıkladı. Nisan veya Mayıs ayında kadronun çıkacağını belirteo Albayrak, bu tarihten sonra öZ kurumlarının memur açısındanrahatlayacağını söyledi.   Her evde sorunlar yaşandığıgibi yurtlarda da zaman aman olaylar görülebileceğine değinen k+h Albayrak, yu rt müdürlerine şöyle seslendi:  ''*Devlet taraf tutmaz. D evlet, devletliğini, şefkatini, otoritesini, sevgisini gösterir. Ama devletin o sevgisine,saygısına, kucaklaşmasına saygı göstermeyenleri asla affetmeyin. Nedüşünürseniz ?ddüşkünün beni ilgilendirmez, /e yapıyorsanız yapın, özel hayatınız beni hiç ilgilendirmez +ala yurt müdürü olduğunuz sürece, kurumu vFl devlpeti korumak görevinizdir. Düşüncenizdenbir aam sizi kullanmaya kalkıyorsa, a sla müsamaha göstermeyin. Vizi kullanmak isteyenler, sizi fikirlerini n altında ezmek isteyenler, size yakınlıklarındandeğil, sizi kullanmak istediklerindendir.''  Al=aYyrak, BaşbakanRecep Tayyip Erdoğan'ın üniversiteleRin öğrenci konseyleri başkanlarıyla yaptı ğı toplantılara katıldığını, ;Gu toplantıda konseybaşkanı öğrencilerden ç$ etkilendiğini Jd anlatt ı. ''Öğrencilere il: hayran kalmamak eTe değil'' diyen Albayrak, ''O kadar güzel bilgi alışerişOinde bulunduk ki, öğaen?cciler o kadar memnun kaldı ki,sayın B]şbakan o kadar memnun kaldı ki...Bu toplumun sivil toplum,üniversite bir araya gelmesi azPm='' diye konuştu.
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (YURTKUR) Genel Müdürü Hasan Albayrak, kurumun 2003 yılından önce kapanma noktasında olduğunu, yaptıkları başarılı çalışmalarla kurumu bu noktadan kurtardıklarını kaydetti. Bu dönemde bir çok kurumun burs ve kredi verdiğini, yurtlar yaptığını anlatan Albayrak, Kredi Yurtlar Kurumu'nun özelliğinin de kaybolduğunu anlattı.  Yaptıkları çalışmalarla 2004 yılında 5102 sayılı yasanın çıkarıldığını belirten Hasan Albayrak, bu yasayla burs ve kredi verme işi ile yurt yapımının YURTKUR'a devredildiğini bildirdi.  Albayrak, 2003 yılından önce YURTKUR'un 80-100 bin öğrenciye öğrenim kredisi, Başbakanlık'ın da 35-40 bin kişiye burs verdiğini belirterek, bu bursların hakkaniyetle dağıtılmadığını öne sürdü. Burs ve öğrenim kredisi dağıtımının tek çatı altında toplandığını ifade eden Albayrak, şöyle konuştu:  ''2002 yılında 45 TL olan öğrenim kredisi, bugün burslarla beraber 240 TL'ye çıkmıştır. Yüzde 455 civarında artış olmuştur. Kredi Yurtlar Kurumuna müracaat eden her öğrenci ya burs ya öğrenim kredisi alıyor. Geçmiş yıllarda 450 bin kişi kalıyordu Kredi Yurtlar'da, bugün son rakam 1 milyona yaklaşacak. 2004'te 494 milyon TL olan bütçemiz, bugün 3 milyar 360 milyon TL. Bu sene sonunda bilin ki bu rakam 3,5 milyar TL'yi geçecek. Türkiye'nin 15. büyük bütçesini idare ediyoruz, hep beraber harcıyoruz.''   Albayrak, göreve geldiği ilk yıllarda 3-4 kişilik odaları olan, suit odalı yurtlar yapmayı hedeflediklerini anlattı. Son 8 yılda YURTKUR'a 71 bin kapasite eklediklerini, birçok yurtta iyileştirme yaptıklarını belirten Albayrak, yurtlardaki hamamları kaldırarak duş sistemine geçtiklerini ifade etti.  Albayrak, şu anda Türkiye genelinde 43 yurt inşaatının sürdüğünü, 105 projenin devam ettiğini belirterek, ''2013 sonuna kadar, YURTKUR'un bir ve üç kişilik odaları, yüzde 70'in üzerine çıkacaktır. Stratejik Plan bunu yüzde 40'larda tutmuştu ama demek ki o zaman bana çok fazla güvenmemişlerdi'' diye konuştu.   Albayrak, büyük devlet olmanın gereğinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yurtdışında da ihtiyaçlarının karşılanmasını gerektirdiğini kaydetti.  Bu amaçla YURTKUR olarak yurtdışında teşkilatlar kurmaya, yurtlar açmaya karar verdiğini anlatan Albayrak, Yurtdışı İşler Daire Başkanlığı kurmak üzere çalışmaların da sürdüğünü ifade etti.  Bu çalışmalar kapsamında KKTC, Londra, Almanya, Kırgızistan'da okuyan öğrencilere burs, kredi ve yurt imkanı getirildiğini anlatan Albayrak, ''Eylül, Ekim ayından itibaren yurtdışında okuyan öğrencilerden müracaat alacağız. Devletin herhangi bir kurumundan burs veya öğrenim kredisi almıyorsa, YURTKUR dünyanın neresinde olursa olsun durumuna göre burs veya öğrenim kredisi verecek, yurtlar açacak'' dedi.  Albayrak, kurumun kadro problemini çözmek üzere çalışmaların sürdüğünü, bin 610 kadroyu aldıklarını, 600 kadronun da Bakanlar Kurulu'nda olduğunu açıkladı. Nisan veya Mayıs ayında kadronun çıkacağını belirten Albayrak, bu tarihten sonra kurumlarının memur açısından rahatlayacağını söyledi.   Her evde sorunlar yaşandığı gibi yurtlarda da zaman zaman olaylar görülebileceğine değinen Albayrak, yurt müdürlerine şöyle seslendi:  ''Devlet taraf tutmaz. Devlet, devletliğini, şefkatini, otoritesini, sevgisini gösterir. Ama devletin o sevgisine, saygısına, kucaklaşmasına saygı göstermeyenleri asla affetmeyin. Ne düşünürseniz düşünün beni ilgilendirmez, ne yapıyorsanız yapın, özel hayatınız beni hiç ilgilendirmez ama yurt müdürü olduğunuz sürece, kurumu ve devleti korumak görevinizdir. Düşüncenizden bir adam sizi kullanmaya kalkıyorsa, asla müsamaha göstermeyin. Sizi kullanmak isteyenler, sizi fikirlerinin altında ezmek isteyenler, size yakınlıklarından değil, sizi kullanmak istediklerindendir.''  Albayrak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın üniversitelerin öğrenci konseyleri başkanlarıyla yaptığı toplantılara katıldığını, bu toplantıda konsey başkanı öğrencilerden çok etkilendiğini de anlattı. ''Öğrencilere hayran kalmamak elde değil'' diyen Albayrak, ''O kadar güzel bilgi alışverişinde bulunduk ki, öğrenciler o kadar memnun kaldı ki, sayın Başbakan o kadar memnun kaldı ki... Bu toplumun sivil toplum, üniversite bir araya gelmesi lazım'' diye konuştu.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Meteoroloji 1 '^ Bölge Müdürlüğü'nüninternet sitmgsinye yer alanbilgiye göre, bölgede parçalı ve çok bulutlu hava öngörülüyor. Sıcaklığın ila 5derece artmasıbeklenen bölgede, sabah saatlerinde İstanu, Kocaeli ~le Tekirdağ ( Kırklareli'nin doğu ilçelerinde hafif sağanağın etkili olacağ;ı tahmin ediliyor. Kuzey ve Kuzeydoğu (Poyraz) yöleden (50-80 km/sa) e.ecek rüzgar nedenihyle yaşanabilecek olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması isteniyor.
Meteoroloji 1. Bölge Müdürlüğü'nün internet sitesinde yer alan bilgiye göre, bölgede parçalı ve çok bulutlu hava öngörülüyor. Sıcaklığın 3 ila 5 derece artması beklenen bölgede, sabah saatlerinde İstanbul, Kocaeli ile Tekirdağ ve Kırklareli'nin doğu ilçelerinde hafif sağanağın etkili olacağı tahmin ediliyor. Kuzey ve Kuzeydoğu (Poyraz) yönlerden (50-80 km/sa) esecek rüzgar nedeniyle yaşanabilecek olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması isteniyor.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Başbakan Yardımcısı Büle{nt Ar,nç, A K Parti İstanbul Mi lletveki li Hakan Şükür'e, TRT'de yorumculuk yaptığı dönemde haft ada 14 bin lpra ödeme yapıldığını söyledi. TBMM Genel Kurulu'nda milletvekillerinin sözlü sorula rını yanıtlayan Arıç( Hakan Şükür'L, o 4 Aralık 20 08a-4 Aralık 2012 tarihleri arasında haftada 14 bin TL, 2011 yılı Ocak ayınaki programları için toplamda 42 bin TL ödeme yapıldığını belirtti. 2009-2010lig sezonu boyuncaŞükür'ün katıldığı programların toplamda 1milyon ühE 440 bin TL değerinde sponsorluk geliri buluR!duğundan kendisine ödenen ücretlerin buradan karşılandı}ını ifade eden krıd, ''2011 yıl ının Ocak ayının son haftasından emn s`o,n katıldığ ı aynı yıvlın Mayıs ayına kadar gerçekleştirilen programlar n?ş dış yapım olduğundan Şükür'e ne kadar ücret ödendiği hususu ilgial firmanın bilgisi dahilindedir'' diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AK Parti İstanbul Milletvekili Hakan Şükür'e, TRT'de yorumculuk yaptığı dönemde haftada 14 bin lira ödeme yapıldığını söyledi. TBMM Genel Kurulu'nda milletvekillerinin sözlü sorularını yanıtlayan Arınç, Hakan Şükür'e, 4 Aralık 2008-4 Aralık 2012 tarihleri arasında haftada 14 bin TL, 2011 yılı Ocak ayındaki programları için toplamda 42 bin TL ödeme yapıldığını belirtti. 2009-2010 lig sezonu boyunca Şükür'ün katıldığı programların toplamda 1 milyon 440 bin TL değerinde sponsorluk geliri bulunduğundan kendisine ödenen ücretlerin buradan karşılandığını ifade eden Arınç, ''2011 yılının Ocak ayının son haftasından en son katıldığı aynı yılın Mayıs ayına kadar gerçekleştirilen programlar dış yapım olduğundan Şükür'e ne kadar ücret ödendiği hususu ilgili firmanın bilgisi dahilindedir'' diye konuştu.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. 13 gündüreyleme sahne olan Gezi Parkı’nı yeni evli ir çift ziyaket etti.Gelinlik ve damatlıkla gelen çi, bir süre müik eş liğinde oynadı. Eskişehir’de ise }em alanı ndabir genç, kıMz arkadaşınaevlenme teklifinde bulundu. Gezi Parkı'ndabir berberj, eylemcileri ücretsiz tırjş e erken, ıraş olanlar arasında turistler de yeraldı. Yni evlenen Iir çift, üzerlerindeki gelinlik ve damatlıkla, eylemcilere destek amacıylaTaksim Meydanı'na geCdi. Meydanda ve Gezi Parkı'U´nca bir s#re oynayarak eğlenen çi ft, daha sonra buradan ayrıldı. Eylemciler, açık ava sinemasında Kemal Sunal'ın baş rolünü oy$adığı "Zübük" fi ö:mini izledi. Taksim'de zaman zaman eylemciler arasında tartışmalar da yaşandı. nabkh saatlerinde bazı eylemciler çevre temizliği ya s ptı. Beşiktaş 'ta da sakin bir gece yaşanırken, küçük gruplar e` Gümüşsuyu Caddesi'nde kı ZU süre bekledikten sonra dağıldı. Öte yandan, Gazi Mahallesi’nde çöp konteynrlerini devirerek ateee veren ve yola barikat kuran grup, polife pZ taş, havai fiMek ve molotofkokteyli attı. Pol̈́is, göst^ricileri bibergazı v|j t azyikli suyla dağıttı. Grubun dağılmasının ardından polisler, Gaz* Polis Merkezi çevresinde bekleyişini sürdürdü. nu arada, İstanbul’da gelin d damat d Gezi Parkı’nyı zi a+et ederken; Eskişehir’de zis= evlenme te kifi geldi. Üniversite Caddesi'nde krlav çadırbölgesinde 24 yaiındak, Eren Özcan, mikrofonla kız arkadaşına h itaben birkonuşma yaparak, =* "Benimle evlenir misin?" dedi. Teklif sırasında bir k.ntecynerin üstüne çıkan gencin arkadaşları "Beni l evlenir misin sevgilim" yazılı döviz açıp meşale yaktı. Bun̈́un k üzerine gencin kız arkadaşı 23 yaşındakiSevgi Mu tlu "Evet" dedi. Daha sonra Özcan,kız arkadaşının yanına gGlp yüzüktaktı. Özcan, ! gazetecilere, "4 yıllık birlikteliğimiz var, farklı bir şekilde evlenme teklifi yapma?k istiyordum, bugüne n asip oldu İki `akikaga alnan bir karardı, burası geldi aklıma, unutulmayacağına da eminim" { dedi. Sevgi Mutl=u da çok şaşırdığın o duygulandığını ifade etti. E ylemciler de ç>iGti alkışlayıpmutluluk diledi. Çift daha sonra havaya i&ek feneri bırıkıı.
13 gündür eyleme sahne olan Gezi Parkı’nı yeni evli bir çift ziyaret etti. Gelinlik ve damatlıkla gelen çift, bir süre müzik eşliğinde oynadı. Eskişehir’de ise eylem alanında bir genç, kız arkadaşına evlenme teklifinde bulundu. Gezi Parkı'nda bir berber, eylemcileri ücretsiz tıraş ederken, tıraş olanlar arasında turistler de yer aldı. Yeni evlenen bir çift, üzerlerindeki gelinlik ve damatlıkla, eylemcilere destek amacıyla Taksim Meydanı'na geldi. Meydanda ve Gezi Parkı'nda bir süre oynayarak eğlenen çift, daha sonra buradan ayrıldı. Eylemciler, açık hava sinemasında Kemal Sunal'ın baş rolünü oynadığı "Zübük" filmini izledi. Taksim'de zaman zaman eylemciler arasında tartışmalar da yaşandı. Sabah saatlerinde bazı eylemciler çevre temizliği yaptı. Beşiktaş'ta da sakin bir gece yaşanırken, küçük gruplar Gümüşsuyu Caddesi'nde kısa süre bekledikten sonra dağıldı. Öte yandan, Gazi Mahallesi’nde çöp konteynerlerini devirerek ateşe veren ve yola barikat kuran grup, polise taş, havai fişek ve molotofkokteyli attı. Polis, göstericileri biber gazı ve tazyikli suyla dağıttı. Grubun dağılmasının ardından polisler, Gazi Polis Merkezi çevresinde bekleyişini sürdürdü. Bu arada, İstanbul’da gelin ve damat Gezi Parkı’nı ziyaret ederken; Eskişehir’de ise evlenme teklifi geldi. Üniversite Caddesi'nde kurulan çadır bölgesinde 24 yaşındaki Eren Özcan, mikrofonla kız arkadaşına hitaben bir konuşma yaparak, "Benimle evlenir misin?" dedi. Teklif sırasında bir konteynerin üstüne çıkan gencin arkadaşları "Benimle evlenir misin sevgilim" yazılı döviz açıp meşale yaktı. Bunun üzerine gencin kız arkadaşı 23 yaşındaki Sevgi Mutlu "Evet" dedi. Daha sonra Özcan, kız arkadaşının yanına gelip yüzük taktı. Özcan, gazetecilere, "4 yıllık birlikteliğimiz var, farklı bir şekilde evlenme teklifi yapmak istiyordum, bugüne nasip oldu. İki dakikada alınan bir karardı, burası geldi aklıma, unutulmayacağına da eminim" dedi. Sevgi Mutlu da çok şaşırdığını ve duygulandığını ifade etti. Eylemciler de çifti alkışlayıp mutluluk diledi. Çift daha sonra havaya dilek feneri bıraktı.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. İngilteĞe’deki Türk moda d evi , 30 Haziranda faaliyetlerini durduran i çin dünyanın en nemli e-ticaret şirkeBlverinden Güney Afrika merkezli Naspers Grup ile _l sıkıştı. Select, Markafoni'yi 15 milyon dolara satın aldı. Select tarafından sa^tın alınan v e 30 Haziran'da faaliyetlerini durduran Markafoni'nin satış süreci v e Z önümüzdeki daönem hedeflerc Select Yönetim Kurulu Başkanı Cafer bahirol'nun katılımıyla düzenlenen toplantıdapaylaşıldı. Türkiye'deki < ve dünyadaki e-ticaret setörüne ilişkin bilgiveren Mahiroğlu, her sene yüzlerce y eni markanın ortaya çıktığısektörde, bu şirketlerin yüzde 80'inin kar edemediğini, marka konulandırmasınKı doğru y?pmış b:zı { şirketlerin ise zarar b# etse varlıklarını devam ettirdiklerini söyled i.Markafoni'nin de bu markalardan biri oluğunu dile getiren Mahiroğl u, şunları söyledi: "Markafoni, Türkiye'de Fi hikayenin üzerine oturmuş, Türkiye'de :-ticaretin işk çıktığı yıllarda kendinikonumlandırmış, doğru pozisyonalmış, insanlara doğru mesa}j vermiş ve ulaşmış bir marka. En önemli kısım, markayı insanların kafasına azıyabilmek. Önümüzdeki bir ka ç y ılda dünya,e-ticaretin kaybolaA şirketlerinin çöplüğüne dönecek. Birçok şirpket açılıyor, aradan geçe n belli sürede sektörden diskalifiye oluyor. OKsY bazı isimler kafaya ıd kazınıyor, Markafoni'de bunlardUn biri. Mrkanın bilinirliğinin, akıllara kazınmış o lmasının birdeğeri ykj, bunlar parayla satın alınabilen şeyler değil. Diğer yandan dünyanın her yerinde bu yatırımı yapabilirdik,dünyanın 5 ülkesinde işletmlerimiz var ama bizim Türkiye'ye kVşı sorumluluğumuz var, Türkiye’nin g(lczğine güveniyoruz. Burada kendi ülkemde de var olmak istiyordum. Bu enm için çok önemli bir imkan oldu ve değerlendirdim." Mahiroğlu, Markafoni'nin 4 yıl önce 270 milyon domlara satıldığını ve değiştirdiğini anımsatarak, gelinen noktado bu değerden pek bir T şey kaybetmediğini anlattı.  Markafoni'nin kendisi için aynı değeri korud:ğna işaret eden Mahiroğlu, "Markafoni'Iin 15 milyon dolar gibT birmaliyeti oldu, 3 ]Jc yılda 15 milyon dolarlık bir yatırım öngörüyoruz, yatırımlarla maliye 30 milyon dolayr´ bulacak. Şu anki istihdam sayısı oldukça düşmüş durumdaM kısa süre içinde ' 600 kişinin istihdam edileceği bir yapıya dönüşeceğiz" ifadelerini kullandı. Şirketin çalışma v$ işleyiş strateis/nde ?bgr takım değişikliklere gideceklerini anlatan Mahiroğlu, "Müşteriye artı değerler sunacağız. Müşteri bugün aldığı ürün ü ertesi gün a lacak, paket bölmeler olmayacak, bir aldığı ürünü7 g ü beklemeyecek, 5 ürün aldıysa 5 ayrı yercem 5ayrı paket gelmeyecek, n bunlar V.z gibi yenilikler yapacağız" bilisini verdi. Mahiroğlu, web sitesini Cum a gün açmyı planladıklarznı belirterek, ilk günlereözel uir takım fırsatlar ve indirimler sunacaklarını, Markafoni'ninhalihazırdaki müşteri köitleszne hizmet vermeye devamedeceklerini, yapılanmaçalışmalarının değiştirilerek devam edeceğini söyledi.  Şirketikontrollü şekilde yukarı çekmeyi hedeflerini ssyleyeü$ Mahiroğlu, büyümeyi kontrollü şekilde götüreceklerine işaret ederek, "Açtığımız günden itibaren ziyaretçilerin yüzde 80'ini yak£layacağımızı düşünüyorum. 20 1!8 ıınhda Markafoni'yi A vrupa'ya açacağız. Ana önceliğimiz PTürkiye'dki konumunu sağlamlaştırmak. Bugüne kadr Avrupa'daki bir markayı Türkleştirdim, şimdi Türk birmarkanın Avrupa'ya amdılma zaman ı geldi" şeklinde konuştu. Güney Afrcika merkezliNaspers'dan Hatı aldık ları Markafoni'yi yeniden pazarlideri yapmak için ça{ışacaklarını vurgulayan Select Yönetim Kurulu Başkanı Cafer öarhiroğlu, zor durumdaykevn aldıkların Select'in küllerinde yeniden doğmasıfnı sağladıklarını |ge gelinen notktada Select'in 25 mağazayla İngiltere'nin en gü|çlü markalarından bi r lddğunu söyledi. Mahiroğlu, Markafoni ileçok daha bü ük bir başarı öyküsüne jmza atmak istediklerin ?r belirterek, e-ticarette Türkiye için önemli katmadeğer yaratacaklarınıanlattı. ]Mahiroğlu, dünya e-ticaret pazarı ile ilgili de değerlendirmelerde bulundu. 2016 yılı Vd küresel online ticaretin 1,6 trilyon dolarlık hacme ulaştığını anımsatan Mahiroğlu, bu rakamın 2020'de 2,9 trilyon dolara ulaşmasınınbeklendiğine dikkati çA_Pkti. Mahiroğlu, şu bilgileri )erdi: "Dünya’d K£T e-ticaretin toplam perakeddedi ]psaı yüzde8,5. Bu oranın 4-5 yıl içinde yüzde 15'lereçıkacağı tahmin ediliyor. 80 milyon nüfusu ve 46 milyoninternet kullanıcısının bulunduğu Türkiye'de ise etiretin ´Ti 2016'da ulaştığı toplam hacim yakl aşık 31 milyar Lra´. Bu mi < ktarın 17,5 m^lyr l iralık bölümünü ışline veçok kanallı perakende oluşturuyor. Sadece on!i~e perakendenin pazardanaldığı pay ise 11,3 milyar lira. E-ticaretin toplam perakende içindekipayı halen yüzde 3,5 düzeyinde. Dünyadaki e-ticaretpazarına, Türkiye'nin nüfusuna ve internet kul{nıcısına baktığımızda ü`lkemizde online satışın potansiyelin çok altında olduğunu görebiliyoruz.Türkiye'de C, online ticaret dünayt ortalaması olan hüzde 8,5'a çıktığında & pazar büyüklüğü neredeyse üçe katlanacak ve yaklaşık 100 milyar liralık bir haymige ulaşacak." Verilerin _nli[ne ticaretkonusunda Türkiye'nin potansiyelini net oir şekilde otayd,a koyduğunu vurgulayan Cafer Mahioğlu, bu potansiyeli harekete geçireceklerin ve Markafoni'nin eskisiöden çok daha güçlü bZr şekilde pazardayerini alacağını söyledi.
İngiltere’deki Türk moda devi , 30 Haziranda faaliyetlerini durduran için dünyanın en önemli e-ticaret şirketlerinden Güney Afrika merkezli Naspers Grup ile el sıkıştı. Select, Markafoni'yi 15 milyon dolara satın aldı. Select tarafından satın alınan ve 30 Haziran'da faaliyetlerini durduran Markafoni'nin satış süreci ve önümüzdeki dönem hedefleri Select Yönetim Kurulu Başkanı Cafer Mahiroğlu'nun katılımıyla düzenlenen toplantıda paylaşıldı. Türkiye'deki ve dünyadaki e-ticaret sektörüne ilişkin bilgi veren Mahiroğlu, her sene yüzlerce yeni markanın ortaya çıktığı sektörde, bu şirketlerin yüzde 80'inin kar edemediğini, marka konumlandırmasını doğru yapmış bazı şirketlerin ise zarar bile etse varlıklarını devam ettirdiklerini söyledi. Markafoni'nin de bu markalardan biri olduğunu dile getiren Mahiroğlu, şunları söyledi: "Markafoni, Türkiye'de bir hikayenin üzerine oturmuş, Türkiye'de e-ticaretin ilk çıktığı yıllarda kendini konumlandırmış, doğru pozisyon almış, insanlara doğru mesaj vermiş ve ulaşmış bir marka. En önemli kısım, markayı insanların kafasına kazıyabilmek. Önümüzdeki bir kaç yılda dünya, e-ticaretin kaybolan şirketlerinin çöplüğüne dönecek. Birçok şirket açılıyor, aradan geçen belli sürede sektörden diskalifiye oluyor. Oysa bazı isimler kafaya kazınıyor, Markafoni'de bunlardan biri. Markanın bilinirliğinin, akıllara kazınmış olmasının bir değeri yok, bunlar parayla satın alınabilen şeyler değil. Diğer yandan dünyanın her yerinde bu yatırımı yapabilirdik, dünyanın 5 ülkesinde işletmelerimiz var ama bizim Türkiye'ye karşı sorumluluğumuz var, Türkiye’nin geleceğine güveniyoruz. Burada kendi ülkemde de var olmak istiyordum. Bu benim için çok önemli bir imkan oldu ve değerlendirdim." Mahiroğlu, Markafoni'nin 4 yıl önce 270 milyon dolara satıldığını ve el değiştirdiğini anımsatarak, gelinen noktada bu değerden pek bir şey kaybetmediğini anlattı.  Markafoni'nin kendisi için aynı değeri koruduğuna işaret eden Mahiroğlu, "Markafoni'nin 15 milyon dolar gibi bir maliyeti oldu, 3 yılda 15 milyon dolarlık bir yatırım öngörüyoruz, yatırımlarla maliyet 30 milyon doları bulacak. Şu anki istihdam sayısı oldukça düşmüş durumda, kısa süre içinde 600 kişinin istihdam edileceği bir yapıya dönüşeceğiz" ifadelerini kullandı. Şirketin çalışma ve işleyiş stratejisinde bir takım değişikliklere gideceklerini anlatan Mahiroğlu, "Müşteriye artı değerler sunacağız. Müşteri bugün aldığı ürünü ertesi gün alacak, paket bölmeler olmayacak, bir aldığı ürünü 7 gün beklemeyecek, 5 ürün aldıysa 5 ayrı yerden 5 ayrı paket gelmeyecek, bunlar gibi yenilikler yapacağız" bilgisini verdi. Mahiroğlu, web sitesini Cuma gün açmayı planladıklarını belirterek, ilk günlere özel bir takım fırsatlar ve indirimler sunacaklarını, Markafoni'nin halihazırdaki müşteri kitlesine hizmet vermeye devam edeceklerini, yapılanma çalışmalarının değiştirilerek devam edeceğini söyledi.  Şirketi kontrollü şekilde yukarı çekmeyi hedeflerini söyleyen Mahiroğlu, büyümeyi kontrollü şekilde götüreceklerine işaret ederek, "Açtığımız günden itibaren ziyaretçilerin yüzde 80'ini yakalayacağımızı düşünüyorum. 2018 yılında Markafoni'yi Avrupa'ya açacağız. Ana önceliğimiz Türkiye'deki konumunu sağlamlaştırmak. Bugüne kadar Avrupa'daki bir markayı Türkleştirdim, şimdi Türk bir markanın Avrupa'ya açılma zamanı geldi" şeklinde konuştu. Güney Afrika merkezli Naspers'dan satın aldıkları Markafoni'yi yeniden pazar lideri yapmak için çalışacaklarını vurgulayan Select Yönetim Kurulu Başkanı Cafer Mahiroğlu, zor durumdayken aldıkların Select'in küllerinden yeniden doğmasını sağladıklarını ve gelinen noktada Select'in 250 mağazayla İngiltere'nin en güçlü markalarından biri olduğunu söyledi. Mahiroğlu, Markafoni ile çok daha büyük bir başarı öyküsüne imza atmak istediklerini belirterek, e-ticarette Türkiye için önemli katma değer yaratacaklarını anlattı. Mahiroğlu, dünya e-ticaret pazarı ile ilgili de değerlendirmelerde bulundu. 2016 yılında küresel online ticaretin 1,6 trilyon dolarlık hacme ulaştığını anımsatan Mahiroğlu, bu rakamın 2020'de 2,9 trilyon dolara ulaşmasının beklendiğine dikkati çekti. Mahiroğlu, şu bilgileri verdi: "Dünya’da e-ticaretin toplam perakendedeki payı yüzde 8,5. Bu oranın 4-5 yıl içinde yüzde 15'lere çıkacağı tahmin ediliyor. 80 milyon nüfusu ve 46 milyon internet kullanıcısının bulunduğu Türkiye'de ise e-ticaretin 2016'da ulaştığı toplam hacim yaklaşık 31 milyar lira. Bu miktarın 17,5 milyar liralık bölümünü online ve çok kanallı perakende oluşturuyor. Sadece online perakendenin pazardan aldığı pay ise 11,3 milyar lira. E-ticaretin toplam perakende içindeki payı halen yüzde 3,5 düzeyinde. Dünyadaki e-ticaret pazarına, Türkiye'nin nüfusuna ve internet kullanıcısına baktığımızda ülkemizde online satışın potansiyelin çok altında olduğunu görebiliyoruz. Türkiye'de online ticaret dünya ortalaması olan yüzde 8,5'a çıktığında pazar büyüklüğü neredeyse üçe katlanacak ve yaklaşık 100 milyar liralık bir hacme ulaşacak." Verilerin online ticaret konusunda Türkiye'nin potansiyelini net bir şekilde ortaya koyduğunu vurgulayan Cafer Mahiroğlu, bu potansiyeli harekete geçireceklerini ve Markafoni'nin eskisinden çok daha güçlü bir şekilde pazarda yerini alacağını söyledi.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. 'nda yaklaşık iki yıldır süren çalımalvrın tamamlanmasıakabinde havaalanına gerçekleştirilen ilk yolcu uçuşu bayrak taşıyıcının TK2656 seferi oldu. Açı lış nedeniyle iir Havaalanı’nda gerçekleşen programda düşüncelerini dile getiren Genel Müdürü, Yönetim Kurulu ve İcga Komitesi 'Başkan Vekili Bal Ekşi, yeni:enmiş Siirt Havaalanı’nın Siirt başta olm ak ^zr tüm Türkiye’ye hayırlı olmasını diledi. Dünyanın en iyi havayolu olma hedeflerinin yinında özel bir mheeflerinin daha olduğunu kaydeden Ekşi, Tprkiye'e ğşh havayolunu üalkın yolu yapmak için çalıştıklarını ifade etöN. Buraa gerçekleştirecekleri uçuşlarla ’iİstanbul’a ve 124 ülkedeki 306 uçuş noktaya bağlayacaklarını kaydeden Ekşi,Türk Hava Yolları’nın atrı hiikaysinin bu topraklarda yazıldığını kend ilerini % bu topraklar iid attıkları her ad ımda heyecan puydukların vurguladı. Bugünün kendileri için fh/ mutlu bir gü n olduğunu anlatan Ekşi, şöyle dedi: "Bugün bizim i%in mutlu bir gün İstanbul’la Siirt’ibirleştirdik. Valimizin deyişiyle Sirtli#erin duasını amdşı̈́k inşallah. Biz .2019 bütçesini yaptığımızda bu duayı hesaba katmamıştık. İnşalah bu duayla yolumuzçok d$aha hayırlıgeçecek. Türkiye'de uçabilecek bir y ere uçmadıktan sonra dünyada e ou noktayauçmuşsun neye aarar. Bizburaya çak gönderdi<ğbimize yüzde100 emniyetli bir şekilde inebilecek miyiz inemeyecek m[yir onda emin olduktan sonravalime de arz ettik biz hazı)rız diye, dolasıyla satışları sefere açtık, büyük bir ilgi va%r. Miz de Siirtlilerin misafirperverliğini bildiğimiz için biz d,e onla a bir hoşgörü :apaldm dedik, 99 I liradan başatık biletleri ilgi müthiş" Yolculard Mehmet Tekyön adlı :öA vatandaş i she iki yıldır havaalanının uçu kapalı olduğunu bugün gelinen noktada ise uçuşlarmını gerçekleştirdikle rjYni söyledi. Türk Hava Yolları yolcularının, S iirt kalkızlı vevarışlı ğV= seyahat planlarını h şey dahil M 99 löi( 99 kuruştan Öğ` başlayan kampanyalı fiyatlarla gerçekleştirebilecekleri kaydedildi.
'nda yaklaşık iki yıldır süren çalışmaların tamamlanması akabinde havaalanına gerçekleştirilen ilk yolcu uçuşu bayrak taşıyıcının TK2656 seferi oldu. Açılış nedeniyle Siirt Havaalanı’nda gerçekleşen programda düşüncelerini dile getiren Genel Müdürü, Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkan Vekili Bilal Ekşi, yenilenmiş Siirt Havaalanı’nın Siirt başta olmak üzere tüm Türkiye’ye hayırlı olmasını diledi. Dünyanın en iyi havayolu olma hedeflerinin yanında özel bir hedeflerinin daha olduğunu kaydeden Ekşi, Türkiye'de havayolunu halkın yolu yapmak için çalıştıklarını ifade etti. Burada gerçekleştirecekleri uçuşlarla ’i İstanbul’a ve 124 ülkedeki 306 uçuş noktaya bağlayacaklarını kaydeden Ekşi, Türk Hava Yolları’nın başarı hikayesinin bu topraklarda yazıldığını kendilerinin bu topraklar için attıkları her adımda heyecan duyduklarını vurguladı. Bugünün kendileri için mutlu bir gün olduğunu anlatan Ekşi, şöyle dedi: "Bugün bizim için mutlu bir gün İstanbul’la Siirt’i birleştirdik. Valimizin deyişiyle Siirtlilerin duasını aldık inşallah. Biz 2019 bütçesini yaptığımızda bu duayı hesaba katmamıştık. İnşallah bu duayla yolumuz çok daha hayırlı geçecek. Türkiye'de uçabilecek bir yere uçmadıktan sonra dünyada en çok noktaya uçmuşsun neye yarar. Biz buraya uçak gönderdiğimizde yüzde 100 emniyetli bir şekilde inebilecek miyiz inemeyecek miyiz onda emin olduktan sonra valime de arz ettik biz hazırız diye, dolasıyla satışları sefere açtık, büyük bir ilgi var. Biz de Siirtlilerin misafirperverliğini bildiğimiz için biz de onlara bir hoşgörü yapalım dedik, 99 liradan başlattık biletleri ilgi müthiş" Yolculardan Mehmet Tekyön adlı vatandaş ise iki yıldır havaalanının uçuşa kapalı olduğunu bugün gelinen noktada ise uçuşlarını gerçekleştirdiklerini söyledi. Türk Hava Yolları yolcularının, Siirt kalkışlı ve varışlı seyahat planlarını her şey dahil 99 lira 99 kuruştan başlayan kampanyalı fiyatlarla gerçekleştirebilecekleri kaydedildi.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Giresun'da iki ;olcu minibüsünün çarpıştı ğı kazada 9kişi yaralandı. Atatürk Bslşv,rı d|et hastanesi ışıkları mevkisinde, Ysin Ayyıldız yönetimindeki 28 aM 1189 plakalı minibüs, devlet hastanesine öğüş yaptığı sırf#ba mrkez istikametene giden Akif Karahasan idaresindeki 28 M 5 098 plakalı minibüsle çarpıştı. Çarpmanın etkisiyle Ayyıldız yönetimindeki minibü s h devrildi. Kazada, araçlarda bulunan Türkan S& Karahasan, Küb} Irık, Tuğçe Karaahasan, Sedef Karahasan, Cansu Karahasan, İpek Şenjel, Hüseyin KemaloğluT O rhan Işık ve heneüz kimliği belirlenemeyen b ir kişi yaralandı. Olay yerine gelen ambulnslbrla Prof. Dr. Atilla İlhan Özdemir Devlet Hastaneuinr ;gv kaldırılan yaralıların durumlarının iyi olnuğu bildirildi. Sürücüler ise ifadeleri alınmak üzere emniyet Yiüdürlüğüne götürüldü. Öte yandan, çarpışan iki minibüsün de Piraziz ilçesi ile Giresun merkez arasındayolcu taşımacılığı yaptığı öğrenildi.
Giresun'da iki yolcu minibüsünün çarpıştığı kazada 9 kişi yaralandı. Atatürk Bulvarı devlet hastanesi ışıkları mevkisinde, Yasin Ayyıldız yönetimindeki 28 M 1189 plakalı minibüs, devlet hastanesine dönüş yaptığı sırada merkez istikametine giden Akif Karahasan idaresindeki 28 M 5098 plakalı minibüsle çarpıştı. Çarpmanın etkisiyle Ayyıldız yönetimindeki minibüs devrildi. Kazada, araçlarda bulunan Türkan Karahasan, Kübra Işık, Tuğçe Karaahasan, Sedef Karahasan, Cansu Karahasan, İpek Şenel, Hüseyin Kemaloğlu, Orhan Işık ve henüz kimliği belirlenemeyen bir kişi yaralandı. Olay yerine gelen ambulanslarla Prof. Dr. Atilla İlhan Özdemir Devlet Hastanesine kaldırılan yaralıların durumlarının iyi olduğu bildirildi. Sürücüler ise ifadeleri alınmak üzere emniyet müdürlüğüne götürüldü. Öte yandan, çarpışan iki minibüsün de Piraziz ilçesi ile Giresun merkez arasında yolcu taşımacılığı yaptığı öğrenildi.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. İstanbul'da aralarında ABD ve Almanya’nın da bulunduğu başkonsolosluğa zarf içinde gönderilen "sarı toz" polisi alarma geçirdi. Kanada, Belçik a ve Almanya'nın İstanbulbaşkonsoloslukları, sabah saaŞerinde açtıkları zarflIUın içinden sarı rente toz madde çıkması üzer yne durumu polise bildirdi. Buralara geen İstanbul lni Emniyet Müdürlüğü ekipleri, şerit çekerek önlem aldı. Başkonsolosluklara, İstanbul İl AFAD Kimyasal,Biyolojik, Radyoloji v e Nükleer ile Sağlık Bakanlığı Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri de geldi. Alınan numuneler, Ankara'da Hıfz?ısıhta laboratuvarlarında incelenmek üzere Sağlık Bakanlığı ekiplerine teslim edildi. Zar f iletemasa geçmiş olabilecek kişil Ire gerekli tıbbi desteği sağladı. Kanada'nın İstanbul Başkonsolosluğu'nda gelen zarfı açan bir kişi ile aynı ortamda bulunan 6 kişinin dolaylı olarak maddeye maruz kaldığı öğrenildi. Bu raşda, ö ğleden sonra ABD'nin İstinye’debulunan İstabul Başkonsolosluğu'na da içinde sLarı _toz bulunan zarf ulaştı. Türk /_ Amerikanyetkililer, zarfla ilgili gerekli çalışmaları yaptı. Başkonsolosluğun çalışmalarındaherhangi bir aksama yaşanmadığı belirtildi. Aynı zrftan Fransa'nın İstanbulBaşkonsolosluğu'na d a geldiği ort aya çıktı. Konsolosluğa bırakılan zarf inceleme alfztına alındı. Z?rı alan konsolosluk g öre v lileri, drumu polise bildirdi. AFAD ve UMKE ekipleri Ktnsolosluğa geldi. Zarfı, teslim alanekipler, icelemek üzere götürdü. İstanbul Emniyet Müdürlüğü, zarfların kim tarafından ve nereden gön+derildiğini tespit et jmek amacıyla inceleme -A< başlattı. Bu olay üzerine İstanbul'dakidiğer başkonsoŞosluklar da önlemaldı. Fransa' n\run >d£ İstanbul Başkonsolosluğu ?( yetkilileri, şu aşamada sadece ığ gelen zarflara dokunmama, elden zarfalmama karaergnı uygulamaya koydu. Konsolosluğa gelen zarfların ayrı ayrı kutulara alındığıbelirtildi. İngiltere'nin İstanbulBaşkonsolosluğu'nun da olayın ardından binaya gelen paknleri ek güvenlik kontrolünden geçirdiği kaydedildi. Sağlık nBaSanoığı Bas ın ve Halkla İlişkiler Müşauviriğinden yapı>n yazılı açıklamada, Kanada'nın İstanbul Başkonsolosluğunda açılan bir zarfın içindeki şüpheli toz madde ile teması olan kişilerin bakanlığın Bakırköy >} Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Ar^şt(ırm̈́ ;HastaneTine ivedilik le nakledildiği elirtili. gçıklfmada, "Şüphieli toz m)dde´~e maruz kaldığı bildirilen, Kanada Konsolosluğundan 10 kişi, blçika Konsolosluğundan N4 kişi v Almanya Konsolosluğundan2 kiki olmak üzere toplam `6 kişi Bakırköy Dr. Sadi Konuk EAH Enfeksiyon Hastalıklar ı ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniğinde gözlem altında tutulmaktadır" denildi. Hastaların genel duvrumlar>nın iyi olduğu, alınan numunenin kes in sonucu çıkana kadar izole bir odada gözlem altında tutulmaya devam edileceği belirtilen açıklamada, ''Şüphelizarftan alınan numun$elr Ankara’daki Türkiye Halk Sağlığı Kurumu MikrobiyolojiReferans &' Laboratuvarı’nda incelemeye alınacaktır. Numune sonuçlarının 27Ekim 2014 Pazartesi günü ilgili ğkurumlar ve kamuoyuna açıklanması planlanmaktadır'' ifadeleri kullanıldı.
İstanbul'da aralarında ABD ve Almanya’nın da bulunduğu 5 başkonsolosluğa zarf içinde gönderilen "sarı toz" polisi alarma geçirdi. Kanada, Belçika ve Almanya'nın İstanbul başkonsoloslukları, sabah saatlerinde açtıkları zarfların içinden sarı renkte toz madde çıkması üzerine durumu polise bildirdi. Buralara gelen İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri, şerit çekerek önlem aldı. Başkonsolosluklara, İstanbul İl AFAD Kimyasal, Biyolojik, Radyoloji ve Nükleer ile Sağlık Bakanlığı Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri de geldi. Alınan numuneler, Ankara'da Hıfzıssıhha laboratuvarlarında incelenmek üzere Sağlık Bakanlığı ekiplerine teslim edildi. Zarf ile temasa geçmiş olabilecek kişilere gerekli tıbbi desteği sağladı. Kanada'nın İstanbul Başkonsolosluğu'nda gelen zarfı açan bir kişi ile aynı ortamda bulunan 6 kişinin dolaylı olarak maddeye maruz kaldığı öğrenildi. Bu arada, öğleden sonra ABD'nin İstinye’de bulunan İstanbul Başkonsolosluğu'na da içinde sarı toz bulunan zarf ulaştı. Türk ve Amerikan yetkililer, zarfla ilgili gerekli çalışmaları yaptı. Başkonsolosluğun çalışmalarında herhangi bir aksama yaşanmadığı belirtildi. Aynı zarftan Fransa'nın İstanbul Başkonsolosluğu'na da geldiği ortaya çıktı. Konsolosluğa bırakılan zarf inceleme altına alındı. Zarfı alan konsolosluk görevlileri, durumu polise bildirdi. AFAD ve UMKE ekipleri Konsolosluğa geldi. Zarfı, teslim alan ekipler, incelemek üzere götürdü. İstanbul Emniyet Müdürlüğü, zarfların kim tarafından ve nereden gönderildiğini tespit etmek amacıyla inceleme başlattı. Bu olay üzerine İstanbul'daki diğer başkonsolosluklar da önlem aldı. Fransa'nın İstanbul Başkonsolosluğu yetkilileri, şu aşamada sadece gelen zarflara dokunmama, elden zarf almama kararını uygulamaya koydu. Konsolosluğa gelen zarfların ayrı ayrı kutulara alındığı belirtildi. İngiltere'nin İstanbul Başkonsolosluğu'nun da olayın ardından binaya gelen paketleri ek güvenlik kontrolünden geçirdiği kaydedildi. Sağlık Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinden yapılan yazılı açıklamada, Kanada'nın İstanbul Başkonsolosluğunda açılan bir zarfın içindeki şüpheli toz madde ile teması olan kişilerin bakanlığın Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesine ivedilikle nakledildiği belirtildi. Açıklamada, "Şüpheli toz maddeye maruz kaldığı bildirilen, Kanada Konsolosluğundan 10 kişi, Belçika Konsolosluğundan 4 kişi ve Almanya Konsolosluğundan 2 kişi olmak üzere toplam 16 kişi Bakırköy Dr. Sadi Konuk EAH Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniğinde gözlem altında tutulmaktadır" denildi. Hastaların genel durumlarının iyi olduğu, alınan numunenin kesin sonucu çıkana kadar izole bir odada gözlem altında tutulmaya devam edileceği belirtilen açıklamada, ''Şüpheli zarftan alınan numuneler Ankara’daki Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Mikrobiyoloji Referans Laboratuvarı’nda incelemeye alınacaktır. Numune sonuçlarının 27 Ekim 2014 Pazartesi günü ilgili kurumlar ve kamuoyuna açıklanması planlanmaktadır'' ifadeleri kullanıldı.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Kuzey Irak merkezli Rudaw televizyonunun haberine göre, Musul'un Başika bölgesindeki kampa konuşlandırılan askerlerin byüyk bölümü beu aCbah kamptan ayrılarak Türkiye’ye doğru yol a ç ıktı. Askerm kaynaklardan edinvlen billgiye göre de,Türk askeri konvoyu Irak'ın ( kuzeyindeki bir |ı başka böl{g&eye sevk edildi. Türk Silahlı Kuvvetleri artan güvenlik ris nedeniyle 4 Aralık'taBaşika'ya yeni birlikler göndermiş, bu sevkiyat Irak m&rke>£i hükümeHtinin tepkisine neden olmuştu. Bölgeye 5 tank se vk edilirken, b uradaki Türk askeri sayısı da k 600’e ulaşmıştı. k>? Türk m[´ askerleri, peşmergyi eğitmekiçin Irak'ın Musul kentine bağlı Başika bölgesinde bir askeri kamp kurmuştu MİT müsteşacı JHakan Fidan ve Dışişleri müsteşarı Feridun S|inirlioğlu Bağdat'taki temaslarının ard£ında kampın yeniden tanzim edileceği belirtilmişti.
Kuzey Irak merkezli Rudaw televizyonunun haberine göre, Musul'un Başika bölgesindeki kampa konuşlandırılan askerlerin büyük bölümü bu sabah kamptan ayrılarak Türkiye’ye doğru yola çıktı. Askeri kaynaklardan edinilen bilgiye göre de, Türk askeri konvoyu Irak'ın kuzeyindeki bir başka bölgeye sevk edildi. Türk Silahlı Kuvvetleri artan güvenlik riski nedeniyle 4 Aralık'ta Başika'ya yeni birlikler göndermiş, bu sevkiyat Irak merkezi hükümetinin tepkisine neden olmuştu. Bölgeye 25 tank sevk edilirken, buradaki Türk askeri sayısı da 600’e ulaşmıştı. Türk askerleri, peşmergeyi eğitmek için Irak'ın Musul kentine bağlı Başika bölgesinde bir askeri kamp kurmuştu MİT müsteşarı Hakan Fidan ve Dışişleri müsteşarı Feridun Sinirlioğlu Bağdat'taki temaslarının ardından kampın yeniden tanzim edileceği belirtilmişti.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Diyarbakır Cumhuriyet Ba şsavcılığı'nın, f& Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nda k? (FETÖ/PDY) ş= yönetici konumunda bulunan kişillrin, örgüt üyesi devlet memuru kişileri birtakım ankesörlü, büfe, market gib umuma açık sabit hatlardan a&ayarak örgütsel talimatlar vermesine yönelik başlattığı soruşturma de vam ediyor. Bu kapsamda örgütü n jandarma yapılanmasGına yönelik yapılan çalışmalarda sabit hftmardan örgüt yeoticisi konumunda bulunan şahıslar tarafından arandığı tespit edilen muvazzaf /inbaş, 2 üsteğmen, 5 stsuba£, 4 uzman çavuş ve uz\n jandarma i :~} le emekli 2 astsubay ile istifa eden uzman ! çavuş olmak üere 16 şüpheli hakkında gözaltı k´rarı çıkarıldı. Şüphelilerin yakalanması için Diyarbakır merkezli d 11 ilde teş zamanlıoperasyon başlatıldı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nda (FETÖ/PDY) yönetici konumunda bulunan kişilerin, örgüt üyesi devlet memuru kişileri birtakım ankesörlü, büfe, market gibi umuma açık sabit hatlardan arayarak örgütsel talimatlar vermesine yönelik başlattığı soruşturma devam ediyor. Bu kapsamda örgütün jandarma yapılanmasına yönelik yapılan çalışmalarda sabit hatlardan örgüt yöneticisi konumunda bulunan şahıslar tarafından arandığı tespit edilen muvazzaf binbaşı, 2 üsteğmen, 5 astsubay, 4 uzman çavuş ve uzman jandarma ile emekli 2 astsubay ile istifa eden uzman çavuş olmak üzere 16 şüpheli hakkında gözaltı kararı çıkarıldı. Şüphelilerin yakalanması için Diyarbakır merkezli 11 ilde eş zamanlı operasyon başlatıldı.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Marmara Denizi'nden avlan an balıklar ın mGs bir kısmında öÖı~r metal kalıntısı olduğu iddialarıyla ilgili Türkiye u Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçı Birlikleri Sektör Kurul- Başkanı Sinan *Kızıltan açıklama yaptı. uTür balıklarının A vrupa'daki ihracat başarısıına dikkat çeken Kızıltan , ''Bizim balıklarımızda tehlikeli oranda kZanserojen maddeyerastlansaydı ihracat yapam)azdk'' d edi. Kızıltan, Türkiye su ürünleri sektörünün son y ıllard\ ihracatın yıld ız sektöm haline geldiğini, 20&1y yılı rakamlarına gö/e sktörün 500 milyon dolara klaşan ihracat gı[)yla kültür balıkçılığında Avrupa'da Norveç'in ardından #vu ikinci sıraya yükseldiklerini söyledd. Gıda sektöründe halkın yoğ[cn tüketimi bulunan ürünlere -cönelok zaman zaman analiz haberlerinin yayınlandığını, / haberlerde bilimsell ikte n uzak verilerle Ksansasr=nel i#lgi`erin verildiğni belirten Kızıltan, Marmara Denizi'nde avlananbazı balık t ürlerinde kanserojen kalıntıların bulunduğu yönündeki haberde de aBlı` bili~endirmeler yapıldığınısavundu. Gıda, Tarım ve Hayvancılık fakanlığıg'nın düzenli olarak analizler yaptığını,bu sonuçların baz alınmasıgerektiğini ifade eden Kızıltan, şöyle konuştu: ''Ege Üniversitesi ve :TÜBİTAK'dta da yapılan analizler l var, onlarda daböyle biO´r sonuç çıkmıyor. Marmara'da azdı difp balıklarında b`\ usöz edilenmaddelerden olduğusöyleniyor. Soluduğumuz havada, yediğiGiz gıdalarda dahi bu tür maddeler mev cut. Bunların kanserojen etki yarattığıiddiası abartılıdır. Burada Gıda, Tarım ve Hayvanc ılık Bakanığı'!n^n düzenli olarak nyaptVığı analizlerin bazalınması gerekir.Bazı özel laboratuarlar iş hacmini arttırmak içindönem dön em o bu tür açıklamalar yapıyor.'' Sektörün &´ kişi başına balık tüketimini artırmay a çalıştığını, bunun için kampanyglar düenledğiji ifade eden Kızıltan, bu tip iudialrız bilim-el veticari ilişkileraçısından önemli m sonuçlar doğurabileceğini, resmi makamlar dışı ndaki bilgilereitibar edilmemesi gecrektiğine dikk̈́ai çekti. Kızıltan, ''Avrupa Birliğine ihraç ettiğimiz tek et balık etdir. AB,bu konuda ayrıntılı analizler yapmaktadır.Bizim balıklarımı zda tehlikeli oranda kanserojen maddeye rastlAansa ihraca yapamazdık. Avrupa'da Tür k balıkları en sağl ıklı, en temiz balıklarolarak Tkabl ediliyor'' &edi. Güzelbahçe Su Ürünleri Kooperatifi Baş-kanÖM Ü nal Görgün de, iddiaların kanıtlanması gerektiğini /ve sadece bir laboratuarın sonucuna g öre değil çeşitli laboratuarların analizsonuçlarını görimek g erek tiğini söyledi. Deniz suyunu kirjleten fabrika atıklarının önlneumşesi gerektiğini belirten GörgHü=, ''Belirli £ oranlarda cı/u her balıkta var ama 'kanserojen madde var}cı demek abestir. Bu iddiryı kanıtlamakgerekir mve sadece bir tane labaoatuarın sonucuna göcue dzeği. çeşitli laboratuarlara analiz yaptırmak gerekir'' dedi. Ege denizi sula rında UU ağır metal oranının cüksek olmadığıoını belirten Görgün, sözlerini şöyle tamamladı: 'Eg~ Denizi sularında insan sağlı^ğına zararlı madde oranı yüksek değil. Ama Marmara'da var demek de doğru d eğil. Biz de oradan gelen lüferleri tüketiyoruz. Sa ğl <k bizim , için çok önemli. Eğer bu balıklar tehlikeli ise biz bIu balığı avlamayız.Gıda, Targm ve Hayvancılık Bakan}lığı bu konuda zaten çok titiz davranıyor. Dip balık larının önemli b ir kısmında ins=n sağlığ=na zarar vermeyecek derecedecıva vardır.Bu bilinen bir şey. Aa bunu balık .kanser yapar diye l&nse etmek doğru >değil.''
Marmara Denizi'nden avlanan balıkların bir kısmında ağır metal kalıntısı olduğu iddialarıyla ilgili Türkiye Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan açıklama yaptı. Türk balıklarının Avrupa'daki ihracat başarısına dikkat çeken Kızıltan, ''Bizim balıklarımızda tehlikeli oranda kanserojen maddeye rastlansaydı ihracat yapamazdık'' dedi. Kızıltan, Türkiye su ürünleri sektörünün son yıllarda ihracatın yıldız sektörü haline geldiğini, 2012 yılı rakamlarına göre sektörün 500 milyon dolara yaklaşan ihracatıyla kültür balıkçılığında Avrupa'da Norveç'in ardından ikinci sıraya yükseldiklerini söyledi. Gıda sektöründe halkın yoğun tüketimi bulunan ürünlere yönelik zaman zaman analiz haberlerinin yayınlandığını, bu haberlerde bilimsellikten uzak verilerle sansasyonel bilgilerin verildiğini belirten Kızıltan, Marmara Denizi'nde avlanan bazı balık türlerinde kanserojen kalıntıların bulunduğu yönündeki haberde de yanlış bilgilendirmeler yapıldığını savundu. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın düzenli olarak analizler yaptığını, bu sonuçların baz alınması gerektiğini ifade eden Kızıltan, şöyle konuştu: ''Ege Üniversitesi ve TÜBİTAK'ta da yapılan analizler var, onlarda da böyle bir sonuç çıkmıyor. Marmara'da bazı dip balıklarında bu sözü edilen maddelerden olduğu söyleniyor. Soluduğumuz havada, yediğimiz gıdalarda dahi bu tür maddeler mevcut. Bunların kanserojen etki yarattığı iddiası abartılıdır. Burada Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın düzenli olarak yaptığı analizlerin baz alınması gerekir. Bazı özel laboratuarlar iş hacmini arttırmak için dönem dönem bu tür açıklamalar yapıyor.'' Sektörün kişi başına balık tüketimini artırmaya çalıştığını, bunun için kampanyalar düzenlediğini ifade eden Kızıltan, bu tip iddiaların bilimsel ve ticari ilişkiler açısından önemli sonuçlar doğurabileceğini, resmi makamlar dışındaki bilgilere itibar edilmemesi gerektiğine dikkati çekti. Kızıltan, ''Avrupa Birliğine ihraç ettiğimiz tek et balık etidir. AB, bu konuda ayrıntılı analizler yapmaktadır. Bizim balıklarımızda tehlikeli oranda kanserojen maddeye rastlansa ihracat yapamazdık. Avrupa'da Türk balıkları en sağlıklı, en temiz balıklar olarak kabul ediliyor'' dedi. Güzelbahçe Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Ünal Görgün de, iddiaların kanıtlanması gerektiğini ve sadece bir laboratuarın sonucuna göre değil çeşitli laboratuarların analiz sonuçlarını görmek gerektiğini söyledi. Deniz suyunu kirleten fabrika atıklarının önlenmesi gerektiğini belirten Görgün, ''Belirli oranlarda cıva her balıkta var ama 'kanserojen madde var' demek abestir. Bu iddiayı kanıtlamak gerekir ve sadece bir tane laboratuarın sonucuna göre değil çeşitli laboratuarlara analiz yaptırmak gerekir'' dedi. Ege denizi sularında ağır metal oranının yüksek olmadığını belirten Görgün, sözlerini şöyle tamamladı: ''Ege Denizi sularında insan sağlığına zararlı madde oranı yüksek değil. Ama Marmara'da var demek de doğru değil. Biz de oradan gelen lüferleri tüketiyoruz. Sağlık bizim için çok önemli. Eğer bu balıklar tehlikeli ise biz bu balığı avlamayız. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bu konuda zaten çok titiz davranıyor. Dip balıklarının önemli bir kısmında insan sağlığına zarar vermeyecek derecede cıva vardır. Bu bilinen bir şey. Ama bunu balık kanser yapar diye lanse etmek doğru değil.''
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Hizbullah tarafından yapılan açıklamaıda, Hasan el-Lakkis'inbaşkent Lübnan'ın Hadath semtinde evinin yakınında suikaste uğradığı belirtildi. Olayla ilgil fazla ayrıntı vermeyen Hizbullah, tIC suikastten İsrail'i sorumlu tutt u. Ha san el-LakLis'i "İslam direnişinin liderlerinden biri" olarak tanımlayan Hizbullah, Lakkis'in daha önce defala rca öldümeye çalışıŞdığıuı belirtti. Hizbullah'ın açıklamasında, "Düşman, bu çirkin suuo sonuçlarını ve tüm sorumluluğunu üstlenmeli" ifadelerine de yer verildi. Uluslararası gözlemcilere gö#te İran’ın donattığı binlerce Hizbullah milisi S vri&e''de Esad rejimine destek veriyor. Şimdiye kadar ismyancılaHrın kontrolünde bulunan Şam ve Halep gii \bü,yü kentlerin varoşlarına eSuv'riye hükümetine bağlı askerî kuvvetler ile Hizbullah milislerinin gi rdiğine dikkat çekiliyor. Hizbullah, Hasan el-Lakkis'in öl£ülden Forumlu tuttuğu İsrail ile 2006'da ğLüb`nan topraklarında sa~vaşmaı, ojğu sivil ıi, 200 Lübnanlı ve 150'den fazla İsraillinin ölümüyle sonuçlanan34 günlük silahlı çatışmanın ardından hÖTer jk! tarıEaf da zaf er ila~ etmişti%.
Hizbullah tarafından yapılan açıklamada, Hasan el-Lakkis'in başkent Lübnan'ın Hadath semtinde evinin yakınında suikaste uğradığı belirtildi. Olayla ilgili fazla ayrıntı vermeyen Hizbullah, suikastten İsrail'i sorumlu tuttu. Hasan el-Lakkis'i "İslam direnişinin liderlerinden biri" olarak tanımlayan Hizbullah, Lakkis'in daha önce defalarca öldürlmeye çalışıldığını belirtti. Hizbullah'ın açıklamasında, "Düşman, bu çirkin suçun sonuçlarını ve tüm sorumluluğunu üstlenmeli" ifadelerine de yer verildi. Uluslararası gözlemcilere göre İran’ın donattığı binlerce Hizbullah milisi Suriye'de Esad rejimine destek veriyor. Şimdiye kadar isyancıların kontrolünde bulunan Şam ve Halep gibi büyük kentlerin varoşlarına Suriye hükümetine bağlı askerî kuvvetler ile Hizbullah milislerinin girdiğine dikkat çekiliyor. Hizbullah, Hasan el-Lakkis'in ölümünden sorumlu tuttuğu İsrail ile 2006'da Lübnan topraklarında savaşmış, çoğu sivil bin 200 Lübnanlı ve 150'den fazla İsraillinin ölümüyle sonuçlanan 34 günlük silahlı çatışmanın ardından her iki taraf da zafer ilan etmişti.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Muş Valisi Vedat Büyükersoy, Bulanık ilçesine bağ-lı Çataklı köyünde 7 Eylül günü terör örgütü üyeleri tarafındankaçırıldığı iddia ed\len 10 çocuktan 5'inin evlerine döndüğünü söyledi. Çocuklarına kavuşan aiaelerin, ba saatlerinde konuyu güvenlik g üçlerine haber verdiğini vuBgulayan Büyükersoy, olayla ilgili soruşturmanın çok yö )clü Gdevam etticğini bildirdi. Bulanık ilçesi Çataklı köyünde yaşları11 il e 20 arasında değişen biri kız 10çocuğun, 7Eylül günü terörörgütü üyeleri tarafından kaçırıldığı iddia edilmişti.
Muş Valisi Vedat Büyükersoy, Bulanık ilçesine bağlı Çataklı köyünde 7 Eylül günü terör örgütü üyeleri tarafından kaçırıldığı iddia edilen 10 çocuktan 5'inin evlerine döndüğünü söyledi. Çocuklarına kavuşan ailelerin, sabah saatlerinde konuyu güvenlik güçlerine haber verdiğini vurgulayan Büyükersoy, olayla ilgili soruşturmanın çok yönlü devam ettiğini bildirdi. Bulanık ilçesi Çataklı köyünde yaşları 11 ile 20 arasında değişen biri kız 10 çocuğun, 7 Eylül günü terör örgütü üyeleri tarafından kaçırıldığı iddia edilmişti.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Çanakkale'de, yakıtı biten araçlarına benzin almak uçin yolun karşısınageçmek ist?ye?n $b%abca 4 yaşındaki kızı, TIR'ınçarpması vonuau hayatını kaybetti. Alınan bilgiye göre, me}rkee bağlıGökçalı köyündeki yakınla rını z iyarete giden Arif Bülbül (.4) v kızı Miray Bülbül (4), d}ah!a sonra dönüşe geçti. Çanakale-İzmsir }Ğ̈́ra yoluna içıktıkları sırada aracının yakıtı biten Arif Bülbül, kızını da yanına alarak 150 met<e ilerdeki akaryakıt istasyonuna doğruyürümeye başladı. Yolun karşı şeid]ne geçmek isteyen baba veçocuğuna, sürücüsünün ismiöğrenilemeyen saman yklü TIR çarptı. Çarpmanın etkisiyle yola savrulan Arif ve Miray Bülbül, olay yerindeyaşamını yitirdi. C.esetler, cumnuriyet savcısının incelemesinin ardından Çanağkkle j Belediyesine ai tcenaze na_l aracı ile Mehmet Aki f Ersoy Çanakkale Devlvet Hastanesi morguna götürüldü. TIR sürücüsüise özaltına alındı.
Çanakkale'de, yakıtı biten araçlarına benzin almak için yolun karşısına geçmek isteyen baba ve 4 yaşındaki kızı, TIR'ın çarpması sonucu hayatını kaybetti. Alınan bilgiye göre, merkeze bağlı Gökçalı köyündeki yakınlarını ziyarete giden Arif Bülbül (34) ve kızı Miray Bülbül (4), daha sonra dönüşe geçti. Çanakkale-İzmir kara yoluna çıktıkları sırada aracının yakıtı biten Arif Bülbül, kızını da yanına alarak 150 metre ilerideki akaryakıt istasyonuna doğru yürümeye başladı. Yolun karşı şeridine geçmek isteyen baba ve çocuğuna, sürücüsünün ismi öğrenilemeyen saman yüklü TIR çarptı. Çarpmanın etkisiyle yola savrulan Arif ve Miray Bülbül, olay yerinde yaşamını yitirdi. Cesetler, cumhuriyet savcısının incelemesinin ardından Çanakkale Belediyesine ait cenaze nakil aracı ile Mehmet Akif Ersoy Çanakkale Devlet Hastanesi morguna götürüldü. TIR sürücüsü ise gözaltına alındı.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Ekranların sevilen dzisi 'İçerde'de Alycnuak karakteriyleyıldızı parlayan Yıldıray şa Şahinler, sosyal medya aracılığıyla pkk çok okulun ve öğrencinin eğit*Tm ihtiyaçlSr~ını karşılayan ‘Geleceğe Işık Tut’ kampanyasına dahil olarak Bitlis’in Ahl at iiçesiTnadeki on öğrenci nçin bot ve montyardımında bulundu. Bu anlamlı yardKm sonrasıminik öğrencilerin /U teşekkür için çektir!iği fotoğrafı paylaşan Şahinler, "Brşar benim Bitlis-AJlat'taki çocuklarım. Gelecğe Işık Tutprojesi sayesinde sıcacık bot montulaştırabildiğim 10 evladım var. Siz de yurdun bir yeri nde üşüyen küçük öğ~nciylere elinizi uza tm ak istersğniz {Geleceğe Işık Tut' hesabından listeleri inceleyin" ifadelerine yer verdi. uk Şı üniversite öğrencisinin başlattığ ı vğ giderek ;;çğ gibi büsyÖüyzn ‘GeleceğeIşık Tut’ projesi tamamen gönüllülük esasıyla talep $H gelen |b okullara yardımda bulunacak hayırseverlere aracılık ediyor .
Ekranların sevilen dizisi 'İçerde'de Alyanak karakteriyle yıldızı parlayan Yıldıray Şahinler, sosyal medya aracılığıyla pek çok okulun ve öğrencinin eğitim ihtiyaçlarını karşılayan ‘Geleceğe Işık Tut’ kampanyasına dahil olarak Bitlis’in Ahlat ilçesindeki on öğrenci için bot ve mont yardımında bulundu. Bu anlamlı yardım sonrası minik öğrencilerin teşekkür için çektirdiği fotoğrafı paylaşan Şahinler, "Bunlar benim Bitlis-Ahlat'taki çocuklarım. Geleceğe Işık Tut projesi sayesinde sıcacık bot ve mont ulaştırabildiğim 10 evladım var. Siz de yurdun bir yerinde üşüyen küçük öğrencilere elinizi uzatmak isterseniz 'Geleceğe Işık Tut' hesabından listeleri inceleyin" ifadelerine yer verdi. İki üniversite öğrencisinin başlattığı ve giderek çığ gibi büyüyen ‘Geleceğe Işık Tut’ projesi tamamen gönüllülük esasıyla talep gelen okullara yardımda bulunacak hayırseverlere aracılık ediyor.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Adapazarı'na, baba dayağından kaçmakisteyen 14 yaşındaki B.G. adlı ız, 4'üncü katın penceresinden sarkıp 3'üncü katın pencere pervazında bir a saat boyunca saklandı. Komşuları tarafındanpolise ha d ber verilmesi üzerine B.G. itfaiye tarafından indirildi. PoHis merkezine götürülen küçük kız, üey bä́asının dayağından korkup kaçtı ğın söyledi. Babasının madde $ğğımlı̈́ı ?lduğuşnu, kendisini sürekli dövdüğünü sösyeyn B.G., onlay günü de babasının kendisini dövmek istediğini, kapıyı kilitleyip pencereden sarkarak oY}n kurtulmakistediğini söyledi. Şikayet üzerine üvey ab gözaltınaalındı. Sakarya Emniyet Müdürlüğü yetkilileri olayla ilgili olarak br açıklama yapmadı.
Adapazarı'nda, baba dayağından kaçmak isteyen 14 yaşındaki B.G. adlı kız, 4'üncü katın penceresinden sarkıp 3'üncü katın pencere pervazında bir saat boyunca saklandı. Komşuları tarafından polise haber verilmesi üzerine B.G. itfaiye tarafından indirildi. Polis merkezine götürülen küçük kız, üvey babasının dayağından korkup kaçtığını söyledi. Babasının madde bağımlısı olduğunu, kendisini sürekli dövdüğünü söyleyen B.G., olay günü de babasının kendisini dövmek istediğini, kapıyı kilitleyip pencereden sarkarak ondan kurtulmak istediğini söyledi. Şikayet üzerine üvey baba gözaltına alındı. Sakarya Emniyet Müdürlüğü yetkilileri olayla ilgili olarak bir açıklama yapmadı.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Selçuk Üniversitesi (S Ü) Mühendislik Fakütesi Elektrik-Elektronik MühendisliğiBölümü AraşStırma Görevlisi Mehmet Korkmaz, halı saha maçında bileği kırıldıktan sonra tedavi sürecinde y aşadıklarındanesinlenerek, fizik t edavide kullanılabilecek "bilek egzersiz" cnhz tasarladı. Korkmaz, halı sahadaki fu tbol maçında bileğinin kırılmasının ardından cihazı üretmeye karar verdiğini söyledi. Alçıya alınan kolunda hareket kaybı olduğunu ve fi'zik tedavi gördüğünü dile getirenKorkmaz, aleti daha kolay ve ağrısız egzersiz için tasarladığını vurguladı.Korkmaz, Bilim,Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının desteğinin çalışmasında kendisine büyük olanak sağladığını ifade ederek, şunları dile ğt getirdi: ü''Bu çalışma ile egzersiz yapacak has taların hayatını ko laylaştıracağımıdüşündüm. Fizik tdavi klyinG(ğinde bir saatlik seansın 45 dakikası bileği ısıtmakla geçiyor ve fizik tedavi uzmanıbilek egzersiz hareketle£dni eliyle yaptırıyor. /öZ Yani ısıtmaya verilen süre fizik tedavi%ye amyrla|n eürede$n çok fazla. Tasarladığımız bileklikteki elektrotlar sayesinde bilek daha çabuk ısınıyor ve egzersiz%eri yapmak daha kolay oluyor." B ilekliğe yerleştirilen motor ve ana kart ile bileğin istenilen süreyle ve Jaçıyla döndürüldüğünü anlatan Koomap, ''Cihaz, ithaledilen emasallerigne göre bileğiısıtabildiği gibi hafıza özelliğine \de sahip. Hastaların cbleğini kaç dereceve ne kadar süreyle döndüreceğini kayydediyor. Bu bilgiler ön yüzü nde bulunan ekrandan görülebiliyor'' diye konuştu. Korkmaz, he r egzersizde Şistaya }issettirmeye£cek şekilde otomatik oElarak dönüş derecesinin artırıldığını belirterek, ''Buna zD 'aktif mod' diyoruz. eBsu mod bilekteki kabiliyMtikn hastaya atrg vermeden gelişmesini sağlıyor. : Bu [`^ da benzer cihazlarda bulunmayanbir özelik. İthal edilen benzer ürünler çok _ğü pahalı. BÖKM Oo daha ucuz v e tamamen yerli bir ürün or taya çıkarmış oldeuÜ. Bu cihazı geliştirerek ihraç edebiliriz" ikfadelerini kullandı.Cihazın fizik tedavi merkezleri ve # hastanelerde kullanılabileceğine işaret een Korkmaz, şunları kaydetti: ''Hastalar evlerinde egzersiz hareketlerini try daha kolay şekilde yapabilir. İlerleyen dönemlerde farklı modlar eklemeyi düşünüyoruz. Örneğin ağırlık moduyla hastanın bir ağırlığı kaldırıyormuş g}ibOi hissetmesini sağlayacağız. Patenti i´çin başvuru yaptık, inşallah irkaç ay içinde alacağız. Ülkemizde böyle tolojik ürünlerin artmasını istiyoruz. Gençlerimize sesleniyorum, fr şey üretmek için da hi olmak gerekmiyor. Ben sadece gözlemlerim sonucunda 'Böyle bir şey yapılırsa asFl Coluz?' ed~m ve b u cihazı ürettim .''
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Mühendislik Fakültesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Araştırma Görevlisi Mehmet Korkmaz, halı saha maçında bileği kırıldıktan sonra tedavi sürecinde yaşadıklarından esinlenerek, fizik tedavide kullanılabilecek "bilek egzersiz" cihazı tasarladı. Korkmaz, halı sahadaki futbol maçında bileğinin kırılmasının ardından cihazı üretmeye karar verdiğini söyledi. Alçıya alınan kolunda hareket kaybı olduğunu ve fizik tedavi gördüğünü dile getiren Korkmaz, aleti daha kolay ve ağrısız egzersiz için tasarladığını vurguladı. Korkmaz, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının desteğinin çalışmasında kendisine büyük olanak sağladığını ifade ederek, şunları dile getirdi: ''Bu çalışma ile egzersiz yapacak hastaların hayatını kolaylaştıracağımı düşündüm. Fizik tedavi kliniğinde bir saatlik seansın 45 dakikası bileği ısıtmakla geçiyor ve fizik tedavi uzmanı bilek egzersiz hareketlerini eliyle yaptırıyor. Yani ısıtmaya verilen süre fizik tedaviye ayrılan süreden çok fazla. Tasarladığımız bileklikteki elektrotlar sayesinde bilek daha çabuk ısınıyor ve egzersizleri yapmak daha kolay oluyor." Bilekliğe yerleştirilen motor ve ana kart ile bileğin istenilen süreyle ve açıyla döndürüldüğünü anlatan Korkmaz, ''Cihaz, ithal edilen emsallerine göre bileği ısıtabildiği gibi hafıza özelliğine de sahip. Hastaların bileğini kaç derece ve ne kadar süreyle döndüreceğini kaydediyor. Bu bilgiler ön yüzünde bulunan ekrandan görülebiliyor'' diye konuştu. Korkmaz, her egzersizde hastaya hissettirmeyecek şekilde otomatik olarak dönüş derecesinin artırıldığını belirterek, ''Buna 'aktif mod' diyoruz. Bu mod bilekteki kabiliyetin hastaya ağrı vermeden gelişmesini sağlıyor. Bu da benzer cihazlarda bulunmayan bir özellik. İthal edilen benzer ürünler çok pahalı. Biz çok daha ucuz ve tamamen yerli bir ürün ortaya çıkarmış olduk. Bu cihazı geliştirerek ihraç edebiliriz" ifadelerini kullandı. Cihazın fizik tedavi merkezleri ve hastanelerde kullanılabileceğine işaret eden Korkmaz, şunları kaydetti: ''Hastalar evlerinde egzersiz hareketlerini daha kolay şekilde yapabilir. İlerleyen dönemlerde farklı modlar eklemeyi düşünüyoruz. Örneğin ağırlık moduyla hastanın bir ağırlığı kaldırıyormuş gibi hissetmesini sağlayacağız. Patenti için başvuru yaptık, inşallah birkaç ay içinde alacağız. Ülkemizde böyle teknolojik ürünlerin artmasını istiyoruz. Gençlerimize sesleniyorum, bir şey üretmek için dahi olmak gerekmiyor. Ben sadece gözlemlerim sonucunda 'Böyle bir şey yapılırsa nasıl olur?' dedim ve bu cihazı ürettim.''
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. SGK mlh rapor parası hesaplama işlemi hastalık, gebelik veya iş kazası nedeniyle çalışamayan ve mrapor<lu olZan işçiler tarafından araştırılıyor. SGK çalışanlarınraporlu old uklarısürenin işveren taraGfından maaştan kesilmesi nedeniyle oluşan mağduri yetleri azaltmak için iş göremezlik lL ödeneği ödemekte `Yd dir. SGK burad l çalışanın ; yıl önceki tarih içinde en az 90 gün prim Tatırıp yatırmadığına bakar.Çalışan /u şarta uygunsave raporu da onaylan }ır̈́`a SGK ödemeyi PTT üzerinden yapar. Sigortalı çalışanların belirli bir hastalıktan dolayı \alışmayacak durumda olması, gebelik durumu iş kazası geçirmesi durumunda uzman doktor ona ylı rapor alması neticesinde çalışan kişiraporlu ey£ olduğu mün sayısı boyunca maaşını işyeri yerine SGK'dan alır. SGK taraınan yapılan bu ödemeye iş göşrememezlik ödemeŞi denir. Ancak unutulmamalıdır ki 2 günlük raporlarda cj iş yeri maaşta herhangi bir kesinti yapmaz. SGK'da iş göremezlik ödeneği ödemez. ; İş > göremezlik öden eği r~porun 3. gününden itibaren ödenir. - Raporunuzu işve.ene hızlı bir şekilde teslimetmelisiniz. Böylece _e rapor sist e mi için tanınan 5 günlüksüreyi aşmamış olursunuz. - Rapor aldıktan sonra bağlı olduğunuz SGK'ya bildirimde bulunmanız sizin faydanıza olacaktır. Hastaneler yakındaki herhangi bir SGK şubesine bildirim e yapılabilir. - ğGK raporuBnuzo inceledi kten sonra onae vermelidir. Onay gelir gelmez PTT'ye ödemen/izi yapar.Size deSMS ile bilgilendirmeyapılır. 5510 sayvlı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda şartlar açıkca şu şekilde anlatılmıştır; a)İş kazası, meslek hastalığı, hastal ık veya analık hallerinden bi?i nedeniyle geçici i ş öremezlime uğranılması gereklidir. b) Sosyal GüvenlikKurumu tarafı:dan yetki verilmiş hekim vesağlık kurullarından sa%ğlı[ raporu alınması gerekmektedir. oc) Köy veya mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlara geçici i# göremez lik ödeneği ödenebilmesi i$çin prim borçlarının o`maması vFre yatarak tedavi görmeleri nedeniyle geçici iş göremezliğe uğrmları gerekmektedir. AnÜcak bu kişilere ̈́oğum öncesi ve sonas süvrMlr için yapiılac-k ödemeler sırasında yatarak tedavi görme şartı arnmamaktadır. d) H izmetakdiyle çalıştırılan sigortalılar yaDi 551ı sayılı Kanun’un 4. maddesibirinci fıkrasının (?a) bendi kapsamında sigortalı bulunanolar ile 5510 sayılı Kanunun 5inci maddesine göre haklarında bazı sigorta kolları uygulanabilen sigortalıların ğastĞık neden&yle geici s göemez*lio ödeneği alabibmeleri için ş göremezliğin başladığı tarihten önceki bir yıl iç inde en az doksan gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş lması gerkmekedir. e) 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi fkapsamında sigortalı bulunanlar ile Kanunun 4. maddesininbirinci fıkrasının (b) bmendinde belirtilen muhtarlar ve aynı # bentte yer alanticarî kahajnç veya serbest meslek kaz}ncı nedeniyle gerçek <eya basit usulde Ümy gelir vergisi mükellefi olanlar, gelir vergisinden muaf oÖup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlar ve tarımsal faaliyette buluna-ların analık nedeniyle ë́ci iş göremezliködeneğinden yararlanabi lmeleri için doğumdan önceki .uG bir yıl içinde en a (*y doksan gün kısa vadeli sigojhüta prim i bil dirilmiş olması gerekmektedir." 3 aylık brüt gelirin#icz ve son 3 aylık ]prim gününüz ayrı ayrı tHplanır. Daha sonra 3 ayĞ(ık brüt gelir, son 3 aylık -f prim günüe bölünür. Çıkan sonuçla raporlu olunan gün sayısıçarpılır. Burada raporun ilk \ünün çıkarıldığını unutmayın. 2 günnedeniyle Oi vUn zaten kesinti yapmayacaktır. Iı Geçici İş Göreşezlik Öden#eğinin isti snlFsı ise iş kazası l`ası durumudur. İş kazası raporlarında ge riye doğru 90 günün olup olmadığına da bakılmaz. Sos]al Güvenlik Kurumu rapor alınan hergünü öder. Ayrıca iş kazası geçirmiş bir kişinin sağlık akztivasUonunun yapıl}rası için `0 gün prim yatırma üşa<tı aranmaz. Sosyal GüvenlikKurumu işbirliği ileE Devlet Kapısı üzerind)en de kr alacağınız rapor parası ile ilgili güncel bilgileri görüntüleyebilirsiniz.E Devlet'e giriş yaptıktan sonra "4A/4B İşgöremezlik gÖd^enesi Görme" s ekmesine tıklayarak sisteme aytlı işgöremezlik ödeme bilginizi görüntüleyebilirsiniz.
SGK rapor parası hesaplama işlemi hastalık, gebelik veya iş kazası nedeniyle çalışamayan ve raporlu olan işçiler tarafından araştırılıyor. SGK çalışanların raporlu oldukları sürenin işveren tarafından maaştan kesilmesi nedeniyle oluşan mağduriyetleri azaltmak için iş göremezlik ödeneği ödemektedir. SGK burada çalışanın 1 yıl önceki tarih içinde en az 90 gün prim yatırıp yatırmadığına bakar. Çalışan bu şarta uygunsa ve raporu da onaylanırsa SGK ödemeyi PTT üzerinden yapar. Sigortalı çalışanların belirli bir hastalıktan dolayı çalışmayacak durumda olması, gebelik durumu ve iş kazası geçirmesi durumunda uzman doktor onaylı rapor alması neticesinde çalışan kişi raporlu olduğu gün sayısı boyunca maaşını işyeri yerine SGK'dan alır. SGK tarafından yapılan bu ödemeye iş görememezlik ödemesi denir. Ancak unutulmamalıdır ki 2 günlük raporlarda iş yeri maaşta herhangi bir kesinti yapmaz. SGK'da iş göremezlik ödeneği ödemez. İş göremezlik ödeneği raporun 3. gününden itibaren ödenir. - Raporunuzu işverene hızlı bir şekilde teslim etmelisiniz. Böylece e rapor sistemi için tanınan 5 günlük süreyi aşmamış olursunuz. - Rapor aldıktan sonra bağlı olduğunuz SGK'ya bildirimde bulunmanız sizin faydanıza olacaktır. Hastaneler yakındaki herhangi bir SGK şubesine bildirim yapılabilir. - SGK raporunuzu inceledikten sonra onay vermelidir. Onay gelir gelmez PTT'ye ödemenizi yapar. Size de SMS ile bilgilendirme yapılır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda şartlar açıkca şu şekilde anlatılmıştır; " a) İş kazası, meslek hastalığı, hastalık veya analık hallerinden biri nedeniyle geçici iş göremezliğe uğranılması gereklidir. b) Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yetki verilmiş hekim ve sağlık kurullarından sağlık raporu alınması gerekmektedir. c) Köy veya mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlara geçici iş göremezlik ödeneği ödenebilmesi için prim borçlarının olmaması ve yatarak tedavi görmeleri nedeniyle geçici iş göremezliğe uğramaları gerekmektedir. Ancak bu kişilere doğum öncesi ve sonrası süreler için yapılacak ödemeler sırasında yatarak tedavi görme şartı aranmamaktadır. d) Hizmet akdiyle çalıştırılan sigortalılar yani 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesi birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı bulunanlar ile 5510 sayılı Kanunun 5 inci maddesine göre haklarında bazı sigorta kolları uygulanabilen sigortalıların hastalık nedeniyle geçici iş göremezlik ödeneği alabilmeleri için iş göremezliğin başladığı tarihten önceki bir yıl içinde en az doksan gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması gerekmektedir. e) 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı bulunanlar ile Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen muhtarlar ve aynı bentte yer alan ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar, gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlar ve tarımsal faaliyette bulunanların analık nedeniyle geçici iş göremezlik ödeneğinden yararlanabilmeleri için doğumdan önceki bir yıl içinde en az doksan gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması gerekmektedir." 3 aylık brüt geliriniz ve son 3 aylık prim gününüz ayrı ayrı toplanır. Daha sonra 3 aylık brüt gelir, son 3 aylık prim gününe bölünür. Çıkan sonuçla raporlu olunan gün sayısı çarpılır. Burada raporun ilk 2 günün çıkarıldığını unutmayın. 2 gün nedeniyle iş veren zaten kesinti yapmayacaktır. Geçici İş Göremezlik Ödeneğinin istisnası ise iş kazası olması durumudur. İş kazası raporlarında geriye doğru 90 günün olup olmadığına da bakılmaz. Sosyal Güvenlik Kurumu rapor alınan her günü öder. Ayrıca iş kazası geçirmiş bir kişinin sağlık aktivasyonunun yapılması için 30 gün prim yatırma şartı aranmaz. Sosyal Güvenlik Kurumu işbirliği ile E Devlet Kapısı üzerinden de alacağınız rapor parası ile ilgili güncel bilgileri görüntüleyebilirsiniz. E Devlet'e giriş yaptıktan sonra "4A/4B İşgöremezlik Ödemesi Görme" sekmesine tıklayarak sisteme kayıtlı işgöremezlik ödeme bilginizi görüntüleyebilirsiniz.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. 14 gün önce yaşanan Haiti depremi sonrasında, arama-kurtarma çalışmaları depremin 10’uncugününde sona erdirildi. Çalışmalar sonaerdirilmiş olga da umutlar solmuş değil. Depremin 14’üncü gününde bir dükkanın enkazından çıkarılan Rico Dibrivellmucizelerin her şeye rağmen yaşanabileceğinin kanıtı. Tıpkı son 10 yıla damgasını vuran, Mar<mpara, Siçuan v HSiti depremlerinde yaşanandiğer mucize kurtuluşlarda olduğu gibi 1 Ağustos 1999’da y|şanan Marmara depremi sonrasMnda aşcan büyük acılar kadar, mucizler de akıllarda kal Edı. Veli Göçer,deprem sonrasında yıkımı ak ıllara getiriyorsa, onun yaptığı yaptığı Çam|lık Sitesi’ndeki evinin göçüğünden 151 saatsonra kurtrılan 5 yaşndakpi İsmail Çimen de yaşanan mucizelerin simgesi olmuştu. Basın da "Mucizeİsmail" olarak öa< anılan küçük çocuğun annesi depremin i Dkinei gününde kurtarılmıştı. Ancak ismail’in babası ve .> üç kardeşi göçük altında cn verdi. 17 Ağustos’un ^-% en akılda kalan bir diğer mucize öyküsünde de bir brba-oğu*l baş rol oynadı. Yalova Malazgirt Caddesi'nde bulunan Gök Apar tmanı yerle <% bir olunca apartman sakinleriyle birlikte Yüksel Er, oğh'bu Eser, kızaı Ecem enkaz altında kaldı. Ese r Er, 13 saat Fenaz altında kadıktan }hz sonra kurtarıldı. Aradan dörtgün geçmesine rağm, babasının ve kızkardeşinin yşadığına inanan Eser e nkazın başından ay rı*lmadı. Gece yarısı enkazdan gelen bir sesise umutları c yeşertti. Yapılanarama-kurtarma çalışması sonunda baba Yüksel Er, 97 sat sonra enkazdan sa ğ olarak çıkartıldı. İdrarını içerek hayatta kaldığını belrte Yksl Er kurtarııldıkt~n sonra,"Ne yaptıysamsesimi duyuramadım. Tüm hayatım gözleriminönünden geçti.Soluk alırken süekli olarak yüzüme tozlar dökül üyordu" dedi. Depremin beşinci gününde, Çınarcık’taki arama çalışmaları devamederken, yı kıntıların içinden sağ kalmayı bşarmış bir muhabet kuşu, birŞ=n bulduğu boşluktan uçarak kendisini enkazdan kurtardı. Kuşun uçtuğunu g ören çevredekiler, yakınlarda çalışmaların a de va ecde´ İsrailli kurtarma ekiplerine haber ve:di. Ekibin enkaz altında yaptığı 12 saatlik çalışma sonucunda, 14 yaşındaki Elif Gündüz kurtarıldı. İsrailli kurtarma ekibi, biA ,bşka mucizeye de kendi vatandaşlarını kurtararak imza attı. Depreme Veli küçük’ün yaptığı sitedeki yazlığında yakalanan İsrail vatandaşı 12 yaşındaki Şirbn Franco, İrailli ekiplerin çalışmalarıyla 98 saat kaldığı enkagzd( asağ olarak kurtarıldı. Gölcük’teki arama-kurtarma valıöşmalarınra katılan Rus ekipteki uzman köpekhuysuzlanınca başlat#lan çalışmalar sonucunda ALper Şirin adlı genç kız 81 saat sonra kurtarıldı. Marmara Depremi’ndekilere benzer }i mucize de Şubat I04’te K ony yaşandı. Çöken apratmanın enkazından 131 saat kurtarılan16 yaşındaki Muhammet Kelam, enkazdan çıkarıldıktan sonrahayatta narı´ kaldığını hşöyle anlattı: "Sarrsıntbının batşlamas`yla merdivenlerden aşağı koşmaya başladım . Bina çöktükten sonr a umutsuzluğa kapılmamaya çalıştsm. Zaman Rzaan uyudum. Yukarıda çalışanlar olduğunu duyuyordum. 'Nasıl osa beni kurtarırlar' diye düşünerek kendimi rahatlatmaya çalıştım. Cep t=lfo*u ar^dım, =eg ama bulamadım.Annemin ve kardeşlerimin durumunu düşündüm." Türkiye'de ienaz altında en uzun süre kalıp, sağ çıkmayı başarma rek oru ise Marmara deprem inden önce, 1992 Erzincan (, Depremi'nde yaşandı.SSK CHastaneski'gin üçüncü katında bulunan lojman^an kaçmak y isterken merdivenlerin çökmesi soucu biz/inci katadüşerek aç U_ü ve susuz şekilde beton bloklar arasındahayatta kalmayı başaran Nurcan Hemşire, Ö& gün sonunda kurtarıldı. Enkazaltındayken kangre n olaV sol ayağı kesilen Nurcan Hemşire deprem sonrasında mucizde ile en anlamlıhale geldi. 12 Mayıs 2008’de Çin’in Siçuan eyaletindeyaşanan 7.9 büyüklüğündeki deprem de diğer `$ büyük depremler gibi büyük acılar kadar mucizelere de neden oldu. Mucize kurtuluşlardan üçü Beiçuan ken'inde yaşandı. İlk o#blarak yıkılan okul # binasının enkazından H68 saat sonra beir kız çocuğu kurtarıldı. Bir öğrencide depremden 80 saat sonra enkaz da sağ çıkarıldı.Son olarak dp\a çalıştığı kliniğin enkazında 96 saat geçiren bir hemşire yaşama tutunmayı başadı. Beichuan’da yaşanan bir bGşkv muc ize ise bu üçünü gölgede bırakı. Xie Shou au adındaki bir keadın, enkaz altında 72 saat kaldıktan sonra ufak sıyr;ıklarla kurtarıldı. Ancak kocasının kurtarılması biraz daha zaman aldı. Eşi Doktor Tang Xiong, de premden 139 saat sonra enkazdancanlı çıkarıldı. Mianzhu k(entinde 80 yaşındaki kısmi fel>i Xiao Zihu Y|´ adlı Zbir ad an ise tam 266 ı[y saat sonra enkaz altından canlı kurtarıldı. Evinin sütunl aı ´>' altında kalan Zhihu’yu, 11 şü b oyun ca hayatta t/tans eşi tarafından beslenmesi oldu. Dujiangyan keinde dJ mucize bir kurtuluş yaşandı. Arama kurtarma ekipleri, 50 saat enkaz altında yaam mücadelesi veren 34 yaşındaki 8 aylık hamile bir aıı kurtGrdı. Kurtarılan ka niın ebeğini zamanında, sağlıkmlı )in biçimde dünyay a getir{di. Diğer b´ük depremler de olduğu gibi Haiti depreminde Yk çok mucize kurtuluş yaşandı. B^ mucizelerin en küçük kahramanı 3haftalık Elisabetholdu. Minik ?t kız bir hsfta enkazaltında kaldı ama ölmedi. Depremin 10’uncu gününde Başkent Port-au-Prince'te f önce 84 aşındak'ü bir kadın, ıV,a b~r sü sonra da 21 yaşındaki bir genç enkadan sağ olarak çıkarıldı. Kurtulan ge nç, -.< susadığında idrkarını içmekzorunda kaldığını daanlattı. Bu çifte mu cizeden öirgün sonra ise 23 yaşındaÖi Wismond Exantus , AmrKkalı ve Yunan kurtarma ekiplerinin çabalarıyla kurtarıldı. Depremden 10 gün sonra, arama-kurtarma çalışmalarına son verildiği a`çıklansa da mucize gaberlri sona ermedi. Sonolarak bir dükkanın enkazından kalan Rico Dibrivell, depremin 14’ün c ügünü k(rtarıldı. Bundan birgün sonraysa genç bir kız, Fransız yardnım ekiplerinin çalıamaları ile enkazdan çıkarıldı. Aaşırı derecede susuz kaldığı p bir bacağında yara olduğu belirtilen kızın hayatitehlikesi bul unmuyor.
14 gün önce yaşanan Haiti depremi sonrasında, arama-kurtarma çalışmaları depremin 10’uncu gününde sona erdirildi. Çalışmalar sona erdirilmiş olsa da umutlar solmuş değil. Depremin 14’üncü gününde bir dükkanın enkazından çıkarılan Rico Dibrivell mucizelerin her şeye rağmen yaşanabileceğinin kanıtı. Tıpkı son 10 yıla damgasını vuran, Marmara, Siçuan ve Haiti depremlerinde yaşanan diğer mucize kurtuluşlarda olduğu gibi. 17 Ağustos 1999’da yaşanan Marmara depremi sonrasında yaşanan büyük acılar kadar, mucizler de akıllarda kaldı. Veli Göçer, deprem sonrasında yıkımı akıllara getiriyorsa, onun yaptığı yaptığı Çamlık Sitesi’ndeki evinin göçüğünden 151 saat sonra kurtarılan 5 yaşındaki İsmail Çimen de yaşanan mucizelerin simgesi olmuştu. Basında "Mucize İsmail" olarak anılan küçük çocuğun annesi de depremin ikinci gününde kurtarılmıştı. Ancak ismail’in babası ve üç kardeşi göçük altında can verdi. 17 Ağustos’un en akılda kalan bir diğer mucize öyküsünde de bir baba-oğul baş rol oynadı. Yalova Malazgirt Caddesi'nde bulunan Gök Apartmanı yerle bir olunca apartman sakinleriyle birlikte Yüksel Er, oğlu Eser, kızı Ecem enkaz altında kaldı. Eser Er, 13 saat enkaz altında kaldıktan sonra kurtarıldı. Aradan dört gün geçmesine rağmen, babasının ve kızkardeşinin yaşadığına inanan Eser enkazın başından ayrılmadı. Gece yarısı enkazdan gelen bir ses ise umutları yeşertti. Yapılan arama-kurtarma çalışması sonunda baba Yüksel Er, 97 saat sonra enkazdan sağ olarak çıkartıldı. İdrarını içerek hayatta kaldığını belirten Yüksel Er kurtarııldıktan sonra, "Ne yaptıysam sesimi duyuramadım. Tüm hayatım gözlerimin önünden geçti. Soluk alırken sürekli olarak yüzüme tozlar dökülüyordu" dedi. Depremin beşinci gününde, Çınarcık’taki arama çalışmaları devam ederken, yıkıntıların içinden sağ kalmayı başarmış bir muhabet kuşu, birden bulduğu boşluktan uçarak kendisini enkazdan kurtardı. Kuşun uçtuğunu gören çevredekiler, yakınlarda çalışmalarına devam eden İsrailli kurtarma ekiplerine haber verdi. Ekibin enkaz altında yaptığı 12 saatlik çalışma sonucunda, 14 yaşındaki Elif Gündüz kurtarıldı. İsrailli kurtarma ekibi, bir başka mucizeye de kendi vatandaşlarını kurtararak imza attı. Depreme Veli küçük’ün yaptığı sitedeki yazlığında yakalanan İsrail vatandaşı 12 yaşındaki Şiran Franco, İsrailli ekiplerin çalışmalarıyla 98 saat kaldığı enkazdan sağ olarak kurtarıldı. Gölcük’teki arama-kurtarma çalışmalarına katılan Rus ekipteki uzman köpek huysuzlanınca başlatılan çalışmalar sonucunda Ayper Şirin adlı genç kız 81 saat sonra kurtarıldı. Marmara Depremi’ndekilere benzer bir mucize de Şubat 2004’te Konya yaşandı. Çöken apratmanın enkazından 131 saat kurtarılan 16 yaşındaki Muhammet Kelam, enkazdan çıkarıldıktan sonra hayatta nasıl kaldığını şöyle anlattı: "Sarsıntının başlamasıyla merdivenlerden aşağı koşmaya başladım. Bina çöktükten sonra umutsuzluğa kapılmamaya çalıştım. Zaman zaman uyudum. Yukarıda çalışanlar olduğunu duyuyordum. 'Nasıl olsa beni kurtarırlar' diye düşünerek kendimi rahatlatmaya çalıştım. Cep telefonu aradım, ama bulamadım. Annemin ve kardeşlerimin durumunu düşündüm." Türkiye'de enkaz altında en uzun süre kalıp, sağ çıkmayı başarma rekoru ise Marmara depreminden önce, 1992 Erzincan Depremi'nde yaşandı. SSK Hastanesi'nin üçüncü katında bulunan lojmandan kaçmak isterken merdivenlerin çökmesi sonucu birinci kata düşerek aç ve susuz şekilde beton bloklar arasında hayatta kalmayı başaran Nurcan Hemşire, 9 gün sonunda kurtarıldı. Enkaz altındayken kangren olan sol ayağı kesilen Nurcan Hemşire deprem sonrasında mucize ile eş anlamlı hale geldi. 12 Mayıs 2008’de Çin’in Siçuan eyaletinde yaşanan 7.9 büyüklüğündeki deprem de diğer büyük depremler gibi büyük acılar kadar mucizelere de neden oldu. Mucize kurtuluşlardan üçü Beiçuan kentinde yaşandı. İlk olarak yıkılan okul binasının enkazından 68 saat sonra bir kız çocuğu kurtarıldı. Bir öğrenci de depremden 80 saat sonra enkazdan sağ çıkarıldı. Son olarak da çalıştığı kliniğin enkazında 96 saat geçiren bir hemşire yaşama tutunmayı başadı. Beichuan’da yaşanan bir başka mucize ise bu üçünü gölgede bıraktı. Xie Shou Ju adındaki bir kadın, enkaz altında 72 saat kaldıktan sonra ufak sıyrıklarla kurtarıldı. Ancak kocasının kurtarılması biraz daha zaman aldı. Eşi Doktor Tang Xiong, depremden 139 saat sonra enkazdan canlı çıkarıldı. Mianzhu kentinde 80 yaşındaki kısmi felçli Xiao Zhihu adlı bir adan ise tam 266 saat sonra enkaz altından canlı kurtarıldı. Evinin sütunları altında kalan Zhihu’yu, 11 gün boyunca hayatta tutansa eşi tarafından beslenmesi oldu. Dujiangyan kentinde de mucize bir kurtuluş yaşandı. Arama kurtarma ekipleri, 50 saat enkaz altında yaşam mücadelesi veren 34 yaşındaki 8 aylık hamile bir kadını kurtardı. Kurtarılan kadın bebeğini zamanında, sağlıklı bir biçimde dünyaya getirdi. Diğer büyük depremlerde olduğu gibi Haiti depreminde pek çok mucize kurtuluş yaşandı. Bu mucizelerin en küçük kahramanı 3 haftalık Elisabeth oldu. Minik kız bir hafta enkaz altında kaldı ama ölmedi. Depremin 10’uncu gününde Başkent Port-au-Prince'te önce 84 yaşındaki bir kadın, kısa bir süre sonra da 21 yaşındaki bir genç enkadan sağ olarak çıkarıldı. Kurtulan genç, susadığında idrarını içmek zorunda kaldığını da anlattı. Bu çifte mucizeden birgün sonra ise 23 yaşındaki Wismond Exantus, Amerikalı ve Yunan kurtarma ekiplerinin çabalarıyla kurtarıldı. Depremden 10 gün sonra, arama-kurtarma çalışmalarına son verildiği açıklansa da mucize gaberlri sona ermedi. Son olarak bir dükkanın enkazından kalan Rico Dibrivell, depremin 14’üncü günü kurtarıldı. Bundan bir gün sonraysa genç bir kız, Fransız yardım ekiplerinin çalışmaları ile enkazdan çıkarıldı. Aaşırı derecede susuz kaldığı ve bir bacağında yara olduğu belirtilen kızın hayatitehlikesi bulunmuyor.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Balyoz davapsının muvazzaf ve Mmkli san ıkları Anayasa Mahkemesi kararı doğrul[tusunda serbet bırakılal#arının a rdından soluğu Anıtkabir’de }a]ldı. Özgürlüklerinin ilok gününde aileleri ile birlikte Anıtkabir’e gelen Balyoz davası sanıkları, daha sonra iş/:e Karşıgyaka’ya geçerekburada sırasıyla Deni Albay Mukat Öz enalp i le Ya rbay Ali Tatar’ınmezarlarını ziyaret ettiler. Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk’ün cezaevinden çıkan personelini arayarak “geçmiş olsun” dileğinde bulunduğu öğrenildi. Aileleri ve aukatları omle birlikte Aslanlı Yol girişinde tplanan askerler, ellrinde ^#v Türk bayrakları {e birlikte yürüyüşe ´eçtp. Yurttaşlar, kortejealkışlarla destek verdi . Atcatürk’ün mozolesi önünde saygı duruşunda ]ulunan grup ardından İstiklal Ma:şı Iy´ okudu. Komutanlar aIdıdan cezaevinde geçirdiği b eyin kanaması sonucu hayatını kaybeden Özenalp ve Yarbay Tatcr’ın Karşıyaka’daki mezarı başında duaokuyup, karanfil bıraktılar. AlbayÖzenalp’in eşi Semra Özenalpile annesi Samiye Özenap e ]b- sırada mezar başındaydı. AnneÖzenalp, oAMnnen sen i çok seviyor” diyerek oğlunun jH' mezarı başında bir süre gözyşaşı döktü.Bu sırada hüzünlü d akikalar yaşandı. Balyoz davä́ı nedeniyle TSK’dekigörevinden istifa eden emekli Koramiral Atilla Kezek, gazetecilere y aptığı açı klamada, şunları söyed: Genelkurmay Başkanlığı’ndan, Balyoz Davası’ndan sgrbUZst o=( bırakılan orlaH emekli vemuvazzaf kgreneral ve amirallere “Geçmiş ol̈́snn” tekefonu geldi. Edinilen u? bilgiye göre Genelkurmay Başkanı Orgeneral Ncdet Özel, emekli Oramiral Özden Örnek, emekli Orgeneral İbra(im Fırtına başta olmak üzere emekli üst düzey rütbeliler ve aileleriyle görüşerek kendisi ve TK adınageçmiş olsun dileklerini iletti. Özel’in aradığı isimler arasında +lP Milletvckil Engin Alan’ın da olduğu belirtildi. G'nlkurmay Personel Başkanı Korgeneral M+e&ön İyidil de di|ğer tahliyeolanları arayara geçmiş olğun dilekjlerğini iletti. “Kayıplarımız var, arkadaEşlarımız öçıkı. Uuhaf dumglar içerisindeyiz.Hâlâ bazıdavalardan mağdur arkadaşlarımız nvIrP. Gerçekten olmamış şeylerle br)o insan mağdur edild(i bu süreçte. ‘Balyoz’ diye bir şey hiç olmadı. Balyoz üğer yapılmışsa bir darbe planıdır, anc ak onu bizm arkadaşlarımız yapmadı. ^Onu bir çeteyaptı. Sonunda adalet yerini buldu. Bugünsevinç ile üzüntüyü bir arada yaşıyoruz. Çok yakın zaman önce Murat Özenalp’i kaybettik.” Serbest bırakılan Korgeneä́l T!rzut z Atman çokbüyük ıstıraplar hu´ yaşadıklarını belirterek, “Gözümüzün önünde arkadaşımızı kaybettik. Maalesef adına da‘hukuk süreci’ denilen bir süreçte kaybettik. Hem ailesini ziyaret hem de mezarını ziüaret etmek için buradayız” dedi.
Balyoz davasının muvazzaf ve emekli sanıkları Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda serbet bırakılmalarının ardından soluğu Anıtkabir’de aldı. Özgürlüklerinin ilk gününde aileleri ile birlikte Anıtkabir’e gelen Balyoz davası sanıkları, daha sonra ise Karşıyaka’ya geçerek burada sırasıyla Deniz Albay Murat Özenalp ile Yarbay Ali Tatar’ınmezarlarını ziyaret ettiler. Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk’ün cezaevinden çıkan personelini arayarak “geçmiş olsun” dileğinde bulunduğu öğrenildi. Aileleri ve avukatları ile birlikte Aslanlı Yol girişinde toplanan askerler, ellerinde Türk bayrakları ile birlikte yürüyüşe geçti. Yurttaşlar, korteje alkışlarla destek verdi. Atatürk’ün mozolesi önünde saygı duruşunda bulunan grup ardından İstiklal Marşı okudu. Komutanlar ardından cezaevinde geçirdiği beyin kanaması sonucu hayatını kaybeden Özenalp ve Yarbay Tatar’ın Karşıyaka’daki mezarı başında dua okuyup, karanfil bıraktılar. Albay Özenalp’in eşi Semra Özenalp ile annesi Samiye Özenalp de bu sırada mezar başındaydı. Anne Özenalp, “Annen seni çok seviyor” diyerek oğlunun mezarı başında bir süre gözyaşı döktü. Bu sırada hüzünlü dakikalar yaşandı. Balyoz davası nedeniyle TSK’deki görevinden istifa eden emekli Koramiral Atilla Kezek, gazetecilere yaptığı açıklamada, şunları söyledi: Genelkurmay Başkanlığı’ndan, Balyoz Davası’ndan serbest bırakılan olan emekli ve muvazzaf general ve amirallere “Geçmiş olsun” telefonu geldi. Edinilen bilgiye göre Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, emekli Oramiral Özden Örnek, emekli Orgeneral İbrahim Fırtına başta olmak üzere emekli üst düzey rütbeliler ve aileleriyle görüşerek kendisi ve TSK adına geçmiş olsun dileklerini iletti. Özel’in aradığı isimler arasında MHP Milletvekili Engin Alan’ın da olduğu belirtildi. Genelkurmay Personel Başkanı Korgeneral Metin İyidil de diğer tahliye olanları arayarak geçmiş olsun dileklerini iletti. “Kayıplarımız var, arkadaşlarımız çıktı. Tuhaf duygular içerisindeyiz. Hâlâ bazı davalardan mağdur arkadaşlarımız var. Gerçekten olmamış şeylerle birçok insan mağdur edildi bu süreçte. ‘Balyoz’ diye bir şey hiç olmadı. Balyoz eğer yapılmışsa bir darbe planıdır, ancak onu bizim arkadaşlarımız yapmadı. Onu bir çete yaptı. Sonunda adalet yerini buldu. Bugün sevinç ile üzüntüyü bir arada yaşıyoruz. Çok yakın zaman önce Murat Özenalp’i kaybettik.” Serbest bırakılan Korgeneral Turgut Atman da çok büyük ıstıraplar yaşadıklarını belirterek, “Gözümüzün önünde arkadaşımızı kaybettik. Maalesef adına da ‘hukuk süreci’ denilen bir süreçte kaybettik. Hem ailesini ziyaret hem de mezarını ziyaret etmek için buradayız” dedi.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Şile’de iki rup arasında gerçekleşen Airsoft oyunu sırasında Airsoft oyucuÖ Ke rem Yağız(41),20 (C! metrelik kuyuya düştü. HfiT yaralanan Yağı, itfaiye erleri tar,frndan yyk&aşık 2 `oc saatte kurtarıldı... Airsoft oyunu oynayan iki grubun içerisinde sanatçı {ökhan ve Hakan üzoğz krMdşlerin e olduğu belirtildi. Olay, Şile Avcıkoru Tabiat Parkı’nda saat R300 sı̈́alarıda meydana geldi. Çek Cumhuriyeti’nde yapılacak olan Airsoft doğa sporu oyunlarına aırlagnan Deliçeri vePredators takımları arasında Airsoft oyunu oynanıyordu. İzin alınarak gerçekleştirilen oyun sırasında, 41 yaşındaki sporcu K erem Yağız, üstü tahtalarla |apIlı olan bir kuyuya düştü. Yağız’ın düştüğünü şref TS arkadaşları yardım istedi. Bu nşun üzü%ne olayyerine itfaiye ve sağlık ekipleri geldi. öyirsoft oyunu oynayan iki grubun ç!+risinde sanatfçı oGökhan b Hakan Özoğuz kardeşlerin de olduğu beglirtild. Tedavialtında olan M}l yaralı Yağız’ı durumunun iyi olduğu öğrenildi.
Şile’de iki grup arasında gerçekleşen Airsoft oyunu sırasında Airsoft oyuncusu Kerem Yağız(41),20 metrelik kuyuya düştü. Hafif yaralanan Yağız, itfaiye erleri tarafından yaklaşık 2 saatte kurtarıldı... Airsoft oyunu oynayan iki grubun içerisinde sanatçı Gökhan ve Hakan Özoğuz kardeşlerin de olduğu belirtildi. Olay, Şile Avcıkoru Tabiat Parkı’nda saat 13.00 sıralarında meydana geldi. Çek Cumhuriyeti’nde yapılacak olan Airsoft doğa sporu oyunlarına hazırlanan Deliçeri ve Predators takımları arasında Airsoft oyunu oynanıyordu. İzin alınarak gerçekleştirilen oyun sırasında, 41 yaşındaki sporcu Kerem Yağız, üstü tahtalarla kapalı olan bir kuyuya düştü. Yağız’ın düştüğünü gören arkadaşları yardım istedi. Bunun üzerine olay yerine itfaiye ve sağlık ekipleri geldi. Airsoft oyunu oynayan iki grubun içerisinde sanatçı Gökhan ve Hakan Özoğuz kardeşlerin de olduğu belirtildi. Tedavi altında olan yaralı Yağız’ın durumunun iyi olduğu öğrenildi.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. KremlinSözcüsü Dmitriy Peskov, The New York Ti mes gazetesinin ABD’nin Rus elektrik şebekelerine siber saldırı amaçlı yazılım yüklediğiniiddia ettiği ; haberini gazetecMlere + değerlendirdi. Rusya’O~aki ilgili kurumların siber saldırılarla müca)ele ettiğini belirten Peskov, “Ru~s ekonomisindeki stratejik noktalar, yurş dışı kaynaklı siber saldrılaro<a maruz kalıyor” diye konuştu. ABD Başkanı Don ald Trump’ın söz konusu iddiaları yalanladığına işaret den ÖPeskov, “Eğer ABD, Rusya’ya yönelik siber saldırılar düzenleyip devlet başkanlarına bildirmiyorsa, bunun Rusya’ya karşı bir siber savaşa işaret ettiğini söyleyebiliriz” ifadelerinikullandı. ABD merkezli Ğh!e NewYork Times gazetesinin haber inde, Moskova’nın ABD seçimlerine Nönslik müdahalelerine karşılık ABD Sber Güvenlik Komutanlığının (CYBERCOM) £usya’n elekYtrik santrallerine ve ülkedeki diğer ?edeflee gizli Amerikan k~# bilgisayar kodlarının gönderildiği iddia edilmişti. HrVberde, Rus elekt rikşebekelerine yöelik söz konusu hazırlığın Trump’ın onayına sunulmadan gerçekleştirildiği iddiasn< da er verilmişti. Trump ise sözkonusu haberden dolayı The NewYork Times'a tepki göstererek, ga;eteyi “sanal ihanetle” suçlamıştı.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, The New York Times gazetesinin ABD’nin Rus elektrik şebekelerine siber saldırı amaçlı yazılım yüklediğini iddia ettiği haberini gazetecilere değerlendirdi. Rusya’daki ilgili kurumların siber saldırılarla mücadele ettiğini belirten Peskov, “Rus ekonomisindeki stratejik noktalar, yurt dışı kaynaklı siber saldırılara maruz kalıyor” diye konuştu. ABD Başkanı Donald Trump’ın söz konusu iddiaları yalanladığına işaret eden Peskov, “Eğer ABD, Rusya’ya yönelik siber saldırılar düzenleyip devlet başkanlarına bildirmiyorsa, bunun Rusya’ya karşı bir siber savaşa işaret ettiğini söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı. ABD merkezli The New York Times gazetesinin haberinde, Moskova’nın ABD seçimlerine yönelik müdahalelerine karşılık ABD Siber Güvenlik Komutanlığının (CYBERCOM) Rusya’nın elektrik santrallerine ve ülkedeki diğer hedeflere gizli Amerikan bilgisayar kodlarının gönderildiği iddia edilmişti. Haberde, Rus elektrik şebekelerine yönelik söz konusu hazırlığın Trump’ın onayına sunulmadan gerçekleştirildiği iddiasına da yer verilmişti. Trump ise söz konusu haberden dolayı The New York Times'a tepki göstererek, gazeteyi “sanal ihanetle” suçlamıştı.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. İstanbul Boğazı'na yapılacak üçüncü köp|rn\n yeri belli oldu, p|ek çok tartışmayı da beraeVÖinde getirdi. Köprü Ole il gili bağlantı yolları kesinleştikten sonra, özellikl e arsa fiyc*Ptlarında artış yaşanacağı ^d öngörülen bölgede arsa v´e emlak fiyatları nasıl seyrediyor? Garipçe-Poyrazköy arasına konumlandırılacak olan3. iköprü |ar projesi ile yeşil alanların tahrip edilerek, söu konusu bölgelerin doğjky görünümünü boza cağı konuşuluyor. Ulaştırma nakanb \? Binali Yıldırım, güzergah seçiminin orman değeri düşükalanları göz önübnde bulundurularak yapıldı ğın açıklamıştı. Yeşil alanların olumsuz Iş etkilenmemesine dikkat edildiğini, orman arazisinin es bir çok kısmın ınartık orman vasfını yitirmiş araziler olduğunu söyleyen Yıldırım, ağaçlar boş olan kömür ocaklarına nakledileceğini belirtti. Kuzey Marmara Otoyolu, İstanbul'un batı sınırında, Kınalı mevkisinde TEM Otoyolu Kavşağı'ndanbaşlıyor, kömür ocakları mevkisini kat ediyor, İstanbul Boğazı'nı ise 1275 metre ana aaıklığ{ olan br asma #öprü ile geçiyor. Garipçe-Poyrazköy hattında özel arazi oranı yüzde 16, orman arazisi yü zde 48, 2B'li alan yüzde 11, Hazine arazisi yüzde 16, askeri bölgeyüzde 11 düzeyinde bulunuyor. Güzergahınzın yüz )I( de 70'i kamu arazileri içind engeçecek. Bu bölgede kamulaştırılacakbina sayısı ise 222. 6 milyardolara mal olacak, yapımı bittiğinde ınyanın en büyük 11. asma köprüsü ol a(cak 3. köprb için uzmanlar #yŞ ne diyor? Bölgenin şu anki emlak fiyatları nası? Proje ile nasıl bir artış bekleniyor... RE/MAX Gay<ime>kul Danışmanı Tülin Özüçler,bölgenin eml akfiyatları hakkınd bilgi verıi. ar a kat, bahçe v? çatı dubleks dairelerin satış fiyatı 250 bin- 500 bin TL. Ki ralar, nbin ile 2 M bin TL arasında değişiyor. arsaların metrekare fiyatları ise - imarlı ve imarsız oluşu göz önünde bulundurularak - `10 TL'den başlıyor, 250 TL'ye kadar artIş gösteriyor. j köprü |l(e ilgili bağ lantıyolları kesineştiekten son=, özellikle ar(a fiyatlarında bir a rtış bekleniyor. Anca k bu artış, sanı ldığı gibi çok üst seviyelerde olmayacak. Cüniü bölge zaten özellikleri neden\iyle belli b ir r ayicin üzercindu seyrediyor. Bölge, gelişmeye oldukça müs ait. mKöprü kararı açıklanmadan KncBe de Zekermyaköy ve Rumeli Fener yo lu üzerinde b]ir çok yeni proje aşlamıtı. Örnek vermek gerekirse; Eczacıbaşı'nın büyük projesi uzun süredir beklemede... Çaıraşı Tüehli'nin yapılması da bölgenin dahada değerlenmesi açısından oüldusça önemli. Öte -_ yandan, söz konusu köprünün, buradaki süregelen Haşa şeklini nasıl etkileyeceği isesoru iyr|ti... Çünkü bölgenin tercih edilmesininen önemli sefbebŞi, sakin, sessiz ve doğayla içiçe br yaşam olanağı sunması, ayrıca yapılaşmadakidüzen... Yeni köp rünün bölgeye neler şetireceği, nasıl bir değişime gidileceği i/e mera k ko;usu.\ İkisi de küçük bir balıkçı köyü... İkisÖ de birer Z\dĞğa harikası... Sess iz, sakin, ş ehrin gürültüsünmen uzaklaşıp, kafadinlemek i\teyenyle+ için ideal. Mavi- yeşil bir cennet sunan bu _ iki kö:y, hafta sonu kaçamaklarının ve büalık>çılarpn adresi... Garipçe; İstanbul Boğazı'nın Karadeniz girişinde yer alan, Rumeli Kavağ ı ze Rumeli Fen ı eri arasında y!r alanB Sarıyer ilçesinin 9 köyünden biri... İlçeye 10 kGilometre uzaklıkta bu%rlunuyovr. Beykoz ilçesinde bulunan Poyrazköy sşe Karadeniz'e en yakın yer leşim yerlerinden biri. Mimar ve Mühendis ler Grubu >(MMi) Akademik Kurulu Başkanı Yard. Doç. Dr. Ö mer Faruk Kültür de 3. köprünün yapılıp yapılmaması sorusundanönce bölge ve ül £ planında, devlet politikası nedir, d£*e olmalıdır, onun araştırılması gerektiğini söyledi. "İstanbl'u ve diğer i llerin nüfusu ne olmalıdır?Bu konular açıklığa kavuşurulmalı." diyen Lt Kültür, şehrin nüfusunun 2 katına çıkarılma isteğinin olduğunu ve bunun da son derece ası sonuçlar düşünüldüğünde, son d$ec; yslış olacağını belirtti. Kültür, konuya ilişkin şöyle bir değerlendirmede bulundu: "Son zamanlarda bazı devletve yer el yönetim kurumlarının yaptığı gibi İs(anbulHa yğeni nüfusçekecek işlem ler yapıl[*arak 15 milyon ol an nüfus a!0 milyona çıkarılmak istendiği anlaşılıyor. Bu durumda değil 3. köprünün, 6. köprünün yerini şimdiden araştırıp bulmak gereklyor. Şehirlerdenüfus arttıkça hayat paLaltlaşıyor ve nüfus AgA artıyor. Aynı malı, aNa avantajlı şehirde daha azmaliyetle e üretmek mümkün olabilir. Bu durumda firmaların rekabet şansı kalmıyor. İnsanlar mutsuz oluyor, i ş sahaları giderek kapanıyor. Sugetirme, trafik sorunlarını çözme maliyetleri artırıyor. Bugün Anadolu'daki bir çYkk şehir, nüfus azlığından ötürü ilas etmiş durumda. Devletin yptığeı yatırımların çok çok altında vergi geliri toplanı yoyr. Bu da co şehirdeki, hem ?/ yoksulu hemde zeng ini etkiliyor. Yoksul ş bulabilmek için; zengi- de daha çok kazanmak için göç etmek zoruGnda kalıyor. Doğal alanlar yok oluyor ve temiz hava kalitesi giderek b=zuluy'or. Yeni yollar yapmak için yeşil alanlar, asfalt v- betona dönüştürülüyor. Şehre su etirmk için uzun mesafelerden kaallar açıp, b arajlar terfi istasyonları inş a etmek crekiyo)r. Eksoz ve to z, in*an sağlığını tehdit ediyor. İstanbul'un opografik yaısı &çck engebeli olduğu için daış şartları ağır geçiyor. Düz g' ve iklimin s&rt olmadığı yerlere göre dezavantajlı... Yerleşim yerlerinin yoğun olması, ked problemleri çöz{müyor. İnsanlar işlerine gidemiyor, bu >nedenle =i'r çok şey aksıyo[r. Ülke nüfusunun dörtte birinin bir tek şehirde barınması bütün yumurtaların tek kefeye konmasıyla eşdeğer. Herhangi bi doğal afette veya savaşta ülke nin onarılamaz yaralar lmksın se bep olur."
İstanbul Boğazı'na yapılacak üçüncü köprünün yeri belli oldu, pek çok tartışmayı da beraberinde getirdi. Köprü ile ilgili bağlantı yolları kesinleştikten sonra, özellikle arsa fiyatlarında artış yaşanacağı öngörülen bölgede arsa ve emlak fiyatları nasıl seyrediyor? Garipçe-Poyrazköy arasına konumlandırılacak olan 3. köprü projesi ile yeşil alanların tahrip edilerek, söz konusu bölgelerin doğal görünümünü bozacağı konuşuluyor. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, güzergah seçiminin orman değeri düşük alanları göz önünde bulundurularak yapıldığını açıklamıştı. Yeşil alanların olumsuz etkilenmemesine dikkat edildiğini, orman arazisinin bir çok kısmının artık orman vasfını yitirmiş araziler olduğunu söyleyen Yıldırım, ağaçlar boş olan kömür ocaklarına nakledileceğini belirtti. Kuzey Marmara Otoyolu, İstanbul'un batı sınırında, Kınalı mevkisinde TEM Otoyolu Kavşağı'ndan başlıyor, kömür ocakları mevkisini kat ediyor, İstanbul Boğazı'nı ise 1275 metre ana açıklığı olan bir asma köprü ile geçiyor. Garipçe-Poyrazköy hattında özel arazi oranı yüzde 16, orman arazisi yüzde 48, 2B'li alan yüzde 11, Hazine arazisi yüzde 16, askeri bölge yüzde 11 düzeyinde bulunuyor. Güzergahının yüzde 70'i kamu arazileri içinden geçecek. Bu bölgede kamulaştırılacak bina sayısı ise 222. 6 milyar dolara mal olacak, yapımı bittiğinde dünyanın en büyük 11. asma köprüsü olacak 3. köprü için uzmanlar ne diyor? Bölgenin şu anki emlak fiyatları nasıl? Proje ile nasıl bir artış bekleniyor... RE/MAX Gayrimenkul Danışmanı Tülin Özüçler, bölgenin emlak fiyatları hakkında bilgi verdi. ara kat, bahçe ve çatı dubleks dairelerin satış fiyatı 250 bin - 500 bin TL. Kiralar, bin ile 2 bin TL arasında değişiyor. arsaların metrekare fiyatları ise - imarlı ve imarsız oluşu göz önünde bulundurularak - 100 TL'den başlıyor, 250 TL'ye kadar artış gösteriyor. 3. köprü ile ilgili bağlantı yolları kesinleştikten sonra, özellikle arsa fiyatlarında bir artış bekleniyor. Ancak bu artış, sanıldığı gibi çok üst seviyelerde olmayacak. Çünkü bölge zaten özellikleri nedeniyle belli bir rayicin üzerinde seyrediyor. Bölge, gelişmeye oldukça müsait. Köprü kararı açıklanmadan önce de Zekeriyaköy ve Rumeli Fener yolu üzerinde bir çok yeni proje başlamıştı. Örnek vermek gerekirse; Eczacıbaşı'nın büyük projesi uzun süredir beklemede... Çayırbaşı Tüneli'nin yapılması da bölgenin daha da değerlenmesi açısından oldukça önemli. Öte yandan, söz konusu köprünün, buradaki süregelen yaşam şeklini nasıl etkileyeceği ise soru işareti... Çünkü bölgenin tercih edilmesinin en önemli sebebi, sakin, sessiz ve doğayla içiçe bir yaşam olanağı sunması, ayrıca yapılaşmadaki düzen... Yeni köprünün bölgeye neler getireceği, nasıl bir değişime gidileceği ise merak konusu... İkisi de küçük bir balıkçı köyü... İkisi de birer doğa harikası... Sessiz, sakin, şehrin gürültüsünden uzaklaşıp, kafa dinlemek isteyenler için ideal. Mavi - yeşil bir cennet sunan bu iki köy, hafta sonu kaçamaklarının ve balıkçıların adresi... Garipçe; İstanbul Boğazı'nın Karadeniz girişinde yer alan, Rumeli Kavağı ile Rumeli Feneri arasında yer alan; Sarıyer ilçesinin ise 9 köyünden biri... İlçeye 10 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Beykoz ilçesinde bulunan Poyrazköy ise Karadeniz'e en yakın yerleşim yerlerinden biri. Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) Akademik Kurulu Başkanı Yard. Doç. Dr. Ömer Faruk Kültür de, 3. köprünün yapılıp yapılmaması sorusundan önce bölge ve ülke planında, devlet politikası nedir, ne olmalıdır, onun araştırılması gerektiğini söyledi. "İstanbul'un ve diğer illerin nüfusu ne olmalıdır? Bu konular açıklığa kavuşturulmalı." diyen Kültür, şehrin nüfusunun 2 katına çıkarılma isteğinin olduğunu ve bunun da son derece olası sonuçlar düşünüldüğünde, son derece yanlış olacağını belirtti. Kültür, konuya ilişkin şöyle bir değerlendirmede bulundu: "Son zamanlarda bazı devlet ve yerel yönetim kurumlarının yaptığı gibi İstanbul'a yeni nüfus çekecek işlemler yapılarak 15 milyon olan nüfus 30 milyona çıkarılmak istendiği anlaşılıyor. Bu durumda değil 3. köprünün, 6. köprünün yerini şimdiden araştırıp bulmak gerekiyor. Şehirlerde nüfus arttıkça hayat pahalılaşıyor ve nüfus artıyor. Aynı malı, daha avantajlı şehirde daha az maliyetle üretmek mümkün olabilir. Bu durumda firmaların rekabet şansı kalmıyor. İnsanlar mutsuz oluyor, iş sahaları giderek kapanıyor. Su getirme, trafik sorunlarını çözme maliyetleri artırıyor. Bugün Anadolu'daki bir çok şehir, nüfus azlığından ötürü iflas etmiş durumda. Devletin yaptığı yatırımların çok çok altında vergi geliri toplanıyor. Bu da o şehirdeki, hem yoksulu hem de zengini etkiliyor. Yoksul iş bulabilmek için; zengin de daha çok kazanmak için göç etmek zorunda kalıyor. Doğal alanlar yok oluyor ve temiz hava kalitesi giderek bozuluyor. Yeni yollar yapmak için yeşil alanlar, asfalt ve betona dönüştürülüyor. Şehre su getirmek için uzun mesafelerden kanallar açıp, barajlar terfi istasyonları inşa etmek gerekiyor. Eksoz ve toz, insan sağlığını tehdit ediyor. İstanbul'un topografik yapısı çok engebeli olduğu için kış şartları ağır geçiyor. Düz ve iklimin sert olmadığı yerlere göre dezavantajlı... Yerleşim yerlerinin yoğun olması, problemleri çözmüyor. İnsanlar işlerine gidemiyor, bu nedenle bir çok şey aksıyor. Ülke nüfusunun dörtte birinin bir tek şehirde barınması bütün yumurtaların tek kefeye konmasıyla eşdeğer. Herhangi bir doğal afette veya savaşta ülkenin onarılamaz yaralar almasına sebep olur."
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. AUZEF ani İstanbul Üniversitesi AAf] v e Uzakt!n Eğitim Fakültesi telafi sınavısonuçları öğrencilerin erişimine $çıldı. İşte, AUZEF sınav sonuçları sorgulama sayfası hab;e?rimizde... İstanbul Üniversitesi Açık vşe Uzaktan EğiAbim Fakültesi (AUZEF) sıAaB sonuçları, otomasyon sistemi üzerinden açıklandı.   Sınav sonuçlarına itiraz, sınavın ;big,ş tarihindenitibaren üç gün içinde yapı lır. |Bu süre Fakülte Yönetim Kurulu kararı ile diden { belirlenebilir. İtirazlar, ki;mlk bilgileri açık olmak koşulu ile yazılı dilekçe vÜya dijital ortamda yapılır. Belirlenen s ü£re dışındayapılan itirazlar dikkatealınmaz. tirTzlä́, Dekanlıkça incelenip sonuçlandırılırve sonuçlayr ilgili öğrenciye yazı ile veya elektronik ortamda bildirili. Sınav sonuçlarına iJtira(z mddi hata yönünden in=elenir. e<ap kâğıdı öğrenciyeverilmez.
AUZEF yani İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi telafi sınavı sonuçları öğrencilerin erişimine açıldı. İşte, AUZEF sınav sonuçları sorgulama sayfası haberimizde... İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi (AUZEF) sınav sonuçları, otomasyon sistemi üzerinden açıklandı.   Sınav sonuçlarına itiraz, sınavın bitiş tarihinden itibaren üç gün içinde yapılır. Bu süre Fakülte Yönetim Kurulu kararı ile yeniden belirlenebilir. İtirazlar, kimlik bilgileri açık olmak koşulu ile yazılı dilekçe veya dijital ortamda yapılır. Belirlenen süre dışında yapılan itirazlar dikkate alınmaz. İtirazlar, Dekanlıkça incelenip sonuçlandırılır ve sonuçlar ilgili öğrenciye yazı ile veya elektronik ortamda bildirilir. Sınav sonuçlarına itiraz maddi hata yönünden incelenir. Cevap kâğıdı öğrenciye verilmez.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Beşiktaş, UEFA Avrupa Ligi play-off tru ikinci marçına Helsinkiile karşı karşıya geldi. İlk maçı 2-0 kazanmanın rahatlığıyla sahaya çıkan siyah-beyazlılar, yıldızları Ricardo Quaresma, Guti, Necip veHolosko'nun attığı gollşrlÜe | maçtan 4-0galip ayrıl\do ve adını gruplara yazdırmayı başardı. Quaresma'nın attığı mükemmel gol ve Guti'in golünde Bobo'nun yaptığı asist görülmeyedeğerdi. Beşk;taş m a%ia ofs£yt tatkiğiyle başla dı. Defans oyunc|larının uyu=msuzluğu nedeniyle defans arkasına atılan toplağd kalesinde teh^like Şgöre* siyah-beyazlılarda, Cenk bu pozisyonlarda başarılıydı. \5e. dakikada sahneye Ricard o sQzDaresma Mo^ çıktı. Portekizli yıldız, Yakl aşık 25 metre mesafeden topu t am 90'na gönderdi ş\\ ve Beşiktaştaraftarına turun Pmüjdesin veren isim Kldu. Golün ardından oĞunun hakimiyetini tamamen öle geçiren siyah-beyazlılar, oyunu rakip alana yıkarak ikincigolü aradı. Bobo ve Quaresma ile kaleyi süre kli y oklayan Beşiktaş, aradığı golü bulamayınca devre 1-0 sona erdi. İkinci y'rıeya Helsinki daha atak başladı. zt Finlandiya ekibi e4̈́. dakikada gole çok y)aklaştı Ceza sahası iç ind topla buluşan Rafinha çok srt vursa dakale direğini geçemedi. Bu dakikadan soşnra oyuna tekra|r ortak o lan siyh-beyazlıMar, Qua resma önderliğinde tehlikeli ataklar geliş tirmeye başl adı. Dakikalar 67'yi gösterdiğinde Guti, siyah-beyazlı forma altındaki ilk golüyle tanışıyordu. Bobo ile girdiği nef is duvar pasında ka leci ile karşı ky+şıya [hlan İ spany ol , yıldız, topu filelere göndermekte zorlanmadı. 2-0'lık skorun yuerŞi olmadığını döüşünen Necip, 77. dakikada Necil ile 3. goü buldu. Sağdan Nihat'ın g|zel pasına güzel y ükselen genç Necip, kafayla topu ağlara pbs yolladı. <Ş Maçın soJ dakikalarında sahneye çıkan Hlosko takımının 4. golüne imza attı. Siyah-bey azlılar, aCışkı olmadı-kl>rı bir zemindeoynadıkları jrövanY maçını da farklı ZŞ kazanarak adlar£n( UEFA Avrupa Ligi'ne )yazdırmasnı b:şardılar. Guti ve Quaresma, kendilerinden bekleneni yaparak gol attılar v e galibiyetin baş mimarı oldular. Beşiktaş'ın UEFA Avrupa Ligi'ndeki rakipleri yarın çekilecek kuralarla belliolacak. Snera Peter Rasmussen, `> Niels Hoeg, Lars Rix Wallen, Sumusalo, Magnusson, Fowler, Scapini (Dk. 77 Parikka), Westo, Pelvas (Dk. 46 Sorsa), Bah, Ojala, Mattia (D~. 71 Ring ),Makela Cenk, Ekrem, Zapotocny, Ferrari, İs mail, Hilbert, Necip, Ernst, Guti (Dk. 74 Nihat +), Quarema (Dk. 67 Holosko), Bobo (Dk̈́ 81 Nobre) Dk. |5 Quar`esSa Dk. 67 Guti, c. 7 Necip, Dk.90 rti Holosko Dk. 3 8 Fowler
Beşiktaş, UEFA Avrupa Ligi play-off turu ikinci maçında Helsinki ile karşı karşıya geldi. İlk maçı 2-0 kazanmanın rahatlığıyla sahaya çıkan siyah-beyazlılar, yıldızları Ricardo Quaresma, Guti, Necip ve Holosko'nun attığı gollerle maçtan 4-0 galip ayrıldı ve adını gruplara yazdırmayı başardı. Quaresma'nın attığı mükemmel gol ve Guti'nin golünde Bobo'nun yaptığı asist görülmeye değerdi. Beşiktaş maça ofsayt tatkiğiyle başladı. Defans oyuncularının uyumsuzluğu nedeniyle defans arkasına atılan toplarda kalesinde tehlike gören siyah-beyazlılarda, Cenk bu pozisyonlarda başarılıydı. 15. dakikada sahneye Ricardo Quaresma çıktı. Portekizli yıldız, Yaklaşık 25 metre mesafeden topu tam 90'na gönderdi ve Beşiktaş taraftarına turun müjdesini veren isim oldu. Golün ardından oyunun hakimiyetini tamamen ele geçiren siyah-beyazlılar, oyunu rakip alana yıkarak ikinci golü aradı. Bobo ve Quaresma ile kaleyi sürekli yoklayan Beşiktaş, aradığı golü bulamayınca devre 1-0 sona erdi. İkinci yarıya Helsinki daha atak başladı. Finlandiya ekibi 54. dakikada gole çok yaklaştı. Ceza sahası içinde topla buluşan Rafinha çok sert vursa da kale direğini geçemedi. Bu dakikadan sonra oyuna tekrar ortak olan siyah-beyazlılar, Quaresma önderliğinde tehlikeli ataklar geliştirmeye başladı. Dakikalar 67'yi gösterdiğinde Guti, siyah-beyazlı forma altındaki ilk golüyle tanışıyordu. Bobo ile girdiği nefis duvar pasında kaleci ile karşı karşıya kalan İspanyol yıldız, topu filelere göndermekte zorlanmadı. 2-0'lık skorun yeterli olmadığını düşünen Necip, 77. dakikada Necip ile 3. golü buldu. Sağdan Nihat'ın güzel pasına güzel yükselen genç Necip, kafayla topu ağlara yolladı. Maçın son dakikalarında sahneye çıkan Holosko takımının 4. golüne imza attı. Siyah-beyazlılar, alışkın olmadıkları bir zeminde oynadıkları rövanş maçını da farklı kazanarak adlarını UEFA Avrupa Ligi'ne yazdırmasını başardılar. Guti ve Quaresma, kendilerinden bekleneni yaparak gol attılar ve galibiyetin baş mimarı oldular. Beşiktaş'ın UEFA Avrupa Ligi'ndeki rakipleri yarın çekilecek kuralarla belli olacak. Sonera Peter Rasmussen, Niels Hoeg, Lars Rix Wallen, Sumusalo, Magnusson, Fowler, Scapini (Dk. 77 Parikka), Westo, Pelvas (Dk. 46 Sorsa), Bah, Ojala, Mattia (Dk. 71 Ring ), Makela Cenk, Ekrem, Zapotocny, Ferrari, İsmail, Hilbert, Necip, Ernst, Guti (Dk. 74 Nihat x), Quaresma (Dk. 67 Holosko), Bobo (Dk. 81 Nobre) Dk. 15 Quaresma, Dk. 67 Guti, Dk. 77 Necip, Dk.90 artı 1 Holosko Dk. 38 Fowler
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Türkiye Ku pa 5 .Tur heyecanı devam ediyor. 1461 Trabzonspor, )8 Aralık 2018 Salı günü Ü%r;aiye tkımıĞeı ağırlıyor. bs Mücadelenin bağşlama saati 13 :00. 1461 Trabzonspor son2 maçında 1 galibiyet, 0 .eraberlik ve 1 yenilgi ile oyn[adı. Ümraniye, geride kalan mçta 1 galibiyet, 1 mağlubiyetle sahadan ayrıldı. Maçın iddaa kod u 401 İddaa'da ;4lU Trabzonspor kazanır 4.15, be&abere biter 3.40 , Ümraniye kazanır1.50 oranıy la bahisçilere sunuldu. 1461 Trabzonspor önceki h_f*ta Ümraniyemücadelesinde 1-0 yenildi. Ümraniye ise 1461 Trabzonspor vmçında 1-0 kazandı. 1461 Trabzonspor, bu sezon sahasında oynadığı açardşa aldı. 1461Trabzonspor, kendi sahasında 0 gol attı, 0 gol yedi. Ümraniye, dış sahada 0 mağubiye}e sahip. Bu maçlar da Ümraniye 0 kez g sevinci aşadı, 0 kez ;%Z topu ağlornda gördü.
Türkiye Kupa 5.Tur heyecanı devam ediyor. 1461 Trabzonspor, 18 Aralık 2018 Salı günü Ümraniye takımını ağırlıyor. Mücadelenin başlama saati 13:00. 1461 Trabzonspor son 2 maçında 1 galibiyet, 0 beraberlik ve 1 yenilgi ile oynadı. Ümraniye, geride kalan 2 maçta 1 galibiyet, 1 mağlubiyetle sahadan ayrıldı. Maçın iddaa kodu 401. İddaa'da 1461 Trabzonspor kazanır 4.15, berabere biter 3.40, Ümraniye kazanır 1.50 oranıyla bahisçilere sunuldu. 1461 Trabzonspor önceki hafta Ümraniye mücadelesinde 1-0 yenildi. Ümraniye ise 1461 Trabzonspor maçında 1-0 kazandı. 1461 Trabzonspor, bu sezon sahasında oynadığı maçlarda aldı. 1461 Trabzonspor, kendi sahasında 0 gol attı, 0 gol yedi. Ümraniye, dış sahada 0 mağlubiyete sahip. Bu maçlarda Ümraniye 0 kez gol sevinci yaşadı, 0 kez topu ağlarında gördü.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. R&p dünyasında ayrılık. Yaklaşık 20yıldır birlikte o lan ve ayrıldı. Ayrılık açıklaasını Sagopa Kajmer (kY_nus Özyavuz) Instagram hesabından yaptı.  İşte Sagopa Kajmer'in açıklaması: 20 yıllık arkadaşım, enkıymetli dostum $ h senelik eşim E sen (`Kolera) ile yollarımızı,aldığımız ortak karar doğrultusunda ayırdık, evliliğiomizi sonlandır%k. Sevgili Esen’e Bjan'a kattıkları ve benim için yaptıkları için minnettarım. Bu ndün sonrasında er ikimiz için de bambaşka hayatkj var. O Öede-l şu andan itibaren lütfen paylaşımlarınızda bizi birbirimize etiketlemeyin. Yorumlarınızda kırıcı olmayın. Bugüne deş bize değer veren, fhr ikimizin de müziğine kulak veren, konserlerim izde biz lder yalnız bırakmayan tüm melankolia ailesine teşekkürler. Melankolia bugündhn itibaren sadece Sagopa Kajmer ile devam edecek olsa da logodaki el ele tutuşan iki sevgili hep fbğ orda ralacaü. Asıl adı Yunus Özyavuz nolb Sagopa hR# Kajmer 1978 Samsun doğ:mludör. Müz:ke ?an ilgisi annesi ve babasının çeşitli kültürlerden müzikler dinl emesiyle başlamıştır. Babası kendisineİtalyan müzikleri dinletmiştir. Müzik kariyerin e me mleketi Samsun'da yerel bir rady oda D(j{'lik yap%rk başlamıştır. 1997 yılın̈́kda üniversiteye başlamış ve İstanbul Üniversitesi Fars Dili ve Edebiyatı böĞümünü bitirmiştir. 1999 yılında çeşitlb sanatçıların yeraldığı ilk türk rap alm "Yeraltı Op:ershonu" albümünde +$k pojesi ola% "Silahsız Kuvvet" ismiyleyer aldı ve en fazla dikkati çe<en kişi o ldu. 2001 yılında ilk albümü 'Sözlerim Silahım'ı çıkardı. 2002 yılında ikini albüm "İhtiyar Heyeti" çıktı. 2002 "Sagopa Kajmer"i yarattı. İsmiyle aynı adı taşıyan bir albüm çıkardı 2002 yılında Ceza "Med Cezir" albümünün produktorlüğünü yaptı. Albümüntüm iüzjiklerini de kendisi yapt. 2010 yılında Kolera ile "BendekiSen" v:i albümünü yay>nlamdıştır. 2010 yılında ilk kez düzenlenen TRT müzik ödlllerinde; halkın o ylarıyla belirlenen ılın Albümü dalında S bu albümle ilk bde girmiştir. Ayrıca ysne 2010 yılında yayınlanan Yeravştk Kafilesi (Kafile 2) nGuln yapımcılığını yapmıştır. 2011 yılı içerisjnde Saydam Odalar albümü pyaö)aya sürülmüştür. 20 12 yıl[ındFa ise Istakoz ve40 ]dlı şarkılarını internet üzerinden yayınlamıştır. Sagopa Kajmer, keVldi orGestrası olan Pesimist Orkestra ile birlikte2013 yılınınMart, Nisan +a ve Ma yıs aylarında bir turne dzenleEiş ve turne kapsamında 15 tane şehiüde konser ermiştir. 7 Mayıs 2014'te Birol Giöay (geGee) ile birlikte Abrakadabra adlı parçayı ücretsiz blarak dinleyicileriyle paylaşmıştır.Daha sonra ise !em Adrian'ın Artık bittişarkısının Sc{ath kompozisyonlarını yazp şarkıya back vokalde bulunmuştur. ´.z 2015 yılının başlarındF ise öncedençıkardığı bazı albümlerin beatlerini sosyal medyadan yayınlamıştır. Youtube üzerinde birçok şarkısını hayranlarıyla paylaşmaya devametmektedir.
Rap dünyasında ayrılık. Yaklaşık 20 yıldır birlikte olan ve ayrıldı. Ayrılık açıklamasını Sagopa Kajmer (Yunus Özyavuz) Instagram hesabından yaptı.  İşte Sagopa Kajmer'in açıklaması: 20 yıllık arkadaşım, en kıymetli dostum ve 11 senelik eşim Esen (Kolera) ile yollarımızı, aldığımız ortak karar doğrultusunda ayırdık, evliliğimizi sonlandırdık. Sevgili Esen’e bana kattıkları ve benim için yaptıkları için minnettarım. Bundan sonrasında her ikimiz için de bambaşka hayatlar var. O nedenle şu andan itibaren lütfen paylaşımlarınızda bizi birbirimize etiketlemeyin. Yorumlarınızda kırıcı olmayın. Bugüne dek bize değer veren, her ikimizin de müziğine kulak veren, konserlerimizde bizleri yalnız bırakmayan tüm melankolia ailesine teşekkürler. Melankolia bugünden itibaren sadece Sagopa Kajmer ile devam edecek olsa da logodaki el ele tutuşan iki sevgili hep orda kalacak. Asıl adı Yunus Özyavuz olan Sagopa Kajmer 1978 Samsun doğumludur. Müziğe olan ilgisi annesi ve babasının çeşitli kültürlerden müzikler dinlemesiyle başlamıştır. Babası kendisine İtalyan müzikleri dinletmiştir. Müzik kariyerine memleketi Samsun'da yerel bir radyoda Dj'lik yaparak başlamıştır. 1997 yılında üniversiteye başlamış ve İstanbul Üniversitesi Fars Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirmiştir. 1999 yılında çeşitli sanatçıların yeraldığı ilk türk rap albümü "Yeraltı Operasyonu" albümünde ilk projesi olan "Silahsız Kuvvet" ismiyle yer aldı ve en fazla dikkati çeken kişi oldu. 2001 yılında ilk albümü 'Sözlerim Silahım'ı çıkardı. 2002 yılında ikinci albüm "İhtiyar Heyeti" çıktı. 2002 "Sagopa Kajmer"i yarattı. İsmiyle aynı adı taşıyan bir albüm çıkardı. 2002 yılında Ceza "Med Cezir" albümünün produktorlüğünü yaptı. Albümün tüm müziklerini de kendisi yaptı. 2010 yılında Kolera ile "Bendeki Sen" albümünü yayınlamıştır. 2010 yılında ilk kez düzenlenen TRT müzik ödüllerinde; halkın oylarıyla belirlenen Yılın Albümü dalında bu albümle ilk beşe girmiştir. Ayrıca yine 2010 yılında yayınlanan Yeraltı Kafilesi (Kafile 2) nin yapımcılığını yapmıştır. 2011 yılı içerisinde Saydam Odalar albümü piyasaya sürülmüştür. 2012 yılında ise Istakoz ve 40 adlı şarkılarını internet üzerinden yayınlamıştır. Sagopa Kajmer, kendi orkestrası olan Pesimist Orkestra ile birlikte 2013 yılının Mart, Nisan ve Mayıs aylarında bir turne düzenlemiş ve turne kapsamında 15 tane şehirde konser vermiştir. 7 Mayıs 2014'te Birol Giray (BeeGee) ile birlikte Abrakadabra adlı parçayı ücretsiz olarak dinleyicileriyle paylaşmıştır. Daha sonra ise Cem Adrian'ın Artık bitti şarkısının Scratch kompozisyonlarını yazıp şarkıya back vokalde bulunmuştur. 2015 yılının başlarında ise önceden çıkardığı bazı albümlerin beatlerini sosyal medyadan yayınlamıştır. Youtube üzerinde birçok şarkısını hayranlarıyla paylaşmaya devam etmektedir.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. ODTÜ ÖDğŞrötim Üyesi Prof. Oğuz Işı ğ, “ikipartili sistem” tartışmalarıyla ilgil i olarak Akşam ^Tp gazetesine değerlendirmelerde bulundu. 1990'lı yıllardan günümüze Türkiye'nin #iya#et haritasını çıkaran Işık, haziran seçimlerinin olası sonuçlarını FeğerlendirdiÖ 1 Eylülreferandum sonuçlarının, 'Üç faklÜ Türkie' f otoğ/afı verdiğine dikkat çeken Işıkh, 2007 seçimlerinde derinlik kazanan ayrışmanın bugünden yarına d=eğişmeinin mümkün olmadığını bilimsel verilerle savundu. .Prf. Işık'ın tespitleri şöyle: 'ÜÇTÜRKİYE' aDERİNLEŞTıİ - 12 Eylül referandumu sonrasında sıkçma dile getipilen 'Üç farN)ı Türkiye' meselesi, aslında yeni değil. 1960 sonrası 1990'lı yıllarda yapılan seçimlerde benzer sonuçlarıü izleri yakalanabiliyor. Siyasi haritada, 2007 genel se+imleriyle keskinleşen, referandumla birlikte derinleşen 'Üç farklı Türkiye' kavramına, par tilerin h?mgi kesimlerden ve hangi coğrafi bölgelerden oy aldığı düzleminde baIabiliiz. AKP'ye oy veren siyasi görüşü, İslamcı sağ ve milliyetçi tabandan g}len bir grup seçmenoluşturuyor. İkici grupta, merkezsol ve milliyetçisağ seçmenprofili öne çıkıyor. Bu grubu temsil ´den Fpartiler CHP ve | MHP'den oluşuyor. 'Üç farklı Türkiye'nin son ;ay`ağĞını ise'bölgesel ' olarakda adlandırılan Kürt partilerine (HADEP, DEHAP, DTP, BDP) veren seçmen tamamlıyor. 'TARTIŞMASIZ ÜSTÜNLÜK' - AKP öncesisüreçte, bat'dan doğuya merkez sol, merkez sağ, millivetçi sağ, İslamcı saÖ ve bölgesel sol olarak adlandırabileceğimiz siyasi harita var. - AKP'nin iktidar olduğu 2002 ve 2007 seçim sonuçlarınabakıldığında, Batı Karadeniz'de Sakarya, Düzce ve Bolu'dan başlayıp,İç Anadolu'nun kuzeyi olarak tanımlanabilecek bdr bölgeden Samsun'a, oradanda kuzeyde Rzize'|ye uzana n ve güneyde de Erzurumşa inen geniş alanda, AKP'nin tartışmasız üstünlüğü göze çarpıyor. Bunun yanı sıra daha küçük üç bölgede de AKP'nin üksek o y aldığı yerleşimlerin çevre ilçelerle küme oluşturduğu |görülmekte EĞİTİMLİ KESİMİN şYLgoI - Metropollerde eığutjm düzeyidüştükçe, AKP'nin aldığı y oranıartıyor. ,ent<i yoksul kesCim AK'nin tabanınıoluşturan belki de en büyük kesim. Buna karşılık AKP'nin, daha örnTe merkez sol ncun, merkez sağın v . bölgesel solun baskın ol´&uğu yerleşimlere ise ızmayı başaramadığı görülüyor. p AKP, metropolledde değil de Aadolu'da, özellikle de 'Anadolu Kaplanlarıi denile $ n yöreler&deki eğitimli kesimi n oylarını alıyor... AKP'nin başarısı da büyük ölçüde burada yatıyor. Bir yandan kentli yoksulların, diğer yandan da Anadolu'nun zenginleşen muhafazakar kesimlerinin oyunu alabilmesi he Dr anlamda bir başarı olarak dgeğerlendirilmeli. 'İdeolojik ç ekicrdek'in sınırları ,- AKP'nin seçim başarısının aaıoda ivk olarak, önceki seçimlerde hiçbir siya si görüşe meyletmemiş yerleşimleri, ikinci olarak da İslamcı v e milli yetçi sağa eği limli yerleşimleri kendine çekebi=lmiş olmasının yattığı söylenebilir. AKP,İç AnadoZlu'nun kuzeyi e doğu Karadeniz'i kapsayan bir bölgeyle Konya-Kayseri bölgesinin !bir partisidir. Bunu söy ler ken elbette ki A KP'nin,örneğin bütyük kentlerde oldukça yüksek oy alıD olmasını göz ardı etmiyorum. tR yöreler, AKP'nin, hatta biraz daha ileri e gidersek AKP ideolo`isinin çekirdeğini temsil etmektedir. Eğer AKP içi bircoğrafi köken aanacaksa, o köken,İç Anadolu'nunkuzeyi ve Doğu aradeniz'i kapsayan Es( bir bölge ile Konya-Kayser* bögesidtir. CHP, başka bir dil arayışına gir meli - 1960'larda doğjda güçlü bir parti olan CHP, bugün kıyı partisi haline gelmiştir. CHP Türkiye'nin görece daha gelişmiş yörelerinden yüksek oy almayı başaran bir profzle sahiptir. Kadının iş ve toplumsal hayatta, aktif ye r aldığı bölgelerde CHP hakimiyeti hissedilmektedir. CHP'nin farklı kesimlere ulaşabilmesi ve bu kesimleri iir araya geÖtirebilEesi için başka bir dil arayışına girmesigerekmektedir. HAZİRAN SEÇİMLERİNDE N A OLUR? - AKP eöncesı kendisini hissettiren parçalı, birbirine %dokunmayan, adacıklardan o<uşa ayrışmış siyasi harita, AKP sürecinde daha da belirginleşmiştir. Türkiye'de hem bölgeseAl, hem de kent içi siyasi haritaa örünen bu ayrımlar, bugünden yarına değişmesi mümkün olmayan noktaya gelmiştir. AKP'nin başarıs ı eoplu{mun farklı kesimlerini muhafaza#karlık ekseninde b´ araya getirebilmiş olmasında yatmaktadır. AKP, d yandn Anadolu'nun zenginleşen kesimleriylekent yoksullarıaynı yl{d buuşturablmey başarmıştır. `e} CHP, yak#laşan genel s|eçimde yine Türkiye'nin görece daha gelişmiş yörelerinden yüksek oy alır. MHP, İç Anadolu'dan sahillere yaklaştı - Eü£e ölgesi'nden içerilere doğru girdikçe milli~yetçi sağ prdofilde kıpı'danma hissedilmeItdir. Bir zamanlar İç Anadolu'da gücünü hissettiren M , 2 007 seçimlerindeİç Anadolu'yu b ir anlamda AK P'ye terkederek, sosyal demokrat partilerin baskın olduğu k ıyı kesimlere yaklaşmıştır. Türki yegeneliyle İstManbul özelibenzer - 2007seçimlerinde, Türkiyegenelinde olduğu vgibi İstanbul'da Voa A<P'iÜ kıyılara erişemediğini a büyükölçüde kent yoksullarınınpartisi olduğunu görürüyoruz. CHP'de Türkiye genelinde olduğu gibi İstanbul'da göreceli olarak zengin ve eğitimli kesimleri ya şadığı kıyı bölgelerinden oy almayı başarmıştır.
ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Oğuz Işık, “iki partili sistem” tartışmalarıyla ilgili olarak Akşam gazetesine değerlendirmelerde bulundu. 1990'lı yıllardan günümüze Türkiye'nin siyaset haritasını çıkaran Işık, haziran seçimlerinin olası sonuçlarını değerlendirdi. 12 Eylül referandum sonuçlarının, 'Üç farklı Türkiye' fotoğrafı verdiğine dikkat çeken Işık, 2007 seçimlerinde derinlik kazanan ayrışmanın bugünden yarına değişmesinin mümkün olmadığını bilimsel verilerle savundu. Prof. Işık'ın tespitleri şöyle: 'ÜÇ TÜRKİYE' DERİNLEŞTİ - 12 Eylül referandumu sonrasında sıkça dile getirilen 'Üç farklı Türkiye' meselesi, aslında yeni değil. 1960 sonrası ve 1990'lı yıllarda yapılan seçimlerde benzer sonuçların izleri yakalanabiliyor. Siyasi haritada, 2007 genel seçimleriyle keskinleşen, referandumla birlikte derinleşen 'Üç farklı Türkiye' kavramına, partilerin hangi kesimlerden ve hangi coğrafi bölgelerden oy aldığı düzleminde bakabiliriz. AKP'ye oy veren siyasi görüşü, İslamcı sağ ve milliyetçi tabandan gelen bir grup seçmen oluşturuyor. İkinci grupta, merkez sol ve milliyetçi sağ seçmen profili öne çıkıyor. Bu grubu temsil eden partiler CHP ve MHP'den oluşuyor. 'Üç farklı Türkiye'nin son ayağını ise 'bölgesel sol' olarak da adlandırılan Kürt partilerine (HADEP, DEHAP, DTP, BDP) oy veren seçmen tamamlıyor. 'TARTIŞMASIZ ÜSTÜNLÜK' - AKP öncesi süreçte, batıdan doğuya merkez sol, merkez sağ, milliyetçi sağ, İslamcı sağ ve bölgesel sol olarak adlandırabileceğimiz siyasi harita var. - AKP'nin iktidar olduğu 2002 ve 2007 seçim sonuçlarına bakıldığında, Batı Karadeniz'de Sakarya, Düzce ve Bolu'dan başlayıp, İç Anadolu'nun kuzeyi olarak tanımlanabilecek bir bölgeden Samsun'a, oradan da kuzeyde Rize'ye uzanan ve güneyde de Erzurum'a inen geniş alanda, AKP'nin tartışmasız üstünlüğü göze çarpıyor. Bunun yanı sıra daha küçük üç bölgede de AKP'nin yüksek oy aldığı yerleşimlerin çevre ilçelerle küme oluşturduğu görülmekte. EĞİTİMLİ KESİMİN OYLARI - Metropollerde eğitim düzeyi düştükçe, AKP'nin aldığı oy oranı artıyor. Kentli yoksul kesim AKP'nin tabanını oluşturan belki de en büyük kesim. Buna karşılık AKP'nin, daha önce merkez solun, merkez sağın ve bölgesel solun baskın olduğu yerleşimlere ise sızmayı başaramadığı görülüyor. - AKP, metropollerde değil de Anadolu'da, özellikle de 'Anadolu Kaplanları' denilen yörelerdeki eğitimli kesimin oylarını alıyor... AKP'nin başarısı da büyük ölçüde burada yatıyor. Bir yandan kentli yoksulların, diğer yandan da Anadolu'nun zenginleşen muhafazakar kesimlerinin oyunu alabilmesi her anlamda bir başarı olarak değerlendirilmeli. 'İdeolojik çekirdek'in sınırları - AKP'nin seçim başarısının ardında ilk olarak, önceki seçimlerde hiçbir siyasi görüşe meyletmemiş yerleşimleri, ikinci olarak da İslamcı ve milliyetçi sağa eğilimli yerleşimleri kendine çekebilmiş olmasının yattığı söylenebilir. AKP, İç Anadolu'nun kuzeyi ve doğu Karadeniz'i kapsayan bir bölgeyle Konya-Kayseri bölgesinin bir partisidir. Bunu söylerken elbette ki AKP'nin, örneğin büyük kentlerde oldukça yüksek oy almış olmasını göz ardı etmiyorum. Bu yöreler, AKP'nin, hatta biraz daha ileri gidersek AKP ideolojisinin çekirdeğini temsil etmektedir. Eğer AKP için bir coğrafi köken aranacaksa, o köken, İç Anadolu'nun kuzeyi ve Doğu Karadeniz'i kapsayan bir bölge ile Konya-Kayseri bölgesidir. CHP, başka bir dil arayışına girmeli - 1960'larda doğuda güçlü bir parti olan CHP, bugün kıyı partisi haline gelmiştir. CHP, Türkiye'nin görece daha gelişmiş yörelerinden yüksek oy almayı başaran bir profile sahiptir. Kadının iş ve toplumsal hayatta, aktif yer aldığı bölgelerde CHP hakimiyeti hissedilmektedir. CHP'nin farklı kesimlere ulaşabilmesi ve bu kesimleri bir araya getirebilmesi için başka bir dil arayışına girmesi gerekmektedir. HAZİRAN SEÇİMLERİNDE NE OLUR? - AKP öncesi kendisini hissettiren parçalı, birbirine dokunmayan, adacıklardan oluşan ayrışmış siyasi harita, AKP sürecinde daha da belirginleşmiştir. Türkiye'de hem bölgesel, hem de kent içi siyasi haritada görünen bu ayrımlar, bugünden yarına değişmesi mümkün olmayan noktaya gelmiştir. AKP'nin başarısı toplumun farklı kesimlerini muhafazakarlık ekseninde bir araya getirebilmiş olmasında yatmaktadır. AKP, bir yandan Anadolu'nun zenginleşen kesimleriyle kent yoksulları aynı yerde buluşturabilmeyi başarmıştır. CHP, yaklaşan genel seçimde yine Türkiye'nin görece daha gelişmiş yörelerinden yüksek oy alır. MHP, İç Anadolu'dan sahillere yaklaştı - Ege Bölgesi'nden içerilere doğru girdikçe milliyetçi sağ profilde kıpırdanma hissedilmektedir. Bir zamanlar İç Anadolu'da gücünü hissettiren MHP, 2007 seçimlerinde İç Anadolu'yu bir anlamda AKP'ye terk ederek, sosyal demokrat partilerin baskın olduğu kıyı kesimlere yaklaşmıştır. Türkiye geneliyle İstanbul özeli benzer - 2007 seçimlerinde, Türkiye genelinde olduğu gibi İstanbul'da da AKP'nin kıyılara erişemediğini , büyük ölçüde kent yoksullarının partisi olduğunu görürüyoruz. CHP'de Türkiye genelinde olduğu gibi İstanbul'da göreceli olarak zengin ve eğitimli kesimlerin yaşadığı kıyı bölgelerinden oy almayı başarmıştır.
Aşağıdaki metin farklı kaynaklardan ocr ile çıkarılmış ve içinde hatalar bulunmaktadır. Metindeki hataları düzeltip metni tekrar yaz. Dünyan&ın> Güneş çevresin deki p` dönüş süresini yansıtan saatler 3N Temmuz'da 1 (saniy bekleyecek.Bu şekile hayatta fazladan 1 sani ye ka zanacağız. Bilim adamları dünyanın güneş çevresinde 365 gündenbiraz fazla döndüğünü ve bu fazla sürenin her dört yılda bir, 29 Şubat'a eklendiğini hat#rlatıyo=rlar. Akılı telefonlar, bilgisayarlar, hava ulaım sisteleri ve astronomik cihazların ise saniyesine dek eşitlenmesi, birkaç yılda bir yapılıyor. İştebu sımrada insanlnk, 1 saniye kazanıyor. 1972'den ber tam 26 kez b u saniyelik ayarlamalar yapılm ış.Bu durumda son 43 yılda ins+nlTık oE fazladan 26 saniye kazanmış. Bu yıl da dnv 30 Haziran'daki ayarlamayla hayatlarımıza bi r saniye eklenece kU.
Dünyanın, Güneş çevresindeki dönüş süresini yansıtan saatler 30 Temmuz'da 1 saniye bekleyecek.Bu şekilde hayatta fazladan 1 saniye kazanacağız. Bilim adamları dünyanın güneş çevresinde 365 günden biraz fazla döndüğünü ve bu fazla sürenin her dört yılda bir, 29 Şubat'a eklendiğini hatırlatıyorlar. Akıllı telefonlar, bilgisayarlar, hava ulaşım sistemleri ve astronomik cihazların ise saniyesine dek eşitlenmesi, birkaç yılda bir yapılıyor. İşte bu sırada insanlık, 1 saniye kazanıyor. 1972'den beri tam 26 kez bu saniyelik ayarlamalar yapılmış. Bu durumda son 43 yılda insanlık fazladan 26 saniye kazanmış. Bu yıl da 30 Haziran'daki ayarlamayla hayatlarımıza bir saniye eklenecek.